Vali Kırbıyık, Açık Ceza İnfaz Kurumu’ndaki tarım üretimini inceledi
ATSO Growtech Tarım İnovasyon Ödülleri başvuruları başladı
Antalya’da düzenlenecek Growtech 2022 Uluslararası Sera, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Ekipmanları Fuarı kapsamında Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) GROWTECH Tarım İnovasyon Ödülleri için başvurular başladı.
ATSO Başkanı Davut Çetin, yaptığı açıklamada, dünyanın en önemli tarım sektörü fuarlarından birisi olan Growtech Fuarının, 23-26 Kasım’da yapılacağını hatırlattı.
Fuar kapsamında geleneksel olarak ATSO Growtech Tarım İnovasyon Ödülleri düzenlediklerini anlatan Çetin, yenileşme kültürünün gelişmesini, ekonomiye yeni ürün, yeni üretim ve hizmet alanlarının kazandırılmasını, araştırma-geliştirmeye dayanan yüksek katma değerli üretimi, beşeri sermayenin ve fikri mülkiyet haklarının gelişmesini teşvik etmeyi amaçladıklarını bildirdi.
Bu doğrultuda tarım sektöründe faaliyet gösteren iş fikrini hayata geçirmiş kişilerin, özel sektör firmalarının ve kamu kurumlarının ödüllendirildiğini aktaran Çetin, şunları kaydetti:
“Yarışmaya ulusal ve uluslararası tarım sektöründe faaliyet gösteren tüm özel sektör firmaları ve kamu kurumları başvurabiliyor. Başvurular, Sera ve Teknolojileri, Sulama ve Teknolojileri, Tohum-Fide, Bitki Besleme, Bitki Koruma, Akıllı Tarım Uygulamaları ve Teknolojileri, Kamu Özel Ödülü olmak üzere 7 kategoride değerlendirilecek. Başvurular 25 Ekim saat 12.00’ye kadar, www.growtech.com.tr adresinden online olarak yapılacak ve odamızda seçici kurul tarafından değerlendirilecek.”
Çetin, ödüllerin ise 24 Kasım’da törenle fuar alanında takdim edileceğini belirtti.
Belediye başkanı halkı örnek uygulamalarla tarıma yönlendiriyor
Giresun’un Dereli ilçesine bağlı Yavuzkemal beldesinin Belediye Başkanı Adem Önal, kurduğu örnek sebze bahçesi ve serası ile belde halkına ürün yetiştiriciliğini öğretiyor.
Tarım ile vatandaşların gelir elde etmesini sağlamayı amaçlayan Önal, ilk olarak 2017’de Giresun Merkez Aksu Mahallesi Muhtarlığı döneminde, mahallelileri tarıma teşvik için çilek, enginar, dut, karpuz ve kavun gibi meyveler ile çeşitli sebzeler yetiştirdiği örnek bahçe oluşturdu.
2019 seçimlerinde Yavuzkemal Belediye Başkanı seçilen Önal, geçen yıl 1700 rakımlı Kulakkaya Yaylası’nda eşi ile kurduğu örnek bahçede karnabahar, brokoli ve beyaz lahana gibi ürünler yetiştirmeye başladı. Önal, yetişen ürünleri yaylaya gelen ziyaretçilere dağıttı.
Bu sene belediye personeli ile 180 metrekare alanda örnek tarım serası kuran Önal, sera içinde patlıcan, domates, sera dışında ise enginar, kudret narı ve brokoli gibi 15 çeşit ürün yetiştirdi. Önal, serada belirli zaman aralıklarında belde halkına ürünlerin nasıl yetiştirilmesi gerektiği konusunda bilgiler veriyor.
Beldedeki tüm haneleri dolaşan Önal, sebzelerin nasıl dikilmesi ve yetiştirilmesi konusunda da vatandaşları bilgilendiriyor.
Başkan Adem Önal, AA muhabirine, tarımı teşvik için nisan ve mayıs aylarında 50 bin sebze fidesi dağıttıklarını söyledi.
