29.11.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Tarım yatırımlarının desteklenmesinde yeni düzenleme

Tarım yatırımlarının desteklenmesinde yeni düzenleme

Kırsal ekonomik altyapının güçlendirilmesi amacıyla uygulamaya konulan tarıma dayalı ekonomik yatırımların desteklenmesinde hibe desteği sağlanacak proje alt ve üst limitleri artırıldı.

Buna göre, daha önce desteklemeye dahil olan “tarımsal amaçlı kooperatifler ve birlikler” ibaresi “birim kooperatifler, birlikler ve bunların üst birlikleri” şeklinde değiştirildi.

250 BİN TL’DEN 1 MİLYON TL’YE ÇIKTI

Bu kapsamdaki gerçek kişiler ile birim kooperatifler, birlikler ve bunların üst birlikleri

tüzel kişilerin tebliğle belirlenen yatırım konularında hibeye esas olacak üst sınırlar; yatırım niteliği yeni tesis olan başvurularda 5 milyondan 7 milyon liraya, tamamlama olan başvurularda 3.5 milyon TL’den 5 milyon TL’ye yenileme/modernizasyon olan başvurularda 3 milyon TL’den 4 milyon TL’ye çıkarıldı.

Hibe desteğine esas proje alt limiti ise 250 bin TL’den 1 milyon TL’ye yükseltildi.

Yeni düzenlemeye göre, yatırımların tamamlanması niteliğindeki başvurularda hibeye esas proje gideri sadece inşaat faaliyeti, makine ve ekipman alım giderinden ibaret olamayacak. Ancak, çelik silo, soğuk hava deposu ve sera yatırımları ile su ürünleri yetiştiriciliği yatırımları bu hüküm dışında tutuldu.

2020/25 SAYILI TEBLİĞDE YER ALAN LİMİTLER ARTIRILDI

Aynı gazetede 2020/25 sayılı kırsal kalkınma destekleri kapsamında kırsal ekonomik altyapı yatırımlarının desteklenmesi hakkında tebliğ değişiklikler yapan tebliğde yayımlandı.

Bu tebliğde yapılan düzenlemeyle, tebliğin 300 bin TL’ye kadar başvuruları tanımlayan “A iş planı”nda sınırlar; “5 bin TL ile 500 bin TL arası bütçeli başvurular” şeklinde, 20 bin TL ile 600 bin TL arasındaki başvuruları tanımlayan “B iş planı”ndaki sınırlar ise “50 bin TL ile 1 milyon TL arası bütçeli başvurular” olarak değiştirildi.

Bu tebliğle belirlenen yatırım konularında hibeye esas olabilecek üst sınırlar; “A iş planı” kapsamındaki projeler için 300 bin TL’den 500 bin TL’ye, “B iş planı” kapsamındaki projeler için de 600 bin TL’den 1 milyon TL’ye çıkarıldı. Projeye alt limitleri ise; “A iş planı” için 5 bin TL olarak kayda geçerken, “B iş planı” için 20 bin TL’den 50 bin TL’ye yükseltildi. 

Safranbolu'da tarım eğitimleri devam ediyor

Safranbolu'da tarım eğitimleri devam ediyor

Safranbolu Belediyesi ve Safranbolu Halk Eğitimi Merkezi iş birliğinde yürütülen tarım eğitimleri sürüyor.

Belediyeden yapılan açıklamada, belediyeye ait seralarda kışlık sebze üretimi ve ağaç bakımı alanlarında verilen kursların haftada iki güne çıkartıldığı belirtildi.

Açıklamada, “Salı ve cumartesi günleri verilen kurslarda, Park ve Bahçeler Müdürlüğü sorumlusu Ziraat Mühendisi Pınar Alazoğlu Uslu tarafından bilgiler aktarılıyor. Soru-cevap ve uygulama şeklinde devam eden eğitimlerin uygulama alanında devam ediyor.” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen kursiyerlerden Recep Cebeci, burada bilinçli tarımı öğrendiklerini, yanlış yapılan geleneksel tarımdan doğru tarıma geçiş yaptıklarını belirtti.

İlknur Balkaya ise eğitimde yeni şeyler öğrendiğini ve doğru bildiği yanlışları fark ettiğini kaydetti.

Yanmar Turkey'in tarım ekipmanı ihracatı 165 milyon TL’ye ulaştı

Yanmar Turkey’i üretimde çok iyi bir oyuncu haline getirdiklerini belirten Yanmar Turkey Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kemal Erdoğan Shoshi, “İzmir’de yer alan fabrikamızda yılda 2500 traktör üretiyoruz, kapasitemizi 5 bine çıkarıp fabrikamızı büyüteceğiz. Önümüzdeki dönemde traktör üretimlerimizin yarısı iç pazar yarısı da yurtdışı pazara sunacağız. Bugün geldiğimiz noktada ciromuzun %50’sini ihracat hamlelerimiz oluşturuyor. Yakın gelecekte ise ciromuzun yüzde 90’ını ihracattan kanalından elde etmeyi planlıyoruz. 2025 yılı hedefimiz, yıllık 2.5 milyar TL’ye ciroya ulaşmak” dedi.

“Dünya devleri ile yarışıyoruz”

Yanmar Turkey olarak, YTAGRI markalı tarım ekipmanlarının ihracatına sıfırdan başladıklarını belirten Kemal Erdoğan; “Türk üreticilerle iş birliği yaparak onlara Uzakdoğu ve Asya’nın kapısını açtık. Yerli üreticilerimizin desteği ile son iki yılda ihracat verilerimizi 7 milyon TL’den 165 milyon TL’ye çıkardık. Türkiye’de üretilen ekipmanların ne kadar değerli olduğunu biz biliyorduk ama Japonya tam olarak farkında değildi. Biz bu farkındalığı yarattık ve şu an binlerce ürün kullanılıyor. Japonya’nın beklentilerini karşılayacak standartları yakalamak için çok çaba gösterdik. Yurt dışındaki çiftçilerin güvenini sağlamak uzun zaman alıyor. Bu güveni kazanmak için dünya devleriyle yarışıyoruz. Türk üreticilerin ürünlerinin daha ekonomik ve diğer dünya devleriyle bir farkı olmadığını kanıtladık” şeklinde konuştu.

Yılda 750 bin adet motor üretiyor

Japonya dışında Uzakdoğu Asya, Yanmar Avrupa, Yanmar Güney Amerika’ya da ihracat yaptıklarına değinen Kemal Erdoğan; “Yanmar, dünyanın birçok noktasında iş ağı olan dev bir şirket. Bu bölgelere uygun ürünler üretebilmek için AR-GE çalışmaları yapıyor. Ürün gamını üreticilere ürettiriyor ve maddi olarak da destek veriyor. Amerika’da yılda 15 bin, Avrupa’da 1200 tane traktör satışı var. Yılda 750 bin adet motor üretiyor. 730 bini dizel olan bu motorlar dünyanın birçok noktasında birçok sektörde kullanılıyor. Yanmar Turkey olarak, Hindistan menşeili Solis markalı traktörlerin Türkiye distribütörüyüz. Son yıllarda yaptığımız hamlelerle bugün 60’ın üzerinde traktör satış bayimiz ve 150’ye yakın yetkili servis ile hizmet veriyoruz” şeklinde konuştu.

