Tarım Kredi’yi AKP’li siyasetçiler yönetiyor
Tarsus Belediyesi tarımda üretiyor, çiftçi ve kent kazanıyor
MERSİN’de Tarsus Belediyesi çiftçiye ve üreticiye destek olmak amacıyla belediyeye ait arazilerde üretim yapmanın yanı sıra belediye tesisleri içinde bulunan fidanlık alanında da üretim yapmaya devam ediyor. Alanda tıbbi aromatik bitkiler, deneme alanları, seralar, bitki analiz laboratuvarı, fide yetiştirme sahaları ve model üretim alanları bulunuyor.
Tarsus Belediyesi Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü, Çukurova Bölgesi’nin önemli geçim kaynağı olan tarımın gelişmesi, çiftçiye, üreticiye destek olunması, ata ve yerli tohumun yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla belediyeye ait fidanlık alanında ve belediye arazilerinde üretim işlemlerine devam ediyor. Tarımsal gelişim ve çalışmaların çok önemli olduğu Çukurova Bölgesi’nde, vatandaşlara destek vermek ve onların geçim kaynağı olan ürünleri geliştirmek için bir dizi çalışma yapan Tarsus Belediyesi, fidanlık içerisinde tıbbi aromatik bitkiler yetiştiriyor. Biberiye, lavantin, lavanta, defne, kekik, mercan köşk, adaçayı, melisa ve türevlerinin yetiştiği alanda çoğaltma ve üretim işlemleri gerçekleştiriliyor. Bu vesile ile bitkiler çoğaltılarak üreticilere ulaştırılıyor.
ÇİFTÇİ VE ÜRETİCİYE DESTEK OLUNUYOR
Fidanlıkta bulunan deneme alanlarında çeşitli ürünler yetiştirilerek bölgeye uyumluluğu test ediliyor ve çiftçilere gerekli bilgilendirmeler yapılarak ürünün çoğaltılması sağlanıyor. Seralarda ise fide olarak, karnabahar, lahana ve marul yetiştiriliyor. Katma değeri yüksek olan tıbbı aromatik bitkilerin Tarsus genelinde üretim ve çoğaltımını sağlamak amacı ile çiftçilere yönelik projelerine de devam eden Tarsus Belediyesi, üretime teşvik amacıyla araziler ve fidanlık bölgesinde çoğaltılan fide ve fidanların dağıtımlarını ücretsiz sürdürüyor. Fidan olarak alanlarda ceviz, badem, kivi, hurma, keçiboynuzu, zeytin ve incir yetiştirilirken, silajlık mısır ekimi, buğday, arpa ekimleri, Tarsus üzümü ve zeytin de çeşitler arasında bulunuyor. Çiftçilerin güncel tarımsal gelişmelerden haberdar olmasını sağlamak ve modern teknolojilerin kullanılmasını arttırmak için özellikle kırsal bölgelere gidilerek Tarsus Belediyesi Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü ekipleri tarafından çiftçilere bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor.
TARSUS’A ALTERNATİF TARIM ÜRÜNLERİ KAZANDIRILIYOR
Tarsus çiftçisine alternatif ürünler sunmak içi çalışmalarını sürdüren Tarsus Belediyesi, Tropikal iklim kuşağına uygun egzotik bir meyve olan pitayanın (Ejder meyvesi) Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü bünyesinde belediye fidanlığında ekimini gerçekleştirmişti. Bu kapsamda olumlu sonuç alınan Ejder meyvesinin alternatif tarım ürünü olarak bölgede çoğaltılmasını hedefleyen Tarsus Belediyesi çiftçilere fidan desteği sağlayıp pitaya ekimlerini daha da arttırmayı amaçlıyor. Çeşitli alternatif ürünleri de deneme alanlarına eken Tarsus Belediyesi bu vesile ile ürünlerin bölgede çoğaltılıp çiftçilere ek gelir sağlamayı hedefliyor.