Kurdukları serada vatandaşlara fidan dikim, sulama ve ilaçlama gibi yapılacak işlemleri uygulamalı anlattıklarını ifade eden Önal, “Şu an hasat zamanı ve çok güzel sonuçlar aldık. Vatandaşlardan da olumlu tepkiler aldık. Burası kırsal kesim, bölgeyi kalkındırmak için tarım, hayvancılık ve turizme önem veriyoruz.” dedi.
Önal, vatandaşın ekonomisine katkı sağlamak istediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
“İki tür fide dağıtımı yaptık, birincisi serada yetişen domates, patlıcan ve biber gibi sebzeler. Onun dışında tarlada yetişen karnabahar, enginar, beyaz lahana gibi sebzelerin fidesini dağıttık. Kapı kapı gezerek tüm hane sahiplerimize bu fideleri dağıttık, yaylalarda da dağıttık. Vatandaşlarımız bunları organik olarak yetiştirdi, satış noktasında da talep çok. ‘Önce üretim’ sloganıyla yola çıktık, güzel sonuçlar aldık, bu yönde de çalışmalarımız devam edecek.”
Bölge halkının daha önce tarlasında yetiştirmediği brokoli, enginar, kudret narı gibi sebzelerin yetiştirilmesini sağlamayı hedeflediklerini vurgulayan Önal, sebzenin ardından meyve türlerinin de fidelerini dağıtacaklarını aktardı.
– “Bazı vatandaşlarımız da sera inşasına başladı”
Adem Önal, 100 metrekare sera yapan bir vatandaşın asgari ücret kadar kazancı olacağının altını çizerek, “Bizim yaptığımız uygulamalı tarım serasında vatandaşlarımız gelip görüyorlar, serayı geziyorlar. Tabii bazı vatandaşlarımız da sera inşasına başladı, üretime yöneldiler. Bizden talepler var, vatandaşa her konuda yardımcı olacağız.” diye konuştu.
Üreten toplumun dışa bağımlılığı olmadığına işaret eden Önal, bu nedenle de vatandaşların üretime ve tarıma teşvik edilmesi gerektiğini belirtti.
Serada tarım uygulamaları hakkında bilgi alan vatandaşlardan Akif Yazar ise Başkan Önal’a teşekkür ederek, “İnşallah tüm arkadaşlar ve komşular bundan yararlanır. Gerçekten vatandaşın ekonomisine ciddi bir katkı olacak.” dedi.
Meriç Ovası'nda 78 bin dekarlık tarım arazisinde modern sulama yapılacak
DEVLET Su işleri (DSİ) Genel Müdürü Lütfi Akca, Edirne Meriç Sulaması Projesi’yle Meriç Ovası’nda 78 bin dekarlık arazinin modern sulamaya kavuşturulacağını kaydetti.
DSİ Genel Müdürü Lütfi Akca, yaptığı yazılı açıklamada, Tarım ve Orman Bakanlığı DSİ Genel Müdürlüğü’nün tarımda modern sulamayı yaygınlaştırmak, toplulaştırma çalışmalarıyla tarım arazilerinden en yüksek faydayı sağlamak için çalışmalar yaptığını bildirdi. Sürdürülebilir su yönetimi anlayışıyla suyun her damlasına sahip çıkıldığını belirten Akca, Edirne Meriç Sulaması’nda çalışmaların devam ettiğini söyledi.
‘SON DÖNEMDE YAPILAN EN BÜYÜK SULAMA YATIRIMLARINDAN BİRİ’
Lütfi Akca, projeyle binlerce dekar tarım arazisinin sulamaya açılacağını ifade ederek, “Edirne ve ilçelerinde son dönemde yapılan en büyük sulama yatırımlarından biri olan Edirne Meriç Sulaması İnşaatı ile toplam 78 bin dekar alan modern sulamaya kavuşturulacaktır. Proje kapsamında Meriç Nehri’nden 2 adet pompa istasyonu ile alınacak sulama suyunun 260 kilometre boru hattı döşenerek sulama alanında dağıtımı yapılacak. 2021 yılından bu güne kadar toplamda 171 kilometre sulama borusu iş başına getirildi ve getirilen boruların 131 kilometrelik bölümü döşendi. Kalan 40 kilometrelik bölümü de 2022 yılı sonuna kadar tamamlanacak. 2022 yılının sonunda toplamda, 43 bin dekar alandaki borulu şebeke imalatlarının tamamlanmış olacak. Projenin milletimize ve çiftçimize hayırlı olmasını temenni ederim” diye konuştu.
