Ukrayna tahılı Romanya’dan dünyaya açılıyor
Rusya’nın Ukrayna’nın Karadeniz’deki limanlarını büyük ölçüde kontrol altına almasının ardından tahıl gemileri mahsur kalan Kiev, komşu Romanya’nın Karadeniz’deki Köstence limanından dünya pazarlarına tahıl yollamaya başladı.
Rusya’nın Ukrayna’nın limanlarına uyguladığı abluka yüzünden Ukraynalı üreticiler, yüklerini taşımak için alternatif arayışını sürdürüyor. Ukrayna tahılı şimdi, tren ve kamyonlara yüklenerek Tuna nehri üzerindeki Reni ve İzmail limanlarına oradan da mavnalarla Köstence’ye ulaştırılıyor. Fransız AFP Ajansı’na göre, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Köstence’yi Ukrayna’nın mahsulleri için hayati bir deniz ihracat merkezine dönüştürmüş durumda.
Savaştan önce Ukrayna, limanlarından ayda 4.5 milyon ton tarım ürünü ihraç ediyordu. Dünyada buğdayının yüzde 12’si, mısırın yüzde 15’i ve ayçiçek yağının yüzde 50’si Ukrayna’dan gidiyordu. Köstence’de dökme hammaddeler konusunda çalışan Comvex’in CEO’su Viorel Panait, “Kıtlık riskinden kaçınmak için tahılın tüketicilerin masalarına gecikmeden ulaştığından emin olmalıyız. Hızı artırmayı umuyoruz. Ukraynalı komşularımızın yaşadığı talihsiz durum göz önüne alındığında, onlara elimizden geldiğince yardım etmeliyiz” diyor.
BULGARİSTAN DA TALİP
Köstence’den Ukrayna tahılını taşıyan ilk gemi geçen cuma günü 70 bin ton mısırla demir aldı. Hali hazırda limanda üçüncü geminin dolum işlemi sürüyor. Limanın müdürü Florin Goidea, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden önce bile, Köstence’nin geçen yıl Fransa’nın Le Havre’ını geçerek Avrupa’nın Tahıl ihracatı için merkezi haline geldiğini söyledi. Goidea, “Ukrayna’daki savaş bir meydan okuma ama aynı zamanda bir fırsat” dedi. Romanya hükümeti karayolu trafiğini rahatlatmak ve limana kargo akışını kolaylaştırmak için projeler geliştiriyor. İlk olarak, yıl sonuna kadar, komünist dönemden kalma demiryolu hattının tamir edilmesi planlanıyor. Komşu Bulgaristan da geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Ukrayna tahılının Karadeniz’deki Varna limanından ihraç edilmesine yardımcı olmaya talip olduğunu ve altyapısını iyileştirmek için çalışmaya başladığını belirtti.
Tuz Gölü havzasında yetiştirilen sarımsakta yüksek rekolte hedefleniyor
Aksaray’da yetiştirilen sarımsakta, bu yıl hem rekoltenin hem de ürünün kalitesinin yüksek olması bekleniyor.
Tuz Gölü havzasında 13 bin dekar alanda ekimi yapılan sarımsak, protein ve mineral zenginliğiyle öne çıkıyor.
Bu yıl yağışların zamanında ve bol yağmasıyla üreticisinin yüzünü güldürmesi beklenen Aksaray sarımsağı, lezzeti ve görünümüyle her geçen yıl daha fazla talep ediliyor.
İl Tarım ve Orman Müdürü Bülent Saklav, AA muhabirine, ildeki önemli alternatif ürünlerden birinin de sarımsak olduğunu söyledi.
“Bu yıl ilk üçe girmeyi planlıyoruz”
Aksaray’ın sarımsak üretiminde söz sahibi olduğunu belirten Saklav, şöyle konuştu:
“Tuz Gölü havzasında ürettiğimiz ürünlerin analizleri çevre illerdeki üretilenlere göre protein ve mineral bakımından yüksek çıkıyor. Tuz Gölü havzası bizim tarımımız için çok önemli bir yer teşkil ediyor. Aksaray sarımsak üretiminde çok mesafe kaydetti. 2021 yılını 13 bin dekar alanda 10 bin ton üretim gerçekleştirip, Türkiye beşincisi olarak bitirdik. İnşallah bu yıl ilk üçe girmeyi planlıyoruz.”
