26.12.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Bakan Kirişci: Çevreye duyarlılık adına uygulanması gereken kent tarımıdır

Bakan Kirişci: Çevreye duyarlılık adına uygulanması gereken kent tarımıdır

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, “TEKNOFEST kuşağındaki gençlerin nasıl akıl terinden istifade ediyorsak, mutlak surette tarımda da bu gençlikten, bu gençlerin içindeki kadınlarımızdan, erkeklerimizden mutlaka istifade etmemiz gerekiyor.” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Beykoz Belediyesi tarafından düzenlenen Beykoz 2022 Kent Tarımı Sempozyumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, merkezi yönetim olarak attıkları adımların, mutlaka yerel yönetimlerle de tahkim edilmesi, desteklenmesi ve birlikte çalışılmasının zaruri olduğunu, bu alanlardan birinin kent tarımı olduğunu belirtti.

Türkiye’de sanki tarımın en son yapılacak bir alan, bir meslek, bir iş gibi görülmekten kurtarılması gerektiğini ifade eden Kirişci, meslek mensupları olarak bunun farkında olduklarını, tarım sektörünün son derece stratejik, kıymetli, vazgeçilmez bir sektör ve bu sektöre sahip çıkmak zorunda olduklarını söyledi.

Kirişci, bir ülkenin kendine yeterliliği ne ise bir şehrin ve bir ilçenin kendine yeterliliğinin aynı düzeyde kritik öneme haiz bir konu olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Bu her bakımdan önemlidir. Toprak için, su için, insan kaynakları için, elimizdeki kapital için. Hangi noktada düşünürsek düşünelim mutlak surette kendimize yeterli olmak durumundayız. Ailenin kendisine yeterli olmadığı bir ortamda o şehrin, o ülkenin, o dünyanın kendine yeterliliğinden söz edilemez. Kendimiz için üreteceğiz, fazlasını ilimiz için üreteceğiz, fazlasını ülkemiz için üreteceğiz ve bu ülkenin dışında buna ihtiyaç duyanlar için üreteceğiz. Dolayısıyla bu konjonktürel bir bakış olmamalı, bu sürdürülebilir ve sürekliliği olan bir bakış olmalı.”

Kirişci, 8 milyarlık dünya nüfusunun 10’da 1’inin aç olduğunu, bunun 3’te 1’inin, yani 2 milyar 400 milyonunun, sağlıklı gıdaya erişim problemi yaşadığını dile getirdi.

“Su stresi altında olan bir ülkeyiz”

Bakan Kirişci, “Toprak zengini bir ülke olmadığımız gibi su zengini de değiliz. Su fakiri değiliz ama su zengini de değiliz. Su stresi altında olan bir ülkeyiz. 1000 metreküp ila 1.700 metreküp kişi başı su tüketiminin olduğu bir ülke, su stresi altında olan ülkedir. Bizim de şu anki rakamımız 1.323 metreküptür. Dolayısıyla 2002 yılında iktidar olduğumuzda 65 milyon olan nüfusumuzun 85 milyona çıktığını, 20 milyon nüfusumuzun arttığını görmemiz lazım.” diye konuştu.

Yapılaşmanın, konut ihtiyacından, yolların yapımından, sağlık, eğitim, turizm hizmetlerinden kaynaklanabileceğini anlatan Kirişci, “Neticede bu ülkenin toprakları üzerinde bizim bir baskımız var. Bu baskıyı minimize etmek için yine bizim iktidarımız döneminde 2006 yılında Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nu çıkardık. Bununla bir miktar yavaşlattık ama durduramadık. Bunu durduracak olan toprağa sahip çıkacak olan, bu topraklar üzerinde üretim yapacak olan eli öpülesi üreticilerimizdir. Dolayısıyla toprağımıza sahip çıkacağız. Suyumuzu idareli, tasarruflu kullanacağız.” yorumunu yaptı.

“Çevreye duyarlılık adına uygulanması gereken uygulamanın adı kent tarımıdır”

Bakan Kirişci, refah seviyesinin yükseldiğini belirterek, kendisi çocukken evde akşam yemeğinde bulgur pilavı, ayran, salata varsa evde kesin misafirin olduğunu, bugünkü çocukların bundan haberinin olmadığını, ülkede envaiçeşit meyve, sebze üretiminin bulunduğunu, gıda ile ilgili her türlü yeni formülasyonlar, konseptlerin olduğunu dile getirdi.

Kent tarımını önemsediklerini vurgulayan Kirişci, şunları kaydetti:

“2021 yılı verilerinde, İstanbul’a tüm Türkiye’de tüketilen yaş meyve ve sebzenin yüzde 25’i 76 ilden, bir de kendisinin ürettiğini varsayarsak, 77 ilden buraya tedarikte bulunuluyor. Gelen bu yüzde 25’lik yaş meyve ve sebze tam 270 bin kamyon ile taşınıyor. 140 milyon kilometre yol kat ediyor. 117 bin ton karbondioksit salıyor, egzoz emisyonuyla. Peki bir maliyeti yok mu? Elbette var. Örneğin domates için 1,2 TL maliyet biniyor. Biz zincirin uzunluğundan bahsediyoruz. ‘Tarlada bu kadar sofrada bu fiyat, ikisi arasında uçurum var’ diyoruz. Bu zinciri kısaltacak olan kent tarımıdır.

Çevreye duyarlılık adına uygulanması gereken uygulamanın adı kent tarımıdır. Ama çok daha önemlisi biz bugün İstanbul’a Türkiye’nin dört bir yanından gelip burayı kendimize yurt edinmek zorunda kalmışsak doğduğumuz yerde doyurulmadığımız için, doyurulmayacağımızı düşündüğümüz, daha iyi bir gelecek için buralara geldik ama biz bu kent tarımıyla insanları doğduğu yerde doyurmak adına önemli bir iş yapmış, önemli bir maliyet kalemini, lojistik giderlerini aşağı çekmiş olacağız.”

