30.09.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Kuveyt Türk’ten tarım odaklı girişimlere çağrı

Cezayir'de uluslararası tarım fuarı açıldı

 

Cezayir'de uluslararası tarım fuarı açıldı

Cezayir’in kuzeybatısındaki Mustaganım kentinde uluslararası tarım fuarı açıldı.

Cezayir’in kuzeybatısındaki Mustaganım kentinde uluslararası tarım fuarı açıldı.

Cezayir Tarım Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Mustaganım kentinde ikincisi bu yıl düzenlenen tarım fuarına Hollanda “onur konuğu” olarak katılıyor.

Türkiye’den de 2 şirketin katıldığı fuarda, 11 ülkeden 200 şirket stant açtı.

Cezayir Tarım Bakanlığı’nın himayesinde düzenlenen ve 3 gün devam edecek fuarın gelişen teknolojiler, yenilikçi çözümler bulma ve profesyonellere yeni ufuklar açmasının hedeflediği kaydedildi.

Urfalı çiftçilere müjde! O borçların yüzde 25’i siliniyor

 

Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın müjdesini verdiği çiftçilerin elektrik borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin detaylar netleşti. Yapılacak düzenlemeyle, çiftçilerin biriken elektrik borçlarının faizi tamamen silinecek. Anaparanın ise yüzde 25’ine kadar olan bölümünden vazgeçilecek. Böylece, çiftçi 8 milyar liralık borç yükünden kurtulacak.

Çiftçilerin elektrik borçlarına ödeme kolaylığı getirilmesi için geçtiğimiz günlerde Ziraat Bankası yetkilileri ile 21 elektrik dağıtım şirketinin genel müdürleri bir araya geldi. Toplantıda çiftçinin enerji bedelinden kaynaklı faturalandırılan borcunun 8 milyar lira, kaçak kullanımlar da dahil edildiğinde elektrik borç tutarının 12 milyar lira olduğu belirtildi.

Kaçak kullanım dahil bu rakamın 9 milyar TL’sinin Dicle EDAŞ’ın sorumlu olduğu Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt’te gerçekleştiği belirtildi.

 

Denizli’de hastalıktan ari işletmeler denetleniyor

BAŞKAN GÜRKAN'DAN, BÖLGESEL TARIM ZİRVESİ'NE DAVET!

Denizli Haber – Denizli Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafınsan yürütülen ‘Ari İşletme’ denetimleri çerçevesinde Çivril İlçesi Ömerli Mahallesinde bulunan Ömer Deniz’e ait büyükbaş hayvancılık işletmesi ziyaret edildi. Gerekli denetim ve bilgilendirmeler yetiştiriciye yapılarak, yapılan denetim sonucu bahse konu işletmenin arilik statüsünün devam ettirilmesine karar verildi.


Yapılan denetimlerle ilgili olarak Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada; “İnsanların sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için yeteri kadar hayvansal protein alması şarttır. Hayvansal protein kaynakları büyükbaş, küçükbaş, su ürünleri ve arıcılıktır. Hayvanlardan insanlara geçen 240 adet civarında zoonoz diye tabir edilen hastalıklar mevcuttur. Bunlardan başlıcaları tüberküloz ve brucelladır. Bu nedenle ülkemiz genelinde büyükbaş hastalıktan ari işletmeler oluşturulmaktadır. İlimizde de bu çalışmalar yapılarak Türkiye geneline göre önemli oranda başarılar elde edilmektedir. Bakanlığımızca da çiğ sütün pazarlanması, sadece yetkili merciden izin alınmış, hastalıktan ari hayvancılık işletmelerden yapılacağı kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla hastalıktan ari işletmeler sağlıklı gıda açısından büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede İl Müdürlüğü olarak başarılı şekilde çalışmalarımız devam etmekte olup hedefimiz İlimizdeki işletmelerin tamamını hastalıktan ari işletme haline getirmektir. Hastalıktan Ari İşletme için detaylı bilgi almak isteyen yetiştiricilerimiz İl veya İlçe Müdürlüklerimizden gerekli bilgiyi temin edebilirler” denildi.

