10.05.2023 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

İş Bankası, Antalya Turunçova'da Tarım İhtisas Şubesi açtı

İndirimli su uygulaması Resmi Gazete'de

TÜRKİYE İş Bankası, sürdürülebilir tarım üretimine katkı sağlamak ve yaygınlaştırmak amacıyla Turunçova’ya Tarım İhtisas Şubesi açtı. Açılışta konuşan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem, “Narenciye diyarı bu bölge tarım açısından Türkiye’de çok önemli bir yere sahip. Dolayısıyla buradan çok önemli kazanımlar elde edeceğimize inanıyoruz. Yeter ki doğru yöntemler uygulayalım. Belki Türkiye’de bir ilki tarım ihtisas şubeleriyle yaratabiliriz” dedi. Türkiye İş Bankası, küresel ölçekte stratejik sektör haline gelen tarıma desteğini, çiftçilere yönelik yenilikçi çözümler sunan Tarım İhtisas Şubeleri ile sürdürüyor. Teknolojiyi, tarımı ve finansı bir araya getiren İş Bankası, ilkini Haziran 2022’de hizmete açtığı Tarım İhtisas Şubelerini yaygınlaştırmaya devam ediyor. Bankanın 24 Tarım İhtisas Şubesi’nden biri olan Antalya’nın Finike ilçesindeki Turunçova Şubesi, İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem, banka yöneticileri, kamu kesimi yöneticileri ve çiftçilerin katıldığı törenle açıldı. 1977’den bu yana faaliyet gösteren Turunçova Şubesi, Tarım İhtisas Şubesi olarak yeni konsept ve tasarımı ile bölgedeki çiftçilere hizmet sunmaya başladı.

‘TARIM ÜLKE EKONOMİSİ İÇİN ÖNEM ARZ EDİYOR’

Açılışta konuşan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem, çok heyecanlı olduklarını ifade etti. Tarım sektörünün kendilerini heyecanlandıran önemli bir iş alanı olduğunu belirten Erdem, İş Bankası’nın tarıma ne kadar önem verdiğini anlattı. Geçen sene ilkini Saruhan’da açtıkları Tarım İhtisas Şubesi’nden alınan güzel sonuçlar doğrultusunda Tarım İhtisas Şubesi sayısını 20’nin üzerine çıkardıklarını aktaran İzlem Erdem, “24 şubeye ulaştık. Bugün de bunlardan biri olan Turunçova Tarım İhtisas Şube’mizin açılışını hep birlikte kutluyoruz. Geleneksel banka şubesinden farklı bir konumlandırmamız var. Çünkü biz hem tarıma hem de bu şubemiz aracılığıyla erişeceğimiz müşterilere, çiftçilere, bu eko sistemin tüm paydaşlarına normal geleneksel bankacılığın dışında hizmet sunmak istiyoruz. Tarım, ülke ekonomisi için önem arz ediyor” dedi.’KLASİK BANKACILIK YÖNTEMLERİYLE YAKLAŞAMAYIZ’Tüm dünyayı etkileyen pandemi ve 3 ay önce gerçekleşen deprem felaketi nedeniyle gıda ve tedarik zincirinin ne kadar önemli olduğunu anladıklarını anlatan İzlem Erdem, “Tarım, ülkemiz için ne kadar stratejik olduğunu gösterdi. Bu kadar stratejik öneme sahip bir sektöre klasik bankacılık yöntemleriyle yaklaşamayız. Bunun farkındayız. Çünkü tarımda verimi artırmamız gerekiyor. Buna acil ihtiyaç var. Bunun için bu eko sistemin bütün paydaşlarını bir araya getirip teknolojiyi merkez alıp bilgiyi birlikte paylaşarak, bilimi kendimize yol edinerek ilerleme ihtiyacı içerisindeyiz. Bu amaçla da tarım ihtisas şubelerimizi açarak teknolojinin, finansal okuryazarlığın, zirai okuryazarlığın önemini ve çiftçilerle bizim aynı dili ortak dili konuşmamızın merkezi olarak görüyoruz” diye konuştu.

