Bakan Kirişci: Mevzuat ile tarımda adeta bir devrim başlayacak
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, tarımda 9 kanun ve 40 maddelik mevzuat değişikliği yaptıklarını belirterek, “Bu mevzuat ile tarımda adeta yeni bir dönem başlayacak. 2023’te yeni bir yüzyıla başladık, işte bu yeni yüzyıla yakışacak şekilde planlı üretimin ve sözleşmeli üretimin yine ekilmeyen alanların boş kalmaması için bu üretimin gerçekleştirilmesi; elbette yeni yüzyıla yakışan davranış” dedi.
Bakan Kirişci: Mevzuat ile tarımda adeta bir devrim başlayacak
Bakan Vahit Kirişci, tarım sektörü temsilcileri ile toplantıya katılmak için Kırklareli’ye geldi. Kırklareli Valiliği’ni ziyaret eden Kirişci’yi burada Vali Birol Ekici karşıladı. Kirişci, ardından Kırklareli Üniversitesi konferans salonuna tarım sektör temsilcileri ile buluştu. Toplantıya; Vali Ekici, AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz, bakanlık temsilcileri ile çok sayıda üretici katıldı. Burada konuşan Kirişci, AK Parti hükümeti göreve geldiğinde ülkedeki tarım ve gıda ürünleri ihracatının 2,8 milyar dolar olduğunu belirterek, “Göreve geldiğimizde; tüm Türkiye’nin ihracat rakamı, 36 milyar dolardı. 2022 sonu itibarıyla tek başına tarım ve gıda ürünleri ihracatı, 30 milyar dolar. İnşallah hedefimiz; yıl sonu itibariyle bu 36 milyar doları, tek başına tarım sektöründe gerçekleştirmek” dedi.
Bakan Kirişci: Mevzuat ile tarımda adeta bir devrim başlayacak
‘TAHIL KORİDORU, DÜNYAYA RAHAT NEFES ALDIRDI’
Doğru hamlelerle Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yaşanan gıda krizinin çözüldüğünü belirten Kirişci, “860 civarında geminin geçtiği bir tahıl koridorunu açtık, 6 ay çalıştı. Bir 6 ay daha geçti, şimdi bir 2 ay daha uzatması var. Temennimiz; bunun uzaması. Geçen yıl bu zamanlarda, akaryakıtın 31 liraya kadar çıktığını hatırlayalım. Bugün akaryakıt 21 lira. Bugün 1 yıl öncesine göre gübreyi daha ucuza alabilir hale geldik. Sadece tarım ürünleri ve gıda sektöründe değil; bütün emtia fiyatlarında ciddi bir gerileme yaşandı. Tahıl koridoru, dünyaya rahat nefes aldırdı. Millet ‘oh be’ dedi. Çünkü nereye gideceği belli değildi. Geçen yıl bu zamanlarda 1 ton buğday 445 dolardı. Şu anda buğday almak isterseniz 295-300 dolar. Bunları bir rastlantı, tesadüf veya 2 kişi arasında geçen bir görüşme olarak görürsek; kendi ülkemize haksızlık etmiş oluruz. Çünkü Türkiye herhangi bir ülke değil. Türkiye, güçlü bir ülke. Türkiye tarımsal üretimi ile de vazgeçilmez olduğunu gösteren bir ülke oldu” diye konuştu.
‘NİYE 750 KİLOMETRE MESAFEDEN GELSİN’
Tarımda arz güvenliği, güvenilir gıda, gıdaya erişim ve güvenilir sistemden oluşan 4 maddeye dikkat çeken Kirişci, “Bu sistemlerin risklere karşı dayanıklı olması gerekiyor. Ne demek istiyorum? Her şehrin mutlaka kendine yeterli olması gerekiyor. Örnek veriyorum; Antalya’dan domates yola çıkıyor, 750 kilometre yol katediyor. Bu 750 kilometre yol, 270 bin kamyon ile Türkiye’deki 76 ilden İstanbul’a tedarik yapılıyor. 140 milyon kilometre yol katediyor. Üretim noktasından tüketim noktasına gelmesi 4 gün sürüyor. Bu doğal olarak, lojistik maliyetleri arttırıyor, ürünün gıda tazeliğini ortadan kaldırıyor, karbon ayak izine sebebiyet veriyoruz, bunun da büyüklüğü 117 bin ton. Bundan dolayı diyoruz ki; yerinde istihdam, başka bir kısmı kent tarımı. Şu anda Kırklareli bu manada artısı olan bir şehir. Niye 750 kilometre mesafeden gelsin? Hemen başında İstanbul; metropol bir kent. Burası, çok güzel bir tedarikçi kent olabilir. Burada endüstriyel seralar ve bu endüstriyel seralar içerisinde jeotermal başta olmak üzere yenilenebilir enerji ile ısıtılan seralar; aynı zamanda sera OSB’ler, bunlar mutlaka hayata geçirilmeli” dedi.