Kirişci, “Antalya’dan 1 kilogram domatesin gelmesi mi yoksa Beykoz’da bu domatesin yetiştirilmesi mi?” diye sordu.

Çevre, ekonomi, ürün tazeliği, istihdam, hangi boyuttan bakılırsa bakılsın akli, mantıklı ve makul, ülke gerçekleriyle örtüşen bir çözüme işaret eden Bakan Kirişci, “Başkalarının istihdam ettiği bir kişi olmayı, tarımda kendi işine sahip çıkmaya tercih eden bir anlayışa sahip hale geldik. Tarımdan hepimiz uzak durur hale geldik.” dedi.

Kirişci, Hollanda denildiğinde akla tarımın geldiğine dikkati çekerek, bir ülke, şehir, ilçenin tarım ile abad olabileceğini, bu üretimi yaparken bilimi, aklı, akıl terini, akademik dünyanın ürettiklerini ve üreteceklerinin de sahaya uygulanması gerektiğini söyledi.

Kağıthane Belediyesi Kültür Merkezi’nin eksi 30’uncu metresinde, eksi 8’inci katında, kapalı dikey tarım merkezi kurduklarını anlatan Kirişci, 275 metrekarelik bir alanda 20 bin metrekarelik alandaki üretime eş değer bir üretim yapıldığını, İstanbullular görsün diye bu merkezi açtıklarını, bunun her yerde açılma imkanının olduğunu söyledi.

Bakan Kirişci, kullanılan suda yüzde 95 tasarruf sağlandığını, birim alandan çok fazla üretim elde edildiğini, kimyasal kullanmadan, topraksız üretimin gerçekleştirildiğini ve bu şehir için üretim yapıldığını anlatarak, “Artık tarım, o bilindik kazma kürekle yapılan bir iş değil. Tarım bilimi ve teknolojiyi, aklı, alın terini ve akıl terini birlikte kullanan bir sektör haline geldi.” diye konuştu.

“TEKNOFEST kuşağının tarıma da ilgi göstermelerini istiyoruz”

Beykoz Belediye Başkanı Murat Aydın’dan kadınları bu alanda çalışmaya çekecek yeni girişimlerde bulunmasını isteyen Bakan Kirişci, kadının ailenin direği olduğunu, kadın ikna olursa ailenin ikna olduğunu dile getirdi.

Kirişci, bakanlık olarak Kadın ve Gençlik Konseyi oluşturduklarını belirterek, “Bu da Türkiye’de değil, dünyada bir ilk. TEKNOFEST kuşağındaki gençlerin nasıl akıl terinden istifade ediyorsak, mutlak surette tarımda da bu gençlikten, bu gençlerin içindeki kadınlarımızdan, erkeklerimizden mutlaka istifade etmemiz gerekiyor. Sadece TEKNOFEST kuşağı olarak onların teknolojiye gayret göstermelerini değil, tarıma da ilgi göstermelerini istiyoruz. Ancak o zaman bu ülkenin daha da yukarılara tırmanacağını düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatında 30 milyar dolara geldiğini ifade eden Kirişci, şunları kaydetti:

“19 yıllık iktidarımız döneminde 89 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verildi. Yani bizim sektörümüz birilerine yük, birilerine kambur değil. İstihdam sağlıyor, üretim yapıyor, 85 milyonun karnını doyuruyor, 4,5 milyon mültecinin, sığınmacının ihtiyaçlarını karşılıyor, bu ülkeyi ziyaret eden 52 milyon turisti doyuran bizim insanımız, bizim üreticimiz, Kumluca’daki serada üretim yapanlar, diğer alanlarda üretim yapanlar, dolayısıyla bu sektör böyle mübarek bir sektör. Bu sektör vazgeçilmez bir sektör. Bu sektör, elimizin tersiyle itebileceğimiz bir sektör değil, aksine hepimizin sarılması, kucaklaması ve gereğini yapması gereken bir sektör.”

Kirişci, önemsedikleri bir alanda spesifik ve tematik olarak ele alınan bir konunun sempozyumda tartışılacak olmasının kendisi için çok kıymetli olduğunu ifade ederek, sempozyumun sonuçlarını takip edeceğini söyledi.

Konuşmasının ardından, Beykoz Belediye Başkanı Murat Aydın, Bakan Kirişci’ye çeşmi bülbül ibrik hediye etti. Bunun üzerine Bakan Vahit Kirişci, ecdadın suyu tasarruf etmek için ibrik kullandığını belirterek, “Bu çok anlamlı. Ben başkanın bunu bilerek verdiğini düşünüyorum. Bu, ‘suyu idareli kullan’ anlamında bana da bir mesaj. Biz idareli kullanıyoruz. Su potansiyelimizi daha da geliştirmek için gayret göstereceğiz. Teşekkür ediyorum.” dedi. 

Tarım Bakanlığı'nın ekilmeyen tarım arazisi çelişkisi!

Tarım ve Orman Bakanlığı, üst üste iki yıl ekilmeyen tarım arazilerinin üretime kazandırılması için bazı tedbirler üzerinden çalışırken diğer taraftan nadasa bırakılan tarım arazilerinin desteklenmesi Bakanlık ayağında yaşanan çelişkiyi gözler önüne seriyor.

Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Abdullah Özdemir’in verdiği bilgilere göre, Türkiye’de ekilmeyerek nadasa bırakılan 31 milyon dekar tarım arazisi var. Atıl olarak kullanılmayan tarım arazisi miktarı ise 20 milyon dekar. Yani nadasa bırakılan tarım arazi miktarı, atıl olarak kullanılmayan arazi miktarından yüksek. Diğer yandan işlenen toplam tarım arazi ise 235 milyon dekar.

