Sezonu kapatan balıkçılar manav oldu
15 Nisan tarihinde sezonunun sona ermesi nedeniyle tezgahlarını ikiye bölen balıkçılar, bir yanda yaz meyveleri satarken diğer yanda ise kültür balık satmaya devam ediyorlar.
15 Nisan tarihinde sezonunun sona ermesi nedeniyle tezgahlarını ikiye bölen balıkçılar, bir yanda yaz meyveleri satarken diğer yanda ise kültür balık satmaya devam ediyorlar.
Denizlerde 1 Eylül’de başlayan avlanma sezonu, 15 Nisan tarihinde sona erdi. Sezon boyunca balıklarla taşan tezgahlarını ikiye bölen Eskişehirli balıkçılar, geçimlerini sağlamak için tezgahlarını ikiye böldü. Bir yanda çilek, erik, karpuz gibi yaz meyvelerini satan balıkçılar, diğer yanda kültür balıkları satmaya devam ediyorlar.
Sezonun bazen iyi, bazense kötü geçtiğine değinen 15 senelik balıkçı Müjdat Arslanbenzer, genel olarak hamsinin daha çok satıldığını söyledi. Her yıl sezon bittikten sonra tezgahlarında meyve de satmaya başladıklarını söyleyen Arslanbenzer, “Her sene sezon bittikten sonra hazırlıklarımızı yaparız, sezon başlayasıya kadar meyve satarız. Sebze satılmıyor çok fazla meyveyi yazın insanlar görünce almak istiyorlar, bir de burası cadde üstü olduğu için görenlerin canı çekiyor hemen yarım kilo alıp yiyebiliyorlar. Sebzede o şekilde olmuyor evine alıyorlar genelde yol üstü satılmıyor. Genellikle kiraz satıyoruz ancak şu anda dut, erik, karpuz, çilek gibi meyvelerin yanı sıra domates gibi sebzeleri de satıyoruz. İlerleyen günlerde kiraz da satmaya başlayacağız” şeklinde konuştu.
Tarımda umut yolculuğu
Tarımda 2030 hedefleri umut veriyor: Bitkisel üretim 120 milyon tonlardan 150 milyon tona, sertifikalı tohum üretimi 1 milyon 200 bin tondan 2 milyon tona, tarıma dayalı OSB sayısı 47’den 120’ye çıkacak. Çok çalışırsak…
Tarım sektöründe yaşanan sorunlar ve tarımsal üretimdeki kriz senaryoları dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gündemin en önemli maddeleri. Özellikle tarım ve orman sektörlerinde 2030 yılına yönelik raporlar ve değerlendirmeler Türkiye adına hem umudu, hem de bazı belirsizlikleri ortaya koyuyor. Pandemi ve uluslararası krizlerin de etkisi ile Cumhuriyet’in 100. yıl kutlamaları çerçevesinde belirlenen hedeflerde çeşitli sapmalar dikkat çekerken, 2030 yılı rakamları da hem umut, hem soru işaretleri taşıyor.
Bitkisel üretimin 2030 yılında 120 milyon tonlardan 150 milyon tona, sertifikalı tohum üretiminin 1 milyon 200 bin tondan 2 milyon tona, tarıma dayalı organize sanayi bölgesi sayısının 47’den 120’ye, tarımsal üretimde değerlendirilmek üzere sulamaya açılan arazinin 67 milyon dekardan 85 milyon dekara, su ürünleri ihracatının 1 milyar dolardan 3 milyar dolara, tohumluk ihracatının 160 milyon dolarlardan 500 milyon dolara çıkması hedefleniyor.
Uluslararası gelişmeler özellikle hayvancılık sektöründe dünya çapında gerileme, eksilme ve planlama ile düşük üretimi gözler önüne sererken, Tarım Bakanlığı’nın gelecekte revize edilmesi beklenen rakamları ise artışları sergiliyor. Örneğin, süt üretiminde önümüzdeki 7.5 yıl içinde yüzde 26, kırmızı et üretiminde yüzde 67, kanatlı et üretiminde de yüzde 40 dolayında artış öngörülüyor. Üstelik büyükbaş hayvan varlığımız 18 milyondan 21 milyon başa, küçükbaş hayvan sayısı da 54 milyondan 90 milyona çıkacak.
