Adıyaman’da ‘Tarım ve Hayvancılık’ çalıştayı düzenlendi
Ankara Gıda Tarım Ürünleri Derneği tarafından Adıyaman’da ‘Tarım ve Hayvancılık’ çalıştayı düzenlendi.
Belediye Konferans Salonunda düzenlenen çalıştayda, tarım ve hayvancılık alanında verilen devlet teşvikleri konuşuldu. Çalıştay, Ankara Gıda Tarım Ürünleri Derneği Genel Başkanı Canan Ceylan’ın açılış konuşmasıyla başladı.
Canan Ceylan, “Dünya’nın en bereketli toprakları üzerinde yaşıyoruz. Ama bu toprakların bereketinden yeteri kadar faydalanıyor musunuz? Bizim amacımız doğduğunuz topraklarda doymanız değil, doğduğunuz topraklarda ihya olmanızdır. Sizi bu topraklarda ihya edebilmek için önümüzdeki engelleri biliyoruz. Bu engellerin ortadan kalkması için çözümleri de biliyoruz. Hayvancılık sektörü, hızla artan nüfusun et, süt ve yumurta gibi biyolojik yarayışlılığı yüksek besin madde ihtiyaçlarını karşılayarak, dengeli beslenmede önemli rol oynamaktadır.
Adıyaman’daki tarımsal sulama projelerinin bir türlü hayata geçirilememesi, Adıyamanlı hemşerilerimizi tarımsal sulamadaki desteklerden mahrum kalmasına neden oldu. Çiftçilerimiz tarımsal sulamada kullanılan elektrik desteğinden faydalanamadıkları için fahiş fiyatlı elektrik faturalarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Artan girdi maliyetlerinden dolayı zor günler geçiren çiftçilerimizin sırtına bir de yüksek gelen elektrik faturaları yükleniyor. Adıyamanlı çiftçilerin tarımsal sulamada kullanılan elektrik desteğinden yararlandırılması için Adıyamanlının sesi olmamız gerekmektedir.
Tütün tarımı yoğun emek isteyen bir faaliyettir. Tohumlarının fidelere ekilmesinden, fidelerin tarlaya dikilmesine, hasat döneminde yaprak kırımından dizilmesine, kurutulmasına ve balyalamasına kadar geçen sürede ağırlıklı olarak el emeği isteyen zahmetli bir tarımsal faaliyettir. Tütün tarımının tüm evrelerinde yoğun emek istemesi, kalite sorunu 2002’deki yasa ile kamu desteğinin bir anda çekilmesi ve çiftçilerin serbest piyasa ile sözleşmeli üretim dönemine hazırlıksız bir şekilde geçmesidir. Söz konusu dönemde birçok çiftçi ürettiği ürünü satamamış veya değerinin altında elden çıkarmak zorunda kalmıştır. Bu nedenle zarar eden çiftçilerin bir kısmı tütün tarımını bırakmış ve ekici sayısında da son yıllarda ciddi azalmalar yaşanmıştır. Ankara Gıda Tarım Ürünleri Derneği olarak tütün üreticisinin sorunlarını çözmek için onların sesi olmaya geldik” dedi.
Ceylan’ın konuşmasının ardından Şanghay İşbirliği Örgütü Üyesi Eşref Soysal, Adıyaman Tarım ve Orman İl Müdürü Nurettin Kıyas, Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Gani Bereket konuşma yaptı.
Başkan Özcan, yetiştiricilerin sorunlarını dinledi
Malatya Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Ramazan Özcan, canlı hayvan pazarını ziyaret ederek, besici ve hayvan satan yetiştiricilerle bir araya geldi ve sorunlarını dinledi.
Malatya – Burada açıklamalarda bulunan Özcan, “Bakanlar kurulu, Nisan ayının sonuna kadar yem ve gübre fiyatlarının sabitledi. Ama görüyoruz ki Ocak ayı içerisinde yem fabrikalarının kısmı bir artış gerçekleştirdiğini görüyoruz ” dedi.
