24.08.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Tarımda planlı ekim dönemi: Sözleşmeli tarımın detayları belli oldu

 

Tarımda planlı ekim dönemi: Sözleşmeli tarımın detayları belli oldu

Türkiye yeni tarım modeliyle vites yükseltecek. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uzun süredir üzerinde çalıştığı sözleşmeli tarımın detayları belli oldu. Ekilecek alanların tümünde planlama yapılacak, çiftçi ne üreteceğini önceden bildirecek. İşte yeni tarım modeline ilişkin detaylar…
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yeni tarım modelinin taslak çalışmasının detayları belli oldu..

Tarım arazilerinde ekim planı yapılacak, çifti hangi ürünü üreteceğini devlete önceden bildirecek. Böylece ürünün elinde kalması ve zarar etmesi önlenecek.

Gelişi güzel ekime son

Yeni modele geçilmesiyle ekilebilir alanlarda ürün planlaması yapılacak, gelişigüzel ekim yapılamayacak.

Stratejik ürünler ile arz açığı olan ürünlere öncelik sağlanacak. İhtiyaç duyulan ürünler göz önünde tutularak ekim izni verilecek.

Planlamaya uyan çiftçiye destek

Bakanlık her yıl arz açığı olan ürünleri belirleyerek, çiftçiyi yönlendirecek. Devletin onay verdiği ürünü ekmesi durumunda üreticiye çeşitli destekler verilecek. Çiftçi ne ekeceğini devlete bildirmezse, çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalabilecek.

Tarım arazilerinin boş kalmasının önüne geçilmesi için mülkiyet hakkıyla kullanım hakkını birbirinden ayıran bir düzenleme de yapılacak. Böylece tarım arazilerinin atıl hale gelmesinin önüne geçilecek.

Taslak, son şekli verildikten sonra Ekim ayında Meclis’in gündemine gelecek.

Tarım Kredi indiriminden sonra marketlerde sarı etiketler çoğalıyor

 

Tarım Kredi Kooperatifi Marketleri'nde bugün 40 üründe indirimler başladı!  İşte indirime giren tüm sarı etiketli ürünler

Aydın Ağaoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Tarım Kredi Kooperatifleri’nin 1.400 civarındaki marketinde küçükbaş hayvan etlerinin yüzde 25 indirimli satılmaya başlandığını hatırlattı.

Bunun ardından Erdoğan’ın büyükbaş hayvan etlerinde de indirim yapılacağını, bu indirimin yüzde 35’lere varabileceğini, ayrıca Tarım Kredi Kooperatifleri’nin temel gıda ve ihtiyaç ürünlerinde kar marjlarını en asgariye çekerek ürüne göre yüzde 20-30 aralığında indirim yapacağını açıkladığını anımsatan Ağaoğlu, bunun üzerine indirim yapılmadan önce Üsküdar Kısıklı’daki Tarım Kredi Kooperatif Market’e gidip fiyatlara ilişkin inceleme yaptığını aktardı.

Ağaoğlu, indirimin başladığı 15 Ağustos’ta da yeni fiyatları yerinde incelediğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Tarım Kredi Kooperatif Market’in kendi markasıyla sattığı 5 litrelik ayçiçek yağın 163 liradan 147 liraya düştüğünü, yine aynı mağazada Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 5 litrelik ayçicek yağının 135 liraya satıldığını gördüm. Bunun yanı sıra sebze, meyvelerde de ciddi indirimler yapılmış. Bakliyat ürünlerinde, peynirde, zeytinde, unda, tuvalet kağıdında, böyle temel ihtiyaç ürünlerinde yüzde 8 ila 25’e varan aralıkta indirimler yapıldığını tespit ettim. Daha sonra çıkıp bazı yerel zincir ve toptancı marketlerde fiyat araştırması yaptığımda oralarda da sarı etiketlerin çoğaldığını ve temel ihtiyaç ürünlerinde indirimler yapılmak suretiyle Tarım Kredi Kooperatifi’nin fiyatlarına yaklaşıldığını memnuniyetle gördüm. Ne var ki bazı zincir marketler ise eski fiyatlarında diretmekte. Ancak bu marketlerin mağazaları da oldukça tenha bulunmaktaydı.”

