22.09.2023 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı:

Kastamonu’da konuşan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Hamdolsun gıdayla ilgili bir sorun yaşamayız. Çünkü bizim Anadolu’nun bereketli toprağını karış karış alın teriyle işleyen üreticilerimiz var, ikincisi de üreticisini, ve yetiştiricisini her daim gözeten, onların bir şeyler yapması için, onların üretebilmesi için gayret eden de bir devletimiz var” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı:
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Avrupa Birliği’nin katkısı ile 555 milyon avroluk İli IPARD III Programı’nın Kastamonu’daki tanıtım toplantısına katıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü IPARD Yönetim Otoritesi tarafından düzenlenen tanıtım toplantısı il merkezinde bulunan bir otelde gerçekleştirildi. Toplantıda açılış konuşmasını gerçekleştiren Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanı Ahmet Abdullah Antalyalı, “TKDK şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçte de Tarım ve Orman Bakanlığımızın politikalarına uyumlu olarak, verimli, kayıtlı üretimin, sürdürülebilirliğin ve kaliteli üretimin gerçekleştiği bir tarım politikasıyla Avrupa Birliği kırsal kalkınma politikasını harmanlıyor olacak. IPARD III’deki yaklaşımımız temelde bu şekilde gerçekleşecek. Bakanlığımız Yönetim Otoritesi, kurumumuz ve diğer paydaşlarla, kapsayıcı, eşgüdümlü ve koordineli çalışmalarla IPARD III programını hazırlamış bulunmaktayız. Kırsaldaki yaşam standardını yükseltecek, tarıma dayalı sanayinin gelişmesine destek olacak, kaliteli ve sürdürülebilir üretimin gerçekleşmesini amaçlayan bir program hazırladık. Bu programda yeni tedbirler olacak. Özellikle kırsal altyapı, danışmanlık, yem bitkisi yetiştiriciliği gibi ve hibe oranlarımızda da artış sağlamış olacağız. Kadınlara ve gençlere pozitif ayrımcılık yaptığımızı ve bunlara ilave fonlar verdiğimizi ifade etmek isterim. IPARD programı çerçevesinde bugüne kadar 6 bin 500 kadın yatırımcımız ve 14 bin genç yatırımcımız işletmesinin sahibi oldu. Aslında yüzde 67’sini gençler, bizim yatırımlarımızdan yararlananların ve yüzde 42’si de kadınlardan oluşmakta. IPARD III programıyla Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda ekonomik ve sosyal gelişime destek vermeye tüm gücümüzle devam edeceğiz” dedi.

 

“Türkiye yüzyılında kırsal kalkınmada hedeflerimizi tutturmaya çalışacağız”


Programda konuşan Tarım Reformu Genel Müdürü ve Yönetim Otoritesi Başkanı Osman Yıldız da, proje ile ilgili bilgilendirmelerin 42 ilde devam ettiğini belirterek, “Mümkün olduğu kadar üreticimizi, yetiştiricimizi, yatırımcımızı bu yöne yönlendirmeyi, özellikle kadın ve genç girişimcilerimizi buraya yönlendirmeyi hedefledik. Bu hedefimizi de tutturmak için mücadele edeceğiz. Biz bakanlık olarak kırsal kalkınmada, gerek ulusal bütçeden, gerekse uluslararası bütçeyi kullanarak çok yoğun bir destekleme yapıyoruz. Biraz önce de Sayın Bakanımızla beraber Uzman Eller Projesi çerçevesinde bir ziyarette bulunduk. Gurur duyduk. Genç girişimcimiz, veteriner hekimimiz üretime katkı sağlıyor. Bizlere bu anlamda büyük destek veriyor. Kendileri de burada da zaten o girişimcilerimizde. Bundan sonra da sürecimiz hızlı bir şekilde devam edecek. Hedefimiz kadınlarımızı, gençlerimizi tarım sektörüne yönlendirmek, kırsal alanda yaşam kalitesini arttırmak, süreci sağlıklı bir şekilde yürütmek ve üretime katkı sağlamak. Biliyorsunuz bakanlık olarak üretimin ve üreticinin yüz yılı mottosunu kullanıyoruz. Çok anlamlı bir şey. Türkiye yüzyılında da inşallah kırsal kalkınmada hedeflerimizi tutturmaya çalışacağız. IPARD III programı kapsamında öncelikle önlediğimiz konular aslında yine kadın ve gençlerdi ve yeni tedbirler ortaya koyduk. Bu tedbirler arasında en önemlisi de kırsal altyapı tedbiri daha önce uygulamadığımız yem bitkileri üreticiliği, organik tarım. Biz bu konularda yine bir önceki program gibi programlar uyguladığımız gibi yoğun destekleme unsurlarını hayata geçireceğiz” diye konuştu.

