21.10.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Tarım Bakanlığı buzağı ve büyükbaş hayvan sayısındaki hedefini düşürdü

Tarım Bakanlığı buzağı ve büyükbaş hayvan sayısındaki hedefini düşürdü

Tarım ve Orman Bakanlığı’na 2023 yılı bütçesi için 133 milyar 682 milyon 205 bin TL ödenek ayrıldı. Ülkedeki buzağı ve büyükbaş hayvan sayısındaki düşüş bakanlığın bütçe hedeflerine de yansıdı. Tarım Bakanlığı, “Çiğ süt ve kırmızı et yem paritesinin sürekli etkili bir şekilde gözleneceği” hedefini de açıkladı.

Tarım Bakanlığı buzağı ve büyükbaş hayvan sayısındaki hedefini düşürdü

Tarım ve Orman Bakanlığı’na 2023 yılı bütçesi için 133 milyar 682 milyon 205 bin TL ödenek ayrıldı. Ülkedeki buzağı ve büyükbaş hayvan sayısındaki düşüş bakanlığın bütçe hedeflerine de yansıdı. Tarım Bakanlığı, “Çiğ süt ve kırmızı et yem paritesinin sürekli etkili bir şekilde gözleneceği” hedefini de açıkladı.

TBMM’ye sunulan 2023 bütçe kanun teklifinde Tarım ve Orman Bakanlığı’na 133 milyar 682 milyon 205 bin TL ödenek ayrıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütçe teklifinde buzağı ve büyükbaş hayvan sayısındaki düşüş de yansıdı.

BUZAĞI SAYISI 2022’DE YÜZDE 4 DEĞİL BİNDE BİR ARTTI

Tarım Bakanlığı’nın bütçe teklifine göre buzağı sayısındaki artışta hedeflenen oran da yakalanamadı. Artış oranı 2021’de eksi yüzde 1,37 olarak bütçe teklifine girdi. 2022’de de yüzde 4 olarak planlanmasına rağmen artış sadece binde bir’de kaldı. Bakanlık buzağı sayısında 2023’de yine binde birlik bir artış tahmini yaptı. 2024’te buzağı sayısında artış öngörmeyen bakanlık 2025’te ise buzağı sayısında yüzde 0,5, yani binde 5 artış olacağını tahmin ediyor.

BÜYÜKBAŞ SAYISINDA DA ARTIŞ HEDEFİ TUTMADI

Büyükbaş hayvan sayısında da Tarım Bakanlığı 2021 hedefini tutturamadığı ortaya çıktı. Bakanlığın büyükbaş hayvan sayısı artış oranı tutmadı ve eksi binde 7 olarak saptığı anlaşıldı. Bakanlık 2022 yılı için yüzde 2 artış öngördü ama bu yıl için gerçekleşme tahminini binde bir olarak revize etti. 2023 için de binde 1’lik artış hedefi bütçeye konuldu.

Küçükbaş hayvan sayısında 2022’de yüzde 10 artış olacağını daha önce tahmin etmiş olan Tarım Bakanlığı’nın bu hedefini de 2022 yılı için yüzde 2 olarak revize etmesi dikkat çekti.

KIRMIZI ET ÜRETİMİNDE DE HEDEF TUTMADI

Kırmızı et üretim miktarında 2022’de yüzde 7 artış hedeflemiş olan Tarım Bakanlığı bütçe teklifi ile 2022 yıl sonunda artış yerine yüzde 4,2 düşüş yönünde gerçekleşme tahmini yaptı.

YUMURTA DA DÜŞTÜ

Yumurta üretim artış oranında da hedeflenen noktaya ulaşılamadı. 2022 yılı için yüzde 2,27’lik artış öngörmüş olan Tarım Bakanlığı, 2022 yıl sonu için artış oranını yüzde 0,5’e (binde beş) çekti.

“ARZ FAZLASI ÇİĞ SÜTÜN SÜT TOZUNA DÖNÜŞTÜREREK İHRAÇ EDİLECEĞİ”


Bakanlık, hedeflerinde et ve çiğ süt üretimine yönelik çalışmaların yürütüleceğini belirtirken, “arz fazlası çiğ sütün süt tozuna dönüştürerek ihraç edileceği, çiğ süt ve kırmızı et yem paritesinin sürekli etkili bir şekilde gözleneceğini” ifade edildi.