BİTKİ ANALİZ LABORATUVARI İLE ÇİFTÇİLERE ÜCRETSİZ DANIŞMANLIK SUNULUYOR
Bilinçli tarım uygulamalarına da hassasiyet gösteren Tarsus Belediyesi, üreticilerin yüzünü güldürmek, yüksek verimler ve üstün kaliteli ürünler almasını sağlamak amacıyla belediye tesisleri içinde bulunan bitki analiz laboratuvarı ile desteklerine devam ediyor. Uzman ziraat mühendisleri, toprak analizi yapılacak araziden GPS konum kayıtlarıyla toprak numunesi alarak akreditasyona sahip laboratuvarda analizini gerçekleştiriyor. Laboratuvarda ortaya çıkan toprak analiz sonuçlarına göre uzman ziraat mühendisleri, serada model uygulamaları yaparak toprak örneklerine göre özel bitki besleme programları hazırlıyor. Bu vesile ile üreticiye ücretsiz danışmanlık hizmeti sunuluyor. (DHA)
Belediye başkanı halkı örnek uygulamalarla tarıma yönlendiriyor
Giresun’un Dereli ilçesine bağlı Yavuzkemal beldesinin Belediye Başkanı Adem Önal, kurduğu örnek sebze bahçesi ve serası ile belde halkına ürün yetiştiriciliğini öğretiyor.
Tarım ile vatandaşların gelir elde etmesini sağlamayı amaçlayan Önal, ilk olarak 2017’de Giresun Merkez Aksu Mahallesi Muhtarlığı döneminde, mahallelileri tarıma teşvik için çilek, enginar, dut, karpuz ve kavun gibi meyveler ile çeşitli sebzeler yetiştirdiği örnek bahçe oluşturdu.
2019 seçimlerinde Yavuzkemal Belediye Başkanı seçilen Önal, geçen yıl 1700 rakımlı Kulakkaya Yaylası’nda eşi ile kurduğu örnek bahçede karnabahar, brokoli ve beyaz lahana gibi ürünler yetiştirmeye başladı. Önal, yetişen ürünleri yaylaya gelen ziyaretçilere dağıttı.
Bu sene belediye personeli ile 180 metrekare alanda örnek tarım serası kuran Önal, sera içinde patlıcan, domates, sera dışında ise enginar, kudret narı ve brokoli gibi 15 çeşit ürün yetiştirdi. Önal, serada belirli zaman aralıklarında belde halkına ürünlerin nasıl yetiştirilmesi gerektiği konusunda bilgiler veriyor.
Beldedeki tüm haneleri dolaşan Önal, sebzelerin nasıl dikilmesi ve yetiştirilmesi konusunda da vatandaşları bilgilendiriyor.
Başkan Adem Önal, AA muhabirine, tarımı teşvik için nisan ve mayıs aylarında 50 bin sebze fidesi dağıttıklarını söyledi.
Kurdukları serada vatandaşlara fidan dikim, sulama ve ilaçlama gibi yapılacak işlemleri uygulamalı anlattıklarını ifade eden Önal, “Şu an hasat zamanı ve çok güzel sonuçlar aldık. Vatandaşlardan da olumlu tepkiler aldık. Burası kırsal kesim, bölgeyi kalkındırmak için tarım, hayvancılık ve turizme önem veriyoruz.” dedi.
Önal, vatandaşın ekonomisine katkı sağlamak istediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
“İki tür fide dağıtımı yaptık, birincisi serada yetişen domates, patlıcan ve biber gibi sebzeler. Onun dışında tarlada yetişen karnabahar, enginar, beyaz lahana gibi sebzelerin fidesini dağıttık. Kapı kapı gezerek tüm hane sahiplerimize bu fideleri dağıttık, yaylalarda da dağıttık. Vatandaşlarımız bunları organik olarak yetiştirdi, satış noktasında da talep çok. ‘Önce üretim’ sloganıyla yola çıktık, güzel sonuçlar aldık, bu yönde de çalışmalarımız devam edecek.”