 

Varlık içinde yokluk çekmenin adı Türk tarımı

Şeref OĞUZ

Türkiye’ye kulvar atlatacak sektörlerin başında tarım geliyor. Neden tarım? Neden tarıma yatırım? Bakanlığın çalışmalarından bir özet çıkardım; buyurun okuyun;

1-Gezegenin merkezindeyiz 4 saatlik uçuşla dünyanın %40’ına ulaşıyoruz, 1,9 trilyon $’lık tarım ticaretinin göbeğindeyiz.

2-Genç, dinamik nüfusu, işgücü potansiyeli, umut sunan pazar.

3-Fındık, kayısı, incir, kiraz ve ayva üretiminde dünya lideri, aynı zamanda kavun, karpuz, mercimek, haşhaş (tohum), antepfıstığı, kestane, vişne, hıyar, zeytin, domates, mandalina, fasulye, ıspanak, nohut, ceviz, armut ve patlıcan üretiminde dünya ülkeleri arasında ilk 5’teyiz.

4-Fındık, kuru kayısı, incir, kuru incir, kuru üzüm, buğday unu ve arpa ihracatında dünya lideri; limon, mercimek, kayısı, kiraz, greyfurt, mandalina ve domates ihracatında da dünyada ilk 5’teyiz.

5-Avrupa Birliği toplam hayvan varlığında lideriz, küçükbaşta 55,1 milyon baş, büyükbaşta 18,6 milyon baş hayvan varlığımız var ve 23 milyon ton süt üretiyoruz.

6-Üç bini endemik olmak üzere 12.000’den fazla bitki türümüz ve zengin genetik kaynağımız bulunuyor.

7-Jeotermal potansiyelinde Avrupa lideri, dünya 7’ncisiyiz, örtüaltı üretim imkânımız çok.

8-Üç tarafı denizle çevrili, 7 iklim, 4 mevsim, fauna, flora zenginiyiz.

9-Güçlü Ar-Ge altyapısı, etkin denetim mekanizması ve gıda güvenliği sistemimiz var.

10-Avantajlı ve çeşitli destek, hibe ve teşvik uygulamalarının varlığı…

Tek bir maddede toplayacak olursak; aç kalmamak, dünyayı da beslemek için tarım. Yeter ki bu cennet vatanın tarım öyküsünü, politik masal haline getirmeyelim…

TARIMDA ÇITAYI YÜKSELTECEK 5 ADIM

Devletin tarımı ülkenin yeni öyküsü haline getirebilmesi için plan yapması yetmez, müdahil olması, yönlendirmesi hatta yasal düzenleme getirmesi gerekiyor. İşte kamunun 5 kritik ev ödevi; 1-Arazilari bütünleştirmede keyfiyet değil, zorunluluk, 2-Neyi ekeceklerine bilim, rekolte ve pazar koşullarıyla bakanlığın karar vermesi, 3-Üreticinin örgütlenerek yem, gübre gibi alımlarda birlikte davranması ve kooperatifleşme zorunluluğu, 4-Finansa erişimde tarım önceliği ve kolaylığı, 5- Pazarlama ve dağıtım kanalları oluşturup market rafı terörüne son vermesi…

İKİ SORU İKİ CEVAP

1-Araziler değerleniyor ve tarladaki mahsul anlamsızlaşıyor. Böyle bir durumda tarım nasıl teşvik edilmeli?

Tarım arazisini rant alanı olmaktan çıkarıp, ürün üzerinden değerlendirmek ve imar için kullanılmasını engellemek gerekiyor. Tarlaya fabrika, konut, mesken inşasına izin vermeyip, ürün bazlı teşvik sistemleri getirmek şart.

2-Kurların ve enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda tarım gelişebilir mi?

Gelişemez. Zira domateste dahi 13 farklı alanda döviz girdisi var iken tarımı dolarizasyondan çıkarmadan kalıcı gelişme sağlanması söz konusu olmayacaktır.

YERLİ&MİLLİ DOMATES NEDEN YALAN SÖYLER?

Üç domates yolda yürüyormuş. Birinci demiş ki; “-benim önümde hiç domates yok, arkamda 2 domates var.”
İkinci demiş ki; “benim önümde 1, arkamda 1 domates var.”
Üçüncü demiş ki; “benim önümde 2, arkamda da 2 domates var.”
Peki, bu nasıl olur?
Dilediğiniz kadar düşünün ve işin içinden çıkmaya çalışın.
Oysa cevap bazen çok basit olabiliyor: “Üçüncü domates yalan söylüyor.”