 

“Tarımsal üretim yapmak için çok fırsatlar var”


Tanıtım toplantısında katılımcılara seslenen Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ise tarımsal üretim yapmak isteyen herkese destek verildiğini belirterek, “Kırsal alana yönelik yatırımları proje ve eylemleri arttırarak sürdüreceğiz, destekleyeceğiz. Genel müdürümüzün söyledi, TKDK başkanımız da söyledi, üretim yapmak isteyen herkes için mutlaka bir fırsat var. Ama tarımsal üretim yapmak için çok çok fırsatlar var. Bunlardan faydalanmak gerekir. Bir kardeşimizi ziyaret ettik, arkadaşlar söylediler. Türkiye’nin farklı üniversitelerinde okumuş iki kardeşim, kendi ata topraklarında yerine getirmişler. Onlar için fırsatının olabilir, olmayabilir, eksik kalır, zamana ihtiyacımız olur. Ama bu zamanı kısaltıcı, özellikle de başlangıç noktasıyla ilgili sorunlarına yönelik bakanlığımız çok titiz davranıyor. Bu uygulamalar son derece önemli. IPARD programlarının başta bir yönü daha var, sizin yatırımınız disipline eder, üretiminizle alakalı yapmanız gereken veya uygulamanız gereken hususlarda herhangi bir tereddüde düştüğünüzde yanınızda olur. Yani kendinizi o yatırıma başladığınız andan itibaren yapayanlız hissetmezsiniz. Gıda güvenliğini, bir memleketin bir dinletin, bir ülkenin güvenliği, hatta bağımsızlığının garantisi olarak görüyorsak kırsal kalkınmanın da ekonomi kilit bir refah unsuru olduğunu görmemiz ve bunu düşünmemiz gerekir. Bu manada ülkemizin rekabet gücünü arttırıcı noktada küçük ve orta ölçekli işletmelere, kooperatiflere ve üretici örgütlerine büyük Büyük sorumluluklar yaşıyor. Bu çerçevede ben IPARD III’ün sektör için, ülke için hayırlara vesile olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

 

“Gelişmeler ülkelerin gıda konusunda kendilerinin içine doğru dönmesine sebep oldu”


“Dünya eski bildiğimiz dünya değil” ifadelerine yer veren Yumaklı, “Bütün her şeyin dengesinin değiştiği, iklimin değiştiği, ülkelerin arasındaki ilişkilerin değiştiği, hatta aile bireylerinin arasındaki ilişkinin değiştiği bir dönemdeyiz. Dolayısıyla o değişikliklere göre kendinizi dizayn etmeniz gerekir. Biz bunlara ‘yeni normal’ dedik. Yani Kastamonu’nun tamamına bir yıl daha yağması gereken yağmur sadece Bozkurt’a bir günde yağabiliyor. Buna kendimizi hazırlamamız lazım. Bu sadece derenin ıslahını yapmak değildir. Başka türlü problemler çıkmaya başladı. Şimdi yeni normal dediğimiz şey, artık sizin kendi hayatınızı, kendi uygulamanızı, bundan sonraki tahayyüllerinizi dizayn edeceğiniz hususlar demek. İklim değişti, salgın hastalıklar başladı, bugün Rusya ile Ukrayna arasında, yarın başka ülkeler arasında sorunlar oluşabilir. Dolayısıyla bütün bunlara dikkat ediyorsanız ülkelerin gıda konusunda kendilerinin içine doğru dönmesine sebep oldu. Adına ‘gıda milliyetçiliği’ dedik. Yani kendi ihtiyacı olmasa bile gidişatı görüp ‘şu ürünle alakalı ihracat yasağı koydum’ diyebiliyor. Sizin paranızın olması hiçbir şey ifade etmez, alamazsınız. İşte biz hükümet olarak, devlet olarak bunların planını programını yapıyoruz. Bugün beraber olmamıza vesile olan bu programla bunların her birinin mikro bileşenleri çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