Bölge halkının daha önce tarlasında yetiştirmediği brokoli, enginar, kudret narı gibi sebzelerin yetiştirilmesini sağlamayı hedeflediklerini vurgulayan Önal, sebzenin ardından meyve türlerinin de fidelerini dağıtacaklarını aktardı.
– “Bazı vatandaşlarımız da sera inşasına başladı”
Adem Önal, 100 metrekare sera yapan bir vatandaşın asgari ücret kadar kazancı olacağının altını çizerek, “Bizim yaptığımız uygulamalı tarım serasında vatandaşlarımız gelip görüyorlar, serayı geziyorlar. Tabii bazı vatandaşlarımız da sera inşasına başladı, üretime yöneldiler. Bizden talepler var, vatandaşa her konuda yardımcı olacağız.” diye konuştu.
Üreten toplumun dışa bağımlılığı olmadığına işaret eden Önal, bu nedenle de vatandaşların üretime ve tarıma teşvik edilmesi gerektiğini belirtti.
Serada tarım uygulamaları hakkında bilgi alan vatandaşlardan Akif Yazar ise Başkan Önal’a teşekkür ederek, “İnşallah tüm arkadaşlar ve komşular bundan yararlanır. Gerçekten vatandaşın ekonomisine ciddi bir katkı olacak.” dedi.
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Gizligider, Hakkari'de konuştu
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, Türkiye’nin artık üretim planlamasını yapacağını belirterek, “Yani hangi toprağa ne ekileceğine karar vermek zorundayız.
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, Türkiye’nin artık üretim planlamasını yapacağını belirterek, “Yani hangi toprağa ne ekileceğine karar vermek zorundayız. Yoksa ‘mülkiyet benim, yer benim, ben buna istediğimi ekerim’ dersek buradaki su, toprağın mineral ve iklim durumunu göz önünde bulundurmazsak bir süre sonra istediğimiz verimi alamaz duruma geliriz.” dedi.
Programlara katılmak üzere Hakkari’nin Yüksekova ilçesine gelen Gizligider, Demeter Organik Tarım Evi’ni ziyaret ederek, girişimci kadınlarla bir araya geldi, sorun ve taleplerini dinledi.
Ardından Selahaddin Eyyubi Kültür Merkezi konferans salonunda “Kız Kardeşim Projesi”nin sertifika törenine katılan Gizligider, bu programı özellikle ilçede yapmak istediklerini ve buradan vermek istedikleri mesajların anlamlı olacağını düşündüklerini söyledi.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin selamlarını ileten Gizligider, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hakkari denince akla milli park alanı ilan ettiğimiz doğa ve yayla turizminin yeni gözdesi Cilo ve Sat Dağları geliyor. Yine Şemdinli balı geliyor aklımıza. Ters lale geliyor ve endemik bir tür. Meralarınız geliyor. Sayın Valimize ve yerel yöneticilerimizin tamamına çok teşekkür ediyoruz, bu yıl yapacağımız hayvan dağıtımıyla bu yaylaları hep beraber şenlendireceğiz. Aklımıza ıslahını yaptığımız Yüksekova Büyükçay Deresi, Yüksekova içme suyu isale hatları, içme suyu arıtma tesisi geliyor. Yüksekova Salkımlı Göleti sulaması işiyle 5 bin 500 dekar arazi inşallah burada sulanacak. Hakkari deyince bundan sonra akla yapacağımız projeler gelecek.”
Gizligider, kent merkezine bağlı Durankaya regülatörü ve sulama işini yaptıklarını, bununla da 1790 dekar arazinin suya kavuşacağını ifade etti.
