25.11.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

E-Tarım’ı çöpe attılar şimdi de Tarım Cebimde!

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’nin tarımın dijitalleşmesi için 2023 yılında uygulamaya alacaklarını açıkladığı ‘Tarım Cebimde’ uygulaması, Bekir Pakdemirli döneminde 2 milyon lira harcanarak hazırlanan ‘E-Tarım’ uygulamasına ne oldu sorusunu gündeme getirdi.

Bilindiği üzere Bekir Pakdemirli’nin Bakanlığı döneminde yapılan 3’üncü Tarım Şurasında ‘tarımda dijitalleşme’ konusunda hedefler ortaya konurken, bu çerçevede 2020 yılında ‘E-Tarım’ uygulaması hayata geçirilmişti. Çiftçinin birçok işlemini yapabileceği ‘E-Tarım’ uygulamasının tanıtımı da bizzat dönemin Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından kapsamlı bir şekilde yapılmıştı. Söz konusu ‘E-Tarım’ uygulamasının yazılımına 2 milyon lira harcanırken, geçtiğimiz yıl Bakanlık domainlerinin hacklenmesinin ardından E-Tarım uygulamasına da bir daha girilemez oldu.

 

2019-2020 yılında 2 milyon lira harcanarak hazırlanan ve dönemin Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından tarımın dijitalleşmesi konusunda önemli bir adım olarak gösterilen E-Tarım uygulaması, Bakanlık domainlerinin hacklenmesinin ardından sessiz sedasız uygulamadan kaldırılması dikkat çekti.

 

E-TARIM’I ÇÖPE ATTILAR ŞİMDİ DE TARIM CEBİMDE UYGULAMASI!Tarım Bakanı Vahit Kirişçi’nin, Bekir Pakdemirli döneminde tarımın dijitalleşmesi için milyonlar harcanarak hazırlanan E-Tarım uygulamasını bir tarafa bırakarak, ‘Tarım Cebimde’ adında farklı bir isimle yeni bir uygulamanın yazılımını yaptırması anlamlı bulunurken, dijitalleşme adı altında Bakanlık imkanlarının nasıl hoyratça kullanıldığını da gözler önüne serdi. Kirişçi’nin, ‘Tarım Cebimde’ uygulamasını, Bakanlıkta sanki daha önce dijitalleşme konusunda hiçbir çalışma yapılmamışta ilk kez kendi döneminde yapılıyormuş gibi sunması da yaşanan çelişkiyi ortaya koyuyor.  

MİLYONLAR HARCANARAK YAPTIRILAN E-TARIM NEDEN KULLANILAMIYOR?

Tarım ve Orman Bakanlığında, 2020 yılında uygulamaya alınan ve çiftçi, vatandaş ile firmalara yönelik tüm işlemleri tek çatı altında toplayan, çok fonksiyonel E-Tarım uygulamasına, geçtiğimiz yıl Bakanlık domainlerinin hacklenmesinin ardından bir daha ulaşılamadığı kaydedilirken, bu konunun kamuoyundan özellikle gizli tutulduğu ifade ediliyor. 2 milyon lira verilerek hazırlattırılan ve tarımın dijitalleşmesi konusunda çok fonksiyonel olan yazılımın neden kurtarılamadığı bilinmezken, Vahit Kirişçi’nin de E-Tarım uygulamasını unutturarak dijitalleşmede ‘Tarım Cebimde’ isminde yeni bir uygulama ve yazılımı gündeme getirmesi anlamlı bulunuyor.

Seracılık Mükemmeliyet Merkezi'nde 4 ayda 550 ton domates üretildi

Seracılık Mükemmeliyet Merkezi'nde 4 ayda 550 ton domates üretildi

Sakarya Büyükşehir Belediyesince hayata geçirilen topraksız jeotermal ısıtmalı Seracılık Mükemmeliyet Merkezi’nde 4 ayda 550 ton domates hasadı yapıldı.

Belediyeden yapılan açıklamaya göre, 53 bin metrekare alanda faaliyete geçen merkezde hasat devam ediyor.

Dünyanın değişen ve gelişen tarımsal üretim modellerine öncü nitelikte dizayn edilen Seracılık Mükemmeliyet Merkezi’nde ilk hasattan itibaren geçen 4 aylık süreçte 550 ton domates üretildi.

Jeotermal kaynakların tarımsal üretimle entegre edildiği merkezde üretilen domatesler, daha sonra iç piyasada tüketicilerle buluşuyor.

Yıl boyu sürecek hasatta 1250 ton domates rekoltesi hedefleniyor.

Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, topraksız jeotermal ısıtmalı Seracılık Mükemmeliyet Merkezi’nin Türkiye’de model olduğunu kaydetti.

Yüce, “Şehrimizde üretim kültürünü yaygınlaştırmaya, tarımı teknolojiyle entegre ederek maksimum verimlilik oluşturmayı sürdüreceğiz. İnşallah Sakarya tarımsal üretimde marka şehirlerden biri olmaya devam edecek.” ifadelerini kullandı.

Hollanda Büyükelçisi Wijnands, Vali Yazıcı'yı ziyaret etti

Hollanda Büyükelçisi Wijnands, Vali Yazıcıyı ziyaret etti

VALİ Ersin Yazıcı, Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi Joep Wijnands ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti. Vali Yazıcı, 2022 yılında Antalya’yı yarım milyona yakın Hollandalı turistin ziyaret ettiğini vurguladı.

Ziyarette Vali Yazıcı ve Büyükelçi Wijnands, Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkileri değerlendirdi. Valilik Şeref Defteri’ni imzalayan Büyükelçi Wijnands, turizm ve tarım başta olmak üzere her konuda ilişkileri daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini belirtti.

Vali Yazıcı, Düzce’de yaşanan deprem için geçmiş olsun dileklerini ileten Büyükelçisi Wijnands’a, 1999 yılında yaşanan büyük düzce depreminde Hollandalı gönüllü kurtarma ekiplerinin Düzceli vatandaşlar tarafından hala iyilikle yad edildiğini söyledi.

‘VATANDAŞLARIMIZ ANTALYA’YI ÇOK SEVİYOR’

Antalya’ya 2’nci kez geldiğini belirten Büyükelçi Wijnands, “Antalya’ya gelmek her zaman güzel, bu şehri görmek ziyaret etmek bizim için her zaman büyük bir keyif. Antalya’da gerçekleşen uluslararası arenadaki en büyük fuarlardan biri olan Growtech’i ziyaret etmek için buradayız. Hollanda tarım yönü güçlü bir ülke o yüzden buraya yeni iş fırsatlarını değerlendirmek ve yeni iş birlikleri yapabilmek maksadıyla geldik. Tarım müşavirimiz ve ekonomi daire başkanlarımızı da yanımızda getirdik. Tarım bizim için en büyük iş alanlarından bir tanesi yaklaşık olarak 25 şirketimizde Growtech 2022 Fuarı’nda yer alacak. Antalya’da yat alanında da faaliyet gösteren bir firmamız bulunuyor. Bunun dışında da Hollandalı vatandaşlarımız Antalya’yı çok seviyor ve tatil için tercih ediyor” dedi.

‘YARIM MİLYONA YAKIN HOLLANDALIYI AĞIRLADIK’

Antalya’nın tarım ve turizm kenti olduğunu belirten Vali Yazıcı sözlerine, “Bu şehir adeta kutsanmış. Tüm güzellikler bu şehirde bir araya gelmiş” diyerek başladı. Vali Yazıcı, “Antalya tam bir tarım ve turizm kenti. Tarımda da turizmde de Türkiye’ye liderlik eden bir şehiriz. Örtü altı üretimde Türkiye’nin yüzde 63’lük ihtiyacını Antalya karşılıyor. Burada üretilen domates, biber, patlıcan, salatalık, kabak gibi ürünlerin tüm Türkiye’ye dağıtımı gerçekleştiriliyor. Bununla birlikte Türkiye’nin en büyük tohum ve fide üreticileri Antalya’da, artık tohumlarımızı kendimiz üretebiliyoruz. Aynı zamanda Antalya dünya standartlarında ki tarım ürünlerini tüm dünyaya ihraç ediyor” dedi. Antalya’yı bu yıl yarım milyona yakın Hollandalı misafirin ziyaret ettiğini belirten Vali Yazıcı, şöyle konuştu;

“Antalya’nın en iyi turizm sezonlarından birini yaşıyor. 500 bine yakın Hollandalı misafirimizi ağırladık ve ağırlamaya da devam edeceğiz. Bu yıl şehrimizi Rusya, Almanya, İngiltere, Polonya’nın ardından Hollandalı turistler 5’nci sırada ziyaret ederek, yarım milyona yaklaştı. Biz dünya tarafından bilinen bir turizm şehriyiz. İşimizi çok iyi yaptığımızı düşünüyoruz. Allah bize kum, deniz ve güneşi vermiş ama biz de insanlar olarak bu nimetleri güzel şekilde değerlendirerek en üst düzeyde hizmet sunuyoruz. Kendimizi de Türkiye içinde turizmin başkenti olarak tanımlıyoruz.”

