20.04.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Bakan Kirişci: Ukrayna, yüzde 25 ucuza ayçiçek yağı vermeyi taahhüt ediyor

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Antalya Mimar Sinan Kongre Merkezi’ndeki Tarım Sektör Temsilcileri toplantısına katıldı.Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle tarım ürünlerinin pazarlanmasıyla ilgili açıklama yapan Kirişci, Türkiye ile Rusya ve Ukrayna arasındaki tarımsal ticaretin devam ettiğini belirterek, “Sadece Ukrayna’nın elinde 27,5 milyon ton dış ticarete konu olan ürün var. Mısır, ayçiçeği çekirdeği, ayçiçek yağı, soya gibi ürünleri bize dış ticaretteki fiyatının, yüzde 25 aşağısına vermeyi taahhüt ediyorlar. Rusya’nın durumu farklı değil. Onlarda da bir sıkışmışlık var ama hiçbir zaman biz Rusya’ya, Ukrayna’ya kısıtlama getirmedik” dedi.

“Bu sürede biz istedik ki Tarım ve Orman Bakanlığı olarak bizatihi sektörümüzle bir araya gelelim ve onların ağzından yaşadıkları, yaşamaları muhtemel endişe duydukları konuları dinleyelim, bunları not edelim” diyen Kirişçi, “Bizim de Tarım ve Orman Bakanlığı olarak bu zamana kadar yaptıklarımızdan ayrı, önümüzdeki dönemde kısa, orta ve uzun vadede yapacaklarımız konusunda nasıl bir yürüyüşümüz olacak bunları paylaşmak istedik” ifadelerini kullandı.

“6,5- 7 MİLYON TON CİVARI AYÇİÇİEK YAĞI VAR”

Pandemi süreci ve sonrasındaki Ukrayna- Rusya savaşı ve Türkiye’nin aldığı pozisyona ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Kirişci, konuşmasına şöyle devam etti:

“Mesela 3-4 gün geçmez Ukrayna ve Rusya tarım bakanları mutlaka görüşmek istediklerini belirtirler. Niçin bunu isterler? Çünkü bu her iki ülkede özellikle tarımsal ürünler konusunda dış ticarete konu olabilecek önemli ürünleri olan ülkeler. Bir taraftan da bizim onlara sattıklarımız var. Mesela, sadece Ukrayna’nın elinde 27,5 milyon ton dış ticarete konu olan ürün var. 8,5 milyon ton mısır üreten ve mısıra ihtiyacı olan bir ülkenin, Türkiye’den bahsediyorum, Ukrayna’nın dış ticarete konu olan 13,5 milyon ton mısır stokundan bahsedersem, bu stokun ne anlama geldiğini daha iyi anlarız. Aynı şekilde 7 milyon ton ayçiçeği çekirdeği var. 6,5- 7 milyon ton civarı ayçiçek yağı var. 1 milyon ton civarında soya var ve bu ürünleri bize FOK dediğimiz dış ticaretteki fiyatının yüzde 25 aşağısına vermeyi taahhüt ediyorlar.”

Rusya’nın durumunun da farklı olmadığını söyleyen Bakan Kirişci, konuşmasını şöyle noktaladı:

“Onlarda da bir sıkışmışlık var. Azerbaycan özellikle domateste Rusya’nın önemli tedarikçilerindendi. Bakan olmadan bir hafta önce ziyaret ettiğimde Azerbaycan’ı, Bakü’deki marketlere sorduğumda bir kilo domates 8 manattı, şimdi 2 manata inmiş. ‘Niye 2 manata indi’ diye sorduğumda, ‘Biz Rusya’ya satıyorduk ama Rusya bizden artık mal alamaz noktaya geldi ve dolayısıyla böyle bir açmazımız var’ dediler.

Azerbaycan ve Rusya arasındaki ilişkinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu ilişkiye rağmen artık bu tür ürün alışverişlerinde ciddi problemler yaşıyor. Ama Türkiye hamdolsun, evet bazı geçici uygulamalar gündeme geliyor Rusya tarafından ama hiçbir zaman biz Rusya’ya, Ukrayna’ya, Azerbaycan’a, böyle belli ülkelere, KKTC gibi ülkelere herhangi bir kısıtlama getirmedik ve ticaretimiz açık.”