Bakan Kirişci: Mevzuat ile tarımda adeta bir devrim başlayacak
TARIMDA MEVZUAT DEĞİŞİYOR
Yeni mevzuat değişikliği ile planlı tarım ve sözleşmeli üretim modellerinin hayata geçeceğini anlatan Kirişci, “Bu değişiklik, 9 kanun ve 40 maddeden müteşekkil. Bu dönemlerde Meclis’ten mevzuat çıkartmak kolay değil. Çünkü herkesin odaklandığı şey; seçimdir. Burada özellikle planlı tarımı mümkün kılan, sözleşmeli üretimi gündeme getiren, ekilmedik bir karış toprak bırakmayan ve de üreticinin tamamını çiftçi kayıt sistemi içerisinde veya diğer sistemlerde kayıt altına alıp desteklemeye çalışan bir mevzuatı şu anda kazanmış durumdayız. İnşallah en kısa zamanda Sayın Cumhurbaşkanımız bunu onaylar ve Resmi Gazete’de yayınlanır. Ama her ihtimale karşı, zamanı iyi kullanmak için alt mevzuatlar noktasında arkadaşlarımıza talimat verdik, bu çalışmaları hızla yürütüyorlar” dedi.
Bakan Kirişci: Mevzuat ile tarımda adeta bir devrim başlayacak
‘BU MEVZUAT ADETA TARIMDA BİR DEVRİM’
Sözleşmeli üretim modelini anlatan Kirişci, “Üreticimiz bizim vazgeçilmezimiz. TARSİM marifeti ile ürünün sigortalanması dahil her türlü işlem var. Ürettim, kimin alacağını biliyorum, kaça vereceğimi de biliyorum, bu ürünün bir pazar sorunu olmadığını da biliyorum. Bu bizim arzuladığımız bir sistemdi değil mi? Bu sene patates para etti, bu sene patatesten zarar ettik. Bunlar, bu ülkenin sıklıkla şahit olduğu hadiselerdi. Artık bunlar da inşallah tedavülden kalkacak. Bu mevzuat ile tarımda adeta bir devrim, yeni bir dönem başlayacak. 2023’te yeni bir yüzyıla başladık, işte bu yeni yüzyıla yakışacak şekilde planlı üretimin ve sözleşmeli üretimin yine ekilmeyen alanların boş kalmaması için bu üretimin gerçekleştirilmesi; elbette yeni yüzyıla yakışan davranış” diye konuştu.
Bakan Kirişci: Mevzuat ile tarımda adeta bir devrim başlayacak
‘ÇKS’YA KAYITLI VEYA DEĞİL SORUNU KALMAYACAK’
Yeni sistemde 2 yıl üretim yapmayan üreticinin tarlasının kiralanmasını sağlayacaklarını kaydeden Bakan Kirişci, “Üreticinin 2 yıl üretim yapmadığı tespit edilirse artık ona diyeceğiz ki; ‘Arkadaş sen burayı üretim için kullanmıyorsun. Burada bir rayiç kira bedeli belirledik. Bu kira bedelini sana veya varislerle birlikteyseniz size ödeyeceğiz’ diyeceğiz. Bu bir çözüm olacak” dedi. Çifti Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı olmayan üreticinin kalmayacağını belirten Kirişci, “ÇKS konusunda il ve ilçe müdürlüklerimize diyeceğiz ki; ‘Gidin arkadaşlar, bakın hayvan var mı’ veya ‘Gidin bu koordinatlarda üretim faaliyeti var mı, üretim varsa ne üretiliyor, lütfen kaydedin.’ Bunların hepsi önemli; kanayan yaramızı da ortadan kaldırmış olacağız” diye konuştu.
Yeni mevzuatta ormancılıkla ilgili de yenilikler olduğunu dile getiren Bakan Kirişci, “Bugüne kadar ormanda 133 şehidimiz oldu, ama bunun 105’i kendi vatandaşımız, geri kalanı yabancı. Yabancıları hariç tutacak olursak; bu 105 kardeşimiz başta olmak üzere, bunlar şehitlik payesi alacaklar. Tıpkı diğer şehitlerimiz gibi muamele görecekler” dedi.
‘ÖRTÜ ALTI ÜRETİMİMİZ 811 BİN DEKARA ÇIKTI’
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, tarım temsilcileriyle bir araya geldiği Kırklareli’de programına jeotermal tarım yapan bir işletmeyi ziyaret ederek devam etti. Bakan Kirişci, burada Türkiye’deki örtü altı üretime dair açıklamalarda bulundu.
Türkiye’de 2002 yılında 540 bin dekar olan örtü altı üretimin şu anda 811 bin dekara ulaştığını söyleyen Kirişci, “İktidara geldiğimiz tarih 2002 olduğu için Türkiye’de pek çok olumlu gelişme de 2002 sonrası yaşandı. O zamana kadar Türkiye’de 540 bin dekarlık bir örtü altı üretimimiz söz konuydu. Ama şu anda bu örtü altı üretim 811 bin dekara çıktı. İspanya’dan sonra Avrupa’da ikinci dünyada dördüncü sırada olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum. Bu 811 bin dekarlık örtü altı dediğimiz alçak tünel, yüksek tünel, işte cam vesaire burada olduğu gibi gerçekten endüstriyel anlamda modern tarzda seralarda bunun içerisinde. Bunların aslında tıpkı çiftçi kayıt sisteminde olduğu gibi burada da tamamı kayıt altında değil” diye konuştu.
