13.04.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Bankalar finansmanda yeşil dostu sürdürülebilir projelere ağırlık verecek.

İSTANBUL (AA) – MURAT BİRİNCİ – Bankacılık sektörü, düşük karbonlu ekonomiye geçişi desteklemek amacıyla yenilenebilir ve çevre dostu yeşil enerji projelerinin kredi portföylerindeki payını artırıyor.

Bankalar, son yıllarda kömür yakıtlı termik santralleri projelerini finanse etmezken, yenilenebilir enerjinin finansmanını ön plana çıkardı.

Kredi portföylerinde yenilenebilir enerji projelerinin payını artıran bankalar, sosyal sorumluluk bilinciyle gelecek nesillere yaşanabilir bir doğa bırakmak için hem bireysel hem de kurumsal kredilerde yeşil dostu, çevreci ve sosyal nitelikteki projelere daha fazla finansman sağlama taahhüdünde bulundu.

AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Gamze Yalçın da Dünya Ekonomik Forumu’nun 2022 Küresel Riskler Raporu’na göre gelecek on yıl için en fazla etkisi olacak riskler listesinde yer alan 10 riskin 5’inin çevresel kaynaklı olup, ilk 3 riskin iklim eylem planında başarısız olunması, iklim koşullarının aşırı sertleşmesi ve biyolojik çeşitliliğin yok olması olarak sıralandığını söyledi.

Bu çerçevede İş Bankası’nın, ekosisteminde yer alan müşterileri, tedarikçileri ve çalışanlarıyla beraber pozitif etkisini artırarak Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına katkı sağlamak üzere, kısa, orta ve uzun vadeli planlarında sürdürülebilirliği en üst düzeyde ve stratejik öncelikleri arasında ele aldığını ve bu yaklaşımını somut çıktılara dönüştürerek ortaya koyduğunu belirten Yalçın, düşük karbon ekonomisine geçişte finans sektörünün, özellikle de bankaların, reel sektöre sağladıkları finansman nedeniyle kritik bir sorumluluk taşıdığını vurguladı.

Yalçın, 2021 yılı itibarıyla, bankanın tedariki mümkün olan faaliyet noktalarının tamamında yenilenebilir enerji kullanmaya başladığını, güneş enerjisinden yararlanarak elektrik enerjisi üreten ve enerji tüketiminin azaltılmasına katkı sağlayan bankamatik siperliklerini uygulamaya aldığını ve 2025 ve 2030 yılı hedeflerine şimdiden ulaştığını ifade etti.

Kredi portföyü açısından bakıldığında, yenilenebilir enerjinin finansmanının ön plana çıktığına dikkati çeken Yalçın, şunları kaydetti:

‘2021 yılında yenilenebilir enerji projelerinin enerji üretimi projeleri portföyü içindeki payı yüzde 71 seviyesinde gerçekleşti. Bankamız, 2015 yılı sonrasında, elektrik üretim yatırımlarına yönelik yeni proje finansmanlarının tamamını yenilenebilir enerji projelerine ayırdı. Bankamız, kömür ve doğal gazı yakıt olarak kullanarak elektrik üretimi gerçekleştirmek üzere yeni kurulacak termik santral yatırımlarını finanse edilmeyen faaliyetler listesine ekledi.’

– ‘Tarımda sürdürülebilirliği dijital çözümlerle destekliyoruz’

Gamze Yalçın, İş Bankası’nın sunduğu farklı kredi ürünleriyle müşterilerinin yeşil dönüşümüne katkıda bulunmayı amaçladığını söyledi.

‘İş’te Güneş Kredisi’ ile öz tüketim amaçlı çatı, cephe ve arazi tipi lisanssız güneş enerjisi santrali yatırımlarına finansman desteği sunduklarını belirten Yalçın, ‘Çevreci İşyeri Kredisi’ ile enerji verimliliği yüksek binalardan iş yeri alımına yönelik avantajlı koşullar sağladıklarını anlattı.

Yalçın, enerji sınıfı A ve B olan veya LEED, BREEAM sertifikalarından birine sahip olan konutların finansmanında ayrıcalıklar sunduklarını ifade etti.