Niğde Tarım, Hayvancılık ve Gıda Fuarı açıldı

Niğde Tarım, Hayvancılık ve Gıda Fuarı açıldı

 NİĞDE’de bu yıl 7’ncisi düzenlenen Tarım, Hayvancılık ve Gıda Fuarı, düzenlenen törenle açıldı.
Pazartesi Pazarı’na açılan Tarım, Hayvancılık ve Gıda Fuarı’nda 270 firma yer aldı. 23 Ekim’e kadar açık olacak fuarın açılış töreninde konuşan Niğde Valisi Mustafa Koç, “Niğde, artık sadece tarımda değil, kabuğunu kırmış, özellikle sanayide ve her sektörde hak ettiği yeri almak üzere koşar adımlarla büyümeye, gelişmeye devam ediyor. Ama biz tarım kenti kimliğimiz olmasından gurur duyuyoruz. Bütün çiftçilerimizi, üreticilerimizi onlara her alanda destek veren çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz. Tarım ve hayvancılığın öneminin Kovid-19 salgınında daha iyi anlaşıldı. Ülkenin ve Niğde’nin özellikle son zamanlarda kendi kendine yettiği gibi başka ülkelere de ihracat yapar konuma geldi” dedi.

Vali Koç, fuarlar sayesinde çiftçilerin yeni gelişmeler ve teknolojilerle buluşturulduğunu ifade ederek, “Ne kadar üretirsek üretelim, markalaşamadığımız zaman, ürettiğimiz ürünün hak ettiği değerini üreticilerimiz alamıyor. Mutlaka markalaşmak zorundayız. Bununla alakalı bütün paydaşlarımız ellerinden gelen gerekli gayretli çalışmaları gösterdikleri gibi bundan sonra da hep beraber göstereceğiz” diye konuştu.

Ak Portföy'den tarım ve gıda teknolojileri fonu

Ak Portföy, son olarak Türkiye’de ve dünyada önemi giderek artan tarım ve gıda sektörüne ilişkin teknolojilerine yatırım imkanı tanıyan Ak Portföy Tarım ve Gıda Teknolojileri Değişken Fonu’nu tasarruf sahiplerine sundu.

Şirket açıklamasına göre, 170 milyar TL’ye yaklaşan varlık büyüklüğü ile Türkiye’de yatırım yönetimi alanında öne çıkan Ak Portföy, tasarruf sahiplerinin yeni varlık sınıflarına ve yeni temalara kolayca yatırım yapabilmesi için yatırım fonu çeşitliliğini artırmaya devam ediyor.

Ak Portföy Tarım ve Gıda teknolojileri Değişken Fonu, dünyanın en büyük gübre üreticilerinden Nutrien, tarımsal teknolojilerin öncüsü Corteva, gıda işleme ve ticareti şirketi Archer-Daniels-Midland gibi çok uluslu şirketler ile Türkiye’nin inovatif tarım makineleri lideri Türk Traktör gibi önde gelen seçilmiş 20 şirkete yaklaşık olarak eşit ağırlıklı ve tek bir işlemle yatırım fırsatı sağlıyor.

Fon, söz konusu özelliğiyle gerek bireysel gerekse kurumsal yatırımcılara, tarım ve gıda teknolojileri temasına kolayca yatırım yapma imkanı ve sektörünün geleceğine ortak olma olanağı sunuyor.

“Tarımın geleceğini temsil eden şirketlere yatırım olanağı”


Ak Portföy Genel Müdürü Mehmet Ali Ersarı, “Yatırımın Geleceği” ürün ailesine son olarak Tarım ve Gıda Teknolojileri Değişken Fonu’nu eklediklerini bildirdi.

Ak Portföy olarak geleceğin dünyasını dönüştürecek temaları “Yatırımın Geleceği” çatısı altında geliştirdikleri fonlarda bir araya getirdiklerini aktaran Ersarı, “Yanı başımızda yaşanan jeopolitik gelişmeler, iklim değişikliği, her geçen gün artan dünya nüfusu, bu alanda faaliyet gösteren şirketleri giderek daha da önemli hale getiriyor. Tarım ve Gıda Değişken Fonu’muzla sürdürülebilir ve yenilikçi tarım teknolojileri geliştiren, deyim yerindeyse tarımın geleceğini temsil eden önde gelen seçilmiş şirketlere yatırım olanağı sağlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Ersarı, Fon’un yatırım amacının, dünya nüfusundaki artış ve yükselen hayat standartlarının desteklediği talep çerçevesinde, son dönemde öne çıkan tarım ve gıda teknolojisi alanlarına yatırım yapmak olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Yatırımcılarımız, Tarım ve Gıda Teknolojileri Değişken Fonu ile yüksek potansiyelli bir yatırım fırsatı yakalarken, aynı zamanda sürdürülebilir bir geleceğe de ortak olacaklar. Ak Portföy olarak aynı zamanda Tarım Teknolojileri Fonu’muza yatırım yapan yatırımcılarımız için ‘ecoDrone Teknolojisi ile Geleceğe Bir Tohum’ projesini hayata geçiriyoruz. Sürdürülebilir ve yenilikçi çevre teknolojileri girişimi ecording’in geliştirdiği ‘ecoDrone’ insansız hava araçlarıyla kaybedilen orman alanlarının ağaçlandırılmasını hedefliyoruz. ‘ecoDrone’ insansız hava araçlarıyla ulaşılması zor alanlara, bu bölgelerde yaşayan ve ekonomik ve sosyal olarak, iklim krizinin olumsuz sonuçlarından doğrudan etkilenen kadınlar tarafından üretilen tohum topları atıyoruz. ‘Geleceğe Bir Tohum At’ projesiyle tohumları fidana, fidanları ormana dönüştürmeyi hedefliyoruz.”