Saklav, kentte ilk hasadı yapılan ürünün sarımsak olduğunu, heyecanla hasat dönemini beklediklerini dile getirdi.
Üreticileri her konuda desteklediklerini vurgulayan Saklav, “İnşallah bu yıl sarımsak üretiminde rekolteyi yüksek bekliyoruz. Hasadımıza yaklaşık bir ay kaldı. Geçen seneki rekolteden biraz daha yüksek bekliyoruz. Hasadı yapılan sarımsakların ihracatını da yapıyoruz. Çiftçimizi memnun edecek bir fiyatlamanın da oluşacağını öngörüyoruz.” dedi.
Üretici de verimden umutlu
Üretici Ayşe Öngün de bu yılki sarımsak üretiminde hem rekoltede hem de kalitede artış beklediklerini anlattı.
Eylül ve ekim ayında ekimini yaptıkları sarımsağı iki kez çapaladıklarını aktaran Öngün, şu ifadeleri kullandı:
“120 dekar alanda organik sarımsak yetiştiriyoruz. Sarımsağın zahmeti çok oluyor. Sulaması, çapalaması ve otunun alınması gibi bir çok işi var. Tarlalarımızda 300’e yakın işçi çalıştırıyoruz. Sabahtan akşama kadar işçilerle çalışıyorum. İnşallah bu yıl verimin iyi olmasını bekliyoruz. Çünkü, kış ve bahar yağışlarımız bol oldu. Bu yıl kazancımızda buna bağlı olarak inşallah güzel olacak.”
Kırıkkale'de öğrenciler 'Çocuk Tarım Akademisi' ile toprağa dokunuyor
Kırıkkale’de öğrenciler, Kızılırmak kıyısında inşa edilen Obaköy eğlence ve dinlenme alanında oluşturulan “Çocuk Tarım Akademisi”nde eğitim alıyor.
Program dahilinde Çocuk Tarım Akademisine getirilen ilkokul öğrencilerine, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü görevlilerince eğitim verilerek, alanda bulunan eski tarım aletleri tanıtılıyor, bitkilerin ekimi ve bakımı uygulamalı gösteriliyor.
Akademi ile öğrencilerin tarımı eğlenerek öğrenmesinin yanı sıra doğayla kaynaşması, çevre bilinçlerinin oluşması, teknolojinin zararlarından korunması, tükettikleri gıdaların hangi aşamalardan geçtiğini ve nasıl üretildiğini görmesi de amaçlanıyor.
İl Tarım ve Orman Müdürü Sırrı Yılmaz, AA muhabirine, öğrencilerin tarımsal üretime ve gıda güvenliğine ilgilerini artırmak, geleceğin tarımcılarını yetiştirmek amacıyla bir alan oluşturduklarını söyledi.
Akademiye gelen öğrencilere ilk olarak eğitim sınıfında teorik bilgiler verildiğini anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
“Daha sonra serada bitki yetiştiriciliği konusu uygulamalı öğretiliyor. Sonrasında her okul için oluşturduğumuz üretim kasalarında mevsime göre tohum ekiyor ya da fide dikiyorlar. Yine çocuklar burada fidan dikebiliyor. Öğrencilerimiz ektikleri ve diktikleri bitkileri takip ederek, ürünün hasadını yapabiliyor. Çocuklarımızın eğlenerek tarımı öğrenmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Öğrencilerimiz saat 10.00 gibi buraya geliyor ve her sınıf 3 saate yakın burada kalıyor. Çocuklarımız hem konvansiyonel hem de organik üretimle ilgili bilgilendiriliyor. Yılda 1000 öğrenciyi burada misafir ediyoruz.”
Sınıf öğretmeni Faruk Salar da “Çocuklarımızı toprakla buluşturmak, toprakla ilgilenmelerini sağlamak amacıyla buradayız. Çocuklara tohum ve fidelerle ilgili bilgi verdik. Kendilerini fide ve tohum dikimi, ekimi konusunda bilgilendirdik. Çocukların toprağa ilgileri var. Çocuklar genellikle kent yaşamında toprakla buluşamadan büyüyor. Onun için toprağı seviyorlar. Böyle bir ortamı sağladıkları için Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerine çok teşekkür ediyoruz.” dedi.