Vali Yazıcı, Antalya’nın turizmin başkenti olduğunu ve bu başkentte turizm hizmetinin en kaliteli şekilde verildiğini vurguladı. Ziyaretin sonunda Hollanda Ankara Büyükelçisi Joep Wijnands, İstanbul’da yaşanan terör saldırısı için geçmiş dileklerini iletti. Heyete geçmiş olsun dilekleri ve ziyaretleri için teşekkür eden Vali Yazıcı, terörün dünyanın ortak sorunu olduğunu söyledi. Görüşmenin sonunda Büyükelçi Wijnands, Vali Yazıcı’ya koordinasyonu ve iş birliği için teşekkür etti.(DHA)

Hatay, topraksız tarımda 17 ülke şehirleri arasında birinci

Hatay, Norveç’te 17 ülkeden şehirlerin bulunduğu Çin-Avrupa “Yenilikçi yeşil ve akıllı şehirler” projesinde en başarılı şehir seçildi.

Hatay, topraksız tarımda 17 ülke şehirleri arasında birinci

Hatay Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Daire Başkanlığının yürüttüğü projede geleneksel tarım dışında akuaponik (sucul yetiştiricilik) sisteminin entegrasyonu ile bitkisel üretim gerçekleştiriliyor. Akuaponik teknikte balık atıkları bitkiler için biyolojik gübre kaynağı olarak kullanılıyor ve bitki köklerinin de balık havuzu için doğal filtre görevini sağlamasıyla elde ediyor.

 

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Avrupa Birliği’nden 17 ülkeye topraksız tarım konusunda destek verildiğini ve kendilerinin yaptığı projenin birinci geldiğini belirterek, “Dünya gerçekten de bizim istemediğimiz yöne doğru gidiyor. Dünya nüfusu 8 milyara dayandı ve teknoloji geliştikçe hava kirliliği, ozon tabakasının delinmesi ve yağış rejimlerinin değişmesi insanları ne nüfustan dolayı hem yağış rejimlerinin değişiminden dolayı insanları yeni arayışlara itti. Avrupa artık yeşil şehirler istiyor ve üretimde çeşitlilik istiyor. Tamamen organik ürünlerin yetiştirilmesinde çaba sarf ediyor. Bu çerçevede Avrupa Birliği’nden 17 ülkeye topraksız tarım konusunda destek verildi. Her ülke kendisi bu proje yaptı. Türkiye’den de Hatay yaptı. Park ve Bahçe Daire Başkanlığında güzel bir sera kurarak topraksız tarım yaptık. Burada hem çeşitli çiçekler hem de sebze üretiyoruz. Üretmemiz gereken zamanın 5’de 2’lik diliminde verim aldık. Bir marulu 50 günde yetiştireceksiniz biz onu 20 günde toplanacak hale getiriyoruz. Yapılan tek şey balık, su ve fide” dedi.

 

Toprak olmadığı için parazit, mantar ve bakteri ile karşılaşılmadığını belirten Başkan Savaş, “Bu yetiştiriciliği çok önemsiyorum. Çünkü toprak olmadığı için, topraktaki parazit, mantar ve bakteri ile karşılaşmıyorsunuz. Ekstra ilaç ve gübre koyma derdiniz olmuyor. Bu projede Hatay olarak bu işi en iyi uygulayan şehir seçildiğimiz için mutluyuz. Bunu Hatay çapına dağıtmak istiyoruz. 17 ülke içerisinde birinci olmak hepimiz için gurur verici bir şey. Ama bunun yanında insana faydalı olacak bir proje içerisinde ön saflarda olmak bizi çok mutlu etti” diye konuştu.

 

Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Murat Bayram ise birçok çeşit sebze ve çiçek denediklerini ve başarılı olduklarını belirterek “projemiz aslında topraksız tarım üzerine kurulu. Tamamen bakteri ve virüslerden arındırılarak, saf su ile kapalı bir sistem içerisinde bitki yetiştirmeye çalışıyoruz. Aslında burası bizim için büyük bir laboratuvar, sadece bir üretim alanı değil, birçok bitkiyi deniyoruz. Şu ana kadar kıvırcık marul, reyhan türleri, çeri domates, salatalık ve mevsimlik çiçekler de başarılı olduk. Daha önce denenmeyen lale ve sümbül soğanlarını da denedik ve başarılı olduk” dedi.