Değerlendirmesinde tüketicilere de tavsiyelerde bulunan Ağaoğlu, “Bu noktada bir önemli tespitim de indirimli satışın başladığı gün ve ertesi günlerinde bilinçsiz tüketicilerimizin ihtiyaçlarının çok üzerinde satın alma yaparak ürünlerin ucuzluğundan istifade etmek isterken piyasada talebi suni olarak yükselttiklerinin farkına varmamalarıydı. Bunu üzülerek tespit ettim. Yani 1 ve 2 litrelik ayçiçek yağları kaldı, 5 litreliklerin tamamı 1 saat içinde tükendi. Bu noktada tüketicilere tavsiyem ihtiyaçlarından fazla alım yapmasınlar, talebi yapay olarak yükselterek fiyatların artmasına yol açmasınlar. ” ifadelerini kullandı.

“Köklü çözüm, planlı üretim yapılması”

Aydın Ağaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kar marjlarını kısın” talimatına uyanlar olduğu kadar uymayanların da bulunduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“Lakin bunlar geçici tedbirler. Köklü çözüm arz-talep dengesinin sağlanarak piyasada tam rekabet ortamının sürmesine imkan oluşturmaktır. Tam rekabet olacak, arz-talep dengesi olacak. Arz-talep dengesinin oluşması için biz Tüketici Konfederasyonu olarak uzun zamandır dijital takip sistemiyle temel gıda maddelerini oluşturan tarım ürünlerinin üretimden önce planlanarak ekilmesini ve arz-talep dengesinin kurularak israfın da önlenmesini istiyoruz. Dijital çağdayız, çiftçi bütün ilçelerimizde bulunan İlçe Tarım Müdürlüklerine kaydını yaptıracak, ne yetiştirecek, ne ekecek, ne kadar dönüme ekecek, ne kadar hasat bekliyor, bunlar merkezi sistemde toplandıktan sonra örneğin, bu sene arpa ekimi fazlaysa yulaf az ise orada yulafa biraz teşvik verilecek. Arpa ekeceklere de ‘Siz şu kadar dönüme kadar yulaf ekimine geçin.’ denilecek. Ülkenin ihtiyacı belli, ihraç potansiyelimiz belli, o halde biz planlı üretim yaparak hem israfı önleriz, böylelikle bazı dönemlerde çiftçilerimizin mahsullerini yollara döktüklerine tanık olmayız.”

Ağaoğlu, bazı zincir marketlerde belirli ürünlerde çok az bir kar ile satış yapıldığının görüldüğünü, bunu memnuniyete karşıladıklarını anlattı.

Aydın Ağaoğlu, sözlerini, “Enflasyon karşısında tüketiciyi korumak için İngiltere, Hollanda ve Fransa’daki zincir marketlerin indirim artı sabit fiyat uygulamasında adeta yarıştıkları gibi, ülkemizin tüm üreticilerinin, zincir marketlerinin de indirim ve kar marjlarından fedakarlık ederek, hatta bir süre kar etmeyerek benzer davranışlar sergilemesini bekliyoruz.” ifadeleriyle tamamladı.

Zincir marketlerden enflasyonla mücadeleye destek

Şok Marketler Üst Yöneticisi (CEO) Uğur Demirel de konuya ilişkin olarak, “ŞOK marketler olarak bir gün değil, her gün ucuz fiyat politikamız ile müşterilerimizin hizmetindeyiz.” dedi.

Değişen piyasa koşullarına göre ucuz fiyat politikasıyla da rekabetçi olmaya devam ettiklerini aktaran Demirel, “Bu kapsamda sütten yoğurda, tereyağından zeytinyağına, domatesten kavuna kadar yüzlerce temel gıda ürününde indirimler ve ucuz fiyat politikamızı devam ettiriyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

CarrefourSA Üst Yöneticisi (CEO) Kutay Kartallıoğlu ise CarrefourSA olarak, “CarrefourSA olarak, ‘Doğrusu CarrefourSA’da’ ana mottomuz kapsamında, müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentilerini anlayıp, doğru üreticiden, doğru ürünü temin ederek, doğru hizmet anlayışı ile farklılaşmaya ve en önemlisi tüm bunları ‘doğru fiyat’ stratejisiyle sunmaya devam ediyoruz.” şeklinde konuştu.

Maliyetler el verdiği ölçüde, düzenli olarak, tüketici dostu indirimler sunacakları kampanyalar düzenlediklerini aktaran Kartallıoğlu, şöyle devam etti:

“Bunun bir örneğini reklamlarımızla da duyurduğumuz üzere okul açılışı öncesinde kırtasiye ve okul ihtiyaçları kapsamında hayata geçirdik. Temel gıda, et, taze sebze-meyvenin yanı sıra müşterilerimizin öncelikli ihtiyaçları olan ürün kategorilerinde bu ve benzeri kampanyaları sürdürerek, tüketici dostu indirimleri hayata geçirmeye devam edeceğiz.”

