'Tarım anneleri' evlerine kavuştu
Şehir dışından kırsal mahallelere mevsimlik işçi olarak çalışmaya gelen ailelerin barınma ihtiyacını karşılamak amaçlı “Tarım Anneleri Ev’leniyor” projesinde konutlar, düzenlenen törenle teslim edildi.
Talas’taki törene, Kayseri Vali Yardımcısı Abdullah Kalkan, Talas Kaymakamı Yaşar Dönmez ve Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın’ın yanı sıra ORAN Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Ahmet Emin Kilci ile il ve ilçe müdürleri, meclis üyeleri, STK temsilcileri, mahalle muhtarları ve mevsimlik işçiler katıldı.
30 YAŞAM KONTEYNERİ
Talas Belediyesi’nin Orta Anadolu Kalkınma Ajansı (ORAN) ile birlikte yürüttüğü 2 milyon 500 bin liralık konteyner kentte, içerisinde buzdolabı, set üstü ocak, tuvalet ve duş bulunan 30 yaşam konteyneri yer alıyor. Projede ayrıca ortak kullanımda olan bir çamaşır konteyneri ile eğitim konteyneri bulunuyor. Çocuklar için de iki adet çocuk oyun grubu mevcut.
TARIM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Organizasyonda ilk olarak kürsüye gelen ORAN Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Ahmet Emin Kilci, Talas Belediyesi’nin, bu projenin hayata geçirilmesinde büyük katkısı olduğunun altını çizerek “Bu proje, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın sosyal gelişme programı çerçevesinde yürütülen projedir. Hem mahallemiz hem de ilçede tarımla uğraşan insanlarımız için önemli bir altyapıyı burada belediyemiz ile birlikte kazandırmış bulunmaktayız. Projenin uygulanması aşamasında büyük emek veren belediye başkanımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Çay simsiyah akıyor! Tarım arazileri ve canlılar tehlikede
Manisa’nın Turgutlu ilçesine bağlı Derbent Mahallesi’ndeki bir tarımsal işletmenin kimyasal sularını Karacaali Çayı’nı boşaltması sebebiyle bir taraftan çevre kirliliğine sebep olurken bir taraftan ise çevresindeki tarım arazilerini ve canlı yaşamı tehdit etmeye başladı. Çayın simsiyah aktığını ifade eden çiftçiler, yetkililerin yaşanan duruma sessiz kalmasına isyan etti.
Derbent Mahallesi’nde 10 yıl önce kurulan tarımsal işletmenin maliyeti yüksek olduğu gerekçesiyle arıtma tesisini çalıştırmamasından dolayı Karacaali Çayı’na boşalttığı iddia edilen kimyasal atıklar sebebiyle bahçelerdeki ağaçların, tarım arazilerindeki ürünlerin kuruduğu ve başta arılar olmak üzere birçok canlının telef olduğu belirtildi.
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, CHP Turgutlu İlçe Başkanı Hüseyin Oğuz ile birlikte çevre kirliliğinin yaşandığı Karacaali Çayı’nda incelemelerde bulunarak, çevresinde tarım arazisi bulunan üreticilerin sorunlarını dinledi.
“10 YILDIR BU SIKINTIYI YAŞIYORUZ”
Yaşanan kirlilikle ilgili olarak DSİ yetkilileri ile görüştüğünü ancak bir sonuç alamadığını söyleyen muhtar Başkurt, yaşanan sıkıntıyı şöyle dile getirdi:
“10 yıl öncesine kadar böyle bir sorunumuz yoktu. Ama tesis ne zaman kuruldu sıkıntılar başladı. Özellikle de son bir yıldır kirlilik daha da arttı. Tesis kimyasal sularını arıtmadan direk bu çaya boşaltıyor.
Şuan çay simsiyah akıyor. Konuyu 1 ay önce DSİ yetkililerine ilettim. Geldiler baktılar ve bana ‘Sana bir yazı göndereceğiz. Bu yazıyla kaymakamlığa başvuracaksın’ dediler. Ancak ne yazı geldi, ne de konunu üstünde duran oldu.
Kimyasal atıklar sadece Karacaali Çayı’nı kirletmiyor. Bu çay Gediz’le birleşiyor. Şuanda Gediz Nehri de kirleniyor. Gediz’in İzmir Menemen’e bağlı kolu da kirleniyor. Bu bir çevre felaketi. Ancak sesimizi duyan yok. İyilikle çözülmüyor, kanunla çözülmüyor. Bunun bir çözümü olsun.”
“AĞAÇLARIMIZ, KÖPEKLERİMİZ, ARILARIMIZ TELEF OLDU”
Karacaali Çayı’nda yaşanan kirlilikle ilgili üreticiler de söz alarak, yaşanan kirliliğin boyutlarını gözler önüne serdi.
Çaydan geçen koyunlarının bir kısmının hastalandığını ve birkaç koyunun ise öldüğünü söyleyen üretici Mevlüt Göbekli, yaşadığı sıkıntıyı şöyle dile getirdi: “Koyunlarımdan bir çoğu bu sudan geçtiği için hastalandı. Birkaç koyunum ise bu çaydan su içtiği için öldü. Bunun hesabını kim verecek? Hayvanlarımı artık bu çaydan geçirmekten korkuyorum.”