İş Bankası’nın elektrikli ve hibrit araçların uygun koşullarla finansmanını sağladığı ‘Çevreci Taşıt Kredisi’; elektrikli araç sektörünün gelişimine katkıda bulunmak ve araç sahiplerinin yaygın şarj ünitelerine kolaylıkla erişimini teşvik etmeyi amaçlayan ‘Elektrikli Şarj İstasyonu Kurulum Kredisi’; kurulu gücü 5 MW ve altındaki güneş, rüzgar ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimi gerçekleştirmeyi destekleyen ‘Lisanssız Elektrik Üretim Kredisi’ gibi ürünlerine, son dönemde ‘Denizleri Koruyalım Kredisi’ni eklediğini dile getiren Yalçın, atık su arıtma ve atık su geri kazanım tesisi yatırımı yapmak veya mevcut tesislerini iyileştirmek isteyen işletmelerin, bu ürünle finansman ihtiyaçlarını uygun koşullarla karşılayabildiğini söyledi.

Yalçın, tarım alanında da gıda güvenliği ve kaynak verimliliği konularında pozitif etki yaratmak üzere tarımda sürdürülebilirliği dijital çözümlerle desteklediklerini vurguladı.

Vodafone Business ile hayata geçirilen Dijital Tarım Çözümü’nün, tarımsal gübre, ilaç, su gibi girdilerin kullanımının azaltılmasını amaçladığını belirten Yalçın, şunları kaydetti:

‘Bu projede şimdiden çiftçiler için 23 milyon TL’lik tasarruf ve 34 milyon TL verim artışı sağlandı. Ayrıca, İş Bankası’nın teknoloji iştiraki Softtech Ventures tarafından geliştirilen İmeceMobil uygulaması banka müşterisi olsun olmasın tüm üreticilerin hizmetine sunuldu. İmeceMobil ile çiftçilerin finansal ve dijital anlamda okuryazarlığı artırılırken, sunulan hizmetler sayesinde ilaç, gübre, sulama gibi tarımsal girdi kullanımlarında yüzde 40’lara varan oranlarda maliyet tasarrufu ve yüzde 30’lara yakın verimlilik artışı sağlanıyor.

Odaklı tarım bankacılığı faaliyetleriyle sadece tarımsal üretimi değil ‘tarımın teknoloji ile birleştiği yerde dönüşümü’ finanse eden İş Bankası, tarımsal üretimde su ve enerji tasarrufu sağlamanın yanı sıra, üretimde kalite ve verimliliğin artırılmasına da hizmet eden Basınçlı Sulama Sistemleri Kredisini; ilaçlama maliyetlerinin daha da düşürülmesi için Zirai Dron Kredisini sunuyor.

Ayrıca, Workup Girişimcilik Programımız içinde yeni bir eksen yaratarak tarım odaklı hızlandırma programı ‘WorkupAgri’yi hayata geçirdik. WorkupAgri ile tarım sektörünü güçlendirmeyi, tarımda inovasyonu, girişimciliği ve sürdürülebilirliği teşvik etmeyi amaçlıyoruz.’

Gamze Yalçın, bireysel düzeyde sürdürülebilirlik bilincinin artırılmasına katkı sağlamak üzere Geleceğe Orman uygulaması hayata geçirildiğini anımsattı.

Geleceğe Orman uygulamasıyla kazanılan puanların belirlenen hedef değere ulaştığında, TEMA Vakfı aracılığıyla müşteriler adına fidan bağışlandığını anlatan Yalçın, ‘Böylece, bir yandan müşteriler karbon ayak izlerini azaltmaya teşvik edilirken bir yandan da geleceğin ormanlarının tohumları atılıyor.’ dedi.

– ‘Yeşil ve sosyal dönüşümü finanse etmek en büyük amacımız’

Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, sürdürülebilir kalkınma ve iklim krizine karşı çalışmalara 15 yılı aşkın süredir devam ettiklerini söyledi.