 

Tarım Kredi, limitli değil üreticinin ihtiyacı kadar girdi sağlayacak

Tarım Kredi, limitli değil üreticinin ihtiyacı kadar girdi sağlayacak

Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri (Tarım Kredi) Genel Müdürü Hüseyin Aydın, şubat itibarıyla üyelerine verdikleri kredi sisteminde değişikliğe gideceklerini belirterek, “Tarlanızın ne kadar gübreye ihtiyacı varsa o kadar gübre alabileceksiniz. Sizin ihtiyacınız ile size vereceğimiz limit eşit olacak.” dedi.

Aydın, AA muhabirine, sözleşmeli üretim ve sağladıkları kredilere ilişkin değerlendirmede bulundu.

Tarım Kredi’nin bankalardan farklı olarak üyelerine kredili mal sattığını ifade eden Aydın, üyenin peşin parası olmaması halinde tarlasının ihtiyacı gübre, hayvanının yiyeceği yem, ihtiyacı olan tohum ve tarlayı işlemek için gerekli mazot miktarlarını belirlediklerini söyledi.

Aydın, kurumda müşteri değerlendirme modüllerinin geleneksel yapısını çağdaş bir hale dönüştürdüklerine işaret ederek, şöyle konuştu:

“Yeni uygulama şubat itibarıyla yürürlüğe girecek. Tarlanızın ne kadar gübreye ihtiyacı varsa o kadar gübre alabileceksiniz. Ne kadar kredibiliteniz varsa o kadar almayacaksınız. Sizin ihtiyacınız ile size vereceğimiz limit eşit olacak. Bu Tarım Kredi’de üyelerimiz açısından devrim niteliğinde bir şey. Önceden adamın 100 dekar tarlası varsa bunun için 20 kilogram gübre gerekiyorsa ölçüp biçerek, ‘Sana ancak 10 kilogram verebiliriz.’ diyorlardı. 10 kilogram gübre atınca tarlanın verimi düşüyor, çıktısı azalıyor. Dolaylı olarak bu durum üretimi negatif etkiliyor. Biz şimdi böyle yapmıyoruz, o tarlanın ne kadar gübreye ihtiyaç varsa o kadar gübre, mazot, tohum, ilaç veriyoruz. Kredi dediğimiz şey yani veresiye sattığımız şeyler bunlar.”

– “Gübre tedarikinde bütün önlemler alındı”

Aydın, ekili alan müşteri sayısı bakımından bakıldığında geçen yıla oranla 75 bin yeni üye kazandıkları bilgisini vererek, kuraklık veya fiyatların pahalı olduğu dönemlere göre gübre kullanımının değiştiğini anlattı.

Türkiye’de yıllık ortalama 7 milyon tona yakın gübre kullanıldığını ve Gübretaş’ın bu pazarın yüzde 30’una hükmettiğini vurgulayan Aydın, yemde ise bu oranın yüzde 11 olduğunu bildirdi.

Aydın, Aynes’i alarak bir yem fabrikasına sahip olduklarını anımsatarak, şunları kaydetti:

“Erzurum’da bir yatırımımız olacak. İç Anadolu’da bir arayış içindeyiz. Burada payı yüzde 15’e taşımak durumundayız. Tohum ve ilaçta ise yüzde 10’luk paylar bizde. Sonbahar için ihtiyacı olan bütün üreticiler gübresini aldı, kullandı. Biz şimdi ilkbahara hazırlanıyoruz. İlkbahar daha çok gübrenin tüketildiği dönemdir. Tedarikte bütün önlemler alındı. Hem içerideki gübre üreticileriyle hem dışarıdaki ihracatçı firmalarla bütün bağlantılarımız devam ediyor. Biz bu pazar paylarına nispetle ihtiyatlı olarak depolarımızı yüksek tutacağız. Buna ilişkin bağlantıları kurduk. Fiyatların bugünkü şeklinde stabil devam edeceğini düşünüyoruz.”

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın gübre fiyatlarına etkisine de değinen Aydın, bu konuda çeşitli sebeplerle fiyatların yukarı yönlü gideceği beklentisinin gerçekleşmediğini dile getirdi. Aydın, ilkbahar dönemindeki ekimde gübreyle ilgili bir sorunla karşılaşılmayacağını söyledi.

– “İzmir’deki gübre tesisi İskenderun’a taşınabilir”

Son dönemde sıvı ve toz gübre kullanımının Akdeniz ve Ege’de arttığını belirten Aydın, şöyle devam etti:

“Buradaki üretim tarzıyla daha az gübreyle daha çok çıktı elde edebiliyoruz. Biz İskenderun’da bize ait liman tesisinde sıvı ve toz gübre yatırımı yapıyoruz. Öyle bir yatırımımız İzmir’de var. Burada daha büyük yapabilirsek İzmir’i de buraya taşımak istiyoruz. Fikir düzeyinde yeni yatırımlar için birtakım hazırlıklarımız var.”

Aydın, sözleşmeli üretime ilişkin bir mevzuat çalışması yapıldığını ifade ederek, gelecek yıl sözleşmeli üretim gerçekleştiren çiftçi sayısını iki katına çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.

İcradan satılık tarım arazisi

Basın İlan Kurumu’nun ilan portalı ilan. gov. tr’de yer alan duyuruya göre Muğla Milas’ta tarım arazisi icradan satışa çıkarıldı.

İcradan satılık tarım arazisi

İhale açık artırma suretiyle yapılacak. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecek. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur.

Tarımda dron kullanımı yaygınlaşıyor! 2022'de 100 bin hektar tarım arazisi tarım dronları ile ilaçlandı!

Günümüzde teknoloji, geldiği nokta ile her sektörde olduğu gibi tarımda da en önemli gündem maddelerinden biri. Çiftçiler artık teknolojinin sağladığı avantaj ve kolaylıklardan daha fazla faydalanıyor. Bunlardan biri de çiftçiler arasında kullanımı her geçen gün artan tarım dronları. Traktörün tarlaya giremediği dönemlerde ve ulaşamadığı arazilerde rahatlıkla uygulama yapabilmesi,  günlük 1500 dekara kadar varan ilaçlama yeteneği ile %40’a varan ilaç tasarrufu sağlaması, tarlada lastik izinden kaynaklanan rekolte kaybını engellenmesinden dolayı dronlar tüm dünyada çiftçilerin en büyük yardımcısı oluyor. Her geçen gün büyüyen tarımsal dron pazarının 2024’te globalde 1 Milyar Dolara ulaşacağı öngörülüyor.

Sezon boyunca dron ile ilaçlama yapan bir çiftçi 250 bin dekar arazi ilaçlamasında 10 milyon TL tasarruf sağladı

Çiftçiler için ilaçlama sezonunda en önemli parametrenin zaman olduğunu belirten Türkiye’nin öncü dron teknolojileri platformu Dronmarket Genel Müdürü Serhan Yaldız; “Tarım sektörü, dronlar sayesinde 2022 yılı mahsullerinde gözle görülür bir artış yaşadı. Sezon boyunca dron ile ilaçlama yapan bir çiftçi 250 bin dekar arazi ilaçlamasında 10 milyon TL tasarruf sağladı. Aynı zamanda hızlı müdahale sayesinde mahsullerini büyük zarardan kurtaran çiftçiler, dron teknolojisinden oldukça memnun. Geleneksel ilaçlama yöntemleri arazide  %5’ lere varan bir harabiyet yaratıyorken, dronlarla yapılan ilaçlamada bu oran %0’dır.

tarım dron kullanımı

Zamanında müdahale edilen bitki hastalıkları ve zararlılar mahsulü büyük ölçüde kurtarıyor. Benzin ve mazot maliyetleri de göz önünde bulundurulduğunda, dronlar yalnızca zaman anlamında değil, ekonomik anlamda da kullanıcısına avantaj sağlıyor. Modeline göre farklılık göstermekle birlikte tarım dronlarının ilaç depo kapasiteleri ve daha konsantre bir karışım kullanılması sebebiyle uzun vadede ilaçtan da tasarruf etmeyi sağlıyor. Aynı zamanda bilinçsiz su kullanımının da önüne geçilmiş oluyor. Bu da tarımın geleceği açısından umut vaat ediyor.” dedi.