 

Norveç Yaşam Bilimleri Üniversitesi SiEUGreen projesinin koordinatörü Prof. Sjur Baardsen’de, “Projede bulunan ülkeler arasında Hatay’da var, burada olduğum için çok mutluyum. Burada farklı endemik bitkiler ve tarihi yerler, eserler gördüm” dedi.

Birleşik Kamu-İş: Ocak-Kasım Döneminde Sebze Fiyatları Yüzde 434,3 Oranında Arttı

Birleşik Kamu-İş, kasım ayına ilişkin ‘Halkın Enflasyonu’ raporunu yayınladı. Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, “Yanlış ekonomik ve tarımsal politikaların gıda fiyatlarında yol açtığı artış, ülkedeki açlık riskini giderek büyütüyor. Gıdaya erişimi zorlaştıran fiyat artışları, vatandaşları yetersiz ve sağlıksız beslenmeye zorluyor… Ocak-kasım döneminde sebze fiyatları yüzde 434,3 oranında artış gösterdi. Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 122,5, diğer gıda fiyatları ise yüzde 128,9 oranında zamlandı” açıklamasını yaptı.

Birleşik Kamu-İş, kasım ayına ilişkin ‘Halkın Enflasyonu’ raporunu bugün yayınladı. Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:

“KASIMDA BİR ÖNCEKİ AYA GÖRE YÜZDE 4 ORANINDA ARTIŞ KAYDEDİLEN GIDA FİYATLARINDAKİ 11 AYLIK ARTIŞ İSE YÜZDE 119,1’İ BULDU”

” Merkez Bankası’nın Eylül 2021’de faiz indirimine başlayarak tetiklediği bugün içinde bulunulan yüksek enflasyon süreci, dar ve sabit gelirlileri yoksullaştırmaya devam ediyor. Halkın günlük harcamalarının en büyük kısmını oluşturan gıda fiyatlarındaki yükseliş kasım ayında da devam etti. Kasımda bir önceki aya göre yüzde 4 oranında artış kaydedilen gıda fiyatlarındaki 11 aylık artış ise yüzde 119,1’i buldu. Kamuda çalışanların ve kamu emeklilerinin ücret ve aylıklarının enflasyon farkları da dahil yüzde 85,6 oranında arttığı, geçen yıl eylül ayından bu yana gıda fiyatlarındaki birikimli artış ise yüzde 208,8 oldu.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge birimi KAMUAR’ın, fiyatlarını Ankara‘daki marketlerden düzenli olarak derlediği ve halkın en fazla tükettiği 64 temel gıda maddesinden oluşan bir sepeti esas alarak hazırladığı gıda fiyatları endeksinin Kasım 2022 sonuçları açıklandı. Araştırmayla gelirinin büyük bölümünü gıdaya ayırmak zorunda olan ve enflasyona karşı herhangi bir koruması bulunmayan dar ve sabit gelirlilerin, ücretlilerin ve yoksulların yaşadığı gerçek enflasyonun boyutunun tahmin edilmesi amaçlanıyor.

“YANLIŞ EKONOMİK VE TARIMSAL POLİTİKALARIN GIDA FİYATLARINDA YOL AÇTIĞI ARTIŞ, ÜLKEDEKİ AÇLIK RİSKİNİ GİDEREK BÜYÜTÜYOR”

Yanlış ekonomik ve tarımsal politikaların gıda fiyatlarında yol açtığı artış, ülkedeki açlık riskini giderek büyütüyor. Gıdaya erişimi zorlaştıran fiyat artışları, vatandaşları yetersiz ve sağlıksız beslenmeye zorluyor. Uzmanlar, bu durumun önemli sağlık sorunlarına yol açma riski taşıdığını belirtiyor. Son bir yılda kamu çalışanları ve kamu emeklilerinin ücret ve aylıkları, enflasyon farkları da dahil yüzde 85,6 oranında arttı. Asgari ücretteki artış yüzde 94,6 oldu, işçi ve bağımsız çalışanların emekli aylıkları ise yüzde 78,61 oranında arttı. Faiz indirimleriyle Türkiye‘nin yıllarca sürecek bugünkü enflasyon sarmalına sürüklendiği eylül ayında 100 liraya satın alınan bir gıda sepeti için bu yıl kasım ayında 309 lira ödemek gerekirken kamu çalışanı ve emeklisinin Eylül 2021’deki 100 liralık geliri bugün 185,6 lira, asgari ücretlininki 194,6 lira, işçi ve bağımsız çalışan emeklisininki ise 178,6 lira oldu.

