Tarım Bakanı’ndan ekmeğe zam isteyen fırıncılara yanıt
İstanbul’da ekmeğin 7,5 TL’den satılmasına yönelik taleplerden sonra Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’den fırıncılara yanıt niteliğinde bir açıklama geldi.
Kirişci, “Dolayısıyla bizim üreticilere ödediğimiz paranın 2 bin 950 TL altında bir fiyatla bunu un sanayicisine verip, ‘Sen de un yap bundan, bunu da fırınlara ver’ dediğimizde biz görevimizi bakanlık olarak yapmış oluyoruz” diye konuştu.
FIRINCILAR UNDAN ZİYADE ENERJİDEN ŞİKÂYETÇİ
Türkiye’nin un, makarna, irmik ve bulgur sanayisinde atıl kapasitesi olduğuna da dikkat çeken Kirişci, Rusya’dan alınacak bedelsiz buğdayın işlendikten sonra bunları az gelişmiş ülkelere bedava dağıtmayı arzuladıklarını sözlerine ekledi.
Öte yandan fırıncılar ise, son aylarda un fiyatlarından ziyade elektrik ve doğalgaza gelen zamlardan şikâyet ediyor.
TMO’nun piyasa fiyatlarının altında sattığı undan dolayı memnuniyetlerini dile getiren fırıncılar, enerjiye gelen zamlardan dolayı maliyetlerinin ‘dayanılamayacak seviyelere ulaştığını’ söylemişti.
Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan kanserojenli baharat iddialarıyla ilgili açıklama
Tarım ve Orman Bakanlığı, Singapur’da Türk markalı bazı baharat ürünlerinde izin verilmeyen renklendirici tespit edildiği yönündeki iddialara yönelik açıklama yaptı. Bakanlık, firma ve ürünlerine yönelik denetimlerin devam ettiğini duyurdu. Bakanlık’tan yapılan açıklamada “Firmanın yurt içinde satışa sunduğu ürünlere yönelik 2022 yılı Mayıs ve Temmuz aylarında yapılan denetimlerde, sumak ürününden alınan numunelerde izin verilmeyen renklendirici tespit edilmiştir. Firma hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş, ilgili parti-seri nolu ürünler piyasadan toplatılmıştır” ifadelerine yer verildi.
Haberin Devamı
Açıklamada şöyle denildi:
“Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğümüzce yapılan incelemede, söz konusu firmanın, ülkemizden Singapur’a doğrudan bir ihracat başvurusu bulunmadığı tespit edilmiştir.
Öte yandan, iddialarla ilgili, Singapur yetkili otoritesi tarafından, Türkiye’ye henüz resmi bir bildirimde bulunulmamıştır.
Ancak, söz konusu Haberler Bakanlığımızca ihbar kabul edilerek firma ve ürünlerine yönelik başlatılan denetimler ülke genelinde devam etmektedir.
Firmanın yurt içinde satışa sunduğu ürünlere yönelik 2022 yılı Mayıs ve Temmuz aylarında yapılan denetimlerde, sumak ürününden alınan numunelerde izin verilmeyen renklendirici tespit edilmiştir. Firma hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş, ilgili parti-seri nolu ürünler piyasadan toplatılmıştır.
Bakanlığımız, vatandaşlarımızın güvenilir gıda tüketmesine yönelik çalışmalarını, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında aralıksız yürütmektedir.
2022 yılında (08.11.2022 tarihi itibarıyla) ülke genelinde 7 bin 520 personelimizle gıda işletmelerine 1 milyon 81 bin 777 denetim yapılmıştır.”
Tarımda başıboşluk bitecek, planlı üretim başlayacak
Başlık bana ait değil. Tam 20 yıldır ülkeyi yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi’nin son Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci’nin sözleri. Ülkeyi 20 yıldır yöneten partinin Tarım Bakanı tarımda başıboşluk olduğunu söylüyorsa kendisinden önceki tüm çalışmaları bir çırpıda çöpe atıyor demektir. Bakan Kirişci’ye haksızlık etmeyelim. Kendisinden önceki bakanlar da aynı şeyi yaptı.