Bu rakamlara göre, Türkiye’de işlenen tarım arazisinin neredeyse 8’de 1’i nadasa bırakılıyor. Anlayacağınız nadasa bırakılan tarım arazi miktarı hiç de küçümsenmeyecek boyutlarda.

İşin garip tarafı, ekilmeyerek nadasa bırakılan tarım arazileri, bizzat Tarım Bakanlığı tarafından destekleniyor. Hem de öyle böyle değil!

Bakanlık, nadasa bırakılan tarım arazilerine destekleme bütçesinden mazot desteği veriyor.

Şimdi rakamlara bir bakalım; 2022 yılı için mazot desteği birçok üründe artırıldı. Ancak nadas alanı için ödenen mazot desteğindeki artış hiçbir üründe yaşanmadı. Örneğin buğday, arpada mazot desteği 22 liradan 75 liraya, pamukta 68 liradan 250 liraya, yağlık ayçiçeğinde 29 liradan 88 liraya ve yem bitkilerinde 19 liradan 94 liraya çıkarıldı.

Nadasa bırakılan tarım arazileri için verilen mazot desteği ise dekara 8 liradan 38 liraya yükseltildi. Yani yaklaşık 5 katı bir artış söz konusu. Mazot desteğinde böyle bir artışa sadece yem bitkileri biraz olsun yaklaşıyor ancak diğer ürünlerdeki artış yüzde 200’ler seviyesinde kalıyor.

Görüleceği üzere çiftçi toprağını ekmeyerek, nadasa bıraktı diye Bakanlık tarafından büyük bir ödül veriliyor!

Çiftçi aynı ürünü üst üste ekerek toprağı yormuyor ne var bunda denilebilir? Doğrudur ama çiftçi neden farklı ürünlere yönlendirilerek 31 milyon dekar tarım arazisi üretime kazandırılmıyor?

Bakanlık, ekilmeyerek nadasa bırakılan tarım arazilerini istese çok rahat ektirebilir. Bunun için ekstra bir kanun, yönetmeliğe de ihtiyaç yok. Çünkü bu arazilerle ilgili bütün kayıtlar elinde. Arazi bilgilerinden tutun da çiftçi bilgilerine kadar. Bu çiftçilere çok rahat ulaşılabilir ve çiftçiler bölgelerine göre farklı ürünlere yönlendirilerek teşvik edilebilir.

Yani çok basit bir çalışma ile nadasa bırakılan 31 milyon dekar tarım arazisi üretime kazandırılabilir. Şimdi bunu yapamayan, yapmaktan aciz olan Tarım Bakanlığı, Meclis’ten kanun çıkartarak çiftçinin 2 yıl ekmediği tarım arazisini kiralama yöntemi ile ektirmeye çalışacak!

Bakan Kirişçi’ye sormak gerekiyor; gerçekten bu kafayla söz konusu ekilmeyen tarım arazilerini kanun zoruyla üretime kazandırabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Söz konusu yasal çalışmadan dolayı çiftçiler tedirgin olmuş durumda. Ancak altını çizerek belirtmek isterim ki; böyle bir kanun çıkarılmış olsa dahi bunun uygulamada bir karşılığı olmayacaktır.

Çünkü her şeyden önce ekilmeyen tarım arazileri konusunda Bakanlığın kendisi samimi değil!

Samimiyetsizce yapılan bir işten sonuç beklemek de en basit tabirle hayalperestlik olur!

Hatay'da tarım işçilerinin servisi devrildi: 14 yaralı

Hatay’ın Dörtyol ilçesinde, tarım işçilerinin taşındığı servis midibüsünün kontrolden çıkıp, devrilmesi sonucu 14 kişi yaralandı. 

Hatayda tarım işçilerinin servisi devrildi: 14 yaralı

Kaza, sabaha karşı Altınçağ ile Yeniyurt mahalleri arasında meydana geldi. Tarım işçilerini taşıyan sürücüsünün ismi ile plakası öğrenilemeyen servis midibüsü, kontrolden çıkarak devrildi. Çevredekilerin ihbarıyla kaza yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.

İNCELEME BAŞLATILDI

Kazada yaralanan 14 işçi, sağlık ekibinin ilk müdahalesinin ardından ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Polis, kazayla ilgili inceleme başlattı.

Bakan Kirişci'den TEKNOFEST kuşağına tarım çağrısı

Bakan Vahit Kirişci, “TEKNOFEST kuşağındaki gençlerin nasıl akıl terinden istifade ediyorsak, mutlak surette tarımda da bu gençlikten, bu gençlerin içindeki kadınlarımızdan, erkeklerimizden mutlaka istifade etmemiz gerekiyor.” dedi.

Bakan Kirişci'den TEKNOFEST kuşağına tarım çağrısı
 
Kirişci, Beykoz Belediyesi tarafından düzenlenen Beykoz 2022 Kent Tarımı Sempozyumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, merkezi yönetim olarak attıkları adımların, mutlaka yerel yönetimlerle de tahkim edilmesi, desteklenmesi ve birlikte çalışılmasının zaruri olduğunu, bu alanlardan birinin kent tarımı olduğunu belirtti.

Türkiye’de sanki tarımın en son yapılacak bir alan, bir meslek, bir iş gibi görülmekten kurtarılması gerektiğini ifade eden Kirişci, meslek mensupları olarak bunun farkında olduklarını, tarım sektörünün son derece stratejik, kıymetli, vazgeçilmez bir sektör ve bu sektöre sahip çıkmak zorunda olduklarını söyledi.