Sektörün ağır toplarıyla, uzmanlarla konuştum. Hedefler ve beklentiler yüksek ve elbette güzel. Ama zor. Biraz abartılı bulanlar da var. Gerçekleşirse elbette ‘muhteşem‘. Ancak gerçekleşme olasılığı pek de kolay görünmüyor. Bir anlamda uluslararası ekonomik, coğrafik ve stratejik gelişmeler bu konuda ciddi bir sancı. Papatya falı da açacak değiliz, olacak, olmayacak…
ncak elimizde bir şans var, üstelik dolu dolu ve verimli kullanılabilecek neredeyse 3 bine yakın gün. Bu tür planlamaların ortak akıl ve bilimle yeniden ve katılımcı bir anlayışla irdelenmesi gerek.
Bu süreçte yapay zeka katkısı, bilimsel araştırmaların doğru ve yerinde kullanılması, üretici ve çiftçinin özellikle gübre, ilaç, enerji ve tohum sübvansiyonları ile desteklenmesi, atıl arazilerin üretim şartı ile köylüye tahsis edilmesi ya da kiralanması, ithalattan çok üretici desteği ile 2030 adına gerçekçi hedefler yaratılabilir, hatta gerçekleştirilebilir.
Bu bir anlamda yeni dönemin doğru ve akılcı planlaması, bürokrasi ve devletin tarımsal anlamda hizmet veren deneyimli kadrolarının etkin kullanımı ile sağlanabilir. Mümkün mü? neden olmasın!
İlla ki su yönetimini öğreneceğiz
Toplumsal baskı, bilinçlenme ve sivil toplum örgütlerinin çalışmaları o kadar önemli ki. Artık Türkiye’nin gündemine ‘su yönetimi‘, ‘akılcı su politikaları‘ konuları iyiden iyiye girdi. Sokaklarda, caddelerde gelişi güzel büyük su sarfiyatı ile araba yıkamalar, apartman, villa önlerini sınırsız suyla temizlemeler büyük ölçüde azaldı.
Elimde bir istatistik var mı? Yok! Ama konuşmalar, gözlemler, bilim insanlarının yorumları da bu yönde. İyi ki sivil topum var. İyi ki bilinçli yurttaşlar var. Bu yüzden de illa ki su yönetimini, suyu akılcı ve verimli kullanmayı öğreneceğiz.
Türkiye yarı kurak
Yeryüzünün üçte ikisi sularla kaplı. Bunun da yüzde 2.5’i tatlı sular. Buzullar, buharlaşan deniz sularının yağmur, kar olarak bize dönmesi şansımız. Ama su krizi de bir gerçek. Bugün için su zengini olarak nitelenen ülkeler, kişi başı yıllık 10 bin metreküp su miktarına sahip. Türkiye de ise bu rakam 1350 metreküp.
Aslında yarı kurak bir ülkeyiz. Hele nüfus artışı böyle devam ederse su gücümüz 2030 yılına kadar 1000 metreküp düzeyine inecek. Bu ciddi bir tehlike.
Koordinasyon önemli
Türkiye’de son 4 yılın verileri dikkate alınırsa, tatlı su yüzde 72 oranında tarım ve hayvancılıkta, yüzde 18 sanayide, yüzde 10 oranında da evsel ihtiyaçlarda kullanılmakta. Bu veriler de su yönetiminin ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Hatta Tarım ve Orman, Çevre ve Şehircilik, Sağlık ve Enerji Bakanlıklarının yetki sınırlarında su konusunun olduğunu da dikkate alırsak, koordinasyonun ne denli önemli olduğunu da…
Neler yapılmalı?
– Su tasarrufu temel yaklaşım olmalı.
– Şebekelerde su kaybı önlenmeli. Gerekirse yerel yönetimler anlamında bu konuda yaptırımlar uygulanmalı. Bu oran en çok yüzde 5 olmalı.
– Atık sular mutlaka değerlendirilmeli.
– Yeraltı barajlarının sayısı artmalı.
– Kurumlar arası koordinasyon ve kalifiye eleman eksikliği giderilmeli.