Hele ki yerli ve milliyim diyorsa… Nasıl mı? Anlatayım; Tohum dövizle, traktör dövizle, mazot dövizle, pulluk dövizle, çapa dövizle, ilaç dövizle, gübre dövizle, hasat makinesi dövizle, soğuk hava yazılımı dövizle, lojistik dövizle, kamyon yakıtı dövizle, plastik kasası dövizle… Hal böyle iken domatesimiz “yerli&milli” olduğunu söylüyorsa bilin ki doların euronun yalancısıdır.

Tarım ve Orman Bakanı Kirişci'den gıda israfını azaltma çağırısı

 

Tarım ve Orman Bakanı Kirişci'den gıda israfını azaltma çağırısıUluslarası Gıda Kaybı ve İsrafı Farkındalık Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, iklim değişikliğinin etkilerinin daha da hissedildiği bir dönemden geçildiğine dikkati çekti.


Kovid-19 salgınının ardından Ukrayna-Rusya Savaşı ile ortaya çıkan krizlerin, tarımın ve gıda güvenliğinin vazgeçilmez olduğunu bir kez daha gösterdiğini vurgulayan Kirişci, “Bunun bilincinde olan ülkeler, tabii kaynakları korumak, toprağı, suyu yönetmek ve tarımda sürdürülebilirliği sağlamak için tedbir almaktadır. Gıda güvenliğini sağlamaya yönelik kapsamlı çalışmalar yapılırken sadece üretim ve verimliliğe değil, elbette gıda tüketimine de odaklanmalıyız” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye gıda israfının en yüksek olduğu ülkeler arasında 15. sırada
Bütün Türkiye’yi utandıran rapor… Dünyada 15. sıradayız

Gıda israfının, sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlar başta olmak üzere çok boyutlu bir mesele olduğuna işaret eden Kirişci, dünya genelinde her yıl, üretilen gıdanın üçte birinin israf edildiğini bildirdi.

Kirişci, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenme 2021 Raporu’na göre bir yılda israf edilen gıda miktarının 1,3 milyar ton olduğu bilgisini verdi.

Sadece bu kaybın büyüklüğünün bile israfla mücadelenin önemini gösterdiğini belirten Kirişci, şunları ifade etti:

“Türkiye, israfın azaltılması için uluslararası ölçekte yapılan çalışmalarda öncü olmuştur. Tarım ve Orman Bakanlığımız, FAO iş birliğiyle gıda kayıpları ve israfının azaltılmasına yönelik olarak ‘Gıdanı Koru-Sofrana Sahip Çık’ isimli büyük çaplı, uluslararası bir kampanyayı 20 Mayıs 2020’de başlatmıştır. Kampanyayla Tarım ve Orman Bakanlığı ile FAO, gıda kayıpları ve israfı konusunda gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde mücadele etmeyi, ilgili tüm tarafları bilinçlendirerek toplumsal farkındalık düzeyini artırmayı hedeflemektedir. Ayrıca Türkiye’de gerçekleştirilen iyi uygulama örneklerinin uluslararası alanda model haline getirilmesi amaçlanmaktadır.”

BAKANLIK FARKINDALIK ÇALIŞMALARIYLA İSTAFI ÖNLEMEYE ÇALIŞIYOR

Kirişci, “Gıdanı Koru-Sofrana Sahip Çık” kampanyası kapsamında tüketicilerin gıdalarını nasıl koruyacakları, alışverişe planlı çıkmaları, gıda artıklarının yeniden işlenerek gıda dışında başka ürünlere dönüştürülmesi gibi birçok konuda farkındalık çalışmaları yapıldığını hatırlattı.