TARSİM, 2023 hazırlıklarını hızlandırdı
Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM), 2023 yılında Sistem kapsamında bir dizi yeni uygulamayı hayata geçirmek üzere çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor.
TARSİM’den yapılan açıklamaya göre, TARSİM yönetimi, genel müdürlük ve bölge müdürlüklerinden yetkililerin katılımıyla, tarım sigortalarında yeni yılda uygulamaya alınması planlanan yenilikler üzerine istişarelerin yapılması amacıyla, eylül ayı içerisinde değerlendirme toplantısı düzenlendi.
2023 Yılı Genel Şartlar ile Tarife ve Talimatlar Değerlendirme Alt Komite Toplantısı ise yine eylülde Tarım ve Orman Bakanlığı, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), TARSİM Yönetimi ve genel müdürlükten yetkililerin katılımlarıyla, gerçekleştirildi.
Toplantılarda, çiftçi odaklı çalışmalar neticesinde Ziraat Odaları Birliği, Tarım Kredi Kooperatifleri, üniversiteler, sigorta Şirketleri, TARSİM Bölge Müdürlükleri, çiftçileri ve paydaşlardan gelen talep ve ihtiyaçlar değerlendirilerek Devlet Destekli Tarım Sigortaları 2023 Yılı Genel Şartlar ile Tarife ve Talimatlardaki düzenlemeler görüşüldü. TARSİM’in 2023 yılı vizyonuna yönelik paylaşımlarda bulunuldu.
– İTÜ ile başlatılan yeni projeyle iklim değişikliğinin gelecekteki risklere etkileri araştırılıyor
Bu yıl, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Meteoroloji Mühendisliği Bölümü işbirliğiyle ‘İklim Değişikliğinin Gelecekteki İklim Risklerine (İklim Ekstremlerine) Etkilerinin Araştırılması’ projesi başlatıldı. Gelecek yılın ortalarına doğru tamamlanması hedeflenen proje ile özellikle son yıllarda küresel düzeyde etkili olan iklim değişikliği nedeniyle, gelecekte iklim değişimi sonucundaki olası sıcaklık, yağış, rüzgar hızı ve diğer meteorolojik faktörlerin iklim ekstremlerine (aşırı hava olaylarına) etki şekillerinin belirlenmesi ve olası iklim risklerinin (aşırı iklim olaylarının) tarımsal meteorolojik açıdan analizi amaçlanıyor.
Proje tamamlandığında, söz konusu faktörlerin gelecekteki frekansları ve şiddetleri ile teminat altındaki ürünlerdeki olası etkilerinin durumu hakkında bilgi edinilecek ve bu şekilde, teminat kapsamlarının ürün ve lokasyon bazında belirlenmesi ile hasar organizasyonlarının gerekli durumlarda yeniden şekillendirilebilmesi mümkün olabilecek. TARSİM Heyeti, geçtiğimiz günlerde proje sorumlularının da katılımlarıyla düzenlenen bilgilendirme toplantısında, Haziran-Ağustos 2022 dönemi arasında sürdürülen çalışmalar ve ilerleme raporu hakkında bilgiler alarak, görüş ve önerilerini paylaştı.
– Gelir Koruma Sigortası Türkiye genelinde uygulanacak
TARSİM Heyeti, 29 Ağustos-2 Eylül’de uygulamanın işleyişini, ilgili kurumların faaliyet alanlarını ve işlevlerini yerinde görmek ve incelemek amacıyla, Gelir Koruma Sigortası’nı dünyada ilk kez uygulamaya alan ülkelerden birisi olan Amerika’ya ziyaret gerçekleştirdi.