– Kirlilik oluştuktan sonra bertaraf odaklı yaklaşımlar gerçekleşmeli.
– Suyun verimli ve etkin kullanılması sağlanmalı.
– Kamu yönetiminde ehliyet ve liyakata önem verilmeli.
Tarım için üçlü model
Tarımda yaşanan sorunların çözümü, üreticilerin şikâyetlerinin giderilmesi ve girdi fiyatlarındaki artışın önlenmesi için üç başlıklı çalışma başlatıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nda sürdürülen çalışmayla ilgili olarak iktidar partisindeki toplantılarda bilgi paylaşıldı. Tarımı kurtarma planının üç önemli başlığı bulunuyor.
Hürriyet gazetesinden Nuray Babacan’ın haberine göre; AK Parti kurmayları, tarımda yaşanan sorunların ciddi boyutlara ulaştığını belirterek, çalışmanın ana unsurunu “gelir garantili üretim, zorunlu tarım sigortası ve sadeleştirilmiş destek sisteminin” oluşturduğunu dile getirdi. Sık sık değiştirilen planlar eleştiri konusu olurken, son çalışmayla ilgili şu bilgiler paylaşıldı:
Bigpara Haberler Ekonomi Haberleri Tarım için üçlü model‹ Önceki HaberSonraki Haber › Tarım için üçlü model 05.05.2022 – 09:17
PAYLAŞ
Flip
Tarım için üçlü model | Ekonomi Haberleri
Tarımda yaşanan sorunların çözümü, üreticilerin şikâyetlerinin giderilmesi ve girdi fiyatlarındaki artışın önlenmesi için üç başlıklı çalışma başlatıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nda sürdürülen çalışmayla ilgili olarak iktidar partisindeki toplantılarda bilgi paylaşıldı. Tarımı kurtarma planının üç önemli başlığı bulunuyor.
Hürriyet gazetesinden Nuray Babacan’ın haberine göre; AK Parti kurmayları, tarımda yaşanan sorunların ciddi boyutlara ulaştığını belirterek, çalışmanın ana unsurunu “gelir garantili üretim, zorunlu tarım sigortası ve sadeleştirilmiş destek sisteminin” oluşturduğunu dile getirdi. Sık sık değiştirilen planlar eleştiri konusu olurken, son çalışmayla ilgili şu bilgiler paylaşıldı:
1. Gelir garantili üretim
2. Zorunlu tarım sigortası
3. Sadeleştirilmiş destek sistemi
Gelir garantili üretim modeli, havza bazlı uygulanacak. Nerede ne ekileceği belli olacak. Planlar en az 10 yıllık yapılacak. Bu plan, tarımı fırsat bulunursa kaçılan bir alan olmaktan çıkaracak. Devlet, ‘Şu ürünü ekersen ister bana sat, ister başka yere. Ama sana şu fiyatı veriyorum. Bunun üzerinde başkalarına satabilirsin, ancak ürünün fiyatı bunun altına düşmeyecek’ diyecek.
Tarım Bakanlığı bunun bölgeler ve yıllar için planlamasını yapacak. Hangi topraklarda hangi ürün yetiştirileceği duyurulacak. Bakanlık ayrıca danışmanlık hizmeti verecek. Tohum, fide, gübre desteği buna göre planlanacak. Bu sistem, 3-5 yıl içinde planlı üretime tamamen geçilmesini sağlayacak. Piyasa ve fiyat dengesi kurulmasının sağlanacağı iddia ediliyor.
İNGİLİZ MODELİ
Tarım sigortası kapsamının genişletilmesi ve sözleşmeli üretim bir bütün olarak uygulanacak. Tarımda şu anda sigorta zorunluluğu bulunmuyor. Sigorta desteğine rağmen, tarımda sigorta yaptıranların oranı yüzde 20’yi geçmiyor. Sözleşmeli üretim ve gelir garantili modele geçilince, sigorta yaptırmak zorunlu olacak. Bütün ürünlerin sigorta kapsamına alınmasına İngiliz modeli deniyor. Daha önce sadece don ve sele yönelik olan sigorta kapsamı genişletilecek.
