Tarım arazisi kiraya verilecek
Basın İlan Kurumu’nun ilan portalı ilan. gov. tr’de yer alan duyuruya göre İnegöl Belediyesi 137 adet tarım arazisini kiraya verecek.
İhaleye katılmak isteyenlerin talep edilen belgeleri 26 Eylül 2022 tarihi saat 17:00’ye kadar Destek Hizmetleri Müdürlüğü İhale Servisi’ne teslim etmeleri veya iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla göndermeleri gerekmektedir.
İhaleye teklif verecek olan isteklilerin ihale dokümanını satın almaları zorunludur.
Detaylar için tıklayınız
Ders zili 123 okulda "tarım ve hayvancılık" için çaldı
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumları ile tarım alanındaki iş birliklerinin başladığını duyurdu.
Kirişci, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumları ile tarım alanındaki iş birliğimiz başlıyor. Geleceğimizin teminatı gençlerimizi ve eğiticilerimizi hem sahada hem masada tüm imkanlarımızla destekleyecek, tarımın geleceğini birlikte inşa edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Paylaşımda yer alan bilgilere göre, söz konusu iş birliği 2022-2023 eğitim-öğretim yılında tarım, hayvan yetiştiriciliği ve sağlığı ile laboratuvar hizmetleri alanlarında 123 okul, 9 bin 309 öğrenci ve 264 öğretmeni kapsıyor.
Türkiye’de bir ilk: Hayvan kanı gübre oldu
Ankara’nın Haymana ilçesinde yer alan bir tarım fabrikasında hayvan kanları işleniyor, tahıl ve gübre olarak ihracata sunuluyor. Türkiye’de bir ilk olan bu proje, tarımda dışa bağımlılığın çözümü olarak nitelendiriliyor.
Projenin yatırımcısı olan iş kadını Mehlika Gider, “Yaklaşık dört senedir heyecanla, hevesle ve gönül vermişlikle bu ARGE döneminin takipçisiyim. Çok inanıyoruz. Çünkü biz hem kadınız, hem anneyiz hem de doğaya karşı belki de toplumsal duyarlılığımız daha fazla. Biz bu projeye 4 yıl önce başladık. Ve biraz da sosyal sorumluluk olarak hissediyoruz. Sonuçta biz, sıfır atık üzerine çalışıyoruz. Mezbahalardan atık halde olan kanı alıyoruz, iki katma değerle sıfır atık bir süreci tamamlıyoruz. Bu işin içinde olmak ve emekçisi olmak bana çok gurur veriyor” dedi.
“BİR ATIKTAN ÇOK ÖNEMLİ İKİ ÜRÜNÜ ELDE EDİYORUZ”
Yapılan işlem ile toprağı mayaladıklarını ifade eden Gider, “Ben inanıyorum ki yerelde çiftçiye, gübre kısmında topraklara çok faydamız dokunacak. O gübre kısmını da biz böyle anlatıyoruz. Biz insanlar PRP’yi kullanarak gençleşirler. Biz de aslında toprağı PRP’liyoruz. Aminoasit o işe yarıyor ve toprağı tekrar canlandırıyor. Tekrar solucanları çekiyor, tekrar nefes aldırıyor. Yıllardır bir takım kimyasal gübrelerle zehirlenmiş, sertleşmiş topraklarımızı biz canlandırıyoruz. O yüzden de diyoruz ki biz toprağı mayalıyoruz. İnşallah bize nasip olur ve atık olan plazmadan elde edilmiş gübrelerle bütün Türkiye’nin topraklarını mayalama şansımız olur. Protein de tabi çok kıymetli. Bir atıktan ülkemizin ihtiyacı olan çok önemli iki ürünü elde ediyoruz. Ben de içinde olmaktan, kurucu ortak olmaktan ve işin yatırımcısı olmaktan bir iş kadını olarak öncelikle çok mutluyum. Yani işin içinde hem toplumsal bir fayda var, hem doğaya büyük bir yatırım var, hem de ülke ekonomisine çok ciddi bir katkı var. Ben o yüzden yaptığımız işe ve ekibimize çok inanıyorum” diye konuştu.