“KASIM AYINDA SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ İLE YUMURTA GRUBU FİYATLARI İSE YÜZDE 10 ORANINDA YÜKSELDİ”

Kasımda, gıda fiyatlarındaki artışta bütün harcama gruplarında yaşanan yüksek oranlı zamlar belirleyici oldu. Bu orana en büyük katkıyı ise süt ve süt ürünleri, sebze ve bakliyat fiyatları yaptı.

Ekmek, pirinç, un, bulgur fiyatları, kasımda bir önceki aya göre yüzde 2,7 oranında artış kaydetti. Et ve balık grubu fiyatlarında, kırmızı et fiyatlarındaki artışa rağmen tavuk eti fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle yüzde 1,4 oranında düşüş yaşanan kasım ayında süt ve süt ürünleri ile yumurta grubu fiyatları ise yüzde 10 oranında yükseldi. Yağ fiyatlarında ise yüzde 2,3 oranında artış oldu. Meyve fiyatlarının yüzde 2,5 oranında arttığı kasımda sebze fiyatlarında, bir önceki aya göre ortalama yüzde 13,1 oranında artış yaşandı. Bakliyat fiyatlarının yüzde 5 arttığı kasımda salça, zeytin, bal, çay, tuz ve benzeri gıda maddelerinden oluşan diğer işlenmiş gıda fiyatlarında ise yüzde 0,4 oranında artış kaydedildi.

Böylece, vatandaşlar mevcut gıda tüketim alışkanlıklarına göre seçilen 64 gıda maddesinden oluşturulan gıda sepetini satın alabilmek için kasımda, bir önceki aya göre yüzde 4 oranında daha fazla para ödedi.

“OCAK-KASIM DÖNEMİNDE SEBZE FİYATLARI YÜZDE 303,7 ORANINDA ARTTI”

Türkiye’nin üç haneli enflasyonlara doğru hızla gittiği bu yılın ilk 11 aylık döneminde gıda fiyatlarındaki artış ise üç haneli oranlara çıkarak yüzde 119,1 oldu.

Ocak-kasım döneminde ekmek, pirinç, un, bulgur, makarna fiyatları yüzde 120,6 oranında arttı, et ve balık fiyatları yüzde 57,4; süt, süt ürünleri ve yumurta fiyatları yüzde 91,7, yağ fiyatları yüzde 38,9, meyve fiyatları yüzde 121,8, sebze fiyatları yüzde 303,7 bakliyat fiyatları yüzde 68,6, diğer gıda maddelerinin fiyatları da yüzde 112,4 oranında arttı.

“VATANDAŞLAR, KASIM 2021’DE 100 LİRAYA DOLAN BİR GIDA SEPETİ İÇİN BU YIL AYNI AY 267,4 LİRA ÖDEMEK ZORUNDA KALDILAR”

Gıda fiyatlarında, yıllık olarak ise (Kasım 2021’e göre) yüzde 167,4 oranında artış gözlendi. Diğer bir ifadeyle vatandaşlar, Kasım 2021’de 100 liraya dolan bir gıda sepeti için bu yıl aynı ay 267,4 lira ödemek zorunda kaldılar. Bu yıl kasımda, geçen yılın aynı ayına göre ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 167,1, et-balık fiyatlarında 84,6, süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 153,2 oranında artış oldu. Bir yıl öncesine göre yağ fiyatları yüzde 87,7 oranında arttı. Meyve fiyatları yüzde 239,3, sebze fiyatları ise yüzde 434,3 oranında artış gösterdi. Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 122,5, diğer gıda fiyatları ise yüzde 128,9 oranında zamlandı.

Tarımsal girdi maliyetleri ve tarım ürünü üretici fiyatlarındaki artışlar, gıda fiyatlarındaki yıllık artışın önümüzdeki aylarda da üç haneli oranlarda kalmaya devam edeceğine işaret ediyor.”

HAYVANCILIK FİYAT-MALİYET KISKACINDA

HAYVANCILIK FİYAT-MALİYET KISKACINDA

TARIMSAL girdi enflasyonu, tarım üretimini olduğu kadar hayvancılığı da zora soktu. Batı Akdeniz’de küçükbaş hayvancılığın sürdürülebilirliği için desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Antalya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciliği Birliği Başkanı Zeliha Öztürk, üretim maliyetlerini düşürecek politikaların vakit kaybedilmeden hayata geçirilmesini istedi.

