23.09.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Van'da belediyelerden üreticilere sıvat desteği

Bayburt'ta öğrencilere organik tarım ve ata tohumunun önemi anlatıldı

 

Yerel tohumlarla (ata tohum) uzun yıllardır organik tarım yapan İsmail Öksüz tarafından öğrencilere tarlada ata tohumun ve organik tarımın önemi anlatıldı.

Gez Hanları Ekolojik Tarım Deneme ve Üretim Merkezi (GEZEKODER), haziran ayında, ekim döneminde ortaokul öğrencilerine eğitim vermişti. Bugün ise hasat döneminde GEZKODER yönetim kurulu üyesi İsmail Öksüz, tarlada öğrencilerle yeniden buluşarak hasat döneminde uygulanacak püf noktaları anlatarak organik tarımın ve ata tohumunun önemine değindi. Öksüz, bu yıl sadece bal kabağı üretimi yaptıklarını söyleyerek hasat dönemine az bir zaman kaldığını belirtti.


Kabaklarla dolu tarlada öğrencilerle buluşan Öksüz, dernek olarak ata tohumlarının yaygınlığını artırmak için başlattıkları çalışmanın, önümüzdeki yıl itibariyle bitki çeşitliliğinin artırılarak devam edileceğini bildirdi.


“Hayatta en önemli servetimiz sağlık o yüzden organik beslenmeliyiz”


Organik üretimde zamanlamanın çok önemli olduğunu söyleyen İsmail Öksüz, “Bitkide büyüme hızını ayarlamak çok önemli. Mesela bu kabaklar sadece çiftlik gübresi kullanılarak üretildi. Buna ilaveten büyüme hızına müdahale etmedik. Yani suya ihtiyacı olduğunda su verdik. Yaklaşık 3 aylık bir zaman sonrasında kabaklarımız için hasat dönemine ulaştık. Mesela yetiştirmiş olduğumuz kabağa hormon katılmış olsa, fazla su verilerek büyüme hızına müdahale edilse bu süreden çok daha kısa bir sürede bu ürün elde edilebilir. Fakat dediğimiz gibi hayatta en önemli servetimiz sağlığımız. Bunun için organik tarım, ata tohumu diyor, organik beslemeye önem vermeliyiz” dedi.


“Ata tohumuna önem verin, ata tohumu meselesi bizim gelecek meselemiz”


Öğrencilere tavsiyelerde bulunan Öksüz, “Yarın hepinizin ayrı ayrı meslekleri olacak. Hepinizin bir evi olacak bahçesi olacak veya bir apartmanda oturacak. Apartman yanlarındaki boşluklarda veya evinizde saksıda bu ürünleri üretebilirsiniz. Biz dernek olarak bu ata tohumlarını sizlere ulaştırmak için varız. Ben hepinizden buna önem vermenizi istiyorum. Bu ata tohumu meselesi bizim gelecek meselemiz” şeklinde konuştu.


Her tohum ata tohum değil


Kendilerine dışardan tohum verildiğini, bu ürünlerle sebze elde edebildiklerini fakat bu ürünlerden bir daha tohum alamadıklarını ifade eden İsmail Öksüz, “Tohum alamadığımız ürünler hormonlu ürünlerdir. Ata tohumu dediğimiz herhangi bir katkı katılmadığı sürece her yıl sürekli tohum verir” dedi.


Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan ve önümüzdeki yıldan itibaren bitki çeşitliliğini artıracaklarını söyleyen Öksüz, “Türkiye’de ata tohumu çeşitliliğine katkı sunacak, Bayburt’u da yeni ata tohumları ile buluşturacağız” diye konuştu.

