23.08.2023 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Genç girişimciler Erzincan’da tarıma yatırım yapıyor

Erzincan tarım sektörü son yıllarda genç girişimcilerin başarılı çalışmalarıyla adından sıkça söz ettiriyor. Tarımın birçok alt sektörüne yatırım yaparak Erzincan’da sektörün gelişmesine ve çeşitlenmesine katkıda bulunan genç girişimciler, Erzincan Tarım Sektörünün geleceğine dair umut aşılıyor. Sayıları her geçen yıl daha da artan genç çiftçiler, modern tarımın ilkelerine uygun olarak tarımsal üretim gerçekleştirerek; Erzincan ve ülke ekonomisine katkıda bulunuyorlar.

 

Erzincan’ın Üzümlü ilçesine bağlı Denizdamı köyünde tarıma yatırım yapan Serkan Karatepe gerek sebzecilik gerekse küçükbaş hayvancılık alanında yaptığı başarılı çalışmalarıyla üretmeye devam ediyor. Seracılık ve küçükbaş hayvancılık üzerine yoğunlaşan Serkan Karatepe, 12 dekarlık serasında salatalık üretimi, 28 dekarlık serasında da domates üretimi gerçekleştiriyor. Öte yandan küçükbaş hayvancılık sektöründe de büyük yatırımları bulunan Karatepe, tarıma yaptığı yatırımları artırarak devam ediyor. Görüşlerini aldığımız genç üretici Serkan Karatepe, tarıma yatırım yapmanın, tarımsal üretim gerçekleştirmenin mutluluğunu anlattı. Karatepe, “tarım bizim faaliyetlerimizi sürekli olarak geliştirdiğimiz bir alan. Tarımsal üretim hayatın olmazsa olmazlarından birisi. Toprak, su ve insan emeğinin bir araya gelmesiyle oluşan ve insanların sofrasına gönderdiğimi her ürün bizim için ayrı bir mutluluk. Bu alanda sürekli olarak ve daha fazla üretmeye devam edeceğiz. Erzincan olarak sebzecilik alanında iddialıyız. Amacımız hem Erzincan’ımıza hem de ülkemize katma değer sağlamak” diye konuştu.

 

Genç girişimciyi seralarında ziyaret eden Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürü Murat Şahin, tarımsal üretime yatırım yapan genç girişimciye teşekkür etti. Gençlerin ve kadınların son zamanlarda tarım sektörüne sunduğu katkının yadsınamayacağını ifade eden İl Müdürü Şahin, tarım sektörünün Erzincan ekonomisinin lokomotifi olmaya devam edeceğini söyledi.



Genç girişimciler Erzincan’da tarıma yatırım yapıyor

Tarım arazilerine göz dikti

İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin, tarım alanlarının imara açılmasının yolunu açan 2021’deki, 25 bin ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planı’nda yaptığı düzenleme yargıdan döndü. Mahkemeye başvuran Şehir Plancıları ve Mimarlar Odası İzmir Şubeleri’nin iptal başvurusu üzerine dosyayı inceleyen İzmir 1. İdare Mahkemesi ise düzenlemeyi iptal etti.


Mahkemenin iptal kararı doğrultusunda söz konusu plan notu değişikliği yeniden düzenlenerek askıya çıkarıldı. Büyükşehir Belediyesi tarafından yayımlanan plan notu açıklama raporunda; söz konusu plan uygulama hükümleri değişikliğinin iptali istemiyle belediye aleyhine İzmir 1 ve 3. İdare Mahkemelerinde açılan davalar sonucu dava konusu işlemin mahkemece iptal edildiğine dikkat çeken raporda mahkemenin iptal gerekçeleri doğrultusunda dava konusu uygulamanın iptal edilip tekrar eski uygulamaya geri dönüldüğü ifade edildi.

Tarım arazilerine göz dikti

Bingöl’de 600 dekar atıl tarım arazisi üretime kazandırıldı

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından başlatılan, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından uygulanan ’Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi’ ve ’Bingöl Küçük Aile İşletmeleri Sebze Üretiyor’ projeleri çerçevesinde 215 çiftçiye yüzde 75 hibeli ile 630 bin adet domates, biber ve patlıcan fidesi dağıtıldı. Dağıtılan fidelerin toprakla buluşması ile 600 dekar atıl tarım arazisinin üretime kazandırıldığı bildirildi.