“SÜTTEN NASIL PEYNİR YAPILIYORSA, KANDAN DA KAN PEYNİRİ YAPIYORUZ”
Projenin sorumlusu emekli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cumali Karaman, “Yaptığımız iş şu, mezbahalarda atık olan kandan protein ve aminoasit üretiyoruz. Maalesef Türkiye’de mezbahalarda atık olan kanın büyük bölümü arıtılmadan kanalizasyonlara veriliyor, hem çevreye zarar veriliyor hem de müsilajın en büyük sebeplerinden biri. Ayrıca bunu arıtmada kullandıklarında yüksek enerjiye neden oluyor. Biz o atık malzemeden, yaklaşık 30 ton kandan 5-6 ton saf protein elde ediyoruz. Geriye kalan 25 ton plazmadan da aminoasit elde ediyoruz. Günde yaklaşık 25-30 tonluk kanımız soğuk zincirle gelir. Sütten nasıl peynir yapılıyorsa, kandan da kan peyniri yapıyoruz. Kanı gelmeden önce sterilizasyon yapıyoruz. Daha sonra ısıtıyoruz ve çöktürüyoruz. Çöktürdüğümüz kanı bir santrifüj vasıtasıyla plazmayla proteini ayırıyoruz. Çöken proteini fırınlarda kurutup paketliyoruz kedi köpek maması olarak satıyoruz. Arta kalan plazmayı aminoasitte çeviriyoruz. Aminoasitti gübrelerde kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“YILDA 7-8 MİLYON TON GÜBREYİ TASARRUF ETMİŞ OLUYORUZ”
Gerçekleştirilen işlem sayesinde 7-8 milyon ton gübreden tasarruf edilebildiğini vurgulayan Karaman, “Bizim farkımız şu, normalde bunu kaynatıp buharlaştırarak elde ediyorlar biz söktürerek elde ediyoruz. Bunu da enerji ile üretiyoruz. Hayvan yemi olarak bile kullandığımız proteinde gıda kodeksine uygun şekilde üretiyoruz. İçinde hiçbir şekilde kimyasal bir koruyucu kullanmıyoruz. Belki de Türkiye’de tarım için çok önemli bir şey. Kimyasal gübreleri aminoasitle kaplayarak attığımızda gübrelerin yıkanmasını, buharlaşmasını ve toprağa bağlanmasını engellediğini gördük. Yani kükürt ve aminoasitle kapladığımız gübrelerde 50 dönüme kullandığımız 50 kilo gübreyi 25-30 kilo kullandığımızda daha büyük başarı elde ettik. Bunun da sebebi aktif karbonların içindeki bitki simülatörlerinin ve kükürttün gübrenin buharlaşmasını, yıkanmasını ve bağlanmasını engellemesi. Şunu söyleyebiliriz, yılda yaklaşık 15-20 milyon ton gübre kullanıyoruz ve bizim söylediğimiz şekilde yaklaşık 7-8 milyon ton gübreyi tasarruf etmiş oluyoruz. Şu son dönemlerde gübrenin fiyatlarını göz önüne aldığımızda yaptığımız işin önemi daha da ortaya çıkar” ifadelerini kaydetti.
“DÜNYADA BU TEKNOLOJİNİN DEĞERİ 125 MİLYAR DOLAR BÜYÜKLÜĞÜNDE”
Projeye ilişkin yorumunu dile getiren Tarım Yazarı Mine Ataman, “Bence bu girişim çok kıymetli çünkü Türkiye hem hayvan yeminde, hem de gübrede dışa bağımlı. Özellikle gübrede yüzde doksanını zaten ithal ediyoruz. Kalan yüzde onunu yurt içinde üretirken de hammaddesini yurt dışından ithal etmemiz gerekiyor. Bu anlamda da yılda nerdeyse Türkiye’de bir buçuk milyar ile iki milyar arasında gübreye para ödüyoruz. Ve hepsinde dışa bağımlıyız. Bir diğer yandan da protein için hayvan yeminde kullanmak adına proteinleri üretmek amacıyla da yine yurt dışından benzer rakamlarda ithalat gerçekleştirmek zorundayız. O yüzden bu girişim esasen her gün binlerce ton mezbahalardan dışarıya akan o kanı alıyor ve değerlendiriyor. Bugün mezbahalarımızda yaklaşık 3 yüz milyon dolar değerinde bir milli servet dışarıya akıyor. Üstüne bir de müsilaja sebep oluyor. Çevresel problemlere de neden olmuş olabiliyor. Dünyada bu teknolojinin değeri 125 milyar dolar büyüklüğünde ve gelecekte tarımda söz sahibi olmak isteyen ülkeler buralara yatırım yapıyor. Eğer topraklarımız verimli değilse, üzerine hangi tohumu ekerseniz ekin büyümüyor, verimli olmuyor. O yüzden Türkiye 2050 vizyonunda eğer gerçekten de tarımda dünya devleri arasına girmek istiyorsa önce toprağın beslenmesi gerekiyor” diye konuştu.