Hep söylüyorum, yazıyorum. Türkiye’nin hastalığı bu. Göreve gelen her bakan kendisinden önce yapılanları, projeleri çöpe atarak her şeye yeniden başlıyor. Tek parti iktidarı da olsa, koalisyon da olsa ne yazık ki bu durum değişmiyor. Dedim ya bu bir hastalık. Tedavisi de bugünkü şartlarda pek mümkün değil.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 20 yıllık tek parti iktidarında 7 farklı isim tarım bakanlığı yaptı. Sami Güçlü, Mehdi Eker, Kutbettin Arzu, Faruk Çelik, Ahmet Eşref Fakıbaba, Bekir Pakdemirli, Vahit Kirişci. Mehdi Eker tek başına 10 yıl, diğer 6 bakan toplamda 10 yıl bakanlık yaptı. Vahit Kirişci’nin görevi devam ediyor. Her gelen bir öncekinin projelerini, politikalarını çöpe attı. Bürokratlarını görevden aldı. Ülke tarımı deneme tahtasına döndü. Proje çöplüğüne dönüştü. Olan ülkenin kaynaklarına, tarımına, üreticilerine, tüketicilerine oldu.
Elektrikli traktör DİTAP ne oldu?
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk ve aynı zamanda gelmiş geçmiş bakanlar arasında “en başarısız bakan” olarak bilinen Bekir Pakdemirli, görev yaptığı 10 Temmuz 2018- 4 Mart 2022 döneminin tamamında elektrikli traktör, Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) projeleriyle tarımı kurtaracağını anlattı. Elektrikli traktörle mazot derdinin biteceğini, maliyetlerin yüzde 80- 90 azalacağını söyledi. Dijital Tarım Pazarı ile tarımsal ürünlerde pazarlama sorununun biteceğini iddia etti. Tarım destekleri bile bu proje ile ilişkilendirildi.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci göreve geldikten çok kısa süre sonra elektrikli traktörün kendi gündeminde olmadığını söyledi. Yeni bakanla birlikte DİTAP’ın adı bile geçmiyor. Ama tarım sektörü yaklaşık 4 yıl bu projelerle oyalandı.
Bakanlar tarımdaki işleyişi 7-8 ayda zor öğreniyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mart ayında Vahit Kirişci’yi Tarım ve Orman Bakanı olarak atadı. Bakanlıktaki birçok genel müdür, daire başkanı, bürokratı görevden alan Erdoğan, Kirişci’nin birlikte çalışacağı bürokratları da atadı. Sonra brifingler, toplantılar, bölgesel ve il bazında sektör toplantıları yapıldı. Bir bakanın merkez ve taşradaki çalışmaları öğrenmesi 7-8 ay sürüyor. Daha önceki bakanların da istisnasız hepsi aynı yolu izledi. Yani bakan göreve geldikten sonra 7-8 ayda bakanlığı ve işleyişi öğrenebiliyor. Öğrendikten sonra kendi politikasını, uygulamalarını hayata geçirmek için çalışmaya başlıyor. Tam işi öğrendi bir şeyler yapacak derken görevden alınınca her şey sil baştan başlıyor.
Mart ayında göreve gelen Vahit Kirişci, daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım Komisyonu Başkanlığı yapsa da, ziraat profesörü olsa da bakanlığı tanıması, işleyişi görmesi 8 ay sürdü. Şimdi kendi politikalarını uygulamak için bir yol haritası belirledi.
Milliyet Gazetesi’nden Didem Özel Tümer’e 24 – 25 Ekim’de verdiği röportajda bu yol haritasını ana hatlarıyla anlattı.
“Başıboşluk bize bir şey kazandırmadı” diyen Bakan Kirişci’nin anlattıklarından öyle anlaşılıyor ki; sözleşmeli, planlı, ulusal ve bölgesel bazda kotaların olacağı bir üretim modeli benimsenecek. Kısacası Bekir Pakdemirli’nin “paramız var ki ithal ediyoruz” politikasından, “kendi kendine yeterlilik” politikasına geçiliyor. Bakan Kirişci, “Bundan sonra asla rastgeleliğe, plansızlığa geçit vermememiz lazım” diyor.