Program kapsamında, Washington DC’deki Tarım Bakanlığı ziyaret edilerek; tarım sigortası ile ilgili faaliyet gösteren kurum temsilcileri ile temaslar sağlandı. Bu doğrultuda ilk gün, Ulusal Tarım İstatistik Servisi (NASS), Federal Tarım Sigortaları Kurumu (FCIC) ve Çiftlik Hizmetleri Ajansı (FSA), ikinci gün Amerikan Soya Birliği, Tarım Sigortası ve Reasürans Bürosu, Ulusal Çiftçi Birliği, 3. gün Kansas City’deki Ulusal Tarım Sigortası Servisi, 4’ncü gün Kansas Üniversitesi ve son gün ise Chicago’daki CME Grup (Chicago Ticaret Borsası) ve Chicago Türk Başkonsolosluğu ziyaret edildi.
Görüşmelerde ilgili kurumlardan Gelir Koruma Sigortası ile ilgili bilgiler alınırken eşzamanlı olarak TARSİM ve uygulamaları hakkında detaylı bilgilendirmelerde bulunuldu.
İlk aşamada Konya’nın Cihanbeyli, Karatay ve Kadınhanı ilçelerinde uygulamaya alınan Gelir Koruma Sigortası Konya’nın tüm ilçelerine genişletilerek, 2023 yılında tüm Türkiye genelinde buğday ile devam edilecek. Üreticinin sigorta primlerinin yüzde 60’ının Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından karşılanacağı uygulama ile üreticilerin gelirlerinde bir düşüş olması halinde hasar ödemesi gerçekleştirilmesi planlanıyor.
Örnek projede ilk hasat gerçekleşti
Global çapta yürütülen proje kapsamında başta kadınlar olmak üzere dünya çapında 1 milyon çiftçiyi desteklemeyi hedefleyen şirket, bugüne kadar 40’tan fazla programıyla 433 binden fazla çiftçi, kadın ve işçiye ulaştı.
Şirketin yerli üreticileri destekleme amaçlı yaptığı projede ilk hasat ürünlerini topladı. Isparta, Sivas ve Eskişehir’de Yulaf üretimine olumlu anlamda katkı sunan şirket proje kapsamında çiftçilere ziraat mühendisi danışmanlığından, gübre ve bitki koruma ürünlerine kadar pek çok alanda destek oldu.
Isparta’daki yulaf hasadı etkinliğine katılan şirketin Türkiye Genel Müdürü Burcu Yazıcı, global çapta yürüttükleri ‘Better Days’ projesi kapsamında gıda desteği, enerji kaynaklarının verimli kullanılması gibi birçok sosyal sorumluluk projesinin yanı sıra yerel çiftçileri de desteklediklerini söyledi. Yazıcı şöyle konuştu, “Tarladan sofraya kadar tüm değer zincirinde, güvenilir gıda markalarımız aracılığıyla herkes için daha iyi günler yaratmaya odaklanıyoruz. Verimlilik ve ekilebilir araziler bizim için büyük önem taşıyor. Projemiz kapsamında özellikle küçük ölçekli tarımda önemli rol oynayan kadın çiftçilere verdiğimiz destekle sürdürülebilir tarıma odaklanıyor ve bu kapsamda küresel çaptaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu bakış açısıyla dünya çapında 1 milyon çiftçiye ulaşmak istiyoruz. Emeklerimizin meyvelerini Türkiye’de de görmek bizim için büyük mutluluk. Bu vesileyle lezzetli ürünlerimizde kullanacağımız yulafları, bin bir emekle yetiştirip üreten çiftçilerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.”
Tarım ve endüstriyel orman artıkları elektriğe dönüşüyor
Aydın’ın Çine ilçesinde kurulu biyokütle enerji tesisinde tarlalarda hasat sonrası kalan ve endüstriyel orman sahalarından çıkan artıklardan elektrik enerjisi elde ediliyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) ve Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) iş birliğiyle yürütülen “Türkiye Ekonomisinin Yeşil Büyüme Yolunda Kalkınmasını Desteklemek Amacıyla Sürdürülebilir Biyokütle Kullanımı Projesi” kapsamında geçen yıl Çine Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) özel bir firma tarafından 73 bin metrekarelik alan biyokütle enerji tesisi kuruldu.
