Zincir markette 190 lira Tarım Kredi'de 80 lira!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tarım Kredi’nin 2 bin 170 hizmet noktasında 600 çeşit ürün en ucuz fiyatla satışa sunulacağını belirtti. Peki bu ürünler hangileri? Tarım Kredi ve Zincir marketlerin etiket fiyatlarında son durum ne? Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu ,”en etkili yaptırım ifşa ve mağaza kapatmadır” diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde kabine toplantısının ardından çiftçi ve tüketicilere yeni müjdeler verdi. Gübre ve yem fiyatlarının nisan sonuna kadar sabitlendiğini duyuran Erdoğan, Tarım Kredi satış noktalarının sayısının 3 bine çıkarılacağını söyledi. Ayrıca Tarım Kredi’nin 2 bin 170 hizmet noktasında 600 çeşit ürün en ucuz fiyatla satışa sunulacağını belirtti. Peki bu ürünler hangileri? Tarım Kredi ve Zincir marketlerin etiket fiyatlarında son durum ne? Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu piyasadaki son durumu anlattı: Ağaoğlu milliyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Tüketicinin sigortası serbest piyasa ortamında tam rekabet şartlarının oluşmasıdır. Oysa Rekabet Kurumu’muzun yaptığı incelemeler sonucunda uyguladığı yaptırımlar göstermektedir ki fahiş fiyatlarla mücadele eden tüketiciler tam rekabet ortamında olmayıp bir kısım zincir marketler ve üreticiler adeta kartel oluşturup müşterek fiyat ve satış koşulları belirlemek suretiyle tüketicileri istismar etmişlerdir.
‘EN ETKİLİ YAPTIRIM İFŞA VE MAĞAZA KAPATMADIR’
Şu unutulmamalıdır ki tüketicinin en büyük gücü tüketmemekten kaynaklanır. Haksız yere fiyat artışı yapan ve enflasyonist ortamda vurgun peşinde koşan aşırı kazanç sevdalılarına uygulanacak yaptırımların yanı sıra en etkili yaptırım ifşa edilmeleri ve mağaza kapatma olacaktır.
Bu yaptırımların yanı sıra ifşa edilmeleri halinde tüketiciler kendilerine haksızlık yapan markaların ürünlerini zincir marketlerin mağazalarını boykot ettikleri taktirde yaptırımların en büyüğü ile karşılaşmış olacaklardır.
‘TÜKETİCİ EN ETKİLİ CEZAYI UYGULAYACAK’
Çünkü haksız yere fiyatı artan ürünler tüketiciler tarafından satın alınmadığı taktirde depolarda ve raflarda çürümeye terk edilecektir. Bu nedenle Ticaret Bakanlığı’nın haksız ticari uygulama kapsamında gereksiz fiyat artışı yapan üreticiler, satıcıları, markaları ifşa etmesi büyük önem arz etmektedir. Böylelikle tüketici kendisine haksızlık yapanın ürünlerini satın almayarak en etkili cezayı uygulamış olacaktır.
Dolar birkaç aydır yatay seyrettiği, akaryakıt fiyatları gerilediği halde indirim bekleyen tüketiciler asgari ücretin açıklanmasıyla şok zamlarla karşılaştılar.
TARIM KREDİ’DE İNDİRİMLER BAŞLADI MI, HANGİ ÜRÜNLER İNDİRİM KAPSAMINDA?
600 üründe indirimler başladı. Bilinçli tüketiciler Tarım Kredi’nin ve Toprak Mahsulleri Ofisi’nin kendi markalı ürünlerini tercih ettikleri taktirde ve 1 kilogram ve 2.5 kilogram satılan ürünlerin fiyat mukayesesini yapmaları halinde avantajlı çıkacaklardır. Çünkü bir 1 kilogramı 21 liradan satılan kırmızı mercimeğin 2.5 kilogramlık paket fiyatı 66 liraya gelmekte. Böylelikle tek tek bir 1 kilogram alan tüketici 63 lira ödemiş yani 2.5 kilogramlık fiyattan 3 lira daha ucuza yarım kilo daha fazla kırmızı mercimek alabilmektedir.