Koyun keçi yetiştiricileri et fiyatlarında "fark araştırması" istedi

Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Nihat Çelik, kırmızı ette üreticinin elinden çıkan fiyatla market fiyatları arasındaki farkın araştırılması gerektiğini belirterek, “Pirzolanın kilogram fiyatı 130 lirayı, kuşbaşının fiyatı da 110 lirayı geçmemeli” dedi.

Raflarda fiyat etiketlerinin günübirlik değiştiğini ifade eden Çelik, bu durumun tüketiciyi mağdur ettiğini, üreticinin ise “belini büktüğünü” söyledi.

Çelik, “Sahada, tarlada olan fiyatlar ile market fiyatları arasındaki farklar bizi derin acıya sevk ediyor. Et ve Süt Kurumu yakın tarihte et fiyatlarına bir müdahalede bulundu, fiyatlar düşürüldü. Kurumun satış mağazalarının artırılmasını istiyoruz. 18 satış mağazası yeterli değil” dedi.

Karkas etin bazı bölgelerde 100 lira, bazı bölgelerde 60 liraya satıldığı bilgisini veren Çelik, “Bunlar markete geldiği zaman tek kalıptan çıkmış gibi 150-200 liraya satılıyor. Pirzolanın kilogram fiyatı 130 lirayı, kuşbaşının kilogram fiyatı da 110 lirayı geçmemeli” diye konuştu.

“ZİNCİR MARKETLERİN SATIN ALMA MÜDÜRLERİ MERCEK ALTINA ALINSIN”
Çelik, üreticinin elinden çıkan fiyatlar ile market fiyatları arasındaki farkın araştırılması gerektiğine dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

“Bu farkta kim kazanıyor? Bunun önüne geçilmesi için ciddi tedbirler alınması lazım. Bu işi yapan aracılar ile özellikle zincir marketlerdeki satın alma müdürlerinin hesap kitaplarının denetim altına alınması, mal varlıklarının araştırılması lazım. Biz herkesi kastetmiyoruz. Market sahibi belki satın alma müdürünü keşfedemiyor. Şüpheler şunu gösteriyor ki bunlar sanki aracılarla ortak çalışıyor, market sahibinden daha çok aracılar kazanıyor. Holdinglerin, zincir marketlerin sahipleri de belki bunların hesabını gördüğü zaman şaşıracaktır”

“ÇOBAN SORUNU ÇÖZÜLMEDEN SEKTÖR SORUNU ÇÖZÜLMEZ”
Sektörün beklentilerine ve taleplerine de değinen Çelik, hayvancılık için acil eylem planı hazırlanması gerektiğini dile getirdi.

Çelik, kesimde hayvan başına verilecek desteğin küçükbaşı da kapsaması gerektiğine dikkati çekerek, bu kapsamda küçükbaş hayvan başına 250 lira prim desteği verilmesi gerektiğini bildirdi. Daha çok üretmek için 30 lira olan anaç koyun keçi desteğinin de 80 liraya çıkarılması gerektiğini vurgulayan Çelik, söz konusu destek ödemelerinin mayısta değil martta yapılması gerektiğini anlattı. Çelik, “Bakan’ımız, çobanların sosyal güvenlik primlerinin devletçe ödeneceği müjdesini kısmen de olsa verdi. Bu çalışmanın bir an evvel hayata geçilmesini istiyoruz. En büyük derdimiz çoban sorunudur. Çoban sorunu çözülmeden sektör sorunu çözülmez” ifadelerini kullandı.

Küçükbaş hayvan ihracatının TÜDKİYEB organizasyonunda yapılması gerektiğini belirten Çelik, şunları kaydetti:

“Üreticinin ve yetiştiricinin ürününü satma ve pazarlama yetkisi kanunen bende. Ben neden o işe alınmıyorum, neden ihracatta bana kota verilmiyor, niye ‘hangi ilden kaç hayvan gittiyse ve yetiştirici kaça sattıysa bunları sen bil’ denilmiyor? Hükümet ihracatı durdurdu. Biz ihracat yapılmasın demiyoruz, ihracat planlı yapılsın. İhracatta vergi ve mal kaybı olmasın, yetiştirici kazansın”

Türkiye hamsi ihracatından 8.2 milyon dolar kazandı

Türkiye’den 2021-2022 av sezonunda yapılan hamsi ihracatı, geçen sezona oranla yüzde 23 artarak 8 milyon 267 bin 741 dolara ulaştı.

Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) verilerine göre, 1 Eylül 2021’de başlayıp 15 Nisan 2022’de sona eren su ürünleri av sezonunda 28 ülkeye 1751 ton hamsi ihraç edildi. Söz konusu dış satımdan 8 milyon 267 bin 741 dolar gelir sağlandı.

Buna göre ihracat, 1328 ton hamsi karşılığı 6 milyon 733 bin 879 dolar kazanç elde edilen geçen sezona göre miktarda yüzde 32, değerde yüzde 23 arttı.

Fransa, Belçika ve Almanya, en fazla hamsi ihraç edilen ülkeler oldu.

2021-2022 su ürünleri av sezonunda Fransa’ya yapılan ihracat geçen sezona oranla yüzde 16 artarak 2 milyon 493 bin 511 dolara ulaştı. Belçika’ya 2 milyon 185 bin 719 ve Almanya’ya 1 milyon 344 bin 82 dolarlık hamsi dış satımı gerçekleştirildi.

Geçen sezondan farklı olarak Romanya, Umman, Katar, Suriye ve Kenya’ya da hamsi satıldı.

“İHRACATIMIZIN ÇOK DAHA ÜST NOKTALARA ULAŞACAĞINI UMUYORUZ”

DKİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, hamsi ihracatındaki artışın çok önemli olduğunu söyledi.

İhracat yapılan ülke sayısının da arttığını belirten Gürdoğan, hamsinin işlenmiş ürün olarak konserve şeklinde ihraç edilmesinin bu artışa önemli katkı sağladığını ifade etti.

Gürdoğan, sezonda hamsi avının istenilen düzeyde gerçekleşmemesine rağmen ihracatın artış trendini yakalamasının önemli bir başarı olduğunu vurgulayarak, gelecek sezonlarda firmaların hamsiyi, katma değerli işlenmiş ürün olarak satmasıyla ihracatın çok daha üst noktalara ulaşacağını umduklarını dile getirdi.

BÜYÜKŞEHİR, ALTERNATİF ÜRÜNLERİ ÜRETİCİYLE BULUŞTURMAYA DEVAM EDİYOR

Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz günlerde dağıtımına başladığı alıç ve avokado fidanı dağıtımı Toroslar, Mezitli ve Yenişehir ilçeleri ile devam etti. Toroslar Çamlıdere Mahallesi’nde gerçekleştirilen dağıtımlarda; 3 ilçeden 105 üreticiye toplam 1828 adet alıç ve 800 adet avokado fidanı ulaştırıldı.

Büyükşehir üreticiyi alternatif ürünlere yönlendiriyor

Bölgesel ürünlerin yetişmesi amacıyla dağıtımını yaptığı fide ve fidanların yanı sıra alternatif ürünlerle de üreticilere yeni gelir kapıları aralayan Büyükşehir Belediyesi Tarımsal ve Veteriner Hizmetleri Dairesi, alıç ve avokadonun da Mersin’de yaygınlaşmasını sağlıyor. Toroslar, Mezitli ve Yenişehir’deki üreticilere alıç ve avokado fidanlarının dağıtımı için düzenlenen törene, Büyükşehir Belediyesi Meclis üyeleri, Büyükşehir Belediyesi Tarımsal ve Veteriner Hizmetleri Dairesi Başkanı Salim Serdar Gökçek, Akdeniz Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, siyasi parti temsilcileri ve üreticiler katıldı.

Bu kapsamda, Toroslar ilçesinden 4’ü kadın toplam 53 üreticiye 1460 adet, Mezitli’den 2’si kadın toplam 12 üreticiye 368 adet alıç fidanı verildi. Mezitli’den 3’ü kadın olmak üzere toplam 24 üreticiye 480 adet, Yenişehir’den 2’si kadın olmak üzere toplam 13 üreticiye 260 adet, Toroslar’dan ise 3 üreticiye 60 adet olmak üzere toplam 800 avokado fidanı teslim edildi.