 

“Hamdolsun gıdayla ilgili bir sorun yaşamayız”


Türkiye’nin verimli toprakları ve üreticisi sayesinde gıda problemi yaşamayacağına dikkat çeken Yumaklı, “Türkiye yüz yıllık üretimin ve üreticinin yüzyılı olacak ve sizden üretmek istediğinizde biz yanınızdayız. Gıda arz güvenliği ne demek? Birkaç husus var, altını çizmek istiyorum. Bir kere Türkiye olarak kentimizi rehavete kaptırmamak kaydıyla şöyle rahatlığımız var. Hamdolsun gıdayla ilgili bir sorun yaşamayız. Çünkü bizim Anadolu’nun bereketli toprağını karış karış alın teriyle işleyen üreticilerimiz var. İkincisi de üreticisini, ve yetiştiricisini her daim gözeten, onların bir şeyler yapması için, onların üretebilmesi için gayret eden de bir devletimiz var. Son 21 yılda üreticimize 845 milyar liralık tarımsal üretim desteği verdik. Kırsal kalkınmada 90 binin üzerinde proje desteklendi. Tarım arazilerinin satış ve miras yoluyla bölünmesi engellendi, bir kurala bağlandı. Tarım dışına çıkartılan arazilerin oranı da hem azaltıldı hem de bu konuda son derece de katı kurallar konuldu. Orman köylüsünü unutmadık. ORKÖY çerçevesinde orman köylülerine yaklaşık 15 milyar liralık hibe desteği sağlandı. TARSİM, diğer uygulamalar var. Kastamonu’ya yaklaşık 12 milyar liralık 21 yılda tarımsal destek verildi. IPARD çerçevesinde 489 proje yapılmış, 687 milyon liralık hibe desteği sağlanmış” şeklinde konuştu.


Tarımsal üretimin arttırılması için yapılan düzenlemeler ile ilgili de konuşan Yumaklı, tarım alanlarının boş kalmaması için her türlü çalışmayı hayata geçirdiklerini ifade etti.

 

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı:

Düzce'de 'mil kuraklığı' tarım alanı ve meraları etkiledi

Düzce'de 'mil kuraklığı' tarım alanı ve meraları etkiledi

Düzce’de temmuz ayı başında 3 gün boyunca aralıksız süren yağışların yol açtığı sel ve taşkınlar, Melen Barajı’nı besleyen çayın havzasına büyük zarar verdi.

Çoğunluğu mera 3 bin hektarlık arazi, 40 ila 50 santimetre kalınlığında mille kaplandı.

Düzce’de ‘mil kuraklığı’ tarım alanı ve meraları etkiledi

Mil kuraklığının meydana geldiği havza ve çevresinde, Tarım ve Orman Bakanlığı koordinesinde, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü ile Tarım ve Orman İl Müdürlüğü işbirliğinde çalışmalar yürütülüyor.

Tarım ve Orman İl Müdürü Esra Uzun, sel felaketinin ardından yaşanan kuraklık nedeniyle mil kaplanması meydana gelen 4 meranın otlanmasında gecikmeler yaşandığını söyledi.