Osmaniye’de tarım, orman ve insan fotoğraf sergisi açıldı

Osmaniye’de tarım, orman ve insan fotoğraf sergisi açıldı

OSMANİYE’de Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı’nın düzenlediği tarım, orman ve insan fotoğraf yarışmasında dereceye giren ve sergilenmeye hak kazanan fotoğrafların yer aldığı sergi açıldı.
Bir alışveriş merkezinde düzenlenen serginin açılışına Vali Erdinç Yılmaz, Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Hulusi Akkuş, İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa İlmeç, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Devrim Murat Aksoy, Osmaniye Ticaret Borsası Başkanı Sait Çenet, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. Vali Erdinç Yılmaz, Tarım ve Orman İl Müdür Vekili Mustafa İlmeç’ten, sergi hakkında bilgi aldı. İlmeç, yarışmaya toplam 606 katılımcının 3 bin 997 eserle katıldığını ifade ederken, Seçici Kurul tarafından 19 eserin ödül almaya uygun görüldüğü 83 eserin de sergileme ve albüm çalışması için belirlendiğini kaydetti. Bir eserin de Tarım ve Orman Bakanlığı özel ödülüne layık görüldüğü belirtildi.

Tarım-GFE temmuzda arttı

Tarım-GFE temmuzda arttı
 
 

Tarımsal girdi fiyat endeksi, temmuzda yıllık bazda yüzde 133,41, aylık yüzde 1,31 artış gösterdi.
Türkiye İstatistik Kurumu, temmuz ayına ilişkin Tarım-GFE verilerini açıkladı.

Buna göre, endeks temmuzda bir önceki aya kıyasla yüzde 1,31, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 133,41, geçen yılın aralık ayına kıyasla yüzde 83,43 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 79,72 arttı.

Ana gruplarda, bir önceki aya göre tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 0,71, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 6,44 artış gerçekleşti.

Geçen yılın aynı ayına göre göre tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 82,16, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 141,75 yükseliş kayıtlara geçti.

Alt gruplar

Yıllık Tarım-GFE’ye göre 7 alt grup daha düşük, 4 alt grup daha yüksek değişim gösterdi.

Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar yüzde 33,9 ile veteriner harcamaları, yüzde 51,82 ile tohum ve dikim materyali oldu. Yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise yüzde 234,88 ile gübre ve toprak geliştiriciler, yüzde 201,13 ile enerji ve yağlar olarak öne çıktı.

Aylık Tarım-GFE’ye göre 3 alt grupta daha düşük, 8 alt grupta daha yüksek değişim görüldü.

Aylık artışın düşük olduğu alt gruplar yüzde 1,22 ile hayvan yemi, yüzde 1,5 ile makine bakım masrafları oldu. Aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise yüzde 6,57 ile malzemeler ve yüzde 6,47 ile gübre ve toprak geliştiriciler olarak dikkati çekti. Bir önceki aya göre azalış gösteren alt gruplar ise yüzde 4,72 ile enerji ve yağlar ve yüzde 0,28 ile diğer mal ve hizmetler olarak kaydedildi.

ATB Başkanı Çandır: Tarımsal maliyetler Temmuz'da normal seviyede oldu

 

ATB Başkanı Çandır: Tarımsal maliyetler Temmuzda normal seviyede oldu

ANTALYA Ticaret Borsası (ATB) ve Antalya Tarım Konseyi (ATAK) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Temmuz ayı tarımsal girdi fiyat endeksini (TARIM-GFE) değerlendirdi. TARIM-GFE’nin aylık yüzde 1.31, yıllık yüzde 133.41 ilan edildiğini belirten Çandır, “Temmuz ayında tarımsal maliyetler aylıkta normal seviyede oldu. Aylık düzeyde 2018 ve 2021 yılı Temmuz aylarının altında bir enflasyonu gördük” dedi. Çandır, tarımsal girdi enflasyonunun yıllık düzeyde rekor kırmaya devam ettiğini kaydederken, “Geçtiğimiz Mart ayında yüzde 105.70 ile üç haneli olarak açıklanan yıllık tarımsal girdi maliyetleri enflasyonu, o tarihten bu yana artarak yüzde 133.41 rakamına ulaşmıştır” dedi.