RASTLANMAMIŞ BİR DURUM
Üretim maliyetlerinin bir an önce desteklenmesinin gerektiğini söyleyen Öztürk, “Küçükbaş hayvan üreticisi hayvanını değerinin çok altında satmak için müşteri bulamazken hızla yükselen maliyetler, koyun ve keçi yetiştiriciliğinin sürdürülebilirliğini sıkıntıya soktu. Yetiştiricinin belini büken üretim maliyetlerinin desteklenerek düşürülmesi şart. Bugün gerçekten zor şartlarda yetişen küçükbaş hayvanın fiyat-maliyet kıskacında olduğu dönemleri yaşıyoruz. Etin gıda fiyatları ortalamasının altında kalması, normal şartlarda rastlanmamış bir durumdur” dedi.

 

SÜRÜLER KÜÇÜLÜYOR
Hayvan yetiştiricilerinin enerjiden yem fiyatlarına sürülerin bakım maliyetleriyle başa çıkmakta zorlanır hale geldiğine vurgu yapan Zeliha Öztürk, şöyle konuştu: “Özellikle küçük aile işletmeleri, her geçen gün yükselen maliyetler karşısında ezilmemek için küçülmeye gidiyor. Biz sürülerimiz küçülterek işletme maliyetlerimizi düşürmeye ve üretmeye zor şartlarda devam etmeye çalışıyoruz. Bunu ne kadar sürdürebiliriz bilmiyoruz ve çok umutlu değiliz. Bu şartlar devam ederse üretici üretimi bırakacak.”

SOSYAL GÜVENLİK PRİMİ
Başkan Öztürk, üretimin devamlılığı için kısa ve uzun vadeli çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı: “Her şeyden önce üreticiye sigorta prim desteği sağlanması çok önemli. Her üretici ailede mutlaka eşlerden birine Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sosyal güvenlik primi sağlanması gerekiyor. Böyle bir destek uzun vadede bu işin sürdürülebilirliğini sağlar. Kısa vadede ise üreticiye acilen nakit akışı sağlanması gerekiyor. Sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yapılacak çalışmalarla bölgeye özel teşvikler hazırlanmalı.”

Dev projeler bir bir hizmete giriyor

Dev projeler bir bir hizmete giriyor

Türkiye’nin dev projeleri birbiri ardına hizmete açılıyor. Yusufeli Barajı’nın su tutma töreninin ardından Ağrı-Hamur-Tutak-Patnos Devlet Yolu’nun 70 kilometrelik kısmının ve ülkenin en yüksek ayaklı, en uzun dengeli konsol köprüsü Eğiste Hadimi Viyadüğü’nün de bu hafta açılması planlanıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 34 milyar liralık yatırımla hayata geçirilen Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES), yeni bağlantı yolları ve tünelleri ile yeni yerleşim bölgesinin açılışını yaptı.

İnşasına 2012’de başlanan Yusufeli Barajı ve HES, çift eğrilikli beton kemer sınıfında 275 metreyle Türkiye’nin birinci, dünyanın beşinci en yüksek barajı olarak tarihe geçti.

Her biri 186 megavatlık 3 üniteden oluşan Yusufeli Barajı ve HES, toplamda 558 megavat kurulu gücüyle yılda 1 milyar 888 milyon kilovatsaat enerji üretecek. Baraj, 2,5 milyon konutun veya 750 bin Togg otomobilinin enerji ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde enerji üretecek, ekonomiye yılda 5 milyar liralık katma değer sağlayacak.

Öte yandan, baraj ve yeni yerleşim bölgesi kapsamında 3 kesim halinde toplam 69,2 kilometre uzunluğunda inşa edilen relokasyon yollarında 56,7 kilometre uzunluğunda 39 tünel, 3615 metrelik 19 adet köprü ve viyadük yapıldı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, barajın ardından Ağrı Tutak Yolu’nun ve cumartesi günü de Konya Eğiste Hadimi Viyadüğü’nün açılışını yapacaklarını açıkladı.

Ağrı’nın kuzey-güney aksı bölünmüş yolla buluşacak

Efsanelere konu olan Ağrı Dağı, tarihi yapıları, eşsiz doğa güzellikleri, yaylaları, şifalı suları, inanç ve kış turizm potansiyeliyle turizmde marka şehir olma yolunda ilerleyen Ağrı’nın kara yolu standartlarının artırılması çalışmaları kapsamında, şehri güneydeki ilçe merkezlerine bağlayan yol kesiminin bölünmüş yol haline getirilmesi projesi hayata geçirilecek.