Ak Portföy’ün “Yatırımın Geleceği” fon dünyasını sürekli çeşitlendirdiğini aktaran Ersarı, “Bu liderliğin bize getirdiği sorumlulukla dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyor ve tasarruf sahiplerimizin geleceğe yatırım yapmasına, fırsatlardan etkin bir şekilde yararlanmalarına imkan verecek yeni ürünler geliştiriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Özer: Tarım alanında Ar-Ge merkezi kuracağız

Bakan Özer: Tarım alanında Ar-Ge merkezi kuracağız

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Tarım alanında açacağımız Ar-Ge merkeziyle yeni bir atılım gerçekleştireceğiz” dedi. Bakan Özer, Hollanda’daki temasları kapsamında Hollanda Mesleki Eğitim Kurulu (MBO Raad) Başkanı Adnan Tekin ile bir araya geldi. Türkiye Cumhuriyeti Hollanda Büyükelçisi Şaban Dişli’nin de bulunduğu görüşmede, Türkiye ve Hollanda iş birliğinde tarım sektörü temsilcileri ile eğitim kurumlarının bir arada bulunacağı bir AR-GE merkezinin kurulması konusu ele alındı.
Haberin Devamı

Bakan Özer, Türkiye’deki mesleki eğitimde paradigma değişikliği ile beraber sektör ve öğrencileri buluşturduklarını belirterek bu konuda sürekli yeni çalışmalar yaptıklarını söyledi. Mesleki eğitimde dünyadaki birçok ülkeden övgü aldıklarını anımsatan Bakan Özer, “Türkiye’nin eğitimde daha da iyi bir konuma gelmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tarım alanında açacağımız Ar-Ge merkeziyle de yeni bir atılım gerçekleştireceğiz” dedi.

Tarım LİSELERİNDEKİ ATILIMLAR DESTEKLENECEK
MBO Raad Başkanı Adnan Tekin ise mesleki eğitim konusunda Millî Eğitim Bakanlığının son dönemde attığı adımlarla oldukça önemli bir mesafe kaydettiğini söyledi. Türkiye’nin eğitimdeki ilerlemelerini yakından takip ettiklerini belirten Tekin, tarım liseleri konusundaki atılımları destekleyeceklerini ifade etti.

Kozan'da tarım girişimcilerine eğitim desteği

Kozan'da tarım girişimcilerine eğitim desteği

Kozan ilçesinde gıda ve tarımsal alanda faaliyet gösteren işletme ve kişilere, tarım teknolojileri tabanlı girişim ve iş fikirlerinin gelişmesine yönelik eğitim verilecek.

Kozan Ticaret Odası ve Kozan Organize Sanayi Bölgesinden yapılan ortak açıklamaya göre, iki kurum tarafından hazırlanan “KozaNext Tarımda Girişimcilik Hizmetleri Merkezi” projesi, Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezinin yürütücüsü olduğu “Sürdürülebilir Sosyo-Ekonomik Uyum için Girişimcilik Kapasitelerinin İyileştirilmesi (ENHANCER) Projesi” kapsamında destek almaya hak kazandı.

Proje kapsamında kurulacak merkez aracılığıyla gıda ve tarım alanında faaliyet gösteren 40 işletme ve bu alanda faaliyet yürütmek isteyen 30 girişimciye 18 ay tarım teknolojileri tabanlı girişim ve iş fikirleri konusunda eğitim verilecek, mentorluk hizmeti sunulacak.

Bölgede tarım ve gıda sektörünün girişimcilik kapsamında rekabet seviyesini yükseltmesi amaçlanan projenin, çalışanların ve iş sahasının verimliliğini arttırması da hedefleniyor.

'Sürdürülebilir tarım için adım atılmalı'

'Sürdürülebilir tarım için adım atılmalı'

ANTALYA Ticaret Borsası (ATB), Antalya Tarım Konseyi (ATAK), Antalya Tarım ve Orman Müdürlüğü, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği’nin (ASKON) düzenlediği ‘Antalya’da Tarımın Geleceğive Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma’ Çalıştayı, ATB’nin ev sahipliğinde Borsa Toplantı Salonu’nda yapıldı. Çalıştayda, tarımın sorunları ve çözüm önerileri, sürdürülebilir kırsal kalkınmanın önündeki engeller, iklim değişikliği gibi birçok konu gündeme geldi.