Öte yandan Türkiye’nin 81 ilinde 2 bin 729 mağazası ve online platformlarıyla hizmet veren Migros’tan yapılan açıklamada da, “Birlikten Berekete Kazanan Türkiye” kampanyası kapsamında bugüne kadar 120’yi aşkın temel üründe enflasyonla mücadele için indirimler yapıldığı aktarıldı.

Açıklamaya göre, her hafta yenilenen indirimler, meyve sebzeden et ve şarküteriye, ayçiçek yağından şeker, süt, çay, salça, tuvalet kağıdı ve havlu gibi tüm temel ürünleri kapsıyor. Bunun yanı sıra yaklaşık 1.000 ürünü içeren Migroskop indirimleri ise 15 günde bir yenileniyor.

Zonguldak'ta emekli madenci tarıma yöneldi

Zonguldak'ta emekli madenci tarıma yöneldi

 

Zonguldak’ta madencilik sektöründen emekli olduktan sonra tarıma yönelen Ramazan Kiren, 10 dönüm arazisine ayçiçeği ekti.Uzun yıllar Türkiye Taşkömürü Kurumunda çalıştıktan sonra emekli olan Kiren, tarımla ilgilenmeye karar verdi. Kiren, Çaycuma ilçesinde 10 dönüm arazisinde ayçiçeği yetiştiriciliğine başladı.

– “Tarım yapmamız lazım”

Ramazan Kiren, gazetecilere, emekli olduktan sonra tarıma yöneldiğini söyledi. Kiren, 10 dönüm arazisine ayçiçeği ektiğini aktararak, şöyle konuştu:

“Buranın maliyeti bana 8 bin lira. Buradan hasat zamanı inşallah güzel verim alırız. İnşallah hem emeğimizin karşılığını alırız hem de insanlara tarımı anlatabiliriz. Ekim yapın, siz de kazanın ülkemiz de kazansın. Ayçiçeklerini sıralı sistem ektirdim. Eskiden rastgele saçardık, tohum ayrı yere, gübre ayrı yere giderdi. Üç torba gübre yetti, verimi de ondan. Tarım yapmamız lazım. Dünyaya bizim bakmamız lazım. Bu arada emeğimizin ve alın terimizin karşılığını almamız lazım.”

Stratejik tarım ürünlerine arz güvenliği

Stratejik tarım ürünlerine arz güvenliği

Tarım ve Orman Bakanlığı, arz güvenliğini sağlamak ve stratejik tarım ürünleri olan hububat, yağlı tohumlar, şeker ve baklagiller için gerekli tedbirleri almak amacıyla yeni bir yapılanmaya gitti. Bakanlık bünyesinde Strateji Geliştirme Başkanlığına bağlı “Arz Güvenliği Daire Başkanlığı” kuruldu.

 İklim değişikliği, pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı gibi olaylar tarımın stratejik önemini bir kez daha hatırlattı. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci de, göreve geldiği günden itibaren Türkiye’nin tarımda önceliğinin stratejik ürünler (buğday, arpa, çavdar, yağlı tohumlar, pancar şekeri) olduğunu vurguladı. Stratejik ürünler için çalışmalarına hız veren Bakanlığın, Strateji Geliştirme Başkanlığı bünyesinde “Arz Güvenliği Daire Başkanlığı” kuruldu. Başkanlığın görevleri arasında Bakanlıkça belirlenecek stratejik tarımsal ürünlerin üretiminin yeterlilik sürecini analiz etmek ve tedbir önerileri geliştirmek yer alıyor.

Başkanlık, arz güvenliğinin takibi için gerekli metodolojiyi, veri mimarisini ve Bakanlık içi ile dışı verileri derleyerek, takip ve analiz edecek, gerekli tedbirleri alacak. Bu kapsamında ulusal ve uluslararası gelişmeler takip edilecek ve raporlaştırılacak. Kurulmasına yönelik çalışmaların devam ettiği Arz Güvenliği Takip Sistemiyle de dijital ortamda süreç takip edilecek ve karar destek raporlarının oluşturulması sağlanacak.

Tarımın en önemli hastalığı

İktidar değişmese de bakan değiştikçe tarım politikası değişen başka ülke var mı? Türkiye tarımının en önemli hastalığı, bakan değiştikçe değişen politikalardır.

Uzun yıllardan beri planlı, orta ve uzun vadeli bir tarım politikası yok. Günübirlik, hedefi, amacı belli olmayan politikalar uygulanıyor. Ülke tarımını geliştirmek, büyütmek, katma değer yaratmak yerine çiftçiyi siyasilere muhtaç eden ve üretimden uzaklaştıran, tarımı yok sayan politikalar uygulanıyor.