‘RAHAT HİSSEDEBİLECEKLERİ BİR ALAN

‘Turunçova Tarım İhtisas Şubesi’ndeki konseptten bahseden Erdem, “Şubeden içeriye girdiğimiz zaman esasında çiftçilerimizin öncelikle kendilerini rahat hissedebilecekleri, bir köy kahvesine gidebiliyormuş gibi hissedebilecekleri oturma alanlarının olduğu, gerekirse çocukları ya da torunlarıyla gelebilecekleri aslında hepsinden de değerlisi buranın bir paylaşım merkezi olduğunu bilecekleri bir ortam yaratmayı amaçladık. Günü gelecek buraya önemli uzmanlar, akademisyenler çağıracağız. Çiftçilerimizi onlarla buluşturacağız. Çünkü tarımda bilgi paylaşımına ihtiyacımız var. Bizim çiftçilerimizi daha iyi dinlememiz gerekiyor. Kendimizi de onlara daha iyi anlatmamız gerekiyor ki ülkenin kıt kaynaklarını biz doğru alanlarda değerlendirelim. O nedenle tarım ihtisas şubeleri bizim açımızdan bu tür paylaşımların ve kendimize çizeceğimiz yol haritasının belirlenmesi anlamında çok büyük önem arz ediyor” dedi.’ÖNEMLİ KAZANIMLAR ELDE EDECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUZ’Tarım İhtisas Şubelerini daha etkin kullanmak istediklerini söyleyen İzlem Erdem, “Seçtiğimiz alanlarda Türkiye’nin verimli ovalarında biz bunları yapmayı tercih ettik. Bu bölge de tarım açısından Türkiye’de çok önemli bir yere sahip. Narenciye diyarı bir bölgedeyiz. Dolayısıyla buradan çok önemli kazanımlar elde edeceğimize inanıyoruz. Yeter ki doğru yöntemler uygulayalım. Bu anlamda belki Türkiye’de bir ilki tarım ihtisas şubeleriyle yaratabiliriz. Burada amacımıza hizmet eden bankacılığın ötesinde bir misyonumuz olduğunu hep birlikte bütün ekosistemin paydaşlarına hissettiren bir yapı kurgulamaya çalıştık” diye konuştu.’100’ÜNCÜ YAŞTA 50’NİN ÜZERİNE ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ’Sürdürülebilir tarımsal üretimin ülkenin geleceği açısından milli bir mesele olduğunu, İş Bankası’nın kuruluş felsefesine uygun olarak tarım alanında da tüm sektörün güçlenmesi, gelişmesi ve ülkenin kalkınması için gayretle çalıştıklarını belirten İzlem Erdem, şöyle konuştu:”Türkiye’nin bereketli toprakları, her mevsimi yaşayan iklimi, çok özel coğrafi konumuyla tüm dünyada tarımın, gıdanın parlayan yıldızı olacağına inanıyoruz. Bu konuda üzerimize düşenleri yapma noktasında taahhütte bulunmaktan çekinmiyoruz. Bu yıl sayısı 20’nin üzerinde olan Tarım İhtisas Şubelerimizle çiftçilerimize hizmet verirken, Bankamızın 100’üncü yaşını kutlayacağımız 2024 yılında ülkemizin bütün verimli ovalarında açacağımız şubelerle bu sayıyı 50’nin üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.”Açılış töreninin ardından, tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım çiftçilerle bir araya gelerek ülkenin tarımsal üretimdeki potansiyeline, tarım alanında karşılaşılan zorluklara ve çözüm yollarına ilişkin bir sohbet gerçekleştirdi. Açılış toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.