Çayın çevresindeki tarım arazisindeki ürünler ile bahçelerdeki meyve ağaçlarının kuruduğunu söyleyen üretici Mehmet Yıldız ise şu ifadelere yer verdi: “Yazın burada kokudan durulmuyor. Çayın içinden geçen köpeklerin kimisi uyuz hastalığına yakalanırken, kimi ise öldü. Çayın yakınında arıcılık yapan arkadaşlarımızın ise arıları birçoğu öldü. Yaşanan kirlilik canlıları olumsuz etkilediği kadar çevresindeki tarım arazilerini ve bahçeleri de olumsuz yönde etkiledi. Özellikle bahçelerdeki meyve ağaçlarının hepsi kurumaya başladı. 600 meyve ağacından 400’ü bu kirlilik yüzünden kurudu. Tarım ürünlerimizde verimlilik düştü. Bu tarımsal tesisin en azından arıtma sistemini çalıştırmasını istiyoruz. Artık zarar görmek istemiyoruz.”
“ÇEVRE KATLİAMINA ‘DUR’ DENİLMESİ GEREKİR”
Karacaali çayında yaşanan kirliliği yerinde inceledikten sonra kısa bir açıklamada bulunan CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen ise, ilgili kurumun yetkililerini göreve davet etti.
CHP’li Başevirgen yetkililere çağrıda bulunarak şu ifadelere yer verdi:
“Derbent Mahallesi’nde bir çevre kirliliği yaşanıyor. Artık bu tür çevre katliamlarını ve kirliliklerini sıkça duyar hale geldik. Yaşanan bu kirliliklere kim neden göz yumuyor anlamış değiliz. Karacaali Çayı’nda yaşanan kirlilik hem canlıları, hem tarımsal ürünleri hem de yaşamı olumsuz yönde etkiliyor.
Kirlilik Gediz Nehri’ne kadar ulaşıyor. Yeraltı sularına karışıyor. Hayvanlar ölüyor, ağaçlar kuruyor. Yaşanan bu kirliliğin önüne geçilebilmesi için yetkilileri bir an önce göreve davet ediyoruz. Kirliliğin önlenmesi konusunda ne tür çalışmaların yapılacağının takipçisi olacağız.”
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy: "Dünyanın 40 ülkesine 12 milyon ton tarım ürünü için limanlarımızdan 500'e yakın gemi ayrıldı"
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, tahıl anlaşması sayesinde dünyanın 40 farklı ülkesine 500’e yakın geminin Ukrayna tahılı taşıdığını söyledi.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, tahıl anlaşması sayesinde dünyanın 40 farklı ülkesine 500’e yakın geminin Ukrayna tahılı taşıdığını söyledi.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy bugün Ukrayna’nın başkenti Kiev’de düzenlenen “Ukrayna’dan tahıl” konferansına katıldı. Macaristan Cumhurbaşkanı Katalin Novak, Belçika Başbakanı Alexander de Croo, Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ve Litvanya Başbakanı Ingrida Simonyte’nin de katıldığı konferansta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, tahıl anlaşmasının imzalanmasında gösterdiği çabalar için teşekkür eden Zelenskiy, “Daha şimdiden önemli küresel istikrar garantilerinden biri haline gelen tahıl ihracatı girişiminin korunmasına etkin katılımlarından dolayı BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da şahsen teşekkür ediyorum. Ukrayna’nın barış formülünün unsurlarının tamamen akılcı olduğunu ve Avrupa’nın ve tüm dünyanın çıkarları doğrultusunda uygulanabileceğini hep birlikte gösterdik” ifadelerini kullandı.
“Dünyanın 40 ülkesine 12 milyon ton tarım ürünü için limanlarımızdan 500’e yakın gemi ayrıldı”
Sözlerinin devamında anlaşma çerçevesinde Ukrayna limanlarından şuana kadar 500’e yakın geminin tahıl taşıdığını belirten Zelenskiy, “Bugüne kadar 500’e yakın gemi limanlarımızdan ayrıldı. Bu, dünyanın 40 ülkesi ve tüm toplumlar için 12 milyon ton tarım ürünü demektir. Aynı zamanda tahıl anlaşması kıtlık çeken ülkeler için de amaçlandı. Ukrayna’dan Tahıl programı kapsamında önümüzdeki baharın sonuna kadar limanlarımızdan her ayda 10 olmak üzere en az 60 gemiyi, kıtlık ve kuraklık riski altındaki ülkelere göndermeyi planlıyoruz” şeklinde konuştu.
Katılımcı ülkelerin liderlerinden anlaşmaya destek mesajları
Konferansta konuşan katılımcı ülkelerin liderleri de hem Rusya’ya karşı Ukrayna’ya desteklerini ifade ederken aynı zamanda tahıl anlaşmasına desteklerinden de bahsetti. Macaristan Cumhurbaşkanı Katalin Novak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e seslenerek, “Ukrayna’daki savaşta Rusya Federasyonu Başkanı’nın sorumluluğu açıktır ve Macarlar bu kan dökülmesine her zaman karşı olmuştur. Ukrayna ile komşuyuz ve komşularımız bizim yardımımıza güvenebilirler. 2022 bir savaş yılıydı. 2023’ün bir barış ve yeniden yapılanma yılı olmasını umalım” diye konuştu. Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, tahıl anlaşmasını desteklediklerini beyan ederek, “Elbette bu girişimi destekliyoruz ve bu nedenle 20 milyon euro ayırıyoruz. Litvanya Başbakanı Ingrida Simonyte, Asya ve Afrika’daki yoksul ülkelere gıda ulaştırılması için Ukraynalı çiftçilere kendilerinin de destek verdiğini duyurarak, “Litvanya, diğer ülkelerle birlikte, Afrika veya Asya’daki her ailenin ekmeğe ulaşabilmesi için ekip biçen çiftçilere yardım sağlamak için bu girişime katılıyor” şeklinde konuştu. Belçika Başbakanı Alexander de Croo ise konferansta yaptığı konuşmada, “Zor zamanlarda bu zorlukların üstesinden gelmenin tek yolunun birlik olmaktan geçtiğini gösterdiniz. Birlikte bu zorlukların üstesinden geleceğiz” dedi.