Törende konuşan Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Hasan Özalp Önal, üretmek ve üretime teşvik için girdi maliyetlerinin düşük olması gerektiğini belirterek, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in çiftçilere her türlü desteği verdiğini vurguladı. Önal, “Bu anlamda kendisine teşekkürlerimizi iletiyoruz” dedi.

“Tarımla alakalı ne varsa siz değerli üreticilerimizin ve muhtarlarımızın yanındayız”

Tarımsal ve Veteriner Hizmetleri Dairesi Başkanı Salim Serdar Gökçek, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin üretici ve çiftçilere yönelik desteklerini anlatarak, “Tarımla alakalı ne varsa Büyükşehir Belediyesi olarak siz değerli üreticilerimizin ve muhtarlarımızın yanındayız. Fidan dağıtımlarımıza Anamur’da yine tıbbi aromatik ürün olan passiflora fidesiyle başladık. Daha sonra Silifke’de adaçayı ve alıç fidanları dağıttık. Yine iki gün önce Erdemli’de avokado ve alıç fidanlarımızı dağıttık” diye konuştu.

“Vahap Seçer Başkanımız; çiftçimize, üreticimize çok değerli destekler veriyor”

Akdeniz Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, “Büyükşehir Belediye Başkanımızın tarımsal kimliği bizler için çok önemli. Dolayısıyla göreve geldiği günden beri çiftçimize, üreticimize çok değerli yatırımlar yapıyor, çok değerli destekler veriyor, çok kıymetli projeler yapıyor. Özellikle bu hayvan dağıtımları, fidan dağıtımları, üretim tesisleri, kadın çiftçi kooperatifleri inanın saymakla bitmez” ifadelerini kullandı.

“Görüp görebileceğimiz en iyi desteklerden birisi”

Törende avokado fidanlarını teslim alan ve “Mersin’in kadın üreticilerindenim” diyen Basiret Kara, narenciye üretiminin yanı sıra farklı bir tür denemek istediklerini söyledi. Kara, “Avokadonun bakımının çok kolay olduğunu öğrendik ve getirisi çok güzel. Bölgemizde de yetişebiliyor artık tropikal meyveler. Avokadodan başlamak istedik” dedi. Büyükşehir’in tarımsal desteklerinin Mersin üreticisi için önemine de değinen Kara, “Biz şimdiye kadar hiç görmediğimiz desteği görüyoruz. Ben daha önce organik tarım gübreleme desteği de aldım. Şimdi fidan desteği görüyoruz. Bu bizim de maliyetimizi düşürüyor. Çok güzel bir durum bu. Görüp görebileceğimiz en iyi desteklerden birisi” diye konuştu.

“Çiftçisini, halkını düşünen bir başkan geldi. O bizi çok mutlu ediyor”

Üreticilerden Songül Yılmaz, Büyükşehir Belediyesi’nden avokado fidanı desteği aldığını ifade ederek, “İklimimizin uygun olduğunu düşünüyorum. Bir de ekonomik getirisi daha yüksek. Artık biliyorsunuz ekonomi her şeyden daha ön plana çıktı. Daha önce başka meslekteydim. Artık meslek değiştirmeyi düşündüm. Yapabileceğim en güzel ata mesleği çiftçilik. Ona doğru yönelmeye başladım. Böylelikle adım atmış olduk. Vahap Bey’e bu konuda çok teşekkür ederiz. Çiftçisini, halkını, üretimi desteklemeye çalışıyor ve ülkemizin de şu dönemde zaten en çok buna ihtiyacı var. Allah razı olsun. Çiftçisini, halkını düşünen bir başkan geldi. O bizi çok mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.

Çelebili Mahallesi’nden katılan ve alıç fidanı alan üretici Mustafa Nasıf da “Belediyemizin yaptığı bu çalışmadan dolayı gayet memnunuz. Böyle projelerin devamını istiyoruz” dedi.