ERÜ'de iklim değişikliğine uyumlu tarım teknolojileri platformu tanıtıldı

Erciyes Üniversitesinin de (ERÜ) içinde bulunduğu “Türkiye Tarımsal Üretiminde Küresel İklim Değişikliğine Uyumlu Sürdürülebilir Tarım Teknolojileri Platformu” (S-ATP) projesi tanıtıldı.

ERÜ Rektörlük Senato Salonu’nda düzenlenen programda konuşan Rektör Prof. Dr. Fatih Altun, 12 paydaş katılımcının yer aldığı projenin çok kapsamlı olduğunu söyledi.

Gıda arzı güvenliğinde ciddi önlemler alınması gerektiğinin Rusya-Ukrayna savaşında bir kez daha anlaşıldığını belirten Altun, “107 milyon lira gibi bir fonlamadan, bütçeden bahsediyoruz. Projede ziraat fakültesi öğretim üyelerimizin katkılarını görüyoruz. Bu çalışmaların önemli sonuçları olacağını, üniversitemizden ziyade şehrimize, ülkemize ve insanlığa çok değerli çıktıların olacağını düşünüyorum. 110 araştırmacının çalışmada bulunacak olmasını da önemli bir insan kaynağı ekosistem oluşturmasının çok manalı ve değerli olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.

Projede yer alan Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay da 2014 yılında fabrikada Ar-Ge merkezini kurduklarını, Türkiye toprakları için pancar tohumu geliştirmeyi hedeflediklerini, çalışmaları sürdürdüklerini belirtti.

Proje kapsamında kendilerine iki sorumluluk düştüğünü aktaran Akay, “Bunlardan biri biyopestisit geliştirilmesi ve optimizasyonu. Bunu doğrudan Kayseri Şeker üniversitemizle birlikte yürütecek. Bir diğeri de sinüsün ve hidrojen temelli yavaş ilaç salınımı nanomateryal geliştirilmesi konusu. Bu da Erfarma ile yürütülecek bir proje.” dedi.

ERÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özhan Şimşek de platform olarak küresel iklim değişikliğini dikkate alınarak tarımda çeşitli projeleri hayata geçireceklerini kaydetti.

Bakan Kirişci açıkladı! Yüzde 50 hibe desteği vereceğiz

Tarım Ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, çeşitli programlar için Kırşehir’e geldi. Bir otelde düzenlenen ‘Tarım Sektörü Temsilcileri Toplantısı’nda açıklamalarda bulunan Bakan Kirişci, “Tohum üreten sertifikalı tohumluğun yüzde 96’sını içeride yerli üreten, dünyanın da 97 ülkesine ihracat yapan bir ülke haline geldik. Dolayısıyla hukuk devletindeki mevzuatın vazgeçilmezliğini burada da gördüm. Geldiğimiz nokta itibarıyla inşallah dünyada şu anda ekonomik olarak ilk 20’deyiz ama tarımda ilk 10’dayız. Bu çerçevede de tarımda söz sahibi olan bir ülke konumuna geldik” dedi.

‘BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIKTA 17 MİLYONA ULAŞTIK’

Üretimlerdeki rakamları açıklayan Kirişci, “Büyükbaş hayvancılıkta yüzde 72 artışla 17 milyon başa ulaştık. Küçükbaşta yüzde 76 artışla 56,3 milyona ulaştık. Arı kovanında yüzde 114 artışla 9 milyon kovana eriştik. Yüzde 46’lık artışla 367 milyon kanatlı varlığına ulaştık. Karkas ağırlığında yapılan çalışmalarla yüzde 60 artışla 178 kilogramdan 284 kilograma çıktık. Kırmızı et üretimimiz yüzde 180 artışla 780 bin tondan 2,2 milyon tona, çiğ süt üretimimiz 8,4 milyon tondan 21,6 milyon tona, tavuk eti üretimimiz, rekor bir artış var, yüzde 245 artışla 2,4 milyon tona ulaştırmış olduk. Bal üretimimiz yüzde 53 artışla 114 bin tona ve bu bizi dünyada 2 katına çıkarmış oldu. Hayvancılığa toplam destek içerisinden sadece yüzde 4,4’lük bir pay ayrılıyordu ama bugün gelinen nokta itibarıyla artık yüzde 25 destek veriyoruz. Sertifikalı tohumluk üretimimiz 9 kat artışla 1,4 milyon tona erişmiş durumda” ifadelerini kullandı.