'Türkiye'nin vizyonu dünyayı rahatlattı'
Kirişci, Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’nde Limkon Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ’nin fabrikasını gezerek, tesisin elektrik ihtiyacının yüzde 40’ını karşılayacak güneş panellerini inceledi.
İncelemesinin ardından fabrikanın yeni üretim tesisinin temel atma törenine katılan Kirişci, dününü bildikleri bir tesisin bugün yeni bir adımla yoluna daha hızla devam ediyor olmasının kendilerini mutlu ettiğini söyledi.
Limak’ın, sürekli altını çizdikleri tarım sanayi entegrasyonunun güzel örneğini gösterdiğini belirten Kirişci, şöyle devam etti:
“2008’de Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da teşrifleriyle bu süreci başlatmıştı. Bugün ise ikinci fazı diyebileceğimiz yeni bir sürece giriyoruz. İnşallah kısa süre sonra bu ikinci kısmı da üretim faaliyetlerine başlamış ve burada yine gıda sektörü adına tarım ürünlerini kullanarak, onlara katma değer kazandırılmasını sağlamış olacaktır. Bu vesileyle öncelikle Limak grubuna bu kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren bir gruba gıda sektörüne de dahil oldukları ve buraya yatırım yaptıkları için bir vatandaş, Adanalı bir kardeşiniz, tarım ve orman sektörünün başında bulunan bir kişi olarak teşekkür etmek istiyorum.”
Kirişci, tarımın stratejik bir sektör olduğunu vurgulayarak, “İHA’larla SİHA’larla Gökbeylerlerle HÜRKUŞ’larla savunma sanayinde son 20 yılda geldiğimiz nokta, yerlilik ve millilik oranında nasıl yüzde 20’lerden yüzde 80’lere erişti ve hepimizin göğsünü kabartıyorsa, tarım sektörü de bir o kadar göğsümüzü kabartması gereken bir alandır.” diye konuştu.
TAHIL KORİDORU’NDAN 495 GEMİ GEÇTİ
Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Rusya-Ukrayna savaşında tarihi misyon, duruş ve istikrarlı davranış sergilediğinin altını çizen Kirişci, şu değerlendirmede bulundu:
“Sayın Cumhurbaşkanı’mız ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti, taraflar arasında arabuluculuk rolü üstlendi. Dünya için önem arz eden gıda krizini aşmak adına İstanbul merkezli gıda, tahıl geçişini sağlayacak oluşumu gündeme getirdi. Bunda da netice alınmış oldu. Her ne kadar art niyetli de olmasa bile bilgisizlikten dolayı buna sadece ‘Karadeniz tahıl girişimi’ adını vermiş olsalar da ülkemizin ve Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ismini zikretmemek adına bu konularda imtina gösterseler de artık bütün dünya biliyor. 26 Kasım itibarıyla bu koridordan 495 gemi geçmiş, 12 milyon ton tahıl ve gıda ürünleri bu koridoru kullanmıştır. Bunun yüzde 58’sini Avrupa, yüzde 23’ünü Asya, yüzde 12’sini Afrika, yüzde 6,7 gibi küçük bir bölümünü de Orta Doğu ülkeleri almıştır. Birleşmiş Milletler kriterlerine göre en fazla ihtiyacı olan ülkelerin aldıkları ise oldukça cüzi, sadece yüzde 6,4 gibi düşük bir orandır. Ülke olarak inşallah onlara buğday, un, makarna, irmik ve diğer ürünlere dönüştürülmüş hallerini o ülkelere sunan biz olacağız. Türkiye’nin bu misyonu ve vizyonu, çok şükür sektörü ve dünyayı rahatlattı.”
Çiftçilerin, bol yağış sayesinde başarılı üretim yılı gerçekleştirdiğini belirten Kirişci, 2002’de 98 milyon ton olan bitkisel üretimin bu yıl rekor kırarak 127 milyon tonun üzerine çıkacağını söyledi.
Kirişci, tesisin istihdama ve üretime katkı sağlayacağına işaret ederek, bu tür girişimlerin “Türkiye Yüzyılı” hedefi açısından önemli olduğunu belirtti.
Vali Süleyman Elban da Çukurova’daki tarım ürünlerinin işletilip değerlendirilmesi açısından Limkon fabrikasının kapasitesini genişletmesinin önemli olduğu belirtti.
Limak Holding Onursal Başkanı Nihat Özdemir de toplamda 200 milyon liranın üzerinde bir yatırımla kurulacak yeni tesisin, ihracatlarını 2 katına çıkaracağını söyledi.
ABD ve Japonya gibi ülkeler de dahil toplamda 36 ülkeye ihracat yaptıklarını aktaran Özdemir, “Şirketimiz, ülkemizi en iyi şekilde temsil eden kalitede ürünler üreterek ihracatımızı daha da artıracaktır. Limkon olarak, bu yatırımla birlikte özellikle Güney Kore, Vietnam ve Hindistan pazarlarına da ihracat yapmayı hedeflemekteyiz.” dedi.