ATB ve ATAK Başkanı Ali Çandır, Borsa olarak 2021- 2022 yılını sürdürülebilirlik yılı ilan ettiklerini belirtirken, bu kapsamda yaptıkları çalışmaları anlattı. ATB, ATAK olarak kırsaldan kente göçün nedenleri üzerine kafa yorduklarını kaydeden Çandır, bütünşehir yasası, sosyal güvenlik yasasının kırsaldan kente göçe etkileriyle ilgili çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Yapılan çalışmalarda annelerin mutluluğunun önemli olduğunu gördüklerini anlatan Çandır, “Anneler çocuklarının geleceği garanti altında olduğunda mutlu olur. Onun için çocuklarına ‘sen köyden şehre git, bekçilik de olsa yap, sosyal güvencen olsun, emekliliğin olsun’ diyor ve kente göçmek istiyorlar” dedi.


MOTİVASYONU ÜRETİME YÖNLENDİRELİM


Kırsaldaki sosyal hayatın yok sayıldığını, sağlık, eğitim alanlarında kırsalın ihmal edildiğini vurgulayan Ali Çandır, “Sosyal hayatı, hayat kalitesini kırsalda yaşatmadığımız sürece ne kadar konuşsak boş. Kırsaldan kente göçü önleyemeyiz” diye konuştu. Tarıma özel sosyal güvenlik sisteminin mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Çandır, “Devletimiz sosyal desteklerle çok fazla para veriyor ama bu destekler insanları üretimden kaçırıyor, tembelliğe itiyor. İş bulsa bile sosyal yardım aldığı için tarımda çalışmak istemeyenler var. Tembelliği motive ediyoruz, bu motivasyonu üretime yönlendirmeliyiz” dedi.


KIRSALA YÖNELİK PROJE GELİŞTİRİLMELİ


Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, tarımın yaşlandığını söylerken, gençlerin tarıma yönlendirilmesinin önemini vurguladı. Pandemiyle birlikte gıda ve tarımın öneminin daha da anlaşıldığını ifade eden Selışık, tarımın ihmal edilebilir sektör olmaktan çıkarılması gerektiğini kaydetti. Kırsalda mutsuz olan kadının kente göç için ailesini zorladığını anlatan Selışık, kırsalda yaşayan insanların kendini oraya ait hissedebilmesinin nedenleri olması gerektiğini belirtti. Selışık, aileleri kırsalda tutacak projeler geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.


KIRSAL GÜÇLÜ OLURSA TARIM DA GÜÇLÜ OLUR


Antalya Tarım Orman Müdürü Gökhan Karaca, dünyada 1 milyar insanın yatağa aç girdiğini, Türkiye’nin tarımsal üretim konusunda şanslı bir ülke olduğunu söylerken, “Biz güçlü bir tarım ülkesiyiz” dedi. Antalya’nın tarımda önemli bir yere sahip olduğunu kaydeden Karaca, “Tarımdaki birçok yenilik ilimizden başlıyor. Antalya tarımsal anlamda Türkiye’de öncü bir il. Biz de bununla gurur duyuyoruz” dedi. Tarımsal üretimde kırsalın önemini vurgulayan Karaca, kırsalı güçlendirerek tarımın daha güçlü hale getirilebileceğini ifade etti.


GÖÇÜN ÖNÜNE GEÇİLMELİ


ASKON Şube Başkanı Cahit Urfan, Antalya’da tarım alanlarının korunması hatta artırması gerektiğini söylerken, “Bunun yanı sıra su kaynaklarımızın da korunarak verimli bir şekilde tüketilmesi gerekmektedir. Tarım sektöründe yer alacak kişilerin bilinçli bir şekilde eğitilmesi kaçınılmaz bir gerçekliktir. Tarım ile uğraşanları tarımda tutabilmek adına cazip programlar devreye sokulmalı, göçlerin önüne geçilerek sürdürülebilirlik sağlanmalıdır” dedi.
Çalıştayda düzenlenen oturumlarda gençlerin tarımda istihdamı, kırsalın avantajları dezavantajları, iklim değişikliği, tarımın sürdürülebilir olması için atılması gereken konular konuşuldu.

Tarladan son tüketiciye kadar ‘Tarımda Pozitif Gelecek’ adımı

● Dünyanın en büyük tarım işletmelerinden biri olan PepsiCo, İstanbul’da düzenlediği “Tarımda Pozitif Gelecek Sempozyumu”nda tarım ekosisteminin paydaşlarını bir araya getirdi. PepsiCo Pozitif (Pep+) stratejisi doğrultusunda tarladan son tüketiciye kadar uzanan değer zincirinin her noktasında sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşumuna katkı sağlıyor.