‘ÇAM SAKIZI ÇOBAN ARMAĞANI’

Düve alım destekleriyle ilgili de müjde veren Kirişci, sözlerine şöyle devam etti:

“Biz özellikle bu kapsamda düve yetiştirme merkezlerinden temin edilen hayvanlara yüzde 50, bakanlığımızca belirlenen diğer işletmelerden temin edilen hayvanlara da yüzde 40 hibe desteği vereceğiz. Bu da hayırlı uğurlu olsun. Bu kapsamda birazcık da istisnalarımız var. Onları da söylemekte yarar var. Bu kapsamda desteklemeye başvuran tüm gazi veya birinci derece şehit yakınlarını desteklemeden yararlandıracağımızı da belirtmek istiyorum. Bu da onlara bir çam sakızı çoban armağanı. Bu da hayırlı uğurlu olsun.”

Gıda güvenliğine bakliyat dopingi

Gıda güvenliğine bakliyat dopingi

Bitkisel protein pazarının en güçlü bileşeni olan bakliyatta tüketim sürekli artıyor. Dünyada yaşanan tüm krizlerde gıda güvencesi olarak da dikkat çeken bakliyat, artan nüfusun önemli bir kaynağı olarak dikkat çekmeye devam edecek. Bu kapsamda yerli üretimin markalarından olan Reis Gıda’nın Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun, küresel gelişmelere paralel olarak Türkiye’deki bakliyat pazarına ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.


Reis Gıda’nın hikâyesini anlatır mısınız? 42 yıllık bir geçmişiniz var…

Babam Mehmet Reis’in 1981 yılında Unkapanı’nda temellerini attığı şirketimiz, artan ihracat ağımız ve iç pazardaki payımızın büyümesine paralel olarak mevcut üretim tesisimizin kapasitesini artırarak yılda 150 bin ton ürün işleyebilir hale geldi. Amerika, Hollanda, Almanya, Fransa, Kanada ve Belçika başta olmak üzere pirinç ve bakliyat ürünlerini 26 ülkeye ihraç ediyoruz. İhracatta her yıl bir önceki yılın yüzde 15’ini üstüne koyarak hedeflerimizi büyütüyoruz. İhracat ağımıza en son Polonya ile yaptığımız anlaşmayla ürünlerimizin pazarda yer almasını sağlıyoruz. Toplam 7.000 satış noktasında bulunan Reis ürünlerini, sadece Amerika’da 1.500 aşan satış noktasına ek olarak Amazon, Walmart gibi e-ticaret sitelerinde de tüketicilerle buluşturuyoruz. 50 çeşit geleneksel ürün gamımıza; 2018 yılından itibaren geleceğin süper gıdaları olarak adlandıran kinoa, chia, beluga mercimeği, siyah nohut, amarant gibi geniş bir yelpazede 23 çeşit ürünü de ekleyerek Reis Royal serimizi tüketicilerin beğenisine sunduk. Geri dönüşümlü ve ağzı kilitli ambalaj tasarımıyla Royal serimizle tüketicilere gıda israfından geri dönüşüme kadar birçok fayda sağlıyoruz.

Dünyada bakliyat bazlı beslenmenin arttığı bir dönem yaşandığını düşünür müsünüz?