Özdemir, 6 ayda tamamlanmasını planladıkları tesiste çoğunluğu kadın çalışanlardan oluşan yaklaşık 50 kişiye istihdam yaratılacağını kaydetti.
Konuşmaların ardından Nihat Özdemir, Bakan Kirişci ve Vali Elban’a plaket verdi. Limkon Genel Müdürü İlker Güney de Nihat Özdemir’e plaket takdim etti. Daha sonra tesisin temel atma töreni yapıldı.
Törene, AK Parti Adana Milletvekilleri Ahmet Zenbilci ve Abdullah Doğru, Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütçü, AK Parti Adana İl Başkanı Mehmet Ay ve diğer ilgililer katıldı
Tarımsal yayım ve danışmanlık desteği 72 bin lira olarak belirlendi
Tarımsal yayım ve danışmanlık hizmeti sunan kuruluşlara, bir tarım danışmanı için 72 bin lira destek verilecek.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan “Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerine Destekleme Ödemesi Yapılması Hakkında Tebliğ” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Tebliğle tarımsal işletmelere danışmanlık hizmeti sunan kişi ve kuruluşların sorumlulukları, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esaslar belli oldu.
Tarımsal yayım ve danışmanlık desteklerine (TYDD) başvuran kişi ve kuruluşlara, ilgili yönergede belirlenen işletme sayısının yüzde 80’inin altına düşmemesi ve hizmet sunması koşuluyla bir tarım danışmanı için 72 bin lira ödeme yapılacak.
Bakanlıkça yetkilendirilerek tarımsal yayım ve danışmanlık hizmeti sunan, üretici örgütü, ziraat odası ve bunların şubeleri de dahil olmak üzere bünyelerinde çalıştırdıkları en fazla 5 tarım danışmanı için TYDD ödemesi yapılacak. Kişi ve kuruluşa her bir tarım danışmanı için yıllık 72 bin liralık destek, 12 aylık hizmet sunumu zorunluluğu saklı kalmak kaydıyla, 1 Haziran 2023’ten sonra 36 bin lira ve 15 Kasım 2023’ten sonra 36 bin lira olmak üzere iki dilim halinde Bakanlıkça belirlenen tarihlerde ödenecek.
‘Growtech, tarımda küresel gücümüzü gözler önüne serdi’
Antalya’da bu yıl 21’inci kez düzenlenen dünyanın en büyük örtü altı tarım (seracılık) sektörü fuarı Growtech’in Direktörü Engin Er, Hafta Başı Sohbetleri’nde uluslararası organizasyona ilişkin gözlemlerini aktarırken, “Stratejik sektörlerin başında gelen tarımda ülkemizin gücü ve küresel dünyadaki potansiyelimiz fuar sayesinde bir kez daha gözler önüne serildi” dedi.
● Başarıyla biten Growtech fuarının ülkemiz ve dünya tarım sektörü için önemi nedir?
Bu yıl 21’inci kez düzenlenen Growtech’te tarım profesyonelleri ve sektörün yerli yabancı büyük markalarını buluşturmanın heyecanını yaşadık.
27 ülkeden 571 katılımcı firmayı bir araya getirdi.
Growtech önemli bir uluslararası ticari platform haline geldi. “Keşfet, Büyüt, Kazan” mottosu ile profesyonel ziyaretçilere tarım sektöründeki inovatif yaklaşımları, teknolojileri, ürün ve hizmetleri keşfetme, işlerini büyütme ve daha fazla kazanma fırsatı sunduk. Stratejik sektörlerin başında gelen tarımda ülkemizin gücü ve küresel dünyadaki potansiyelimiz bir kez daha gözler önüne serildi.
YENİ ÜRÜNLER TANITILDI
● Fuara katılan firma sayısındaki önemli artış sizce neye bağlı?
4 gün boyunca 120’den fazla ülkeden 60 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırladık.
Growtech, tarım sektöründe referans fuarlardan biri haline geldi. Fuar boyunca alım heyetlerinin ikili ticari bağlantılar sayesinde yıllardır çok başarılı bağlantılara imza attığını memnuniyetle görüyoruz.
Örtü altı tarımda dünyanın en büyük fuarı Growtech; önde gelen tarım profesyonellerini buluşturdu. Fuarda tüm firmalar yeni ürünlerini tanıtma fırsatı buldu. Çiftçiler geniş katılım gösterirken, büyük ürünlerin bayileri, distribütör olmak isteyenler ve tarım sektörüne yatırım yapmak isteyen firmalar da fuarın ziyaretçileri arasındaydı.
Önümüzdeki yıl daha çok katılımcıyı daha geniş bir alanda ağırlamak istiyoruz.
● Growtech’in bu seneki etkinlikleri arasında neler öne çıktı?
Evet her yıl programı daha da geliştirmeye ve zenginleştirmeye devam ediyoruz. Growtech Fuarı’nda bu yıl da farklı etkinliklere ev sahipliği yaptık.
Tarımsal üretime katma değer katan ve sektörel farkındalık yaratan yenilikçi çalışmaları destekleyen Growtech’te Antalya Ticaret Odası işbirliği ile ATSO Growtech Tarım İnovasyon Ödülleri ve Antalya Teknokent organizasyonunda Bitki Islahı Proje Pazarı ve Kazanan Projeler Melek Yatırımcılarla Buluşuyor etkinlikleri gerçekleşti. Jürinin belirlediği farklı kategorilerdeki ödüller de sahiplerini buldu. Melek yatırımcılar etkinliği başarılı projelere fırsat sunan bir etkinlik oldu. Ayrıca değerli isimlerin sunumlarıyla renklenen “Tarım Sohbetleri” geleceğe yönelik ufuk açıcı paylaşımlara sahne oldu.