Besici ve hayvan satan yetiştiricilerinin sorunlarını dinleyen Özcan, “Aralıklarla canlı hayvan pazarını ziyaret ediyoruz. Hayvancılık sektörünün yaşadığı sıkıntıları yerinde görüyoruz. Not edip yetkili kurumlara özelikle siyasi otoriteye ve kamu idarecilerine iletmeye çalışıyoruz. Özelikle son yıllarda hayvancılık sektörünün ciddi anlamda sıkıntı yaşadığını her fırsatta dile getiriyorduk ve bunları da çözmek içinde gayret ediyorduk. Biz Ticaret Borsası olarak göreve geldiğimizde buyana önemli çalışmalar yaptık. Hayvancılık organize sanayisi ile beraber süt toplama merkezi ve soğuk zincirinde yaşanan sıkıntıları, Süt Üreticileri Birliği ve Fırat Kalkınma Ajansımız ile bitirdik” ifadelerini kullandı.
Hayvancılık sektörü özelikle girdi maliyetlerinin yüksek olduğunu Bakanlar kurlunun Nisan ayının sonuna kadar yem ve gübre fiyatlarını sabitlediğini ancak yem fabrikalarının buna uymadığını belirten Özcan,” Tarım Bakanlığımızın, Toprak Mahsulleri Ofisi üzerinde sağladığı arpa desteğine teşekkür ediyoruz. Yem fiyatlarının denetim ve kontrol altına alınması gerekiyor. Buradan yetkililere ve siyasi otoriteye sesleniyoruz. Devletimiz Aralık ayı son bakanlar toplantısında Nisan ayının sonuna kadar yem ve gübre fiyatlarında bir artış olmayacağını ifade etmişti, fiyatlar sabitlendi diye. Ama görüyoruz ki Ocak ayı içerisinde yem fabrikaları kısmı bir artış gerçekleştirmiş. Yem fiyatları artıkça maliyetler de arıyor, maliyet artıkça da et fiyatlarında kaçınılmaz bir fiyat artışı söz konusu. Bunların mutlaka denetim altıma alınması gerekiyor. Vatandaşımızın ucuz et yemesi gerekiyor. Ama yetiştiricilerimizin de mağdur edilmemesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Süt hayvanının kesimini ciddi anlamda kontrol altına alınması gerektiğini vurgulayan Özcan,” Özellikle süt hayvanının kesimini ciddi anlamda kontrol altına alınıp zorlaştırılması gerekiyor. Bugün yaşadığımız en büyük sorun dana, dana yoksa ette yok, dana yoksa sütte yok dolayısı ile geçici tedbirler yarine kalıcı tedbir alınmalıdır” diye konuştu.
Kar çiftçinin umudunu yeşertti
Muş’ta etkili olan kar yağışı şehri beyaz örtü ile kaplarken çiftçinin de umudunu yeşertti.
Muş – Türkiye’nin en fazla kar yağışı alan illerinden biri olan Muş’ta karsız ve baharı andıran havanın ardından dört gözle beklenen kar nihayet yağdı. Yaklaşık 3 milyon 570 bin dekar ekilebilir tarım arazisi ve 1 milyon 409 bin hayvan sayısının olduğu Muşta kar yağışı çiftçiler tarafından sevinçle karşılandı. Muşta hayvancılık mesleği ile uğraşan Adem Erikli, yem temin etmek için yağmur ve kar yağışının olması gerektiğini belirterek, Hayvancılığı zor şartlarda yapıyoruz. Beklediğimiz kar ocak ayının sonunda geldi. Kar yağmadığı için yem ve samandan tasarruf etsek de kar yağışını bekliyorduk. Hayvanlarımıza arpa, yem ve saman veriyoruz. Kuraklık olursa biz bunları temin edemeyiz. Karın yağması bizim için çok iyi oldu ifadelerini kullandı.
Muş’ta hayvancılık yapan Bayram Erikli ise aylardır kar yağışını beklediklerini ifade ederek, “Çok mutluyuz. 2,5 aydır beklediğimiz kar çok şükür geldi. Kar olmadan rahmet ve bereket olmaz. Çoktandır bu kar yağışını bekliyorduk, nihayet geldi. Karın faydası çoktur. Özellikle ovamız, çayırlar, tarlalar, yaylalar ve sular için bereketi var. Kar ilkbaharda eridiğinde su olur, bu da bereket oluyor” dedi. Kaynak: İHA
Çiftçilerden ‘ölmedik, sürünüyoruz’ isyanı
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, belde ve köylerdeki ziyaretlerinde ciftçilerin sorunlarını dinledi.