Tarımsal üretme kota gelecek isteyen istediğini ekemeyecek
Bakan Kirişci’nin açıklamalarında dikkat çekici uygulamalardan birisi üretime kota getirilmesi. Bu konudaki açıklamaları özetle şöyle, “Üretilmesi gerekeni mobil uygulama söyleyecek. Çiftçi Kayıt Sistemi’ni (ÇKS) e-Devlet’e taşıdık. Onu bir tık daha ileri götüreceğiz, ‘Ey vatandaş, sana mobil uygulama oluşturduk. e-Devlet’e girer gibi gir, TC Kimlik No ve şifreni girerek, orada ne üretmen gerektiğini söyleyen bir ekran göreceksin’ diyeceğiz. O ekran, Adana Yüreğir’de 100 dekarlık arazisi olana ‘ancak şu ürünleri yetiştirebilirsin’ diyecek. Belki de tek ürüne müsaade edecek. Ulusal ve bölgesel kotalar olacak. Kota uygulayacağız. Mesela, 20 milyon ton buğdaya ihtiyacımız var. Toprağımız fazla olmadığı için 25 milyon ton üretilsin istemiyoruz. Başka bir ürün için kullanacağımız alanı buğdaya kaydırmak istemiyoruz. İhtiyacımız 20 milyon tonsa, 2 milyon da stok olsun, 22 milyon ton kota tarif edeceğiz. Kota dolana kadar üretebileceğini oradan görecek. Ulusal, bir de bölgesel kotalar olacak.”
Tarımda öncelik ihracat olmayacak
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin açıkladığı yeni yol haritasında tarımsal ürün ihracatı öncelikli olmayacak. Öncelik ülkenin ihtiyacının üretilmesi. Bu konudaki sözleri ise şöyle: “Önceliğimiz ihracat değil. Soğanda patateste olduğu gibi, fiyatlar bu sene yüksek, arz az, ihracat kapısı açık, ihracata gidiyor. Ertesi yıl fiyatlar düşüyor, ürün çok bol… Başıboşluk, gelişigüzellik bize bir şey kazandırmadı. Üreticilerimiz de sürekli bundan mağdur oldu. Bizim önceliğimiz ihracat değil, onu söyleyeyim. İhracat sonraki iş. Biz öncelikle kendi arz güvenliğimizi sağlamak, bulunurluğu tesis etmek, bunu da mümkünse kendi içeriden üretimimizle karşılamak zorundayız.”
İhracat konusundaki uygulamalara bakıldığında fiyatı artan hemen her ürünün ihracatına kısıtlama getiriliyor. Ya ihracat tamamen yasaklanıyor ya da ürün ihracatı kayda bağlı mallar listesine alınarak ihracatı zorlaştırılıyor. Oysa ihracat üreten çiftçinin sigortasıdır. İhracatı yapılan ürünlerde çiftçi para kazanabiliyor. İhracat olmayınca çiftçi para kazanmadığında üretimden çekiliyor. Çekilince üretim azalıyor ve iç piyasanın ihtiyacı olan üretim de tehlikeye giriyor. Bu nedenle ihracata da, iç tüketime de yeterli olacak şekilde üretimin planlanması gerekiyor.
Bu yıl zeytin ve zeytinyağında görülmemiş rekor üretim var. İhracat olmazsa bu kadar zeytini zeytinyağını içerde tüketmek mümkün mü? Elbette değil. İhracat, bu yıl yapalım seneye ara verelim sonra üretim çok olunca tekrar yaparız denilecek bir iş değil. Pazarları kazanmak çok zor ama kaybetmek kolay. Bu nedenle Tarım bakanlığı benim önceliğim ihracat değil dediğinde üreticiye ciddi zarar verir.
Arazisini ekmeyenlere yaptırım gelecek
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin yol haritasında daha başka konular da var. Örneğin toprağını ekmeyen çiftçilere yönelik kiralama modeli planlanıyor. İki yıl ekilmeyen tarım arazileri için bakanlık devreye girerek o alanların ekilmesini sağlayacak, hisse sahiplerine belli oranlarda kira ödenecek. Buna itiraz eden toprak sahiplerine 5 yıl desteklerden men, tarımsal kredileri kullandırmama gibi yaptırımlar uygulanacak. Buna rağmen arazinin ekimine izin verilmezse cezai yaptırımlar da getirilebilir.
Kent tarımının öne çıkarılması, akıllı köylerin kurulması, kırsalın yeniden dizayn edilmesi gibi daha birçok proje ve politika sıralayan Vahit Kirişci döneminin en somut uygulamalarından birisi mazot ve gübre desteğinin ayni olarak ödenmesi.