Düzce’de ‘mil kuraklığı’ tarım alanı ve meraları etkiledi

Yeşillenme olmazsa havadan tohumlamayla mera ıslah çalışması yapılacak

Hayvancılıkla uğraşanların zarar görmemesi için tedbirler aldıklarını anlatan Uzun, “Söz konusu meralarda hayvan otlatan üreticilerimize 3 bin 875 buğday samanı balyası dağıtımı yapıldı. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığınca acil destek giderlerinden 15 milyon lira ilimize ödenek ayrıldı. Bu ödenek selden zarar gören çiftçilerimizin hesaplarına yatırıldı.” diye konuştu.

Uzun, sonbahar yağışlarıyla bölgede yeniden çimlenme olmasını beklediklerini dile getirerek, “İstenilen yeşillenmenin olmaması durumunda ise havadan tohumlamayla mera ıslah çalışması yapmayı planlıyoruz.” dedi.

Düzce’de ‘mil kuraklığı’ tarım alanı ve meraları etkiledi

Havzanın manda yetiştiriciliği açısından da çok önemli bir yer olduğunu vurgulayan Uzun, ilde 4 bin civarında manda bulunduğunu ve “Anadolu Mandasının Halk Elinde Islahı Projesi” kapsamında çalışmalar yürüttüklerini kaydetti.

“Selden sonra yağış olmaması nedeniyle böyle bir hadise yaşandı”

Uzun, Efteni Havzası çevresindeki meralarda da gerekli çalışmayı yaptıklarını belirterek, şöyle devam etti:

“Daha önce de burada ıslah çalışması yapılmıştı ama sel suyu meranın üstünü tekrar örttü. Teknik ekibimiz ve DSİ çalışmalarını, muhtarlarımız ve hayvan üreticilerimizle istişare içinde sürdürüyor. Mil kuraklığı bizim beklediğimiz bir şey değildi. Selden sonra yağış olmaması nedeniyle böyle bir hadise yaşandı.”

Düzce’de ‘mil kuraklığı’ tarım alanı ve meraları etkiledi

“Mevsim şartları müsaade edene kadar çalışmayı planlıyoruz”

DSİ Düzce 55. Şube Müdürü Deniz Yıldız da son taşkınların Efteni Gölü çevresindeki yerleşim birimleri, mera ve tarım arazilerine zarar verdiğini ifade etti.

Tekrar taşkın, su baskını ve millenme gibi sorunların yaşanmaması için havzayı besleyen dere yataklarını temizleme çalışmalarına devam ettiklerini aktaran Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uğur Suyu, Büyük ve Küçük Melen gibi dereler Efteni Gölü’nü besliyor. Gölün çevresinde meydana gelen tarımsal zararların bertarafı için dere yataklarının açılmasıyla alakalı DSİ Genel Müdürlüğümüze bağlı 60 makine, 100 kadar da teknik personel çalışmakta. Dere yataklarını temizleme çalışmalarımız devam ediyor, yaklaşık yüzde 70 oranında yol kat etmiş durumdayız. Mevsim şartları müsaade edene kadar da çalışmayı planlıyoruz.”

Düzce’de ‘mil kuraklığı’ tarım alanı ve meraları etkiledi

Yıldız, meteorolojik verilere göre Düzce’nin birkaç yıldır temmuzun yaklaşık 10 günlük döneminde yağış aldığını, sonraki sürecin ise kurak geçtiğini söyledi.

Gölün taşmasıyla havzayı besleyen büyük derelerin çevresindeki mera ve tarım arazilerinin üzerinde mil biriktiğini anlatan Yıldız, “Yağış almayınca mil alttaki verimli tarım arazisinin üzerini örtmüş oldu. Bu süreç önümüzdeki yıl bahar aylarına kadar devam edecektir. Tekrar yağışların gelmesiyle meralar eski canlılığına kavuşacaktır.” ifadesini kullandı.