Merkez Bağışlı Göleti inşaatı için 11 Ekim’de ihaleye çıkacaklarını bildiren Gizligider, şunları kaydetti:
“Hakkari’de en önemli sulama işimiz Dilimli Barajı sulaması. Bununla 75 bin dekar araziyi sulayacağız. Bu işimiz yatırım programında. Maliyeti de 800 milyon lira. Hakkari deyince aklımıza hizmet geliyor, bozkırların sulanması, bereketlenmesi, kadınlarımızın emeğinin değerlenmesi geliyor. Hakkari’nin önümüzdeki süreçte burada pırıl pırıl parlayan yıldız olarak geleceğe güvenle bakan gençleri geliyor. Çok büyük bir ülkede yaşıyoruz. Artık Türkiye üretim planlamasını yapacak. Yani hangi toprağa ne ekileceğine karar vermek zorundayız. Yoksa ‘mülkiyet benim, yer benim, ben buna istediğimi ekerim’ dersek buradaki su, toprağın mineral ve iklim durumunu göz önünde bulundurmazsak bir süre sonra istediğimiz verimi alamaz duruma geliriz. İnşallah bu üretim planlamasına da geçeceğiz.”
Vali ve Belediye Başkan Vekili İdris Akbıyık da kentin yatırım ve hizmetlere değişip dönüştüğünü dile getirerek, Hakkari’nin, Yüksekova’nın tarihinin en yüksek yatırımlarını aldığını ifade etti.
Kente tanınan pozitif ayrımcılıkla her alanda büyük gelişim kaydedildiğine vurgu yapan Akbıyık, şöyle konuştu:
“Yüksekova’da 3 bin 400 TOKİ konutu yapıldı. İl merkezine doğal gaz geldi. Gelecek yıl inşallah buraya da doğal gaz gelecek. Yine Organize Sanayi Bölgesini kuruyoruz. Hakkari’nin en büyük sorunu işsizlik problemi de Organize Sanayi Bölgesiyle giderilecek. Eğitimde tarihi bir başarıya imza attık. Artık Hakkarili çocuklar tıp fakülteleri, mühendislikler kazanıyor. 3 yılda 43 okul yaptık. Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza, bizleri destekleyen tüm bakanlarımıza şükranlarımızı sunuyorum. Kadınlarımız, ellerinin değdiği her alanda çok başarılılar. Hakkari’de 4 kadın kooperatifinin kurulmasına vesile olduk. Her birinin ayrı projeleri var. Valiliğimiz, Belediye Başkanlarımız ve Kaymakamlıkların imkanlarıyla da bunların hepsini destekliyoruz.”
Girişimci kadınların hikayelerini konu alan sinevizyon gösteriminin ardından proje kapsamında eğitimini tamamlayan kadınlara sertifikaları verildi.
Programa AK Parti Hakkari Milletvekili Husret Dinç, Şemdinli Belediye Başkanı Tahir Saklı, Esendere Belde Belediye Başkanı Dırbaz Büyüksu, Büyükçiftlik Belde Belediye Başkanı İsmail Rüştü Zeydan, AK Parti İl Başkanı Abdulmuttalip Özbek, kurum amirleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve kadınlar katıldı.
Türkiye’nin rekabet avantajı olan sektörler (3): Tarım ve gıda
Ülkemizin rekabet üstünlüğü olan ve stratejik olarak desteklenmesi gereken sektörleri analiz etmeye devam ediyoruz. Kuşkusuz bunlardan birisi: tarım-gıda. Türkiye, dünyanın en büyük tarım üreticilerinden. 4 ürünün üretim ve ihracatında dünya lideri: fındık, kiraz, incir ve kayısı. Bu ürünlerin ihracatından yaklaşık 2 milyar dolar (USD) gelir elde ediyoruz. Türkiye, domates üretiminde dünyada üçüncü, zeytinde üçüncü, mercimekte üçüncü, Antep fıstığı ve cevizde dördüncü büyük üretici konumunda. Yaklaşık 10 kalemde dünyanın en büyük üreticisinden birisiyiz. Çay, portakal, üzüm, soğan, ay çiçeği, nohut gibi ürünlerde ise ilk 10 büyük üretici içinde yer alıyoruz. Dünyada çok az ülkenin iklim, güneş, su kaynakları vb. doğal koşulların tarıma bu kadar müsait olduğu söylenebilir. Fakat maalesef Türkiye’nin bu avantajlı konumu ekonomik değere sınırlı ölçüde yansımış durumda. Kendisinden çok daha sınırlı toprağa sahip ve iklim koşullarının çok daha kısıtlı olduğu bazı gelişmiş ülkelere göre tarım ihracatımız daha az. Örneğin Türkiye’nin tarım ve gıda ürünleri ihracatı yaklaşık 18 milyar Euro iken Hollanda’nın tarım ve gıda ürünleri ihracatı 2019 yılında yaklaşık 95 milyar Euro. Söz konusu bu dramatik farkın temel nedeni; tam olarak inovasyon yetersizliği.