Kirişci, bir ülkenin kendine yeterliliği ne ise bir şehrin ve bir ilçenin kendine yeterliliğinin aynı düzeyde kritik öneme haiz bir konu olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Bu her bakımdan önemlidir. Toprak için, su için, insan kaynakları için, elimizdeki kapital için. Hangi noktada düşünürsek düşünelim mutlak surette kendimize yeterli olmak durumundayız. Ailenin kendisine yeterli olmadığı bir ortamda o şehrin, o ülkenin, o dünyanın kendine yeterliliğinden söz edilemez. Kendimiz için üreteceğiz, fazlasını ilimiz için üreteceğiz, fazlasını ülkemiz için üreteceğiz ve bu ülkenin dışında buna ihtiyaç duyanlar için üreteceğiz. Dolayısıyla bu konjonktürel bir bakış olmamalı, bu sürdürülebilir ve sürekliliği olan bir bakış olmalı.”

Kirişci, 8 milyarlık dünya nüfusunun 10’da 1’inin aç olduğunu, bunun 3’te 1’inin, yani 2 milyar 400 milyonunun, sağlıklı gıdaya erişim problemi yaşadığını dile getirdi.

“SU STRESİ ALTINDA OLAN BİR ÜLKEYİZ”

Bakan Kirişci, “Toprak zengini bir ülke olmadığımız gibi su zengini de değiliz. Su fakiri değiliz ama su zengini de değiliz. Su stresi altında olan bir ülkeyiz. 1000 metreküp ila 1.700 metreküp kişi başı su tüketiminin olduğu bir ülke, su stresi altında olan ülkedir. Bizim de şu anki rakamımız 1.323 metreküptür. Dolayısıyla 2002 yılında iktidar olduğumuzda 65 milyon olan nüfusumuzun 85 milyona çıktığını, 20 milyon nüfusumuzun arttığını görmemiz lazım.” diye konuştu.

Yapılaşmanın, konut ihtiyacından, yolların yapımından, sağlık, eğitim, turizm hizmetlerinden kaynaklanabileceğini anlatan Kirişci, “Neticede bu ülkenin toprakları üzerinde bizim bir baskımız var. Bu baskıyı minimize etmek için yine bizim iktidarımız döneminde 2006 yılında Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nu çıkardık. Bununla bir miktar yavaşlattık ama durduramadık. Bunu durduracak olan toprağa sahip çıkacak olan, bu topraklar üzerinde üretim yapacak olan eli öpülesi üreticilerimizdir. Dolayısıyla toprağımıza sahip çıkacağız. Suyumuzu idareli, tasarruflu kullanacağız.” yorumunu yaptı.

“ÇEVREYE DUYARLILIK ADINA UYGULANMASI GEREKEN UYGULAMANIN ADI KENT TARIMIDIR”

Bakan Kirişci, refah seviyesinin yükseldiğini belirterek, kendisi çocukken evde akşam yemeğinde bulgur pilavı, ayran, salata varsa evde kesin misafirin olduğunu, bugünkü çocukların bundan haberinin olmadığını, ülkede envaiçeşit meyve, sebze üretiminin bulunduğunu, gıda ile ilgili her türlü yeni formülasyonlar, konseptlerin olduğunu dile getirdi.

Kent tarımını önemsediklerini vurgulayan Kirişci, şunları kaydetti:

“2021 yılı verilerinde, İstanbul’a tüm Türkiye’de tüketilen yaş meyve ve sebzenin yüzde 25’i 76 ilden, bir de kendisinin ürettiğini varsayarsak, 77 ilden buraya tedarikte bulunuluyor. Gelen bu yüzde 25’lik yaş meyve ve sebze tam 270 bin kamyon ile taşınıyor. 140 milyon kilometre yol kat ediyor. 117 bin ton karbondioksit salıyor, egzoz emisyonuyla. Peki bir maliyeti yok mu? Elbette var. Örneğin domates için 1,2 TL maliyet biniyor. Biz zincirin uzunluğundan bahsediyoruz. ‘Tarlada bu kadar sofrada bu fiyat, ikisi arasında uçurum var’ diyoruz. Bu zinciri kısaltacak olan kent tarımıdır.

Çevreye duyarlılık adına uygulanması gereken uygulamanın adı kent tarımıdır. Ama çok daha önemlisi biz bugün İstanbul’a Türkiye’nin dört bir yanından gelip burayı kendimize yurt edinmek zorunda kalmışsak doğduğumuz yerde doyurulmadığımız için, doyurulmayacağımızı düşündüğümüz, daha iyi bir gelecek için buralara geldik ama biz bu kent tarımıyla insanları doğduğu yerde doyurmak adına önemli bir iş yapmış, önemli bir maliyet kalemini, lojistik giderlerini aşağı çekmiş olacağız.”

Kirişci, “Antalya’dan 1 kilogram domatesin gelmesi mi yoksa Beykoz’da bu domatesin yetiştirilmesi mi?” diye sordu.

Çevre, ekonomi, ürün tazeliği, istihdam, hangi boyuttan bakılırsa bakılsın akli, mantıklı ve makul, ülke gerçekleriyle örtüşen bir çözüme işaret eden Bakan Kirişci, “Başkalarının istihdam ettiği bir kişi olmayı, tarımda kendi işine sahip çıkmaya tercih eden bir anlayışa sahip hale geldik. Tarımdan hepimiz uzak durur hale geldik.” dedi.

Kirişci, Hollanda denildiğinde akla tarımın geldiğine dikkati çekerek, bir ülke, şehir, ilçenin tarım ile abad olabileceğini, bu üretimi yaparken bilimi, aklı, akıl terini, akademik dünyanın ürettiklerini ve üreteceklerinin de sahaya uygulanması gerektiğini söyledi.

Kağıthane Belediyesi Kültür Merkezi’nin eksi 30’uncu metresinde, eksi 8’inci katında, kapalı dikey tarım merkezi kurduklarını anlatan Kirişci, 275 metrekarelik bir alanda 20 bin metrekarelik alandaki üretime eş değer bir üretim yapıldığını, İstanbullular görsün diye bu merkezi açtıklarını, bunun her yerde açılma imkanının olduğunu söyledi.

