01.09.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Havsa 21. Tarım Aletleri ve Hayvancılık Festivali başladı

 

Edirne’nin Havsa ilçesinde düzenlenen “Havsa 21. Tarım Aletleri ve Hayvancılık Festivali” açılış programıyla başladı.

Atatürk Ortaokulu önünde oluşturulan kortej, Edirne Belediye Bandosu eşliğinde Atatürk Anıtı’na yürüdü.

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından anıta çelenk sunuldu.

Edirne Valisi H. Kürşat Kırbıyık, festivalin açılış programında yaptığı konuşmada, Edirne’nin tarım başta olmak turizm, ticaret, eğitim alanında güçlü bir kent olduğunu söyledi.

Edirne’de tarım arazilerinin tamamına yakınının ekildiğini anlatan Vali Kırbıyık, bu alanlardan elde edilen verimin artırılması için ikinci ürün ekimi ve alternatif ürünlerin yetiştirilmesinin önemli olduğunu vurguladı.

Üretim için modern tarım aletleri kullanımının önemine değinen Kırbıyık, şunları kaydetti:

“Bu festivali, çiftçimizin sahip olduğu tecrübeyi daha da ön plana çıkaracağı, firmaların yeni gelişmeleri burada aktararak ilerlemelerini sağlayacak bir fırsat olarak değerlendiriyorum. Hasat döneminin sonuna doğru yaklaşıyoruz. Bütün çiftçilerimize bereketli bir hasat dönemi diliyoruz. Belediyemizi tebrik ediyorum, organizasyonda emeği geçen arkadaşlarımı kutluyorum.”

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) Başkanı ve AK Parti Edirne Milletvekili Fatma Aksal ise Havsa denildiğinde akıllara Trakya’nın en büyük hayvan pazarının geldiğini belirterek, festivalin hayırlı olması temennisinde bulundu.

Tarım ve hayvancılıkta son dönemde önemli gelişmeler kaydedildiğini belirten Aksal, tarım aletleri üretimi konusunda da söz sahibi olunmaya başlandığını söyledi.

Havsa Belediye Başkanı Aydın Balkan da artık ülkelerden çok şehirler ve ilçelerin rekabet ettiğini anlattı.

Kentlerin tanıtımına katkı sağlayan etkinliklerin önemine değinen Balkan, “İlçemizi güçlü olduğu konularda daha da güçlendirmek ve daha rekabetçi bir konuma taşımak istiyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın vurguladığı üzere çocuklarımıza sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda kimliği olan bir kent ve ilçeler bırakmak istiyoruz.” diye konuştu.

Bölge ekonomisini tarım ve hayvancılık temelli olduğunu da dile getiren Balkan, Havsa’da Trakya’nın en büyük pazarına ev sahipliği yaptıklarını kaydetti.

Açılış programı, halk oyunları gösterisi ve belediye bandosunun konserinin ardından sona erdi.

Programa, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Havsa Kaymakamı İsmail Hakkı Batı, AK Parti Edirne İl Başkanı Belgin İba, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Konser, çeşitli yarışmalar ve etkinliklerin düzenleneceği festival, 4 Eylül’de sona erecek.

 

Eyüpsultan Belediyesi'nin tarım alanlarına yönelik gezi düzenlendi

Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken ev sahipliğinde Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği bünyesinde faaliyet gösteren Güvenilir Ürün Platformu üyeleri ile birlikte Eyüpsultan Belediyesi’nin İstanbul’da kent içerisinde yaptıkları tarım çalışmaları alanlarını gezdi.
Gıda Tarım ve Hayvan Bakanlığı’nın başlattığı ‘Tarım varsa hayat var’ çalışması ile metropolün dibinde üretim yapan üretim noktalarına ziyaretler gerçekleştiren Güvenilir Ürün Platformu Eyüpsultan Belediyesi’ne ait inovasyona açık tarım yapılan noktalara ziyarette bulundu.

Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği Başkanı Celal Toprak ve dernek üyelerinin katılımı ile ilk önce Eyüpsultan’da kahvaltı programında bir araya geldi Kahvaltı sonrası Belediye Başkanı Köken açılış konuşmasının akabinde Başkan Köken’e hediyeleri takdim edildi. Programında ardından Ekolojik Tarım Merkezi ve Tarım 4.0 Uygulama Merkezine gerçekleştirilen ziyarette uygulama alanında yetişen meyve ve sebzeler ziyaretçilerin gözlemine sunuldu.

Üniversiteler ile beraber tarımda inovasyon yapılabilmesi için uğraşlarını aktaran Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken “Biraz önce görmüş olduğumuz ekolojik yaşam merkezi ve burası da Tarım 4.0 merkezi. Tarım 4.0 ile neyi yakalamak istiyoruz, üniversitelerimiz ile beraber hem inovasyon tarım topraksız tarım hem susuz tarım nasıl olabilir. Tarım dijital olarak neler yapabiliriz ve buradan gençler nasıl bir eğitim alabilirler onun çalışması yapılıyor. 100 gencimiz ile burada yüksek lisans ölçeğinde çalışma yapacağız. 250 civarında çiftçi ve hayvan sahibi ile burada eğitim çalışmaları ile onlarında yaptığı işlere bilimsel olarak nasıl katkı sağlayabiliriz onu yakalamaya çalışıyoruz. Aslında burası tarımda bilgi olarak ne varsa dünyada onu burada nasıl geliştirebiliriz çalışmasını yapmak üzere kurduğumuz bir atölye burası şu anda da gençlerimiz, yatırımcılar ile kendilerine burada yer bulacak” dedi.

Jeotermal kaynakla üretilen domates, Tarım Kredi Kooperatif marketlerinde satılacak

Erzurum’un Aziziye ilçesinde termal kaynak ve biyokütlesel atıklarla serada üretilen salkım domates, Tarım Kredi Kooperatif marketlerinde uygun fiyata satışa sunulacak.

Aziziye Belediyesi ile Tarım Kredi Kooperatifleri arasında, belediyeye ait domates seralarında satış sözleşmesinin protokolü imzalandı.

Belediye Başkanı Muhammet Cevdet Orhan, burada yaptığı açıklamada, ürettikleri domatesin piyasada büyük yer edindiğini söyledi.

Sezonda ortalama 330 ton hasat hedeflediklerini ifade eden Orhan, şöyle konuştu:

“Bir süre önce zaten domatesin Erzurum’daki marketlerde de satışına başlamıştık. Domatesimiz piyasaya girer girmez, domates fiyatlarında büyük ölçüde düşüş oldu. Bundan sonraki süreçte de yine halkımızın ekonomik fiyatlarla domates satın alabilmesi amacıyla Tarım Kredi Kooperatifleri ile çalışacağız. Biz burada ortaya bir model koyduk ve yatırımcılarımızı bu bölgede jeotermal kaynaklarımızı da kullanmak suretiyle yatırım yapmaya davet ediyoruz. Naturel salkım domatesimiz, bugün imzaladığımız protokol ile artık Tarım Kredi Kooperatif marketlerinin tamamında hem de çok ekonomik bir fiyatla satışa sunulacak.”

– “Kooperatif olarak gübre desteği vereceğiz”

Tarım Kredi Kooperatifleri Erzurum Bölge Birliği Bölge Müdürü Bekir Parlak da Ilıca domatesini doğrudan halka ilk elden ulaştıracak olmanın kendileri için de ayrıcalık olacağını aktardı.

Sadece domatesi değil aynı zamanda üretilen bütün ürünlerin kooperatif marketlerinde satılması için protokol yapmaya hazır olduklarını belirten Parlak, “Amacımız, halkımızın gıda ürünlerini en ucuza temin etmesini sağlamak. Bu anlamda Aziziye Belediyemizle imzaladığımız protokol ve iş birliğimizin hayırlı olmasını diliyorum. Zaten dağıtım için Erzurum’da bir lojistik depomuz kuruluyor. Dağıtım da yine tek elden yapılacak. Kooperatif olarak gübre desteği vereceğiz ve böylece belediyemizin de üretim maliyeti aşağı inecek.” diye konuştu.