● PepsiCo Kurumsal İlişkilerden Sorumlu Başkanı ve PepsiCo Vakfı Başkanı Roberto Azevêdo’nun da katılıdığı etkinlikte, sürdürülebilir gıda sistemlerinin oluşturulmasından yenileyici tarım ve yeni nesillerin tarıma devam etmesinin sağlanmasına kadar uzanan birçok önemli konu, alanında uzman isimlerin katılımıyla masaya yatırıldı.

Dünyanın önde gelen yiyecek ve içecek şirketlerinden olmasının yanı sıra aynı zamanda dünyanın büyük tarım işletmelerinden biri olan PepsiCo, PepsiCo Pozitif (Pep+) stratejisi doğrultusunda tarladan son tüketiciye kadar uzanan değer zincirinin her noktasında sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşumuna katkı sağlamaya devam ediyor.

PepsiCo Türkiye, bu stratejinin Pozitif Değer Zinciri ve Pozitif Seçenekler ile birlikte üçüncü temel başlığı olan Pozitif Tarım kapsamında, global hedefl er doğrultusunda çalışmalara imza atıyor. Yenileyici tarım uygulamalarından, sözleşmeli tarıma, bilinçlendirmeye yönelik çiftçi eğitimlerinden, tarımda teknoloji kullanımına kadar uzanan birçok alanda çalışırken aynı zamanda bu konuda ortak bilinç ve farkındalık oluşması için öncü olacak programlarla tarım ekosisteminin paydaşlarını bir araya getirerek kolektif çabaları da destekliyor.

Bu anlayışla, PepsiCo ev sahipliğinde dün gerçekleştirilen Tarımda Pozitif Gelecek Sempozyumu’nda PepsiCo Kurumsal İlişkilerden Sorumlu Başkan ve PepsiCo Vakfı Başkanı Roberto Azevêdo ve Pepsi- Co Türkiye Genel Müdürü Evrim Şen’in yanısıra alanında uzman birçok ismin katılımıyla, tarımda pozitif bir geleceğin nasıl oluşturulacağına dair fikir, uygulama ve projeler konuşuldu.

Topraktan tabağa, sürdürülebilir gıda sistemi…


Tarımda Pozitif Gelecek Sempozyumu’nda gazeteci Ilgaz Gürsoy moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Tarımda Pozitif Dönüşüm: “Yenileyici Tarım” oturumunda PepsiCo Vakfı Başkan Yardımcısı C.D. Glin, Anadolu Meraları Kurucu Ortağı Durukan Dudu, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlkay Dellal, yenileyici tarıma yönelik keyifl i ve verimli bir sohbet gerçekleştirdi. Gazeteci İrfan Donat’ın moderatörlüğünü yaptığı “Gıdaya Erişim ve Sürdürülebilir Gıda Sistemlerinin Oluşturulması” oturumunda ise Temel İhtiyaç Derneği Genel Müdürü Nil Tibukoğlu, “Topraktan Tabağa” girişiminin kurucusu Sosyal Girişimci ve Şef Ebru Baybara Demir ile Tarım ve Orman Bakanlığı Avrupa Birliği ile Uyum Daire Başkanı, Gıdanı Koru Kampanya Koordinatörü Zeynep Özkan “sürdürülebilir gıda sistemi” ni masaya yatırdı. Yine İrfan Donat’ın moderatörlüğünde gerçekleştiren sempozyumun son oturumunda ise “Tarımda Gelecek ve Genç Nesillerin Tarıma İlgisi” başlığı altında; Targi kurucusu, çiftçi Ahmet Sümer, Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri A.Ş. Kurucu Ortağı Tülin Akın, Susuz Tarım Çiftliği Kurucusu ve CEO’su Dr. Ece Aynur Onur gençlerin tarıma ilgi duyması için neler yapılabileceğini iyi örnekler üzerinden konuştular.

“Türkiye’deki hedefl erimizde ilerlemeler kaydettik”