Mazot ve gübre desteğinde yeni uygulama
Hububat ürünlerinden başlanarak mazot ve gübre desteği çiftçiye nakdi olarak değil ayni olarak ödeniyor. Yani para olarak değil mazot ve gübre olarak veriliyor. Bunun için çiftçinin hak ettiği destek miktarı kadar çiftçinin Ziraat Bankası’ndaki vadesiz hesabına kredi kullanmış gibi aktarılıyor. Kredinin anaparasını Tarım ve Orman Bakanlığı, faiz, komisyon ve masraflarını Hazine ve Maliye Bakanlığı ödüyor. Çiftçi, hesabına, kartına yüklenen destek alacağı kadar olan para ile sadece mazot ve gübre alabiliyor. Başka bir amaçla kullanamıyor. Gübre ve mazotu da sadece Ziraat Bankası Başak Kart anlaşmalı işyerlerinden alabiliyor.
İlk günden beri bakanlığa çağrıda bulundum, bu konuda çiftçileri bilgilendirin diye. Hiçbir bilgilendirme yok. Bana her gün onlarca soru geliyor. Bakanlığa çok daha fazlası gidiyordur.
Çiftçinin şu temel sorularına yanıt verilmeli; “Verilen destekle neden sadece mazot ve gübre alabiliyoruz? Neden sadece Ziraat bankası anlaşmalı akaryakıt istasyonu veya gübre bayisinden alıyoruz? Ben başvurmazsam hak ettiğim destek 2023 Mart ayında hesabıma yatırılır mı? Yatırılan para ile gübre ve mazot almazsam daha sonra başka ürün alımında kullanabilir miyim? Benzer daha birçok soru var.
Özetle, bakan değiştikçe değişen politikalarla tarımda ilerlememiz, üreticinin, tüketicinin yararına bir politika sürdürmemiz çok zor. Yarın, Bakan Vahit Kirişci bu görevden alınırsa veya seçimden sonra bakan değişince her şey sil baştan başlayacak. Ülke koşullarına uygun, bakan değiştikçe değişmeyen politikalar ve bürokratlarla, yöneticilerle yani liyakatı esas alan bir sistemle tarımdan zenginlik üretebiliriz.
2,4 milyon dekar atıl alan tarıma kazandırıldı
Tarım ve Orman Bakanlığı, “Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi” (TAKEP) ile atıl bırakılan tarım arazilerinin kullanımının etkinleştirilmesine yönelik çalışmalarını sürdürüyor.
Bakanlık, ekim programında olmayan ve nadasa ayrılan alanlar ile işletmeli tarıma uygun olmayan alanlarda uygun üretim tekniklerini kullanmak suretiyle, bitkisel üretimin artırılması amacıyla azami yüzde 75’i ayni destek ile ülke genelinde projeler başlatıyor.
Bu çerçevede Tarım ve Orman Bakanlığı il müdürlüklerince hazırlanan projelere ilişkin yatırım konuları arasında iklim değişikliğini dikkate alarak, uygun çeşitlerle hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitkilerin üretiminin geliştirilmesi, işlemeli tarıma uygun olmayan arazilerde, katma değeri yüksek bitki türlerinin üretiminin artırılması, hasat sonrası kayıpları azaltmak ve katma değeri artırmak amacıyla birincil üretim sonrası kurutma veya işleme tesislerinin kurulması, doğal ekolojilerinde var olan bitki türlerinin aşılama ve çeşit değişimi gibi teknik uygulamalarla birim alandan elde edilen veriminin artırılması hedefleniyor.
2021 YILINDA 1 MİLYON DEKAR ALANDA EKİM YAPILDI
Yürütülen çalışmalar çerçevesinde 2021 yılında 100 milyon lira bütçeyle 1,05 milyon dekar alanda ekiliş yapıldı.
Hasat edilen ürünler ile 120 bin ton üretim gerçekleştirildi. Ayrıca 2021 yılı için yapılan planlamada 1 milyon dekar alanda ekiliş yapılması hedeflenirken bu rakam 50 bin dekar daha fazla ekilerek aşıldı.
2021’DE NADAS ALANLARI 1,1 MİLYON DEKAR DARALDI
Atıl arazilerin tarıma kazandırılması için 2021 yılında yapılan çalışmaların neticesinde uzun yıllardır azalışta olan tarla bitkileri ekim alanı 4 milyon dekar artış göstererek 160 milyon dekara çıktı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2020-2021 yılları arasında nadas alanlarının 1,1 milyon dekar daraldığı görüldü.