Çin’den başlayıp Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran üzerinden Anadolu’ya ve Avrupa’ya ulaşan İpek Yolu güzergahında yer alması bakımından önemli bir geçiş noktası olan şehrin kuzey-güney aksını bölünmüş yolla buluşturacak Ağrı-Hamur-Tutak-Patnos Devlet Yolu projesinin 70 kilometrelik kısmı bu hafta içinde hizmete alınacak. 79 kilometre uzunluğunda, 2×2 şeritli, bitümlü sıcak karışım kaplamalı bölünmüş yol olarak projelendirilen devlet yolunun, Hamur Çevre Yolu’nun da yer aldığı kalan 9 kilometrelik kesiminin ise 2023 yılında bitirilmesi hedefleniyor. Yolun tamamının trafiğe açılmasıyla Ağrı’dan Patnos’a uzanan 79 kilometrelik kuzey-güney aksında bölünmüş yol bütünlüğü sağlanmış olacak.

Söz konusu proje kapsamında, 140 metrelik Murat-1 Köprüsü, 150 metrelik Murat-2 Köprüsü ve 335 metrelik Tutak Viyadüğü ile 22 adet kavşak, 109 adet menfez hizmet verecek.

Doğu Anadolu’yu Güneydoğu Anadolu’ya bağlayan kuzey-güney aksı konumundaki yolun bölünmüş yol haline getirilmesiyle, başta tarım, hayvancılık ve turizm olmak üzere Ağrı’nın sosyo-ekonomik gelişimine önemli katkı sağlanacak.

Ağrı ve Kars’ta yaygın olan büyükbaş hayvancılıktan elde edilen ürünlerin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne daha kısa sürede ve güvenli taşınmasını sağlayacak yol, Güneydoğu’dan Ağrı Dağı ve Van Gölü gibi turizm lokasyonlarına da ulaşımı kolaylaştıracak.

Ayrıca, Murat Nehri üzerine inşa edilmesi planlanan hidroelektrik santral projeleri nedeniyle baraj suları altında kalacak mevcut yol kesiminin viyadükle geçilmesi sağlanarak, ulaşımın kesintiye uğramasının önüne geçilecek.

En yüksek ayaklı viyadük de hizmete girecek

Konya’da, Türkiye’nin en yüksek ayaklı, en uzun dengeli konsol köprüsü olarak inşa edilen Eğiste Hadimi Viyadüğü de cumartesi günü hizmete alınacak.

Yükseklikleri 42 metre ile 166 metre arasında değişen 8 adet orta ve 2 adet kenar ayak üzerinde dengeli konsol yapım metoduna göre toplam 1372 metre uzunluğunda projelendirilen Eğiste Hadimi Viyadüğü, gidiş-geliş toplam 4 şerit olarak trafiğe hizmet verecek.

Viyadükle, Konya-Karaman Ayrımı-Belören-Hadim Devlet Yolu’nun Eğiste Deresi geçişinde kullanılan 4400 metre uzunluğundaki kesimin yüzde 8 olan eğimi, yüzde 2,30 seviyesine düşecek.

Projenin tamamlanmasıyla Türkiye’nin kuzey-güney aksının önemli arterlerinden biri olan Konya-Hadim-Taşkent-Alanya güzergahında seyahat konforu, sürüş emniyeti ve yol standardı yükseltilecek.

Çumralı öğrenciler okulda safran üretiyorlar

 Çumralı öğrenciler okulda safran üretiyorlar

Konya’nın Çumra ilçesinde Çatalhöyük Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri safran bitkisi üretiyor.

Okulun meslek dersi öğretmenlerinden ziraat yüksek mühendisi Ali Ceviz ile tarım makineleri ve teknolojileri yüksek mühendisi Ümit Kavaklı danışmanlığında tarım alanı öğrencileri ile beraber hem sera ve hem de tarla şartlarında uygulamalı olarak safran tarımı yapılıyor.

Öğrencilerin bin bir emekle yetiştirdiği safranlar hasadın ardından ülkedeki başta ilaç ve gıda sektöründe kullanılmak üzere firmalara gönderiliyor.

Okul Müdürü Muhittin Tosun, yaptığı açıklamada, safran üretiminin Çumra’da, özellikle küçük tarım arazisi bulunan ancak kalabalık aileler için iyi bir gelir kaynağı olabilecek alternatif bir tarım ürünü olduğunu belirtti.