75 hanenin ortalama saatlik tüketimine denk geliyor
Hasat sonrası tarlada kalan pamuk, mısır çubukları ve endüstriyel orman sahalarından elde edilen ağaç kökleri gibi artıklar kullanılarak elektrik üretilen tesiste, 1 saatte yakılan 18,75 ton artıktan elde edilen 13,6 megavat elektrik ana şebekeye veriliyor. Bu rakam, yaklaşık 75 bin hanenin ortalama saatlik elektrik tüketimine denk geliyor.
Tesiste kullanılan sular dönüştürülerek tekrar kullanılırken, yakma işlemleri sırasında ortaya çıkan su buharının OSB’deki diğer üretim tesislerinin kullanımına sunulması için buhar şebeke hattı kurulma çalışmaları ve yakılan artıklardan ortaya çıkan küllerin değerlendirilmesi için de laboratuvar çalışmaları sürdürülüyor.
“Biyokütle, ülkemizin enerji, elektrik üretimi açığına bir katkı”
Çalışmaları hakkında bilgi veren Biotrend Enerji Biyokütle Santralleri Yatırım ve İşletme Direktörü Zafer Çelik, 11 ilde 18 yenilenebilir enerji tesisleri bulunduğunu belirterek gazlaştırma ve biyokütle artıklarının yakılması olmak üzere 2 farklı alanda elektrik ve enerji ürettiklerini söyledi.
Fosil yakıt kullanarak elektrik üretiminin kaynaklarının sınırlı olduğunu ifade eden Çelik, “Bu nedenle yenilenebilir enerji, artık dediğimiz atıl durumdaki ürünlerin ekonomiye geri kazandırılması ve çevre kirliliğinin önlenmesi açısından biyokütle tesisi bizi çok heyecanlandırdı. Bunun finansal anlamdaki getirisi ve bu işi yaptığınız zaman alacağınız zevk ve heyecan bizi biyokütle yatırımlarına itti.” dedi.
“Başka projelere de biz şirket olarak destek olmaktayız”
TAGEM’in özellikle tarım artıklarının enerjiye dönüştürülmesi sürecinde buhar kullanan tesislere, fosil yakıt kullanımı yerine tarımsal artıkların kullanılarak enerji elde edilmesi noktasında hibe ve destek programları açıkladığına değinen Zafer Çelik, şöyle devam etti:
“Şirket olarak bunları takip ettik. Bu tarımsal artıklar hasat sonrasında tarlada kalıyor, anız yakımı şeklinde de çevreye, doğaya, toprağa zarar veriyor. Bunların ekonomiye kazandırılması şeklindeki projelere bu hibelerin veriliyor olması ve bizim de çevre duyarlılığımız doğrultusunda ortak çalışma fikri oluştu. TAGEM’de faaliyetimiz Aydın’daki tesisimizde devam etmekte. Başka projelere de biz şirket olarak destek olmaktayız. Kendileriyle beraber projeler üreterek bu tarımsal artıkların enerjiye dönüşümüyle ilgili çalışmalarımız devam ediyor.”
“Atık demeye kıyamıyoruz çünkü bizim için bu bir değer”
Biyokütlenin enerji yolculuğu hakkında bilgi veren Çelik, “Bu tarımsal artıklar hasat sonrasında topraktan düzgün bir şekilde toplanarak balyalanıyor. Sonrasında bu balyalar stok sahasına getirilerek, yakma teknolojilerine uygun şekilde hazırlanıyor, en verimli şekilde yakılıyor. Bir sonraki adımda da buhar türbininde buhar enerjisi mekanik enerjiye, elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Ürettiğimiz elektriği daha sonra şebekeye vererek tüm tüketicilerin hizmetine sunuyoruz.” diye konuştu.