Gürer’in “Tarım ve Orman Bakanı, ‘çiftçilerimiz çok mutlu’ diyor. Aranızda çiftçilik yapıp da mutlu olan var mı?” şeklinde soru yönelttiği çiftçiler, “Ölmedik, sürünüyoruz” yanıtını verdi.
Tüccara tarlada 3-4 liraya sattıkları patatesin raflarda 15 lira olmasına anlam veremediklerini belirten üreticiler “Bu nasıl oluyor, bizim hakkımızı kim yiyor?” diye sordular.
‘ÇİFTÇİLİĞİ BIRAKACAK NOKTAYA GELDİK’
Gürer’e dert yanan çiftçilerin verdiği yanıt ise ülke genelinde üreticilerin yaşadığı büyük sorunların özeti gibiydi. Üreticiler, “Ne elektriğe, ne mazota, ne gübreye, ne de ilaca gücümüz yetiyor. Ölmedik sürünüyoruz, çiftçiliği bırakacak noktaya geldik” dediler.
Tarlalarında fasulye, buğday ve patates ekimi yaparak geçimlerini sağlamaya çalıştıklarını söyleyen üreticiler, sürekli artan girdi maliyetleri ile oluşan sorunlarla boğuştuklarını, kuraklığın etkisiyle bu yıl daha çok sorun yaşayacaklarını belirtiler.
‘BİZİM HAKKIMIZI KİM YİYOR?’
En iyi patatesi 4 buçuk liraya sattıklarını, ancak son zamanlarda patatesin fiyatının 3 liraya kadar düştüğünü söyleyen üreticiler, “Bizden 3-4 liraya alınan patatesler nasıl oluyor da raflarda 15 liraya satılıyor? Bu kadar fark nasıl oluyor, bu kar nereye gidiyor. Bizim hakkımızı kim yiyor?” diye sordu.
Patates üretiminde maliyet artışına dikkat çeken üreticiler, “Çocuğumuzun çoluğumuzun çalıştığını da maliyet hesabına katmıyoruz” dediler.
‘BİR KAMYON PATATESE BİR CEP TELEFONU GELİYOR’
Sattıkları bir kamyon patatesle ancak bir cep telefonu alınabildiğine dikkat çeken bir üretici ise “Bir cep telefonu 35 -40 bin lira olmuş. 60 bin liraya satılan cep telefonu varmış. 20 tonluk bir kamyon patates ancak bir cep telefonu ediyor” diye konuştu.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise devletin çiftçiyi desteklemesi ve zararını karşılayacak bir sistemin oluşturması gerektiğini belirtti.
‘GİRDİ MALİYETLERİ ARTTIKÇA FİYAT DA ARTIYOR’
Üreticilerin 1 yıl önce hangi bölgede hangi ürünün yetiştirileceğini bilmesi, ürünün kaça satacağının önceden planlanması gerektiğini kaydeden Gürer, “Ülkemizde tarımla ilgili bir planlama yok. 1999’da 6 buçuk milyon olan patates üretimi 5 milyon 200 bin tona kadar geriledi. Patates üretiminin fazla olduğu dönemde üretici para kazanamıyor, az olduğunda fiyatlar artıyor. Çiftçi yüzde 342 oranında artan gübre ile nasıl para kazanacak? Girdi maliyetleri arttığı için fiyatlar da artıyor” şeklinde konuştu.
‘TARLA İLE RAF ARASI AÇIK’
Tarlada 4 buçuk liradan satılan patatesin aracı komisyonu, nakliye ve diğer giderlerle marketlerde en fazla 7 lira olması gerektiğini söyleyen Ömer Fethi Gürer, “4 buçuk liradan satılan patatesin marketlerde 15 -16 lira olması karşısında çiftçinin serzenişi haklı. Burada aracı kazanıyor. Bu patateste de soğanda da buğdayda da böyle. Üreticinin soğanı tarlada kalıyor markette fiyatı 10 lira” dedi.