PepsiCo Kurumsal İlişkilerden Sorumlu Başkan ve PepsiCo Vakfı Başkanı Roberto Azevêdo; PepsiCo’nun amacını; daha verimli, daha dayanıklı, daha sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmaya yardımcı olmak diye açıkladı. PepsiCo’nun 60 yıldır Türkiye’de olduğunu ve global olarak PepsiCo’nun en önemli stratejik operasyonlarından birini Türkiye’de yürüttüğünü kaydeden Pepsi- Co Global Kurumsal İlişkilerden Sorumlu Başkan ve PepsiCo Vakfı Başkanı Roberto Azevêdo, sempozyumun açılışındaki konuşmasında şunları sözledi: “PepsiCo olarak son birkaç yılda, sürdürülebilirlik konusundaki çabalarımızı tüm dünyada büyük ölçüde hızlandırdık. Tüm amacımız, gayemiz daha verimli, daha dayanıklı, daha sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmaya yardımcı olmak. Sistemi daha sürdürülebilir hale getirerek, açlık ve yetersiz beslenmeden iklim değişikliği ve eşitsizliğe kadar dünyanın karşı karşıya olduğu bazı temel zorlukların üstesinden gelinmesine yardımcı olabileceğimizi düşünüyoruz. 200’den fazla ülke ve bölgede, ürünleri tüketiciler tarafından günde 1 milyardan fazla tüketilen, gelirlerinin yüzde 55’i gıda ürünlerinden gelen, 30 ülkede 28,3 milyon dönüm alandan 25 farklı ürün tedarik eden dünyanın en önde gelen tarım şirketlerinden biri olarak bunu konuda sorumluluk hissediyoruz. Ölçeğimiz sebebiyle bu konuda önemli katkılar sağlayabileceğimize inanıyoruz. Pep+ stratejisi kapsamında başta bugünkü buluşmamızın odağı olan tarım olmak üzere birçok başlıkta güçlü hedeflerimiz var. Türkiye’de bu hedeflerde şimdiden önemli ilerlemeler kaydetmiş bulunuyoruz. Türkiye’deki patates ve mısırımızın yüzde 100’ünü Sürdürülebilir Tarım Programımız aracılığıyla sürdürülebilir bir şekilde sağlıyoruz. Yenileyici tarım kapsamında Türkiye’de çok önemli çalışmalara imza atıyoruz. Agro Akademi ile Türk çiftçisine eğitim ve maddi destek sağlıyoruz. Şüphesiz ki pozitif tarımı ve çiftçilerimizi desteklemek adına yapacağımız daha çok iş var. Karşılaştığımız engeller olsa da bunun gibi zirveler bize büyük umut veriyor. Sürdürülebilir bir gıda sistemi için önümüzdeki zorlukları ancak birlikte ve işbirliği içinde aşabiliriz. O yüzden bugün gerçekleştirdiğimiz Tarımda Pozitif Gelecek Sempozyumu ve yaklaşan BM İklim Değişikliği Konferansı gibi diğer toplantıların gıda sistemlerinin dönüşümü yolunda önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.”

“Çiftçilerimizin bilinçlenmesi en kritik konu”


“Sürdürülebilir bir gıda sisteminin herkesin ortak meselesi olduğunu düşündüğünü” belirten PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Evrim Şen da “bu konudaki işbirliklerini desteklediklerini” açıkladı.

PepsiCo Türkiye’nin Pozitif Tarım çerçevesinde önemli işleri hayata geçirdiğini ve çok geniş ölçeğe sahip bir tarım ekosistemi bulunduğunu ifade eden PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Evrim Şen buradaki konuşmasını şöyle sürdürdü: “PepsiCo Türkiye olarak işinin ehli, 266 kişiden oluşan, başarılı bir tarım ekibine sahibiz. Türkiye’deki cipslik patates üretiminin yüzde 63’ünü 20 şehirde toplam 50 bin dönüm arazi üzerinde, çiftçilerimizle birlikte sözleşmeli tarım ile gerçekleştiriyoruz. Çiftçilerimizin bilinçlenmesi bizim için en kritik konulardan biri. Bu doğrultuda 15 yıldır Agro Akademi ile çiftçilerimizi destekliyoruz. Bugüne kadar akademimiz tarafından 20 bin saatin üzerinde eğitim verilmiş durumda. Özellikle tarımda teknoloji kullanımı ve yeni nesil makinelerinin kullanımına büyük bir önem veriyoruz. Teknoloji yatırımlarımız sayesinde, işbirliği yaptığımız çiftçilerin tarlalarında 2010 yılından beri net tarla verimleri yüzde 30 artırıldı; depo fireleri yüzde 26 azaldı. Birim patates üretiminden doğan karbon salımı yüzde 50 azaltıldı. Düşük basınçlı sulama teknolojileri konusunda yaptığımız çalışmalar ve verim artışı sayesinde tarımda birim başına kullandığımız suyu Türkiye’de yüzde 50 azaltmayı başardık. Kullandığımız dijital uygulamalar sayesinde Avrupa’daki PepsiCo ekosisteminin verisinin yüzde 50’sini dahi Türkiye ekibi olarak biz sağlıyoruz. PepsiCo Türkiye olarak yiyecek fabrikalarımızda oluşan organik atıklardan önce biyogaz, akabinde de çıkan posayı minerallerle zenginleştirerek kendi organo-mineral gübremiz Naturalis’i üretiyoruz. ‘Patateste Yenileyici Tarım Uygulamaları’ projesiyle toplam 2350 dekar alanda yenileyici tarım uygulaması gerçekleştiriyoruz. Bu çalışmalarla PepsiCo’nun 2030 yılı için global olarak koyduğu yüzde 100 yenileyici tarım uygulamalarına geçiş hedefine iki yıl önce ulaşabileceğiz. Ayrıca yenileyici tarım ile ilgili işbirliklerine de büyük bir önem veriyoruz. Bir süre önce PepsiCo Vakfı desteği ve Anadolu Meraları işbirliğiyle Lay’s markamız Konya’da çok güzel bir projeye de imza attı. ‘Lay’s Yenileyici Tarım’ projemiz kapsamında Konya’daki arazimizde, yenileyici tarım uygulamalarını kullanarak patates, pancar, ayçiçeği ve mısır yetiştirdik. Arazimize davet ettiğimiz çiftçilerimize bu uygulamalar ile ilgili bilgi vererek kendi arazilerinde kullanmaları için gerekli eğitimleri verdik. Bu proje kapsamındaki ilk hasattan elde ettiğimiz 60 ton patatesi bugün konuklarımız arasında bulunan bir diğer paydaşımız, Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) aracılığıyla Konya ve İstanbul’daki gıda bankalarına ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaları için bağışladık. Uygulama sahamızın yaklaşık bin çiftçi tarafından ziyaret edilmesi ile yenileyici tarım alanında farkındalıklarını artırıyoruz. Eğitim faaliyetlerimizde 200 çiftçiye ulaştık. Hibe programı ile de 75 çiftçinin yanında olarak onları destekliyoruz. PepsiCo olarak sürdürülebilir bir gıda sisteminin hepimizin ortak meselesi olduğunu düşünüyor ve bu konudaki işbirliklerini destekliyoruz.”