Türkiye’nin sebze, meyve, baklagiller ve tahılda ürün çeşitliliğe oldukça iyi olmasına rağmen eski teknoloji ve bilinçsiz ekim kaynaklı sair nedenlerden dolayı üretimde verimsizlik yaşıyor. İnovasyon hem ekim, dikim, hasat gibi üretim süreçlerinde verimliliği artırabilir hem de genetik bilimi ve biyoteknolojilerin desteği ile ürün çeşitliliğini artırılabilir. Ayrıca raf ömürleri uzatılabilir. Agritech çalışan girişimler; hasat, tedarik, perakende gibi süreçleri optimize edeceği gibi dijitalleşme ve veri analizi çözümleri üreterek çiftçinin daha isabetli kararlar almasını sağlayabilir. Teknolojik tarımın başarılmasında nesnelerin interneti (IoT) önemli rol oynayacak. Türkiye’ye gıda ve tarım sektöründe rekabet avantajı sağlayan nedenler arasında ürün çeşitliliği, doğal koşullar olduğu gibi güçlü gıda firmalarına ve yetişmiş insan gücüne sahip olması da gösterilebilir. Ayrıca 84 milyon nüfusu ile büyük bir iç pazar var. Ülker, Eti, Torku, Pınar, Tat, Sütaş, Dardanel, Dimes, Tamek, Piyale, Tamek, Uludağ, Şölen gibi güçlü gıda firmalarımız mevcut. Bu markalarımızın bir an önce inovasyon departmanlarını kurmaları ve yeni ürünler geliştirmeleri gerekir.
Firmalarımız maalesef global rakiplerinin inovatif ürünlerine kıyasla konvansiyonel ürünlere yoğunlaşıyor. Gerek içecek gerekse de hazır gıda tarafında yurt dışındaki pek çok ürün yok ülkemizde. ABD ve Avrupa pazarlarında alkollü ve alkolsüz içecek çeşitliliği çok fazla. Örneğin, yüksek performanslı işler için mineral ve vitamin takviyesi olan su gibi basit ürünleri henüz göremiyoruz. Diğer taraftan ‘outdoor’ sporlarına merakı olan birisi olarak marketten alınarak direkt tüketime hazır yiyecek çeşitliliğinde sorun yaşıyoruz. Mesela, konservelere plastik kaşık eklenmesi ve kapaklarının rahat açılması gibi küçük inovasyonlar yapılabilir. Söz konusu firmalarımız, finansal güçleri ve tarihi tecrübeleri ışığında biraz daha cesurca kararlar alarak, hammaddenin lokal tedariği ve zengin Türk mutfağı avantajını kullanarak rahatlıkla global inovasyonlar çıkartabilirler. Ayrıca akıllı tarıma odaklanan agritech startuplarımızın sayısı artırılmalı. Kurumsal gıda firmalarımız özellikle bu tip startupları desteklemeli. Onlara yatırım yapmasa dahi uzun vadeli iş birliği anlaşmaları yapabilir. Agritech kümelenmeleri kurmalı ve büyütmeliyiz. Bana göre Balıkesir-Mersin arası Ege ve Akdeniz bu kümelenmeler için çok ideal. Özellikle Akdeniz Üniversitesi ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü tarım teknolojilerine odaklanarak ekosistemlere liderlik edebilir. Ayrıca tarım ihtisas üniversiteleri kurmalıyız. Tarım Meslek Liselerinin sayısı artırılmalı ve bu okullar özendirilmeli. “Tarım- gıda inovasyonu ve girişimciliği” dersleri açmalıyız. Son olarak Tarım İnovasyon Merkezleri kurmalıyız ve bu merkezlerde geleneksel çiftçilerimiz yeni nesil çiftçiye dönüştülürken, yeni nesil çiftçilerin ise yeni ürün inovasyonlarına odaklanması teşvik edilmeli.