GÜBRE YİNE ÖNDE

Temmuz ayı Tarım-GFE’de tarımda kullanılan mal ve hizmetlerin fiyatlarında aylıkta yüzde 0.71 ve yıllıkta yüzde 141.75’lik artış ilan edildiği belirten Çandır, üreticinin gübrede yine yüksek enflasyonla karşı karşıya olduğunu vurguladı. Çandır, Temmuz’da tohumda aylık yüzde 4.53, enerjide yüzde -4.72, gübrede yüzde 6.47, ilaçta yüzde 3.03, veteriner hizmetlerinde yüzde 2.33 ve yemdeki yüzde 1.22’lik fiyat değişimlerine dikkat çekti. Temmuz ayındaki yıllık değişimlerle ilgili de değerlendirmede bulunan Çandır, tohumda yüzde 51.82, enerjide yüzde 201.13, gübrede yüzde 234.88, ilaçta yüzde 104.76, veteriner hizmetlerinde yüzde 33.90, yemde yüzde 145.25’lik fiyat değişimlerine dikkat çekti. Çandır, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetlerin fiyatlarında ise aylık yüzde 6.44 ve yıllık yüzde 82.16’lık artış ilan edildiğini belirtti.

TEMMUZ’DA ÜRETİCİ FİYATI GİRDİ MALİYETİNİ GEÇTİ

TÜİK’in açıkladığı Temmuz ayı tarımsal üretici fiyat endeksinin (Tarım-ÜFE) aylık yüzde 5 ve yıllık ise yüzde 157.89 olarak ilan edildiğini anımsatan Başkan Ali Çandır, “Tarımsal faaliyetlerde bulunanlar açısından son bir yıllık eğilim sürekli sektörün aleyhine seyrederken Nisan ve Mayıs aylarından sonra Temmuz ayında da üretici lehine bir durum yaşanmıştır” dedi. Temmuz ayında aylık yüzde 5’lik üretici fiyatı artışı yaşanırken, yüzde 1.31’lik girdi maliyeti artışı olduğunu, yıllıkta ise yüzde 157.89’luk üretici fiyatı artışına karşılık yüzde 133.41’lik girdi maliyeti artışı olduğuna dikkat çeken Çandır, “Önümüzdeki aylarda bu eğilimin devam etmesi üretici kesimi rahatlatacaktır. Ancak geçmiş dönem verileri dikkate alındığında bu eğilimin tersine dönme durumu da söz konusu” dedi.

Başkan çandır, yurtiçi ve yurtdışı üretici enflasyonlarının tarım sektörünü dolaylı olarak etkilediğini söyledi. Çandır, Temmuz ayında açıklanan aylık yüzde 5.17 ve yıllık yüzde 144.61 düzeyindeki yurtiçi üretici enflasyonu (Yi-ÜFE) ile aylık yüzde 0.66 ve yıllık yüzde 111.34 düzeyindeki yurtdışı üretici enflasyonunun (Yd-ÜFE) tarım sektörünün geçmişten gelen maliyet yükünü gelecekte de taşımaya devam edeceğini gösterdiğini ifade etti.

Temmuz ayında üreticinin artan maliyetlerine karşın tüketici enflasyonunun (TÜFE) aylık yüzde 2.37 ve yıllık yüzde 79.60 ilan edildiğini anımsatan Başkan Çandır, üreticinin maliyet artışlarını tüketiciye yansıtamadığını vurguladı.

Tarım ihracatında tarihin en yüksek miktarı

 

Tarım ihracatında tarihin en yüksek miktarı

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, “Ülke olarak bugün yılın 8 ayında tarım ürünleri ticaretimiz 21,5 milyar dolara geldi. Bu tarihin en yüksek miktarı” dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Adıyaman Valisi Mahmut Çuhadar’ı ziyaret etti, ardından Valilik’teki “Adıyaman Tarım Sektörü Temsilcileri Toplantısı”na katıldı.