GIDAYA ERİŞİM VE SÜRDÜRÜLEBİLİR GIDA SİSTEMLERİNİN OLUŞTURULMASI


Aldıkları verilerin yoksulluk sınırı altında yaşayanların sayısının arttığını ve bunun yanında tarım ürünleri fiyatlarının da yükseldiğini anlatan Temel İhtiyaç Derneği Genel Müdürü Nil Tibukoğlu, “Ne zaman bir çiftçi ve belediyeyle konuşsak orada üretimin azaldığını gördük” dedi. Türkiye’de planlama ve teknoloji eksikliğinin bulunduğunu bildiren Tibukoğlu, “Türkiye’de açlık yok, ama bu söylemlerin de çok yakın olduğunu hissediyoruz. 7 milyon tondan fazla gıda israf ediliyor. Bu sadece tarlada değil zincirin en son halkası tüketicilerde de yaşanıyor” diye konuştu. PepsiCo ile 2019’da israf edilen ürünler konusunda proje yaptıklarını ileten Tibukoğlu, 66 gıda bankası ile 890 bin kişiye ulaştıklarını söyledi.

“Topraktan tabağa…”


Mardin’de 72 ülkeden gelen şeflerle gıdanın geleceği için yemek yaptıklarını belirten “Topraktan Tabağa” girişiminin kurucusu Sosyal Girişimci ve Şef Ebru Baybara Demir, yapılan yemeğin lezzeti kadar kaç kişinin hayatını değiştirdiğine de baktığını ifade etti. Dünyada şeflerin tarladan mutfakta çalışana kadar olan süreçte yanına mutlaka bir proje koymak zorunda olduğunu ifade erden Demir, geniş bir arazi üzerinde sorgül buğdayı yetiştirdiklerini açıkladı. Demir, günlük olarak 165 ton gıda atığı aldıklarını ve iyi olanları aşevinde işlediklerini belirterek, “65 belediye ile çalışıyoruz. 2017 yılında BM ile Suriyelilerin entegrasyonu için Mardin’de proje yaptık. BM tarım örgütü ile kooperatif kurduk. Burada başta sabun olmak üzere, domates salçası gibi birçok kadın kooperatifiyle farklı ürünler üreterek sattık. Tarımda yerinde üretim çok önemli” diye konuştu.

“Pazara erişim önemli”


FAO ile işbirliklerinin 15 yıldır sadece Türkiye’de değil, Orta Asya’da bulunan ülkeler ile sürdürdükleri bir programın bulunduğunu aktaran Tarım ve Orman Bakanlığı Avrupa Birliği ile Uyum Daire Başkanı ve Gıdanı Koru Kampanya Koordinatörü Zeynep Özkan, Türkiye olarak gıda güvenliği, geleceğe geçim sağlama ve sürdürülebilir olmak gibi gelecek için adım atılması gereken unsurlar olduğunu söyledi. Bunun için bir finansman, iki teknoloji ve üçüncüsü de pazara erişimin önemli olduğunu vurgulayan Özkan, AB Yeşil mutabakatın temelinde ‘çiftlikten çatala’ strateji ile karbon sıfır olması konusunda Bakanlık olarak eylem planlarının bulunduğunu ifade etti.