Bingöl’de 600 dekar atıl tarım arazisi üretime kazandırıldı

Projeler hakkında bilgi veren Tarım ve Orman İl Müdürü Dr. Burhan Bahadır, “İlimizde özellikle atıl halde bulunan tarım arazilerinin değerlendirilmesi ve üretime kazandırılması amacıyla Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi sürüyor. Girdi maliyetlerini düşürmek, yerinde üretim yaparak tüketiciye uygun fiyatlı güvenilir gıdayı ulaştırmak, kırsalda alternatif gelir kaynakları oluşturmak, rekabet edilebilirliğe ve sürdürülebilir tarımsal üretime katkı sunmak amacıyla bakanlığımızın desteğiyle projeler yürütmekteyiz. Bu çerçevede 2023 yılı bahar döneminde bakanlığımız tarafından finanse edilen Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi ile 215 çiftçimize yüzde 75 hibeli birinci sınıf sertifikalı 630 bin adet domates, biber ve patlıcan fidesi dağıttık. Bu fidelerle yaklaşık 600 dekarlık bir alanda üretim yapıldı. Çiftçilerimizden önümüzdeki yıl için de oldukça yüksek talep almaktayız” dedi.

Tarım Bakanı Yumaklı, yangından etkilenen köyleri ziyaret etti

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Çanakkale’de yangından etkilenen köyleri ziyaret ederek, bilgi aldı.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Çanakkale‘de 800 hektarı orman olmak üzere 1500 hektar alana yayılan yangından etkilenen köylerde incelemelerde bulundu.

Bakan Yumaklı, Çanakkale Valisi İlhami Ateş, AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Veysel Tiryaki, İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey ve AFAD Başkanı Okay Memiş ile yangın sonrası tahliye edilen köyleri ziyaret ederek, son duruma ilişkin ilgililerden bilgi aldı.

Yangın nedeniyle 4 evin hasar alan Yağcılar ile 3 evin hasar gördüğü Ulupınar köylerine giden Bakan Yumaklı, daha sonra Aşağıokçular, Sarıcaeli ve Belen köylerinde incelemelerde bulundu.

Bakan Yumaklı, Kalabaklı köyünde konuşlanan Yangın Yönetim Aracı’nda son duruma ilişkin bilgi aldı.

Yağcılar köyünde, yangın nedeniyle yaşadığı üzüntüyü dile getiren bir vatandaşın yanına giden Bakan Yumaklı, “Ben Tarım Bakanıyım. Sizin yanınıza geldik. Dedik, hem sizinle paylaşalım, gözümüzle biz de görelim. Ama o yalancıları bir kenara bırakacağız işimize bakacağız. Şimdi biz sizden dua istiyoruz. Biz çalışacağız, siz dua edeceksiniz.” dedi.

Mısır fiyatı açıklandı

Tarım sektöründe önemli bir adım atıldı.Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 2023 yılı için mısır alım fiyatını ton başına 6.000 TL olarak belirledi. TMO’dan yapılan yazılı açıklamada, mısır hasadının Ağustos ayının ilk haftasında Adana ve Hatay illerinde lokal olarak başladığı ve ülke genelindeki hasat seviyesinin bugün itibariyle yaklaşık %8 düzeylerine ulaştığı bildirildi.

Mısır üreticileri ve sektör temsilcileri tarafından merakla beklenen alım fiyatı açıklaması, TMO’nun resmi internet sitesi üzerinden yayımlandı. Açıklamada, mısır hasadının başlangıcından bugüne kadar piyasaların yakından takip edildiği ve piyasa hareketlerine göre TMO politikalarının şekillendirildiği vurgulandı.

Türkiye genelinde 2023 yılı mısır üretiminin, geçen yıla kıyasla aynı seviyede gerçekleşerek 8,5 milyon ton olacağı tahmin ediliyor. Bu tahmin, ülke genelindeki üretim verileri ve tarım uzmanlarının analizleri doğrultusunda yapıldı.