İmza törenine, Tarım Kredi Kooperatifleri Erzurum Bölge Birliği Bölge Yönetim Kurulu Başkanı Recep Küçükoğlu, Bölge Müdür Yardımcısı Özkan Yıldırım ile Tarım Kredi kooperatifleri Erzurum Bölge Birliği Bölge Tedarik-Pazarlama Yönetmeni Kibar Hakan Korukcu da katıldı.

Balıkesir'de dereye tarım ilacı karıştı: Dere kırmızı oldu

Balıkesir’in Susurluk ilçesinde tarım ilacı dökülen derenin rengi kırmızı oldu. Yetkililer tarım ilacını boşaltan zanlıya 548 bin 48 lira ceza uyguladı.
Balıkesir’in Susurluk ilçesinde tarım ilacının dereye karışması üzerine derenin rengi kırmızıya döndü. Bunun üzerine Balıkesir Valiliği harekete geçti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından analiz ve çalışma yapıldı.

Konuyla ilgili olarak Balıkesir Valiliği bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Susurluk İlçemize bağlı Karapürçek Mahallesinde tarım ilacının Karapürçek Deresine karıştığı ve kırmızı renkli bir kirlilik oluşturduğu tespit edilmiştir. Konuyla ilgili olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğümüz tarafından idari işlem ve cezai yaptırım süreci başlatılmış olup konu Valiliğimizce yakından takip edilmektedir. Söz konusu ilacın canlılar ve çevre sağlığı yönünden zehirli etki oluşturması muhtemel olduğundan ikinci bir duyuruya kadar dereye girilmemesi, hayvan sulaması yapılmaması ve sulama amaçlı kullanılmaması gerekmektedir” denildi.

548 bin lira ceza kesildi

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sosyal medya hesaplarında ise, ”Balıkesir’de Karapürçek Mahallesi’ndeki dere yatağında oluşan kırmızı renkli kirlilik ihbarı üzerine denetim ekiplerimiz dereye zirai tarım ilacı boşaltıldığını tespit etmiştir. Olaya neden olan zanlıya 548 bin 48 TL para cezası uygulanmış ve suç duyurusunda bulunulmuştur. Bakanlığımız gözetiminde zirai tarım ilacının yoğun görüldüğü yerlerde vidanjörlerle çekilme işlemlerine başlanırken kirliliğin Susurluk Çayı ve Marmara Denizi’ne ulaşmaması için çalışmalar aralıksız sürmektedir” denildi.

Öğrenciler yapay zekayı tarım için kullandı

Lise öğrencilerinin hazırladıkları proje ile yapay zeka sayesinde tarlalardaki bitki hastalıkları bir fotoğrafla tespit edilebilecek.

Kastamonulu lise öğrencileri Beyza Gökmen, Melike Büşra Diri ve Elif Gökçe’nin, öğretmenleri Dr. Çağrı Avan danışmanlığında tasarladıkları “Yapay Zeka ile Bitki Hastalıklarının Belirlenmesi” Projesi, Samsun’da devam eden TEKNOFEST KARADENİZ’de yer aldı.

Proje kapsamında, öğrencilerin hazırladığı bir programa bitki hastalıklarının yer aldığı bin fotoğraf yüklendi. Bu sayede programın hastalıkları kaydetmesi sağladı. Programın yüklü olduğu bilgisayar ya da telefona hasta bitki gösterilerek hangi hastalığa yakalandığı tespit edilebiliyor.

Melike Büşra Diri, AA muhabirine, projelerinin bir fotoğrafla bitki hastalıklarını tespit edip hangi ilacın kullanılması gerektiğini gösteren bir uygulama olduğunu söyledi.