Tarım ve Orman Bakanlığının 154 bin aşkın çalışanıyla Türkiye’nin en eski bakanlıklarından biri olduğunu, AK Parti döneminde tarım alanında devrim sayılacak adımlar attıklarını belirten Kirişci, tarım ülkesi olan Türkiye’nin bir tarım kanununun olmadığını, Atatürk’ün hayatta iken özlemini duyduğu ve dile getirdiği tarım sigortasını 2005’te kanun olarak çıkarmanın kendilerine nasip olduğunu anlattı.

Lisanslı depoculuktan ziraat odaları kanunlarına kadar pek çok alanda adım attıklarını dile getiren Kirişci, tarımsal ihracatta yeni rekorlar kırdıklarını ifade etti. Kirişci, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Ülke olarak bugün yılın 8 ayında tarım ürünleri ticaretimiz 21,5 milyar dolara geldi. Bu tarihin en yüksek miktarı. Hatırlayın biz iktidar olduğumuzda bizim ihracatımız 36 milyar dolar, tarım ürünleri ihracatı da bunun yüzde 10’un biraz üzerinde, 3,7 milyar dolardı. Şimdi biz biraz zorlasak kendimizi 2002’de tarımında içinde yer aldığı tüm Türkiye ihracatına muadil miktar olarak bir ihracatı tek başımıza tarım alanında gerçekleştirebilecek durumdayız. Bu iftihar edilecek bir durum.”

Bitkisel üretimde üreticilerin en çok dile getirdiği hususların başında mazot ve gübrenin geldiğini anlatan Kirişci, “Biz buğday fiyatını açıkladık 7 bin 450 lira. Bunun maliyetini çıkartırken mazot, gübre, ilaç, tohum gibi bütün girdileri tek tek hesapladık. O gün için ortalaması 4 bin 450 çıkmıştı. Biz üreticinin refahı ve mutluluğu için dikkate alarak önce 7 bin 50 lira dedik sonra 7 bin 450 lira dedik. Dolayısıyla bunu arpa, buğday, mısır gibi bütün ürünlerimize böyle fiyat açıklamasında bulunduk. İçinde güncel mazot ve gübre fiyatlarını koyduk.” şeklinde konuştu.

Mazot ve gübre desteği ödemesinin 6 ay öne çekilmesi

Bakan Kirişci, 2023’ün Mart ayında ödenmesi planlanan 2022 yılı mazot ve gübre desteği ödemelerinin 6 ay öne çekildiğini hatırlatarak şunları söyledi:

“Biz 2023’te ödeyeceğimiz 2022 yılına ait desteklerimizi, mazot ve gübre desteklemelerimizi 6 ay öne çekip bu ayın sonunda önümüzdeki ayın başında en geç sizin kendinize ait Ziraat Bankası kartlarınıza ayni olarak yükleyeceğiz. Yani sadece mazot ve gübre alabileceksiniz. Çünkü biz üreticimizin kendilerine vermiş olduğumuz parayı sektör dışında veya başka bir amaçla kullanmasına rıza göstermeyeceğiz. İstiyoruz ki para tarım sektöründe kullanılsın. Bunun için 6 ay öncesinden size verilecek karta ayni olarak yüklenecek. Bu desteği inşallah bu ayın sonunda sizlere veriyor olacağız. Siz de tarlaya giderken ekim için öncesinden mazot ve gübrenizi kartınıza yüklenmiş olacak olan krediden kullanmış olacaksınız. Ziraat Bankası olarak verdiğimiz kredi var. Sübvansiyonlu krediler. Bunların bir kısmı 0 faizli. Bu kredilerin limiti 100 bin liraydı. Bunların limitini de 200 bin liraya çıkartıp bunun da yüzde 50’sini sadece mazot ve gübre alımında kullanmanızı sağlayacağız. Bunu da kısa sürede hayata geçireceğiz. Hububatta dekar başına 22 lira mazot ve 20 liralık gübre desteği vardı. Şimdi 22 liralık mazot desteğini 75 liraya, 20 liralık gübreyi 46 liraya çıkartıyoruz. Böylelikle dekar başına olan desteğimizi 121 liraya çıkarmış oluyoruz. Üreticinin sesine kulak vererek gereğini yaptık.”