Böyle olunca bakan değiştikçe tarım politikası da değişiyor. Bu değişim de genellikle destekler üzerinden yapılıyor. Gelen her bakan kendi kafasına göre bir politika uyguluyor. Son 20 yıldır iktidar değişmedi. Ama görev yapan 8 farklı bakan, aynı partinin bakanları olmasına rağmen her biri farklı tarım politikası, farklı destekleme politikası uyguladı. Göreve gelen kendisinden önceki bakanın uygulamalarını rafa kaldırıyor. Her şey sil baştan başlıyor. Ülke tarımı bundan çok büyük zarar görüyor.

Üretene değil, tapusu olana destek; DGD
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) 2002 yılında iktidara geldiğinde Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın dayatmasıyla uygulanan Doğrudan Gelir Desteği (DGD) uygulanıyordu. Tapu üzerinden verilen bu destek üretimi değil üretmemeyi destekliyordu. Şehirde yaşayan da kırsalda yaşayan da bu desteği alıyordu. Yeter ki tapusu olsun.

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve parti yetkilileri 2002 seçimleri öncesinde iktidara geldiklerinde bu destek sistemini tümüyle kaldıracaklarını vaat etti. Bunun için kırsaldan ciddi oy aldılar. Ancak iktidara geldikten sonra, 2009 yılına kadar doğrudan gelir desteği uygulanmasını sürdürdüler. Yani üretime değil tapu üzerinden verilen doğrudan gelir desteği AK Parti iktidarının ilk Tarım Bakanı Sami Güçlü ve sonrasında göreve gelen Mehdi Eker döneminde de sürdü. Bugün hala “alan bazlı destek” olarak yine tapu üzerinden bu destek veriliyor.

Sami Güçlü, daha uzun vadeli politikalardan yanaydı. Bu amaçla 5 yıllık hayvancılık stratejisi hazırladı. Üreticiye kulak veren, dinleyen bir bakandı. Yerine gelen Mehdi Eker, bu planları, uygulamaları rafa kaldırdı. Doğrudan gelir desteğini sürdürdü.

Havza modeli neden uygulanmadı?
Türkiye’de en uzun süre(10 yılı aşkın) Tarım Bakanlığı koltuğunda oturan Mehdi Eker döneminde hazırlıkları 3 yıl süren “Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli” hazırlandı. Ülke tarımı için önemli bir çalışmaydı. Toprak, su, yağış, sıcaklık, nem, ürün çeşitliliği ve daha birçok parametre dikkate alınarak ülke genelinde 30 havza belirlendi.

Ekolojik ve ekonomik olarak hangi ürün hangi havzada daha verimli, daha iyi üretiliyorsa orada desteklenmesi öngörülüyordu. İlk kez 2009 yılında “atlatma haber” olarak yazdığım ve Dünya Gazetesi’nde 5 gün üst üste manşetten yayınlanan bu model Mehdi Eker tarafından bile uygulanmadı. Siyasiler devreye girdi kendi bulundukları havzaları da destekleme kapsamına aldırdılar. Model sulandırıldı.

Ülke tarımı ile ilgili en önemli bilgilerin yer aldığı bu çalışma kimin için yapıldı? O bilgilere Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile yayın yasağı bile getirilmişken kimlere servis edildi? Bu modelin yanı sıra, ülke tarımına ilişkin en kritik bilgilerin toplandığı “ Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi(TARSEY) ve onun en önemli bileşeni olan Tarımsal İzleme ve Bilgi Sistemi(TARBİL) dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından “tarımda devrim” olarak sunuldu. Ama o projeler de durduruldu. Havza Modeli, TARSEY ve TARBİL dosyalarını “Yeni Tarım Düzeni/ Pandemi, İklim Krizi ve Gıda Egemenliği” kitabımda ayrıntılı olarak yazdım. Meraklısı oradan okuyabilir.

Her ilçe bir havza oldu, tarıma yararı olmadı
Mehdi Eker’den sonra Tarım Bakanlığı görevine getirilen Faruk Çelik, girdi sistemine dayalı bir destekleme politikası uygulayacaklarını söyledi. Kendisinden önceki Bakan Mehdi Eker’in projelerini büyük oranda rafa kaldırdı. Türkiye’nin 30 havzada değerlendirilmesinin çok yanlış ve eksik olduğunu belirterek “her ilçe bir havza olacak” dedi. Türkiye’nin 30 havzası 941’e çıktı.

Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar veya diğer hiç bir yetkili “bu havza modelini biz kabul etmiştik, tarım bu modelle kalkınacaktı, neden değiştiriliyor?” diye soran olmadı. Gelenek değişmedi. Bakan değiştikçe politika değişiyordu.

Faruk çelik’in en önemli projesi “Milli Tarım Projesi”ydi. Milli Tarım Projesi de 941 havzayı kapsayan modeli de uygulanamadı. Bakanlık her sene ilçe bazlı olarak hangi havzada hangi ürünlerin destekleneceğini kağıt üzerinde açıklıyor. Ama havza mantığı ne ekolojik ne de ekonomik olarak uygulanmıyor.

Çiftçinin üretirken zarar ettiği ürünler desteklenecekti
Faruk Çelik’ten sonra AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Genel Cerrah Ahmet Eşref Fakıbaba Tarım Bakanı oldu. Görevi teslim aldıktan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile görüştü. Yaptığı ilk açıklamada üreticinin ve tüketicinin rahatlayacağı bir tarımsal destekleme politikası üzerinde çalıştıklarını söyledi.

Fakıbaba, tarımsal desteklemelerde üretici hangi üründe zarar ediyorsa, hangi üründe arz açığı varsa ve ithalat yapılıyorsa ona destek verileceğini söyledi. En önemli projesi çiftçiyi borçlandırarak 300 koyun almalarını sağlamaktı. Ancak görev süresi bu çalışmaları yapmaya yetmedi.

Sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildi. Yeni sistemin ilk Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli oldu. Pakdemirli göreve geldikten sonra bir iki ay “her şeyi düşünmüştüm de tarım bakanlığını hiç düşünmemiştim. Aklımda tarım bakanı olmak hiç yoktu” diyerek göreve başladı. Mehdi Eker’den sonra göreve getirilen tarım bakanları için temel kriter tarımı bilmemeleriydi. Bu kritere en uygun olanı da Bekir Pakdemirli oldu.

Tarımı Semerat Holding’e teslim edecekti
Bekir Pakdemirli işi kökten halletmeye kararlıydı. Milli Tarım Projesi yerine Tarımda Milli Birlik Projesi’ni hazırladı. Ülke tarımını “Semerat Holding” adında kurulacak bir holdinge teslim edilecekti. Adı “milli birlik” olsa da holdingin kurucuları arasında çok uluslu şirketler de yer alacaktı. Hazırlanan projeden devletin, Tarım Bakanlığı’nın haberi yoktu. Semerat Holding ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunum yapılmadan bir hafta önce bu projeyi ele geçirip DÜNYA Gazetesi’nde yayınladım. Büyük tepki çekince proje iptal edildi. Elektrikli traktör, Dijital Tarım Pazarı gibi “gündem yaratan” ama tarıma bir katkısı olmayan birçok proje ile görev süresini tamamlayan Bekir Pakdemirli dönemi tarımın en fazla yara aldığı dönem oldu.

Destekleme politikası sil baştan değişiyor
Pakdemirli’nin yerine tarımı bilen, bu işin ilmini yapan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “Tarım ve Köy İşleri Komisyonu” Başkanlığı yapan Prof. Dr. Vahit Kirişci bakanlık görevine getirildi.

Vahit Kirişci göreve geldikten sonra, bakanlık kadrolarında ciddi değişiklikler yapıldı ve Mehdi Eker döneminin bürokratları ön plana çıktı.

Vahit Kirişci de geleneği bozmadı. Kendisinden önceki projeleri rafa kaldırdı. Elektrikli traktör için “benim gündemimde yok” dedi.

Geçen hafta İzmir’de seçilen tarım sektörü temsilcileri ile toplantı yapan Kirişci’nin yeni tarım politikası, desteklemelerle ilgili öngördüğü düzenlemeler kendi anlatımıyla özetle şöyle:” Hububat, yağlı tohumlar, şeker ve baklagilleri stratejik ürün olarak belirledik. Bunlar bizim için olmazsa olmazlarımız. Kıtlık denildiğinde aklımıza gelen ürünler bunlar. Yani kimse çileğin bir kıtlıkta aklına geldiğini herhalde söyleyemez. Dolayısıyla çilek de bizim, domates de bizim, salatalık da bizim ama biz işe özellikle ve özellikle stratejik olan ürünlerden başlayacağız.”

