Sofralık zeytin ihracatı 100 bin tona koşuyor...
Türkiye, sofralık zeytinde yeni bir ihracat rekoruna koşuyor. 2021/22 sezonunun ilk yarısında, yüzde 32’lik artışla 60 bin ton sofralık zeytin ihraç edildi. Sektörün hedefi sezon sonunda ihracatta 100 bin tonu geçmek.
Türk zeytincilik sektörünün 2020/21 sezonunu 88 bin 430 ton sofralık zeytin ihracatı karşılığı 150 milyon 142 bin dolarlık tutarla geride bıraktığını aktaran Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) Başkanı Davut Er, 2021/22 sezonunun ilk yarısında başarılı bir süreç yaşadıklarını vurguladı.
Türkiye’nin 2021/22 sezonunda 506 bin 754 ton sofralık zeytin rekoltesi olduğu bilgisini veren EZZİB Başkanı Er, “Sofralık zeytin ihracatında 2020/21 sezonunun ilk 6 ayına göre miktar bazında yüzde 32, döviz bazında ise yüzde 17 artış sağladık. Bu dönemde toplam 42 bin ton siyah zeytin, 18 bin ton yeşil zeytin ihraç ettik. Siyah zeytin ihracatının döviz karşılığı 66 milyon dolar olurken, yeşil zeytinden elde edilen döviz tutarı ise 28 milyon dolar olarak gerçekleşti. Sezon başında belirlediğimiz 100 bin ton sofralık zeytin ihracat hedefine ulaşacağız. Sezon sonunda 175 milyon dolar dövizi ülkemize kazandıracağız” diye konuştu.Türkiye’nin 2002 sonrasında kazandığı yaklaşık 100 milyon zeytin ağacının hızla meyve veren ağaçlar arasına katıldığını, zeytin rekoltesinin her yıl artmasını beklediklerini dile getiren Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, zeytin üreticisinin önemli maliyet kalemleri gübre, ilaç ve akaryakıt başta olmak üzere tüm girdi maliyetlerinde astronomik artışlar olduğunu, üreticilerin ağaçlarına bakabilmeleri için üreticilere verilen primlerin zeytinyağında 3,5 TL, dane zeytinde de 70 kuruşa çıkarılması gerektiğini, sofralık zeytin ihracatında verilen devlet desteklerinin de yüzde 100 artırılmasının zeytin üretici ve ihracatçısının diğer üretici ülkelerle rekabetçi olmasını sağlayacağını sözlerine ekledi.
SİYAH ZEYTİNDE LİDER ALMANYA
Türkiye, 2021/22 sezonunun ilk yarısında 122 ülkeye sofralık siyah zeytin ihraç ederken, Almanya 15 milyon dolarlık taleple zirvede yer aldı. Sofralık zeytin ihracatının geleneksel ihraç pazarlarından Romanya’ya ise 14,2 milyon dolarlık siyah zeytin ihraç edildi. Irak da 11,4 milyon dolarlık Türk siyah zeytini talep etti.
YEŞİL ZEYTİNİMİZİ EN ÇOK IRAKLILAR SEVDİ
Siyah zeytin ihracatında üçüncü olan Irak, yeşil zeytinde 5 milyon dolarlık taleple ilk sıranın sahibi oldu. Almanya 4,8 milyon dolarlık yeşil zeytin ihracatıyla zirve ortağı konumunda. Yeşil zeytin ihracatında yüzde 660’lık artış olan İsrail Türkiye’den 3,5 milyon dolarlık yeşil zeytin ithal etti. Türkiye’nin yeşil zeytin ihraç ettiği ülke sayısı 109 oldu.