Sözleşmeli üretim modeli

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, sözleşmeli üretim modelini hayata geçireceklerini, üretenle talep edenin bir araya geleceğini, tarafların hukukunun gözetileceğini, her iki tarafı da koruyan, kollayan, yaptırımları olan bir uygulama olacağını anlattı. Bakan Kirişci, şöyle konuştu:

“Bunu çok önemsiyoruz çünkü bu herhangi bir uygulama değil. 1 Ekim’de Gazi Meclis’e sunacağız. Bu ve buna benzer bazı birkaç mevzuat daha var onların yasalaşmasını inşallah bekliyoruz. 1 Ekim’i beklemeden 6 Eylül’de Cumhurbaşkanı kararıyla sözleşmeli besicilik projesini hayata geçirdik. Burada özellikle büyük başta Et Süt Kurumumuz kendi ihtiyacı olan besileri, hayvanları yetiştirecek olan üreticilerle sözleşme yapacak ve burada oluşturulacak komisyonlar, üretimin aylık maliyetlerini çıkaracak. Yani ‘yok yem fiyatları attı, yok mazot fiyatı attı’ gibi böyle her iki tarafı da rahatsız eden veya onların çıkarlarını zedeleyen konuşmalar da ortadan kalkmış olacak. Belirlenen maliyete göre çiftçinin refahı da dikkate alınarak hem alım hem de fiyat garantisi verilecek. Böylelikle üreticimiz yaklaşık 5 yıl süreyle kendi planlamasını yapabilecek duruma gelecek.”

Kirişci, 2005 yılında Meclis’te Tarım Sigortası Kanunu çıkarttıklarını, bununla yetinmeyip tarım sigortasında yeni bir poliçe ortaya koyduklarını belirterek “Arzuladığınız geliri garanti eden bir poliçe uygulaması devreye girmiş olacak. 2023 yılında tüm Türkiye’de uygulanacak. Hali hazırda Konya’da pilot olarak uygulanıyor ve primin yüzde 60’ını devlet olarak biz ödüyoruz ve biz karşılıyoruz. Dolayısıyla bu da çiftçilerimiz adına son derece oldukça modern bir uygulama.” dedi.

Sigortadan daha fazla yararlanılması gerektiğine değinen Kirişci, sigorta poliçelerine devlet olarak destek verdiklerini ve çiftçilerin 72 milyon liralık zarar ziyanlarının da böylelikle karışlandığını kaydetti. Boş kalan alanları üretime kazandırmayı planladıklarını aktaran Kirişci, şunları kaydetti:

“Düşünün bir şehir, bütün ihtiyaçlarını başka şehirlerden temin etmeye çalışıyor. Düşünün bir ülkeyi ihtiyaçlarını dışardan ithal etmeye çalışıyor. Bunların hiçbiri kabul edilebilir değil. İklimin elverdiği ölçüde her ilin asgari kendi ihtiyacı olan ürünleri üretmesini sağlamamız lazım. Biz buna kent tarımı adını veriyoruz. Özellikle jeotermal kaynakların olduğu yerlerde serada üretimi teşvik edeceğiz. Böylelikle buranın ihtiyacı olan yaz veya kış, üretimi yapıp, domatesi, salatalığı biberi, burada Adıyaman halkına yediriyor olacağız. Böylelikle Antalya’dan 900 kilometre uzaktan nakledilen domateste tazelik kalmıyor, lojistik maliyetleri üst düzeyde, üçüncüsü egzoz emisyonuyla çevreye zarar veriyorsunuz, insanları yerinde istihdam etmemiş, Antalya’daki üreticiyi desteklemiş oluyorsunuz. Arz güvenliği denilen il düzeyindeki güvenliğinizi de riske etmiş oluyorsunuz. Bütün bunların hepsinin sağlanması adına önce İzmir Dikili’de daha sonra Nevşehir’de, son olarak da Ağrı’da. Sıfırın altında 35 derecede domatesin yetiştirildiğini ve sadece kendi ihtiyaçlarının değil aynı zamanda yurt dışına ihracatın gerçekleştirildiğini göreceğiz. Biz buna kent tarımı adını veriyoruz.”