2022 yılında tarım dronları ile Türkiye’de 100.000 hektardan fazla tarım arazisi ilaçlandı

2022 yılında tarım dronları ile Türkiye’de 100.000 hektardan fazla tarım arazisinin ilaçlandığının bilgisini veren Yaldız; “ Tarım sektörü dronların bu zamana kadarki en yüksek kullanım hacmine ulaştığı yıl oldu. Önümüzdeki sezonda bu sayının katlanmasını bekliyoruz. Çünkü çıkan yeni model ve markalarla birlikte yakın gelecekte tarımda ilaçlamalar yalnızca dronlar ile yapılır hale gelecek. Dron maliyetleri diğer tarım makineleri ile kıyaslandığında çok daha makul fiyatlarda seyrediyor. Bu da çiftçi için büyük bir avantaj. Batarya ile çalışan tarım dronları, arazide drona uygun bir jeneratör ile kullanımı durumunda kısa sürelerde şarj olarak kesintisiz ilaçlama sağlıyor.” şeklinde konuştu.

Tarım Kredi Kooperatiflerinin iştiraki olan ve kısa adı TARNET olan şirketin unvanı Tarım Kredi Teknoloji olarak değiştirilirken, çiftçinin tarımsal üretimde teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması için TARNET tarafından daha önce hayata geçirilen birçok projede iptal edildi. İptal edilen projelerin başında da ‘drone’ ve ‘akıllı traktör sistemleri’ geliyor. Söz konusu bu projelerin ‘çiftçinin bu teknolojiyi kullanacak ekonomik gücü yok’ denilerek iptal edildiği ortaya çıkmıştı.  

Düve alım desteğinde üst limit artırıldı

Düve alım desteğinde üst limit artırıldı

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, “Düve alım desteği kapsamında, gebe düve destek üst limiti 20 bin liradan 40 bin liraya çıkarılmıştır” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Konya Büyükşehir Belediyesine ait Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde bir köpeğin telef edilmesiyle ilgili, “Bir köpeği canice katleden insanlıktan nasiplenmemiş kişilerle ilgili nihai kararı yargı verecektir. Konunun takipçisi olduğumuzu kamuoyuyla paylaşmak isterim.” dedi.

Kirişci, Türk Veteriner Hekimleri Birliğinin (TVHB) 50. Büyük Kongresi’nde yaptığı konuşmada, TVHB’nin sahasında önemli bir misyonu yerine getirdiğini söyledi.

Bakanlık olarak hem sahipsiz hayvanların hem de insanların güvenliğini sağlamak için yerel yöneticilerle çalıştıklarını dile getiren Kirişci, şöyle devam etti:

“İl müdürlüklerimiz, hayvana şiddetle ilgili hadiselerde bu görüntüleri ihbar kabul ederek harekete geçmekte, gerekli yasal süreci takip etmektedirler. Can dostlarımıza şiddeti kabul etmemiz asla mümkün değildir. Dün sosyal medyaya yansıyan Konya’daki elim hadiseyi de üzülerek takip ettiğimi belirtmek isterim. İl müdürlüğümüz konuyla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, 2 şüpheli tutuklanmıştır. Bir köpeği canice katleden insanlıktan nasiplenmemiş kişilerle ilgili nihai kararı yargı verecektir. Konunun takipçisi olduğumuzu kamuoyuyla paylaşmak isterim.”

Kirişci, tüm kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarının sahipsiz hayvanlar konusunda ortak sorumluluğu bulunduğunu vurgulayarak, hem hayvanların can güvenliğinin sağlanmasının hem de insanların huzurla sokaklarda dolaşmalarının temin edilmesinin önemine işaret etti.

Sahipsiz hayvan popülasyonunun artışı konusunda Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün çalıştay düzenleyeceğini belirten Kirişci, bu alanda bir yol haritası oluşturulacağını bildirdi.

Kısırlaştırma desteklerinin 100 milyon liraya çıkarılması planlanıyor

Bakan Kirişci, talebi olan yerel yönetimlere hayvan bakımevi yapımı amacıyla ödenek aktardıklarını, 2009’dan bu yana 59 ildeki 88 yerel yönetime 72 milyon lira mali destek sağladıklarını dile getirdi.

Sokak hayvanlarının kısırlaştırılmasıyla ilgili 2017’den bu yana 510 bin 654 hayvan için 36 milyon 500 bin lira mali destek verildiğine dikkati çeken Kirişci, hayvan hakları ihlallerine yönelik olarak ise 2007’den beri toplam 35 milyon lira idari para cezası uygulandığını ifade etti.

Kirişci, “Sahipsiz Hayvanları Kısırlaştırma Seferberliği Programı” kapsamında 2022’de 40 milyon lira olan mali destek miktarının 2023’te 100 milyon liraya çıkarılmasını planladıklarını söyledi.

“580 bin 295 sahipli ev hayvanı kimliklendirildi”

Sahipli hayvanların da kayıt altına alındığını anımsatan Kirişci, şu bilgileri verdi:

“Hayvanları Koruma Kanunu gereği kedi ve köpek sahipleri, hayvanlarını en geç 31 Aralık’a kadar dijital kimliklendirme sistemiyle kayıt altına aldırmak zorundadır. Ancak yılbaşından itibaren 6 aylık yaşa kadar kedi ve köpekler ceza uygulanmadan kayıt altına alınabilecek. 1 Ocak 2021’den bugüne kadar ülke genelinde toplam 580 bin 295 adet sahipli ev hayvanı kimliklendirilerek kayıt altına alınmıştır.”

Kirişci, veteriner hekimlik hizmetlerinin Bakanlığın önemli çalışma alanlarından olduğuna işaret ederek, son 20 yılda hayvancılığın geliştirilmesinde elde edilen başarıda veteriner hekimlerin önemli payı olduğunu söyledi.

Türkiye’nin 18 milyon büyükbaş, 57 milyon küçükbaş, 400 milyon kanatlı, 8 milyon arılı kovan varlığıyla büyük bir hayvan potansiyeline sahip olduğunu belirten Kirişci, “Son 20 yılda büyükbaş hayvan mevcudumuz yüzde 81, küçükbaş yüzde 83,4, kanatlı sayımız yüzde 58,6 artmıştır. 2021 yılında 1 milyon 950 bin ton kırmızı et, 2,3 milyon ton beyaz et, 20 milyar adet yumurta, 23 milyon ton süt, 470 bin ton su ürünleri, 110 bin ton bal üretimimiz gerçekleşmiştir.” dedi.