SADELEŞTİRİLMİŞ DESTEK
36 kalemdeki destek yeniden revize edilecek. Bu desteklerin yıl içerisinde parça parça değil, ilkbahar ve sonbaharda iki kez verilmesi planlanıyor. Bazı destekler kaldırılarak, temel girdileri içeren daha yüksek bedelli az sayıda destek verilmesi sağlanacak.
Silifke'de açıkta hasadı yapılan karadut, üreticinin yüzünü güldürüyor
Mersin’in Silifke ilçesinde açıkta hasadına başlanan karadut kilosu 50 liradan alıcı bulurken, açıkta yapılan karadutun kilosu ise 10 liradan satılıyor.
Silifke İlçesinde çiftçiye alternatif ürün haline gelen karadutun açıkta hasadına başlandı. Sabahın erken saatlerinde dut bahçesine gelen çiftçiler, topladıkları ürünleri kiloluk paketler haline getiriyor. Paketlenen ürünler daha sonra İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlere gidiyor.
Kurtuluş Mahallesinde 5 dönümlük arazide 10 ton dut üretimi yapan Hüseyin Aktan, karadutun çiftçiye alternatif ürün olduğu belirterek, “Karadutun çileğe oranla masrafı az. Doğal ortamda yetişiyor, ilaç vermiyoruz. İlçede karadut ekimi yaygınlaştı. Sadece işçilik masrafı var. 10 liradan satıyoruz. 5 dönümden 10 ton ürün hasat etmeyi hedefliyoruz. Normal şartlarda hasat 45 gün sürüyor ancak havalar sıcak olursa daha da erken hasat edebiliriz. Ürünler genelde İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir gibi büyük şehirlere gidiyor. Tamamen doğal ortamda yetişen, bağışıklık sistemini güçlendiren bir ürün. Dalından koparıp yenilebiliyor” dedi.
Dut işçiliğinin çileğe oranla daha kolay olduğunu kaydeden Aktan, dutun ezilmemesi için daha hassas bir işçilik gerektiğini kaydetti.
Türkiye'de üretilen havucun yarısından fazlası bu mahallede yetiştiriliyor
Türkiye’nin havuç ihtiyacının yarısından fazlası Konya’nın merkez Meram ilçesindeki Kaşınhanı Mahallesi’nden karşılanıyor.
Kaşınhanı’da üretimi yapılan havuçların hasadında sona gelindi. Bölgedeki çiftçilerin yüzde 90’ının tarlalarına havuç ektiği mahallede hasat, yılın altı ayı sürüyor.
Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Burak Kırkgöz, AA muhabirine, Kaşınhanı Mahallesi’nde Türkiye’deki havuç üretiminin yüzde 57’sinin yapıldığını belirtti. Hasatta sona yaklaştıklarını dile getiren Kırkgöz,
“Havuç üretimi Kaşınhanı için çok önemli bir ürün grubu. Yaklaşık 30 bin dekar alanda yılda 210 bin ton civarında havuç üretimi yapılıyor. Burada üretilen havuçlar yurt dışına da gönderiliyor.” dedi.”Çiftçi bu sene iyi para kazandı”
Kırkgöz, havuç hasadının 6 ay sürdüğünü ve kışın kar altında dahi havuç sökümü yapıldığını dile getirdi. Havucun yetiştirildiği toprağın kumsal toprak olması gerektiğini ve bölge toprağının bu nitelikte olduğunu anlatan Kırkgöz, havuç üreticisinin bazı dönemler iyi, bazı dönemler beklentinin altında kazanç sağlasa da üründen bu sene çiftçilerin iyi para kazandığını söyledi.
Tarlada hasada devam eden çiftçilerden Ahmet Ali Kılınç da mahallede 6,7 bin kişinin yaşadığını ve hasadın iyi geçtiğini belirterek, “Çiftçilikle uğraşıyorum. Mahallede yaşayanların yüzde 80’i, 90’nı geçimini havuçla karşılıyor. 90’lı yıllarda bunu ekmeye başladık. Havuçtan başka turp ve lahana ekenler de var. Toplanan havuçlar buzhanelere koyuluyor, sonra ihtiyaca göre peyderpey çıkarılıyor.” diye konuştu. Güncel, Son Dakika
Tescillenen 6 yeni tohum çeşidi Türk tarımına katkı sağlıyor
Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünün geliştirdiği taze fasulye, üçburun biber, liflik keten, patlatmalık mısır, çeltik ve çim tohumları çiftçilerce talep ediliyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğüne bağlı Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü, tescil ettirdiği 6 yeni tohum çeşidiyle Türk tarımına katkıda bulunuyor.
Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünde araştırmacı yüksek ziraat mühendisleri tarafından geliştirilen taze fasulye çeşidine “Balca”, üçburun biber (köy biberi) çeşidine “Afilli”, çeltik çeşidine “İlkeren”, liflik keten çeşidine “Yılmaz”, patlatmalık mısır çeşidine “Atasam” ve yerli çim çeşidine “Koca Yaşar” adı verildi.
Tarım ve Orman Bakanlığı Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğüne tescil ettirilen 6 tohum çeşidi çiftçiler tarafından tercih ediliyor.
Enstitü Müdürü Doç. Dr. Kibar Ak, AA muhabirine, bu yıl içinde geliştirdikleri tohum çeşitlerinin çiftçilerce talep edildiğini söyledi.
Ak, “Son tescil ettirdiğimiz çeşitler, Türk tarımı için önemli çeşitler. Bu çeşitlerden bir tanesi kaba yem açığını gidermek için geliştirilen Koca Yaşar. Liflik keten çeşidi Yılmaz ise Türkiye’nin ilk ve tek liflik keten çeşidi. İlkeren ise çeltik ekimi hava şartlarından veya farklı sebeplerden dolayı geciktiğinde çiftçilerimizi kurtarıyor. Erkenci çeşit olması nedeniyle geç ekimlerde üretici ürün alabiliyor. Bu yıl 6 çeşidimiz tescil edilmiş oldu. Bu 6 çeşidimizin de Türk tarımına katkı sağlayacağını düşünüyoruz.” dedi.
Ekonomik kayıpların önüne geçilecek
“Balca” adı verilen taze fasulye ile “Afilli” adı verilen üçburun biber çeşidini geliştiren araştırmacı ziraat yüksek mühendisi Hayati Kar, Balca’nın ekiminin Karadeniz Bölgesi’nin kıyı ve iç kesimlerinde yapıldığını ifade etti.
Balca’nın kılçıksız, verimli ve lezzetli olması nedeniyle tercih edildiğini belirten Kar, “Taze fasulye bitkisinin gelişimini ve verimini etkileyen fasulye mozaik virüsüne karşı dayanıklı Balca çeşidimizle çiftçinin ekonomik kayıplarının önüne geçilmesini hedefliyoruz.” dedi.
Kar, üçburun biber çeşidi Afilli’nin ise erkenci ve yüksek verimli olduğunu dile getirdi.
İlkeren 90 günde hasat ediliyor
Çeltik çeşidi “İlkeren” ile liflik keten çeşidi “Yılmaz”ı geliştiren ziraat yüksek mühendisi Serkan Yılmaz, çeltiğin normal ekimlerde 135 günde olgunlaştığını, İlkeren çeşidinin ise 90 günde hasadının yapıldığını ifade etti.
Serkan Yılmaz, soyadını verdiği keten çeşidi “Yılmaz”ın ise Türkiye’nin ilk ve tek liflik keten çeşidi olduğunu söyledi. Yılmaz, “Lif verimi ve oranı yüksek bir çeşittir. Adaptasyon kabiliyeti geniştir. Tohum verimi yüksek olup teknik sap uzunluğu da yüksektir.” dedi.
“Atasam” adı verilen patlatmalık mısır çeşidini geliştiren ziraat yüksek mühendisi Erkan Özata da Atasam’ın yüksek patlama oranı, düşük patlamamış tane oranıyla öne çıktığını dile getirdi.
Ziraat yüksek mühendisi Kadir İspirli de Türkiye’nin kaba yem ihtiyacını karşılamak için geliştirilen ve “Koca Yaşar” adı verilen çim çeşidinin tarım arazileri ve meralarda ekilmeye başlandığını belirtti.