Kamu ve özel sektördeki kurumların, gıda artıklarının yeniden değerlendirilmesine yönelik proje geliştirmelerinin teşvik edildiğini belirten Kirişci, şunları kaydetti:

“Bakanlığımızca, 9 Ağustos 2022’de Yemlerin Piyasaya Arzı ve Kullanımı Hakkında Yönetmelik değiştirilerek lokanta, otel, fabrika gibi toplu yemek tüketim yerleri ile hazır gıda üretim işletmelerindeki gıda artıklarının hayvanlar için yeme dönüştürülmesinin de önü açılmıştır. Böylece 18 milyon ton gıda artığının yeniden değerlendirilmesine imkan sağlanmıştır. Bakanlık olarak paydaşlarımızla birlikte gıda kayıplarının ve israfının önlenmesine yönelik olarak ülkemizde ve uluslararası alanda çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Uluslararası Gıda Kaybı ve İsrafı Farkındalık Günü vesileyle vatandaşlarımıza gıda üretiminde ve gıdanın topraktan sofraya serüveninde ne emekler harcandığını bilerek, gıdaların asla israf edilmemesi çağrısında bulunuyorum.”

Turizm, tarım, gastronomi…

 

Her zaman olduğu gibi, söyleyeceğim mesajı baştan vereyim. Türkiye gastronomisini dünyaya açmanın yolu turizmden geçer… Tarımla ilgili katma değeri de böyle yükseltebiliriz. Bunun en ucuz ve pratik yolu da bu… Türkiye’de ardı ardına Gastronomi Festivalleri yapılıyor. En son Gaziantep birkaç yıldır belediye desteği ile çok güzel ilerliyor… Antakya ile Unesco listesindeki bu illerimizin potansiyeli çok yüksek. Gastronomi Başkenti söylemlerine şimdi de Antalya eklendi… Antalya Food Fest de geçtiğimiz hafta sonu yapıldı. Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek, “Turizmin başkentiyiz ama gastronomi ve tarımda da başkent olmayı hedefliyoruz” diyor.

Gastronomi Türkiye’nin çatısı
Gastronomi çatısı tüm Türkiye için geçerli, o yüzden bu söylemler çok değerli. Adeta bir uyanış olarak değerlendiriyorum. Çünkü gastronomi, Türkiye’nin pazarlanabilir en önemli markası… Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, gastronomiyi turizmin altında önemli bir sıraya koyduklarını söylemişti. Ben turizm, gastronomi ve tarımın önemli ve güçlü bir kimya oluşturduğunu düşünüyorum. Sürdürülebilir tarım, insanların dalından doğal ürünlere ulaşabilirliği ve bunu gastronomi süzgecinde sofraya kadar bir zincirle sunabilmek turizmin katma değerini artırıyor. O yüzden turizm, gastronomi ve tarım değer yaratan, değeri katlayan muhteşem bir üçgen ve aynı zamanda yeni dünyanın da gerçeği.

Festival kıvamından çıkmak
Tüm bu illerin bu etkinlikleri festival kıvamından çıkarması da gerekiyor. Yapılan çalışmalar var. Bunun devamını getirmezseniz çok derinlemesine etkisi olmuyor. Turizmde, turistin gastronomi temasını güçlendirmek ve kalitesini artırmak lazım. Bugün Türk çayı, Türk kahvesi kültürü böyle yayılıyor. Aynı trendi gastronomi bütünü için de yerleştirmek gerekli. Antalya’yı bu yüzden de önemsiyorum. Belediye Başkanı Muhittin Böcek, 700 bin yatak ve bu yıl gelecek 12 milyon turistten bahsediyor. Burada tarımdan sofraya bir zincir oluşturmak için yola çıktıklarını söylüyor. Buradan hayal ettiğinizde her otel bir gastronomi noktası, şehirde gastronomi noktası çok fazla yok. O da biraz, her şey dahil sisteminden kaynaklanıyor belki ama işler değişiyor.

3 yıldır plan yapıyoruz Antalya’da Büyük Şehir Belediye Başkanı Mühittin Böcek hep beklediğimiz ışığı yakmış. Bundan sonra derinleşmesi önemli. Böcek şöyle diyor: ”Şimdi burada Antalya bereketli topraklara sahip, turizmin yanı sıra tarımın da başkentlerinden biri Antalya… Bazı komşu ülkelerin sebze meyvesinin neredeyse yüzde 50’si Antalya’dan gidiyor. Örtü altı tarım dediğimiz seracılıkta da Türkiye’deki payımız yüzde 67. Ama bugüne kadar ‘gastronomi’ düşünülmemiş. Aslında biz 3 yıldır bunların planlarını yapıyoruz. Bu yıl hayata geçirdik”.