Tarımda yerli tohumla dışa bağımlılık azalıyor
TAGEM yürüttüğü projeyle yerli ve milli 911 çeşitle tohumculukta büyük pay sahibi. Buğdayın yüzde 57’si, makarnalık buğdayın yüzde 63’ü, arpanın yüzde 68’i, çeltiğin yüzde 50’si, mercimeğin yüzde 90’ı ve nohutun yüzde 60’ı bu tohumlardan sağlanıyor
Türkiye, yerli tohum geliştirerek, çiftçilerin dışa bağımlılığını azaltıyor. TAGEM, yüzde 100 yerli ve milli 911 çeşitle tohumculukta büyük paya sahip. Türkiye’de üretilen ekmeklik buğdayın yüzde 57’si, makarnalık buğdayın yüzde 63’ü, arpanın yüzde 68’i, çeltiğin yüzde 50’si, mercimeğin yüzde 90’ı, nohutun yüzde 60’ı ve pamuğun yüzde 21’i TAGEM’in ürettiği yerli-milli tohumlardan sağlanıyor. Dünya nüfusu yükselirken, her geçen günde gıda talebi artıyor.
Türkiye, tarımsal üretimi ile Avrupa Birliği’nin en büyük, dünyanın ise ilk 10 büyük tarımsal ekonomisini oluşturuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM), yerli tohumculuğun geliştirilmesi için yerli bitki ıslahı ve geliştirme çalışmalarını artırarak devam ediyor.
YERLİ VE MİLLİ 911 ÇEŞİT
TAGEM’in yürüttüğü projelerden tarla bitkileri yüzde yüz yerli ve milli 911 çeşitle tohumculukta büyük pay sahibi. Geliştirilen bu çeşitler, çiftçilere ulaştırılıyor. Tarla bitkileri alanında üretilen sertifikalı tohum üretiminin yüzde 44’lük kısmı TAGEM tarafından geliştirilen çeşitlerden oluşuyor.
Türkiye’de üretilen ekmeklik buğdayın yüzde 57’si, makarnalık buğdayın yüzde 63’ü, arpanın yüzde 68’i, çeltiğin yüzde 50’si, mercimeğin yüzde 90’ı, nohutun yüzde 60’ı ve pamuğun yüzde 21’i, TAGEM Araştırma Enstitüleri tarafından üretilen yerli ve milli tohumlardan sağlanıyor.
Geliştirilen yerli ve milli kenevir, siyez buğdayı, antioksidan oranı yüksek siyah çeltik, insan gıdası (diyet) amaçlı kullanılacak olan kavuzsuz arpa çeşitleri ve kavılca buğdayı, doubled haploid yöntemiyle geliştirilen ekmeklik buğday ile oleik aspir çeşidi ilk defa tescil ettirilerek çiftçilerin kullanımına sunuldu.
10 ADET PATATES TÜRÜ
Türkiye’de ilk defa 2 adet indirgeyici mısır hattı tescil ettirilerek koruma altına alınması için gerekli başvurular yapıldı. Geliştirilen 10 adet yerli patates çeşidi ve tıbbı aromatik bitkilerde geliştirilen 25 çeşit, ülke ekonomiye büyük katkılar sağlamak üzere üretime kazandırıldı.
Karacabey Tarım Şenliği başladı
Karacabey’in Kurtuluşunun 100. yılı etkinlikleri, bu yıl da geleneksel Tarım Şenliği ile başladı. Harmanlı’da Tarım Lisesi bahçesinde gerçekleşen etkinlikte “Tarımın Enleri” ödülleri verilirken, yerel ürünler pazarıyla Karacabey çevresinde üretilen tarım ürünleri de tanıtıldı.