Mazot ve gübre desteğinin ödeneceği tarih belli oldu! Bakan Kirişçi: Eylül sonu Ekim başı karta yükleyip teslim edeceğiz
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, 2023 yılında ödenecek 2022 yılı ürünlerine ait mazot ve gübre desteğini Eylül ayının sonunda veya en geç Ekim ayının başında çiftçiye ödeneceğini açıkladı
Bursa'da Uluslararası Küçükbaş Hayvancılık Festivali düzenlendi
Bursa’nın İnegöl ilçesinde en güzel koyun ve en hızlı koyun kırkma yarışması nefes kesti. İnegöl’de hayvancılığın gelişmesi adına Uluslararası Küçükbaş Hayvancılık Festivali yapıldı. Bu yıl ikincisi düzenlenen festivale 5 ülkeden ve 29 ilden küçükbaş hayvancılık sektör temsilcileri katılım sağladı.
Bursa’da Uluslararası Küçükbaş Hayvancılık Festivali büyük ilgi gördü
Renkli yarışmaların yer aldığı İnegöl Küçükbaş Hayvan Festivali’nde yetiştiriciler en güzel koyunlarını podyuma çıkardı. İnegöl Kıvırcığı olarak bilinen koyun ırklarının ön plana çıktığı yarışmalarda jürinin karşısına çıkartılan koyunların boyları, kiloları ölçüldü renklerine bakıldı, en güzel koyunlar bir bir vitrine çıktı. Damızlık koyun yarışmaları düzenlendi. Bir başka farklı yarışma ise çobanların koyun kırkma yarışması oldu. Kendisine güvenen çobanlar kolları sıvayarak dakikalar içinde koyunları alaşağı ederek “Kırkma işinde en hızlısı benim” dedi. İnegöl Belediyesi tarafından tertip edilen ve hayvancılığın teşvik edilip üretimin artması adına yapılan Uluslararası Küçükbaş Hayvancılık Tanıtım Festivaline Ukrayna, Macaristan, Bulgaristan, Almanya ve Fransa’dan da yetiştiriciler katılım sağladı.
Festivalde, 130 katılımcı yer aldı
Küçükbaş Hayvancılık Tanıtım Festivali kurdele kesimine Belediye Başkanı Alper Taban, İnegöl Küçükbaş Hayvan Üreticileri Derneği Başkanı İbrahim Kutlu, İl Tarım Müdürü Hamit Aygül, İnegöl Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik ile çok sayıda yetiştirici çiftçi katıldı. Protokol üyeleri farklı hayvan ırklarının yer aldığı stantları gezerek incelemelerde bulundu. Festivalde 7 üniversiteden 14 akademisyen 5 seminer ve 1 panel programı gerçekleştirildi. İnegöl Belediyesi tarafından İnegöl Küçükbaş Hayvan Üreticileri Derneği iş birliği ile 3 gün boyunca yurt içi ve yurt dışından misafirler ağırlayan festivalde, 130 katılımcı yer aldı.
Küçükbaş hayvancılık sektörü bereketli bir sektör
İnegöl Küçükbaş Hayvan Üreticileri Derneği Başkanı İbrahim Kutlu, “Festivalimiz şehrimiz ve ülkemiz için hayırlı olsun. Bu güzel etkinliğin düzenlenmesine öncülük eden Belediye Başkanımız Alper Taban’a teşekkür ediyorum” dedi. İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, “Küçükbaş hayvancılığın gelişmesini, bu işle ilgilenen insanların çoğalmasını arzu ediyoruz. İnegöl’ümüz daha çok sanayisiyle, ticaretiyle, ekonomisiyle, ihracatıyla ön plana çıkmış olsa da aynı zamanda verimli bir ova üzerinde, Uludağ’ın eteklerinde kurulmuş bir şehir. Tabi şehrimizin tarım ve hayvancılık yönünü de önemsiyoruz. 130 katılımcının yer aldığı ve sektör paydaşlarının bir araya geldiği güzel bir festival daha düzenliyoruz. Küçükbaş hayvancılık sektörü bereketli bir sektör. Bu sektörün yaygınlaşmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.