Bu süre boyunca sürdürülebilirlik çerçevesine bankanın attığı adımları ve yapılanları anlatan Edin, bugün finansal kapsayıcılık ve iklim krizi ile mücadele odaklı iş stratejinin, bankanın geleceğe doğru nasıl ilerlediğini gösteren iki ana odak olduğunu ifade etti.

Edin, sürdürülebilir finans piyasasına 810 milyon dolardan fazla katkı sağlarken, sürdürülebilir finans alanındaki ürün ve hizmetlerin sayısını 50’ye çıkardıklarını belirterek, ‘Sürdürülebilir kalkınmaya sağladığımız toplam 60 milyar TL’yi aşan yatırım tutarıyla da hem dünyanın ihtiyacı olan yeşil ve sosyal dönüşümü sağladık hem de sürdürülebilir finans ürünlerinde yarattığımız büyümeyle ülke ekonomimize katkı sunduk.’ dedi.

2014 yılından beri kömür santrallerine finansman sağlamadıklarını ve proje finansmanı faaliyetleri kapsamında yeni elektrik üretimi yatırımlarına sağlanan toplam finansman tutarının yüzde 100’ünü yenilenebilir enerji yatırımlarına yönlendirdiklerini aktaran Edin, bugüne kadar gerçekleştirdikleri öncü uygulamalarla yenilenebilir enerji için sağlanan finansmanın 6 milyar doları aştığı bilgisini verdi.

Edin, şunları kaydetti:

‘Türkiye’de yenilenebilir enerji projelerinin finansmanının öncüleri arasında yer alıyoruz ve yüzde 22’ye yakın bir pazar payı ile rüzgar enerjisi projelerine en çok finansman sağlayan kurum olduk. Bu pazar payı ile sektördeki liderliğimizi korumaya devam ediyoruz. Mevcut portföyümüzdeki kömür faaliyetlerine ilişkin riskimizi de en geç 2040 yılına kadar sıfırlayarak bu sektörden tamamen çıkacağız. Portföyümüzü en geç 2050 yılına kadar net sıfır karbon yapma doğrultusunda stratejiler geliştirmek amacıyla ülkemizde bu taahhüdü veren ilk banka olduk.

Garanti BBVA İklim Endeksi’ni geliştirdik. 2021 yılı nisan ayında Türkiye’nin ilk Yeşil Halka Arz işlemini gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde de ülkemizin düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş için sürdürülebilir finansın gücünü kullanmaya kararlılıkla devam edeceğiz.’

Ebru Dildar Edin, müşteri segmenti ayrımı gözetmeksizin, tüm sürdürülebilir finans ürünlerini tabana yayarak yeşil ve sosyal dönüşümü finanse etmenin en büyük amaçları olduğunu söyledi.

Türkiye’de ilk kez uygulanan Yeşil Kredi (Green Loan) ve Cinsiyet Eşitliği Kredi yapılarının yanı sıra bireysel müşterilere alışveriş kredisi üzerinden kolayca kullanım imkanı sağladıkları Çatı GES ve Çevreci Bina Yalıtım kredisinin bulunduğunu belirten Edin, çevreci taşıt kredisi ürünlerinin bulunduğuna dikkati çekti.

Edin, Türkiye’de bir ilk olan Kurumsal Yeşil Taşıt Kredisi ile şirketlerin düşük faiz avantajıyla daha verimli hibrit ve elektrikli araçlara geçişine öncülük ederken, bir yandan da filoların çevreci taşıtlarla yenilenmelerini teşvik ederek dünyanın geleceğine katkı sağlamayı hedeflediklerini anlattı.

Çevreye ve insan hayatına olan katkısından hareketle elektrikli bisikletlerin kullanımını teşvik etmek amacıyla yeni bir alışveriş kredisi imkanı sunduklarının altını çizen Edin, ‘Ayrıca enerji verimliliği yüksek binaları desteklemek amacıyla Türkiye’nin ilk yeşil konut kredisi uygulaması olan ‘Green Mortgage (Yeşil Mortgage)’ ürünümüz bulunuyor.’ dedi.