‘SERA ALANLARINI KAYIT ALTINA ALIP, HAKSIZ REKABETTEN KURTULMALARINI SAĞLAYACAĞIZ’
Türkiye genelinde 811 bin dekarlık örtü altı üretimin yüzde 59’unun kayıt altında olduğunu vurgulayan Kirişci, “Bu sera faaliyetlerinde bulunanlar toplam Kırklareli’nde 181 dekar civarında. Daha çok da küçük aile işletmeleri şeklinde 158 işetmeden müteşekkir ama şu bulunmuş olduğumuz sera 50 bin metrekarelik bir sera. Şu anda 811 bin dekarın yüzde 59’u kayıtlı, geri kalanı da bir anlamda kayıt dışında. Biz onları da kayıt altına almış olacağız. Diğer tarımsal faaliyetleri de aynı şekilde kayıt altına almış olacağız. Bu üreticilerimizin bir haksız rekabet içerisinde olmalarından da artık kurtulmalarını sağlayacak. Onu da o şekilde ifade edebiliriz” dedi.
‘ARZUMUZ SERALARDA TOPRAKSIZ TARIMIN GELİŞMESİ’
811 bin dekarın yüzde 79’unun gerçek anlamda sera vasfında olduğuna dikkat çeken Bakan Kirişci, “Belki de bu 811 bin dekarın yüzde 79’u gerçek anlamda sera diyebileceğimiz vasıfta olanlar. Geri kalan yüzde 21’lik olanlar da alçak tünel olarak ifade edebileceğimiz şeyler. Bunların önemli bir kısmı. Burada da olduğu gibi topraksız tarım maalesef değil. Sadece 22 bin dekarlık kısmı, topraksız tarım yapılan modern sera tarzında. Arzumuz bu oranların ve alanların daha da genişlemesi. Bu 531 bin dekar olarak gözükse de önemli bir kısmını meyveler değil sebzeler oluşturuyor ama sebzelerde de domates oluşturuyor. Onu ifade etmekte yarar var” ifadesini kullandı.
‘JEOTERMAL KONUSU UZUN YILLAR İHMAL EDİLDİ’
Jetotermal kaynaklar açısından Türkiye’nin Avrupa’da ilk sırada olduğunu söyleyen Bakan Kirişci, “Yaklaşık bir sıralama ifade edecek olursak dünyada yedinciyiz ama Avrupa’da birinci sıradayız. Uzun yıllar jeotermal konusu Türkiye’de ihmal edildi. Sadece işte hani termal banyolar, o şekilde değerlendirildi. Ama suyun sıcaklığına göre kademeli olarak kullanılabilecek bir doğal kaynak aslında. Bir taraftan konut ısıtması, bir taraftan tarımsal üretimde kullanım. Bir taraftan da enerji üretimi. Bu manada da burada mesela bulunmuş olduğumuz sera bir jeotermal kaynağın kullanıldığı, ısıtma amaçlı olarak kullanıldığı bir sera. Şimdi burada bizim potansiyelimiz yaklaşık 30 bin dekar. Otuz bin dekarlık bir potansiyelimizin olduğu bir ortamda halihazırda biz sadece 10 bin dekar gibi bir alanımız var, üretimimiz var. Daha önümüzde çok yol var kat etmemiz gereken. Tabii teknolojiyi de geliştirerek, bu verimliliği, ısı kullanım vesaire bunları da değerlendirerek daha üst noktalara taşımak mümkün. Yeni rezerv alanlarımızın yine belirlenmesi lazım” diye konuştu.
‘ÜRETİMİ ARTIRMAK HEPİMİZİN GÖREVİ’
Üretimi arttırmanın herkesin görevi olduğunu söyleyen Kirişci, “Gıda önemli, tarım önemli stratejik. Hep bunları söylüyoruz. Ama işte bunları bir de eyleme dönüştürmek ve bu çerçevede üretimi arttırmak hepimizin de görevi. Buradaki işletme sahibi arkadaşlarımızın da onların da yeni projeleri var, yeni planları var. Ben eminim bunlar buraya rol model olacak ve bu çerçevede de o bizim kent tarımı adına arzuladığımız pek çok güzel projeler burada hayat bulacak, üretim yapılacak. O üretilen ürünler İstanbul’umuz başta olmak üzere önce iç piyasaya daha sonra da yurt dışına ihracı mümkün hale gelecek” ifadelerini kullandı.
Bakan Kirici, işletme ziyaretinin ardından vatandaşlara fidan dağıtım törenine katıldı. Burada vatandaşlarla sohbet eden Kirişci, kendisi de fidan dağıttı. Kirişci ayrıca bölgede faaliyet gösteren sığırcılık işletmesini de gezerek bilgi aldı.