ZMO İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı: Domatesin kırmızısını arayacağız
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından başlayan gaz krizi Hollanda seralarını etkiledi. Hollanda’nın doğal gaz nedeniyle serada üretimleri neredeyse durma noktasına geldi. ABD’den sonra dünyanın en büyük tarım ihracatçısı olan Hollanda’da yaşanan “Gaz krizinin” özellikle Türkiye’ye etkisini TMMOB’ye bağlı Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı ile konuştuk. Çakıcı, yaşanan gaz krizinin özellikle önümüzdeki kış aylarında Türkiye’deki tüketicinin meyve sebzeyi daha pahalıya yemesine neden olacağını söyledi.
Çakıcı, “Hollanda’da üretilen sebzelerin seralardaki üretimi, kışın ısıtmaya muhtaç olan 7.9 milyar dolarlık sektör gazın daha az maliyetli olduğu zamanlarda geliştirildi. Şimdi ise Rusya-Ukrayna savaşı ile oluşan fiyat artışı ve kısıtlama beklentileri muhtemelen diğer enerji kaynaklarına geçişi hızlandıracak” dedi.
Yakın zamana kadar Hollanda seraları yılda yaklaşık üç milyar metreküp gaz veya ulusal toplamın yaklaşık yüzde sekizini kullanırken, yenilenebilir seçenekler kullanılabilir hale geldikçe bu sayı düştü. İstatistikler Hollanda’da endüstrideki gaz kullanımının haziran ayına kadar yılda yüzde 23 düştüğünü gösteriyor. Bu yılki düşüşün, değişimin olduğu kadar zorluğun da bir işareti olduğu gerçeğini ön plana çıkarıyor.
Çakıcı, “Avrupa’da gaz fiyatları bir yıl içerisinde yaklaşık 20 kat arttı. Tarımsal işletmeler ve buna dayalı sanayinin mali sorunlar yaşadığı bildirilmekte. Çok sayıda üretici kısa vadede herhangi bir çözüm beklemedikleri için işlerini kapatmayı tercih ediyor” dedi.
“YÜKSEK FİYAT KAÇINILMAZ”
Yaşanan enerji krizinin, Avrupa marketlerinde sezon dışı meyve, sebze ve çiçeklerin daha az olmasına ve fiyatların yükselmesine neden olacağına vurgu yapan Çakıcı, “AB içinde üretimin İspanya gibi daha sıcak ülkelere kayacağı şimdiden öngörülebilir. Bu da yeterli olmayacak ve Türkiye’ye talep artabilir” diye konuştu.
Bu durumun bir fırsat olup olmayacağı konusunu değerlendiren Çakıcı, “Edindiğimiz bilgilere göre Antalya’da daha şimdiden kilogramı 2.5 dolardan domates sözleşmeleri yapıldığı biliniyor. Üretici ve ihracatçı için olumlu görülse de tüketici için bu böyle olmayacak. Bu durum ‘Kışın domates 100 TL olur mu’ sorusunu akılara getiriyor” dedi.
Salçalık domatesin ekim alanının azaldığını ve yüksek maliyet nedeniyle fiyatların arttığını hatırlatan Çakıcı, “Bakanlık fiyat istikrarı adına salça ve konserve domateste ihracat kontrolü getirdi. Aynı tedbir sera domatesinde de uygulanır mı bilemiyoruz. Zaten yüksek maliyetlerle artacağı beklenen fiyatlar ihracat nedeniyle daha da yükselecektir. Bu kış salçada olduğu gibi taze domateste de yüksek fiyat kaçınılmaz görünüyor. Sofralarınızda domatesin kırmızı rengini arar olacağız” diye konuştu.