Geçtiğimiz yıllarda dış kaynaklı doğal gaz kesintileri nedeniyle enerji tedarikinde sıkıntı yaşanırken kendi tesislerinin bulunduğu Çine OSB’ye elektrik sağladıklarını ve bu sayede üretimde kesinti yaşanmadığını bildiren Çelik, şunları söyledi:
“Bu, ülke olarak da güçlü hissetmemizi sağlıyor, doğal gaz ya da bir petrol ürününe bağlı olmadan biyokütle santralini devreye alabiliyor, işletebiliyor, elektriğinizi üretebiliyorsunuz. Bu tür yatırımların önünün açılması veya teşviklerle devam etmesi önem arz ediyor.”
Suyu arıtarak tekrar kullanıyorlar
Biyokütleden elektrik üretimi sırasında ortaya çıkan su buharının kullanımı konusunda da çalışmalar yürüttüklerine dikkati çeken Çelik, “Buradaki işletmeciler ilave bir yatırıma ihtiyaç duymadan, kendi tesisine bir kazan almadan, personel ihtiyacı duymadan, nasıl şebekeden suyu kullanıyorsa, buradaki bir buhar şebekesi sayesinde yenilenebilir enerjiden üretilen bir buhara sahip olacak. Biz olmasaydık bunu fosil yakıtların yakılmasıyla elde etmek zorunda kalacaklardı. Bu da hem çevre kirliliği, hem kaynak kullanımı demek.” ifadelerini kullandı.
Kullandıkları biyokütle ürünlerinin organik ve inorganik bileşenler içerdiğini belirten Çelik, tarımsal orman artıklarının küllerinin ciddi oranda gübre olarak değerlendirme potansiyeli barındırdığını, uçucu küllerin beton santrallerinde katkı maddesi olarak değerlendirilebilecek nitelikte bileşenlere sahip olduğunu dile getirdi.
Bu alanda çeşitli çalışmalar yürüttüklerinin altını çizen Çelik, “(Gübre olarak kullanmak mı, beton santrallerinde değerlendirmek mi daha verimli olacak?) Bu yöndeki çalışmalarımız devam ediyor.” dedi.
Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
“Su kaynaklarımız sınırlı. Tesisimizde kullanılan tüm suları toplayıp arıtarak geri kullanıyoruz. Tamamen nötr bir denge içinde fayda sağlamaya çalışıyoruz. Bu da bizi hem mutlu ediyor, hem de heyecanlandırıyor. Ülkemizdeki mevcut biyokütle santrallerindeki dostlarımızla, onların yöneticileriyle sürekli temas halinde olmakla beraber, ‘Ülkemiz için daha fazla nasıl geliştiririz, nasıl verimli oluruz?’ konularında da iş birliğimiz var.”
Proje hakkında
TAGEM ve UNIDO iş birliğiyle yürütülen “Türkiye Ekonomisinin Yeşil Büyüme Yolunda Kalkınmasını Desteklemek Amacıyla Sürdürülebilir Biyokütle Kullanımı Projesi” 2018 yılında hayata geçti.
İklim değişikliğiyle mücadele çerçevesinde şekillenen projede; gıda, yem olmayan ve hiçbir şekilde değerlendirilmeyen tarımsal artıkların biyoenerji dönüşümünün sağlanarak ekonomiye kazandırılması ve elde edilen enerjinin tarımsal gıda sanayisinde kullanılması hedefleniyor. Bu kapsamda enerji içerikleri kilogramda 3 bin 700 ile 4 bin 300 kalori arasında değişen, çoğunlukla anız olarak yakılan tarımsal artıklar, projede kullanılacak ana hammaddeler olarak belirlendi.
Projeyle; tarımsal artıklarının tedarik zinciri oluşturularak ekonomik değer kazanması, modern biyoenerji projelerinin desteklenmesi, biyoenerji tesislerinin sayılarının artması için yasal düzenlemelerin oluşturulması, biyoenerji konusunda etkin rol oynayacak paydaşların bilgilendirilmesi, pazarın etkinleştirilmesi ve projenin amacına uygun biçimde yürümesinin sağlanması için takibi ve değerlendirilmesiyle cinsiyet eşitliğini ön planda tutan ek istihdam fırsatlarının sağlanması hedefleniyor.