‘ZİNCİR MARKETTE 37.5 LİRA, TARIM KREDİ DE 21 LİRA’
Tarım kredi ürünlerinde indirim var. Kırmızı mercimek Tarım Kredi’de standart 22.5 lira indirimli olanı 21 lira fiyatla satılırken, başka bir zincir markette 37.5 liradır.
ZİNCİR MARKETTE 190 LİRA OLAN BEYAZ PEYNİR TARIM KREDİ DE 80 LİRA’
Beyaz peynir zincir markette markasına göre 180-190 lira fiyatla satılmaktayken, Tarım Kredi’de bugün 80 lira kg fiyatla satılmaktadır.
Kutu sütün litresi zincir marketlerde 28 lirayken, Tarım Kredi’de 14.75 kuruştur. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün, şeker, un, bakliyat, meyve. Domates zincir markette 22.5 lira ile satılırken, burada 14.90 kuruştur.”
Gübre ve yem fiyatlarının sabitlenmesi üreticilere olumlu yansıyacak
Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği, Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerince satılan gübrelerde yüzde 13’e varan indirim yapılmasını son derece olumlu karşıladı. Nisan ayına kadar fiyatların sabitlenmesi durumunda üreticilerin ciddi rahatlaması beklentisi hakim.
Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Genel Başkanı Mehmet Ali Ünal, COVID-19 salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın getirdiği küresel enerji krizinin tüm dünyada yarattığı olumsuzlukların Türkiye’ye de yansıdığını söyledi.
Üreticilerin kullandığı kimyevi gübrede ham maddenin doğal gaz olmasının doğrudan ürün fiyatlarını artırdığını ifade eden Ünal, “Türkiye olarak tarımda kullanılan taban gübresi ve üst gübrenin büyük çoğunluğunu Rusya’dan ithal ettiğimiz doğal gaz ya da direkt olarak oradan temin ettiğimiz gübreler üzerinden sağlamaktayız. Cumhurbaşkanı’mızın açıklamış olduğu Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerinde satılan DAP, üre, amonyum sülfat, 20-20-0 ve nitropower gübrelerinde yüzde 13’e varan indirim yapılmasını son derece olumlu bir hamle olarak görüyoruz.” diye konuştu.
Ünal, tarımsal üretimde üst gübrenin mart-nisan-mayıs döneminde uygulandığını dile getirerek şu değerlendirmede bulundu:
“Nisan ayına kadar fiyatların sabitlenmesi üreticilerimizin ciddi anlamda rahatlamasını sağlayacaktır. Böylece üreticilerimiz rahatça maliyet hesaplarını yapabilecek, ‘Acaba gübreye zam gelir mi?’ diye düşünmek zorunda kalmayacaktır.”
Üreticilerin büyük kısmının gübre tedarikini Tarım Kredi Kooperatifleri üzerinden temin etmeye çalışacağını vurgulayan Ünal, mal tedarik zincirindeki piyasa dengesine dikkat edilmesi ve stokçuluğun önüne geçilmesi gerektiğini bildirdi.
Ünal, Tarım Kredi’nin hayvancılık işletmelerinin özellikle kış aylarında vazgeçilmezi olan karma yemde de yüzde 5’e varan indirim ve fiyat sabitlemesi uygulamalarının üreticilere ciddi katkı sağlayacağına dikkati çekerek şunları kaydetti:
“Ülkemizin büyük çoğunluğunda, kış aylarında küçük büyük bütün işletmeler besi için kaba ve kesif yemlere başvurmak zorundadırlar. Tarım ve Orman Bakanlığının, elindeki enstrümanları bu şekilde kullanarak piyasayı regüle etmesini ve çiftçilerimizi tüccarlara ezdirmemesini temenni ediyor, devletimizden kesintisiz üretim için teşviklerin daha da artırılmasını talep ediyoruz.”
Süt üreticileri yem fiyatının sabitlenmesinden memnun
Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Tevfik Keskin de yapılan hamlelerin piyasaya yöne vereceğine işaret ederek, “Alınan kararla yem fiyatlarının anlamsız yere artmasının önüne geçilecektir.” dedi.