Ukrayna ve Polonya Tarım Bakanları İthalat Yasağı Konusunu Görüştü

Ukrayna Tarım Politikası ve Gıda Bakanı Mykola Solskiy ile Polonya Tarım Bakanı Robert Telus, Ukrayna tarım ürünlerine getirilen ithalat yasağı konusunu telefonda görüştü. Görüşmede, Ukrayna tahılı ithalatına getirilen yasağın ele alındığı ve çözüm önerilerinin tartışıldığı belirtildi.

Ukrayna Tarım Politikası ve Gıda Bakanı Mykola Solskiy ile Polonya Tarım Bakanı Robert Telus’un, Ukrayna tarım ürünlerine getirilen ithalat yasağı konusunu telefonda görüştüğü bildirildi.

Ukrayna Tarım Politikası ve Gıda Bakanlığından yapılan açıklamada, Solskiy ile Telus’un telefon görüşmesi gerçekleştirdiği belirtildi.

Görüşmede, Ukrayna tahılı ithalatına getirilen yasağın ele alındığı kaydedilen açıklamada, “Ukrayna’nın bu konudaki çözüm önerisi ele alındı. Her iki ülkenin çıkarlarını dikkate alan bir çözüm bulunması konusunda mutabakata varıldı. Önümüzdeki günlerde görüşmeler, müzakereler yapılacak. Polonya tarafı, Ukrayna’nın tahıl ihracatıyla ilgili planını analiz edecek ve buna yönelik teklifler hazırlayacak.” ifadelerine yer verildi.

Polonya Tarım Bakanı Telus da Polonya haber ajansı PAP’a yaptığı açıklamada, Ukraynalı mevkidaşıyla konuya ilişkin görüşmesinin detaylarını paylaştı.

Telus, Ukrayna ile yaşanan tahıl krizine ilişkin Kiev ile görüşmelere hazır olduklarına dikkati çekerek, “Ukrayna’nın Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) yaptığı şikayeti geri çekmesini önerdim, zira görüşmelere oturup gelecekteki çözümleri tartışabilmemiz ve tabii ki Polonya’nın çıkarlarını güvence altına alabilmemiz için gerekli olan koşul budur.” açıklamasını yaptı.

???????Solskiy’e görüşmelere hazır olduklarını bildirdiklerini ifade eden Telus, “Kendisine bazı şeylerin düzene sokulması gerektiğini söyledim. Ukrayna’nın DTÖ’ye yaptığı şikayeti geri çekmesini önerdim, zira görüşmelere oturup gelecekteki çözümleri tartışabilmemiz ve tabii ki Polonya’nın çıkarlarını güvence altına alabilmemiz için gerekli olan koşul budur.” değerlendirmesinde bulundu.

Telus, Ukrayna tarafından atılan adımların iki ülke ilişkilerine hizmet etmediğinin altını çizerek, Polonya’nın Ukrayna tahılının ülke üzerinden geçmesini ancak topraklarına girmemesini mümkün kılacak bir dayanışma koridoru kurulmasını önerdiğini söyledi.

Polonya-Ukrayna gerginliği büyüyor

AB Komisyonunun Ukrayna tahılına uygulanan kısıtın uzatılmayacağını açıklamasının ardından Polonya Ukrayna’dan tahıl ithalatına uyguladığı ambargoyu uzatma kararı almıştı.

Varşova’nın bu adımı Kiev’in DTÖ’ye şikayette bulunmak da dahil olmak üzere sert bir tepki vermesine neden olmuştu. Buna karşılık Varşova, yaptırım listesine daha fazla Ukrayna malı eklenebileceği uyarısında bulunmuştu.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Avrupa’daki bazı kesimleri, tahıl ihracatı konusunun Rusya’ya fayda sağlamasına izin vermekle suçlamıştı.

Zelenskiy’nin sözleri Polonya’nın öfkeli tepkisine yol açmış, Ukrayna’nın Varşova Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığına çağrılarak protesto edilmişti.

Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, 20 Eylül’de iki önemli açıklama yapmıştı.