 

Tarım sektörü, ülke ekonomisinin önemli bir köşe taşı olarak dikkat çekiyor. Mısır gibi stratejik ürünlerin alım fiyatlarının belirlenmesi, hem üreticilerin hem de tüketicilerin dikkatle takip ettiği bir konu olarak öne çıkıyor. Bu doğrultuda TMO’nun belirlediği 6.000 TL’lik mısır alım fiyatının sektördeki yansımaları yakından izlenecek.

TMO’nun açıklaması ile birlikte mısır üreticileri, yeni hasat dönemine daha umutlu bir bakış açısıyla adım atacak gibi görünüyor. Piyasanın seyrine göre şekillendirilen TMO politikalarının, tarım sektörünün istikrarına katkı sağlaması bekleniyor.

Beka meselesi ve tarım!

JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI ve EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NEZDİNDE ''TARIM VE  GIDA KORUMA BİRİMLERİ''KURULMASI ÖNERİSİ

Sevgili çiftçi ve tarım dostu okurlarım;

Son zamanlarda sempozyumlar başta olmak üzere televizyonlarda, gazetelerde ve çeşitli dergilerde tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ile ilgili insanların kafasını karıştıran, gerçeklerle bağdaşmayan yorum ve yazıların yazıldığını sizler de benim kadar ilgi ile takip ediyorsunuzdur.

Sürdürülebilirliğin ayrılmaz unsurları araştırma ve yenilik faaliyetleridir. İtiraf etmeliyim ki bir ziraat mühendisi ve bir tarım yazarı olarak son zamanlarda bu “sürdürülebilirlik” kelimesine ifrit oluyorum. Bu nedenden dolayı Türk Dil Kurumunun (TDK) internet sayfasının sözlük arama bölümüne “sürdürülebilirlik” yazdığımda, tahmin edin ne buldum? Hiçbir şey. Böyle bir sözcük Türkçemizde yokmuş.

Sürdürebilirliğe en yakın sözcük dilimizde ne olabilir diye. Üşenmeyip “sürdürülebilirlik” kelimesini ısrarla tekrar araştırdım. Türk Dil Kurumu arama motoruna “kalıcılık”, “ölümsüzlük”, “devamlılık” gibi sözcükler yazınca karşıma son zamanların en popüler sözcüğü “Beka” çıkınca çok şaşırdım.

“Beka” sözcüğü çok sık kullanılıyor. Ağırlıkla da siyasette. Türkçe karşılığını esas alınca, “Türkiye’nin beka sorunu” yerine “Türkiye’nin kalıcılığı sorunu” demek bana bayağı bir ürkütücü geldi.  En iyisi ben “beka” sözcüğünü kullanarak yazıma devam edeyim.

Devletin egemenlik yetkisini kullanma önünde sorun çıkaran tehditler var ise beka meselesinden bahsedilir. Bu meseleyi mesele eden ve sıklıkla dile getiren; bu devletin, bu milletin ve bu toprakların sevdalısı tek devlet adamamız Kıymetli Büyüğüm Sayın Devlet Bahçeli Bey’dir.

Günümüzde bekayı oluşturan dört temel nokta vardır. Fakat herkes tarafından ilk üçü bilinmekte ve dördüncüsü dile getirilmemektedir. Öncelikle coğrafya veyahut topraklardır. Yani bir devlete karşı, komşusu olan ya da olmayan bir siyasi güç tarafından izlenilecek bir çıkar politikası vardır. Bu politika her daim o devletin bekasını tehlikeye atar. İkincisi ise devletin siyasi sistemi ya da siyasi mimarisiyle ilgilidir. Devletin siyasi mimarisi demokrasiden ziyade etnik referanslı bir yapıya mı dönüştürülüyor yoksa dönüştürülme çabası içerisinde mi olacaktır? Üçüncüsü halk için değerli ve anlam ifade eden şeylere; insan hayatı, sosyal hayat ve aile hayatı gibi kişisel değerler risk ve tehdit altında mı? Yani onların varlığıyla ilgili bir sorun mu var? Sonuncusu da TARIM!

Önce yeme-içme, sonra da barınma olamaz mı? Kesinlikle…! Bilgisayarımız bozulsa da yaşıyoruz, arabamız çalışmasa da idare edebiliyoruz. Denemelerini yaptık, pandemi bize çok şey öğretti. Rusya-Ukrayna savaşı üretimin ne kadar kıymetli olduğunu sadece bizlere değil dünyaya gösterdi. Dolaysıyla günün sonunda beslenmek zorundayız, kaynağımız MUHAKKAK TARIM olmalıdır! Ülke olarak kaynakları iyi yönetmek zorundayız.