İkinci sınıf öğrencisi Rüzgar Ammar Kütükoğlu da fide dikip tohum ektiklerini, güzel aktiviteler yaptıklarını dile getirdi.
40 kazla başladı, şimdi sınır tanımıyor
Çiftliğinde 330 kazı bulunan Iğdırlı Mehmet Yulu, Doğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere yurdun birçok noktasına kaz eti, yumurta ve civciv satıyor.
Iğdırlı çiftçi Mehmet Yulu, bahçesinin küçük bir bölümünde başladığı kaz yetiştiriciliğinde, yörenin önde gelen tedarikçilerinden oldu.
Kentte daha önce az sayıda küçükbaş besleyen ve küçük çapta tarım yapan 72 yaşındaki Yulu, hayvanlarını götürdüğü Kars’ın bir yaylasında 3 yıl önce kaz yetiştiriciliğiyle tanıştı.
Ağrı, Kars ve Ardahan’da eti bolca tüketilen ve batı bölgelerinde de yoğun talep gören kaz yetiştirmeye karar veren Yulu, bahçesindeki bir bölümde ilk etapta 40 anaç kazla işe başladı.
Bundan kazanç sağlayınca küçükbaş hayvanlarını satıp işini büyüten Yulu, 5 dönümlük arazisini çiftliğe dönüştürdü.
Kuluçka makinesiyle yılda 6 bin kaz üretiyor
Çiftliğinde kuluçka makineleriyle de yılda 5-6 bin kaz üreten Yulu, Doğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere yurdun birçok noktasına kaz eti, yumurta ve civciv satıyor.
Özellikle civciv üretimine yoğunlaşan ve bu yönde pazar oluşturan Yulu, bu girişimiyle bölgenin önemli kaz tedarikçilerinden biri haline geldi.
Mehmet Yulu, AA muhabirine, ilgi duyarak ve küçük çapta başladığı işini geliştirmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi.
İlk etapta 5 dönümlük tarlasının bir kısmını kazlara ayırdığını ifade eden Yulu, “Daha sonra bu işten para kazanmaya başlayınca, arazimin tümünü kaz çiftliği yapmaya karar verdim. Şu anda 230 anaç kazım, 100 de erkek kazım var. İşimden çok memnunum, yılda 5-6 bin arası kaz yetiştiriyorum.” dedi.
Aylık ürettiği 3 bin yumurtayı kuluçka makinesine bırakıp civciv elde ettiğini belirten Yulu, bir anaç kazın ayda yaklaşık 45 yumurta yaptığını anlattı.
Havalar iyice ısınınca kazları Kars’a götüreceğini söyleyen Yulu, “Civcivleri 50 liradan satıyoruz. Kesime hazır olan kazları ise 250 ile 300 lira arası satıyoruz. Bu iş artık gelir kapım oldu.” ifadelerini kullandı.
Ayçiçek yağına rakip olarak ön plana çıkan kanolada ekim alanı 9 kat arttı
Ekonomik getirisi ve yüksek yağ kapasitesiyle ithalatı azaltabilecek alternatif bir ürün olarak son dönemlerde ön plana çıkan kanolanın Edirne’de ekimi 11 bin dekardan 90 bin dekara artarak, hem ayçiçeğine rakip oluyor hem de alternatif ürün oluyor.
Türkiye’nin ayçiçeği ve buğday ihtiyacını önemli ölçüde karşılan Edirne’de, çiftçinin daha karlı olarak nitelendirdiği kanolaya ilgi her geçen yıl daha da artıyor. Kanolanın kış ayında ekilip erken hasat edilmesini fırsata çeviren bölge çiftçisi, ekim nöbetinde ayçiçeğine alternatif olarak gördüğü kanolanın ekim alanını artırdı.