BU YIL 2,4 MİLYON DEKAR ALAN TARIMA KAZANDIRILDI
Tarım ve Orman Bakanlığının proje çerçevesinde 2022 yılı için yaptığı planlamada ise 332 milyon lira bütçe ile tarla bitkileri, meyve, sebze ve tıbbi aromatik bitkilerden oluşması planlanan toplam 2,4 milyon dekarlık alanda yapılan ekiliş ile 663,3 bin ton üretim gerçekleştirildi.
Ayrıca hedeflenen rakamlara ulaşılarak arz açığı bulunan ürünlerin ekilmesi sağlandı ve son iki yılda 3,5 milyon dekar alan ekilerek ve 783 bin ton üretim yapıldı.
Tarım ve Orman Bakanlığı, “Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi” (TAKEP) ile atıl bırakılan tarım arazilerinin kullanımının etkinleştirilmesine yönelik çalışmalarını sürdürüyor.
Bakanlık, ekim programında olmayan ve nadasa ayrılan alanlar ile işletmeli tarıma uygun olmayan alanlarda uygun üretim tekniklerini kullanmak suretiyle, bitkisel üretimin artırılması amacıyla azami yüzde 75’i ayni destek ile ülke genelinde projeler başlatıyor.
Bu çerçevede Tarım ve Orman Bakanlığı il müdürlüklerince hazırlanan projelere ilişkin yatırım konuları arasında iklim değişikliğini dikkate alarak, uygun çeşitlerle hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitkilerin üretiminin geliştirilmesi, işlemeli tarıma uygun olmayan arazilerde, katma değeri yüksek bitki türlerinin üretiminin artırılması, hasat sonrası kayıpları azaltmak ve katma değeri artırmak amacıyla birincil üretim sonrası kurutma veya işleme tesislerinin kurulması, doğal ekolojilerinde var olan bitki türlerinin aşılama ve çeşit değişimi gibi teknik uygulamalarla birim alandan elde edilen veriminin artırılması hedefleniyor.
2021 YILINDA 1 MİLYON DEKAR ALANDA EKİM YAPILDI
Yürütülen çalışmalar çerçevesinde 2021 yılında 100 milyon lira bütçeyle 1,05 milyon dekar alanda ekiliş yapıldı.
Hasat edilen ürünler ile 120 bin ton üretim gerçekleştirildi. Ayrıca 2021 yılı için yapılan planlamada 1 milyon dekar alanda ekiliş yapılması hedeflenirken bu rakam 50 bin dekar daha fazla ekilerek aşıldı.
2021’DE NADAS ALANLARI 1,1 MİLYON DEKAR DARALDI
Atıl arazilerin tarıma kazandırılması için 2021 yılında yapılan çalışmaların neticesinde uzun yıllardır azalışta olan tarla bitkileri ekim alanı 4 milyon dekar artış göstererek 160 milyon dekara çıktı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2020-2021 yılları arasında nadas alanlarının 1,1 milyon dekar daraldığı görüldü.
BU YIL 2,4 MİLYON DEKAR ALAN TARIMA KAZANDIRILDI
Tarım ve Orman Bakanlığının proje çerçevesinde 2022 yılı için yaptığı planlamada ise 332 milyon lira bütçe ile tarla bitkileri, meyve, sebze ve tıbbi aromatik bitkilerden oluşması planlanan toplam 2,4 milyon dekarlık alanda yapılan ekiliş ile 663,3 bin ton üretim gerçekleştirildi.
Ayrıca hedeflenen rakamlara ulaşılarak arz açığı bulunan ürünlerin ekilmesi sağlandı ve son iki yılda 3,5 milyon dekar alan ekilerek ve 783 bin ton üretim yapıldı.
TİGEM'den kiralık tarım arazileri
Basın İlan Kurumu’nun ilan portalı ilan. gov. tr’de yer alan duyuruya göre 4 bin 430 dekar sulanabilir arazi, partiler halinde açık artırma usulü ile kiraya verilecek.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Çukurova Tarım İşletmesi, 2023 yılı çalışma döneminde 4 bin 430 dekar sulanabilir araziyi, partiler halinde açık artırma usulü ile kiraya verecek.
İhale 18 Kasım 2022 günü saat 14.00’te İşletme’de yapılacak. Birinci ihaleye iştirak eden olmaması veya verilen fiyatların uygun görülmemesi halinde ikinci ihale 25 Kasım 2022 günü aynı yer ve saatte tekrar edilecek.