Sertifikalı tohumda da önemli aşama sağlandığını dile getiren Kirişci, “Artık Türkiye tohumluk üretiminde öyle bir noktaya geldi ki 2021 yılında 1 milyon 324 bin tona ulaştı ve 117 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bu tohumların yüzde 96’sını da yerli olarak bu ülkede üretiyoruz. Bu yıl buğday, arpa, çavdar, yulaf ve çeltik için geçtiğimiz yıl dekar başına 24 lira olan sertifikalı tohum desteğini de 50 liraya çıkardık. Hayırlı uğurlu olsun.” İfadelerini kullandı.

Adıyaman’a 20 yılda 9 milyar liralık gerek tarımsal gerek yatırım noktasında destekler sağladıklarını aktaran Bakan Kirişci, kentin su ve sulama meselesini yatırımlarla büyük ölçüde çözme gayretinde olduklarını kaydetti.

Programa, AK Parti Adıyaman milletvekilleri Ahmet Aydın, İbrahim Halil Fırat ve sektör temsilciler katıldı.

Bakan Yardımcısı Gizligider'den sözleşmeli hayvancılık ve tarıma geçiş müjdesi

Bakan Yardımcısı Gizligider'den sözleşmeli hayvancılık ve tarıma geçiş müjdesi:

Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, hep konuşulan ancak sistematik olarak başlanamayan sözleşmeli hayvancılık ve tarıma geçileceğini söyledi.

Kırıkkale’ye gelen Gizligider, Yahşihan Kaymakamı Ender Faruk Uzunoğlu, İl Tarım ve Orman Müdürü Sırrı Yılmaz ve AK Parti Kırıkkale İl Başkanı Mustafa Kaplan ile “Obaköy” eğlence ve dinlenme alanında oluşturulan “Çocuk Tarım Akademisi”ni ziyaret etti.

Burada dikim alanlarına çapa yaptıktan sonra tohumları toprakla buluşturan Gizligider ve öğrenciler, bitkilere can suyu verdi.

Ardından İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen “Tarım Sektörü İstişare Toplantısı”na katılan Gizligider, burada yaptığı konuşmada, bakanlık olarak herkesin arazide görev yaptığını söyledi.

Gizligider, “Biz Ankara’da politikaları belirleriz, yazarız, çizeriz, kesin doğrudur, devlet yaptıysa mutlaka doğrudur” gibi iddialarının olmadığını belirterek, “Birtakım sorunlarımız varsa hep birlikte istişare ederiz. İnşallah istişarenin sonucunda da çözüme kavuştururuz. Şükür bu yıl geçen seneye göre daha iyi bir sezon geçirdiğimizi düşünüyoruz. Tahıl yoğunluğunun olduğu bu bölgede hem fiyat hem de bereket itibarıyla güzel bir yıl oldu. Allah da kul da yardım etti. Sağ olsun Cumhurbaşkanımız götürdüğümüz tekliflerin tamamını itirazsız bir şekilde hatta bazen yükselterek kabul etti ve büyük bir destek verdi.” diye konuştu.