TARIMDA POZİTİF DÖNÜŞÜM “YENİLEYİCİ TARIM”


PepsiCo Vakfı olarak insanlık ve gezegen için ellerinden gelenin en iyi şekilde yaptıklarını ifade eden PepsiCo Vakfı Başkan Yardımcısı C. D. Glin, bir yiyecek ve içecek şirketi olarak pozitif gıdaya odaklandıklarını söyledi. Gıda güvenliği, eşit gıda sağlamak ve erişim artırmanın yanısıra yenileyici ve kapsayıcı gıda güvenliğini sağlamanın kendilerinin en önemli amacı olduğunu belirten Glin, “Sürdürülebilir tarıma odaklanmamız lazım. PepsiCo için yenileyici tarım projesi sorumluluk değil, artık zorunlu bir durum. Çiftçiler için de pek çok fayda sağlayan bir proje olarak görüyoruz. 250 binin kişinin hayatına dokunuyoruz. 15 milyon kişiye ulaşıyor ve sera gazlarını 3 milyon ton düşürdük. Konya’da yaptıklarımızla neyin mümkün olduğunu örnek olmaya çalışıyoruz” dedi.

“Yarının ekosistemine yatırım yapmamız lazım”


Proje ile ortaya koydukları niyet ve bunu altını doldurmanın çok ciddi bir sorumluk olduğunu belirten Anadolu Meraları Kurucu Ortağı Durukan Dudu, “Burada tarım ve gıdayı başka nokta olarak görüyoruz. Bu alanda algımız, davranışlarımız ve son olarak çok paydaşlı ekosistemi kurgulamamız lazım. Burada özellikle yenilikçi eylemleri desteklememiz ve kapasite artışına her alanda her alanda girişimcilerin geliştirmemiz bir nevi yarının ekosistemine yatırım yapmamız lazım” diye konuştu.

“Genç kızlara verilen destek çok önemli”


Tarım sektörünün iklim değişikliği bakımından en hassas sektörlerden biri olduğunu vurgulayan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlkay Dellal, etkilerden bir tanesinin mevsimdeki kaymalar olduğunu belirtti. “Eğer ekim yapıyorsanız buna uygun davranmak gerektiğini” vurgulayan Dellal, “Artık verimi bir takım teknolojiye uydurmamız gerekiyor. Bunlar yenilikçi tarım yöntemleri. Başlattığımız projede 75 çiftçiye finansal olarak destek verilecek. Projenin çevresel boyutun yanında sosyal boyuttu da önemli. Bu nedenle genç kızların desteklenmesi çok önemliydi” dedi.

GELECEK VE GENÇ NESİLLERİN TARIMA İLGİSİ


Gençlerin çiftçilik mesleğine yönlendirilmesi ve bu mesleğin itibarıyla yapılabiliyor olmasının önemine dikkat çeken Targi kurucusu, çiftçi Ahmet Sümer, sürdürülebilir gelir ve onun dışında çiftçi bir aile olarak algılanmanın çok önemli bir durum olduğunu, itibar ve prestijin çok büyük önem taşıdığını belirtti. Sümer, “Şimdi yenileyici tarım, rejeneratif tarımdan (iyileştirici) bahsediyoruz. Biz kaç yıl önce hep sürdürülebilir tarımdan bahsediyorduk, artık PepsiCo ve PepsiCo Positive’dan bahsediyoruz. Biz topağımızı, suyumuzu bozmadan koruyalım. Rejeneratif tarım, biraz daha ileri ve mevcut durumu biraz daha iyileştirme yönünden bir durum” dedi.

“İklim değişikliği takibi önemli”


Kırsalda tarımın sürdürülebilir olması için iklim değişikliğinin takip edilmesi gerektiğini belirten Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri Kurucu Ortağı Tülin Akın, bunun için de teknolojiye ihtiyaç olduğunu vurguladı. Ekim dönemlerin bütün ürünler için değişmiş durumda olduğunu ifade eden Akın, “Bunun için teknolojiye ihtiyaç var. Çiftçilerin yaş ortalaması yüksek olduğu için teknolojiyi onların kullanabileceği şekilde kurgulamak zorundayız. Diğer yandan teknolojiye ulaşılabilmesi için uygun fiyat gerekli” dedi.

“Çiftçiliğe bakış açısı değişmeli”


Karaman’da 25 kadınla susuz tarıma yönelik çalışmalar yaparak lavanta ve tıbbı aromatik bitkilerin ekimini yaptıklarını bildiren Susuz Tarım Çiftliği Kurucusu ve CEO’su Dr. Ece Aynur Onur, öncelikle Türkiye’de hayvancılık ve çiftçiliğe bakış açısının değiştirilmesi gerektiğini kaydetti. Onur, bakanlıkta bununla ilgili bir program hazırladıklarını, 6 aylık hızlı bir eğitim ile hayvancılık ve çiftçiliğe yöneltmeyi planladıklarını duyurdu.

Main Menu