‘PATATESTE VURGUNU ARACILAR VURUYOR’
Mevcut sistemin iki mağdurundan birinin üretici, diğerinin ise tüketici olduğuna dikkat çeken CHP’li Gürer, “Arada vurgunu vuran vuruyor. Patates üreticisi bir kazanıyor, bir kaybediyor, istikrar yok. Bir de patates ithalatı yapıyorlar. Bu ülkeye Mısır’dan bile patates getirdiler. Esas olan üreteni korumaktır. Bu ülkenin en büyük sorunu üreteni koruyamamaktır” diye konuştu.
‘ÇİFTÇİ KREDİ İLE AYAKTA DURUYOR’
Tarımın stratejik bir alan olduğunu anlatan Gürer, şöyle devam etti:
“Tarım ve Orman Bakanı diyor ki, ‘Bir tane dertli çiftçi yok, herkes mutlu’, ama alanda öyle değil. Ürün maliyetine satan zarar etmediği için mutlu. Tarımda her yıl değişkenlik çiftçiyi yoruyor. Para kazandığını düşündüğünde yeniden ekim yapacağı sırada elde avuçta ne varsa gidince esasında kazanmadığını fark ediyor.
Çiftçi kredi ile ayakta duruyor. Yalnız Bankalara çiftçi borcu 300 milyar. BDDK verilerine göre geçmiş durumda. Girdiler ise durmuyor artıyor.
Geçen yıl şubatta5 bin 400 lira olan Can gübre, 7 bin 800 liraya, 9 bin 450 lira olan Üre gübre 11 bin 800 liraya, 9 bin 450 lira olan Dap gübre 14-15 bin liraya çıktı. Bu durumda çiftçi zorunlu ekim yapıyor. Başka yapacak işi yok. Kırsalda küçük aile tipi işletmeler sorunlu. Çiftçi kın kanaat geçiniyor.”
Akademisyen aşçının 'ata tohumu' ambarı
BOLU Abant İzzet Baysal Üniversitesi Mengen Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı öğretim görevlisi Berker Çiftçi, Türkiye’nin 67 ilinden gönüllülerin gönderdiği 551 ata tohumunu ambarında bir araya getirdi. Tohumları bahçesinde çoğaltan Çiftçi, ata tohumlarının daha fazla yerde yetişmesi için isteyenlere gönderiyor.
Sağlam:Kuraklıkla ilgili her türlü senaryoya hazır ve tetikteyi
Samsun İl Tarım ve Orman Müdür İbrahim Sağlam, ?İklim değişikliği ve buna bağlı kuraklığın ayak sesleri iyiden iyiye hissedilirken, devletimizin öngörüsü sayesinde son 20 yılda inşa edilen ve tüm Cumhuriyet tarihinin baraj sayısını 4’e katlayan yüzlerce yeni baraj, içme ve sulama suyu sistemlerimizle susuzlukla ilgili her türlü senaryoya da olabildiğince hazır ve tetikteyiz? dedi. Samsun İl Tarım ve Orman Müdür İbrahim Sağlam, Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şubesi 2022 çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu. Sağlam, ?Geride bıraktığımız 2022 yılı, pandeminin ardından etkileri derinleşen küresel kriz ve savaşla birlikte özellikle petrol ve enerji fiyatlarındaki artış ve bunların tarımsal girdi fiyatlarına olumsuz yansımaları ile (başta tarımsal arzda daralma ve gıdaya erişim sıkıntısı olmak üzere) gerçekten de tüm dünyada zor bir yıl oldu. Buna rağmen bakanlığımızın güncellenerek artırılan destekleri sayesinde ülkemiz tarımsal üretiminde bir gerileme gözlenmediği gibi aksine rekor ihracat ve üretim rakamlarını gördüğümüz bir yıl oldu. Önümüzde tüm bu senaryolara ilave bir de iklim değişikliği ve buna bağlı kuraklığın ayak sesleri iyiden iyiye hissedilirken, devletimizin öngörüsü sayesinde son 20 yılda inşa edilen ve tüm Cumhuriyet tarihinin baraj sayısını 4’e katlayan yüzlerce yeni baraj, içme ve sulama suyu sistemlerimizle susuzlukla ilgili her türlü senaryoya da olabildiğince hazır ve tetikte olduğumuzu belirtmek isterim. Bu bağlamda özellikle kuraklıkla mücadele ve tarım arazilerinin kullanımının etkinleştirilmesi konularına öncelik vermekteyiz? diye konuştu.