Geçtiğimiz son 3 yıla damgasını vuran virüs salgını, uzun süre devam eden savaşlar ve 11 ilimizde yıkıma sebep olan peş peşe depremlerle birlikte tarım ve gıda sektörünün küresel olarak stratejik önemi daha da arttı. Bakliyatın gıda güvencesi açısından kıymetli olduğu gündeme geldi. Bunun başlıca sebebi tüketicilerin böylesi riskli dönemlerde satın alma kararları verirken sağlıklı, ekonomik ve bozulmadan uzun süre muhafaza edilebilen ürünleri tercih etmeleri. Bakliyat ürünleri, doğru koşullarda saklandıklarında uzun yıllar besin değerlerini koruyarak bozulmaz. Bu özelliği sayesinde bakliyatlar, afet zamanı gıda güvencesini sağlarken, aynı zamanda yüksek oranda protein, karbonhidrat ve lif içermeleriyle de zengin birer besin kaynağı. Dünya genelinde insanların bitkisel proteine yönelmeye başlamasıyla bakliyat tüketimi artmaya devam ediyor. Bakliyat ürünleri dünyada 2 milyardan fazla insan için en önemli bitkisel protein kaynağı. Amerika ve Avrupa ülkelerinde hayvansal protein ürünlerinin tüketimi hızla azalırken bitkisel protein ürünlerinin tüketiminde yüksek artış yaşanıyor. Bitkisel protein pazarının 2030’da 153 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Uzmanlar, dünya nüfusunun her geçen yıl artmasıyla birlikte, 2030 yılında 10 milyara ulaşacağını öngörüyor. Bu artışa paralel olarak, tüketim miktarı da artıyor. Bu nedenle, üretimi arttırmak için çaba göstermemiz gerekiyor. Üreticilerimizin baklagil üretimine yönelmelerinin en önemli nedeni, baklagillerin sürdürülebilir tarımsal uygulamaların merkezinde yer alması. Ayrıca, iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak ve gıda güvenliğini sağlayacak potansiyel alternatif baklagiller.

TARIMIN EMEKÇİ KADINLARI SOSYAL GÜVENLİK BEKLİYOR

Tarımın tatili, bayramı, seyranı yok ama tarımda çalışan kadınların bırakın tatil gününü kendine ayıracak zamanı bile yok. Tarımın dışında bütün işler de kadına bakar, ev işi kadınlarda, Yemek işi kadınlarda, çocukların yetiştirilmesi kadınlarda. Her şey kadınların üzerinde…

SÖZ KADINDA
26. Hasyurt Tarım Fuarı’nda tarımda çalışan kadınlarla bir araya geldik. Kadınları dinlemek istedik ve ‘Söz Kadın Çiftçide’ paneli düzenledik. Moderatörlüğünü yaptığım panelden bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.

VARLAR AMA YOKLAR
Panele katılan kadınlar üretmekten çok mutlu ama ürettiğinin karşılığını da almak istiyor. Mesela sosyal güvenlik hakkı istiyor kadınlar. Sosyal güvence tarımda çalışan bir kadın için lüks müdür, değildir ama maalesef tarımda çalışan kadınlarımızın yüzde 95’i sosyal güvenden yoksun, ücretsiz aile çiftçisi olarak çalışıyor. Kadınlar tarımda varlar ama resmi olarak yoklar.

ÜCRETSİZ AİLE ÇİFTÇİSİ OLMAK İSTEMİYOR
Ben sözü burada da kadın çiftçilere bırakıyorum.
Rukiye Savlı, Demre’de serada domates, biber üreticisi. Rukiye Hanım, aslında kadınlar için iyi bir örnek. Serada şalvarını çekip biberini domatesinin bakımını yapıyor. Ürününü topluyor. Seradaki işi bitince şalvarını çıkarıp, pantolonunu giyip sosyal hayatını devam ediyor. Daha da önemlisi Rukiye Hanım şanslı çünkü sosyal güvenlik konusunda kendini garantiyle almış, her ay düzenli olarak sigortasını yatırabiliyor.