Gebe düve destek üst limiti yüzde 100 artırıldı

Kirişci, veteriner hekimlerce yıllık 2,5 milyon civarında suni tohumlama yapıldığını dile getirerek şunları ifade etti:

“2023’ten itibaren bu sayıyı daha da artırmamızı sağlayacak yeni bir desteklemeyi hayata geçireceğiz. Suni tohumlamadan doğan buzağılara 200 lira ilave prim ödemesi yapmaya başlayacağız. Ayrıca 2022 düve desteklerimize ilişkin yeni rakamları da burada duyurmak isterim. Düve alım desteği kapsamında, gebe düve destek üst limiti 20 bin liraydı, bunu 40 bin liraya, 8-15 aylık damızlık boş dişi sığır destek üst limiti ise 12 bin liraydı bunu da 25 bin liraya çıkarmış bulunuyoruz. Düvelerin, yurt içinde doğmuş ve düve merkezlerinden temin edilmesi durumunda, düve veya manda başına fiyatın yüzde 50’sini, diğer tedarik merkezlerinden temin edilmesi durumunda ise yüzde 40’ını hibe olarak ödeyeceğiz. Düve alım desteği müracaatları 1 Aralık 2022 ile 27 Ocak 2023 tarihleri arasında il veya ilçe müdürlüklerince alınacaktır.”

Kovid-19 salgınıyla mücadelede veteriner hekimlerin katkılarına da değinen Kirişci, TURKOVAC aşısı başta olmak üzere bu alanda başarılara imza atmış veteriner hekimleri tebrik etti.

“Yetkilerimizin bir kısmını meslek mensuplarına devretmeyi amaçlıyoruz”

Kirişci, Bakanlıkça yetkilendirilecek “tarım müşavirleri” kapsamında yer alacak veteriner hekimlerin önemli çalışmalar yürüteceğini belirterek, “Bakanlık olarak yetkilerimizin bir kısmını, Bakanlığımızın denetimi ve gözetimi altında olması kaydıyla meslek mensuplarına devretmeyi amaçlıyoruz.” dedi.

Böylece Bakanlığın iş yükünün azalacağına, bazı iş ve işlemlerin hızlandırılacağına ve meslek mensuplarına ilave istihdam sağlanacağına işaret eden Kirişci, bu konuda yasal düzenleme aşamasına gelindiğini bildirdi.

TVHB Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu da veteriner hekimlerin hayvan sağlığının yanı sıra toplum sağlığının korunmasında da önemli rol oynadıklarını söyledi.

Veteriner hekimlerin gıda güvenliği, biyogüvenlik, biyoçeşitlilik ve antimikrobiyal dirençlilik gibi dünyanın en acil sorunlarının çözümüne katkıda bulunduklarını dile getiren Eroğlu, “Toplum sağlığı açısından stratejik konumu ve vazgeçilmezliği ile veteriner hekimlik ülkemizde de hak ettiği yere taşınmalı, sağlık hizmetleri sınıfında bulunan veteriner hekimler mesleki haklar açısından beşeri sağlık meslek grubuyla birlikte değerlendirilmelidir.” diye konuştu.

Bakan Kirişci'den 81 ilin belediye başkanına "su seferberliği" çağrısı

Bakan Kirişciden 81 ilin belediye başkanına "su seferberliği" çağrısı

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, 81 ilin belediye başkanlarına mektup yazdı. Kirişci, 4 Aralık Dünya Su Kayıpları Günü’nde başlatacakları “Su Verimliliği Seferberliği”ne ve 5-6 Aralık’taki “Belediye Su Kayıpları Etkinliği”ne davet etti.

Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, belediye başkanlarına gönderdiği mektupta, canlı yaşamın devamının, yeterli ve temiz su kaynaklarının korunmasına bağlı olduğunu söyledi.

Kirişci, su kaynaklarının etkin şekilde yönetimi, korunması ve sürdürülebilirliğinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” vizyonuyla ilan ettiği hedeflere ulaşmalarında büyük önem taşıdığını aktardı.

‘Su kaybını acil önlem alarak düşürmeliyiz’

Su stresi altındaki Türkiye’de atılması gereken etkili adımlar konusunda belediyelere büyük görevler düştüğünü vurgulayan Kirişci, şu ifadeleri kullandı:

“Ülke genelinde ortalama su kaybının yüzde 33,54 olduğu göz önüne alındığında, Bakanlıkça yayımlanan mevzuat çerçevesinde acil önlem alınması ve belediyeler tarafından bu oranın yüzde 25 seviyesine düşürülmesi gerektiği ortadadır. Bunu sağladığımızda 10 milyon nüfuslu bir kentin bir yıllık su ihtiyacının karşılanabileceği öngörülmektedir. Belediyelerimizin, şebekelerdeki kayıpların önlenmesi, kaynakların korunması, gelir getirmeyen suyun azaltılması, yağmur suyu hasadıyla arıtılmış atık suların yeniden kullanılması konularında yürütecekleri çalışmalar, yerleşim birimlerimizin su bütçesinin sürdürülebilirliğine büyük katkı sağlayacaktır. Bu tedbirler sayesinde hem ekolojik sistemin korunması hem de ekonomik kayıpların önlenmesi mümkün hale gelecektir.”

‘Kaynakların korunmasına yönelik çalışmaları suda sıfır ilkesiyle hayata geçireceğiz’

Bakanlıkça 4 Aralık Dünya Su Kayıpları Günü’nde “Su Verimliliği Seferberliği” başlatılması kararının alındığı bilgisini veren Kirişci, yürütecekleri çalışmalarla su tüketen her kesimden vatandaşa ulaşmayı hedeflediklerini söyledi.

Kirişci, Türkiye’nin kaynaklarının korunmasına yönelik “suda sıfır israf” ilkesiyle hayata geçirecekleri çalışmalarda, belediyelerin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yanlarında olacaklarından hiçbir kuşkuları bulunmadığının altını çizdi.

5-6 Aralık’ta “Belediye Su Kayıpları Etkinliği” düzenlenecek

Açıklamada verilen bilgiye göre, “Ulusal Su Verimliliği Seferberliği” programlarının içme-kullanma suyu sektörü bileşeni altında “Dünya Su Kayıpları Günü-Belediye Su Kayıpları Etkinliği” düzenlenecek. Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ve Türkiye Belediyeler Birliği iş birliğinde, 5-6 Aralık’ta Türkiye Belediyeler Birliği Konferans Salonu’nda düzenlenecek etkinlik, Bakan Kirişci ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Fatma Şahin’in katılımıyla gerçekleştirilecek. Belediye başkanları da etkinliğe davet edildi.

Türkiye’de ilk kez bu derece kapsamlı şekilde düzenlenecek programda, belediyeler arasında tecrübe ve bilgi paylaşımının sağlanması maksadıyla “su kardeşi belediyelerin” ilanı, Türkiye’nin su varlığı ve değişen iklim koşulları nedeniyle gelecek yıllarda kaynaklarından beklenen değişimler, ülkedeki su kayıplarının kontrolüne ilişkin yasal altyapının, performans kriterlerinin ve idarelerce yürütülen çalışmaların sürdürülebilirliği ve benzeri konuların değerlendirildiği panel gerçekleştirilecek.

Ayrıca sürdürülebilir su kaybı yönetimi, kontrolsüz su tüketimlerinin önlenmesi, izole alt bölgeler oluşturulması, hidrolik model ve otomasyon sistemleri kullanımının önemi, sızıntı kontrolüne ilişkin saha çalışmaları ve benzeri teknik sunumların yer aldığı çalıştay düzenlenecek. İyi uygulama örneklerinin, teknik ve teknolojilerin paylaşıldığı fuar da kapılarını açacak.