Süt üreticilerinin en büyük girdi maliyetlerinden birinin yem olduğunu belirten Keskin, üreticilerin fiyatların sabitlenmesinden memnun olduğunu ifade etti.
Büyükşehir Belediyesinden tarım ve hayvancılığa destek
Kayseri Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı, tarım ve hayvancılık alanında çiftçiye ve besiciye destek verdi.
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, yazılı açıklamasında, meclis kararı gereğince hayvancılığı desteklemek amacıyla hayvan kayıt sisteminde (TÜRKVET) aktif kaydı bulunan ve kendi üzerine su abonesi olan 10 ayda 9 bin hayvan işletmesi sahibine 4 milyon 400 bin lira harcanarak faturaların yüzde 50’sinin Büyükşehir Belediyesince karşılandığını kaydetti.
Büyükkılıç ayrıca, hayvanların su ihtiyacını karşılamak amacıyla 4 bin saç sıvat alınarak 290 mahalleye dağıtımı ve 230 hayvan içme suyu tesisi yapıldığını, 45 mahalleye 65 beton sıvat tesisinin hayvancılıkla uğraşan vatandaşların kullanımına sunulduğunu aktardı.
Tarım işletmesi gibi okul
Bursa’da, 1891’de kurulan, Hamidiye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, hem besledikleri tavukların yumurtalarını satıp gelir elde ediyor, hem de ektikleri sebzelerin hasadını yapıyor. Okulda, 102 çeşit ürün yetiştirilip satılıyor. 1 milyon lira ciro yapılan satışlardan, öğrencilerin de 400 ile 1000 lira arasında değişen kazanç sağlayıp harçlıklarını çıkardıklarını söyleyen Müdür Başyardımcısı Nevin Günlemeç Kurutaş, “Önümüzdeki yıl için öngörümüz 10 milyon lira” dedi.
Sultan 2’nci Abdülhamid’in talimatıyla Bursa’da 1891 yılında Hamidiye Ziraat Mektebi adıyla kurulan, Hamidiye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde, 45 öğretmen ile 600 öğrenciye eğitim veriliyor. Okulda ‘Yiyecek’, ‘İçecek ve Gastronomi’, ‘Laboratuvar Hizmetleri’, ‘Gıda Teknolojileri’, ‘Hayvan Sağlığı ve Tarım Teknolojileri’ olmak üzere 5 alan bulunuyor. Öğrenciler, bir yandan besledikleri tavukların yumurtalarını satarak gelir elde ediyor, bir yandan da ektikleri sebzelerin hasadını yapıyor. Bu yıl üretime başlanan okulda, kurutulmuş gıda, sirke, salça, tarhana, erişte, yumurta, sebze-meyve, süs bitkisi, çiçek yağı, zeytinyağı ve tıbbi aromatik bitkilerin de aralarında olduğu 102 çeşit ürün yetiştirilip satılıyor. 1 milyon lira ciro yapılan satışlardan, öğrenciler de 400 ile 1000 lira arasında değişen kazanç sağlayıp harçlıklarını çıkarıyor.
Teorik eğitimin yanında uygulamalı eğitime önem veren okul yönetimi, ‘Hayvan Sağlığı’ bölümü öğrencileriyle yumurta üretimi yapıyor. Yaklaşık 3 bin tavuğun beslendiği okulda, her gün elde edilen yaklaşık 2 bin 500 yumurta, hem toptan hem de perakende olarak satılıp döner sermayeye kazanç sağlıyor. Bu şekilde hem okul kazanıyor hem de öğrenciler aile ekonomisine katkı sağlıyor. Teorik eğitimin yanı sıra uygulamalı eğitimle öğrencilerin gelişimine katkı sağlamaya çalıştıklarını belirten Hayvan Yetiştiriciliği ve Sağlığı Alan Şefi Veteriner Hekim Eray Şentürk, “Kümesimizde yaklaşık 3 bin tane tavuğumuz var. Döner sermaye kapsamında elde edilen kara göre öğrencilerimiz de kazanç elde ediyorlar. Yaklaşık 2 bin 500 adet yumurta elde ediyoruz. Burada beslemesinden toplanılmasına, paketlenmesinden sevkiyatına kadar her aşamasında öğrencilerimiz yer alıyor. Gezen tavuk yumurtası piyasada 15’li şekilde satılıyor. 50 lira ile 65 lira bandında değişiklik gösteriyor. Biz burada toptan olarak satıyoruz. Firmaların aldığı sayıya göre fiyatlandırıyoruz. Perakende olarak da satış yapıyoruz. Orta boylar 50 lira, büyük boylar da 65 liradan satılıyor. Fiyatlarımız piyasaya göre bir nebze daha uygun” diye konuştu.