Turizm, tarım, gastronomi
Bu üçgen için en uygun illerden birisi de tabii ki Antalya, Muhittin Böcek, “Antalya’da üreticiden sofraya konseptini büyütmek istiyoruz. 700 bin yatak kapasitemiz var ve her otelin şefi var. Bir de restoranlara, sokak restoranlarına ulaşmak istiyoruz. 7 Mehmet gibi tesis sayısı çok az… Oysa tarımla uğraşan birçok ilçemiz var. Tarım köylerimiz var, tarım ilçelerimiz var. Kendi üretimlerimizi böylece nitelikli bir şekilde, sofraya taşımak istiyoruz. Yerelde üretelim, yerelde tüketelim. Üreticilerimize sahip çıkalım, bunları otellerimizde şeflerle birlikte yemeğe, aşa dönüştürelim. Zaten bizim böyle doğal bir kapasitemiz var. Antalya için tarladan sofraya gastronomi ile bir zincir yaratalım istiyoruz”.

Tavşan yüreği zeytini hasatını yaptık örneğin. Bu da tarımın alt yapısı için önemli bir yatırım oldu. Burası Vakıflara ait bir yerdi. Madenler, inşaat için talepler oldu. Biz burayı kimseye vermeyeceğimizi söyledik. Büyük Şehir Belediyesi ve Ticaret Borsası iş birliği ile bu bölgeyi aldık. 2 bin 630 dönüm burası, 26 bin ağaç var. 20 bini tavşan yüreği zeytin ağacı bunların. Akdeniz’in akciğerleri… Gastronomi ekosistemini geliştirmek için, Ticaret Odası, Ticaret Borsası, Organize Sanayi, 98 bin esnafımız oraya üye birlikte hareket ediyoruz. Aklınıza gelecek herkesi bu ekosistem içine aldık. Gastronomi Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği’ni kurdurdum. Onlar da işin içine dahil oldu. Tüm paydaşlarımız, bu işin içinde, TÜROFED, AKTOP, TÜRSAB bu paydaşlara dahil… Eksik ne varsa, yapmaya çalışıyorum bu konuda. Cam seralardan çıkıp geldim, Yörük çocuğuyum. 20 dönüm kendi bahçelerimi kendim aşıladım. Tarımdan sofraya zincirinin değerini çok iyi biliyorum”.

SON SÖZ: Turizm, tarım, gastronomi dünyanın yeni değer yaratan üçgeni. Türkiye bu potansiyelin 3’ü de olan ender ülkelerden biri. Ancak bu potansiyeli harekete geçirmek için, yerel ve çatı stratejilerinin birleşmesi zorunlu.

Sağlık turizmi de çok önemli
Dünyada çoklu yaşamlar başladı, “multicity” yaşamlar diye bunu daha önce yazmıştım. O zaman pandemi de yoktu. Avrupa’nın sıcak bölgelerine göç. Bu konuda İspanya hep ilk tercih oldu. Şimdi uzaktan çalışma da başladı. Bir de enerji kriziyle birlikte bu tür trendler daha da gelişecek. Ancak böyle yaşamayı yani kışın gelip otellerde konaklamayı seçerler, iyi de bir şehir yaşamı istiyor. Antalya bunun için de çok önemli bir kent aslında. Ama Antalya’ya her geldiğimizde söylediğimiz keşke kentin gastronomi ve sosyal kapasitesi de gelişse ve kalitesi yükselse temennimiz umarım gerçek olur. Burada işin bir diğer yönünü Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek şöyle aktarıyor: “Turizm Birliğini de kurduk. 19 Belediye’den, her partiden katılımla 17 belediye katıldı. Katılmayan belediyelere üzüldüm. Çünkü partiler üstü tüm turizmcileri aldım o birliğe… Siyaset üstü çalışma yapıyoruz. Yurtdışında böylece daha iyi tanıtım alanları almaya başladık Turizm Fuarlarında. Sağlık turizmini geliştirmek istiyoruz. Örneğin diş çok önemli. Bir tedavi 20 günden önce bitmiyor. Bu bizim için büyük potansiyel olabilir. Sağlık turizmi gibi farklı turizm kanallarının, gastronomi etkisi de yüksek, çünkü sadece tatil için gelmeyecek, çorbacıya da taksiciye de faydası olacak.”