– ‘Sürdürülebilirliği iş yapış biçimlerinde önceliklendiren dış ticaret müşterilerimizi destekliyoruz’

Akbank Finansal Yönetim Genel Müdür Yardımcısı Türker Tunalı ise Türkiye’nin sürdürülebilir ekonomiye geçiş yolculuğunda da, gerekli finansmanı sağlayarak katma değer yaratmak istediklerini söyledi.

2030 yılına kadar 200 milyar TL hedefini de bu bakış açısıyla oluşturduklarını belirten Tunalı, ‘Türkiye’de sürdürülebilir finansman konusunda uzun vadeli taahhüt veren ilk mevduat bankası olduk. Buna ek olarak kendimize 2030 yılına kadar sürdürülebilir yatırım fonları bakiyesini 15 milyar TL’ye ulaştırma hedefi çizdik.

Tabii ki hedeflerimizi aksiyona dökmek oldukça önemli. 2021 yılında, toplam 25 milyar TL sürdürülebilir finansman sağladık. Son dört yılda inşaat aşamasındaki enerji projelerine ayırdığımız finansmanın yüzde 100’ünü yenilenebilir enerji projeleri için sağlarken, yenilenebilir enerji projelerinin toplam enerji üretim kredisinin portföyümüze oranı yüzde 84 gibi yüksek bir orana ulaştı.’ ifadelerini kullandı.

Tunalı, son dönemde bu alanda geliştirdikleri yenilikçi ürünlerden bir tanesinin ‘Yeşil Dış Ticaret Paketi’ olduğunu aktardı.

Sürdürülebilirliği iş yapış biçimlerinde önceliklendiren dış ticaret müşterileri için tasarladıkları bu ürünün Türkiye’de ilk olduğuna dikkati çeken Tunalı, şöyle devam etti:

‘Böylece, hem çevreye, hem de dış ticaret müşterilerimize destek oluyoruz. Ayrıca yine son dönemde, ‘Mavi Finansman Ürün Paketi’ adı altında yenilikçi bir ürün geliştirdik. Bu ürün sürdürülebilir turizmin geliştirilmesi, deniz turizmi, liman ve denizcilik faaliyetlerinde çevresel ayak izinin azaltılmasına yönelik ve Türkiye’de bir ilk. Bunlara ek olarak, Çevre Dostu Taşıt kredisi, Çatı Güneş Enerjisi Santrali yatırım kredisi gibi farklı sektörlerde karbon ayak izini azaltmak için ürünlerimizi geliştirmeye devam ediyoruz.

Kadın KOBİ Paketiyle kurucusu ya da yöneticisi kadın olan KOBİ’leri uygun bankacılık ürünleriyle destekliyoruz. Bu yılın başında açıkladığımız KOBİ Hareketi paketimizle ise, KOBİ’lerimizin ihtiyaçlarına göre bankacılık ürünleri ve bankacılık dışı avantajlar sunarken, tüm finansal süreçlerini dijitalleştirerek işlerini aralıksız yürütmelerini sağlıyoruz.’

Tunalı, 2021’de farklı ve öncü ESG temalı işlemlerle 2 milyar dolardan fazla sürdürülebilir fonlama sağladıklarını, böylece 2021 yılı için yüzde 30 olan toplam borçlanma içindeki sürdürülebilir finansmana dayalı borçlanma hedefini aşarak yüzde 40’a ulaştıklarını söyledi.

Tasarruf sahiplerinin yatırımlarını doğaya ve toplumumuza faydalı faaliyetlerde değerlendirebilmeleri için, Akbank Yatırım Hizmetleri çatısı altında çeşitli sürdürülebilir yatırım ürünleri sunduklarını anımsatan Tunalı, ‘2021’de iki fonla bu konuya giriş yaptık; Ak Portföy Sağlık Sektörü Yabancı Hisse Senedi Fonu ve Ak Portföy Alternatif Enerji Yabancı Hisse Senedi Fonu. Bu iki fonumuz için 2021 yılsonu itibarıyla hedeflediğimiz 1 milyar TL bakiyenin üzerine çıkarak 2,5 milyar TL’nin üzerinde hacme ulaştık.’ dedi.