Arkadaşlarının tarlasının yanlış kullanım nedeniyle büyük zarar gördüğünü vurgulayan Diri, “Takım kaptanımız Beyza arkadaşımız çiftçi bir ailenin kızı. Yanlış ilaçlama sonucu bitkileri yanmıştı. Onun üzüldüğünü görünce böyle bir projeye karar verdik. Onların yaşadıkları sorunlar bizi yönlendirdi. Sonra başka çiftçilerle de görüşerek yol aldık.” dedi.

Ziraat mühendisleri ile görüştüklerini ifade eden Diri, “Çağrı hocamız öncülüğünde DeneYap atölyelerinde geliştirdik. Böylece çiftçiler hem doğru ilacı tarlalarında kullanacaklar hem de daha verimli ürün elde edecekler. Bir yandan da yanlış ilaç kullanımını azaltacak bir proje.” diye konuştu.

Elif Gökçe Demir ise projenin içeriği hakkında şunları aktardı:

“Biz bir veri seti oluşturduk. Yaklaşık bin fotoğraflı bir veri seti. Kendimizin çektiği ve çiftçilerden topladığımız bu fotoğrafları veri setine yükledik. Bulanık ve net fotoğraflar vardı. Daha sonra geliştirdiğimiz uygulamayı yükleyerek programımızın fotoğrafları ve hastalıkları tanımasını sağladık. Bu proje aslında çiftçiliğe başlayanlar için yararlı bir uygulama. Bilinmeden yapılan ilaçlamalar tarlalara büyük zarar veriyor. Bu proje ile yanlış yapılan ilaçlama sonucu kaybedilen tarla ve bitkiler kazanılacak, verim artacak.”

Proje, TEKNOFEST KARADENİZ’de tarım teknolojileri alanında yarışıyor.

Başkan Çerçioğlu, alternatif tarım ürünleriyle Aydın çiftçisine destek oluyor

Aydın Büyükşehir Belediyesi, Aydın çiftçisinin alternatif ürünler üreterek daha fazla kazanması için çalışmalar yürütmeye devam ediyor.

Aydın iklimine uygunluğu test edilen ve Aydın Çiftçi Merkezi’nde daha önce dikimi yapılan aromatik bitkilerden yüksek verim elde edilirken, bu bitkilerle ilgili istekli çiftçilere eğitimler de veriliyor. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, çiftçilere destek vermek ve daha fazla kazanmalarını sağlamak için çalışmalar yürütmeye devam edeceklerini söyledi.

Konuyla ilgili bilgi veren Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin ziraat mühendislerinden Özgür Tarakçılar, “Başkanımız Aydın’ımızın verimli topraklarını en iyi şekilde değerlendirmek için projeler yürütmeye devam ediyor. Bu bağlamda sürekli üretilen ürünlerin aksine, daha çok bahçecilik kültürünün geliştirilip oradan daha fazla sürdürülebilir bir ekonomiyle büyütülmesini desteklemeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Yeni ürünleri Aydın çiftçisiyle buluşturmak amaçlanıyor

Aydın Büyükşehir Belediyesi Çiftçi Eğitim Merkezi ile ilgili de bilgi veren Tarakçılar, “Burası iki yıl önce Başkanımız Özlem Çerçioğlu tarafından kuruldu. Buranın kurulma amacı alternatif tarım ürünlerini Aydın çiftçisine kazandırmak. En başta kuşkonmazla başladık. Aydın’ın zaten yerel tatlarından birisi olan ‘kedirgen’ dediğimiz ürünün kültüre alınmışını Aydın’a kazandırdık. Biz burada kuşkonmazın dikimini, hasadını yaptık ve Halk Ege Et şubelerinde de vatandaşlarımıza sunduk. Aydın’da üretimine başlayan çiftçilerimiz var” şeklinde konuştu.