Ukrayna'nın Tarım Arazilerinin Sulama Ağını Eski Haline Getirmek İçin 15 Milyar Dolara İhtiyacı Var

Yetkili: Ukrayna'nın Tarım Arazilerinin Sulama Ağını Eski Haline Getirmek İçin 15 Milyar Dolara İhtiyacı VarKİEV, 29 Eylül (Xinhua) — Ukrayna’da hükümete bağlı Ukrinform haber ajansının Tarım Politikası ve Gıda Bakanı danışmanı Mykhailo Sokolov’a atıfta bulunduğu Çarşamba günkü haberine göre, ülkenin tarım arazilerini sulama ağını eski haline getirmek için yaklaşık 15 milyar ABD dolarına…

KİEV, 29 Eylül (Xinhua) — Ukrayna’da hükümete bağlı Ukrinform haber ajansının Tarım Politikası ve Gıda Bakanı danışmanı Mykhailo Sokolov’a atıfta bulunduğu Çarşamba günkü haberine göre, ülkenin tarım arazilerini sulama ağını eski haline getirmek için yaklaşık 15 milyar ABD dolarına ihtiyacı bulunuyor. Sokolov, Ukrayna’da yaklaşık 5 milyon hektarlık bir alanı kaplayan sulama sistemlerinin restorasyona ihtiyaç duyduğunu söyledi. Sokolov’a göre, Ukrayna makamları devlet operatörlerinin tarım arazileri sulama sektörüne yatırım çekmesini sağlayacak bir yasa tasarısı hazırladı. Ukrayna geçen sene 106 milyon tondan fazla tahıl, bakliyat ve yağlı tohum hasadı yaparak dünyanın en büyük tarım üreticilerinden biri oldu.

Çin'in Tarım Alanında Bilim ve Teknolojiyi Geliştirmesi Gıda Güvenliğini Destekliyor

Yetkili: Ukrayna'nın Tarım Arazilerinin Sulama Ağını Eski Haline Getirmek İçin 15 Milyar Dolara İhtiyacı VarBEİJİNG, 29 Eylül (Xinhua) — Çin Tarım Bilimleri Akademisi’ne (CAAS) göre, kurum son 10 yılda tarım alanında bir dizi bilim ve teknoloji başarısı elde ederek ülkenin gıda güvenliğine güçlü destek sağladı.

BEİJİNG, 29 Eylül (Xinhua) — Çin Tarım Bilimleri Akademisi’ne (CAAS) göre, kurum son 10 yılda tarım alanında bir dizi bilim ve teknoloji başarısı elde ederek ülkenin gıda güvenliğine güçlü destek sağladı. 2012’den bu yana yaptığı çalışmaların bir özetini yayınlayan CAAS, bilim insanlarının pirinç heterosisinden yararlanmayı engelleyen genleri ilk kez keşfettiğini ve klonladığını, pirinçte hibrit kısırlık sorununu çözmek için önemli gen kaynakları ve uygun çözümler sağladığını bildirdi. Salatalık meyvesindeki acı tada neden olan anahtar genlerin keşfi de CAAS’ın mahsul omik ve genetiğinde yaptığı birçok önemli keşiften biri olarak biliniyor. CAAS’ın, mahsulde haşere kontrolü ve önlenmesinde atılımlar yaparak ulusal gıda güvenliğine katkıda bulunduğu da belirtildi. Başlıca mahsullerde görülen yabancı istilacı organizmalara ve birincil hastalıklar ile böcek zararlılarının sık sık ortaya çıkmasına odaklanan CAAS, teorik araştırma yürüttü ve tüm zincir için önlem ve kontrol amaçlı mühendislik sistemi inşa etti. CAAS, güz tırtılını önlemek için gerçek zamanlı bir izleme ve erken uyarı teknolojik sistemini de kurdu ve ülke genelinde güz tırtılının önlenmesi ve kontrolünü desteklemek için, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından da küresel olarak tavsiye edilen bir dizi kilit önemde teknoloji ve program geliştirdi.

Main Menu