Bakan Kirişci, kullanılan suda yüzde 95 tasarruf sağlandığını, birim alandan çok fazla üretim elde edildiğini, kimyasal kullanmadan, topraksız üretimin gerçekleştirildiğini ve bu şehir için üretim yapıldığını anlatarak, “Artık tarım, o bilindik kazma kürekle yapılan bir iş değil. Tarım bilimi ve teknolojiyi, aklı, alın terini ve akıl terini birlikte kullanan bir sektör haline geldi.” diye konuştu.

“TEKNOFEST KUŞAĞININ TARIMA DA İLGİ GÖSTERMELERİNİ İSTİYORUZ”

Beykoz Belediye Başkanı Murat Aydın’dan kadınları bu alanda çalışmaya çekecek yeni girişimlerde bulunmasını isteyen Bakan Kirişci, kadının ailenin direği olduğunu, kadın ikna olursa ailenin ikna olduğunu dile getirdi.

Kirişci, bakanlık olarak Kadın ve Gençlik Konseyi oluşturduklarını belirterek, “Bu da Türkiye’de değil, dünyada bir ilk. TEKNOFEST kuşağındaki gençlerin nasıl akıl terinden istifade ediyorsak, mutlak surette tarımda da bu gençlikten, bu gençlerin içindeki kadınlarımızdan, erkeklerimizden mutlaka istifade etmemiz gerekiyor. Sadece TEKNOFEST kuşağı olarak onların teknolojiye gayret göstermelerini değil, tarıma da ilgi göstermelerini istiyoruz. Ancak o zaman bu ülkenin daha da yukarılara tırmanacağını düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatında 30 milyar dolara geldiğini ifade eden Kirişci, şunları kaydetti:

“19 yıllık iktidarımız döneminde 89 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verildi. Yani bizim sektörümüz birilerine yük, birilerine kambur değil. İstihdam sağlıyor, üretim yapıyor, 85 milyonun karnını doyuruyor, 4,5 milyon mültecinin, sığınmacının ihtiyaçlarını karşılıyor, bu ülkeyi ziyaret eden 52 milyon turisti doyuran bizim insanımız, bizim üreticimiz, Kumluca’daki serada üretim yapanlar, diğer alanlarda üretim yapanlar, dolayısıyla bu sektör böyle mübarek bir sektör. Bu sektör vazgeçilmez bir sektör. Bu sektör, elimizin tersiyle itebileceğimiz bir sektör değil, aksine hepimizin sarılması, kucaklaması ve gereğini yapması gereken bir sektör.”

Kirişci, önemsedikleri bir alanda spesifik ve tematik olarak ele alınan bir konunun sempozyumda tartışılacak olmasının kendisi için çok kıymetli olduğunu ifade ederek, sempozyumun sonuçlarını takip edeceğini söyledi.

Konuşmasının ardından, Beykoz Belediye Başkanı Murat Aydın, Bakan Kirişci’ye çeşmi bülbül ibrik hediye etti. Bunun üzerine Bakan Vahit Kirişci, ecdadın suyu tasarruf etmek için ibrik kullandığını belirterek, “Bu çok anlamlı. Ben başkanın bunu bilerek verdiğini düşünüyorum. Bu, ‘suyu idareli kullan’ anlamında bana da bir mesaj. Biz idareli kullanıyoruz. Su potansiyelimizi daha da geliştirmek için gayret göstereceğiz. Teşekkür ediyorum.” dedi.

Beykoz Belediye Başkanı Aydın, Beykoz Belediyesi tarafından düzenlenen “Beykoz 2022 Kent Tarımı Sempozyumu”nun açılışında yaptığı konuşmada, kent tarımını önemsediklerini ve 4 yıl önce yaptıkları araştırmalarda da Beykoz’da halkın böyle bir ilgisinin olduğunu tespit ettiklerini söyledi.

“ALIM GARANTİLİ ÜRETİM MODELİNE GEÇTİK”

313 kilometrekarelik Beykoz’un 37,6 kilometrekaresinin resmiyette tarım alanı olarak gözüktüğüne değinen Aydın, ilçenin yüzde 12’lik alanının tarım alanı olarak gözüktüğüne işaret etti. Aydın, sözlerine şöyle devam etti:

“Yüzde 12’lik alanın 2019 yılı başında 10,6 kilometrekarelik kısmında tarım yapılıyordu. Bugün 11,9 kilometre karelik kısmında tarım yapılmaya başlandı. 3,5 yıllık çalışma ile alan olarak Beykoz’da tarım yapılan araziyi yüzde 13 artırmış olduk. Fakat bu, var olan 37 kilometrekarelik alanın henüz yaklaşık 3’te 1’ini teşkil ediyor. Bu gelişmeyi nasıl sağladık? Öncelikle konu ile ilgili ne yapabiliriz noktasında bir çalıştay yaptık. Burada konuyu etraflıca değerlendirdik. Bir yol haritası belirlemiş olduk. Alım garantili üretim modeline geçtik. Siz üretin biz alalım dedik. Satışla ilgili herhangi bir probleminiz olmayacak dedik.”

Aydın, köy pazarı projesini de hayata geçirdiklerine değinerek, “Beykoz’da üretilen ürünlerin satıldığı pazarlarımızı da oluşturduk. Bu pazarlarda satılamayan ürünleri belediye olarak bizler aldık.” diye konuştu.

BEYKOZ’DA YENİDEN KARPUZ ÜRETİLMEYE BAŞLANDI

İlçede üretilen ürünlerle ilgili konuşan Aydın, “2019 başı ve 2022 yılı kıyaslaması yapıldığında, tarla bitkisi, sebze ve meyve olarak 2019’da 14 bin 740 ton üretim yapılmış Beykoz’da. Bugünse 20 bin 752 ton üretime çıktık. Örneğin geçmişte Beykoz’da karpuz üretimi varmış. Ama son yıllarda sıfırlanmış. Şimdi Beykoz’da 500-600 tona yakın karpuz üretilmeye başlandı.” şeklinde konuştu.