Sürdürülebilir ekonomik değeri olan bitkiler

Aydın Çiftçi Merkezi’nde birçok ürünün üretiminin devam ettiğini altını çizen Tarakçılar, “Aydın’a sakız ağaçları getirdik, belli bir bölüm ayırıp sakız ağacının Aydın iklim şartlarındaki hem büyüme-gelişmesini hem de verimini takip ediyoruz. Aydın’a kazandırabileceğimiz değerlerden birisi de sakız ağacı diye düşünüyoruz. Gojibery, aronya, hünnap, kuşburnu gibi ürünlerin denemesini yapıyoruz. Yani ekonomik katma değeri olan, aynı zamanda sürdürülebilir bir ekonomik değere sahip olan ürünlerin denemelerini yapıp çiftçilerimize burada tavsiyelerde bulunuyoruz. Çiftçilerimiz de bizim tavsiyelerimizi dikkate alıp üretime geçiyor” dedi.

Tarım ve hayvancılıkta 410 milyon TL’lik gelir

Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in projeleri arasında yer alan tarım ve hayvancılık hamlesiyle, Ordu’ya 410 milyon TL’lik ekonomik kazanç sağlandığı belirtildi.

Ordu’da, ulaşım, altyapı, spor, turizm, üstyapı ve sağlık alanında yatırımları hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, uygulamaya koyduğu tarım ve hayvancılık projeleriyle de yeni gelir kaynakları oluşturdu. Tıbbi ve aromatik bitkilerin desteklenmesi ve üretilmesinden, örtü altı yetiştiriciliğine; mavi yemişten siyez buğdayına kadar bir çok yeni çalışma yapıldığı kaydedilirken; üreticilerin pazar sorununun da çözülerek, organik Ordu yumurtası ve Akkuş fasulyesi gibi ürünlerin ülke genelinde 900 mağaza da pazarlamaya başladığı ifade edildi. Ordu Büyükşehir Belediyesi, birçoğu damızlık olmak üzere koyun, kaz, Halep keçisi, manda, inek, pekin ördeği gibi dağıtım ve desteklerle hayvancılığa da destek verildiğine dikkat çekti.

Kırsal kalkınmayı vitrine koyan yol haritası

Türkiye gıdada kendi kendine yeten ülkedir. Ayrıca Türkiye, tarımda net ihracatçı ülke konumundadır ve tarım ürünleri ihracatında her yıl sağladığı artışlarla dünyanın önde gelen ülkeleri arasında bulunmaktadır.

Ama biz Bakanlık olarak kırsalın yeniden ayağa kaldırılmasının, kırsalda üretimin canlandırılmasının ve artırılmasının yegâne yolunun kırsal kalkınmadan geçtiğini biliyoruz. Bunu da bir vizyon olarak ortaya koymuş durumdayız.

Tabii ki kırsalda kadını ve genci tutamadığınız zaman, aileyi tutamıyorsunuz, aileyi tutamadığınızda da özlediğiniz, arzuladığınız üretim hedefinizi gerçekleştiremiyorsunuz.

Kırsala dönmek için de can atan büyükşehirlerde yaşayan epeyce de insanımız var. Biz bundan dolayı küçük aile işletmeciliğini teşvik ediyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımızla birlikte kapanan köy okullarının yeniden açılması ve buraların kırsal için sosyalleşme merkezi haline gelmesi hususunda çalışmalarımız hızla devam etmektedir. Böylelikle de kırsala dönüşün hızlanacağını düşünüyoruz.

Kadınlarımızı kırsalda tutmak için gerek Aile ve Sosyal Hizmetler gerekse Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarımızla da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Özellikle kadının sosyal güvenceye sahip olması adına atılacak adımları tartışıyoruz.

Jeotermal kaynakları seracılıkta daha etkin kullanacağız. Ülkemiz jeotermal kaynakta dünyada yedinci, Avrupa’da birinci sırada. Mevcut durumda ülke genelinde 30 bin dekar alanda jeotermal kaynak ile ısıtılabilecek sera kapasitemiz mevcut. Ancak halen 5 bin dekar jeotermal seramız bulunmakta. Biz bu kapasitemizi, büyükşehirlerimizde ve bunların yakın bölgelerinde harekete geçireceğiz.