2025 yılına kadar operasyonel emisyonları sıfırlayarak karbon-nötr banka olacaklarını ifade eden Tunalı, sera gazı emisyonunu azaltmak amacıyla belirledikleri 3 alanda çalışmaları sürdürdüklerini sözlerine ekledi.

– ‘Yenilenebilir enerji kaynaklarının büyümesini finanse etmeyi hedefliyoruz’

Yapı Kredi Kurumsal İletişim Direktörü Arda Öztaşkın, yüksek karbonlu enerji kaynaklarından düşük karbonlu enerji kaynaklarına geçişi hızlandırma sorumluluğuyla hareket ettiklerini belirtti.

Banka olarak hem operasyonel hem de kredilendirme faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel ve sosyal etkileri etkin bir şekilde yönettiklerini anlatan Öztaşkın, şunları kaydetti:

‘Finansman sağladığımız proje ve yatırımların etkilerini yönetmek için Çevresel ve Sosyal Risk Değerlendirme Sistemimizi uyguluyoruz. Yapı Kredi olarak 2021 yılının ilk yarısında, 962 milyon dolar tutarında sürdürülebilirlik bağlantılı ilk sendikasyon işlemimizi yaptık. Yılın ikinci yarısında ise dünyanın önde gelen bankalarından Bank of America ile 225 milyon avro tutarında sürdürülebilirlik bağlantılı repo işlemi gerçekleştirdik.

Yine sürdürülebilirlik kriterlerine bağlı 822 milyon dolarlık yeni bir sendikasyon kredisine imza attık. Ülkemize ve Yapı Kredi’ye uluslararası alanda duyulan güveni bir kez daha teyit eden ve 360,5 milyon dolar ve 396,5 milyon avro olmak üzere iki ayrı döviz cinsinden sağladığımız bu kredi, dış ticaretin finansmanı için kullanılacak. Tüm bu işlemlerde, sürdürülebilirlik alanındaki güçlü performansımızı daha da artırmaya yönelik hedefler belirliyoruz.’

Öztaşkın, yeni kömür yakıtlı termik santralleri ve yeni kömür madenciliği projelerini finanse etmemeyi taahhüt ettiklerini hatırlattı.

Bu sayede düşük karbon ekonomisine geçiş sürecini desteklemek üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının büyümesini finanse etmeyi hedeflediklerinin altını çizen Öztaşkın, 2021 yılı sonu itibarıyla yenilenebilir enerji finansman hacminin 1,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini ve portföyün yüzde 42’sini yenilenebilir enerji projeleri oluşturduğunu söyledi.

Öztaşkın, finansman sağladıkları projelerle 3 milyon ton karbon salımının önüne geçtiklerini ifade etti.

Yeşil tahvil, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği kredileri, kadın girişimci ve tarım kredileri gibi pek çok ürün ve hizmetlerle sürdürülebilir kalkınma sorunlarına finansal çözümler sunduklarını anlatan Öztaşkın, ‘Enerjide tasarruf bilincinin artırılması için müşterilerimize Doğa Dostu Mortgage ürününü sunuyoruz. Yine Doğa Dostu Taşıt Kredisi ile müşterilerimizin sürdürülebilirlik yolculuklarına destek vererek, elektrikli ve hibrit araçların finansmanına özel cazip faiz oranları sunuyoruz.’ diye konuştu.

Öztaşkın, 2021 yılının sonunda, toplamda 558 milyon dolarlık fonlamaya imza attıklarını, bu işlemin, yaklaşık 340 milyon dolarlık kısmının, Sürdürülebilir Finans Çerçevesi kapsamında yeşil, sosyal ve sürdürülebilir nitelikteki kredilerin desteklenmesine yönelik olarak kullanılacağını ifade etti.

Tarsus'ta belediye arazilerinde kunduru buğdayı yetiştiriliyor

Mersin’in Tarsus ilçesinde belediyenin tarımsal gelişimi ve çiftçiyi desteklemek, kırsal kalkınmayı sağlamak amacıyla sürdürdüğü Ata ve Yerli Tohum projesi kapsamında gerçekleştirdiği tarım hamleleri devam ediyor. Bu kapsamda belediye arazilerinde yetişen ve ekipler tarafından gerekli kontrollerinin sağlandığı kunduru buğdayı, hasat sonrası çiftçilere ücretsiz dağıtılacak ve belediye ekmek fırınında kullanılacak.