‘SÖZLEŞMELİ ÜRETİM ÜZERİNDE HASSASİYETLE DURMALIYIZ’
Sözleşmeli üretim ile ilgili açıklamalarda da bulunan Kirişci, mülkiyet hakkı ile arazi kullanım hakkının birbirinden ayrılması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
“Çiftçilerimizle yaptığımız görüşmelerde daha da perçinlendi diyebilirim. Sözleşmeli üretim hakikaten bizim hassasiyetle durmamız gereken konu olarak ortada duruyor. Mülkiyet konusu ile arazi kullanım konusunu birbirinden ayırmak, bizim tarıma bakışımızla ilgili ikinci husustur. Üçüncü olarak da biz öncelikle kendi insanlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak üzere, stratejik ürünlere odaklanması gereken bir ülkeyiz. Bizim bu manada arz fazlası ürün üretip bunu ihraç etmek elbette mümkün ama bu tarım topraklarımızın yeterli olmaması ve mevcut tarım topraklarının bir kısmının da suya ihtiyaç duyuyor olması, bizim bu toprakları daha etkin kullanmamızı gerektiriyor. Buralara odaklanacağız. Bunlar üzerinden çalışmalar yürüteceğiz. Biz üreticimize güveniyoruz. Bu üretici bu zamana kadar ne badireler atlattı. Bu üreticilerimiz Allah’ın izniyle bizlerin de vermeye devam edeceği desteklerle üretmeye devam edecek. Tarlada bağda bahçede üretimi gerçekleştirilenlere ahırda, kümeste, ağılda bu faaliyetleri sürdürenlere, bunlara ‘eli öpülesi insanlar’ diyoruz. Allah onlardan razı olsun biz onlara desteklerimize devam edeceğiz. Biz onlara ‘Sen üret, yeter’ diyoruz. Cumhurbaşkanımız önderliğinde bu destekler devam edecek.”
Antalya'da sebze hasadında hareketlilik sürüyor
Türkiye’nin sebze üretiminde önemli yere sahip Antalya’da, havaların ısınmasıyla ve buna bağlı olarak seralardaki ürünlerin hızlı olgunlaşmasıyla hasatta hareketlilik yaşanıyor.
Yaş sebze ve meyve başta olmak üzere çeşitli tarımsal üretimde adından söz ettiren Antalya’da, tarım işçileri yaz kış demeksizin sera ve tarlalarda üretim yapmaya devam ediyor.
Sabah erken saatlerde üretim sahasına inen işçiler domatesten bibere, maruldan maydanoza kadar tarımsal üretim gerçekleştiriyor.
Havaların ısınmasıyla ürünlerin istenilen olgunluğa erişmesiyle seralarda da hasat yoğunluğu yaşanıyor.
“Hasat yoğunlaştı, ürün fiyatlarında düşüşler olacak”
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de havaların soğuk olmasının tarımsal ürün fiyatlarını etkilediğini vurgulayan Karaca, şunları dile getirdi:
“Dünyadaki gelişmelerden dolayı diğer ürünlerde olduğu gibi sebze ürünlerinde de fiyatlar yüksekti. Bunları etkileyen faktörlerden biri soğuk bir kış geçirdik ve ürünlerin olgunlaşması gecikti. 1987’den beri en soğuk mart ayını geçirdik. Bundan dolayı ürünlerin olgunlaşması gecikince arzdan dolayı ürün fiyatları biraz yükseldi. Havalar ısınıyor buna bağlı olarak üretim alanlarımızda hasat yoğunlaştı, ürün fiyatlarında düşüşler olacak. Geçtiğimiz aylarda gördüğümüz fiyatları bir daha görmeyeceğiz. Şu an seralarda hummalı çalışma devam ediyor. Bizim üretim alanımız gerilemedi, aksine sürekli artıyor. Son 20 yılda Antalya olarak sebze üretiminde yüzde 85 artmış.”
“Birçok sebze üretiminde Türkiye’de birinci durumdayız”
Antalya’da yılda 2 milyon 800 bin ton domates üretiminin gerçekleştirildiğinin altını çizen Karaca, “Türkiye’deki domates üretiminin yüzde 21’i, örtü altı domates üretiminin ise yüzde 60’ı ilimizde üretiliyor. Bunun yanında biber üretimi yaklaşık 500 bin ton, patlıcan üretimi 500 bin ton. Antalya olarak birçok sebze üretiminde Türkiye’de birinci durumdayız.” diye konuştu.
Dünyada tarımsal üretimde kullanılan teknolojinin tamamının Antalya’da kullanıldığına dikkati çeken Karaca, üreticilerin yeniliğe açık olduğunu ve firmaların tarım teknolojisine büyük yatırımlar yaptığını anlattı.
“Serada yaz kış üretim yapıyoruz”
Üretici Salih Eryiğit, Aksu ilçesinde 25 dönümlük alanda örtü altı üretim yaptıklarını belirtti.
Serada üretimin yoğun şekilde devam ettiğini aktaran Eryiğit, “Havanın sıcak olması hasadı etkiliyor, ürünler daha çabuk olgunlaşıyor. Biz teknolojiyi kullanıyoruz, serada yaz kış üretim yapıyoruz. Seramızda dekar başına 20-25 ton verim alıyoruz. Ekim ayında dikim yapıyoruz ve sürekli hasat devam ediyor. Çok zahmetli bir iş, bir çocuğa nasıl bakıyorsak ürünlerimize de o şekilde bakıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Hasadı Tamamlanan Tescilli Turp Üreticisini Sevindirdi !