“Suda sıfır israf” temasıyla yola çıkılan “Su Verimliliği Seferberliği” kapsamında düzenlenen Belediye Su Kayıpları Etkinliği’nin, değişen iklim şartları ve gelişen ihtiyaçların karşılanması faktörleri de dikkate alınarak, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması yönünde yürütülecek çalışmalara hizmet etmesi hedefleniyor.

Ankara’nın bir yıllık su ihtiyacı karşılanabilir

Tarım ve Orman Bakanlığı, “Su Verimliliği Seferberliği”ni içme-kullanma suyu, tarım ve sanayi başta olmak üzere yüksek su tüketimine sahip sektörlerde ve bireysel su kullanımlarında suyun verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasına yönelik farkındalığın artırılması ve su verimliliği uygulamalarının yaygınlaştırılması maksadıyla başlattı.

2014’te yayımlanan İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği gereği büyükşehir ve il belediyeleri su kayıplarını 2023’e kadar en fazla yüzde 30, 2028’e kadar ise en fazla yüzde 25 düzeyine, diğer belediyeler su kayıplarını 2023’e kadar en fazla yüzde 35, 2028’e kadar en fazla yüzde 30, 2033’e kadar ise en fazla yüzde 25 düzeyine indirmekle yükümlü hale gelmişlerdi.

Türkiye genelinde, geçen yıl içme ve kullanma şebekesine giren su miktarı yaklaşık yıllık 6,22 milyar metreküp oldu. Bu suyun yıllık 2,09 milyar metreküplük kısmı kullanıcılara ulaşamadan kaybolurken içme suyu temin ve dağıtım sistemlerindeki 2021 su kayıp oranı yüzde 33,54 olarak hesaplandı.

Bunun yanı sıra faturalandırılmamış izinli tüketimleri de içeren gelir getirmeyen su oranı yüzde 38,67 olarak belirlendi. Gelinen aşamada, Türkiye’de 2015’te yüzde 39 olan su kaybı oranı ortalaması, yürütülen çalışmalar neticesinde 2021’de yüzde 33,54 seviyesine düşürüldü.

Su kaybı oranı ortalamasının yüzde 25 seviyesine düşürülmesi halinde bugün elde edilebilecek su kazanımı Ankara’nın bir yıllık su ihtiyacına karşılık geliyor. Gelişmiş ülkelerde su kaybı oranları yüzde 8 ila 24 aralığında seyrediyor. Dolayısıyla Türkiye için nihai hedef yüzde 10 seviyelerine ulaşılması olarak belirlendi.

Traktörünün deposunu dolduran tarlasına koştu  

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tarımsal kalkınmaya destek olmak ve çiftçilerin gelir düzeyini artırmak için hayata geçirdiği proje kapsamında, yaklaşık 16.000 çiftçiye 75 milyon TL değerinde 2,7 milyon litre tamamı hibe mazot desteği sağlıyor. Bu doğrultuda, Karamürsel ve Kandıra ilçelerindeki üreticilere mazot destek kartları teslim edilmeye başlandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ın en önemli kırsal kalkınma hamlelerinden biri olan mazot desteği, üreticilerin yüzünü güldürüyor. Traktörlerinin depolarını mazotla dolduran çiftçiler, tarlalarını sürmeye başladı.

KARAMÜRSEL’DE TÖREN DÜZENLENDİ

Karamürsel Altınkemer Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende, çiftçilere mazot destek kartları teslim edildi. Törene Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık, Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım, Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanı Numan Balaban, İlçe Ziraat Odası Başkanı Memduh Birinci, muhtarlar ve çiftçiler katıldı. Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık törende yaptığı konuşmada, tüm çiftçilere Başkan Büyükakın’ın selamını ileterek, mazot desteğinin üreticilere hayırlı olması dileğinde bulundu. Özellikle pandeminin başlamasından bugüne Başkan Büyükakın’ın en önemli kırsal kalkınma projelerinden biri olan, mazot, gübre ve tohum başta olmak üzere tarımsal desteklerin artarak devam ettiğini belirten Aydınlık, salgın ve Ukrayna-Rusya savaşının tarım ve hayvancılığın en az savunma, sağlık ve eğim kadar önemli bir alan olduğunu gösterdiğini dile getirdi.

 

 

 

“EKİLEBİLİR TARIM ARAZİSİ 72.000 HEKTARA ULAŞTI”

Büyükşehir Belediyesi olarak, tarıma ve hayvancılığa çok ciddi destekler sağladıklarına dikkati çeken Aydınlık, “Kocaeli’de, geçen yıl başlattığımız mazot desteğini bu yıl da sürdürüyoruz. 16 bin çiftçimize 75 milyon TL değerinde 2,7 milyon litre mazot desteği sağlıyoruz. Tohumdan meyve fidanlarına, gübreden sera desteğine, arıcılıktan tarımsal faaliyetlerde kullanılan ekipmanlara kadar birçok alanda desteğimiz artarak devam ediyor. Desteklerimiz, son 3 yıl içinde yaklaşık 290 milyon TL’ye ulaştı. Bu desteklerin karşılığını, geri dönüşümünü üretimde, ekilebilir alanların çoğalmasında görebiliyoruz. Kocaeli’de 42.000 hektar arazi ekilip dikiliyorken, şu anda 72.000 hektara ulaştı. Yine sera naylonu ve modern sera kurulumu desteklerimizle birlikte, seracılıkta üretim alanı yaklaşık 3,2 milyon metrekareye ulaştı.” şeklinde konuştu. Aydınlık, sanayi kenti olarak bilinen Kocaeli’nin yeni dönemin dinamikleri ile birlikte, özellikle stratejik alanda, akıl içeren, teknoloji ve verimlilik içeren bir takım yaklaşımlarla İstanbul başta olmak üzere çevredeki kentleri besleyebilecek altyapıya sahip olduğunu vurguladı.

“KOOPERATİFLERE YÜZDE 75 HİBE DESTEĞİ VERİYORUZ”

Büyükşehir olarak, kırsal kesimde, özellikle kadınların bir araya geldiği kooperatif ve birliklere proje karşılığında yüzde 75 hibe desteği verdiklerini aktaran Aydınlık, “Yüzde 25’i de çiftçilerimizin ürettiği ürünlerden alıyoruz. Yani ayni alıyoruz. Bu ürünleri de ihtiyaç sahibi ailelere veriyoruz. Ödeme konusunda çiftçilerimizi zorlamıyoruz, geniş bir takvime yayıyoruz.” diye konuştu. Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım da ilçenin son yıllarda kışlık ve yazlık sebze ve meyve üretiminde artış sağladığını ifade ederek, desteklerinden dolayı Başkan Büyükakın’a teşekkür etti. Konuşmaların ardından Aydınlık ve Yıldırım, ilçedeki çiftçilere mazot destek kartlarını, hayırlı ve uğurlu olması temennisiyle takdim etti.

KANDIRA’DA DAĞITIM BAŞLADI

Öte yandan Kocaeli’nin tarımsal faaliyetlerin en çok yapıldığı ilçesi olan Kandıra’da da mazot destek kartlarını dağıtımına başlandı. Namazgah Kültür Merkezi’ne sabahın erken saatlerinden itibaren kartlarını almaya gelen çiftçiler, merkezde yoğunluk oluşturdu. Yoğunluk nedeniyle herhangi bir sorun yaşanmaması için gerekli önlemleri alan görevliler, gerekli evrakları hazırlarken, bekleyen çiftçilere çay ikramında bulunuyor. Üreticilerin kartlarını beklemeden teslim almaları için yoğun mesai harcayan görevliler, girişte form dolduran çiftçilere, kimlik ibrazı ve imza karşılığında kartlarını teslim ediyor.