Gübre, mazot ve yem desteği kartla ödenecek
Bakanlığın üreticilere verdiği desteği sadeleştireceklerini belirten Kirişci: “İki temel desteğe indireceğiz. Mazot ve gübre. Ben de çiftçilikle meşgul olan birisiyim, aynı zamanda bir çiftçi çocuğuyum, buradaki birçok kardeşimiz, arkadaşımız ve ağabeylerimiz gibi. Şimdi bizim iki temel girdimiz; mazot ve gübre. Bunların ikisi de maalesef kaynakları bizde olmadığı için dışarıdan ithal ettiğimiz şeyler. Bunlar döviz kurundan etkileniyor, dünyadaki bu kargaşadan etkileniyor veya bunları üreten ülkelerin tavır değişikliklerinden etkilenebiliyor. Biz işte bu temel girdiyi stratejik ürünler için destekleme kapsamına alacağız. Ayni olarak, nakdi olarak değil. Bu destekleri ne zaman kullanacaksa kendilerine vereceğimiz bir kart marifetiyle, bir banka kartı eşdeğeri kart marifetiyle bu karta yüklenen para üzerinden ve bunları satın alabilecekleri gübreyse gübre mazotsa mazot bunları gidip almasına imkân sağlayacağız. Hayvancılıkta da hepimiz biliyoruz ister et olsun ister süt olsun. Her ikisinde de maliyetin yüzde 65’ini, 70’ini tek başına yem oluşturuyor. Bu yemi de aynı şekilde üreticilerimize sunacağız ve böylelikle üreticilerimizin bunları almak için zorlandıkları bu finansmanla ilgili güçlüğü aşmış olacağız. Sonra ürününü sattığında bu ürünlerin satışından elde etmiş olduğu gelirle bu destekler karşılığında kendine ait olan buradaki ücretlendirmeyi, fiyatlandırmayı mahsuplaşmış olacağız” değerlendirmesini yaptı.

Stratejik ürünlere fark ödemesi
Stratejik ürünler için “fark ödemesi” uygulamasını da hayata geçireceklerini aktaran Bakan Kirişci, uygun rakamı üreticiyle belirleyeceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir ürünün üreticiye maliyetiyle o ürünün kendisini mutlu edecek bir fiyatı var. Hepimiz işte şu anda mesela mısır, ayçiçeği bugünlerin popüler konusu. ‘Eğer mısır şu fiyata giderse ben bundan mutlu olurum.’ dediğimiz zihnimizde bir rakam var. İşte o rakamı birlikte belirleyeceğiz. Daha sonra o belirlediğimiz rakamın altında şayet piyasada satılacak olursa, ürün ister bunu TMO’ya getirsin isterse piyasaya, sanayiciye satmış olsun, kim alırsa alsın, o ikisi arasındaki farkı biz üreticimize dönüp diyeceğiz ki ‘Arkadaş sen üretmeye devam et. Bu da senin fark ödemendir.’ diyeceğiz ve böylelikle arz güvenliğini de sağlama konusunda önemli bir adım atmış olacağız.”

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin açıklamalarına bakılırsa her çiftçiye bir kart verilecek ve bu karta para yüklenecek. Mazot, gübre ve yem desteği buradan ödenecek. Ama nakdi değil ayni olarak ödeyeceğiz dediğine göre kartla gidip belli oranda gübre, mazot ve yem mi alacak? Sadece belli bayilerden mi alınacak? Burada yine kayırmalar, siyasi yakınlıklar mı devreye girecek?

2022 destekleri henüz açıklanmadı
Bakan Kirişci bu uygulamanın Cumhuriyet’in 100. Yılı olan 2023’te uygulanacağını söylüyor. Daha 2022 yılı destekleri açıklanmadı. Ne zaman açıklanacağı da belli değil. Umarız bu yeni sistemle çiftçinin bir yılı heba edilmez. Ayrıntıları destekler açıklanınca paylaşırız.

Özetle, hükümet değişmese de bakan değiştikçe tarımda politikalar özellikle destekleme politikası değişiyor ama hiç değişmeyen bir şey var ki bu hükümet döneminde 2006’da çıkarılan Tarım Kanunu’na göre “tarımsal desteklemeler Gayri Safi Milli Hasıla’nın en az yüzde 1’i kadar olacak” hükmü hiçbir bakan tarafından uygulanmadı. Ayrıca, tarım destekleri hem çok geç açıklanıyor hem de çok geç ödeniyor.

İzmir İş Günleri tarım ve gıdada farkındalık yaratacak

 

Tarım ve gıdanın geleceği İzmir İş Günleri’nde konuşulacak.