Mersin’in Tarsus ilçesinde belediyenin tarımsal gelişimi ve çiftçiyi desteklemek, kırsal kalkınmayı sağlamak amacıyla sürdürdüğü Ata ve Yerli Tohum projesi kapsamında gerçekleştirdiği tarım hamleleri devam ediyor. Bu kapsamda belediye arazilerinde yetişen ve ekipler tarafından gerekli kontrollerinin sağlandığı kunduru buğdayı, hasat sonrası çiftçilere ücretsiz dağıtılacak ve belediye ekmek fırınında kullanılacak.
Çukurova’nın bereketli topraklarında Ata ve yerli tohumların yaygınlaştırması için çalışmalarını akademik bilgiler ışığında sürdüren Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü ekipleri, Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile imzaladığı iş birliği protokolü kapsamında belediye arazilerine ekilen kunduru buğdayında kontrol işlemleri gerçekleştirdi. Ekim süreci boyunca sürümünü, gübrelemesini ve hastalıklara karşı ilaçlama işlemlerini gerçekleştiren ekipler, 35 dekarlık alana ekilen ve hasat sürecine bir buçuk ay kalan buğdayların gerekli arazi kontrollerini sağladı. Buğdayların doğum aşamasına geldiği süreçte Tarsus Belediyesi ziraat mühendisleri tarafından yapılan incelemelerin yapıldığı buğdaylar bir buçuk ay sonra hasat edilecek. Yetişecek tohumlar ile elde edilen ürünün bir kısmı yeniden muhafaza altına alınarak bir sonraki ekim sezonu için saklanacak, kalan bölümün ise öğütüldükten sonra un olarak dar gelirli vatandaşlara ücretsiz olarak dağıtılacak ve belediye ekmek fırınında kullanılacak.
Tarımsal Hizmetler Müdürü ve ziraat mühendisi Nadir Ernariçi, “Tarsus Belediyesi olarak, Başkanımız Haluk Bozdoğan’ın talimatları doğrultusunda yerli ve ata tohum projesi kapsamında sürdürdüğümüz buğday arazisindeyiz. Şu anda çeşitlerdeki verimlilik istenilen düzeyde ve ilerleyen süreçlerde hasadımız ile ilgili çalışmalarımız devam edecek” dedi.
Gerekli kontrol işlemlerini sağladıklarını belirten ve tohumların verimine değinen ziraat mühendisi Mehmet Özer, “Teknik işlemlerini gerçekleştirdiğimiz arazideyiz. Bugün buğday tohumumuzun gerekli arazi kontrollerini sağlıyoruz. İlk olarak tohum ekimi yapılmadan önce arazide sürüm işlemlerini gerçekleştirdik, taban gübresi attık ve ilaçlamalarını tekrarladık. Yaklaşık bir buçuk ay sonra hasadı var. İlaçlama işlemleri devam edecek. Buğdaylar şu an doğum aşamasında, verimlilik çok iyi. Arazide deneme alanı da kurup Yakamoz, Osmaniye ve Ekinoks buğday çeşitlerinin de ekimi yaptık. Bu sayede kontrol edecek ve çiftçilerimize bilgilendirmeler yapacağız. Diğer arazilerde de karakılçık ve Adana 99 buğday çeşitleri var” diye konuştu.