MAZOTUNU ALAN ÜRETİCİLER ÇALIŞMAYA BAŞLADI

Kartlarını teslim alan çiftçiler, en yakındaki Petrol Ofisi istasyonlarına giderek, traktörlerinin depolarını mazotla dolduruyor. Vakit kaybetmeden tarla ve bahçelerinin yolunu tutan üreticiler, arazilerini sürmek için hummalı bir çalışma başlattı. Üreticiler, desteklerden dolayı, Başkan Tahir Büyükakın’a teşekkür etti.

KART TESLİMİ VE MAZOT ALIMINDA SON GÜN

Çiftçiler, mazot destek kartlarını bugün mesai bitimine kadar belirlenen yerlerden alabilecekler. Üreticilerin en geç 15 Aralık Perşembe gününe kadar mazotlarını belirlenen Petrol Ofisi akaryakıt istasyonlarından almaları gerekiyor. İstenilen şartları taşıyan üreticilere, sahip oldukları arazi büyüklüğü, küçük ve büyükbaş hayvan, arıcılık kovanı ve kanatlı hayvan sayısı belirtilen kriterlerin üzerinde olsa da tek seferde en fazla 250 litre mazot desteği verilecek. Çiftçiler, 24 farklı petrol ofisi istasyonundan akaryakıtlarını temin edebilecek.

 

Karamürsel Ziraat Odası Başkanı Memduh Birinci:

“Tahir Büyükakın Başkanımız başta olmak üzere, projede emeği geçenlere, tüm çiftçilerimiz adına teşekkür ediyorum. Allah razı olsun. Bu projeler çiftçilerimize gerçekten can suyu oluyor. İstanbul’un sebzesi meyvesi Antalya’dan gelmesin. Ürettiğimiz ürünleri, İstanbul ve çevre illere satmak istiyoruz. Yeter ki, emeğimizin karşılığını tam alalım. Karamürsel‘de özellikle yazlık ve kışlık meyve ve sebze yetiştiriciliği yoğun bir şekilde yapılıyor. Büyükşehir Belediyemizin verdiği tarımsal desteklerle birlikte 2000 olan kayıtlı çiftçimiz bir anda 4000’e kadar yükseldi. Çiftçilerimiz yavaş yavaş şehirden kırsala dönmeye başladı, arazilerini ekmeye başladı. Bu destekle çiftçimizde ciddi manada nefes aldırdı, devamını bekliyoruz.”

Karamürsel Tepeköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Ertuğrul Yıldız: 

‘’Kocaeli Büyükşehir Belediyesine bu desteğinden dolayı teşekkür ediyorum. Geçen sene gübre desteği de verilmişti, bu sene de devam edeceğini umuyoruz. Bu yardımların devamını diliyoruz. Desteklerden sonra çiftçilerimiz daha çok ekiyor biçiyor. Mazot ve gübre fiyatları çok önemli bir girdi çiftçilerimiz için. Maliyetler yüksek. Siyasi parti ayrımı gözetmeksizin çiftçilerimiz bu desteklerden memnun.”

Kandıra Ziraat Odası Başkanı Erdal Çetin:

“Kocaeli Büyükşehir Belediyemizin, tamamı hibe mazot desteği kartlarının dağıtımı Kandıra ilçemizde devam ediyor. Üretimin devamı için şimdiye kadar yaptığı bütün destekler için Büyükşehre şükranlarımızı sunuyoruz. Tarım ve hayvancılığa destek vermek için elinden gelen gayreti gösteren, Türkiye’de örneği olmayan projelere imza atan sayın Tahir Büyükakın’a, Kandıralı çiftçilerimiz adına teşekkür ediyorum.”

Çiftçi Fahrettin Ayar:

“Kandıra Kırkarmut Mahallesi’nde 35 dönüm arazim var. Fındık işi yapıyorum ve diğer ürünleri yetiştiriyorum. Hayvancılık da yapıyorum. Büyükşehir belediyesine bu yardımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Akaryakıt destek kartımı aldım, hemen traktörümün deposunu doldurup tarlama gideceğim. Sürmeye, ekim yapmaya başlayacağız.”

Üretici Vahit Adıyaman:

‘’Mazot kartımı aldım ve depomu doldurdum. Mısır, buğday, karpuz ekiyorum. Şimdi vakit kaybetmeden tarlaya gidip çalışacağım. Çok şükür, Büyükşehir Belediyesinin destekleri sayesinde tarlamızı ekip biçebiliyoruz. Başkanımızdan Allah razı olsun. Çok memnunuz kendisinden.”

İŞ BANKASI’NDAN HER BÜYÜK OVAYA TARIM İHTİSAS ŞUBESİ

Türkiye İş Bankası’nın organizasyonu ile geçen hafta Manisa Saruhanlı’da çiftçilerle buluştuk. Saruhanlı’nın seçilmesi tesadüf değil. Türkiye İş Bankası, 16 Haziran 2022’de ilk tarım ihtisas şubesini burada açtı. Daha doğrusu 1966 yılından bu yana faaliyet gösteren yani 56 yıl önce açılan şubesini tarım ihtisas şubesine dönüştürdü.

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran’ın verdiği bilgiye göre, Gediz Ovası’ndaki Saruhanlı Şubesi gibi, Türkiye’nin büyük ovalarının hepsinde “tarım ihtisas şubeleri” faaliyet gösterecek. Yani tarıma daha çok önem verilecek. Daha çok destek sağlanacak. Teknoloji, finansman ve tarım işbirliği ile tarımda yeni bir hikaye yazılacak.

İş Bankası İzmir Bölge Tarımdan Sorumlu Müdür Yardımcısı İsmail Külahlı ile birlikte İzmir’den Saruhanlı’ya gittik. Saruhanlı’da Şube Müdürü Murat Kaygısız kendisi gibi genç ekibiyle bizi karşıladı.

Saruhanlı için tarımın önemi

Bilmeyenler için Saruhanlı’yı biraz anlatalım. Nüfusunun yüzde 80’ni tarımla uğraşıyor. İlçede yaygın olarak tarımı yapılan 6 temel ürün/alan var. Bağcılık, zeytincilik, tütün, hububat(buğday ve arpa), mısır ve sebzecilik. Özellikle domates, kapya biber ve hıyar üretimi son yıllarda yaygınlaşıyor. Kurutulmuş domates, közlenmiş biber ve turşuluk hıyar için yapılan üretiminin önemli bölümü işlenerek ihraç ediliyor.

Mera alanlarının yetersiz olması nedeniyle hayvancılık yaygın değil. Hayvancılık yapanların da bir bölümü son dönemde artan yem maliyetleri nedeniyle sektörden çekildiklerini söylüyor.

İlçenin en büyük avantajı ise tarım arazilerinin yüzde 65’inin sulanabiliyor olması. Yılda iki ürün alınan Saruhanlı’da, büyük çiftçiler de var, küçük ölçekli üretim yapanlar da.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın her yıl yayınladığı Havza Modeline göre 2022 üretim yılında Saruhanlı’nın destekleme kapsamındaki ürünleri; arpa, buğday, mısır(dane), pamuk, yem bitkileri, zeytin ve zeytinyağı olarak belirlenmiş.

Çiftçilere dünyada ve Türkiye’de tarım ve gıdadaki son gelişmeleri ve geleceğe ilişkin beklentileri anlattıktan sonra karşılıklı soru ve yanıtlarla sohbet ilerledi.