EKİLMEYEN ARAZİ KALMASIN
“Ekilmeyen alan kalmasın” düsturuyla yola çıktık. Buna ilişkin de mülkiyet hakkıyla kullanım hakkını birbirinden ayıran bir mevzuatı milletvekillerimiz aracılığı ile Meclisimize sunacağız. Bakanlık olarak, 1 yıldan fazla bu üretimi yapmayanlara, mağdur olmasınlar diye kira bedeli ödeyerek bu alanların kazanılmasını sağlayacağız. Bu alanların boş kalmasına asla müsaade edemeyiz.

Desteklemelerin karmaşıklığı, il ve ilçe müdürlüklerimizdeki ziraat, gıda, su ürünleri mühendislerimizi ve veteriner hekimlerimizi aşırı meşgul etmektedir. Bu nedenle bu teknik personelimiz arzuladığımız düzeyde çiftçilerin tarlasına, ahırına gidemiyorlar.

Biz şu an onun eksikliğini hissediyoruz. Bu benim Meclis’te milletvekilliği ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanlığı dönemimden kalan bir özlemim. Bir meslek insanı olarak bizim meslektaşlarımızın, üreticimizin hemen yanı başında olmasını, onlara tabiri yerindeyse her dakika, her saniye yardımcı olmalarını yürekten istiyoruz. Bunu başardığımız gün, tarımımız bir tık yukarıya taşınmış olacak.

Türkiye’nin kendi coğrafyası dikkate alınarak bunların artırılması gerekir. Biz kendimizi Almanya veya Kuzey Avrupa ülkeleriyle mukayese edemeyiz. O ülkelerin aldığı yağışlar ve sahip olduğu ekolojik varlıklarla kendimizinkileri bir tutamayız.

Bu coğrafya küçükbaşın coğrafyasıdır. Biz küçükbaşı öne çıkarmalı ve yaygınlaşmasını sağlamalıyız. Gayretimiz bu yöndedir. Büyükbaşı desteklerken, küçükbaşın dezavantajlı hale gelmesini önlemeyi ve ikisi arasında denge sağlamayı amaçlıyoruz. Üstelik küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle dünya karbon ayak izini de dikkate alarak büyükbaş hayvancılığı yerine küçükbaş üzerinde yoğunlaşmaktadır. İnşallah kısa sürede ülkemizde gerek bitkisel, gerekse hayvansal üretim faaliyetlerinde sözleşmeli üretimi bir mevzuata kavuşturacağız. Bu bizim Tarım Kanunumuzun 13. maddesinde aslında atıfta bulunulan bir husustur.

Burada birtakım destekleri bu tür sözleşmeli üretimi yapanlara bir miktar daha yüksek tutup sözleşmeli üretimi cazip hale getirme arzusundayız. Tekrar ifade ediyorum, bu bizim için olmazsa olmaz bir kuraldır.

Unutmayalım ki sözleşmeli üretim aynı zamanda da ülkemizin ihtiyacı olan ürünlerin ihtiyaç miktarı kadar üretilmesine imkan sağlayacak ve arz fazlası ürün üretilmemiş olacaktır.

DESTEKLERİ SADELEŞTİRİYORUZ
Bakanlık olarak halen 65 kalem ürüne destek veriyoruz. Oldukça karmaşık, benim bile zorlandığım bir mevzuat var. Biz buraları da sadeleştireceğiz. Kolay ve anlaşılabilir hale dönüştüreceğiz.

Tarım Kanunu’nun 19. maddesi gereğince, üreticinin pazarda görmek istediği fiyatın altında bir pazar fiyatı oluşur ise aradaki fark ne ise biz bunu ödemeyi taahhüt ediyoruz. Bunun üzerinden stratejik ürünlerle ilgili fark ödemesini gerçekleştireceğiz, 2023’te başlayacak. Henüz belirlemediğimiz bir pilot şehrimizde başlayacak. Bütün stratejik ürünlere bunları uygulayacağız.