Bugün itibarıyla yeni mevzuat çalışmalarının neticelendiğini belirten Gizligider, şöyle devam etti:

“Mevzuat içerisinde öncelikle sözleşmeli hayvancılık ve tarım var. Sözleşmeli hayvancılık ve tarım hep konuşulur ama bir türlü Türkiye’de sistematik olarak başlayamadı. İnşallah artık buna geçiyoruz. Bu, üretici, tüketici ve satın alanın da korunduğu bir sistem. Yani herkesin sözünde durmak zorunda olduğu, sisteme girenin baştan sigorta zorunluluğunun bulunduğu, ardından ‘benim param ödendi, ödenmedi, çiftçi bana ürünü verdi, vermedi’ gibi tartışmaların tamamının biteceği bir sistem getiriyoruz. Bu sisteme girenlerin de ciddi kolaylığı ve kazançları olacak.”

Gizligider, yine getirecekleri izin sistemiyle de hangi toprağa ne ekileceğini belirlemek istediklerine dikkati çekerek, “Buna girilmezse biz destek vermeyeceğiz. Çünkü başka türlü bu ürün desteğini yönetemiyoruz. Dönemsel bir ürün para ediyor ve herkes ona yükleniyor. Alttaki suyun, deponun veya pazarın durumu ne, bilemiyoruz. Bunları sistematik olarak bitirmek istiyoruz. Aslında toprağa ne ekilecek, yüzyıllarca belli. O kendini anlatıyor, söylüyor. Biz ona dayatıyoruz bir şeyleri. Ama doğayla oyun olmaz. Eninde sonunda doğa kazanır. Önce bu toprağı ve suyu korumak zorundayız. Bunun dışındaki seçeneklerin tamamı fantezi.” ifadelerini kullandı.

Büyük kentlerin civarında “kent tarımı” sistemi başlatacaklarını anlatan Gizligider, bu kapsamda seracılık, kullanılmayan vadiler, Hazine arazilerinin tarıma kazandırılmasının söz konusu olduğunu belirtti.

Gizligider, artık “eNabız” gibi bir sistemi hayvancılıkta da başlatacaklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Örnek olarak hayvanın anası ve babası kim, aşısı ne, hastalığı ne olmuş, cinsi ne, bunların hepsini gözlemlemek lazım. Yine bu sistemi bitkisel üretim bazında da yapmak istiyoruz. Bunları inşallah cep telefonuna sığdıracağız. Bu bizim için çok önemli. Çünkü büyük bir insan kaynağı israfında hep beraber ne yazık ki bulunuyoruz. Yine pilot il olarak Konya’da başlattığımız ve daha sonra Türkiye’ye yaymak istediğimiz ‘Gelir Koruma Sigortası’ var. Şu anda Cihanbeyli, Karatay ve Kadınhanı’nda uygulanıyor. Destek sistemini de inşallah değiştiriyoruz. Yakında ayrıntıları açıklanacak. Çiftçilerimize ekim zamanı desteklerin çoğu gelecek. Yani baştan alacaksınız. Bunun içerisinde mazot, gübre, ilacı var. Bunu da parasal olarak değil, ayni olarak vermek istiyoruz.”

Zeybek: Tarımda maliyet katlanılmaz

 

Zeybek: Tarımda maliyet katlanılmaz

CHP Antalya Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Rafet Zeybek’in çiftçilerin şikayetlerine yer verdiği incelemelerine dair yaptığı yazılı açıklama şu şekilde: “Kamuoyu tarafından turizm kenti olarak bilinen Antalya’nın aynı zamanda yurtiçi ve yurtdışına tarımsal ürün tedarik eden, büyük bir tarım üretimi olan şehir olduğu ne yazık ki, AKP iktidarı tarafından unutuluyor. AKP’nin yanlış, gerçeklikten ve verimlilikten uzak tarım politikalarının üzerine yaşanan ekonomik kriz nedeniyle tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın sorunları dayanılmaz bir hale gelmiştir. Farklı ilçelerden tarım ve hayvancılıkla uğraşan, geçimini nesillerdir bu şekilde sağlayan üreticilerin sitem dolu sözlerini yorumsuz, doğrudan aktarmak, belki en doğrusu olacaktır.”