ARTIŞ TÜİK VERİLERİNE YANSIDI
Ayçiçek yağına en güçlü alternatif olarak ön plana çıkan ve yüzde 50’si yağ olan kanolaya ilginin arttığı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine yansıdı. TÜİK Edirne Bölge Müdürlüğü verilerine göre, Edirne’de 2017 yılında 11 bin dekar kanola ekilirken bu rakam 2021 yılında 70 bin dekara ulaştı. Bu yıl ise 90 bin dekar alanda üretim yapılması öngörülüyor.
AYÇİÇEĞİNE GÖRE DAHA AZ RİSKLİ
Edirne Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Arabacı, kanola ekiminde geçen yıllara oranla artış yaşandığını söyledi. Kanolanın kış aylarında ekilmesiyle yağışlarla belli bir seviyeye geldiğini anlatan Arabacı, kanolanın ayçiçeğine göre daha az riskli bir ürün olduğunu belirterek, kanolanın gelişimlerinin şu an iyi ilerlediğini ifade etti. Başkan Arabacı, çiftçilerin ekim nöbetinde buğday yerine kanola ve ayçiçeği gibi ekilişlere yöneldiğini vurguladı.
Mersin ve Adana’nın enflasyonu Türkiye enflasyonunu geçti: Yüzde 72,36
Mersin ve Adana’nın nisan ayı enflasyonu, Türkiye’nin genel enflasyonunu geçerek yüzde 72,36 oldu. İki kentte nisan ayının zam şampiyonu yüzde 63,18’lik artışla kuru soğan oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan açıklamada, tüketici fiyat endeksinde (TÜFE) 2022 yılı nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 7,25, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 31,71, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 69,97 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 34,46 artış gerçekleştiği bildirildi.
Mersin ve Adana’nın nisan ayı enflasyonu genel enflasyonun üzerinde
TÜİK’ten yapılan açıklamada, Mersin ve Adana illerinden oluşan TR62 Bölgesi nisan ayı TÜFE değişim oranları da değerlendirildi. Buna göre, Mersin ve Adana’da, TÜFE’de 2022 yılı nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 7,15, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 32,95, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 72,36 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 35,18 oranında artışın gerçekleşti.
Zam şampiyonu soğan oldu
Öte yandan, Mersin ve Adana’da nisan ayının zam şampiyonu kuru soğan oldu. Türkiye genelinde TÜFE’de aylık olarak fiyatı en yüksek artış gösteren ürün yüzde 69,30 değişim oranı ile kuru soğan olurken, Mersin ve Adana’da da nisan ayının zam şampiyonu yüzde 63,18 ile kuru soğan oldu.
Salatalık ucuzladı
Türkiye genelinde TÜFE’de aylık olarak fiyatı en fazla düşüş gösteren ürün yüzde 21,43 değişim oranı ile salatalık olurken, Mersin ve Adana’da da nisan ayında fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 18,48 ile salatalık oldu.
Konya Fide’de satışlar başladı
Konya’nın ilk ve tek sebze fidesi üretim tesisi Konya Fide satışlara başladı. Ürün çeşitliliği ve kalitesi ile Konya Fide’nin Meram çiftçisinin rekabet gücünü artırdığına vurgu yapan Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, tüm üreticileri bu imkandan yararlanmaya davet etti.
KOP desteği ile Meram Belediyesi, Meram İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, Karatay Ziraat Odası ve Konya Sebze Üreticileri Birliği işbirliğinde hayata geçirilen Konya’nın ilk ve tek fide üretim tesisi olan Konya Fide, satışlarına başladı.
“KONYA FİDE MERAM ÇİFTÇİSİNİN REKABET GÜCÜNÜ ARTIRIYOR”
Meram Belediyesi öncülüğünde hayata geçirilen Sebze Fidesi Üretim Tesisi’nin Meram çiftçisi ve tarımına önemli katkı sunduğunu ifade eden Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, tesisin kar amacı gütmeden Meram ve Konya çiftçisinin ve üreticisinin fide ihtiyacını en uygun şekilde karşıladığını söyledi.
Konya Fide’nin ülke tarımının kalbi konumundaki Konya’nın fide ihtiyacının önemli bir açığını kapatmak amacıyla hayata geçirildiğini belirten Başkan Kavuş, “Üçte biri tarımla uğraşan ilçemiz için bu tesisimiz önemli yatırımlardan biri olmuştur.