● Growtech Connect Platformu uygulaması neler sağladı?
DİJİTALLEŞMEYE yönelik bakış açımız ile Growtech Connect Platformunu geliştirdik. Katılımcı ve ziyaretçilerimize bu uygulamayla, yıl boyu işlerini geliştirme fırsatı sunuyoruz. Bu sayede platformu ile fuar sonrasında da gerçek zamanlı iletişim ve etkileşimi sağlayarak Growtech’ten aldıkları verimi artıracaklar. Katılımcılar, standını ziyaret eden kişilerin ve kuruluşların bilgilerine sahip olabilecek ve ziyaretçiler de katılımcılar ile ilgili detaylı bilgiyi mobil cihazları aracılığı ile kendi profillerine kaydedebilecekler. Platform fuar sonrasında da gerçek zamanlı iletişim ve etkileşimi sağlayarak verimi artıracak. Aynı zamanda bir diğer yeniliğimiz ise dijital katılımcı listemiz. Tüm katılımcılarımızın detaylı bilgilerini web sitemizde yayınlıyoruz. Bu sayede ziyaretçilerimiz fuar başlamadan önce katılımcılarımız hakkında daha fazla bilgi sahibi olabiliyor ve katılımcılarımıza mesaj gönderebiliyorlar. Fuar alanına gelmeden randevularını alıyorlar. Bu çalışmayla katılımcı ve ziyaretçilerimizin daha kolay ve sürdürülebilir ilişki kurmalarını amaçladık.
Şanlıurfa’da beyaz altın renkleniyor!
Harran Üniversitesi (HRÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Hasan Haliloğlu, öncülüğünde 3 yıl önce başlatılan “Doğal Renkli Pamukların Harran Ovası Koşullarında Performanslarının Belirlenmesi Projesi” devam ediyor.
Proje kapsamında yurt içi ve dışından temin edilen renkli ve beyaz pamuk tohumları, Harran Üniversitesi Osmanbey Yerleşkesi’ndeki deneme alanına ekildi. 14 renkli genotip ve 2 beyaz pamuk çeşidinin ekiminin yapıldığı çalışmada farklı tonlarda kahverengi ve açık yeşil renk pamuklar yetiştirildi. Böylece 2 genotipin bölgeye uyumlu olduğu belirlendi.
Doğal renkli pamukların bölgede ekiminin yaygınlaştırılması ve sanayide kullanılması için çalışma başlatıldı.
Doç. Dr. Haliloğlu, 3 yıl önce deneme amaçlı başlattıkları çalışmada 14 renkli genotip pamuktan bölgeye uyumlu 2’sini belirlediklerini söyledi.
TOHUMLAR ISLAH EDİLEREK EKİMİ YAYGINLAŞTIRILACAK
Bölgede doğal renkli pamuk yetiştirilmesi için üreticilere yönelik çalışmaların sürdüğünü belirten Doç. Dr. Haliloğlu, şöyle konuştu: “Tespit ettiğimiz 2 genotipten biri ülkemizde Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü tarafından tescil edilen Nazilli DT-15 çeşidi. Bu çeşit gerçekten bölgeye çok iyi uyum sağladı. Son derece güzel bir çeşit olarak görünüyor. Diğeri ise kahverengi tonunda bir genotipimiz. O da bölgemize son derece uyum sağlayarak iyi sonuçlar verdi. İleriki aşamada bu tohumlarımızı ıslah edip yaygınlaştırmayı düşünüyoruz. Renkli pamuk çok önemli bir sanayi ürünü çünkü tekstilde boya işlemi inanılmaz derecede pahalı ve çevreyi kirletiyor. Eğer biz bu renkli pamuğu biraz yaygınlaştırabilirsek boya masrafından kurtulmuş ve kumaş üretim maliyetini yaklaşık yüzde 50 azaltmış olacağız. En büyük sıkıntımız elimizde yeteri kadar tohumun olmamasıydı. Hasatla birlikte elimizde yeteri kadar tohum olacağına inanıyoruz. Tohumlarımızı ıslah edip çoğaltacağız. Arzu eden üreticilerimize veya firmalarımıza belli bir miktar tohum verebileceğiz.”
ÖNEMLİ TEKSTİL FİRMALARI TOHUM TALEBİNDE BULUNDU
Haliloğlu, bu yıl ekim yaptıkları ürünün hasadının tamamlanmasıyla ellerinde 200 dekar alanda ekilebilecek kadar tohum olacağını dile getirdi. Türkiye’deki önemli tekstil firmalarının kendilerinden tohum istediğini söyleyen Haliloğlu, şunları kaydetti: “Biz de gereken desteği verdik. Bunun yanında bazı üreticilerimiz de talepte bulundu. Renkli pamukta en büyük sorunlardan biri bitki boylarının uzun olması. Biz de buna göre çalışmalarımızı yaptık. Burada bitki boyunu belli bir düzeyde tutmak için kullanılan bitki büyüme düzenleyicisini farklı doz ve dönemlerde uygulayarak en uygun doz ve zamanı tespit etmek için bir yüksek lisans tez çalışması yaptık. Bu pamuktan iplik, daha sonra da kumaş elde edilmesinin nasıl olacağını araştırıyoruz. Bu sayede pazarda kendine uygun bir yer bulmasını umut ediyoruz.”