Sağlam, bitkisel alanda yürüttükleri projeler hakkında şu bilgileri verdi:
Güneşin Kızları Tarlada Projesi, Çevre Dostu Çeltik Üretimi Projesi, Kullan Aşını Al Baklanı Projesi, İTU ile İhracata Uygun Sebze Üretimi Projesi, Fındık Kurutma Makinesi Projesi, Yerli Milli Buğday Çeşitlerinin Yaygınlaştırılması Projesi, Kanola Can Bula Projesi, Kışlık Sebze Üretiminin Geliştirilmesi Projesi ve Marul Üretiminin Geliştirilmesi Projesi gibi çalışmalarımızı ilk etapta sayabiliriz. Güneşin Kızları Tarlada Projesi kapsamında, ülkemizde özellikle yüksek kapasite çalışan yağ sanayii ve yağ kullanımının yüksek olduğu diğer gıda sanayiinin de gelişmesiyle ihtiyacın arttığı yağlı tohumlardan yağlık ayçiçeğinde üretimi artırmak amacıyla ilimiz Havza, Kavak, Ladik, Vezirköprü, 19 Mayıs ve Bafra ilçelerimizde 567 üreticiye 600 torba yağlık ayçiçeği tohum teslimi yapılarak 12 bin dekar ilave alanda üretim sağlanmıştır. Çevre Dostu Çeltik Üretimi Projesi kapsamında çeltikte, damla sulama kullanarak hem sudan tasarruf ederek ve hem de üretimi artırmak amacıyla ilimiz Bafra, 19 Mayıs, Alaçam, Tekkeköy, Çarşamba ve Terme ilçelerimizde 181 üreticiye 40 ton çeltik tohumu teslimi yapılmış ve 2 bin dekar alanda ilave üretim gerçekleştirilmiştir. Kullan Aşını Al Baklanı Projesi kapsamında ithalat kalemlerimizden soyada verim artışı ile birlikte üretim artışı hedeflenerek, üretim yapacak çiftçilere 350 kg inokulant dağıtımı gerçekleştirilmiş ve materyali doğru kullanım şekilleri eğitim ve yayım faaliyetleri yoluyla kendilerine gösterilmiştir. 40 üreticiye dağıtımı gerçekleştirilen 350 kg inokulant ile 3 bin 500 dekar alanda bakteri aşılaması yapılarak soya üretimi gerçekleştirilmiş bu alanlarda yüzde 50 gübre tasarrufu sağlanarak toprak yapısı iyileştirilmiştir. Diğer bir projemiz olan Kızılırmak Deltası’nda İTU ile İhracata Uygun Sebze Üretimi Projesi kapsamında Türkiye’de ilk sıralamada olduğumuz kışlık sebzede ihracata konu ürünlerin iyi tarım ile üretiminin sağlanması amacıyla Bafra’da 48 çiftçiye 687 bin 500 adet beyaz lahana, karnabahar ve brokoli fidesi temini gerçekleştirilmiştir. Yerli ve Milli Buğday Çeşitlerimizin Yaygınlaştırılması Projesi kapsamında ise ilimiz Vezirköprü, Havza, Kavak, Asarcık, Lâdik ilçelerimizdeki 440 üreticiye yerli ve milli buğday çeşitlerimizden KTAE Müdürlüğü’nün altındane çeşidi ile Sakarya Mısır Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün halis çeşidinden oluşan toplamda 104 bin 800 kg buğday tohumu temini gerçekleştirilmiştir. Kanola Can Bula Projesi kapsamında ülkemizde arz açığı bulunan yağlı tohumlarda üretimin artırılması amacıyla 15 ilde uygulanan Kanola Üretimini Artırma Projesi kapsamında ilimizde de Havza, Kavak, Ladik, 19 Mayıs, Bafra ve Atakum ilçelerimizde 98 üreticiye 150 torba kanola tohumu temini gerçekleştirilmiştir. Kışlık Sebze Üretimini Geliştirme Projesi kapsamında öncelikle damla sulama ile çeltik üretimi yapılan alanlarda çeltik hasadından sonra 2. ürün kışlık sebze üretimini yaygınlaştırmak amacıyla 625 bin adet brokoli fidesi dağıtımı gerçekleştirilmiş ve 30 üretici 250 dekar alanda halen üretime devam etmektedir. Marul Üretimini Geliştirme Projesi kapsamında ilimiz Çarşamba, Terme, Tekkeköy, Kavak, Vezirköprü, İlkadım, 19 Mayıs, Alaçam, Bafra ilçelerimizde 122 üreticiye 11 dekar (örtü altı ve açık alanda olmak üzere) 555 bin adet marul fidesi temini gerçekleştirilmiştir.? Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’nce desteklenen Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi kapsamında, en fazla yüzde 75 hibeli olmak üzere Samsun’da 2022 yılında 9 proje ile toplamda 5 milyon 283 bin 174 TL’lik bütçeden tam 1526 üreticiye 3 milyon 425 bin 907 TL girdi desteği sağlandığını ifade eden Sağlam şöyle devam etti:
Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı tarafından desteklenerek İl Müdürlüğümüzce 2022 yılında uygulanan projelerden Kırsal Gelir Kaynaklarının Çeşitlendirilmesi Projesi altında yürütülen 600 bin TL bütçeli Çiçek Soğanı Üretiminin Yaygınlaştırılması ve Pazarlama Olanaklarının Araştırılması Projesi kapsamında Lâdik’te 150 bin adet soğan, 16 üreticimize teslim edilmiştir. Yine DOKAP kapsamında 88 bin 140 TL bütçeli Tıbbi Aromatik Bitki Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Projesi ile de 32 bin adet nane fidesi ve 10 da damla sulama sistemi de üretime kazandırılmıştır. Valilik Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı projelerimizden Fındık Alanları Teknik Uygulamalarla İyileşiyor Projesi kapsamında ilimizin fındık yetişen 13 ilçesindeki 1000 üreticinin 1000 dekar alanda örnek fındık alanları oluşturulması hedeflenerek 24 teknik ekip kurulmuş, eğitim faaliyetleri düzenlenmiş, teknik ekiplerin ihtiyacı olan alet-ekipman proje bütçesinden satın alınarak teknik ekiplerin kullanımına sunulmuş ve çalışma devam etmektedir. Bu kapsamdaki diğer projelerimiz Zeytin Yetiştiriciliğini Geliştirme Projesi, Aronya Yetiştiriciliğini Geliştirme Projesi, Çilek Yetiştiriciliğini Geliştirme Projesi ve Patlıcan Yetiştiriciliğini Geliştirme Projesi olup ilgili personelimizce hedeflendiği şekilde sahada yürütülmektedir.? Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından desteklenen Samsun Bitkisel Üretimi Geliştirme Projesi alt başlığındaki Kuru Fasulye Yetiştiriciliğini Geliştirme Projesi kapsamında Vezirköprü, Havza, Kavak, Asarcık, Lâdik ve Bafra ilçelerinde 397 üreticiye 10 ton dermason ve şeker fasulye tohumu dağıtıldığını, baklagillerde yaklaşık 1000 dekar ilave alanda üretim sağlanan proje bütçesinin 273 bin 400 TL olduğunu açıklayan Sağlam, ?2022 yılı Samsun ili fındık rekolte tahmini çalışmaları çerçevesinde oluşturulan İl/İlçe Rekolte Tahmin Komisyonu’nca 13 fındık ilçesinde önceden belirlenen rekolte bahçelerinde çotanak sayımı esasına göre sayımlar yapılmış ve Samsun ili rekoltesi 112 bin 301 ton olarak tahmin edilmiştir. Yine ilimizde domates, kivi, elma, fındık, lahana, brokoli ve karnabahar ürünlerinde toplam 2 bin 623 da alanda İyi Tarım Uygulamaları (İTU) yapılmakta ve bu kapsamda Yakakent ilçemizde 1 üretici 950 ton levrek üretimi gerçekleştirmektedir. Samsun’da 2022 yılı itibariyle organik tarım kapsamında doğal toplama, meyve, sebze ve tarla bitkileri ürün gruplarında olmak üzere 12 ilçede toplam 2 bin 584 çiftçimiz organik üretim yapmaktadır. İlimizde 2 bin 86 üretici 43 bin 469 dekar alanda 7 milyon 11 bin 998 kg fındık üretimi yapmakta ve ayrıca hayvancılık alanında 967 büyükbaş ve 441 bin 600 kanatlı yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yine ilimizde 314 dekar alanda kenevir üretimi gerçekleştirilmekte ve 19 adet süs bitkisi üretici belgesine sahip salep üreticisi mevcut olup bu üründe 73 da alanda üretim gerçekleştirilmektedir? şeklinde konuştu.