Aydın, çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olan çiftçi sayısının 38’den 197’ye çıktığının altını çizerek, küçük alanlarda üretim yapanların bu sayıya dahil olmadığını onlarla birlikte rakamın 3 bini aştığını anlattı.

Sempozyumda konuşan Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Coşkun, aktivizim, STK ve gönüllülüğün son derece önemli olduğunu, uygulamaya dönüştüğü anlamda yettiğini fakat icraya dönüşmediğinde yetmediğini ifade etti.

Coşkun, akademinin gerçekten şehir planlama, mimarlık bölümlerinden başlayarak çok ciddi bir bilgi üretimi sağladığını dile getirerek, “Türkiye öğreniyor, bilgisinde üretiyor. Biz sahaya indiğimizde bu konuyla ilgili çalışmalar nedir dediğimizde sempozyumu da sahayı da bilgi üretimiyle kurtaran yine akademi oldu.” dedi.

FERBİS HALKA ARZ NE ZAMAN? Hektaş İştiraki Ferbis Tarım Halka Arz Fiyatı Ne Kadar, Kaç Lot Verir?

İçerisinde bulunduğumuz 2022 yılı içerisinde Borsa İstanbul’da en çok konuşulan hisse senedi şüphesiz ki Hektaş Ticaret oldu. HEKTS kodu ile BİST100’de işlem gören firma, şimdi de iştiraki olan Ferbis Tarım’ın Borsa İstanbul’da işlem görmesi için SPK’ya resmen başvuruda bulundu. Peki Ferbis Tarım halka arz fiyatı ne kadar, hangi bankalarda var ve Ferbis Tarım kaç lot verir gibi sorular gibi sorular araştırıyor. İşte tüm ayrıntılar!

FERBİS HALKA ARZ NE ZAMAN? Hektaş İştiraki Ferbis Tarım Halka Arz Fiyatı Ne Kadar, Kaç Lot Verir?
 
Ferbis halka arz ne zaman? 2022 senesi içerisinde muazzam bir çıkış yakalayan ardından da inişli çıkışlı bir performans gösteren HEKTS şirketi, iştiraki olan Ferbis Tarım’ı da halka arz edecek. KİT şirketi olarak da tanımlanan Hektaş, zirai ilaç üretiminde sektörün liderleri arasında yer alıyor. Peki Ferbis halka arz fiyatı ne kadar, kaç LOT verir? Ferbis tarım halka arzı hangi bankalarda var? İşte tüm bu soruların cevabı…
 

FERBİS HALKA ARZ NE ZAMAN? 

BİST100’de kağıtları HEKTS koduyla işlem gören zirai ilaç üreticisi Hektaş Ticaret’in iştiraki Ferbis Tarım da halka arz edecek. Ferbis için SPK’ya başvruda bulunulacağı açıklanırken Hektaş, 2022 yılına damgasını vurmuştu. Hektaş tamamına ortak olduğu Ferbis tarımın halka arzına dair merak edilen açıklamayı Kamuoyu Aydınlatma Platformu (KAP) üzerinden yaparak, “Tarım ilaçları imal, ithal ve pazarlaması alanlarında faaliyet gösteren Ferbis Tarım Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi (“Ferbis”)’in paylarının halka arz yöntemiyle Borsa İstanbul A.Ş.’de işlem görmesi amacıyla Sermaye Piyasası Kurulu’na başvurulmasına karar verilmiştir” ifadelerini kullandı.

FERBİS TARIM HAKKINDA

Firmanın, Niğde’nin Bor beldesinde 24 bin metrekare total bölge kapsamında bulunan 18 bin 500 metre kare kapalı alana malik tesisi, zirai ilaç pazarındaki en kaliteli üretim noktalarından biri duruma yükselmiştir.

Üretimini her geçen gün yeni nesil teknolojiler ve depolama alanlarıyla arttırmaya fokuslanan Ferbis bölge halkı için de istihdam yaratmayı sürdürmektedir.

3 bölge müdürlüğü ile Türkiye’nin tarımsal üretim yapılan her noktasına üreticilerin ihtiyacı olan ürün ve hizmetleri sunan Ferbis, satın alındığı dönemde 10 satış noktası ile hizmet verirken kısa sürede ağını genişleterek (yaklaşık 33 kat) günümüzde 298 perakende, 14 özel kurum, 14 toptan ve 2 distribütör olmak üzere toplam 328 satış noktasına ulaşmıştır.

Ar-Ge çalışmalarıyla ürün portföyünü genişletmeye ve pazarda fark yaratmaya odaklanan Ferbis, başta iklim koşullarının etkisi ile ortaya çıkan pazarın değişken beklentileri ve ihtiyaçlarına etkin şekilde çözümler sunmakta bünyesinde bulunan uzman ziraat mühendisi kadrosu ile sahada üreticilere teknik destek vermektedir.