Proje kapsamında bugüne kadar farklı illerdeki 11 pilot enerji ve tedarik firmasına destek sağlanarak 2,4 milyon dolarlık hibe verildi.
Bayburt'ta öğrencilere organik tarım ve ata tohumunun önemi anlatıldı
Yerel tohumlarla (ata tohum) uzun yıllardır organik tarım yapan İsmail Öksüz tarafından öğrencilere tarlada ata tohumun ve organik tarımın önemi anlatıldı.
Gez Hanları Ekolojik Tarım Deneme ve Üretim Merkezi (GEZEKODER), haziran ayında, ekim döneminde ortaokul öğrencilerine eğitim vermişti. Bugün ise hasat döneminde GEZKODER yönetim kurulu üyesi İsmail Öksüz, tarlada öğrencilerle yeniden buluşarak hasat döneminde uygulanacak püf noktaları anlatarak organik tarımın ve ata tohumunun önemine değindi. Öksüz, bu yıl sadece bal kabağı üretimi yaptıklarını söyleyerek hasat dönemine az bir zaman kaldığını belirtti.
Kabaklarla dolu tarlada öğrencilerle buluşan Öksüz, dernek olarak ata tohumlarının yaygınlığını artırmak için başlattıkları çalışmanın, önümüzdeki yıl itibariyle bitki çeşitliliğinin artırılarak devam edileceğini bildirdi.
“Hayatta en önemli servetimiz sağlık o yüzden organik beslenmeliyiz”
Organik üretimde zamanlamanın çok önemli olduğunu söyleyen İsmail Öksüz, “Bitkide büyüme hızını ayarlamak çok önemli. Mesela bu kabaklar sadece çiftlik gübresi kullanılarak üretildi. Buna ilaveten büyüme hızına müdahale etmedik. Yani suya ihtiyacı olduğunda su verdik. Yaklaşık 3 aylık bir zaman sonrasında kabaklarımız için hasat dönemine ulaştık. Mesela yetiştirmiş olduğumuz kabağa hormon katılmış olsa, fazla su verilerek büyüme hızına müdahale edilse bu süreden çok daha kısa bir sürede bu ürün elde edilebilir. Fakat dediğimiz gibi hayatta en önemli servetimiz sağlığımız. Bunun için organik tarım, ata tohumu diyor, organik beslemeye önem vermeliyiz” dedi.
“Ata tohumuna önem verin, ata tohumu meselesi bizim gelecek meselemiz”
Öğrencilere tavsiyelerde bulunan Öksüz, “Yarın hepinizin ayrı ayrı meslekleri olacak. Hepinizin bir evi olacak bahçesi olacak veya bir apartmanda oturacak. Apartman yanlarındaki boşluklarda veya evinizde saksıda bu ürünleri üretebilirsiniz. Biz dernek olarak bu ata tohumlarını sizlere ulaştırmak için varız. Ben hepinizden buna önem vermenizi istiyorum. Bu ata tohumu meselesi bizim gelecek meselemiz” şeklinde konuştu.
Her tohum ata tohum değil
Kendilerine dışardan tohum verildiğini, bu ürünlerle sebze elde edebildiklerini fakat bu ürünlerden bir daha tohum alamadıklarını ifade eden İsmail Öksüz, “Tohum alamadığımız ürünler hormonlu ürünlerdir. Ata tohumu dediğimiz herhangi bir katkı katılmadığı sürece her yıl sürekli tohum verir” dedi.
Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan ve önümüzdeki yıldan itibaren bitki çeşitliliğini artıracaklarını söyleyen Öksüz, “Türkiye’de ata tohumu çeşitliliğine katkı sunacak, Bayburt’u da yeni ata tohumları ile buluşturacağız” diye konuştu.