Morawiecki, Polsat News televizyonuna verdiği ilk demeçte, “Ukraynalı yetkilileri uyarıyorum eğer çatışmayı bu şekilde tırmandırırlarsa, Polonya topraklarına ithalat yasağına daha fazla ürün ekleyeceğiz.” değerlendirmesinde bulunmuş, akşam saatlerinde yaptığı ikinci açıklamada ise “Artık Ukrayna’ya herhangi bir silah göndermiyoruz, çünkü artık kendimizi en modern silahlarla silahlandıracağız.” ifadelerini kullanmıştı.

Hayvancılık işletmelerine hibe

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre; Hayvancılık Genel Müdürlüğü (HAYGEM), hayvancılık işletmelerinin altyapısının geliştirilmesi, kapasiteleri ve verimliliklerinin artırılması, daha hijyenik şartlarda üretim yapılarak kaliteli ürün elde edilmesi, daha iyi gen kaynağına sahip sürü elde edilmesi amacıyla aile işletmelerinin projelerini destekliyor. İl tarım ve orman müdürlükleri vasıtasıyla gelen projeler HAYGEM tarafından değerlendiriliyor. Bu kapsamda 2023 yılı için şu ana kadar Ordu, Şırnak, Diyarbakır, Gümüşhane, Manisa, Ardahan, Denizli, Mardin, Kütahya, Trabzon, Hakkari’den 13 yöresel proje değerlendirilerek toplam 11 milyon 137 bin 382 TL’lik hibe desteği sağlanması uygun bulundu.


‘YETİŞTİRİCİLERİN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

​Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, yazılı açıklama ile kırsalda aile işletmeciliğinin desteklenmesi ve hayvansal üretimin artırılmasının temel stratejilerinden biri olduğunu belirtti. Daha fazla ve kaliteli ürün elde etmek, ürünlerin muhafazası, pazara ulaştırılması ve değerinde satılmasını sağlamak amaçlarıyla yetiştiricilere destek verdiklerinin altını çizen Yumaklı, aile işletmeciliği başta olmak üzere gençlere ve kadınlara pozitif ayrımcılık yaptıklarını kaydetti. Yöresel hayvancılık yatırımlarına önem verdiklerini ve aile işletmeciliğini daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini kaydeden Yumaklı, “İl tarım ve orman müdürlüklerimiz vasıtasıyla gelen yöresel projeleri değerlendirmeye ve yetiştiricilerimizin her daim yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Ardahan'da Süt Üretimi ve Hayvancılık Sorunları

Ardahan’da genç nüfusun göç etmesi ve artan maliyetler yüzünden köylülerin hayvancılığı bırakması, süt ve süt ürünlerinin üretimini olumsuz etkiliyor. İsmail Canbaz, köylülere acil hayvansal ve tarımsal destek yapılması gerektiğini belirtti.

Ardahan’da süt işletmeciliği yapan İsmail Canbaz, “Eskiden haftada ve ayda 3-4 kez ürün alan müşterilerimiz 2-3 ayda almaya başladılar. Günden güne artan maliyetler yüzünden doğal olarak peynir fiyatları da artıyor. Mesela geçen yıla kadar fabrikamızın günlük süt işleme kapasitesi 60 ton iken bugün ise sütün yokluğundan dolayı 20-25 tona kadar düşmüştür” dedi.

Hayvancılık için geniş ve düz arazilere sahip Ardahan’da son yıllarda genç nüfusun göç etmesi ve artan maliyetler yüzünden köylülerin hayvancılığı bırakması, süt ve süt ürünlerinin üretimini olumsuz etkiledi. 20 yıldır kendi firmasında müşteri temsilciliği yapan İsmail Canbaz, “Köylülere acil hayvansal ve tarımsal bir destek yapılmalıdır” diye konuştu.