Fiyatlar arttı, üretim düştü
Domates geçen yıla göre yüzde 198.72, Sebze fiyatları yüzde 154, meyvede yüzde 70 fiyat artışı oldu. Fiyatlardaki artışa karşın yıllık bazda üretimlerde ise düşüş dikkat çekti. Meyve üretiminde yüzde 14.55; sebzede yüzde 8.15 ve domateste yüzde 7 oranında azalış kaydedildi. ATB verilerine göre, Nisan ayında miktar endeksleri domateste 73, sebzede 91 ve meyvede 58 olurken; fiyat endekslerinde olağanüstü yükseliş kaydedildi.
Fiyat endeksleri domateste 956, sebzede 841 ve meyvede 812 oldu. Fiyattaki artışa karşın yıllıkta üç grupta da üretimde azalış yaşandı. Buna göre miktar olarak yıllık bazda domateste yüzde 7.02, sebzede yüzde 8.15 ve meyvede yüzde 14.55 azaldı. Nisan ayı endeksleri miktarda bir önceki aya göre domateste yüzde 42.4 ve sebzede yüzde 40.68 artarken, meyvede yüzde 29.66 oranında azaldı.
Fiyat endekslerine göre domates, geçen yılın Nisan ayına göre (yıllık) yüzde 198.72 artarken, bu artış son 7 yılın Nisan ayı, açık ara yükseliş rekoru olarak kayıtlara geçti. Sebze miktar endeksindeki yüzde 8.15’lik azalışa karşılık, fiyat endeksi yüzde 154.05 arttı. Bu artış da son 7 yılın en yüksek Nisan ayı artışı oldu. Meyve miktar endeksinde yıllık yüzde 14.55’lik azalış olurken, fiyat endeksi yüzde 70.15 arttı. Son dört yılın Nisan ayları dikkate alındığında meyve miktar ve fiyat endekslerindeki aylık değişimler, miktarda rekor azalış ve fiyatta ise rekor artış olarak kaydedildi.
Gümüşhaneli çiftçilere destek sağlandı, üretim arttı
Gümüşhaneli çiftçilere destek sağlandı, üretim arttı Yüzde 80’lik hibe alan Gümüşhaneli çiftçiler aralıksız üretime başladı Gümüşhane’nin Torul ilçesinde ‘Örtü Altı Yetiştiriciliğinin Yaygınlaştırılması’ projesi çerçevesinde, yüzde 80 hibe ile çiftçilere sağlanan sera desteği meyvelerini…
Gümüşhaneli çiftçilere destek sağlandı, üretim arttı
Yüzde 80’lik hibe alan Gümüşhaneli çiftçiler aralıksız üretime başladı
GÜMÜŞHANE – Gümüşhane’nin Torul ilçesinde ‘Örtü Altı Yetiştiriciliğinin Yaygınlaştırılması’ projesi çerçevesinde, yüzde 80 hibe ile çiftçilere sağlanan sera desteği meyvelerini vermeye başladı, çiftçilerin yüzü güldü.
Gümüşhane’nin Torul ilçesinde, Gümüşhane İl Özel İdaresi, Tarım İl Müdürlüğü ve Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı desteğiyle, ‘Örtü Altı Yetiştiriciliğinin Yaygınlaştırılması’ projesi çerçevesinde çiftçilere yüzde 80 hibe ile seralar kuruldu. 14 farklı köyde 35 adet çiftçiye 180-240 metrekarelik olmak üzere toplamda 12 dekarlık sera kurulumları gerçekleştirildi ve seralarda üretime başlandı. Çiftçiler projede sadece yüzde 20’lik çiftçi katkı payı ödeyerek sera sahibi oldular. Sera yapımının ardından fide desteği de alan çiftçiler üretmekten memnun olduklarını ve bu desteklerle birlikte köylerinde tarımın eski günlerine dönebileceğini söyledi. 2022 yılı içerisinde 30 bin adet fide desteği alan köylüler yetiştirdikleri domates, salatalık, biber, patlıcan, marul, soğan, ıspanak yetiştirerek çevre illere satıyor ve ekonomiye destek sağlıyor. Hazırlığı süren projelerle birlikte bölgeye 15 adet yeni sera kurulumu hedefleniyor.