Türkiye’nin turp üretiminin yüzde 80’inin gerçekleştirildiği Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde, hasadı tamamlanan turp, rekoltesi ve fiyatıyla üreticisinin yüzünü güldürdü !
Türkiye’nin turp üretiminin yüzde 80’inin gerçekleştirildiği Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde, hasadı tamamlanan turp, rekoltesi ve fiyatıyla üreticisinin yüzünü güldürdü.
İlçede kasım ayında başlayan turp hasadı, havaların soğuk ve yağışlı geçmesinden dolayı bu yıl yaklaşık bir ay uzadı. Hasat başında 1 lira olan turpun kilogram fiyatı hasat sonunda 2 liraya yükseldi.
İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa İlmeç, AA muhabirine, Türkiye’deki turp üretiminin yüzde 80’inin Kadirli ilçesinde gerçekleştirildiğini söyledi.
Kadirli turpunun coğrafi işaret tescil belgesi almış bir ürün olduğunu hatırlatan İlmeç, “Bu yıl yaklaşık 40 bin dekar alanda 160 bin tonluk bir üretim gerçekleştirildi. Türkiye’de tüketilen turpun büyük çoğunluğu burada üretilen turp. Bu sene üretici hem rekolteden hem de fiyattan memnun kaldı. Şu an kilogramı 2 lira civarında satılıyor. İlçemiz ve ilimiz ekonomisi için de çok önemli bir ürün. Yılda 300 milyon lira gibi bir girdi sağlıyor. İhracata gönderdiğimiz ürünler de oluyor.” ifadelerini kullandı.
“Üretici açısından verimli bir sezon oldu”
İlmeç, turp sezonunun üretici açısından memnun edici geçtiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Üretici açısından çok verimli bir sezon oldu. Bu yıl havaların soğuk geçmesiyle sezon 1 ay kadar uzadı. Burası her yıl 6 bin insana ekmek kapısı oluyor. Bunlardan 4 bini turp sökümünde, 2 bini ise Savrun Çayı’nda turp paketlemede çalışıyor. Bu sene fiyatlar da iyi. Hasat ilk başladığı zaman turpun kilogramı 1 lira seviyesindeydi ancak havaların soğumasıyla 2 liraya kadar yükseldi. Bu da üretici için iyi bir fiyat. Üretici bu sezon her ne kadar girdi fiyatları artsa da para kazandı.”
Kadirli Ziraat Odası Başkanı Hanifi İspir de sezonun üretici açısından iyi geçtiğini ve dekara 4-5 ton civarında rekolte elde ettiklerini dile getirdi.
Ürünün fiyatı ve alınan verim sayesinde üreticilerin sezonu mutlu kapattığını aktaran İspir, “Bu sene 40 bin dekar alana turp ekimi yapıldı. İlk başta turplarımız iyi fiyata gitmedi, piyasa zayıf gitti. İlk 2 ay çiftçimiz kendini korumak zorunda kaldı ancak kış mevsiminin gelmesiyle üretici kendini kurtardı ve kar etmeye başladı. İnşallah yeni sene de bu seneki gibi iyi geçer.” şeklinde konuştu.
Turp üreticisi Soner Topalhan, bu sezon hasadın soğuk hava nedeniyle uzadığını, rekolte ve fiyatın kendilerini memnun ettiğini anlattı.
Hasadı Tamamlanan Tescilli Turp Üreticisini Sevindirdi !
İZMİR – Kuraklığa dayanıklı ketenin üretimi yeni yerli tohumlarla artacak
İzmir’de tarımsal araştırma geliştirme yapan Döngü Kooperatifi ile Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından yürütülen projeyle geliştirilen kuraklığa dayanıklı keten çeşitleri toprakla buluştuğu tarlalarda boy vermeye başladı.
Yağı gıda ve yem katkısı olarak, lifi tekstil, kompozit ve kağıt hammaddesi olarak, sapı ise kağıt ve yalıtım malzemesi olarak kullanılan keten, katma değeri yüksek bir tarım ürünü olarak dikkati çekiyor.
Anavatanı Anadolu ve Mezopotamya olan, bu toprakların hafızasında yer almasına rağmen son 40 yılda üretimi durma noktasına gelen ketenin üretim alanı ve kullanımının yaygınlaşması için Döngü Kooperatifi tarafından çalışmalar yürütülüyor.