Şimdi bu dört meseleye baktığımızda; vizyon sahibi ülkemizin toprak bütünlüğünün tehdit edildiğini, konfederasyon, federasyon gibi bir takım siyasi mimarilerle rejiminin ya da siyasal sisteminin ve aynı zamanda da terörizm ve terörizm gibi canı ve malı tehlikeye atan eylemlerle vatandaşlarının hayatlarının, gündelik yaşamlarının, sosyal veya ekonomik düzenlerinin temelden sarsılmaya çalışıldığını ve tarım politikası ve tarımsal üretim planlamaları ile ilgili yapılanları her fırsatta görüyoruz.

Ülkemiz ekonomisinin yabancı finans kurumlarının risk alma iştahına giderek duyarlı hale gelmesini ülkemizin ekonomi yönünde önemli bir beka sorunudur diyebiliyorsak; toprağın ne kadar değerli ne kadar vazgeçilmez olduğunu, toprağını yitiren ulusların gün gelince açlıkla boğuşmak zorunda kalacaklarını ve üretimden yoksun, dışa bağımlılıkta zirve yapan bir ülkenin tarım yönünde önemli bir beka sorunu vardır da diyebilmeliyiz!

Sevgili tarım dostu okurlarım; Ülkemizin kaderinde yağış azalması, sıcaklıların artması ve kuraklık var. Nüfusu hızla artan bir ülkeyiz. Ayrıca göçmen alıyoruzDolaysıyla çok boğaz beslemek zorunda olan bir ülkeyiz. Küresel iklim değişikliği içerisindeki rolümüz nispeten az. Küçük bir ülkeyiz; fakat dünyada bu yönde ciddi bir olumsuz trend var. Yer altı suları kimi yerde 10-20 metre, kimi yerde 50-100 metre aşağıya çekiliyor, yeraltı sularının yerine konulabilmeleri için binlerce yıl gerek. İç Anadolu’da ve denize yakın bölgelerde yer altı suları azalıyor, tuzlu suyun yer altı sularına karışma ihtimali ortaya çıkıyor. Tarımda ciddi bir problem var bölgenin iklim ve su şartlarına uygun tahıl veya ürünler seçilmiyor. Şehirlerde insanlar ile etrafındaki tarım alanlarını su ile beslemek çok zor ve bu durum giderek zorlaşıyor. Acilen havza envanteri çıkartılmalı. Ülkemizde sadece Karadeniz’in Doğu Karadeniz kısmında ciddi yağış potansiyeli devam ediyor. Doğu Anadolu’da da yüksek dağların olduğu yerlerde de yağış olacak ama Havza bazında insan yerleşimi, suyun seyahati, tarım ürünlerinin taşıması hesaba katılmalı. Tarımsal üretimde bilinçsiz su kullanımı hâlâ hızla devam ediyor.

GIDA GÜVENLİĞİ çok önemli!

Tarım sektörü güvenlik, savunma ve diğer sektörlerden daha önemlidir, daha önceliklidir! Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi”ne baktığımızda bunu rahatlıkla görebiliriz. İlk öncelik fizyolojik: “Yiyecek, su, barınak, uyku”ya karşılık gelir. Sonra “güvenlik, sosyal, aidiyet ve kendini gerçekleştirme” gelir. Özellikle GIDA GÜVENLİĞİ çok önemlidir!

Yeterince beslenemeyen, gıdadan yoksun bir insan ne kendisini koruyabilir ne ailesini besleyebilir ne de ülkesini savunabilir! Hiçbir aç insan ailesini, bölgesini ve ülkesini savunamaz!

Son Söz: Gıda, su, beyin stratejik ürünlerdir. Ülke olarak giderek ülkemiz tarımını heba ediyor; satranç yerine sürekli dama oynuyoruz. Günümüzde bekayı oluşturan dört temel noktalardan üçü ön plana çıksa da bizim “asıl beka sorunumuz TARIMDIR!”

 

Sevgili tarım dostu okurlarım; sağlıcakla kalın.

Main Menu