Kuruyan gölü kurtaracaklarına tarım arazisine çeviriyorlar
Son bir yıl içerisinde suların çekilmesiyle tamamen kuruyan Marmara Gölü’ne, Manisa Valiliği’nin 3 kurum ile imzaladığı işbirliği protokolü ile bir kısmına temiz su rezerv alanı oluşturulması ve kuruyan büyük kısmında ise organik tarım yapılması planlanıyor.
Kuruyan gölü kurtaracaklarına tarım arazisine çeviriyorlar
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Manisa’da ‘Ulusal Öneme Sahip Sulak Alan’ olarak tescillenen, başta tepeli pelikan olmak üzere, karabatak gibi nesli tehlike altında olan 421 kuş türünün 101 çeşidine ev sahipliği yapan Marmara Gölü kuraklık ve kaçak sulama nedeniyle tamamen kurudu. Marmara Gölü’nün çevresinde geçimini balıkçıkla sağlayan köylülerin kayıkları karaya otururken, gelir kapıları kapanmış oldu. Zemininde derin yarıkların oluşan göl, zaman zaman kaçak yollarla tarım arazisine çevrildi.
İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ ALTINDA GÖLDE ORGANİK TARIM
DSİ Genel Müdürlüğü, kuruyan göle Bozdağ’dan su sağlanması konusunda çalışmalarını sürdürürken, Manisa Valiliği ise Marmara Gölü konusunda dikkat çeken bir işbirliği protokolüne imza attı. Manisa Valililiği kuruyan gölün rehabilitasyonu için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü arasında iş birliği protokolü imzalandı.
İmzalanan iş birliği protokolü kapsamında su tutma kapasitesi azalıp kurumaya başlayan Marmara Gölü’nün bir kısmına, sulama ve havzadaki biyolojik çeşitliliğin devamlılığı amacıyla temiz su depolama/rezerv alanı oluşturulması, kuruyan diğer kısımlarında organik tarımsal üretim faaliyetinde bulunulması amaçlandığı belirtildi.
İmzalanan protokol çerçevesinde, Marmara Gölü üzerinde kaçak yollarla ve işgalle ekilen mevcut alanlar Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından traktörle sürüleceği ve bu alanlarda organik tarım yapılacağı öğrenildi.
“GÖLÜ KURTARMAK YERİNE RANT KAPISI AÇIYORLAR”
Manisa Valiliği’nin imzaladığı protokol hakkında açıklamada bulunan ve kuruyan Marmara Gölü’nün kurtarılması için önemli mücadeleler veren Manisa Salihli Çevre Derneği’nin başkanı Hakkı Uysal, protokolün gölü kurtarmayı amaçlamadığını iddia etti.
AKP Manisa Milletvekili İsmail Bilen’in kuruyan Marmara Gölü’nün TİGEM’e devredilmesinin konusunda geçtiğimiz aylarda kamuoyuna bir açıklamasının olduğunu hatırlatan dernek başkanı Uysal açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
* “Ancak AKP’li vekilin açıklamasının kamuoyuna yansımasının ardından gelen tepkiler üzerine gölün TİGEM’e devredilmesi konusu askıya alındı. Gölü kurtarmak çok basit. Besleyen su kaynaklarının önünün açılması gölü kurtarır. Ama bunu yapmak yerine gölün büyük bir kesimini ranta açmak ve ufak bir kısmını su ile göstermelik olarak beslemek istiyorlar.
* Marmara Gölü büyük bir alan. İmzalanan bu protokol ile gölün TİGEM’e devredilmesinin önünü açmak mı istiyorlar? Gölü kurtarmak yerine, tarım alanına çevirmeye çalışıyorlar. Resmi olarak tarım alanına çevrilen göl ise önümüzdeki yıllarda peyder peyder bazı kesimlere satılarak rant sağlanacak.
* Birilerine rant kapısı açılmış olacak. Çevre derneği olarak biz buna müsaade etmeyeceğiz. Bizim talebimiz gölün eski haline getirilmesi ve bozulan ekolojik dengenin kurtarılması.”
CHP’li Gürer: ‘Tarım sektörünün icralık borcu 3 milyar liraya ulaştı’
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım sektörünün bu yılın ilk 9 ayında bankalara 93,7 milyar lira daha borçlanarak, sektörün bankalara olan toplam borcunun 261,4 milyar liraya ulaştığını belirtti. Gürer, tarım sektörünün zamanında ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alınan borçlarının ise 3 milyar lira olarak gerçekleştiğini ifade etti.