Okulda 5 alanda eğitim ve öğretim yaptıklarını belirten Hamidiye Mesleki ve Teknik Lisesi Müdür Başyardımcısı Nevin Günlemeç Kurutaş, “Bu alanlarımızda eğitimlerimiz devam ediyor ama aynı zamanda bizim farklı olarak yaptığımız üretim faaliyetlerimiz var. Tüm alanlarımızın üretim faaliyetleri öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz tarafından gerçekleştiriliyor. Mesela tarım alanında şu an 350 dönüm arazide tam zamanlı ekim faaliyetlerimiz var. Mevsim gereği lahanalarımız, kerevizimiz, rokamız, marulumuz, soğanımız ekili. Tüm sebzeleri ekiyoruz. Aynı zamanda mevsiminde arpa, yulaf ekiyoruz. Ayrıca seralarımızda süs bitkileri ekimi yapıyoruz. Hayvan sağlığı bölümüne baktığımızda kanatlı grubumuzda günlük yaklaşık 2 bin 500 yumurta üretimimiz var. Bursa‘nın yerel firmalarının marketlerinde satılan yumurtalarımız var” dedi.�
‘ÖZÜMÜZE DÖNDÜK’
Sanılanın aksine verilen eğitimin sıra dışı olmadığını savunan Kurutaş, “Olması gereken bu. Biz özümüze döndük diyebiliriz. 1891’de kurulurkenki hedefine döndük. Burası, eğitim, aynı zamanda üretim merkezi olarak konumlandırılmış. Bursa’nın merkezinde bir alandı. Biz özümüze döndük, eskiye döndük. Hedefimiz bunu canlandırmak. Yani eğitirken, ülke ekonomisine de destek sağlamak. Bu çocuklar alanında, konumunda, tarlada öğrensinler. Akıllı tahtada tarımı öğrenmesinler. Hem doğayı sevsinler hem işini yaparak yaşayarak öğrensinler istiyoruz. Bu arada da ülke ekonomisine katkı sağlasınlar, üretsinler. Buradaki arazide üretsinler, satsınlar. Hem girişimciliği öğrensinler hem üretimi öğrensinler. Hepsini bir arada sağlamaya çalışıyoruz. Sıra dışı değil, olması gerekeni yapmaya çalışıyoruz” dedi.
‘TARLADAN TABAĞA’
Üretime bu yıl başladıklarına dikkat çeken Kurutaş, “Burası yeni yeni olgunlaşmaya başlayan bir okul. Bu yılki ciromuz 1 milyon lira civarında ancak biz pek çok işi aynı anda yapmaya çalışıyoruz. Tadilat, tamirat, restorasyonu bitirmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda da yeni yeni birtakım üretimlerin içine girmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki yıl için öngörümüz 10 milyon lira civarında bir ciro. Katma değerli ürünler ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Burada yiyecek içecek alanımızla ‘Tarladan Tabağa’ sloganımızla yaptığımız çalışmaları devam ettirmeye çalışıyoruz. Tarlada bir üretim var ama bunu tabağa koyduğunuzda daha bir katma değeri var. Bunu farklı ürünlerle satabildiğinizde çok daha farklı bir katma değeri olacak” diye konuştu.