Türk balı 42 ülkede ağızları tatlandırdı

Yılın ilk üç ayında yapılan bal ihracatı, yüzde 79 artarak 11 milyon 302 bin 715 dolara ulaştı. ABD, Almanya, İspanya, İsrail ve Polonya en fazla bal ihraç edilen ülkeler oldu.
Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye’den Ocak-Mart 2022’de 42 ülkeye 4 bin 421 ton bal satıldı. Bu ihracattan da 11 milyon 302 bin 715 dolar gelir elde edildi.

Türkiye’nin yılın ilk çeyreğindeki bal ihracatı, 1686 ton karşılığı 6 milyon 327 bin 811 dolar kazanç sağlanan 2021’in aynı dönemine göre miktarda yüzde 162, değerde yüzde 79 arttı.

ABD, Almanya, İspanya, İsrail ve Polonya en fazla bal ihraç edilen ülkeler oldu.

Bal ihracatında ABD 3 milyon 154 bin 930 dolarla ilk sırada yer aldı. Bu ülkeyi 1 milyon 792 bin 468 dolarla Almanya, 1 milyon 751 bin 938 dolarla İspanya, 1 milyon 351 bin 171 dolarla İsrail ve 379 bin 205 dolarla Polonya takip etti.

Türkiye, geçen yılın aynı döneminden farklı olarak İsrail, Polonya, Kanada, Slovakya, Bosna-Hersek, Kosova, Slovenya, Lübnan, Yemen, Irak, İsviçre, Moritanya, Bangladeş, Cape Verde ve Tayvan’a da bal sattı.

2022 yılında ihracatın artması bekleniyor

DKİB Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Kalyoncu, 2021 yılı rekoltesinde bal üretiminin düşüklüğüne bağlı olarak ihracatın istenilen rakamlara ulaşamadığını söyledi.

Bal ihracatından beklentilerinin yüksek olduğunu belirten Kalyoncu, 2022 kışı ve martta yurt genelinde etkili olan kar yağışlarının tabiat örtüsüne olumlu katkı yapmasını, buna bağlı da bal rekoltesi ve 2022 yılı bal ihracatının daha üst rakamlara ulaşmasını ümit ettiklerini kaydetti.

Kalyoncu, son yıllarda bal ihracatında ülke çeşitliliğinin artması ve ürünlerin markalı ihraç edilmesiyle önemli oranda ivme yakalandığına işaret ederek, şunları kaydetti:

“Bu durumu daha da ileri boyuta taşımamız gerekmektedir. Her defasında da tekrar ettiğimiz gibi ürünlerimizin ürün türlerine göre yani kestane balı, ıhlamur balı, yöre balı gibi hangi ürün çiçeklerinden üretilmiş olduklarına göre ayrıştırıp markalı olarak ihraç etmemiz gerekmektedir. Ürünlerin markalı ve tescilli şekilde, albenili, kaliteli ambalajlarla ihraç edilmesi bal ihracatımıza çok önemli katkı sağlayacaktır.”

‘TARIM ARTIK EN STRATEJİK ÜRÜN’

Başkan Akif Kemal Akay, tarımın günümüzde en stratejik alan haline geldiğini vurgularken, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Salih Kafkas kırsal kalkınma ile tarımsal üretimde kendine yeterlilik arasındaki ilişkiye değindi. Tarımda yaşanan sorunların uygulanan tarım politikalarının bir sonucu olduğunu ifade eden CHP PM Üyesi Orhan Sarıbal da “Tüm bu sorunları aşabiliriz. Başarabiliriz” dedi. Kırsal Hizmetler Müdürlüğü tarafından organize edilen ve Selman-ı Pak Kültür Merkezi’nde geçtiğimiz hafta sonunda gerçekleştirilen panel, CHP Adana milletvekilleri Ayhan Barut, Orhan Sümer, Müzeyyen Şevkin, CHP Adana İl Başkanı Mehmet Çelebi ve il yöneticileri, ilçe başkanları ve yöneticileri, İyi Parti İl Başkanı Göktürk Boyvadaoğlu ve il yöneticileri ile ilçe başkanları ve yöneticileri, meclis üyeleri, Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, Ziraat Mühendisleri Odası ve Ziraat Odalarının yöneticileri, muhtarlar, üretim kooperatiflerinin yöneticileri ve diğer tarım paydaşlarının katılımıyla gerçekleştirildi.