‘Bedava alsanız tezgahta 5 lira’
“AKP’nin Tarım ve Ormancılık Bakanı tarafından ısrarla görmezden gelinen çiftçilerimizin sözleri; Korkuteli’nde hayvancılık yapan bir vatandaşımız; ‘Hayvancılıkta maliyetler artık kafa kafaya değil, artık zararına oldu. Yem fiyatları artıyor, süt fiyatları aynı ama maliyetler artıyor, kendi işçiliğimizi yaptığımız halde kurtarmıyor. Bize yem fiyatlarında çözüm bulunsun istiyoruz, en azından bu fırtına geçerken hayatta kalalım, hayvancılık her dönemde dar köprülerden geçmiştir ama bu dönem kıl köprüden geçiyoruz sanki, çok zor.’ Kaş’ta tarımsal üretim ve ticaretini yapan bir vatandaşımız ‘En büyük sıkıntılarımızdan biri mazot fiyatları, eskiden Denizli’den, İzmir’den çevre illerden pazarcılar gelir toptan mal alırdı artık gelmez oldular. Plastik kasa 3 liraydı, oldu 8 lira. İçinde 8-10 kg domates oluyor, neredeyse kiloya 1 lira kasa mal oluyor. Antalya’dan tarladan bedava domates alınsa, İstanbul’a gönderilse, işçilik 2 lira, kasa 1 lira, mazot 1,5 lira, oradaki işçiliği ekleyin tezgâhta en ucuz 5 lira olur.'”

‘Söz artık üreten vatandaşımızın’
“Döşemealtı’nda hayvancılıkla uğraşan bir vatandaşımız; ‘İneklerimi iki yıl önce kesime gönderdim. Toplamda 200 baş büyük baş hayvanım vardı, maliyetler arttığı için hepsini kesime verdim, kriz bugünün işi değil ki, zemini yavaş yavaş hazırladılar, ahırım bomboş, kiracı bile gelmiyor. Geçen kendim bir hesap yaptım, bir tane besi danası alınıp, kesilip reyona konulana kadar 7500 TL zarar ediyorum. Yeminin dörtte birini kendim karşılamama rağmen. Bizden ellerini çeksinler, biz üretiriz, çiftçi bu kadar ezilmez.’ Döşemealtı’nda bulunan bir çiftçimiz; ‘Bu topraklarda senede üç ürün alıyordum, şimdi ekin falan yok. Taban gübresi, zirai ilaç, sulama ve elektrik parası, mazot parası bunların hepsi arttı, biz destek değil, rahat bırakılmak istiyoruz. Ben dahil çevremde birçok komşum ekmeyi bıraktık.’ Demre’de seracılık yapan bir vatandaşımız; ‘Zor maliyetler altında hayatı idame ettirmeye çalışıyoruz. Gübre fiyatları yüksek, özel üretim olduğumuz için ilaç zaten kullanamıyoruz. Bir domatesin rafa gidene kadar olan üretimi yüz gün, yüz gün boyunca çocuğumuz gibi bakıyoruz. Maliyetler altında eziliyoruz, ezilmemeyi tercih ederiz. Biz buradan on lirayı bulmayan maliyetle satıyoruz, televizyonda görüyoruz ki 30-40 liradan tezgâhta, biz yüz günde emek verip on lira kazanamıyorken, birileri 2 günde bizim kazancımızın iki katını kazanıyor.’ Söz artık üreten, emek veren vatandaşımızın, AKP’nin yolcu garantili köprülere harcadığı milyonları, yandaşa verilen ihaleler ve çift maaşlı bürokratlara harcadığı paraların artık üreten çiftçiye aktarılması gerekiyor, bunun yolu da seçimlerde CHP iktidarıdır. CHP olarak sahada tüm vatandaşlarımızın sorunlarını dinlemekte ve partimizin çözüm önerilerimizi aktarıyoruz, özellikle çiftçilerimiz kırmızı mazot olmak üzere, taban fiyat uygulamasına dair projelerimizi yakından takip ediyor, yeni döneme bunları da hesap ederek hazırlanıyorlar.”

Main Menu