‘ASGARİ ÜCRETİN 3’TE 1’İ KADAR MAAŞ ALIYORLAR’
Yapılan üretim sayesinde öğrencilerin de para kazandıklarını belirten Kurutaş, “Çocuklarımız aynı zamanda da aile bütçelerine katkı sağlıyorlar. Marul serasında çalışanlar, satışından sonraki kısmından pay alıyorlar ama çalışmaları ölçüsünde. Hem dersini alıyor, bunun için bir para harcamıyor. Satıldığında da kar payı alıyor. Ama az ama çok alıyor. Az çalışan ile çok çalışan öğrenci arasında fark oluyor ama bütün öğrencilerimizi faydalandırmaya çalışıyoruz. 400 lira ile 1000 lira aralığında gelir sağlıyorlar. Son sınıf öğrencilerimiz asgari ücretin 3’te 1’i kadar maaşlarını düzenli olarak alıyor. Öğrencilerimiz kendi okullarında hem üretim yapıyor hem de ülke ekonomisine ciddi katkı sağlıyorlar” diye konuştu.
2/B ve Hazine'ye ait tarım arazilerinin hak sahiplerine satışına ilişkin başvurular için son tarih 31 Aralık
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2/B ve tarım arazileri satışında başvuruların 31 Aralık tarihinde sona ereceğini hatırlattı.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, vatandaşların herhangi bir hak kaybı yaşamaması için başvuru ve ödemelerini yapmaları çağrısında bulunuldu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından, 2/B ve tarım arazileri satışında başvuru süresinin 31 Aralık tarihinde sona ereceği hatırlatması yapıldı. Bu yıl Nisan ayında 2/B ve Hazine’ye ait tarım arazilerinin hak sahiplerine satışına ilişkin başvuru ve ödeme süresi 31 Aralık tarihine kadar uzatıldı. Bakanlık açıklamasında vatandaşlara, herhangi bir hak kaybı yaşamamaları için başvurularını yapma çağrısında bulunuldu.
Bugüne kadar 1 milyon vatandaş tapularına kavuşturuldu
Açıklamada, devlet ile vatandaşlar arasında yıllardır süregelen mülkiyet sorunlarının çözümü için hayata geçirilen 2/B ve tarım arazilerinin hak sahiplerine satışına ilişkin düzenlemeler çerçevesinde bugüne kadar 1 milyon vatandaşın tapularına kavuşturulduğu hatırlatıldı.
Bakanlık’tan yapılan açıklamada, vatandaşların mülkiyet sorunlarının çözümüne yönelik bu düzenlemeden daha fazla hak sahibinin yararlanabilmesini sağlamak için yapılan son yasal değişiklik ile 2/B ve Hazine’ye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin olarak şu ifadeler kullanıldı:
“Süresi içinde başvurmayanlar, yapılan tebligatta belirtilen bedeli süresi içerisinde ödemeyenler ile taksitli satışlarda sözleşmesinde belirtilen taksitlerden ikiden fazlasını vadesinde ödemeyenler için başvuru ve ödeme süresinin 31 Aralık tarihine kadar uzatıldığını hatırlatırız. Vatandaşlarımız herhangi bir hak kaybı yaşamaması için başvuru ve ödemelerini son tarih olan 31 Aralık tarihine kadar yapabilirler.”
Tarım ürünlerinde ihracat iadesi kaldırıldı
Dünya Ticaret Örgütü’ne verilen taahhüt gereği 16 tarım ürününe ton başına TL cinsinden verilen Tarım Ürünleri İhracat İadesi Yardımları 31 Aralık 2022 itibarıyla yürürlükten kaldırıldı.
SEMBOLİK HALE GELMİŞTİ
Türkiye 1994 yılından bu yana zaman zaman değiştirmekle birlikte tarım ürünlerinin ihracatına birim başına belirli miktarda ihracat iadesi veriyordu. Yanı sıra ürünlere miktar barajı ve azami ödeme oranı da belirlenmişti. Örneğin kümes hayvanı etinde ton başına 430 lira destek verilirken, miktarın en fazla yüzde 41’i için ödeme yapılıyordu. Azami ödeme oranı da yüzde 14 olarak belirlenmişti. Zeytinyağında ise ton başına 20 lira olan destekte azami ödeme oranı yüzde 2 olarak uygulanıyordu.