Bu anlamda tarım alanı öğrencileri ile beraber hem sera ve hem de tarla şartlarında uygulamalı olarak safran tarımı yapıldığını ifade eden Tosun, şunları kaydetti:

“Safran soğanının ekiminden, tarımına, çiçek haşatından çiçeklerinin kurutulmasına, soğan elde edilmesine, esans üretimine ve ticaretine kadar bütün üretim aşamaları öğrencilerimize uygulamaları ile birlikte öğretiyoruz. Çiçek hasat sezonunun sonuna yaklaştığımız bu günlerde çiçekler öğrenciler tarafından erken saatlerinde toplanıp, yine öğrenciler tarafından çiçek organları tasnif edilerek kurutulup ve uygun saklama koşullarında bekletilerek satışa hazırlanmakta.”

Sulama ekipmanlarının yüzde 98'i yurt içinde üretiliyor

Sulama ekipmanlarının yüzde 98i yurt içinde üretiliyor

Türkiye, sulama ekipmanları üretiminde önemli yol katetti. Kullanılan sulama ekipmanlarının yüzde 98’i yurt içinde üretiliyor. Ekipmanlar, sadece yurt içine değil, yurt dışına da gönderiliyor. Büyük firmalar satışlarının yüzde 70’ini ise yurt dışına yapıyor.

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ersoy Yıldırım, Şehit Şerife Bacı Öğretmenevi’nde gerçekleştirilen “İklim Değişikliğine Uyum ve Tarımsal Sulamada Tasarruflu Su Kullanımı Paneli”nin “Tarımsal Sulamada Tasarruflu Su Kullanımı” oturumunda yaptığı konuşmada, sulama ekipmanları üretiminde Türkiye’nin önemli yol katettiğini söyledi.

Yağışa bağlı tarımdan sulu tarıma geçildiği anda sulama sektörünün devreye gireceğini dile getiren Yıldırım, “Türkiye’de sulama sektörü, son 10-12 yılda inanılmaz gelişme sağladı. Ülkemizde kullanılan sulama ekipmanlarının yüzde 98’i burada üretiliyor. Sadece yurt içine değil, bu teknolojiyi yurt dışına da gönderiyoruz. Büyük firmaların satışının yüzde 70’i yurt dışına” dedi.

“Yağışlar, yıllık 643 milimetreden 574 milimetreye düştü”

Yağışa bağlı tarımın yönetilemeyeceğini vurgulayan Yıldırım, “Türkiye’de yağışta azalma var. Yıllık 643 milimetreden 574 milimetreye düştü. Eğer sulama yapmıyorsak, yağışa bağlı tarımı nasıl yönetebiliriz. Bu kadar çok girdisi olan bir sektörde her şeyi çiftçiden bekleme hakkımız yok. Hepimiz birlikte bir şey yaparsak, ülkenin tarımı az eleştirilecek duruma gelecektir. Bu ülke geçmişte,1930’lardan itibaren kuru tarım adı altında çok güzel işler yaptı” ifadelerini kullandı.

Yıldırım, buğday üretiminde düşüş yaşandığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“1998’den 2021’e kadar her türlü şeyde bir azalma var. En kritiği de buğday. Bugün Cumhurbaşkanımızın atılımı ile Ukrayna’dan Afrika’ya bir şeyler gidiyor. Buğday üretim alanlarının 9 milyon 400 bin hektardan 6 milyon 700 bin hektara nasıl düştüğünü sorgulamamız lazım. İthalatla falan olmaz. Dünyada artık üç nokta birbirine bağlandı. Su, enerji, gıda. Üçü arasında devamlı değişen bir denge var. Bugün Polatlı çevresinde buğdayı yurt dışından alıp işleyip satan bir sektör var. Bu sektör Fas’a, Tunus’a kaymaya başladı. Dünyada bir değişim var. Bu değişime ayak uydurduğumuz sürece ayakta kalacağız.”

Türkiye’de çok sayıda buğday çeşidi olduğunun altını çizen Yıldırım, “Buğdayda çeşit diye bir sıkıntımız yok. Bizim tarım tekniğine yönelmemiz lazım” diye konuştu.

Boğazda balıkçı teknelerine sıkı takip

İstanbul Boğazında devam eden balık avcılığında teknelerin küçük boyutta balık avlamamaları için denetim yapıldı. Denetimde, evrak kontrolü yapılırken, avlanan balıkların boyları ölçüldü.

İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü ekipleri sürdürülebilir balık avcılığının devamı açısından gece saatlerinde ava çıkan balıkçı tekneleri denetlendi.

Gece boyunca İstanbul Boğazı’nda balıkçı teknelerinde yapılan denetimde balıkçı teknelerinin evrakları kontrol edilirken, avlanan balıkların da boyları ölçüldü. Balık av sezonunun devamı boyunca sürdürülebilir balık avcılığı için denetimlerin sık sık yapılacağı kaydedildi

Main Menu