“BESİ HAYVANCILIĞINDAN ÇOK MERA HAYVANCILIĞI YAPILMAKTA”

İsmail Canbaz şunları söyledi:

“Ardahan doğumluyum. Yaklaşık 20 yıldan beri kendimize ait olan süt ürünleri firmamızda çalışmaktayım. Üretim tesisimiz Ardahan’ın Göle ilçesinde yaklaşık 1964 yılında kurulmuş ve biz üçüncü kuşak oluyoruz ve büyük babamızdan beri bu mesleği icra etmekteyiz. Bizim kendi hayvanlarımız yok ama köylülerden topladığımız sütü toplayıp kendi mandıralarımızda işliyoruz. Yani üretimimiz tamamen doğal kaynaklardan beslenen hayvanlardan elde edilen sütlerle mamullerimiz yapıyoruz. Şöyle ki Ardahan’da besi hayvancılığı yoktur tamamen mera hayvancılığı yapıldığı için hayvanlarımız doğadan beslenmektedirler. Dolayısıyla aldığımız sütler günlük ve doğal bir şekilde tesislerimize gelir ve tesislerimizde de el değmeden işlenerek müşterilerimize ulaştırılır. Şöyle taze kaşarımız var ve yaklaşık 12-13 kilogramlık sütten elde edilir, eski ve yine göbek kaşarımız var ve Kafkas arı ırkından elde ettiğimiz tamamen organik çiçek balımız var ve bu ürün Artvin ve Ardahan’a mahsus bir üründür. Gravyerimiz var ve gravyerimizin özelliği diğer kaşar peynirden ayıran özellik günlük taze süt ve yayla sütü olması lazım ve aynı zamanda 20-25 kilo sütten ancak 1 kilo elde edilir ve yine burada yöremizin olmazsa olmazı çeçil peynirimiz.

“İŞLERİMİZ ÖNCEKİ YILLARA NAZARAN AZALDI”

İşlerimiz önceki yıllara nazaran üretimden kaynaklı belli sıkıntılar nedeniyle biraz düşüşümüz var ve doğal olarak geçmişe göre süt bulmakta sıkıntılar yaşıyoruz. Bölgemizde ciddi bir göç yaşanması ve tabiri caizse ben Ardahan’ı bir sabuna benzetiyorum ve günden güne eridiğinin farkındayız. Tereyağının fiyatlarının yüksek olması tamamen maliyetle alakalı ve biliyorsunuz bu yakıttaki artışlar ve üreticilerin hayvancılığı bırakması gibi etkenler. Bizi en çok etkileyen durum, süt bulmakta zorlanıyoruz ve köylerde üretim yok, bir göç var ve hayvancılığa yeterince bir destek yok. Şöyle söyleyeyim; insanlarımız ineği sağmaktan ziyade besi hayvanı yetiştirmeye yönelerek kesime önem vermeye başladılar. Bu aslında bir nevi kolaycılığa yöneldiler. Maliyetler açısından da baktığımızda süt üretiminden ziyade besi hayvancılığıyla kesime yönelmek daha az maliyetli olması sebebiyle buraya yönetildi ama her şeye rağmen biz bütün bu üretimi yapıp müşteriye ulaştırmamız lazım ve biz bütün bu şartları zorlayarak üretim yapıp müşterilerimize ürünlerimizi ulaştırmaya çalışıyoruz. Ne diyelim milletimize Allah yardım etsin. Satışta şöyle zorlanıyoruz, tamamen bizden kaynaklı değil vatandaşın bütçesiyle alakalı. Eskiden haftada ve ayda 3-4 kez ürün alan müşterilerimiz 2-3 ayda almaya başladılar. Günden güne artan maliyetler yüzünden doğal olarak peynir fiyatları da artıyor. Mesela geçen yıla kadar fabrikamızın günlük süt işleme kapasitesi 60 ton iken bugün ise sütün yokluğundan dolayı 20-25 tona kadar düşmüştür.