Uygulama başlamasından itibaren 2018’e kadar dolar cinsinden verilen iade bu tarihte TL’ye çevrilmişti. Ancak destek miktarı çok sınırlı kalsa da zaman zaman Türkiye bu destekler sebebiyle Dünya Ticaret Örgütü’ne şikayet ediliyordu.
Son olarak 2016 yılında Nairobi’de düzenlenen Bakanlar Konferansında alınan karar gereği, tarım ürünleri ihracat iadesi 31 Aralık 2022’den itibaren yasaklanmıştı. Resmi Gazete’de yayımlanan karar ile Türkiye, DTÖ’nün aldığı kararı iç hukuka uygulamış oldu.
İhracat iadesi kaldırılan ürünler şunlar: Kümes hayvanı eti, yumurta, bal, çiçek, sebze, kurutulmuş sebze, meyve, zeytinyağı, işlenmiş kümes hayvanı eti, konserve balık, çikolata, makarna, bisküvi, dondurulmuş meyve sebze, reçel, meyve-sebze suyu.
Çevre dostu tarım ve orman araçlarının kullanımı yaygınlaşacak
Tarım ve orman araçlarının yapım ve kullanımında kara yolu yapısına ve trafik güvenliğine uyulmasına ilişkin esaslar belli oldu.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Tarım ve Orman Araçlarının ve Motorlarının Çevresel ve Tahrik Ünitesi Performansına Yönelik Şartlar Hakkında Tip Onayı Yönetmeliği” Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı.
Yönetmelikle, uluslararası otomotiv mevzuatı dikkate alınarak yapılan çalışmalar sayesinde, otomotiv sanayisinin uluslararası pazara entegrasyonu, piyasaya arz edilecek araçların yüksek güvenlik ve düşük emisyon seviyesinde olması ve bu sayede vatandaşların kara yollarında can ve mal güvenliğinin artırılması ve daha çevreci araçların kullanımı amaçlandı.
Faz V emisyon seviyesine geçiş sağlanacak
Bu kapsamda, söz konusu yönetmelik, Türkiye’de üretilecek ve piyasaya arz edilecek traktörler için 1 Ocak 2023 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecek. Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle halihazırda mer’i mevzuat uyarınca, Faz IIIB ve Faz IV emisyon seviyesinde üretilebilecek traktörler için Avrupa Birliği ile eş seviye olan Faz V emisyon seviyesine geçiş sağlanacak.
Bu tarih itibarıyla üretilen daha düşük emisyon değerlerine sahip traktörlerin tarım faaliyetlerinde kademeli kullanıma girmesiyle tarımsal mekanizasyon kaynaklı emisyonların azaltılması hedeflendi ve ilgili dönüşümün orta ve uzun vadede ülke hava kalitesine olumlu etkileri olacağı öngörüldü.
Yeni yılda yürürlüğe girecek
Ayrıca traktörlerin teknik dokümantasyonunu içeren ve gümrük, satış ve tescil aşamalarında aracın kimlik kartı olarak kullanılan uygunluk belgesi formatlarının yeni nesil Faz V traktörlere göre güncellenmesini içeren Tarım ve Orman Araçlarının Tip Onayı ve Piyasa Gözetimi İçin İdari Gereklilikler Hakkında Yönetmelikte (AB/2015/504) Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik de yayımlandı. Yönetmelik yeni yılda yürürlüğe girecek.
TAHAP Başkanından ağır iddia! Rüşvetsiz şeker satılmıyor!
Milli Gazete’den Sadettin İnan’ın haberine göre, uygulanan yanlış politikalardan dolayı Türkiye, geçtiğimiz dönem ağır bir şeker krizinin içine sürüklenirken, 24 yıl aradan sonra ilk kez şeker ithal etmek zorunda kalmıştı. Türkşeker’in şeker fiyatları düşükken (1 Ocak-31 Mayıs 2022) tarihleri arasında şeker tüccarlarına ne kadar şeker sattığı kamuoyundan saklanırken, bu dönemde düşük fiyattan binlerce ton şeker alan al-satçı firmalar kısa sürede büyük bir vurgun yapmıştı. 1 Ocak-31 Mayıs tarihleri arası şekerde karanlık bir dönem olarak tarihe geçerken, Türkiye Tarım, Hayvancılık ve Arıcılık Dayanışma Federasyonu (TAHAP) Genel Başkanı Mustafa Sarıoğlu, bu döneme dair şok bir iddiada bulunarak yüksek tonajlı şeker alımlarında kendilerinden rüşvet istendiğini belirtti.