Özlem Dönmez, Kumluca’da örtü altında sebze üretiyor. Yaşı çok genç, eşiyle el ele verip kiraladığı serada domates, biber üretiyor. Ancak Özlem Hanım, Rukiye Hanım kadar şanslı değil çünkü sigortası yok. Eşinin sigortasını bile zorla öderken hatta ödeyemezken, Özlem’in sigortalı olması şimdilik bir hayal. Özlem Hanım, tarımda çalışan kadınların sigortasının devlet tarafından karşılanmasını istiyor. “Devletimiz yanımızda olsun biz üretiriz” diyecek kadar işini seven bir tarım işçisi.

TARIMIN EMEKÇİ KADINLARI SOSYAL GÜVENLİK BEKLİYOR

Kamile Kıvrak, Elmalı’da çobanlık yapıyor. Kamile Hanım, sadece hayvancılıkla uğraşmıyor, serada sebze yetiştiriyor, yetiştirdiği hayvanlardan elde ettiği sütü peynir yapıyor ve birçok iş daha… Anlayacağınız 10 parmağında 10 marifet olan bir tarım işçisi. Sosyal güvencesi olup olmadığımı sorduğumda “Nerdeeeee” diye kısa ama uzun bir cevap alıyorum. Kamile Hanım da ekonomik nedenlerden dolayı tarım sigortasını yatıramıyor, çünkü sigortaya ayıracak parası yok. Kamile Kıvrak da kadın tarım işçileri için devletten sigorta desteği bekliyor.
Haberin Devamı

Zübeyde Şenoğlu, Finike’de arı yetiştiricisi. Arı derken dudaklarındaki gülümsemeye şahit olmanızı çok isterdim. Zübeyde Hanım, deyim yerindeyse arılara aşık, işini çok ama çok seviyor, geçimini de arıcılıkla sağlıyor. Zübeyde Hanım’ın da en büyük sorunu sigortasız aile işçisi olarak tarımda çalışmak. “Kaç yaşına geldim, hâlâ bir güvencem yok. Evlendiğimden beri tarımla uğraşıyorum, devletimin yanımda olduğunu hissetmek istiyorum, destek bekliyorum. Sigortasız tarım çalışanı olmak istemiyorum” diyerek beklentisini dile getiriyor.

Şerife Sıkıcıoğlu, Demre’de genç bir ziraat mühendisi. Ailesinin serasında hem üretim yapıyor hem diğer üreticilere tarım danışmanlığı yapıyor. Şerife Hanım da tarımda çalışan iyi bir kadın örneği. Şerife Hanım’ın sigorta sıkıntısı yok ancak alanda erkek meslektaşlarına karşı kendini kabul ettirmek için daha fazla çaba harcaması gerekmiş. Tarım danışmanlığı yaptığı seralarda kadın çalışanların özverisini görüyor ve genç kızların tarıma yönlendirilmesi gerektiğine inanıyor. Şerife Sıkıcıoğlu, sigortasız çalışmanın gençleri tarımdan kaçıran en önemli faktörlerden biri olduğunu söylüyor ve devletin genç ve kadın tarım işçilerle ilgili ciddi bir çalışma yapması gerektiğini düşünüyor.

Şenay Albayrak, Kumluca’da ziraat teknikeri aynı zamanda ilaç bayii çalışanı ve domates, biber üreticisi. Şenay Hanım da kadın Tarım çalışanlarının sorunlarını dile getirirken sigortasızlık meselesine dikkat çekiyor. Şenay Hanım, devletin tarımda çalışan kadınlara sosyal güvenlik desteği sağlanması gerektiğini söylüyor ve “Kadınlar üretmek istiyor ama destek bekliyor” diyor.

İşin kötüsü ne biliyor musunuz; kadınlar “Biz perişan olduk onlar da perişan olmasın” diyerek çocuklarının özellikle de kız çocuklarının tarımla uğraşmasını istemiyor.

Önümüzde seçim var, siyasiler tarımda çalışan kadınların sesini duyar mı? 

Main Menu