BAKAN KİRİŞCİ DEPREMZEDELERLE İFTAR YAPTI
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Kırklareli’ne gelen ve burada oturan depremzedelerle birlikte, Şemseddin Sami Erkek Öğrenci Yurdu’nda iftar yaptı. İftarın ardından depremden etkilenen çocuklara oyuncak dağıtan Bakan Kirişci, burada kısa bir konuşma yaptı.
‘RABBİM BU ACILARI BİR DAHA DOSTA DÜŞMANA YAŞATMASIN’
Deprem dolayısıyla büyük acılar yaşandığını dile getiren Bakan Kirişci, “Birkaç gün sonra 6 Şubat Kahramanmaraş depreminin üzerinden tam iki ay geçmiş olacak. Acımız büyük 11 ilimizde 50 binden fazla kardeşimizi rahmete uğurladık. Yaralılarımız var ama sizin gibi depremzede kardeşlerimiz çok şükür sağlıkla, sıhhatle devletimizin, milletimizin imkanlarına muhatap oldu ve buralara kadar geldiniz. Buralarda da sizlere eviniz kadar konforlu olmasa bile en azından acılarınızı hafifletmek adına devletimiz bu imkanları size sunmanın gayreti içerisinde. Rabbim bir daha bu tür afetleri hiçbir ülkeye dost düşman fark etmez, hiçbir ülkeye yaşatmasın. Rabbim birliğimizi, dirliğimizi, beraberliğimizi daim kılsın” dedi.
Bakan Kirişci: Mevzuat ile tarımda adeta bir devrim başlayacak
‘DEVLETİMİZ BÜTÜN İMKANLARINI SEFERBER ETTİ’
Depremin büyüklüğüne vurgu yapan Bakan Kirişci, “Bu ülkenin büyüklüğünü bu depremde gerçekten millet olarak, devlet olarak hep birlikte yaşadık. Kolay değil 11 ülke düşünün, aşağı yukarı 11 şehrimize eş değer. Yine düşünün. 17 katı büyüklüğünde, bu Kırklareli’nin 17 katı büyüklüğünde bir coğrafya bu depremde zarar gördü. On 14 milyon vatandaşımız doğrudan ama tüm Türkiye dolaylı olarak bundan etkilendi ve devletimiz bütün imkanlarını seferber etti. Ve çok şükür yaralarımız hızla sarılıyor. Artık üçüncü faza geçmiş durumdayız. Üçüncü fazda da konteynerlerden, kalıcı konutlara inşallah bir yıllık sürede sizleri oralara yerleştirmiş ve oralarda yaşamlarınızı sürdürmenizi sağlamış olacağız” diye konuştu.
‘ORALARA SAHİP ÇIKMAMIZ GEREKİYOR’
Deprem bölgesine sahip çıkılması gerektiğini de kaydeden Kirişci, “Bizim yerimiz bizim topraklarımız, bizim ailemiz, her şeyimiz orada. Şu anda burada misafirsiniz. Size git diyen yok. Buradan ayrılın diyen yok. Ama oraları da bırakmamamız, oralara da yeniden sahip çıkmamız gerekiyor. Hatay’ımızdan gelenler var. Osmaniye’mizden gelen kardeşlerimiz var. Kahramanmaraş’tan gelen kardeşlerimiz var. Malatya’dan, Gaziantep’ten, hülasa bu 11 ilimizin tamamından gelenler var. Rabbim sağlıkla, sıhhatle tekrar memleketimize, yurdumuza dönmeyi nasip eylesin diyorum” ifadelerini kullandı.
Polonya Tarım Bakanı istifa etti
Polonya’nın Avrupa Konseyi kararıyla Ukrayna’dan ithal ettiği 3,5 milyon ton tahıl istifaya yol açtı. Polonya Kırsal Kalkınma ve Tarım Bakanı Henryk Kowalczyk düzenlediği basın toplantısında AB’nin Polonyalı çiftçilerin temel taleplerini karşılamayacağını gördüğü için Istifa kararı aldığını açıkladı. “Kararımı verdim. AB’nin çiftçilerin temel taleplerini karşılamayacağını görerek Kırsal Kalkınma ve Tarım Bakanı görevimden istifa ediyorum” diyen Henryk Kowalczyk, son olarak 31 Mart’ta AB’ye yaptıkları Ukrayna tahılına gümrük vergisi uygulanması başvurularının reddedildiğini, AB’nin söz konusu ithalatın 5 Haziran 2024 tarihine kadar gümrük vergisi olmaksızın devamına karar verdiğini söyledi. 2021 yılından bu yana Kırsal Kalkınma ve Tarım Bakanı olarak görev yapan Kowalczyk çalışma arkadaşlarına teşekkür ederken, yerine gelecek yeni Tarım Bakanı’na da başarılar diledi. Henryk Kowalczyk’ın istifasının Polonyalı çiftçilerin ucuz Ukrayna tahılı nedeniyle başlattıkları protesto sürecini iyi yönetemediği gerekçesiyle mensubu bulunduğu iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi PiS yönetimi tarafından istendiği ileri sürülürken, Kowalczyk söz konusu iddiaları yalanladı.