Karacabey’in Kurtuluşunun 100. yılı etkinlikleri, bu yıl da geleneksel Tarım Şenliği ile başladı. Harmanlı’da Tarım Lisesi bahçesinde gerçekleşen etkinlikte “Tarımın Enleri” ödülleri verilirken, yerel ürünler pazarıyla Karacabey çevresinde üretilen tarım ürünleri de tanıtıldı.
Karacabey’de bu yıl 3.südüzenlenen Harmanlı Tarım Şenliği, yine renkli görüntülere sahne oldu. Ticaret Borsası Harmanlı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bahçesinde düzenlenen Tarım Şenliğinde, bir yandan tarım ürünleri bir yandan da tarımda kullanılan ekipmanlar sergilendi.Etkinlikte yerel ürün pazarı ve alternatif tarım ürünleri sergileri de yoğun ilgi gördü.
Bursa Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğünün Türk Sanat Müziği Konseri ile başlayan tören; Karacabey Kaymakamı Tahsin Kurtbeyoğlu, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Cumhuriyet Başsavcısı Sadullah Gümüş, Belediye Başkanı Ali Özkan, Karacabey İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Mahir Yağmur ile diğer kurum amirleri, muhtarlar, çiftçiler ve vatandaşların katılımıyla gerçekleşti.
Belediye Başkanı Ali Özkan, Harmanlı Muhtarı Erdem Çolak ile birlikte katılan firmaları ve çiftçilerin stantlarını tek tek gezerken, ikram hazırlayan mahalle sakinleriyle de bir araya geldi ve teşekkürlerini iletti.
“Tarımın Enleri” bir kez daha ödüllendirildi
İlki Harmanlı Mahallesini kapsayan ödül töreni ile başlayan ‘Yılın Enleri’, son iki yıldır Karacabey’de üretim faaliyetine katılanlar arasından belirleniyor.
İlçe Tarım Müdürlüğü ile Ziraat Odası’ndan alınan veriler doğrultusunda belirlenen ‘Tarımın Enleri’ çerçevesinde, bu yılda çeşitli alanlarda üretim yapan çiftçiler ödüllendirildi.
İlçe genelinde kayıtlı olarak nohut, mısır, soğan, çeltik, domates, karpuz, zeytin, bezelye, üzüm, ayçiçeği, pancar, buğday, kırmızıbiber, tohumluk karaca gibi en çok üretim yapılan kategorilerde çiftçiler ödüllendirilirken, bu yıl alternatif tarım ürünleri başlığı altında aronya, böğürtlen, incir ve kış sebzesi alanında da değerlendirmeler yapıldı. Ayrıca ilçede büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık alanında da değerlendirmeler ödüllendirildi. Etkinlikte, ‘Bu Yılın En Tecrübeli Çiftçisi’ ödülü 80 yaşındaki Veysel Gümüş’e takdim edilirken,‘En Genç Çiftçi’ ödülü ise 25 yaşındaki Onur Özgel’e takdim edildi. Etkinlikte ayrıca ‘En Çok Bezelye Eken Çiftçi’ ödülü,Karacabey’de üretim faaliyeti yapan Beşiktaş’ın eski futbolcularından Ali Gültiken’in oldu. Törende konuşan Muhtar Erdem Çolak, katılım sağlayan herkese teşekkür etti.Çolak,şenliğin giderek büyüyen bir etkinlik olmasından dolayı hem şehir hem de mahalle halkı olarak büyük mutluluk duyduklarını belirtti ve bu ilginin katlanarak artacağını ümit ettiğini söyledi.
Türk tarihi bir bütün
Belediye Başkanı Ali Özkanda yaptığı konuşmada,“100 yıl önce düşman işgali altında kalan yurdumuzun çeşitli vilayetleri,Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının ‘Ya istiklal ya ölüm’ parolasıyla Büyük Taarruza geçmeleri ile çeşitli şehirlerimizi işgal eden düşman kuvvetlerini tüm yurttan kovdu, Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Hep birlikte bu şanlı, şerefli bayrağın altında yaşıyor, büyüyor ve tarihi misyonumuza uygun faaliyetlerde bulunmaya çalışıyoruz” dedi.