“TARIMSAL VE HAYVANSAL DESTEK VERİLMESİ LAZIM”

Bunun için çalışmaların yapılması lazım, köylülere tarımsal ve hayvansal desteklerin verilmesi lazım ve özellikle kredilerin kontrollü bir şekilde verilmesi gerekiyor çünkü şöyle söyleyeyim bir ailede 4-5 kişinin kredi almasına gerek yok, şöyle ki kimin üzerine hayvan var ise onun adına kredi verilmelidir. Köylülerimize yakıt, gübre, saman ve tahıl yardımı yapılması lazım ki, bizlerde köylülerimizden direkt ve hakkını vererek daha uyguna alıp dolayısıyla da bizler de vatandaşlarımıza daha uygun bir şekilde satmalıyız. Türkiye’nin 81 ilinin güzel olduğu kadar Ardahan’da bu illerin başında gelmektedir ve tamamen güzel doğası ve taş evleriyle, mağaralarıyla, nehirleriyle görülmeye değer bir ilimizdir ve bütün yurttaşlarımızı Ardahan’a bekliyoruz.”

Erzurumlu çiftçi TKDK desteğiyle mor Karaman cinsi koyun yetiştiriyor

Erzurumlu çiftçi Osman Yıldırım, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından sağlanan destekle kurduğu çiftlikte mor Karaman cinsi koyun yetiştiriyor. Yıldırım, TKDK’nın desteğiyle modern bir tesis kurduklarını ve hayvanların verimliliğinin arttığını belirtti.

MUHAMMET MUTAF/MUSTAFA ÇALKAYA – Erzurumlu çiftçi Osman Yıldırım, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumundan (TKDK) aldığı destekle kurduğu çiftlikte mor Karaman cinsi koyun yetiştiriyor.

Anadolu Ajansının (AA) kırsal kalkınma destekleriyle hayata geçirilen yatırımların ele alındığı ve eylülde tamamlanması planlanan “Kırsalı Geliştiren Destekler” başlıklı dosya haberinin 10’uncu bölümünde, AA muhabirleri TKDK destekleriyle Erzurum’da hayvan çiftliği kuran Osman Yıldırım ile görüştü.

Dedelerinden kalan arazide çiftçilikle uğraştıklarını belirten Yıldırım, yaptıkları araştırma sonrası yeni bir çiftlik kurmaya karar verdiklerini söyledi.

Yıldırım, “Yatırım için geçen sene TKDK’ye başvuru yaptık ve aldığımız destek sayesinde koyunculuğa odaklandık ve mor Karaman cinsi koyun üretme çiftliği kurduk. Iğdır’daki üretme çiftliğinden safkan mor Karaman cinsini buraya getirdik. Biz de burada mor Karaman cinsi koyun üreterek damızlık olarak satmayı düşünüyoruz.” dedi.

Mor Karaman cinsini seçerken fikir aldıklarını dile getiren Yıldırım, bölge için en ideal cinsin bu olduğuna karar verince üretime başladıklarını bildirdi. Yıldırım, bölgede anaç desteğinin direkt olarak verilmesi gerektiğini ifade etti.

Proje süresince TKDK yetkililerinin yardımcı olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Erzurum’un en büyük gelir kaynağı hayvancılık. Bölgede bu tür tesisler ne kadar çok yapılırsa hayvancılık o kadar gelişir, ekonomiye katkısı da artar. Bizim ürettiğimiz hayvanları Gaziantep, Diyarbakır ve İzmir bölgesine gönderiyoruz.” diye konuştu.

“Hayvanların verimliliği de arttı”

TKDK desteğiyle kurulan tesislerin modern olduğuna dikkati çeken Yıldırım, bu tür tesislerde hayvanların daha sağlıklı ve bakımlı olduğunu anlattı. Yıldırım, “Hayvanların altında bulunan tahta mazgallar sayesinde daha temiz bir ortam oldu. Hayvanların verimliliği de arttı.” değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım, gelecek dönemlerde tesisi büyüteceklerini belirterek, mandıra kurup kendi ürünlerini üretmek istediklerini anlattı.

Tesisisin kapalı alanının 2 bin 700 metrekare olduğu bilgisini veren Yıldırım, 4 milyon 200 bin lira destek aldıklarını söyledi. Yıldırım, işletmenin 500 küçükbaş hayvan kapasiteli olduğunu sözlerine ekledi.

Main Menu