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki de geçtiğimiz hafta düzenlediği basın toplantısında Polonya depolarında biriken Ukrayna tahılının iç pazarı istikrarsızlaştırmasının kabul edilemez olduğunu söylemişti. Avrupa Komisyonu’nun Ukrayna tahılının komşu ülkeler üzerinden Afrika ve Ortadoğu ülkelerine satılması kararı üzerine Ukrayna’dan ithal edilen 3,5 milyon ton tahıl AB prosedürlerindeki aksaklık ve gecikmeler nedeniyle Polonya ambarlarında kalmıştı. Polonyalı çiftçiler, ucuz Ukrayna tahılı yüzünden ellerindeki tahılı satamadıklarını ya da maliyetinin altında satmak zorunda bırakıldıklarını belirterek bir dizi protesto gösterisi başlatmasının ardından Başbakan Morawiecki, Ukrayna’ya sınır komşusu olan diğer AB üyesi ülkelerle birlikte Avrupa Konseyi’nden Ukrayna tahılının komşu ülkeler üzerindeki etkisinin sınırlandırılması için tüm prosedür ve düzenlemeleri derhal harekete geçmesini isteyeceklerini bildirmişti. AB nezdinde aylardır süren çabalarına rağmen mevcut kriz karşısında bir netice alamadıklarını, sorunun çözümü için artık Avrupa Konseyi’nin onay vermediği bir takım önlemleri dahi devreye sokmayı düşündüklerini ifade eden Mateusz Morawiecki “Bunu açıkça söylüyorum. Söz konusu önlemleri devreye sokarsak AB kurumları bize en fazla para cezası verecektir. Turow linyit madeni örneğinde olduğu gibi kendi başımıza harekete geçebileceğimizi gösterdik ve bu cezalardan korkmuyoruz ” şeklinde konuşmuştu.
Morawiecki’nin açıklamalarının ardından Avrupa Konseyi Polonyalı çiftçilere 29,5 milyon euro yardım yapılacağını açıklamıştı, Polonya hükümeti de çiftçilere 30 milyon Euro da kendilerinin ödeyeceğini bildirmişti. Ukrayna tahılının Polonya üzerinden ithalatına bugün başlanması halinde bile tüm tahılın gönderilmesinin bir buçuk yıl süreceği belirtiliyor.
Depremzede tarım işçileri ramazanda tarlada emek harcıyor
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremlerden etkilenen tarım üreticileri, ramazanda hem oruç tutuyor hem de ürünlerini yetiştirmek için tarlada çalışmaya devam ediyor.
“Asrın felaketi” olarak nitelenen depremlerin ardından bir yandan felaketin izleri siliniyor bir yandan da tarımsal üretim devam ediyor.
Sahurun ardından gün doğumuyla tarlalarına giden depremzede çiftçi ve tarım işçileri, iftar saatine kadar ürünlerinin bakımını yapıyor.
Türkoğlu ilçesinde salatalık ve kabak yetiştiriciliği yapan 35 yaşındaki Cennet Yıldız, AA muhabirine, depremde Türkoğlu ilçesindeki iki katlı evinin ağır hasar aldığını, bu nedenle çadırda kaldıklarını söyledi.
Çocukları için çalışmaya devam etmeleri gerektiğini vurgulayan Yıldız, “Beş çocuğum var, onlar için mücadele ediyoruz. Burada çocuklarım da çalışıyor. Geçimimizi bu işten sağlıyoruz. Ramazan ama buna rağmen tarlada çalışmaya devam ediyoruz. Bizim için depremin etkisi uzun süre geçmeyecek. Yaşadığımız çok büyük bir felaket.” diye konuştu.
Yıldız, bakımını yaptıkları ürünün hasadını yaklaşık bir ay sonra gerçekleştireceklerini kaydetti.
– “Ev yaptıracağız, onun için çalışıyoruz”
Tarım işçisi 21 yaşındaki Eda Nur Yıldız da bir hafta önce tarlada çalışmaya başladıklarını anlattı.
Depremin etkisinin büyük olduğuna işaret eden Yıldız, “Burada işçi olarak çalışıyoruz. Evimiz ağır hasar aldı, boşalttık evi. Sabah erken saatte tarlaya geliyoruz. Oruç olduğumuz için işimizi erken bitirip evimize gidiyoruz. İki yıl önce evlendim. Ev yaptıracağız, onun için çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan, 'İçme Suyu Güvenliği Planları' projesi
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre; Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, ‘Kaynaktan Musluğa İçme ve Kullanma Suyu Güvenliği Planları’ için proje başlattı. Türkiye genelindeki bütün illere rehber olacak planın hazırlanması çalışmaları için Gaziantep pilot il seçildi. Proje ile kaynaktan musluğa içme ve kullanma suyu güvenliği ile sürdürülebilirliğini tehdit edebilecek tehlikeler ve riskler belirlenecek. Bu tehlike ve risklerle mücadele etmek için risk yönetim eylemleri oluşturulacak.