Özkan, Türk tarihinin bir bütün olduğuna vurgu yaparken,“Göktürklerde biziz, Selçuklu Devleti de biziz, Osmanlıda biziz, Türkiye CumhuriyetiDevleti de biziz. İnşallah bu biz olan Türkiye CumhuriyetiDevleti, bu şuurla, bu birlik beraberlik ruhu içerisinde, ilelebet payidar olacaktır” dedi.
Özkan konuşmasında,“Harmanlı Tarım Şenliğinin tarımsal anlamda ilçemize değer katması her yıl güçlenmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Kaymakam Kurtbeyoğlu gıda güvenliğine dikkat çekti
Kaymakam Tahsin Kurtbeyoğluda konuşmasında,etkinliğe katılan üreticileri tebrik ederken, her yıl yaptığı uyarısını yineledi. Kurtbeyoğlu konuşmasında,“Çiftçilerimizin özellikle aşırı ve gereksiz gübre, ilaç ve su kullanımından uzak durması bir yandan gıda güvenliğini sağlarken, bir yandan da daha sağlıklı ürünlere kavuşmamızı temin edecektir” açıklamalarında bulundu.
Kars'ta menderesler oluşturan Telek Suyu tarım ve hayvancılığa hayat veriyor
Yöre halkının tarlasını suladığı, balık tuttuğu, kazlarını yüzdürdüğü Telek Suyu’nun çevresindeki otlaklarda ise besiciler hayvanlarını otlatıyor – Köylülerden Kamil Kurtbaş: – “Burada akan su çok güzel, burası cennet gibi. Kazlar, inekler hep burada oluyor. Kazlarımız hem su ihtiyacını karşılıyor hem yüzüyor”
Kars’ın Arpaçay ilçesinde ovada menderesler oluşturarak akan Telek Suyu, tarım ve hayvancılığa katkı sağlıyor.
Bölgenin önemli akarsularından Arpaçay’ın kolu olan, yüksek rakımlı dağlardan eriyen kar ve kaynak sularıyla beslenen Telek Suyu’nun oluşturduğu menderesler, her mevsim güzel manzaralar sunuyor.
Tarım ve hayvancılığın yaygın yapıldığı bölgedeki akarsu, geçtiği noktalara adeta hayat veriyor.
Yöre halkının tarlasını suladığı, balık tuttuğu, kazlarını yüzdürdüğü akarsuyun çevresindeki otlaklarda ise besiciler hayvanlarını otlatıyor.
Silajlık mısır, arpa, buğday, ayçiçeği, lahana, havuç üretilen yörede, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık yapılıyor.
– “Doğası, havası, manzarası güzel”
Tepecik köyü sakinlerinden Kamil Kurtbaş, AA muhabirine, mendereslerin çevreye güzellik kattığını söyledi.
Akarsuların birleşip birçok köyün yanından geçtiğini ve kurak dönemlerde bu köylere can suyu olduğunu ifade eden Kurtbaş, şöyle konuştu:
“Burada akan su çok güzel, burası cennet gibi. Kazlar, inekler hep burada oluyor. Kazlarımız hem su ihtiyacını karşılıyor hem yüzüyor. Özellikle hafta sonları pikniğe gelenler oluyor. Balık tutmaya gelenler de var. Görüyorsunuz, doğası, havası, manzarası, buranın her şeyi güzel. İnsana huzur veriyor.”
Akarsu kıyısında ineklerini otlatan Mecit Çakmaz da hayvanlarını otlatırken menderes kıyısında keyifli zaman geçirdiğini anlattı.
Zaman zaman dereden balık da tuttuğunu belirten Çakmaz, “İnekler burada otlarken, ben de balık tutuyorum. Bu derede alabalık, sazan var. Tuttuğumuz balıkları akşam çocuklarla yiyoruz.” dedi.
Süt fiyatlarında şok iddia! Sanayiciye baskı mı yapılıyor! Ulusal Süt Konseyi’nden dikkat çeken açıklama!
Çiğ süt fiyatları artırılmayarak dişi hayvan kesimine göz yumulurken, Ulusal Süt Konseyi Başkanı Harun Çallı’nın sanayicilere süt fiyatlarını artırmamaları yönünde baskı yaptığı iddiaları zor günler geçiren hayvancılık sektöründe yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Ulusal Süt Konseyi, Harun Çallı ile ilgili gündeme gelen iddialar üzerine bugün yazılı bir açıklama yaptı.