Domates üreticilerine feromon tuzak dağıtıldı

Mersin’in Erdemli ilçesinde sebze üretiminde biyolojik mücadelenin yaygınlaştırılması projesi çerçevesinde 129 domates üreticisine feromon tuzak dağıtıldı.
Tapureli Mahallesi’nde gerçekleştirilen feromon tuzak dağıtımında üreticilere bilgi veren Mersin İl Tarım ve Orman Müdürü Arif Abalı, “Domatesin en önemli zararlısı ve ihracata sıfır toleransı olan domates güvesinin ihracatımızı olumsuz etkilememesi, kimyasal kullanımının azaltılarak pestisit kalıntısının önlenmesi ve üretim maliyetinin düşürülmesi amacıyla sebze üretiminde biyolojik mücadelenin yaygınlaştırılması projesini hazırladık” dedi.
Erdemli’de 28 bin 750 dekar açık, 17 bin 510 dekar örtü altı olmak üzere toplam 46 bin 210 dekar alanda domates üretimi yapıldığını anımsatan Abalı, yıllık 585 bin 170 ton ürün ile Mersin’de birinci sırada yer aldığını kaydetti.
Erdemli İlçe Tarım ve Orman Müdürü Mesut Yıldız ise ilçede üretilen domatesin yüzde 50’sinin ihracata gittiğini belirtti.
Projenin Erdemli ayağı ile ilgili bilgilerde veren Yıldız, “Proje ile 129 üreticimize toplam 9 bin 760 adet feromon, 2 bin 440 adet delta tipi üçgen tuzak ve 6 bin 100 adet yapışkan tabla dağıtmış oluyoruz” diye konuştu.
Üreticilere serada uygulamalı olarak feromon tuzaklar hakkında detaylı bilgiler de verildi.

Fındıkta 'kozalak akarı' zararlısıyla mücadele çağrısı

Trabzon Ticaret Borsası (TTB) Meclis Başkanı da olan Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Sebahattin Arslantürk, AA muhabirine, bu yıl fındık üretim bölgelerinin tamamında yoğun bir kozalak akarı ile karşılaştıklarını söyledi.

Kozalak akarının, mantar benzeri bir asalak olduğunu dile getiren Arslantürk, “Kozalak akarı fındık tomurcuklarında, fındığın meyvesinin içine girerek kendine yer ediniyor ve bu da verimsizliğe neden oluyor. Fındık bölgelerinde yapmış olduğumuz çalışmalarda her yıl yüzde 10-15 arasında bir ürün kaybının kozalak akarına bağlı olduğunu öngörüyoruz.” ifadesini kullandı.

Arslantürk, bu yıl daha fazla görülen kozalak akarıyla mücadelenin kimyasal ve biyolojik olarak yapılabildiğine dikkati çekti.

Kimyasal mücadelenin fazlasıyla kolay olduğunu belirten Arslantürk, “Kimyasal mücadele son derece kolay ama önerimiz kimyasal değil, biyolojik mücadelenin ön planda olması. O da kasım aylarında eğer daldaki kozalak akarları elle toplanırsa çok daha iyi sonuçlar elde edilebiliyor.” diye konuştu.

Sebahattin Arslantürk, kozalak akarına yönelik tedbir alınmasının önemine dikkati çekerek, “Türkiye’nin ortalama 700 bin tonluk üretim yaptığı noktada 70 bin ila 100 bin tonun üzerinde ürün kaybı sadece kozalak akarına bağlı oluyorsa mutlaka tedbir alınması gerekiyor.” dedi.

Bu ayların kozalak akarıyla mücadelede etkin dönemler olduğuna işaret eden Arslantürk, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Piyasada kozalak akarına yönelik ruhsatlı çeşitli ilaçlar söz konusu. Bu zamanlar tam onun uygulamasının yapılacağı zamanlar. Geride kalan ürünlerinin verim ve kalitesi açısından mutlak suretle üretici tedbirlerini almalı. Son yıllarda ürüne zarar veren bu tür zararlıların miktarı artmaya başladı. Devletimizin de mutlaka Tarım ve Orman İlçe Müdürlükleri aracılığıyla üreticiyi bilgilendirip olumlu yönde tedbirleri alacak altyapıyı oluşturması gerekiyor.”

'Çiftçilik bitik'

ADANA(GÜNAYDIN)- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut’un buluştuğu üretici köylüler adeta isyan etti.