Ordu’da fındık üreticilerine iyi tarımın önemi anlatıldı

Ordu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, kentteki bir fındık firması ile birlikte Perşembe ilçesindeki üreticilere fındıkta budama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadele konulu uygulamalı eğitim gerçekleştirdi. Eğitimde üreticilere iyi tarım uygulaması ile verim ve kalitenin artış göstereceği anlatıldı.
Eğitimde açıklamalarda bulunan İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz, üreticilerin tekniğine uygun şekilde budama yapmaları gerektiğini söyledi. Gübreleme işlemlerinin, yapılacak olan tahlil sonuçlarına göre uygulanması gerektiğine değinen Yılmaz, “Fındık ilimizin, bölgemizin hatta ülkemizin en önemli tarımsal ürünlerinden bir tanesi. Fındık öyle bir ürün ki, emek harcandığında mutlaka karşılığını veriyor. Emeklerimizin karşılığını alabilmemiz için de öncelikle fındıkta budama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadele çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla üreticilerimizin mutlaka tekniğine uygun budama yapmaları ve toprak tahlili sonuçlarına göre yine tekniğine uygun gübreleme yapmaları gerekmektedir. Aynı zamanda hastalık ve zararlılarla zamanında mücadele etmeleri gerekmektedir. Atadan deden gelen alışkanlıklarımızı terk etmemiz lazım. Tüm bunlar yapıldığı takdirde verim ve kalitede ciddi manada artış sağlanmaktadır” dedi.

“İlimizde fındık rekoltesi her geçen yıl artıyor”
Ordu’da fındık rekoltesinin her yıl arttığını ifade eden İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz, “İl müdürlüğü olarak fındıkta verim ve kalite artırmak amacıyla önemli projeler uyguluyoruz. Özellikle projeler çerçevesinde oluşturduğumuz örnek fındık bahçelerimizde dekara 400 kilogram verime ulaştığımız bahçelerimiz oldu. Bunların yanında eğimli bahçelerimizde cep teraslar oluşturuyoruz, teraslama yöntemiyle yeni bahçeler tesis ediyoruz. Tüm yaptığımız bu çalışmalar neticesinde ilimizde 2022 yılı üretim sezonunda 240 bin ton fındık üretimi gerçekleşti. Dünyada üretilen 4 fındıktan 1 tanesi ilimiz tarafından üretiliyor. Üretiminde lider olduğumuz fındıkta verim ve kalitede de lider konumuna geleceğiz. Tüm paydaşlarımızla birlikte uyum içerisinde çalışmalarımıza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Programa katılan Perşembe Belediye Başkanı Mustafa Sayım Tandoğan, kendisinin de bir fındık üreticisi olduğunu, katıldığı her eğitimde yeni bilgiler edindiğine dikkat çektin Tandoğan, “Öğrendiklerimi de kendi bahçelerimde uyguluyorum. Özellikle son yıllarda ilimizde fındık üretimi konusunda önemli çalışmalar yapılıyor. Her geçen yıl fındık verimi artıyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Arslan Soydan üreticilere yönelik verilen eğitimlerin önemine değindi.

Konuşmaların ardından Ordu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Perşembe İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde görevli ziraat mühendisleri tarafından fındıkta budama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadele konularında eğitim verildi.

Fıstığın anavatanı Urfa’da ele alındı!

Biyolojik mücadele yöntemlerinin yaygınlaştırılarak çevre dostu uygulamalarla sağlıklı, güvenilir gıda üretilmesi amacıyla Halfeti’de çiftçilere GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü personeli tarafından hazırlanan “Bu Tuzak Başka Tuzak” eğitimi verildi.


Halfeti ilçesi Fıstıközü mahallesindeki çiftçilere ‘Bu tuzak başka tuzak’ projesi kapsamında Urfa fıstığın Zararlıları ve proje konusu olan dal güvesi mücadelesinde kullanılan biyoteknik mücadele yöntemleri hakkında eğitim toplantısı düzelendi. Toplantıda Dal güvesi ile mücadele anlatıldı.


GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada;

“Enstitümüzün ortak olduğu ‘Bu tuzak başka tuzak’ projesi kapsamında Fıstıközü Köyü çiftçilerine Urfa fıstığın Zararlıları ve proje konusu olan Dal Güvesi Mücadelesinde Kullanılan Biyoteknik Mücadele Yöntemleri Hakkında Eğitim Toplantısı yapıldı”

Büyükbaş hayvancılıkta "Yerli Kara" ve "Boz Irk" ıslah projeleri başlatılıyor

Büyükbaş hayvancılıkta

Tarım ve Orman Bakanlığı, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, çevreye kolay adapte olabilen ve az besin tüketmesi dolayısıyla kanaatkar olarak bilinen “Yerli Kara” ve “Boz Irk” sığırlarını koruma ve ıslah projesi başlatıyor.

AA muhabirinin Bakanlıktan edindiği bilgiye göre, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM), Halk Elinde Yerli Sığır Islahı Projesi’ni uygulamaya aldı. Proje kapsamında dayanıklılığı ve kanaatkarlığıyla öne çıkan “Yerli Kara” ve “Boz Irk” sığırlarının ıslah edilmesi planlandı.

Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri, hayvansal üretim üzerinde önemli etkiye sahip olup, hayvanların verimleri, yaşam biçimleri, dayanıklılığı ve çeşitliliği üzerine direkt tesir ediyor. Projeyle yerli genetik kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanması, bakım ve besleme avantajlarından yararlanılması öngörülüyor.

Yerli sığır ıslahı bu projeyle ilk kez halk elinde gerçekleştirilecek. Ankara’da “Yerli Kara”, Balıkesir’de “Boz Irk” sığırlarda olmak üzere 2 ilde proje çalışmaları başlatılıyor. Projedeki anaç sığır başına 2 bin lira, doğum, 6 ay ve 1 yaş canlı ağırlık tartımları alınan yavrularına ise 1500 lira destekleme ödemesi yapılacak.

– Türlerin özellikleri

Yerli sığır ırklarından “Boz Irk”, Trakya, Güney Marmara, Kuzey Ege ve Orta Anadolu’nun batı bölgelerinde yayılıyor. Boz Irk, bu bölgelerin iklim ve çevre şartlarına adapte olmuş ve gıda gereksinimi bakımından kanaatkar olarak biliniyor.