Her yıl kentin ticari fırsatlarının değerlendirildiği İzmir İş Günleri, İzmir Enternasyonal Fuarı kapsamında, 1-2 Eylül 2022 tarihlerinde çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek.

Bu yıl 8’inci kez düzenlenecek etkinlikte, Terra Madre Anadolu İzmir 2022’ye de paralel olarak, İzmir İş Günleri toplantılarında da “Tarım Ticareti: Dayanıklı Küresel Gıda Tedarik Zincirleri Kurulması” başlığıyla gerçekleşecek oturumlarla farkındalığın artırılması amaçlanıyor.

Ticaret Bakanlığı himayesinde İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen İzmir İş Günleri, katılımcı ülke temsilcileri ile Türk yatırımcılar arasındaki iş fırsatlarının değerlendirilebileceği ticari bir platform.

Tarım ve Orman Bakanı Kirişci Sarıyer'de çiftçilerle buluştu

Tarım ve Orman Bakanı Kirişci Sarıyer'de çiftçilerle buluştu

 

AK Parti’nin “Yüz Yüze 100 Gün” Projesi kapsamında bugün Sarıyer’e ziyaretlerde bulunan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, saat 18.30’da Gümüşdere köy kahvesinde çiftçilerle bir araya geldi.


Çiftçilere seslenen Bakan Kirişci, “Burada bir asalet var, sessizlik var. Hem kırsal aynı zamanda bir kentin nimetleri var. Bundan dolayı yerinizin kıymetini bilin onu söyleyeyim, kimseye kaptırmayın, öyle şehre mehre heveslenmeyin. Biz zeytinyağı ve tereyağını sırf modernite adına -ki bunun bir modernlik olmadığını daha sonra öğrendik ama iş işten geçti- margarine tercih etmiştik hatırlarsanız. Sonra öğrendik ki, zeytinyağı ve tereyağı kurtuluşumuz için, hastalıklardan ari bir yaşam için, vücudumuz için vazgeçilmez bir şeymiş. Niye anlattım ben margarini. Yine modernlik adına, tırnak içerisinde çağdaşlık adına kırsalı terk ettik. Kentte bir marifet varmış, kentin bir mahareti varmış gibi kente göç ettik. Bugün gecekondu meselesi başta İstanbul olmak üzere bütün kentlerimizin en büyük meselesi. Kadına şiddet, insanların birbirine olan saygısızlığı… Nasıl oluyor anlamıyorum iki kişi kavga ettiğinde birinde ya silah çıkıyor ya bıçak çıkıyor. İnsan bıçağı niye taşır veya silahı niye taşır, neden bunlara ihtiyaç duyar? Ama maalesef bu kırsalı terk etmenin faturaları olarak cinayetlere, kadına şiddete, kentsel dönüşüme tabi tutulacak milyonlarca gecekonduya biz muhatap olduk. Onun için diyoruz ki, yerinizin kıymetini bilin, aman ha burayı terk etmeyin” dedi.

Tarımsal maliyetlerde 2015 rekoru

Tarımsal maliyetlerde 2015 rekoru

ANTALYA Ticaret Borsası ve Antalya Tarım Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Haziran ayı tarımsal girdi fiyat endeksini (TARIM-GFE) değerlendirdi.

TARIM-GFE’nin aylık yüzde 7.92 ve yıllık yüzde 134.96 olarak ilan edildiğini belirten Çandır, “Bu rakamlar, endeksin açıklanmaya başlandığı 2015 yılından bu yana yeni rekorlar olarak kaydedilmiştir. Aylık yüzde 7.92 rakamı, Haziran aylarının en yükseği olurken, yıllık yüzde 134.96 rakamı ise 2015 yılından beri tüm ayların en yükseği olmuştur” dedi.

TARIM-GFE’nin diğer enflasyon rakamlarını 1 ay gecikme ile takip ettiğini belirten Çandır, rakamlar göz önüne alındığında tarımsal maliyetlerde yükseliş eğiliminin devam edeceğinin görüldüğünü kaydetti. Çandır, “Burada temel sorun, tarımsal maliyetlerdeki artış hızının tarımsal üretici fiyatlarındaki artış hızından yüksek kalmaya devam etmesidir. Bu eğilimin süreklilik göstermesi, tarım kesiminin fakirleşmesine sebep olmaktadır. Bu nedenle bu eğilimin tersine çevrilmesi zorunludur” değerlendirmesinde bulundu.