MERALAR DARALDIĞI İÇİN ARICILIK KONVANSİYONEL ÜRETİME KAYDI!
Mera alanlarının daralmasından dolayı arıcılığın artık konvansiyonel üretime kaydığını ve şeker kullanımının arttığını dile getiren TAHAP Genel Başkanı Mustafa Sarıoğlu, özellikle kış aylarında arıların beslenmesi için şeker tüketildiğini bildirdi. Geçtiğimiz dönem arıcıların talep ettiği şekerin karşılanmasında ciddi sorunlarla karşılaştıklarını vurgulayan Sarıoğlu, şeker fiyatlarının kısa sürede 5-6 kat artmasının sektördeki suiistimalleri de arttırdığını kaydetti. Arıcılara verilmek üzere Türkşeker’den alınan şekerlerin farklı fiyatlarla piyasada satıldığına dair ciddi emarelerin bulunduğunu dile getiren Sarıoğlu, birliklere verilen 6 bin 500 ton şekerle ilgili hiçbir araştırma ve incelemenin yapılmamasını da düşündürücü bulduklarını ifade etti.
RÜŞVETİ VERMEDİĞİMİZ İÇİN 500 TON ŞEKERİ ALAMADIK!
Şeker piyasasında ciddi bir denetimsizlik bulunduğunu dile getiren Sarıoğlu, Ağustos ayında özel bir şeker fabrikasından 500 ton şeker almak istediklerini ancak bir rüşvet talebi ile karşı karşıya kaldıklarını vurguladı. Çuval başı kendilerinden 50 lira rüşvet istendiğini kaydeden Sarıoğlu, söz konusu bu paranın da farklı bir hesaba yatırılmasının istendiğini vurguladı. Rüşvet olarak talep edilen paranın farklı bir hesaba yatırmadıkları için söz konusu şekeri de alamadıklarını anlatan Sarıoğlu, sivil toplum kuruluşu olarak TAHAP’ın böyle bir olayla karşı karşıya kalmasının dikkat çekici olduğunu bildirdi.
Söz konusu rüşvetin özel bir şeker fabrikasından istenmesi ve belli kişilerin de buna aracılık etmesi sektörde yaşanan vurgunu gözler önüne serdi.
Agrivoltaik sistemle tarım ürünleri ve güneş panelleri aynı tarlada buluştu
EnerjiSa Üretim, tarım yapılan alandaki enerji ihtiyacının güneş enerjisi panellerinden sağlandığı uygulamanın pilot çalışmasını hayata geçirdi – Üst Yönetici İhsan Erbil Bayçöl:
– “Aynı lokasyonda daha verimli bir şekilde tarımsal faaliyeti devam ettiriyorsunuz, enerji ihtiyacını da karşılamış oluyorsunuz. Hatta o enerji ihtiyacı yakındaki başka ihtiyaçları karşılayacak şekilde konumlanabiliyor”
İSTANBUL – EnerjiSa Üretim, tarımdaki enerji ihtiyacının, üretim alanının üzerine kurulan güneş enerjisi panelleriyle sağlandığı agrivoltaik tarım uygulamasının pilot çalışmasını başlattı.
İstanbul Beykoz’daki Komşuköy’de hayata geçirilen çalışmaya ilişkin düzenlenen basın toplantısında konuşan Enerjisa Üretim Üst Yöneticisi (CEO) İhsan Erbil Bayçöl, “Daha önceden yurt dışında uygulamalarının olduğunu ve iyi çalıştığını bildiğimiz agrivoltaik uygulamasını hayata geçirmek istedik. Bunun bir pilot uygulamasını yaptık, altında tarım faaliyeti devam ediyor. Tarımsal faaliyete uygun vaziyette konstrüksiyonu tamamlanmış bir güneş santralini, tarlanın üzerinde görüyorsunuz.” dedi.