“Tarımın geliştirilmesi için devletimizin bütün imkanlarını çiftçilerimize seferber edeceğiz”
Hazırlanan proje ve çiftçilere sağlanan destekle ilgili açıklamalarda bulunan Torul Kaymakamı Orhan Ayaz, “14 adet köyümüze 35 çiftçimiz olmak üzere 12 dekarlık bir alanda sera kurulumları gerçekleştirildi. Burada İl Özel İdaresi ve DOKAP destekli yüzde 80 hibeli olarak seralarımız kuruldu. Çiftçilerimiz burada yüzde 20’lik bir çiftçi payı çerçevesinde ufak cüzi miktarlarda bir yatırım yaparak seralara sahip oldular. Buradaki seralarımızda salatalık, domates ve biber gibi yaz ürünleri yetişiyor. Kışın da ıspanak olsun, marul olsun üretimlerimiz mevcut. Burada üretilen doğal ürünlerimiz, Torul’da Gümüşhane’de ve Trabzon‘daki marketlerde oldukça rağbet görüyor. Vatandaşlar da doğal ürünlere oldukça istekliler. Çiftçilerimiz geçmiş yıllarda 2021 yılı içerisinde toplamda 60 tonluk domates, 45 tonluk salatalık ve 10 tonluk biber üretimi gerçekleştirdi. Vatandaşlarımıza il ve ilçe tarım müdürlükleri tarafından her zaman fide desteği veriliyor. 2022 yılı içerisinde Torul ilçemizde 30 bin adet fide dağıtımı gerçekleştirildi. Bu fidelerimiz de burada toprakla buluşuyorlar. Biz burada üretem toplum olmaya çalışıyoruz, çiftçilerimiz istekli biz de devlet olarak elimizden geldiğince desteklemeye çalışıyoruz. İnşallah toplumumuz üretmeye devam edecek. Toplumumuz üretmeye devam ettikçe biz de destek vermeye hazırız. Gümüşhane ilimiz dağlık ve engebeli bir araziye sahip olmasına rağmen, sadece Torul için 12 dekarlık bir alanda sera kurulumları gerçekleştirdik. Yine 2022 yılı içerisinde DOKAP’a 15 adet yeni sera kurulması için proje sunduk. İnşallah projelerimiz onaylanırsa biz üreten toplum olmaya devam edeceğiz. Gümüşhane’de tarımı hiçbir zaman saf dışı bırakmayacağız, her zaman tarımın geliştirilmesi için devletimizin bütün imkanlarını çiftçilerimize seferber edeceğiz” dedi.
“İnkılap köyünde 16 tane sera var”
Torul İnkılap köyü sakini Ahmet Oral 7 yıldır seracılık yaptığını ve üretmekten memnuniyet duyduğunu dile getirerek, ” Şu anda seraları hazırladık dikim zamanına getirdik ve dikime başladık. Yaklaşık 5 seraya 2 bin fide gidiyor. 2 ay sonra da Allah izin verirse hasadını alıp satmaya başlayacağız. Burada ailecek yapıyoruz bu işi, işçi çalıştırmıyoruz. Hanım, çocuklar ve torunlarımla beraber. Allah’a şükür geçinip gidiyoruz. Salatalık, biber ve domates ekiyoruz. Burada eskiden seracılık yoktu, son zamanlarda başladığı için herkes memnun, yaklaşık İnkılap köyünde 16 tane sera var. Tarım İl Müdürlüğü’nün desteğiyle yaptık. Yüzde 15-20’lik bir kısmını biz ödedik, geri kalan kısmını Tarım İl Müdürlüğü kurdu. Yaklaşık her seradan 1,5-2 ton domates alıyorum. Trabzon’un ilçesi Maçka’da bir marketle anlaştım. Haftada 2 kere kendi aracım ile beraber toplayıp kasalayıp götürüyorum. Topraktan, havadan, sudan çok lezzetli oluyor. Onlara arada ninni söyleyip uyutuyoruz. Kısacası memnunum ben, üretimimden, mesleğimden” ifadelerini kullandı.