YILLIK EN YÜKSEK ARTIŞ GÜBRE VE ENERJİDE

Haziran ayı TARIM-GFE’de tarımda kullanılan mal ve hizmetlerin fiyatlarında aylıkta yüzde 8.33, yıllıkta yüzde 145.32’lik artış ilan edildiğini belirten Başkan Çandır, aylıkta tohumda yüzde 0.50, enerjide yüzde 20.71, gübrede yüzde 2.28, ilaçta yüzde 1.85, veteriner hizmetlerinde yüzde 0.13, yemde yüzde 7.26 artış olurken, yıllıkta tohumda yüzde 46.04, enerjide yüzde 228.03, gübrede yüzde 233.89, ilaçta yüzde 100.68, veteriner hizmetlerinde yüzde 31.88, yemde yüzde 145.70 artış olduğuna dikkat çekti. Çandır, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetlerin fiyatlarında aylık yüzde 4.57 ve yıllık yüzde 72.30’luk artış ilan edildiğini belirtti.

TÜİK’in Haziran ayı tarımsal üretici fiyat endeksi TARIM-ÜFE’yi aylık yüzde -0.66 ve yıllık ise yüzde 148.90 olarak ilan ettiğini anımsatan Başkan Çandır, “Tarımsal faaliyetlerde bulunanlar açısından son bir yıllık eğilim sürekli sektörün aleyhine seyrederken, iki aylık iyileşmenin ardından Haziran ayında ciddi bir aleyhte fark tekrar oluşmuştur” dedi.

Yurtiçi ve yurtdışı üretici enflasyonlarının (Yİ-ÜFE) tarım sektörünü dolaylı olarak etkilediğini söyleyen Çandır, Haziran ayında açıklanan aylık yüzde 6.77 ve yıllık yüzde 138.31 düzeyindeki Yİ-ÜFE ile aylık yüzde 9.18 ve yıllık yüzde 110.66 düzeyindeki yurtdışı üretici enflasyonunun sektörün geçmişten gelen maliyet yükünü gelecekte de taşıyacağını gösterdiğini ifade etti.

MEVSİMSEL DÜŞÜŞ

Haziranda tüketici enflasyonu TÜFE’nin aylık yüzde 4.95 ve yıllık yüzde 78.62 ilan edildiğini anımsatan Çandır, işlenmemiş gıda enflasyonunun Haziranda aylık yüzde -3.35 ve yıllık yüzde 91.65, yaş meyve sebze enflasyonunun ise aylık yüzde -15.20 ve yıllık 78.32 ilan edildiğini belirtti. Çandır, enflasyonda mevsim etkisinden kaynaklı mayıs, haziran ayında düşüş görüldüğünü söylerken, sonbahardan itibaren düşüşün sona erebileceği uyarısında bulundu.

Tekirdağ ve Çanakkale'de dolu: Sokaklar göle döndü, tarım alanları zarar gördü

Fotoğraf: İHA

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün saatler öncesinde uyardığı Çanakkale ve Tekirdağ’a dolu yağdı. Tekirdağ’da yollar su altında kaldı, Çanakkale’de de tarım alanları zarar gördü.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nce yapılan uyarıların hemen ardından Tekirdağ’ın Muratlı ilçesinde fındık büyüklüğünde dolu etkili oldu.

Dolunun bir anda bastırmasıyla sokakta dolaşan vatandaşlar kaçacak yer aradı. Şemsiyelerinde yetersiz kaldığı dolu yağışında vatandaşlar duvar dipleri ve tentelerin altında yağışın geçmesini bekledi.

Yaklaşık 10 dakika süren dolu, yerini sağanağa bıraktı.

Sokaklar şiddetli yağışla dereye döndü, yolda bulunan sürücüler de ilerlemekle güçlük çekti.

Çanakkale’de fırtına ve dolu

Çanakkale’nin Çan ilçesine bağlı Büyükpaşa köyünde saat 15.00 sularında sağanak ve fırtına etkili oldu.

Fırtınanın etkisi ile ağaç dalları kırılırken, ceviz büyüklüğünde dolu yağışı mısır ve ayçiçeği tarlalarında zarara yol açtı.

 

Traktörle tarım aleti arasında sıkışan sürücü hayatını kaybetti

Son dakika haberleri... Traktörle tarım aleti arasında sıkışan sürücü hayatını kaybetti

Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde traktörle tarım aleti arasında sıkışan bir kişi olay yerinde hayatını kaybetti.

Olay, Kandıra ilçesi Akbal Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, tarlada traktörle tarım aleti arasına sıkışan Orhan Kırmaz’ı görenler durumu görenler durumu sağlık, jandarma ve itfaiye ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri Kırmaz’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Jandarma ekipleri konuya ilişkin inceleme başlattı

Main Menu