Tesisle birlikte başka kentlerden getirilen fidelerin tüm olumsuz yönleri bertaraf edilmiş, çiftçimize ihtiyacı olan fideleri uygun şartlarda sunma fırsatı vermiş ve Meram çiftçisinin rekabet gücünü artırmış olduk” diye konuştu.
“TÜM ÇİFTÇİLERİMİZİ BU İMKANDAN YARARLANMAYA DAVET EDİYORUZ”
Konya Fide’deki üretimleri sayesinde sebze fidelerinin hastalıktan kurtarıldığını ve çiftçilere daha fazla kar etmelerinin yolunun açıldığını kaydeden Başkan Kavuş, sözlerini şöyle sürdürdü; “Verim ve kalite artışını sağlayarak fidelerin taşıma sırasında gördüğü zararların da önüne geçmiş olduk.
Her geçen gün daha da artan bir taleple karşılaşan ve daha pek çok açıdan tarıma ve çiftçilerimize katkı sunan tesisimizde fidelerin satışına başlandı. Tüm çiftçilerimizi, fiyat olarak da çok uygun şartlar sunan tesisimizden yararlanmaya davet ediyorum. Ayrıca üçte biri gibi büyük bir rakamı tarımla uğraşan Meram’ımızın çiftçisine ve tarım ekonomisine böylesi yararlı ve hayırlı bir hizmete imza atan tüm paydaşlara ve destek veren KOP’a bir kez daha teşekkür ediyorum”
Satışlar hakkında; Konya Fide’de bu sezon ürün çeşitliliği ve kalitesi daha da artarken yerli ve milli marka olan Torku’ya ait tohumlardan üretilen fidelerin satışı gerçekleştiriliyor. Meram Karahüyük Mahallesi Damlakaya Sokak üzerinde bulanan serada satışlar, pazar günler hariç haftanın tüm günleri 08.00- 17.30 saatleri arasında yapılıyor. Sebze fidesi satışlarıyla ilgili Meram Belediyesi iştiraki olan Konya Fidecilik ve Tohum Sanayi Limited Şirketinin 0 332 303 30 42 numaralı telefonu ve www.konyafide.com adlı web sitesinden detaylı bilgi alınabiliyor.
Amasya'da tarım işçilerini taşıyan minibüs devrildi, 19 kişi yaralandı
Çevredekilerin ihbarı üzerine kaza yerine çok sayıda itfaiye, polis ve sağlık ekibi sevk edildi.
Kazada yaralanan 19 kişi, ambulanslarla Amasya Sabuncuoğlu Şerefeddin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.
Yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.
Hastanede tedavi gören yaralıları ziyaret eden Vali Mustafa Masatlı, sağlık durumları hakkında yetkililerden bilgi aldı.
Masatlı, gazetecilere, işçileri taşıyan servis aracının Amasya-Göynücek yol ayrımında sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu takla attığını söyledi.
Yaralılardan birinin erkek, 18’inin ise kadın olduğunu belirten Masatlı, “Olay öğrenilir öğrenilmez itfaiye, AFAD, 112 ve jandarma olay yerine ulaşmış, yaralılarımızı hastanemize taşımışlardır. Arkadaşlarımız gerekli müdahaleyi yaptı. Ağır yaralımız yok, en kısa sürede tedavileri yapılıp taburcu edilecekler.” dedi.
Sürücü Kadriye Aydoğdu ise sabah saatlerinde yolda yağış bulunduğunu anlatarak, “Aracın arkası birden savruldu, toparlayamadım. Başka bir araç çıkmadı karşımıza. Kavşağa girerken sağıma soluma baktım, vitesimi küçülttüm ama aracın arkası savruldu.” ifadesini kullandı.