TARIM VE SAĞLIK EN ÖNEMLİ ALANLAR

Panelin açılış konuşmasını yapan Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay, dünyanın siyasal, ekonomik ve sosyal yeniden şekillendiğine işaret etti. Covid-19 pandemisinin bu sürece önemli etkilerinin olduğunu belirten Başkan Akay, pandemi döneminde en önemli alanların sağlık ve tarım olduğunu vurguladı. Birbirini tamamlayan iki alan içerisinde pandemiden en az etkilenenlerin bağışıklığı yüksek olan insanlar olduğunu ifade eden Akay, “O bağışıklığın beslenmeyle yani gıdalarla ilgili olduğu çok ciddi araştırmacılar tarafından belirlendi. Pandeminin getirdiği bir başka nokta da gıdanın üretimi erişimi kullanımı kalitesi konusunda da bu süreç içerisinde ciddi sıkıntılar yaşadık” dedi.

TARIM ARTIK EN STRATEJİK ÜRÜN

Tarımsal üretime daha çok yönelinmesi gerektiğinin altını çizen Başkan Akay, temel girdiler, ürünlerin satışı ve tüketiciye ulaştırılması konularındaki sorunların giderilmesinin önemine değindi. Başkan Akay, “Tarım artık en stratejik noktaya geldi. Biz belediye olarak tüketicinin en yakınında olduğu kurum olarak bunları düşünmek zorundayız. Biz burada sadece bir takım başlangıçları yapma noktasındayız. Bunun devamını getirecek olan sizlersiniz, üreticiler ve bunları topluma ulaştıracak kişiler olacak” diye konuştu.

TARIM İNSAN YAŞAMINDAKİ EN ÖNEMLİ SEKTÖR

Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Salih Kafkas, iklim değişikliği ve Covid-19 pandemisinin tarımın insan yaşamındaki en önemli sektör olduğunu bir kez daha ortaya çıkardığını söyledi.

KIRSAL KALKINMAYA ÖNEM VERMELİYİZ

Kafkas; “Bugünkü panelin konusu olan kırsalda kendine yeterlilik için planlamaların yapılması gereklidir. Bu kadar önemli bir tarım potansiyeline sahip Adana’da kırsal kalkınmayı ve tarımı sürdürülebilir kılmak için üreticilerin refahını artırmak, tarım ve sanayi entegrasyonunu geliştirebilmek, tarımsal çevreyi korumak ve araştırma kuruluşlarının ürettiği yeni bilgi teknik teknolojileri kırsal alanlara en kısa sürede ulaştırmak gerekmektedir. Ülkemizdeki tarımın gelişmesi açısından ve kendine yeterlilik açısından kırsal alandaki nüfusun artması, özellikle gençleştirilmesi oldukça önemlidir. Çünkü kendine yeterlilik birey ve ailelerden başlayarak şehrin ve ülkenin en azından temel besin maddeleri açısından kendi ihtiyacını karşılayabilmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle ülke olarak kırsal kalkınmaya her geçen gün daha fazla destek ve önem vermeliyiz. Bu konuda Seyhan Belediye Başkanımıza ve ekibine, bu konuda özverili çalışmalarından dolayı ve önemli projeleri gündeme aldıkları için teşekkür etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

KIRSAL FAALİYETLER SUNUMU

Açılış konuşmalarının ardından Ziraat Mühendisi Ergin Gökpınar “Kırsal Faaliyetler Sunumu” ile Seyhan Belediyesinin Kırsal çalışmaları hakkında katılımcılara bilgiler aktardı.

“Derin bir gıda ve üretim krizi var”

Panelin moderatörlüğünü yapan CHP PM Üyesi ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Türkiye’de gıda krizi ve kıtlığın yaşandığını savundu. Sarıbal, “Çoktan geldi kıtlık, çoktan geldi kriz. Eğer marketlerde, pazarlarda, alışveriş noktalarında, raflarda dünyanın ta öbür ucundan buraya gıda getirmişseniz ama o gıdayı sadece ekonomik gücü olanlar alabiliyorsa; aynı ülkede pazarlardan artan ürünlerden insanlar akşamları evlerine yiyecek içecek götürebiliyorlarsa ve aynı şekilde kasaba giden bir aile 1 kg yerine 200 gram et alabiliyorsa, et yerine sakatat alabiliyorsa – ki sakatat da bugün iyi et kalitesinde para eden bir noktaya geldi- o ülkede derin bir kriz vardır. O yüzden ülkemizde derin bir kriz vardır. Bu krizin adı gıda krizidir, üretim krizidir” şeklinde konuştu.