Agrivoltaikin tarım faaliyetiyle güneş santralinin bütünleşerek hayata geçtiği bir sistem olduğunu belirten Bayçöl, şöyle devam etti:
“Tarımsal faaliyetin yürütüldüğü yerde bir de enerji ihtiyacı var. Bunu karşılamak için güneş panelleri birincil hizmetini vermiş oluyor. Tarımsal faaliyetin yürüdüğü yerde topraktaki nem oranı en kıymetli konulardan biri. Güneş panelleri, gölgelemeyi ya da güneş almayı ayarlayarak, toprağın yönetilmesini de sağlamış oluyor. İlave olarak bir bütünleşik ekosistem yapısını hayata geçirmiş oluyor. Bütün denklem kendi içerisinde birbirini besleyen, birbirine destek veren bir sistem. Aynı lokasyonda daha verimli bir şekilde tarımsal faaliyeti devam ettiriyorsunuz, enerji ihtiyacını da karşılamış oluyorsunuz. Hatta o enerji ihtiyacı yakındaki başka ihtiyaçları karşılayacak şekilde konumlanabiliyor.”
Karbondioksit ve sera gazı emisyonlarının tarımda odaklanılması gereken diğer başlıklar olduğuna işaret eden Bayçöl, “İklim daha kötüye gittiği zaman tarımsal faaliyet hiç kalmayacak. Karbonu da doğru yönetiyor olmamız lazım. Burada hem suya hem karbona hem de tarımsal faaliyetin daha verimli şekilde devam etmesine hizmet eden bir yapı var aslında. Seracılıkla da tarım faaliyeti devam eder, güneş almayı yönetmeye çalışırsınız, güneş paneli bunu daha dinamik, daha efektif bir sistemle tanımlamış oluyor.” diye konuştu.
Uygulamayı başka noktalarda da hayata geçireceklerini kaydeden Bayçil, tarımı yapılan ürünün türüne göre güneş santralinde farklı çözümler uygulanabileceğini vurguladı.
Bayçöl, şunları söyledi:
“Biz şu an Komşuköy’de hayata geçirdiğimiz bir sahadayız. Küçük bir uygulama ama bütün santrallerimizde ve santrallerin etrafındaki tarımsal alanlarda benzerlerini hayata geçireceğiz. Hiçbiri diğerinin birebir kopyası olmayacak. Burada sebze tarımcılığı yapılıyor, bütün güneş panellerinin yerleşimi ona göre yapıldı, aşağıda güneş almayı sağlayacak şekilde seçildi. Bazen tamamen gölgelemeye uygun formasyon seçiliyor olacak. Mera alanlarında hayvanların gölge ihtiyacı da dikkate alınarak bir formasyon yapılıyor olacak. İhtiyaca göre şekillenmiş olan yapılardan bahsediyoruz.”
– Tarım sektöründe sera gazı
Toplantıda konuşan Doğa Koruma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Uğur Zeydanlı, kentlerin içinde tarım yapmaya ve bu alanda yenilikçi yaklaşımlara çok ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
Zeydanlı, “Enerji krizi en önemli sorunlarımızdan biri. Enerji üretimini de bunun içine katarak hem tarım hem kent hem enerji üretimini birlikte ele alan bir çözümü görmek keyifli. Bunların sayısını artırarak devam etmek lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
Tarım sektöründe sera gazı salımını azaltmanın önemli olduğuna, dünyada iklim değişikliği ile ilgili mücadele çalışmalarında iki önemli unsur olduğuna değinen Zeydanlı, “Biri uyumla ilgili çalışmalar, diğeri azaltımla ilgili çalışmalar. Aslında yenilenebilir enerji kaynaklarının tarım sektörüne yenilikçi modellerle entegre edilmesi, azaltım çalışmaları açısından çok önemli. Hem yeşil mutabakat kapsamında hem de diğer küresel mekanizmalar çerçevesinde bizim, atmosfere saldığımız sera gazı miktarını azaltmamız lazım.” diyerek sözlerini tamamladı. Kaynak: AA