Tarım ve Orman Bakanlığından, İçme Suyu Güvenliği Planları projesi
‘SU YÖNETİMİ ÇALIŞMALARINA REHBERLİK EDECEK
‘Kaynaktan Musluğa İçme ve Kullanma Suyu Güvenliği Planı’nın hazırlanması projesi Türkiye için ilk kısmi su güvenliği projesi olacak. Planda afet öncesinde, afet esnasında ve sonrasında gerçekleştirilecek çalışmalar belirlenecek. Ayrıca bu çalışma ile başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere bütün belediyelerin hazırlayacakları planlara rehberlik edecek bir ‘Rehber Doküman’ ortaya konulacak. Bu doküman diğer şehirlerin ‘Kaynaktan Musluğa Su Yönetimi’ çalışmalarına da rehberlik edecek.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nca geliştirilecek mevzuat düzenlemesi ile planların, Gaziantep il merkezi haricinde Türkiye genelinde diğer belediyeler için de hazırlanması için yasal altlık oluşturulacak ve planların takibi 6 aylık dönemlerle sağlanacak.
Diyarbakır’da deprem fırsatçıları iş başında: İmara açılmayacak tarım arazileri satılmaya çalışılıyor
Kahramanmaraş merkezli şiddetli depremlerden etkilenen 11 ilden biri olan Diyarbakır’da, yüksek katlı apartmanlarda oturmak istemeyen depremzedelerin müstakil ve dubleks ev yapabilmek için kentin dışındaki arazilerle ilgili arayış içine girmesi fırsatçıların iştahını kabarttı.
Arsa spekülatörleri, bu durumdan faydalanmak için kırsal mahallerde tarım arazisi, sulu arazi olan, tarım ve hayvancılık dışında hiçbir şekilde kullanılmayacak tapulu arazileri, ‘imara açılacak’ diyerek vatandaşlara pazarlandığı ileri sürüldü.
Söz konusu iddialara ilişkin konuşan Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğlu, 2017 yılında bakanlar kurulunun aldığı bir karar olduğunu hatırlatarak, bu karara istinaden tarım arazileri hiçbir şekilde imara açılamayacağını söyledi.
“100 yıl sonra da imara girmesi mümkün değil”
Tarım arazileri, tarımsal ve bitkisel üretim dışında hiçbir amaç doğrultusunda kullanılamayacağını belirten İskenderoğlu, “Ki doğrusu da dediğim gibidir. Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra Diyarbakır’da bazı şahıslar ellerindeki tapu ile vatandaşı kandırıyor. Esen, Güzelköy, Yaytaş ve Başil Mahallesi gibi mahallelerimizin kırsal kesimlerinde 100 yıl sonra da imara girmesi mümkün değil. Bunlar vatandaşı mağdur edip kandırıyor. Depremin boyutunu görüp korkan vatandaşın niyetini suiistimal ediyorlar. Arazi sahipleri ‘buralar imara açılacak’, ‘Dicle Nehri’ne manzaralı’ bu çekici sözler adı altında vatandaşı kandırıyor. Dolayısıyla bu vatandaş mağdur oluyor” diye konuştu.
Green Card çekilişine şimdi başvurun!
Global USA
Istanbul: Yeni İşitme Cihazları Emeklileri Hayrete Düşürdü
Best Hearing Aids
by Taboola
“Dönümü 20 ile 40 bin lira arasında, dolandırıcılar vatandaşa dönümü 350-500 bin liraya kadar satıyor”
“2007 yılından kalma tapular var. Şu anda bu tapular, 2 ve 3’üncü el insanlarda” diyen İskenderoğlu, şöyle konuştu:
“Onların da dönümü 20 ile 40 bin lira arasında. Fakat dolandırıcılar vatandaşa dönümünü 350 bin liradan 500 bin liraya kadar satıyor. Bu konuda Yenişehir Belediyesi kesinlikle tarım arazilerinin imara açılmasına izin vermiyor. Yapılan yeni yapılar da yıkılıyor. Doğrusu da budur. Tarım arazileri bizden sonraki nesillere kalabilecek mülkiyetlerdir. Buralara villa ve konut yapılmasına karşıyız. Buralar ülkemizin verimli tarım arazileridir.”
“Bahse konu geçen köylerde arazilerin imara açılması hiçbir şekilde söz konusu değil”
Bu arazilerin o şekilde kalmasını istediklerini belirten İskenderoğlu, “Bahse konu olan yerler DSİ 10. Bölge Müdürlüğünün sulama sahasının içerisinde olan bir yerdir. Buranın imara açılması söz konusu dahi olamaz, teklif de edilemez. Diyarbakır’daki vatandaşlarımızı uyarmak istiyorum. Kesinlikle bahse konu geçen köylerde arazilerin imara açılması hiçbir şekilde söz konusu değil” şeklinde konuştu.