‘Yeter ki sen üret’
Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi günün özdeyişi anlamında ‘Sen üret yeter’ diyerek AKP’nin yeni dönem vizyonunu ve yapılan köklü değişim ve ilkelerini, tarım ve gıdanın stratejik önemini, Kadıköy’de DSİ binasında gazetecilere ve STK’lara bir kez daha açıkladı. ‘Güvenilir Ürün Platformu’nun ‘Tarım Varsa Hayat Var’ projesi altında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Prof. Kirişçi, konuşmasında şu başlıklar üzerine bilgi verdi:
Yeni Destekleme Modeli, Dijital tarım, Sözleşmeli Tarım, Arazinin Mülkiyet ve Kullanım Hakkının Ayrıştırılması, Küçük Aile İşletmelerinde Hayvancılık Desteği, Üretici Birliklerinin Derecelendirilmesi, Gelir Koruma Sigortası, Kent Tarımı, Arz Güvenliği, Su Yönetimi, Meraların Korunması, Pilot Köyler, Tarım Orman Gençlik Konseyi, Yeminli Tarım Müşavirliği…
Bunların bir kısmında uygulama başlamış, bir kısmında teknik çalışmaların tamamlandığını ama uygulamaya geçilmesi için bazı konularda kanun değişikliği gerektiğini hatırlattı… AKP’nin 20 yılda neler yaptığını da özetledi:
“Tarım arazilerinin bölünmesini önledik, büyük ovaları koruma alanı ilan ettik. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile 92 milyon dekarlık 429 ovayı büyük ova kapsamına aldık.”
Bakan o kadar çok konudan söz etti ki hacmi bu sayfayı tam kaplar. Bunların çiftçiye köylere TIR’larla gidilerek anlatılacağını söyledi.
Eleştirilere karşın tarım sektörünün 19 yılın 15’inde büyüme gösterdiğini anlatırken Kirişçi, çiftçiler için “eli öpülesi” deyimini kullandı. Tarımsal hasılanın, 2002’de 25.1 milyar dolardan yüzde 78.1 artışla 2021’de 44.7 milyar dolara yükseldiğini anlattı.
“Tarımsal ihracatta dikkate değer bir artış trendi içindeyiz” derken, yıl sonu itibarıyla tarım-gıda ürünleri ihracatının 30 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini belirtti.
DİJİTAL DÖNÜŞÜM
“Çiftçilerimize 1 Ekim’den itibaren ÇKS’ye e-Devlet Kapısı’ndan erişim imkânı sağladık. Bugün itibarıyla çiftçilerimiz, e-Devlet üzerinden ÇKS belgesi oluşturdu. Bürokrasiyi azaltarak yaklaşık 2.2 milyon emek, zaman ve para tasarrufu sağladık.
‘Tarım Cebimde’ mobil uygulamasının fazlandırılmış yazılım geliştirme sürecinde son aşamaya gelindi, tarımsal destekleme sistemini değiştirdik ve ödemeleri öne çektik, destekler nakit olarak değil, Ziraat Bankası kartlarına yükleniyor.
Bitkisel üretimimizin 2022 yılında 127.6 milyon tona ulaşmasını bekliyoruz ki bu rakam bitkisel üretimde tüm zamanların rekoru olacaktır.
‘Sen Üret Yeter’ vizyonumuz gereği çiftçimizin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Bitkisel üretimde olduğu gibi hayvansal üretimde de net ihracatçı konumdayız.
Topraklarımız kadar, 462 bin kilometrekarelik ‘Mavi Vatan’ımız da tarımsal zenginliğimizdir.
DİKİLİ’DE JEOTERMAL OBS
İzmir Dikili’de Avrupa’nın en büyük jeotermal ısıtmalı Tarıma Dayalı İhtisas OSB’sinin inşaatı devam etmektedir.
Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla geliştireceğimiz Kırsal Yerleşim Modeli ile kırsalda gelişigüzel ve plansız bir yapılaşmanın önüne geçmek istiyoruz.
Üreticilerimizin bilgi ve tecrübesini de uluslararası alanda katma değere dönüştüreceğiz.”
Kirişçi’nin açıklamaları sırasında yanında yardımcıları Ebubekir Gizligider ve İbrahim Yumaklı da yer aldı.
SUYU YENİDEN KAZANMAK
KİRİŞÇİ, “Su kaynaklarımızın korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi, verimli ve ihtiyaç önceliklerine uygun olarak sürdürülebilir bir şekilde kullanılması ve kullanılmış suların tekrar kazanılması amacıyla yeni bir çalışma başlattık” dedi.
GÜNÜN SÖZÜ
“ÜLKEMİZDE kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri durmuyor, durdurulamıyor, çünkü gerekli önlemler alınmıyor. Şiddetin önlenmesi, kadın cinayetlerinin durdurulması için bir kez daha ‘Yasalara dokunma! Uygula!’ diye haykırıyoruz.” Av. Nazan MOROĞLU
MECLİS ÜYELERİ İSYANDA
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Meclisi, 22 Kasım 2022 günü toplandı. Meclis gündem ve rapor sayısı 174; raporların toplam sayfa sayısı 540 sayfa, ekleri hariç. Bir İstanbullu olarak insan merak ediyor; hangi meclis üyesi 540 sayfa raporu okudu? Bir görüş oluşturdu; olumlu ya da olumsuz oy kullanacağına karar verdi? Kaldı ki bu raporlar CHP Grubu’nda konuşulurken, basılı ya da mail ortamında CHP İBB Meclis üyelerine ulaşmamıştı. Dolayısı ile raporlar ile ilgili soru soran da yoktu.