TARIMDA SİGORTA
Tarımda sigorta, önem verdiğimiz bir başka alandır. 2006 yılında hayata geçirdiğimiz Devlet Destekli Tarım Sigortaları uygulaması tarım sektöründe bir milattır.

Atatürk zamanında çalışması başlatılan ama gerçekleştirilemeyen bu uygulamayla Türk çiftçisinin 65 yıllık rüyasını gerçeğe dönüştürdük. Böylelikle üreticilerimiz sahipsiz ve çaresiz kalmaktan kurtuldu.

Aynı zamanda bu önemli bir güvenlik ve motivasyon kaynağı olmuştur.

Üreticimizin akıl ve alın terinin karşılığını alması yolunda Gelir Koruma Sigortası uygulamasını hayata geçirdik.

Gelir Koruma Sigortası’nda amaç, üretici gelirini istikrara kavuşturarak üretimde sürdürülebilirliği sağlamaktır.

Gelir Koruma Sigortası, pilot proje olarak 2021 üretim sezonunda; Konya’nın Cihanbeyli, Kadınhanı ve Karatay ilçelerinde buğday üreten çiftçiler için uygulanmaya başlamıştır. 2022 üretim sezonunda Konya’nın tamamında, 2023 üretim sezonunda ise tüm Türkiye’de uygulanacaktır.

SU ÜRÜNLERİ POLİTİKAMIZ
Bakanlığımızın su ürünleri politikalarının ana hedefi; deniz ve iç sularımızdaki su ürünleri kaynaklarını koruyarak sürdürülebilir işletilmesini sağlamaktır. Artık şunu çok iyi biliyoruz: Doğal kaynaklar sonsuz değildir. Bu kaynaklar, gelecek nesillere aktaracağımız birer emanettir.

Dünyada, avcılık yoluyla elde edilen su ürünlerinde sınır noktasına ulaşılmıştır. Kabul gören yaklaşım ise avcılık yoluyla üretimi artırmaktan ziyade, sabit bir seyirde devamlılığını sağlamaktır.

Bu nedenle de, su ürünleri avcılığında dünya genelinde sıkı koruma tedbirleri getirilmekte ve uygulanmaktadır.

Hükümet ve Bakanlık olarak biz de politikalarımızı buna göre belirliyor ve uyguluyoruz. Su ürünleri avcılığı ve yetiştiriciliğiyle ilgili bu uygulamaların ve verilen desteklerin olumlu etki ve yansımalarını görüyoruz. Bundan da mutluluk duyuyoruz.

Denizlerimizde 550, iç sularımızda 380’e yakın balık türü yaşamakta ve bunlardan 100’ünün ticari avcılığı yapılmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın üç yıl önce su ürünleri avcılık sezon açılında vermiş olduğu müjdeyle 49 yıl aradan sonra güncellenen Su Ürünleri Kanunu, su ürünleri türlerimizin korunması ve sürdürülebilir olarak işletilmesi açısından bir milattır. Kanun değişikliği vasıtasıyla balıkçılık yönetimimiz daha etkin hale getirilmiştir.

Helalinden ekmeğini kazanan dürüst balıkçılarımızın haklarını korumak adına önemli bir adım atılmıştır. Yapılan bu uygulamaların olumlu etkilerini Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği ilk yıldan itibaren görmeye başladık.

20 yıl aradan sonra ilk kez uskumru, orkinos ve kılıç Marmara’da görülmeye hatta av vermeye başlamıştır.

ÇİFTÇİMİZE GÜVENİYORUZ
Bize emanet edilen Cumhuriyetimizi, 20 yıl içinde getirmiş olduğumuz noktadan çok daha ileriye taşıyacak bir sürecin içindeyiz. Kendimize olduğu kadar, bu noktada çiftçimize, yetiştiricilerimize ve girişimcilerimize güveniyoruz. Lafla değil, yaptığımız icraatlarla Türkiye’yi hep birlikte 21. yüzyılın çok daha parlayan yıldızı ve küresel oyuncusu haline getireceğimize yürekten inanıyorum.

Main Menu