“Diyarbakır’daki tarım arazilerinde imarın açılması mümkün değil”
Bahsi geçen arazilerde içme suyu, yol, elektrik ve altyapı olmadığını aktaran İskenderoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bunların olması da mümkün değil. Çünkü belediye müsaade etmiyor. Özellikle muhtarlarımıza bu tarz duyumlar gidiyor. Çoğu da şöyle; vatandaşı tapu sahipleri kandırıp diyor ki, ‘biz burayı satıyoruz ama kimsenin haberi olmasın fiyat daha da yükselecek’ diye kimseye söylemiyorlar. Bu durumda ne muhtarın haberi oluyor ne orada yaşayan vatandaşın. Bu konu Diyarbakır’ın tamamı için geçerlidir. Aynı durum Yenişehir, Bağlar, Kayapınar ve Sur ilçeleri için geçerlidir. Yani Diyarbakır’daki tarım arazilerinde imarın açılması mümkün değil.”
“Bir arazi alınmadan önce araştırılmadır”
Eser Mahallesi Muhtarı Galip Eser, depremden sonra 20 bin liralık arazi 500 bin liraya çıktığını belirterek, bakanlığın bu duruma şer koyduğunu dile getirdi.
Bu arazilerin sulu tarla olduğunu ve imara açılamayacağını söyleyen Eser, “Sadece tarım yapılır. Herhangi bir villa veya konut buralara yapılamaz. Kesinlikle buralara ev yapılması yasaktır. Benim baktığım mahallede ‘arazi villa yapına uygundur’ diyerekten araziyi satmak için milleti kandırıyorlar. Halkımız da bu konuyu araştırmıyor. Kendilerine diyoruz ki, gidin Tarım İl Müdürlüğü’nde arazinin ne amaçlı olduğunu araştırın. Bir arazi alınmadan önce araştırılmadır. Yapıya uygunsa eğer eyvallah. Bu durumda gelen girişimler oluyor. Bu konuda kendilerini tarım il müdürlüğüne gönderip gerçeği gördükten sonra geri çekiliyorlar” ifadelerinde bulundu.
12 bin 676 tarımsal projeye hibe destegi
Tarım ve Orman Bakanlığı, kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi kapsamında 2022-2023 başvuru döneminde tutarı 1 milyar 241 milyon lirayı bulan 12 bin 676 projeye, 577 milyon 122 bin 308 liralık hibe desteği sağlayacak. En çok destek sağlanacak iş makinesi ekipmanları arasında, tarım römorkları, sıraya ekim makineleri ve motorlu çapa makineleri öne çıktı. Yatırımcı sayısına göre programdan en çok faydalanan il 527 yatırımcıyla Trabzon olurken bu ili 406 yatırımcıyla Muğla, 391 yatırımcıyla Siirt, 378 yatırımcıyla Mersin ve 370 yatırımcıyla Ordu izledi.
İnekler kesildikten sonra çiftçiyi korumak akıllarına geldi!
‘Süt fiyatları artırıldığında yem fiyatları da artıyor’ diyerek çiğ süt fiyatlarını artırmayarak süt üreticisinin zararına üretim yapmasına ve yüzbinlerce dişi hayvanın kesilmesine neden olan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’den çiftçinin korunmasıyla ilgili manidar bir açıklama geldi.
Soğanı örnek göstererek, çiftçinin bir yıl kazanıp bir yıl kaybettiğini dile getiren Nebati, “Çiftçi bir yıl kazanıp bir yıl kaybediyor ama bizim çiftçiyi çok iyi korumamız gerekiyor” dedi.
Gıda Komitesi, artan girdi maliyetlerine oranla çiğ süt fiyatlarını artırmazken, bu yanlış politika ülkede yüzbinlerce dişi hayvanın kesilmesine neden olmuştu. Bakan Nebati’nin dişi hayvanların kesilmesine neden olan yanlış politikaları savunması da hayvancılıkta yaşanan felaketi gözler önüne sermişti.
Dişi hayvanların kesilmesi, besi çiftliklerinin boşalması ülkeyi büyük bir et krizinin içine sürüklerken, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin yaşanan felaketi yeni yeni fark etmeye başlaması dikkat çekti.
Bakan Nebati’nin Haber Global’de katıldığı programdaki açıklamaları şöyle:
TARIM BAKANI İLE ANLAŞMAYA VARDIK!
“Çiftçi bir yıl kazanıp bir yıl kaybediyor ama bizim çiftçiyi çok iyi korumamız gerekiyor. Ürün bazında üretimin belirli bir planda yapılması için Tarım Bakanımızla anlaşmaya vardık. Biz de Bakanlıkça çok net söylüyoruz, bu düzlemi yakalamak lazım. İnsanların soğanın ucuz ya da pahalı olmasını insanların konuşmasından çıkarmamız lazım. Tüketiciye bir zarar varsa bunun kamu tarafından karşılanması için bir toplumsal duruş açısından net irade koyalım.
KOYUN ETİ UCUZ AMA TERCİH EDİLMİYOR!
Türkiye’de damak tadı değişti. Koyun eti ucuz ama tercih edilmiyor, kokusundan dolayı. Bunu da değiştirmek lazım. Bu işlerin belirli bir plan çerçevesinde yapılması ve kamunun elini taşın altına koyma konusunda çekinmemesi gerekir. Bizim burada yapmamız gereken, aracıların fiyatları artırıp artırmaması çok önemli. Elbette kasıtlı fiyat artıranlar da vardır. Kasıtlı işler yapılıyor olması ahlaki olarak anormal ama bunlarla bizim incelemelerimiz var, ciddi düzenlemeler yapıyoruz. Fahiş gelir elde ediliyorsa, ithalat yoluyla da insanlarımız ucuz ete ulaşmalı.