Aslında şu oldu. Kısaca biz CHP Grup Yönetimi ve İmar Komisyonu Üyeleri olarak neye ‘evet’ denilecek, neye ‘hayır’ denilecek yönünde karar aldık; size sadece kararlara uymak kalıyor, dendi! Bu raporların meclis üyelerine zamanında ulaştırılması İBB’yi yönetenlerin görevi. Daha sonra öğrendik ki AKP Grubu’na da zamanında ulaştırılmamış. Zaman zaman bu konuyu gündeme getiririz ama kimsenin umurunda olmuyor. Örneğin Alman yerel yönetimlerinde böyle bir uygulama var mıdır, merak ettik.
BİLİYOR MUSUNUZ?
YEREL ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlenen haberlere göre, 1 Ocak 2022 – 23 Kasım 2022 arasındaki dönemde erkeklerin en az 296 kadını öldürdüğünün ve 715 kadını da yaraladığının ortaya çıktığını…
CHP Gaziantep Milletvekili Opr. Dr. Bayram Yılmazkaya’nın “Dünyanın birçok ülkesinde fiyatı düşürülen internete Türkiye’de yüzde 70 zam kabul edilebilir değildir. Finlandiya’da bedava olduğunu biliyor musunuz?” açıklamasını yaptığını…
İzmir'de çiftçiler ani iklim olaylarına karşı uyarılacak
İZMİR Büyükşehir Belediyesi ani iklim olaylarına karşı üreticileri günler öncesinden uyaran ‘İzmir Tarımı’ mobil uygulamasını devreye aldı. Erken uyarı sistemiyle üreticilere meteorolojik bilgilerin yanı sıra ekim, dikim, hasat zamanıyla ilgili bilgiler ve sulama ve ilaçlama önerileri de sunulacak.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarımdaki verim kaybını önlemek için ‘İzmir Tarımı’ mobil uygulamasını devreye aldı. Uygulama iklim krizinin sonucu olarak ortaya çıkan ani hava olaylarına karşı üreticileri uyarıyor. Ayrıca üreticiler ekim, dikim, hasat zamanı, sulama ve ilaçlama ile ilgili bilgiler de alabiliyor. Çiftçilerin ‘İzmir Tarımı’ uygulamasını telefonlarına indirdikten sonra tarlalarının ada ve parsel bazındaki konumlarını da girerek uygulamaya üye olmaları gerektiğini ifade eden İzmir Büyükşehir Belediyesi Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Ata Temiz, “Uydu Türkiye’nin üzerinden üç günde bir geçiyor. Üç gün içerisinde tüm verileri alıyoruz ve sistemden çiftçilere gönderiyoruz” dedi.
‘BU SİSTEM SAYESİNDE ÖNCEDEN ÇİFTÇİYE BİLGİ VERİYORUZ’
Yağış, don, hastalık zamanı gibi birçok veriyi erken uyarı sistemi ile üreticilere ulaştırdıklarını aktaran Ata Temiz, şöyle konuştu: “Toprak sıcaklığı, toprak nemi gibi bilgiler de sistemde mevcut. 30 santime kadar toprak nemini veriyoruz. Böylece çiftçi ne zaman, ne kadar sulama yapması gerektiğine sistem üzerinden ulaşabiliyor. İlaçlama zamanı da önemli. Rüzgar hızını hesaplayarak ilaçlama zamanlarını verebiliyoruz. Çiftçi tarlanın üzerinden geçecek bulutun bölgeye kaç kilometre uzaklıkta olduğu, kaç dakika veya kaç saat sonra tarlaya ulaşacağı ve bırakacağı yağış miktarı bilgisine de ulaşabilecek. Böylece ektikleri ürünle ilgili tüm detayları alıp, hasat zamanına kadar sağlıklı şekilde üretim ve hasat yapabilecek. Örneğin Ödemiş’te en çok ekilen ürün olan patates, don olayından fazla etkileniyor. Bu sistem sayesinde önceden çiftçiye bilgi veriyoruz. Onlar da gün içerisinde tedbir alarak, oluşacak zararın önüne geçebilecek.”
‘ÜRETİCİ DOĞRU BİLGİYE HIZLI ŞEKİLDE ULAŞACAK’
İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Şevket Meriç de iklim krizinin verdiği zararı en aza indirme konusunda uygulamanın birçok faydasını göreceklerini belirterek, “Üretici doğru bilgiye hızlı bir şekilde ulaşacak. Doğru bilgiye zamanında ulaşması, gıda arzında da olabildiğince az kayıp yaşanmasını sağlayacak. Belediyemiz ve başkanımız Tunç Soyer’in ortaya koyduğu ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ vizyonunun iki temel ayağı var. Biri kuraklık, diğeri ise yoksullukla mücadele. Bu sistem her iki amaca da hizmet ediyor. İklim kriziyle ilgili felaketlerin önüne bir parça geçilmesini sağladığı gibi aynı zamanda doğru hasadın doğru zamanda yapılabilmesinin de önünü açıyor. İzmir Tarımı uygulaması, yoksulluğa karşı mücadelede de bizim destekçimiz olacak. Zamanında elde ettiğimiz ürün tüketiciye çok daha sağlıklı ve aracısız, uygun fiyattan ulaşacak” dedi.