Sayıları oldukça azalmış bu ırkın doğal yaşam alanları genelde dağlık bölgelerdeki orman içleri ve engebeli araziler olarak dikkati çekiyor. Düşük kalitedeki yemleri iyi değerlendirebilen “Boz Irk”lar iklime uyma kabiliyetleriyle öne çıkıyor.

Ani iklim ve yem değişikliklerine, her türlü olumsuz doğa şartlarına, açlığa, yetersiz beslenmeye, hastalık ve parazitlere karşı dayanıklı olan bu tür, yavrusuna bakma ve sürü kabiliyeti yüksek, kendine de yeten bir ırk olarak görülüyor.

Ayrıca güçlü erkek “Boz Irk” hayvanların, geçmişte tarla sürme, eşya taşıma için köylerde oldukça fazla kullanılırken Anadolu’ya yapılan göçlerde ve Kurtuluş Savaşı sırasında eşya ve cephane taşımasında tercih edildiği de biliniyor.

Yerli sığır ırklarından bir diğeri “Yerli Kara”lar ise Orta Anadolu Bölgesi’nde yetiştiriliyor. Bu bölgenin iklim ve çevre şartlarına adapte olan “Yerli Kara” ırkı, her türlü bakım, besleme ve barındırma koşullarında yetiştirilebiliyor. Çok uysal olmasıyla bilinen söz konusu ırk, az ot ve saman ile beslenmesi nedeniyle kanaatkar ırk olarak tanımlanıyor.

– “Yerli ırklarımızı koruyarak çoğaltmak amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz”

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, AA muhabirine, Türkiye’nin kırmızı et ve süt ihtiyacının büyük kısmının karşılandığı büyükbaş hayvancılık alanında, gelecek dönemde gıda arzında sıkıntı yaşanmaması için küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve hastalıklara dayanıklı ırkların geliştirilmesi ve ıslah edilmesinin önem taşıdığını söyledi.

“Yerli Kara” ve “Boz Irk” için hazırlanan ıslah projesiyle hem yerli genetik kaynaklarının korunacağını hem de süt ve et gibi verim kabiliyetlerinin artırılarak Türkiye’nin hayvancılığına katma değer sağlanmış olacağını belirten Kirişci, şunları kaydetti:

“Hayvan ıslahı, biliyorsunuz bilim insanlarının belirli disiplin ve metotlar kapsamında ele aldığı teknik bir alandır. Islah çalışmalarımızla büyükbaşta ve küçükbaşta verimliliği artırmayı hedefliyoruz. Gerek yetiştiricilerimizin desteklenmesi gerekse hayvan ıslahı konusunda yapılan çalışmalara ivme kazandırmak adına verdiğimiz desteklerin kapsamını genişlettik. Bakanlık olarak üstün vasıflı hayvan ırkları geliştirme konusuna özel bir önem veriyoruz. Halk Elinde Islah Projesi’ni küçükbaşta 2005, mandada 2011’den beri başarıyla uyguluyoruz. Küçükbaş ıslah projesiyle yıllık 500 bin baş üstün vasıflı damızlık materyalini sektöre kazandırdık. Manda ıslah ve destekleme politikalarımızla manda sayısını 85 bin baştan yüzde 118 artışla 185 bin başa çıkardık. 2002’den bugüne hayvancılık sektöründeki desteklerin tarımsal destek içindeki payını yüzde 4,4’ten yüzde 25’e çıkardık. Büyükbaş hayvan sayımızı yüzde 81 artışla 17,9 milyona, küçükbaş hayvan sayımızı ise yüzde 83 artışla 58,5 milyona ulaştırdık. Hayvancılığımızı daha da ileriye götürmek ve yerli ırklarımızı koruyarak çoğaltmak amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

Çiftçilerin 'kuraklık' endişesi


Türkiye’nin Konya’dan sonra en büyük ‘tahıl ambarı’ olan Eskişehir’de, uzun süredir beklenen yağışların görülmemesi kuraklık endişesini de beraberinde getirdi.

Meteoroloji verilerine göre Eskişehir’in aralık ayı yağış ortalaması metrekareye 30 kilogram olurken, bu yıl son 1 haftada yağış miktarı ancak 1,6 kilograma ulaştı. Mevsim normallerinin çok altındaki yağışlar özellikle arpa ve buğday ekili arazilerde tohumların çimlenmesini engellerken, yüksek verim beklentisini de düşürdü.

“ARPA VE BUĞDAY ÇİMLENEMİYOR”

Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan, ekili arazilerde inceleme yaptıkları incelemede kuraklık endişesini fazlasıyla yaşadıklarını söyledi.

Aralık ayında 4 mevsimi yaşadıklarını ifade eden Buluşan, “Kuraklık ve bunun yanı sıra mevsim değişikliği var. Aralık ayında 4 mevsimi yaşadık. Yağışların olmaması nedeniyle ektiğimiz arpa ve buğday çimlenemiyor ve daha acısı nadasa bırakılan, sürülmesi gereken yerler aşırı kuraklıktan dolayı sürülemiyor” dedi.

“KURAKLIK DEVAM EDERSE ÇOK BÜYÜK TEHLİKE VAR”

2023 yılında kuraklığın devam etmesi halinde çok büyük tehlikeyle karşı karşıya kalacaklarını belirten Buluşan, “Aralık ayında yetişen mahsul ile ocak ayında yetişmesi gereken mahsul aynı anda aralık ayında yetişti. Bu da dengesiz bir durum. Şu anda seralarda tüm mahsuller yetişmiş durumda. 2023 yılında kuraklık devam ederse çok büyük tehlike var” diye konuştu.

“YAĞIŞ GELMEZSE YÜZDE 30 KAYBIMIZ OLUR”

Tarlasını kendi imkanlarıyla suladığını söyleyen çiftçi Mehmet Ali Törü ise yeterli yağışların gelmemesi durumunda en az yüzde 30 kadar verim kaybı yaşayacaklarını belirtti.

Main Menu