Eskişehir'in "ekolojik köyü" Gökçekuyu, tarım turizmine hazırlanıyor
Eskişehir’in Han ilçesindeki Gökçekuyu Mahallesi’nde tarım turizmi için kollar sıvandı.
Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü koordinasyonunda, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Eskişehir Valiliği desteğiyle, Gökçekuyu Mahallesinde tarımsal turizm ve eko turizmden faydalanarak yöre çiftçisinin gelirinin arttırılmasına yönelik “Frig Vadisi Ekolojik Köy Projesi” devam ediyor.
İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce, BEBKA destekli proje kapsamında “Ekolojik Köy Gökçekuyu” olarak tanıtılan Gökçekuyu Mahallesinde projeyi uygulamak için kurulan “S.S. Gökçekuyu Tarımsal Kalkınma Kooperatifi” ortağı olan kadın çiftçilere yönelik eğitim toplantıları yapıldı.
Proje kapsamında sağlanan bütçeyle Gökçekuyu Mahallesinde ekolojik köy için ihtiyaç duyulan tesisler kurulacak. Frig Vadisi’ni ziyarete gelecek turistler bu köyde ağırlanarak tarım ve turizmin entegre gelişimiyle köyde üretilen bitkisel ve hayvansal ürünler yerinde ve değerinde pazarlanabilecek.
Kurulan ve kurulacak tesislerin işleterek projenin uygulanmasını üstlenen kooperatif, haziran ayı itibarıyla misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor.
Öte yandan Gökçekuyu Mahallesinde, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce proje kapsamında temin edilen lavanta fidelerinden 200 dekarlık alanda üretim gerçekleştirilecek.
Şanlıurfa da listede! Yüzde 100 artırıldı!
Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle zarar gören ve afet bölgesi ilan edilen yerlerde ekim ve dikim yapan çiftçilere sertifikalı tohum kullanım desteklerinin yüzde 100 artırılarak ödenmesi kararlaştırıldı.
“2022 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemeler ve 2023 Yılında Uygulanacak Sertifikalı Tohum Kullanım Desteğine İlişkin Karar’da Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı”, Resmi Gazete’de yayımlandı.
Değişiklikle, sertifikalı tohum kullanım desteklerine ilişkin düzenlemeye gidildi.
Buna göre, 6 Şubat’ta meydana gelen depremler nedeniyle zarar gören ve afet bölgesi ilan edilen yerlerde, yurt içinde üretilip sertifikalandırılan tohumu kullanarak 2023 üretim yılında Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı arazilerinde ekim ve dikim (2022 yılı güzlük ekim/dikim ile 2023 yılı ilkbahar/yazlık ekim/dikim) yapan çiftçilere mevcut Cumhurbaşkanı Kararı’nda belirtilen birim destekleme miktarları yüzde 100 artırılarak ödenecek.
Hâlihazırda sertifikalı tohum desteği, dekar başına arpa, buğday, çavdar, çeltik, tritikale ve yulafta 50 lira, aspirde 10 lira, fiğ, korunga, soya, yem bezelyesinde 45 lira, kolzada 30 lira, kuru fasulye ve mercimekte 60 lira, nohutta 50 lira, patateste 200 lira, susamda 8 lira, yer fıstığında 34 lira ve yoncada 60 lira olarak ödeniyor.
Mevcut kararla birlikte deprem bölgesinde; buğday, arpa, çavdar, yulaf, çeltik, tritikale için dekara 50 TL olan sertifikalı tohum desteği, 100 TL olarak ödenecektir. Kuru fasulye, mercimek ve yonca için dekara 60 TL olan sertifikalı tohum desteği de 120 TL olarak ödenecektir.
Ayrıca, yer altı sularının yetersiz seviyede ve su kısıtı olduğunun Tarım ve Orman Bakanlığınca tespit edildiği 11 ilde ve 52 ilçede, 2023 üretim yılında ÇKS’ye kayıtlı arazilerinde yurt içinde üretilip sertifikalandırılan yağlık ayçiçeği tohumunu kullanarak ekim yapan çiftçilere dekar başına 135 lira sertifikalı tohum kullanım desteği ödemesi yapılacak.
Kararla, Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli kapsamında havzalara göre desteklenecek ürün listesi de değiştirildi.
Buna göre, Aksaray-Güzelyurt, Hatay-Kumlu, Hatay-Reyhanlı, Mardin-Artuklu, Mardin-Derik, Mardin-Kızıltepe, Nevşehir-Acıgöl, Nevşehir-Derinkuyu, Niğde-Bor, Niğde-Çiftlik, Niğde-merkez ve Şanlıurfa-Viranşehir havzalarında desteklenecek ürün listesine ayçiçeği dâhil edildi.