Tar. Koop. Başkanı Mehmet Özkurnaz, litresi 7,5 TL olan çiğ süt fiyatlarının maliyetleri karşılamadığını ve Ulusal Süt Konseyi’nden bağımsız olarak sanayicilerle görüşerek fark talep edeceklerini ancak Ulusal Süt Konseyi Başkanı Harun Çallı’nın sanayicileri telefonla arayarak buna engel olduğunu iddia etti. Bu duruma tepki gösteren Özkurnaz, Harun Çallı’yı Ulusal Süt Konseyi Başkanlığından istifaya etmesini istedi.
ULUSAL SÜT KONSEYİ’NDEN AÇIKLAMA
Tar. Koop Başkanı Mehmet Özkurnaz’ın gündeme getirdiği iddia sektörde yeni bir tartışmayı gündeme getirirken, Harun Çallı ile ilgili gündeme gelen iddialar üzerine Ulusal Süt Konseyi bugün yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, son günlerde yerel basın ve sosyal medyada üretici örgütü temsilcilerinin çiğ süt tavsiye fiyatı ve piyasada oluşan çiğ süt fiyatlarıyla ilgili bilgi kirliliği içeren ve yıpratma amacı taşıyan ifadelerde bulunulduğu iddia edilerek, “Ulusal Süt Konseyi’nin Çiğ Süt Tavsiye Fiyatını hangi usulde teşekkül edeceği yasal mevzuatla belirlenmiştir ve bu konuda iş ve işlemler geçmişte olduğu gibi bugün de aynı çerçevede yürütülmektedir” denildi.
Buzağıları yaşatmak için önemli bir proje başlatıldı! Yetiştiriciye yüzde 60 hibeli buzağı kulübesi ve altlığı verilecek
Buzağıları yaşatmak için önemli bir proje başlatıldı! Yetiştiriciye yüzde 60 hibeli buzağı kulübesi ve altlığı verilecek
Ulusal Süt Konseyi tarafından yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
“Bilindiği gibi Ulusal Süt Konseyi, kuruluş yönetmeliği gereği belirli dönemlerde 1 litre çiğ sütün üretim maliyetini hesaplayarak ilan etmektedir. Özellikle son dönemlerde ortaya çıkan fiyat hareketliliği dikkate alınarak hem yurt içi hem de yurt dışı emtia fiyatları sürekli takip edilmekte ve aylık, hatta bazı durumlarda haftalık bazda yem maliyet çalışması yapılmaktadır. Çiğ Sütün Sözleşmeli Usulde Alım Satımına İlişkin Yönetmelik gereği ilgili tüm Kurumlarla maliyet çalışmaları paylaşılmaktadır.
Çiğ süt arz-talep dengesi, ihracat olanakları, iç piyasada oluşan süt ürünleri fiyatları, tüketim trendleri gibi pek çok parametre hem Gıda Komitesi hem de Konseyimizce değerlendirilmekte ve bu çerçevede belirlenen tavsiye fiyat Konseyimizce ilan edilmektedir. Ulusal Süt Konseyi tarafından ilan edilen fiyat belirli kalite kriterlerindeki çiğ sütün piyasa fiyatı değil, tavsiye edilen satış fiyatıdır. Çiğ inek sütünün piyasa fiyatı, serbest piyasa koşullarında arz-talep dengesi içinde oluşmaktadır. Konseyimizin ilk olarak Çiğ Süt Tavsiye Fiyatı ilan ettiği 2011 yılından bugüne kadar piyasada oluşan çiğ süt fiyatına müdahale edilmemiştir. Nitekim bugün olduğu gibi piyasada her dönemde Konseyimizce ilan edilen fiyatın üzerinde çiğ süt fiyatı oluşurken, farklı şehir ve bölgelerinde bu fiyatın altında fiyatlarla çiğ süt alım-satıma konu olmuştur.