‘DAHA BİLİNÇLİ TARIM YAPACAĞIZ’
Ödemiş Demircili Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nde çalışan gıda mühendisi Özlem Tekin Kaya ise “Bölge çiftçileri, üreticileri açısından bunun yaygınlaşması önemli. Erken don olayı yaşanıyor, yağmur oluyor. Önceden tahmin edilemediği için hasat yapmak zorunda kalınıyor. Ürünler ziyan oluyor. Bu sayede üretici daha bilinçli tarım yapacak” ifadelerini kullandı.
Üretici Hakan Baş, ‘İzmir Tarımı’ uygulamasının çiftçiler için oldukça olumlu sonuçlar doğuracağını belirterek, araziden en yüksek verimi alabileceklerini belirtti. Çiftçi İbrahim Çavuş da artık daha bilinçli şekilde tarım yapacaklarını söyledi.
‘SU TASARRUFU SAĞLANACAK’
Sistem sayesinde tarımsal üretim alanlarında sağlıklı meteorolojik veriler elde ediliyor. Uydudan alınan veriler ile üreticiler, arazilerine yönelik sıcaklık, hava nemi, yağış miktarı, rüzgar hızı ve yönü, toprak sıcaklığı, güneşlenme, toprak nemi gibi bilgilere sahip oluyor. Uygulama ile arazideki buharlaşma hesaplanabiliyor. Ayrıca toprak nemi de ölçülüyor. Böylece dekar başına ne kadar su verilmesi gerektiği hesaplanabiliyor. Zararlılara karşı erken uyarılar, ilaçlama ve sulama önerileri de sistem sayesinde öğrenilecek. Doğru zamanda yapılacak sulama ve ilaçlama ile tasarruf da sağlanacak. Tüketiciler de daha sağlıklı gıda ile buluşacak. Erken Uyarı Sistemi içerisinde 15 tane uyarı bildirimi yer alıyor. Günlük, haftalık, saatlik veriler sistem üzerinden paylaşılıyor. Çiftçilerin kayıt olduktan sonra erken uyarı sisteminden yararlanmak için uyarı bildirimlerini açmaları gerekiyor.
“Antalya’da ranta açılan tarım arazileri deprem riski altında”
Antalya’da Kumluca ilçesi açıklarında, 2 Kasım’da meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki deprem, kentin birçok noktasından hissedildi. Sarsıntının ardından Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, depremin odak noktası Kumluca’nın zemin sıvılaşması bakımından riskli olduğunu ve depremin büyüklüğünün zeminin yapısına göre daha da yükselebileceğine ilişkin uyarıda bulundu.
Kumluca’nın zemininden dolayı çok riskli bölgede olduğunu belirten Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şube Yönetim Kurulu üyesi Atakan Yüklü, “Kumluca sıvılaşmanın çok yüksek olduğu bir nokta. Yer altı suyu seviyesi çok yüksek. Toprakta 1 metre sonra suya giriyorsunuz. Böyle bir zeminde yüksek katlı binalarımız var. Deprem dalgası bu zemine vurduğu zaman içerideki suyu boşaltıyor ve bina suyun içerisine gömülüyor” diye konuştu.
‘KALKAN DEPREMİ SERİK’İ VURDU’
Sıvılaşmanın Antalya’daki sahil bölgelerinde yerleşim alanları için riskli bir durum olduğunu kaydeden Yüklü, “Beklediğimiz Akdeniz depreminde oluşacak deprem dalgaları suya doygun zeminlerde bize sıvılaşmayı gösterecektir. Yıkımın en büyüğü de bu şekilde olacaktır. Bu depremin Alanya’da hissedilmesinin sebebi de yine sıvılaşmayla alakalı. 1969 yılında Kalkan açıklarında bir depremde Serik’teki Silyon Antik Kenti etkilenmiş” dedi.
Zeminin depremi büyütme etkisini çalışmalarıyla ortaya koyduklarını dile getiren Yüklü, “Zemininizin durumunu öğrendiğiniz zaman korkunuzun olmaması gerekiyor. Binamızı yapmadan önce jeofizik etüdünü yaptırıp zeminin sıvılaşıp sıvılaşmayacağını görmek gerekiyor. Alüvyon zeminlerde Kumluca, Demre, Finike’nin sahil kısmı Aksu ve Serik’in sahil kısımları buralar alüvyonlu tarım toprakları. Ürün yetişmesi gereken yerlere dikilen binalar sıvılaşmadan kötü şekilde nasibini alırlar. Bu bölgelerin hepsi risk altındadır. Ne yazık ki biz gevşek zeminlere yüksek katlı binalar yapıyoruz” diye konuştu.
‘BİNALARIN KONTROL EDİLMESİ GEREK’
Atakan Yüklü, 2000 yılı öncesi yapılmış tüm binaların kontrol edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Jeofizik mühendisleri binanın röntgenini çekerek binanın çürük olup olmadığını belirleyebiliyor. ‘Çök, kapan, tutun’ diye eylemimiz var. Bu eylem öncesinde binanıza güvenmeniz gerekir. Binanın içinde çöktünüz, kapandınız bunun amacı oda içerisindeki eşyadan korunmak içindir. Ancak çürük binada bu eylemi gerçekleştirmenin bir yararı olmayacaktır” dedi.