Barış Karadeniz: Balıkçı Tükenme Noktasında. Tuttukları Balık Sadece Mazota Yetmiyor
CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, “Balıkçı, tükenme noktasında. ÖTV’siz mazot vardı. ÖTV’den zamları yedikleri için balıkçımız, ÖTV’siz mazotu 2 lira farkla alabiliyor. Ciddi ciddi rakamlar çıkıyor ortaya. Tuttukları balık sadece mazota yetmiyor. İşçisi var, giderleri var, yağı var, yapması gereken ağ tamiratları var; hiçbirisine yetişemiyorlar. Balıkçımız mağdur” dedi.
CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, “Balıkçı, tükenme noktasında. ÖTV’siz mazot vardı. ÖTV’den zamları yedikleri için balıkçımız, ÖTV’siz mazotu 2 lira farkla alabiliyor. Ciddi ciddi rakamlar çıkıyor ortaya. Tuttukları balık sadece mazota yetmiyor. İşçisi var, giderleri var, yağı var, yapması gereken ağ tamiratları var; hiçbirisine yetişemiyorlar. Balıkçımız mağdur” dedi.
Barış Karadeniz, balıkçıların yaşadığı sorunları ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Balıkçıların ekonomik kriz nedeniyle artan maliyetlere yetişemediğini belirten Karadeniz, şunları söyledi:
“TUTTUKLARI BALIK SADECE MAZOTA YETMİYOR”
“Balıkçı, tükenme noktasında. ÖTV’siz mazot vardı. ÖTV’den zamları yedikleri için balıkçımız, ÖTV’siz mazotu 2 lira farkla alabiliyor. Ciddi ciddi rakamlar çıkıyor ortaya. Tuttukları balık sadece mazota yetmiyor. İşçisi var, giderleri var, yağı var, yapması gereken ağ tamiratları var; hiçbirisine yetişemiyorlar. Balıkçımız mağdur. Şu anda balıkçılarımızla bir sohbet edersek inanın, şu anda ülkedeki balıkçılığın ne hale geldiğini göreceğiz. Sadece balıkçılık değil, denizlerimiz mahvoldu, denizlerimiz kurudu. Balık stoklarımız azaldı. Ülkede rezervlerimiz bitmek üzere.Biz, hep iddiamızı ortaya koyduk. Aşağı yukarı 2 yıldan beri Türkiye’nin 28 tane ilinde bütün limanlara girdik. Balıkçılarımızın hepsini dinledik. Hepsi aynı konudan rahatsız. Ülkede balıkçılık ile ilgili bir bakanlık kurulması gerektiğini söylüyorlar. Biz de buna inandık. Raporlarımızı yazdık, altyapımızı oluşturduk. Üç tarafı denizlerle kaplı ülkede; akarsuları olan, gölleri olan ülkede balıkçılık ve denizcilik üzerine, su ürünleri üzerine bir bakanlık kuracağız, sorunları masa başında değil sahada çözeceğiz. Balıkçılarımızla, su ürünleri sektör temsilcileriyle beraber çözeceğiz. Balıkçılarımız hep buna inandı.