‘TÜRKİYE’NİN TARIM POLİTİKASI YOK’ SÖYLEMİ DOĞRU DEĞİL

“Türkiye’nin tarım politikası yok” söyleminin doğru olmadığının altını çizen Sarıbal, tüm dünyada her ülkenin bir tarım politikası olduğunu söyledi. Sarıbal, “Atatürk’ün ve Cumhuriyetimizin bir tarım politikası oldu, sonraki iktidarların da bir tarım politikası oldu. Atatürk ve Cumhuriyetin tarım politikası üretmeye dairdi. Kendi kendine yeterliliğe dairdi. Kendi kültürlerini yetiştirmeye büyütmeye dairdi. İnsanını muhtaç etmek yerine, insanı tüketen değil, üreten insan, üreten toplum yapmaya dairdi. Bugün geldiğimiz noktada uygulanan politika tam tersi. Bir, göç politikasıdır. İki, mülksüzleştirme politikasıdır. Üç, üretme yerine tüketme politikasıdır. Diğer bir politik sonuç ise ithalata dayalı tarım politikasıdır. Tamamen ithalata bağlı, dışarıya muhtacız ve çiftçinin ayakta durduğu, kar ettiği bir mekanizma değil sürekli borçlandığı bir mekanizmadır. İthalata baktığımız zaman bu topraklarda üretilmesi gerekenleri ithal ediyoruz. Tarım ürünlerinde, yani bitkisel üretimde ve hayvancılıkta bilin ki tam, net dışa bağımlıyız” dedi.

“BAŞARABİLİRİZ”

Tarımın sorununun teknik ya da parasal olmadığını dile getiren Sarıbal şöyle devam etti:

“Peki nedir sorun? İşte bizim yok dediğimiz aslında var olan temel tarım politikalarıdır. Başarabiliriz. Yeter ki kendimize güvenelim, yeter ki kendi gerçeklerimizi görelim, yeter ki kendi potansiyelimizin farkında olalım. Biz dayanışma içerisinde, birlikte doğru bir modelle, doğru bir planlamayla bugün 84 milyonun, yarın 100 milyonun, fazla ürünleri de bütün çevremizdeki ülkelere katkı koyabilecek bir potansiyele sahibiz.”

Panelin devamında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Bülent Gülçubuk, , Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Haydar Şengül, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Ferdi Tanır ve TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan da birer sunum yaptı

TARSİM heyeti fındıkta don hasarını inceledi

İSTANBUL (AA) – TARSİM heyeti, Ordu, Trabzon ve Giresun’daki fındık hasar tespit çalışmalarına katıldı.

TARSİM’den yapılan açıklamaya göre, heyet, Ordu, Trabzon ve Giresun’da 19 Mart’ta fındık ürününde meydana gelen don hasarlarına ilişkin incelemelerde bulundu.

Program kapsamında, Ordu ve Giresun İl Tarım ve Orman Müdürlükleri de ziyaret edilerek sürdürülen çalışmalar hakkında bilgi alışverişinde bulunuldu.

Ordu, Giresun ve Trabzon’da meydana gelen don hadisesi sonrası fındık ürününde, Ordu ilinden 24 bin adet, Giresun ilinden 30 bin adet ve Trabzon ilinden 150 adet olmak üzere toplamda 54 bin adet hasar ihbarı alındı.

Sigortalı üreticilerden alınan hasar ihbarlarını takiben 300’e yakın eksper görevlendirildi. Eksperler, bölge müdürlüğü nezaretinde sahada tespit çalışmalarına tüm hızıyla devam ederken, 27 bine yakın bahçenin hasar tespitleri tamamlandı.

Hasar dosyalarının tamamlanmasını takiben sigortalı fındık üreticilerine hasar ödemeleri gerçekleştirilecek.

Main Menu