BDDK’nın verilerine göre tarım sektörünün bankacılık sistemine olan kredi borçlarının Eylül’de 16,5 milyar lira daha artarak 261,4 milyar liraya kadar çıktığına dikkat çeken CHP Milletvekili Gürer, sektörün bu yılın ilk 9 ayında 93,7 milyar lira daha bankalara borçlandığına işaret etti.
Tarım sektörünün bankalara olan borcunun 204,2 milyar liralık kısmını kamu bankalarından, 57 milyar liralık kısmını da özel bankalardan aldıkları borçların oluşturduğunu aktaran Gürer, sektörün zamanında ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alınan borçlarının ise 3 milyar lira olarak gerçekleştiğini kaydetti.
ÖDEYEMEYEN 819 BİN KİŞİ İCRA TAKİBİNE ALINDI
Gürer, TBB Risk Merkezinin verilerine göre bu yıl ocak-eylül döneminde toplam 819 bin 547 vatandaş bankalara olan bireysel kredi borcunu, 706 bin 457 vatandaş da kredi kartı borcunu zamanında ödeyemediği için bankalar tarafından icra takibine alındığına da dikkat çekti.
Gürer, küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) bankacılık sektörüne olan kredi borçları Eylül’de 103,6 milyar lira artarak 1 trilyon 771 milyar liraya kadar yükseldiğini belirtti. Gürer, “KOBİ’lerin borçlarında geçen yılın sonuna göre ise 640 trilyon liralık artış yaşandığı görülüyor. KOBİ’lerin bankalara olan ve zamanında ödeyemedikleri krediler ise Eylül’de 244 milyon, ocak-eylül döneminde de 3,2 milyar lira artarak 60 milyar liraya çıktı. BDDK’nın verilerine göre toplam 353 bin KOBİ bu nedenle bankaların takibinde bulunuyor” diye konuştu.
Yeni başlayanlar için Türk tarımı sözlüğü
- Elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz. Ancak bizdeki tarım politikaları elden geleceklere umut bağlamak demektir.
- Sanayileşmeye önem verirken tarımdan kurtulma
- Bakanı en sık değişen, tarımı bilmesi gerekmeyen bakanlarla idare edilen, il veya bölge kontenjanından bakanı atanan deneme tahtasıdır.
- Türk tarımı, bakanlığın dükalığıdır. Nitelikli tarım, iyi tarım söylemleri ardına sığınıp, buraya çöreklenmiş kadroların beslendiği yerdir.
- 50 ziraat fakültesi kurup, ayağına tarla çamuru değmeden emekli olan hocaların, bitkiyi, hayvanı tanımadan her yıl binlerce insana diploma verilmesidir.
- Tarla görmemiş ziraat mühendislerinin KPSS sınavı için kurslara yönlendirilmesidir.
- Miras hukuku yüzünden bölüne bölüne halı saha boyutlarına gelen tarım arazileridir.
- Arazi bütünleştirmeyi yasa çıkararak halledebileceğini sanan kültürü dışlamış hükümet uygulamalarıdır.
- Hal yasasını çıkaramamaktır. Yandaşı etkilenir diyerek perakende yasasını çıkarmamaktır.
- Gıda Komitesi kurup gıda fiyatlarını zaptiye tedbirleriyle düşebileceğini sanmaktır.
- Gıda enflasyonuyla savaşı, tarlada vermek yerine bunu etiketler üzerinden kazanılabileceğini
- Çarşı Pazarda pahalılığı önlemek için soğan deposu basmak, marketleri suçlamaktır.
- Gıda çadırları kurup ucuzluk geleceğini umma gafletidir. Oysa ikinci kasa domatesi gelmedikçe çadırların işe yaramadığı ortadadır.
- Tarım Satış Kooperatiflerinden ucuza gıda ürünleri satılacağını ilan edip, diğer marketlerden daha pahalı etiketleri buralarda görebilmektir.
- Tağşiş ürünler listesi hazırlarken bakanlığın keyfine göre hareket etmesi, kendine iltifat etmeyen şirketleri teşhir ile cezalandırmasıdır.
- Planlama olmayışıdır, herkesin kafasına göre ekip biçtiği, yıkıcı rekabetin olduğu arenadır.
- Tarım arazilerinin emlak arsası muamelesi gördüğü, ziraata meyledenlerin rant kaygısıyla cezalandırılmasıdır.