Kooperatifin Tarım ve Orman Bakanlığı Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ile kuraklığa dayanıklı tohum çeşitleri geliştirme projesinde ise başarılı neticeler alınıyor.
Geliştirilen “Cemre” ve “Efe” adlı tohumlar için tescil başvurusu yapılırken İzmir’in Tire ilçesine bağlı Kahrat Mahallesi’nde toprakla buluşturulan bu tohumlardan yeşeren ketenler, temmuz ayında hasat edilecek.
Susuzluğa dayanıklılığının yanı sıra gübre ve ilaç gibi girdilere ihtiyaç duymayan bu keten çeşitlerinin üretici için cazip bir ürün olması bekleniyor.
Sulamaya ihtiyacı yok
İzmir Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, AA muhabirine Türkiye’nin ketende 1960’lı yıllarda 3 bin 750 ton civarında üretim yaptığını, ancak son 40 yılda çeşitli nedenlerle 2 tona kadar düşerek kaybolmaya yüz tuttuğunu anlattı.
Küresel iklimsel değişikliğinin insanlığı radikal kararlara yönelttiğine değinen Özen, çiftçilerin susuzluğa dayanıklı olan bu ürüne yönlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Sadece kar ve yağmur sularıyla kendisini ayakta tutabilen ketenin gübre ve ilaç da istemediğini, içindeki yabancı otların temizlenmesi ve ilk dönemdeki çapalamayla yetişebildiğini ifade eden Özen, ürünün yaygınlaşması için pazarının da olması gerektiğine dikkati çekti.
Özen, Döngü Kooperatifinin ketenlerin işlenmesi ve farklı ürünler elde edilmesine yönelik geliştirdiği projeye de Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve müdürlük olarak destek verdiklerini kaydetti.
Nemli bölgelerde yetişiyor
Özen, ketenin Ege, Akdeniz ve Karadeniz gibi nemli bölgelerde yetişebildiğini, susuzluğun etkisinin hissedildiği bölgelerde önemli bir alternatif olarak görüldüğünü belirtti.
Küçük Menderes Havzasında da yer altı sularının çekilmesi, yağmur miktarının azalmasıyla alternatif ürün arayışlarının ortaya çıktığına işaret eden Özen, şöyle konuştu:
“2 yıldır yaptığımız denemelerde elde ettiğimiz tohum çeşitlerinin bölgeye çok güzel adapte olabileceğini gördük. Dolayısıyla üretme noktasında herhangi bir endişemiz yok.
Bu bölgede sadece keten üretim alanını yaygınlaştırmak istemiyoruz, üretmiş olduğumuz ketenlerin de işlenmesi notasında bir çalışma yapmak istiyoruz. Bu noktada pilot ölçekte bir işletme kurularak, ketenin tohumundan, sapından farklı maddeler elde ederek pazar sahasını genişletmek istiyoruz.”
Keten üretim üssü
Döngü Kooperatifi Başkanı Zeynep Derece de keten lifinden biyokompozit malzeme üretimiyle uğraştığı sırada yerli hammadde bulamaması üzerine proje geliştirdiklerini ifade etti.
Tohumların Kahrat Mahallesi’nin yanı sıra Manisa, Denizli, Ankara ve Samsun’da da ekildiğini ifade eden Derece, projeyi üretimle bırakmayıp ürünün işlenmesi ve pazarın geliştirilmesini de içine alan bir döngüde planladıklarını aktardı.
Katrat Mahallesi’nde bir atölye kuracaklarını, mahalleyi ketenle ilgili önemli bir üs haline getirmeyi planladıklarını aktaran Derece, “Ekiminden son kullanımına iyi işleyen bir döngü yaratmak istiyoruz. İsmimizdeki döngü de oradan geliyor. Mevcut bilgilere sahip çıkıp onu da yenilikçi fikirlerle, teknolojilerle birleştirip köylünün pazar sorununu minimize ettiği, son kullanıcının ithalat değil yerli ürünlerle ihtiyacını karşıladığı bir sistem kurmak istiyoruz.” diye konuştu.
Deneme amaçlı 10 dekarlık tarlasına keten eken çiftçi Erdem Kuru da kasım ortasına doğru ekim yaptıklarını, bir kaç ay içinde hasat edileceğini söyledi.
Ürünü merak ettiği için ektiğini kaydeden Kuru, “Gübre ve ilaç istemediği için masraf az olacak, buğdaya alternatif bir ürün istediğimiz için de ektik. Olumlu sonuçlanırsa seneye daha fazla yerde ekmeyi düşünüyoruz.” dedi.