Tarlada kaçak var
Vatandaşın sofrasına göz diken sahtekârlar, piyasaya sahte gübre ve tarım ilaçları sürdü. Fiyatı ucuz olduğu için çiftçilerin tercih ettiği sahte ürünler adeta zehir saçıyor. Uzmanlar, “Bu ilaçların kullanımı ciddi sağlık sorunlarına neden olur” dedi
Tarım sektöründe yaşanan fiyat dalgalanmalarını fırsat bilen sahtekârların hedefi bu kez çiftçiler oldu. Gözü dönmüş sahtekârların çiftçileri hedef alarak piyasaya sahte gübre ve tarım ilaçları sürmeleri oldukça tehlikeli bir süreç başlattı. Denetimsiz kaçak tarım ilaçlarının hem insan sağlığına hem de toprağa büyük zarar verdiği belirtiliyor.
Uzmanlar, “İlaçlar başta Çin olmak üzere farklı ülkelerden geliyor. Bu ürünleri internet üzerinden normalin yarı fiyatına hatta daha ucuza almak mümkün. İçinde ne var ne yok belli değil! Hatta kullanıldığı yerdeki tüm organizmaları öldürenler bile var. Bu çok büyük bir tehlike yaratıyor” dedi.
Türkiye’de sahte ve kaçak zirai ilaç piyasasının büyüklüğünün 200 milyon TL’ye kadar çıktığı belirtiliyor. Öte yandan Suriye, Irak ya da İran’dan kaçak yolla gelen ilaçlar ise dozaj ve formülasyonu farklı olduğu için ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Sert içerikleri ürüne zarar verirken, kimi zaman da yakıyor. Uzmanlar, “Sahtekârların yöntemleri ‘Bu kadar da olmaz’ dedirtiyor. Orijinal ilaç şişelerine bir miktar gerçek ürün koyuyorlar, üstünü de sahte ürünle tamamlayıp piyasaya sürüyorlar. Ürünlerin sahte olup olmadığı ise ancak tahlilde anlaşılıyor” diye konuştu.
EKİPLER GÖZ AÇTIRMIYOR
Öte yandan emniyet birimlerinin kaçak tarım ilaçları ile mücadelesi sürüyor. Son 6 ayda Kayseri, İzmir, Ankara ve Urfa’da polis ekiplerince 18 bin 602 litre sahte zirai ilaç ele geçirdi. Ege Bölgesi’nde yoğun denetimler başlatan İzmir İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, çeşitli markaların taklitleri yapılarak sahte tarım ilacı üretildiği bilgisine ulaştı.
Operasyonda piyasaya sürülmek üzere paketlenmiş 5 bin 559 litre ot ve böcek ilacı, 5 bin litre zirai tarım ilacı artığı, 200 bin sahte marka etiketi, 200 bin boş plastik şişe, 200 bin plastik şişe kapağı, 1 adet şişe dolum makinesi ile 2 adet 5 tonluk metal sıvı tankı ele geçirildi.
RUHSATLI ÜRÜN ALIN
Siirt Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Günbat, merkez ve ilçelerde kaçak, ruhsatsız, merdiven altı ve sahte zirai ilaçların satıldığını söyledi. Bu ürünlerin bağ ve bahçede kullanılmaması konusunda uyarıda bulunan Hüseyin Günbat, çiftçilerin sadece zirai ilaç satmaya yetkili bitki koruma ürünü satan bayilerden ilaç satın almalarını tavsiye etti. Söz konusu bayilerden ilaç alırken bile fatura talep etmelerinin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Başkan Günbat, çiftçilerin uyarıyı dikkate almadıkları takdirde sahte ve ruhsatsız ilaçların tarımsal üretime zarar vereceğini, üreticilerin maddi kaybına sebebiyet vereceğini dile getirdi. Günbat, şunları kaydetti: “Çiftçilerimizi özellikle uyarıyorum, piyasada İran ve Asya ülkelerinden getirilen ve kalitesi çok düşük, tarihi geçmiş birçok ilaç var. Bu ilaçlar ürünlere kesinlikle faydadan çok zarar verir. Öyle ki bu ilaçlar zaman zaman kaldırımlarda satılıyor. Çiftçilerimiz bunlara kesinlikle itibar etmesinler, alışverişlerini mutlaka ruhsatlı tarım ilacı satan yerlerden alsınlar. Bunu yapmayanlar ileride bedelini çok ağır öder.”