“GÜNDEMLERİNDE BALIKÇILARLA İLGİLİ HİÇBİR ŞEY YOK”
Bunu Meclis’te de gündeme getirdik, çok kez gündeme getirdik. Biz bunları anlatırken iktidar sahibi milletvekillerimiz bize güldüler, dinlemediler. Balıkçıyı 21 yıldan beri dinlemedikleri gibi, Meclis’te gündeme getirdiğimiz konuları da dinlemediler. Hiçbir değişiklik yok. ‘Bakanlığı kurun’ dedik, ‘çıkalım, alkışlayalım, teşekkür edelim’ dedik. Sorunları çözün, verelim elimizdeki raporu. Bu, siyasi bir arena değil. Bu, balıkçının hakkı. Fakat balıkçılarla ilgili gündemlerinde hiçbir şey yok. Türkiye’de şu anda her sektörde olduğu gibi balıkçılarımız da aşırı mağdur durumda. Bunu inşallah iktidarımızda el birliği ile balıkçılarımızla çözeceğiz. Buna balıkçılarımız da inandılar.”
Kuraklığın gölgesindeki tarım çözümü ithalatta arıyor
AKP’nin son 20 yıldaki ekonomi politikaları nedeniyle, bir zamanlar kendi kendine yetebilen Türkiye tarımda dışa bağımlı hale geldi. Üretim azalırken, ithalat her yıl katlanarak arttı. Geçen yıl Rusya-Ukrayna savaşı nedeni ile başta tahıl ve yağlı tohumlar olmak üzere ana gıda ürünlerinde büyük fiyat ve ticaret dalgalanmaları yaşanırken, Türkiye, 2022’nin ilk 11 ayında ithalatını 4’te 1 oranında artırdı. Yüksek gıda enflasyonu için belli ürünlerde ithalat kapılarının açıldığı belli ürünlerde ise ihracat kapılarının kapatıldığı bir politika izlenmiş ancak buna rağmen 2022’de 3 haneleri göre gıda enflasyonu yılı yüzde 77.87’de tamamlamıştı. Türkiye Gıda ve İçecek Dernekleri Federasyonu (TGDF) verilerine göre, 2022 yılının ilk 11 ayında tarım, gıda ve içecek sektörü 22.7 milyar dolar ihracat, 18.6 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi.
HUBUBAT VE BAKLİYAT
2022 yılının ilk 11 ayında sektörün dış ticaret fazlası ise bu verilerle önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 20’ye yakın düşmüş oldu. Verilere göre, 2022 yılının ilk 11 ayında ihracat, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14.7 oranında artarak 22.65 milyar dolara, ithalat yüzde 26.5 artarak 18.62 milyar dolara ulaştı ve ihracattaki artışı katladı. 2022 yılının ilk 11 ayında en çok ithal edilen ürünler ise 2.9 milyar dolar ile buğday, 1.9 milyar dolar ile soya fasulyesi ve 1.4 milyar dolar ile ham ayçiçeği yağı oldu. Bu 3 ürün, toplam ithalatın yaklaşık yüzde 33.3’ünü yani 3’te 1’ini oluşturdu. 2022 yılının ilk 11 ayında ihracatta öne çıkan ürünler ise 1.30 milyar dolar ile un, 1 milyar dolar ile rafine ayçiçeği yağı ve 900 milyon dolar ile makarna oldu.
İthalat savaş dinlemedi
TGDF tarafından hazırlanan rapora göre, Türkiye’nin en fazla ithalat yaptığı 2 ülke şu anda birbirleriyle savaşta olan Rusya ve Ukrayna olurken, bu 2 ülkeden yapılan ithalat ise toplam ithalatın yüzde 38’ini oluşturdu. Rusya’nın tek başına tüm ithalattaki payı yüzde 23.9 seviyesinde. 2022 yılının ilk 11 ayında Türkiye’nin gıda ve içecek alanında en fazla ithalat yaptığı ülke 4 milyar 455 milyon dolar ile Rusya olurken, onu 2 milyar 624 milyon dolar ile Ukrayna izledi. 1.9 milyar dolar ile Brezilya en çok ithalat yapılan üçüncü ülke olurken, 1 milyar dolar ile Malezya ve 870 milyon dolarla ABD de Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı ilk 5 ülke içinde yer aldı.