Tek suçları ve günahlarının üretmek olduğuna dikkat çeken çiftçiler, “Çiftçilik bitik. Üretmek ateşten gömlek bu giyilir mi? Hayvana bakıyoruz yok, üretiyoruz yok. Yok oğlu yok” diye yaşadıklarına tepki gösterdi. Ayhan Barut ise, “Son bir yılda gübreden mazota, tohumdan zirai ilaca her şeyin fiyatı fahiş oranda arttı, zamlar çiftçinin belini büktü. Feryat eden çiftçinin sesine kulak verin” dedi.

ÜRETİCİ KÖYLÜLERLE BULUŞTU
CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, beraberindeki Karataş İlçe Başkanı Seçkin Sakar ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte Karataş Ovası’ndaki köyleri ziyaret etmeyi sürdürüyor. Son olarak Karataş İlçesi’ne bağlı Yeni Murat, Damlapınar, Ataköy, Tuzkuyusu, Hasırağacı ve Tuzla’da üretici köylüler ve hayvan yetiştiricileri ile bir araya gelen Ayhan Barut, feryat eden çiftçinin sorunlarını dinleyip taleplerine kulak verdi.

“70 YAŞINDAYIM, BÖYLE BİR ŞEY GÖRMEDİM”
Karataş Hasırağacı Köyü’nde yaşadıkları sorunları uzun uzun anlatarak sesini duyurmaya çalışan kırmızı biber üreticisi Hayri Safkan, şunları kaydetti: 
“Geçen yıl 30 dönüme kırmızı biber ektim, zarar ettim, üstüne 150 bin lira cebimden para verdim. Allah için tutunacak dalımız kalmadı. Biraz turp ektim aç kalmayalım diye, biraz satıyorum, onun da çoğu mazota gidiyor. Artık biber ekmedim. Biber gördüm mü, düşman görmüş gibi oluyorum aynı. Zarar ettik, ateşten gömlek bu. Giyilir mi? Allah için aldığımız naylon torbanın hesabını yapıyoruz. Çiftçilik bitik ama köydeyiz yapacak bir şey yok. Mala bakıyoruz yok, ekiyoruz yok. Yok oğlu yok. Ne yapsak zarar. Yem veremeyen arkadaşımızın hayvanı açlıktan öldü, yem yok çünkü. MHP’den başkasına oy vermedim, 70 yaşına geldim. Kötüye kötü diyeceksin. Ben böyle bir şey yaşamadım. Biz köylüyüz, toprak ve mal ile uğraşıyoruz. Boşa kürek sallamışız. Tarım Bakanlığı Allah’tan Karataş’tan buraya bir memur göndermiyorlar, ‘Ne yapıyorsunuz?’ diye.”

“ZAMLAR ÇİFTÇİNİN BELİNİ BÜKTÜ”
Çiftçilerin mağdur olduğuna dikkat çeken CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut ise, “Çiftçi dertli. Gezdiğimiz her köyde bir dokunduk bin ah işittik. Çiftçinin en büyük sorunu üretememek. Üretmek için kullandıkları girdileri temin edemiyorlar. Özellikle son bir yılda gübreden mazota, tohumdan zirai ilaca her şeyin fiyatı fahiş oranda arttı. Yüzde 100 ile yüzde 400 oranında zamlar çiftçinin belini büktü. Çiftçi zamların geri alınmasını istiyor. ‘En büyük suçumuz üretmek, üretmekten başka günahımız yok’ diyen çiftçi destek bekliyor. Zamların geri alınmasını, mazottaki verginin kaldırılması gerek. Tarım Bakanlığı ve iktidara sesleniyoruz. Feryat eden çiftçinin sesine kulak verin” diye konuştu.

“YEM PARASINA YETMİYOR”
Hayvan yetiştiricisi Ömer Safkan da, “Çiftçi kazanmıyor, tüketen de pahalıya yiyor. Üç tane hayvanım var sağdığım. Aylık cebimden 2 bin lira yeme harcıyorum. Sattığım sütün parası da gidiyor. Sütü 3.5 liraya satıyorum, kurtarmıyor. Süt fiyatı en az 6 lira olması lazım bizi kurtarması için. Dönüme 9 kilo gübre desteği var. Bu olur mu hiç” dedi.

Main Menu