Mazot ve gübre desteğinde kafalar hala karışık

Çiftçilerin en çok merak ettiği ve soru sorduğu konuların başında tarımsal destekler oldu. Özellikle mazot ve gübredeki yeni uygulama ile ilgili kafalar hala karışık.

Bildiğiniz gibi Tarım ve Orman Bakanlığı bu yıl mazot ve gübre desteğinde farklı bir uygulama başlattı. Normalde Nisan-Mayıs 2023’te ödenmesi öngörülen mazot ve gübre desteği erkene çekildi. Mazot ve gübre desteğini erken almak isteyen çiftçiler yapacakları başvuru ile Ziraat Bankası’ndan kendilerine bir kredi hesabı açılıyor. Alacağı destek miktarı kadar para hesaba tanımlanıyor. Çiftçi bankanın verdiği kart ile sadece Ziraat Bankası Başak Kart anlaşmalı işyerlerinde açılan bu kredi tutarı ile mazot ve gübre alabiliyor. Verilen kredinin anaparasını Tarım ve Orman Bakanlığı, faiz ve masraflarını ise Hazine ve Maliye Bakanlığı ödüyor. Yani çiftçinin geri ödeyeceği bir kredi değil.

Birçok yerde olduğu gibi Saruhanlı’da da bu konuda çiftçilerin kafası karışık. Neden sadece bir bankanın anlaşmalı işyerlerinden mazot ve gübre alımına zorlandıklarını sordular. Birçok çiftçinin hasat sonrasında zamlardan etkilenmemek için gübre aldığını bu nedenle gübre alımının zorunlu kılınmasının yanlış olduğunu ifade ettiler. Yine burada da dikkatimizi çeken, çiftçilerin bu yeni uygulama ile ilgili yeterince bilgilendirilmediği, bakanlığın mutlaka çiftçileri bilgilendirmesi gerektiği görülüyor.

Belirsizlik nedeniyle çiftçi ne ekeceğini bilmiyor

Çiftçilerin bir başka önemli sorusu, tarımdaki belirsizlik üzerineydi. “Yılbaşına geldik daha ne ekeceğimizi bilmiyoruz, karar veremiyoruz. Çünkü büyük bir belirsizlik var”diyerek şikayette bulundular.

Geçen sene pamuk fiyatı iyi diye pamuk ektiklerini ancak bu yıl yüzde 200-300 oranında artan maliyetlere rağmen pamuk fiyatının geçen yılın gerisinde kaldığına dikkat çektiler. Bir çiftçi pamuğa tekrar tövbe ettiklerini, artık pamuk ekmeyeceklerini söyledi. Dünyada tekstildeki durgunluğu anlatmaya çalışsam da çiftçiler haklı olarak, durgunluk geçince pamuk ithal edileceğini üreticiye verilmeyen desteğin ithalata verileceğini ifade etti. Açıkçası haksız da değiller.

Türkiye,uzun yıllardır 1 milyon ton lif pamuk üretim hedefine ulaşmak için çaba gösteriyordu. Bu yıl üretim 1 milyon tonu aştı. Fakat çiftçi pamuk ektiğine pişman edildi. En azından Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin ağzından düşürmediği fark ödemesi desteği devreye sokulabilirdi. Üç yıldır kütlü pamukta destekleme primi(fark ödemesi) kilo başına 1 lira 10 kuruş olarak uygulanıyor. Bu destek 2-3 liraya çıkarılabilirdi. Ama destekte hiçbir artış yapılmadı. Üretici pamuğa yeniden küstü.

Edindiğimiz bilgi ve izlenimlere göre ülke genelinde olduğu gibi Saruhanlı’da da pamuk eken çiftçilerin en azından bir bölümü pamuk yerine diğer alternatif ürünlere yönelecek.

Üzümde maliyet fiyatın çok üstünde

Saruhanlı’nın ve Manisa’nın en önemli ürünü üzüm. Kurutulmuş üzüm, sofralık ve şaraplık olmak üzere ülkenin üzümdeki en önemli üretim merkezlerinden birisi. Üzüm konusunda da üreticiler çok dertli. Fiyatlara bakıldığında üzüm üreticisinin hep mağdur edildiğini belirten üreticiler, bağ alanlarını daraltmak zorunda kaldıklarını söyledi.

Bölgenin en önemli ürünü olan ve dünyaca bilinen sultaniye kuru üzüm alım fiyatını birkaç yıldır Toprak Mahsulleri Ofisi açıklıyor. Ofis’in üzüm alım fiyatı, 2019 yılında kilo başına 10 lira olarak açıklandı. 2020’de 12,5 lira ve 2021’de sadece 50 kuruşluk artışla 13 liraya çıkarıldı. Yani iki yılda fiyat sadece 1 lira artırıldı. Yüksek girdi maliyetlerine rağmen uygulanan düşük fiyat politikası üreticiye zarar ettiriyor.

Bu yıl ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kuru üzüm alım fiyatı yüzde 100’ün üzerinde artışla kilo başına 27 lira açıklandı. İlk bakışta fiyat çok iyi diye düşünülebilir. Fakat, Saruhanlı’daki toplantıda üzüm üreticisi bir çiftçi bunun çok yetersiz kaldığını özetle şu sözlerle anlattı: “ Fiyat yüzde 100 artırıldı diye söyleniyor. Bizim maliyetlerimiz yüzde 300-400 arttı. Bu nedenle bu fiyat maliyetlerin yanında çok düşük kaldı. İkincisi, Toprak Mahsulleri Ofisi, açıklanan bu başfiyattan hemen hemen hiç üzüm almadı. Yani 9 numara kalitedeki üzümler 7 numara denilerek fiyat düşürüldü ve üretici tüccarın insafına bırakıldı. Tüccar ise, pestisit kalıntısını bahane ederek keyfine göre üzüm aldı. Biz diyoruz ki mademki pestisit sorunu var. O zaman üzümünü temiz teslim eden üreticiye prim verilsin. Diğer üzümlerle karıştırılmasın. Yani pestisitin faturası işini doğru yapan çiftçiye kesilmesin.”

Çiftçilerin örgütlenme oranı yüksek, etkinliği zayıf

İl Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerine göre Manisa genelinde tarım sektöründe faaliyet gösteren oda, kooperatif, üretici birliği, damızlık birliği ve benzeri toplam 280 örgüt var. Bu örgütlere ortak/üye 38 bin 888 çiftçi var. Yani çiftçilerin yüzde 53’ü örgütlü. Genel kurullara katılım oranına bakıldığında kooperatiflerde yüzde 21, ıslah amaçlı yetiştirici birliklerinde yüzde15, üretici birliklerinde ise yüzde 3,5 oranında. Toplamda genel kurullara katılım oranı ortalama yüzde 17,35 oranında. Örgüt çok, ama etkinlikleri çok az. Çok etkin olarak çalışan birkaç tanesini ayrı tutmak gerekiyor elbette.