Çiftçi Beyhan Oral ise, (73), “Burada seralarımız var 5 tane eşimle, oğlumla ve gelinimle beraber üretim yapıyoruz. Üretmeye devam edeceğiz, ben çok seviyorum. Hasatı toplarken çok neşeli oluyoruz. Ömrümüz olduğu kadar devam edeceğiz” diye konuştu.
Çiftçilere sıvı gübre desteği bayram öncesi tamamlandı
Ankara Büyükşehir Belediyesi, tarım arazilerinden yüksek verim elde etmeleri için Başkentli çiftçilere sıvı gübre desteği sağladı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, tarım arazilerinden yüksek verim elde etmeleri için Başkentli çiftçilere sıvı gübre desteği sağladı. ABB iştiraklerinden olan BelPLAS AŞ tarafından üretilen “sıvı gübre”, talep eden 4 bin 25 çiftçiye bayram öncesinde dağıtıldı. Yüzde 50’si hibe yüzde 50’si ise çiftçi katkı paylı olmak üzere 25 ilçenin tamamında buğday ve arpa eken çiftçilere doğa dostu 387 bin 480 litre sıvı gübre desteğinde bulunuldu.
Başkent’te kent ekonomisini canlandırmak ve yerli üreticiyi teşvik etmek amacıyla kırsal kalkınma desteklerini her geçen gün çeşitlendiren Ankara Büyükşehir Belediyesi, tarım arazilerinden yüksek verim elde etmeleri için çiftçilere yönelik başlattığı “sıvı gübre” desteğinde takvimi öne çekerek bayram öncesi 25 ilçede dağıtımı tamamladı.
ABB iştiraklerinden BelPLAS AŞ tarafından üretilen yüzde 50’si hibe yüzde 50’si ise çiftçi katkı paylı olmak üzere doğa dostu 387 bin 480 litre sıvı gübre, Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı ekiplerince ilk etapta arpa ve buğday eken 4 bin 25 çiftçiye ulaştırıldı.
Tarım arazilerinde verimi artıracak bütçe dostu destek
Başkent tarımında verimi artırarak daha kaliteli mahsul elde edilmesini hedefleyen ABB, “sıvı gübre” dağıtımını son olarak Akyurt, Pursaklar ve Altındağ Peçenek ilçeleriyle tamamladı.
BelPLAS AŞ laboratuvarlarında üretilen ve organik maddeler içeren besin değeri yüksek sıvı gübreleri teslim alan yerli üreticiler, düşüncelerini şu sözlerle dile getirdi:
-Aytekin Gümüşer: “Geçen sene arpa tohumu alıp ekmiştim çok da güzel mahsul elde ettik. Şimdi gübre desteği alıyorum ilk kez kullanacağım avantajlı olduğunu söylediler. Umarım iyi sonuçlar alırız.”
-Kadir Göksu: “Nohut, buğday, arpa, mazot şimdi de gübre alıyorum. Diğer destekler Başkent Kartımıza yatırıldı. Eğer yardım olmasaydı tarlaları ekemeyecektik.”
-Ramazan Peker: “Büyükşehir’in bütün desteklerinden yararlandım. Çiftçilik bu destelerle ayakta duruyor. Şu an ekonomik olarak bu destekler gidişatı iyiye çevirdi, bütçemize çok katkısı oluyor.”
– Metin Atalay: “Başkanımız geldi geleli çiftçimize desteğini esirgemedi. Aldığım desteklerin bize çok faydası oldu. Ektiğimiz tohumlardan aldığımız ürünler çok verimli oldu.”
-Mustafa Odabaşı: “Sağ olsunlar bu zamana kadar böyle destekler almamıştık. Bütün desteklerden aldım ve memnun kaldım.”
– Dursun Çetin: “Bütçemizi bu yardımlar çok rahatlattı. Çiftçiler moral buldular.”
-Mehmet Ali Saylan: “Tohumları geçen yıl aldım ektim bütçeme çok faydası oldu. Biz çok memnunuz.”
-Halil Taylan: “Daha önceki dağıtımlardan faydalandım. Çiftçilerin kalkınması için güzel bir destek. Ekonomik olarak zor zamanlar yaşıyoruz. Bu destekler bizi çok rahatlattı.” – ANKARA