- Yaylaya süt, yoğurt götürmektir. Çayırları biçmemektir. Sütten geçindiremediği için sığırları, yem yetiştiremediği için tavukları kesime göndermektir.
NOT
DARI AMBARI ÜZERİNDE AÇLIK ÇEKEN TAVUK SENDROMU
Her hükümetin, tarıma dair yürümeyen bir reformu, samimiyetten uzak bir çözüm önerisi ve siyasete kurban bir politikası vardır. Tarım bakanlarının tarımla ilgisi yoktur. Tıpkı Denizli’de deniz olmadığı gibi…
Etrafındaki coğrafyayı besleyebilecek potansiyele sahip iken çiftçiyi eğitip örgütlemeyip, kooperatifleşmeye yönlendirmeyerek varlık içinde yokluk çekmemizi sağlamak, nasıl bir akıl ve vicdan tutulmasıdır?
Yeni başlayanlar için Türk tarımı ne yazık ki budur ve kendi hazinesinin dilencisi haline gelmemiz, tamamen konfor tuzağı, ahlak çürümesi, değerler çözülmesi, akılsızlığımızın bileşkesidir.
Yüreğir'de tarımda güneş enerjisi kullanımı ve sulama kursları açılıyor
Yüreğir’de tarımda güneş enerjisi kullanımı ve sulama kursları açılıyor
YÜREĞİR Belediyesi’nin ‘Tarımsal Üretimde Güneş Enerjisi Kullanımı Kursu’ ile ‘Basınçlı Sulama Kursu’ 14 Kasım Pazartesi günü başlıyor.
Yüreğir Belediyesi Kırsal Hizmetler Müdürlüğü’nün çiftçi ve üreticilere yönelik eğitim faaliyetleri devam ediyor. Adana Zirai Üretim İşletmesi Tarımsal Yayım ve Hizmetiçi Eğitim Merkezi Müdürlüğü (TAYEM) işbirliği ile 14 Kasım Pazartesi günü başlayacak olan ‘Tarımsal Üretimde Güneş Enerjisi Kullanımı Kursu’ 3 gün sürecek. Aynı tarihte başlayacak olan ‘Basınçlı Sulama Kursu’ ise 5 gün sürecek. Kursları tamamlayan kursiyerlere katılım belgesi verilecek. Kontenjanların sınırlı olduğu ücretsiz kurslara son başvuru tarihi 11 Kasım Cuma olarak açıklandı. Ön başvurular belediyenin çağrı merkezinden yapılabilecek.
Kırsal kalkınma projelerine çok önem verdiklerini belirten Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Kocaispir, “Tarımsal üretimde enerji ve teknolojik cihaz kullanımının yanı sıra tarımsal suyun etkin kullanımı konusunda çiftçimizi, üreticimizi bilinçlendirmeye yönelik en temel iki başlıkta kurslarımızı başlatıyoruz. Eğitim kurslarımızla çiftçi ve üreticimizi desteklemeye devam edeceğiz” dedi.
Cııe'de Akıllı Tarım Sergisi
İzmir Büyükşehir Belediyesi çiftçi ve köylüye sağladığı desteklerle üreticisinin yüzünü güldürmeye devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi Torbalı’da yetiştiricilik eğitimini tamamlayan 59 üreticiye 214 küçükbaş hayvan dağıttı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonuyla yerel üreticiye ve kırsala destekler tüm hızıyla devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Torbalı’da yetiştiricilik eğitimini tamamlayan 59 üreticiye 214 küçükbaş hayvan dağıttı. Torbalı’daki törene İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Şevket Meriç, CHP Torbalı İlçe Başkanı Övünç Demir, muhtarlar, üreticiler ve yurttaşlar katıldı.
Torbalı’da daha önce 45 üreticiye 173 küçükbaş hayvan, 30 mahalleden 193 üreticiye ise 12 bin 962 çuval kuzu büyütme yemi dağıtılmıştı.
13 binden fazla küçükbaş dağıtıldı
İzmir Büyükşehir Belediyesi, kırsalda ve dağ köylerinde hayvancılığı desteklemek için Aliağa, Bayındır, Bergama, Beydağ, Dikili, Güzelbahçe, Karaburun, Kemalpaşa, Kınık, Kiraz, Menderes, Menemen, Ödemiş, Seferihisar, Selçuk, Tire, Torbalı ve Urla ilçelerinde 462’si kadın 3 bin 339 üreticiye toplam 13 bin 30 küçükbaş hayvan dağıttı.