Üreticiler örgütlenmedeki bu sorunlardan şikayet ediyor ancak daha güçlü ve etkin bir örgütlenme için yeterince çaba göstermiyor. İlçede 1942’den bu yana Tariş Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’ne bağlı olarak faaliyet gösteren Saruhanlı Üzüm Tarım Satış Kooperatifi var. Ancak kooperatifin etkinliği, üreticilerin katılımı çok yetersiz. Elbette bu sadece üreticilerin ve Tariş’in eksikliği değil, uygulanan politikaların da sonucu. Dünya Bankası’nın dayatması ile 2000 yılında uygulamaya konulan Tarımda Reform Uygulama Projesi(ARİP) kapsamında çıkarılan 4572 Sayılı Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri Yasası ile kooperatifler, birlikler adeta yok edildi. Elleri kolları bağlandı. Bu nedenle Tariş eski etkinliğinde değil. Tariş yerine üzüm alımı ile Toprak Mahsulleri Ofisi görevlendiriliyor. Örgütlenme konusunda yapılacak çok iş var. Bu konunun daha detaylı olarak konuşulması, tartışılması gerekiyor.

Bilmeyenler için hatırlatalım, 4 birlikten oluşan Tariş İncir, Üzüm, Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri’nin kuruluşu 1915 yılına kadar dayanır. Ege Bölgesi’nin öncü ve en güçlü kooperatifler birliğidir. Tariş’in ikinci hecesi olan “iş” İş Bankası’ndan gelir. Her biri ayrı tüzel kişiliğe sahip olan birlikler, kuruluş yıllarında birliğe destek olan bankalardan Tarım Bankası’nın ilk hecesi “TAR” ile, İş Bankası ‘nın ilk hecesi olan “İŞ” in birleşmesinden “TARİŞ” adını almıştır.

Türkiye İş Bankası’nın Genel Müdür Hakan Aran yönetiminde yeniden tarıma bu denli önem vermesi bankanın bir anlamda geçmişteki birikiminin de yansımasını ortaya koyacaktır.

Çiftçiler tarımda çalışacak işçi bulamıyor

Saruhanlı’nın bir başka önemli ürünü zeytin ve zeytinyağı da konuştuğumuz konular arasındaydı. Türkiye bu üretim sezonunda 2,9 milyon ton ile zeytinde üretim rekoru kırdı. Yine diğer üretim bölgelerinde olduğu gibi Saruhanlı’da da üreticilerin en önemli şikayetlerinden birisi işçi sorunu oldu. Çiftçiler zeytini toplayacak işçi, hayvanlara bakacak işçi bulmakta zorlandıklarını dile getirdi.

Toplantıda en çok dikkat çekici olan ise katılımcıların yaş ortalamasıydı. Birkaç genç dışında katılan çiftçilerin neredeyse hepsi 60 yaş üzeriydi. Bu sadece Saruhanlı’nın yada Türkiye’nin değil, dünyanın da en önemli sorunu. Türkiye, genç nüfusuyla övünen bir ülke. Gençlerin tarımda olması için özel programlar, destekler sağlanması gerekiyor. Öncelikle kırsaldaki yaşam seviyesinin düzenlenmesi gerekiyor. Bunun bir ülke politikası olarak ele alınması şart.

Özetle, Türkiye İş Bankası’nın her ovaya bir tarım ihtisas şubesi hedefi ülke tarımına önemli katkılar sağlayacaktır. Bankanın Tarım Bankacılığı Pazarlama Bölüm Müdürü Kerem Akıner’in yönetimindeki genç tarım ekibin çabaları ile önemli başarılara imza atılacağını ve tarım, teknoloji, finans üçlüsü ile yeni bir hikaye yazılabileceği bu toplantıdan sonra açıkçası beni de umutlandırdı.

PATATES VE KURU SOĞAN İHRACATINA KISITLAMA GETİRİLDİ

İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden Ege İhracatçı Birlikleri’ne gönderilen yazıda “Bazı Tarım Ürünlerinin İhracatına İlişkin Tebliğ” kapsamında taze patates ve kuru soğan ihracatına kısıtlama getirildiği bildirildi. Yazıda bazı muafiyetler dışında gıda arz güvenliğinin sağlanması amacıyla yapılacak ihracat başvuruları için Bitki Sağlık Sertifikası ve/veya Sağlık Sertifikası düzenlenmeyeceğine karar verildiği ifade edildi.

Kısıtlamadan muaf olanlar

Yazıda özetle şu bilgilere yer veriliyor: “ Ülkemizde taze patates ve kuru soğanda gıda arz güvenliği ve fiyat istikrarının sağlanması amacıyla tedbir alınması ihtiyacı doğduğu, bu nedenle;
– Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ‘ne yapılacak ihracat başvuruları,
– Filistin Devletine yapılacak ihracat başvuruları,
– Azerbaycan (Nahçivan Dahil) Cumhuriyeti’ne yapılacak ihracat başvuruları,
– Suriye’de güvenlik altına alınan bölgelere Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri ve bağlı kuruluşları tarafından yapılacak ihracat başvuruları,
– AFAD, Kızılay veya diğer İnsani Yardım Kuruluşları tarafından yapılacak ihracat başvuruları,
– BM, WFP ve Kızılhaç gibi alıcısı insani yardım kuruluşu olan ihracat başvuruları,
– Organik Ürün Sertifikası bulunan ürünler için yapılacak ihracat başvuruları,
– Denizlerimizden transit geçen ve ülkemiz limanlarına uğrayan yabancı bayraklı gemilerin iaşe ihtiyaçlarının karşılanması için gemi kumanyacılığı yapan firmalara gemi başına her bir ürün için en fazla 500 kg’a kadar yapılacak ihracat başvuruları,
– Başlamış işlemler (Olur tarihinden önce Bakanlığımıza veya TAREKS sistemine başvurusu yapılmış) hariç olmak üzere, 2022/1 sayılı Tebliğ kapsamında yer alan; 0701.90 GTİP’li Patates (taze veya soğutulmuş) Diğerleri, 0703.10.19.00.11 GTİP’li Kuru Soğan, ürünlerinin arz/talep ve mevcut stok durumumuz dikkate alınarak Bakanlıklarınca yeni bir bilgilendirme alınıncaya kadar ihracatının kısıtlanmasına ve 0701.90 GTİP’li Patates ve 0703.10.19.00.11 GTİP’li Kuru Soğan için yapılacak ihracat başvurularına Bitki Sağlık Sertifikası/Sağlık Sertifikası düzenlenmeyeceğine karar verilmiştir.”

Kırmızı mercimek, adi fasulye ve ayçiçeği yağında kısıtlama sürüyor

İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden gönderilen yazıda; kırmızı mercimek, adi fasulye ve ayçiçek tohumu yağı ürünlerinde ihracatların geçici olarak kısıtlandığı belirtilerek, muafiyet durumları hariç, bu ürünler için yapılacak ihracat başvuruları için Bitki Sağlık Sertifikası ve/veya Sağlık Sertifikası düzenlenmemesi gerektiği ifade ediliyor.

Kısıtlama üreticiye ve ihracata zarar verir

Bir ürünün ihracatının kısıtlanması her zaman o ürünü üreten çiftçiye zarar verir. Çünkü ihracat olmayınca ürün iç piyasada çoğalır ve fiyat düşer. İhracat çiftçinin sigortasıdır. Tüketiciyi korumak için bu tür kısıtlamalara gidilebilir, ancak o zaman üreticiyi ve ihracatçıyı koruyacak önlemler alınması gerekiyor. Ayrıca bu kısıtlamalar nedeniyle ihracat pazarları da kaybedilir. Çok zor kazanılan pazarlar kaybedilince daha sonra ürünün çok olduğu ve ihracat yapılması gereken dönemde pazar bulmak zorlaşıyor. Daha önce de kuru soğan ve patates fiyatları yüksek olduğu için ihracata kısıtlama getirilmişti.

Main Menu