Son günlerde yerel basın ve sosyal medyada üretici örgütü temsilcilerinin çiğ süt tavsiye fiyatı ve piyasada oluşan çiğ süt fiyatlarıyla ilgili bilgi kirliliği içeren ve yıpratma amacı taşıyan ifadelerde bulunduğuna şahit olmaktayız. Ulusal Süt Konseyi’nin Çiğ Süt Tavsiye Fiyatını hangi usulde teşekkül edeceği yasal mevzuatla belirlenmiştir ve bu konuda iş ve işlemler geçmişte olduğu gibi bugün de aynı çerçevede yürütülmektedir”
Tarım Kredi'de yeni skandal: Henüz üretmediği ürünü satışa sundular
İndirim yerine zam yaparak iktidarın vaadini havada bırakan, son kullanma tarihi gelen ürünleri satması nedeniyle de eleştirilen Tarım Kredi Kooperatif marketleri, yeni bir skandala imza attı.
Marketin Kırşehir’deki şubesinde 7 Eylül 2022’de satışa sunulan bir gıda ürününün paketine üretim tarihinin “15 Eylül 2022” olarak basıldığı görüldü.
Söz konusu ürünü fotoğraflayan yurttaş, “Gelecekten ürün satışı başladı” yorumunu yaptı. Yurttaş, “Ambalaja baktığımda ürününün gelecek hafta perşembe günü üretildiğini gördüm. Böyle bir durumda bu ürüne ve bunu satan markete nasıl güveneceğim? Daha önce indirim duyurulurken fiyatların arttığını da görmüştük” dedi.
Engelliler, hobi bahçesine ektikleri sebzeleri hasat etti
Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nce oluşturan ‘Engelsiz Hobi Bahçesi’nde domates, salata, biber gibi sebzeler eken 60 engelli birey, yetiştirdikleri ürünleri hasat etti. Türkiye Sakatlar Derneği Erzurum Şube Başkanı Sadullah Efe, “Erzurum’daki engelsiz hobi bahçesi, Türkiye’ye örnek olabilecek bir çalışma” dedi.
Erzurum Büyükşehir Belediyesi Engelli Hizmetleri Koordinasyon Merkezi’nce engelli bireyleri, toprakla buluşturmak için ‘Engelsiz Hobi Bahçesi’ oluşturuldu. Merkezdeki çeşitli engelli gruplarından 60 kişi, ilkbaharla birlikte hobi bahçesine rengarenk çiçekler ile domates, salata, biber gibi sebzeler ekti. Görevlilerin yardımı ile ektikleri ürünlere yaz boyu bakan engelli bireyler, eylül ayıyla birlikte hasat yaptı.
Engelli bireyler, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zafer Aynalı ile birlikte ektikleri ürünleri topladı. Hobi bahçesinde biber ektiğini belirten Abdulkadir Küleci, “Burası adeta bizim evimiz gibi oldu. Hobi bahçesiyle birlikte zamanımız çok güzel geçti, yeni arkadaşlar edindik” dedi. Abdulmuttalip Altay da ektiği domatesleri hasat ettiğini belirterek, güzel zaman geçirdiğini söyledi.
REHABİLİTASYON GİBİ
Türkiye Sakatlar Derneği Erzurum Şube Başkanı Sadullah Efe, hobi bahçesinin bir sevgi ve emek ürünü olduğunu anlatarak, “Burada engelli insanın azmiyle neleri başarabileceğinin ispatı var. Hobi bahçesi, bütün engell gruplarının erişimine uygun hale getirildi.
Bahçede bütün engelli gruplarının emekleri var; burası rehabilitasyon özellikli. Hobi bahçesi demek; insan hayatında kendisi için yaptığı şeyler anlamına geliyor. Erzurum’daki engelsiz hobi bahçesi, Türkiye’ye örnek olabilecek bir çalışma” dedi.
BAHÇE KAPASİTESİ ARTACAK
Engellilerle birlikte sebze toplayan Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zafer Aynalı ise şunları söyledi: “Engelli kardeşlerimize engelsiz hobi bahçeleri oluşturarak, fiziksel, kişisel ve zihinsel gelişimlerine katkı sağlamak istedik. Buna toprak terapisi diyoruz.
Merkezde her engelli grubundan 60 öğrencimiz var. Bu öğrencilerimiz toprak terapisiyle uğraştı. Kardeşlerimizi kapalı ortamlardan kurtararak, böyle açık ortamlarda sebze, çiçek, çimen ve toprakla buluşturmak bizi mutlu etti.
Bu hobi bahçeleriyle ilgili çalışmaları geliştirerek, devam ettireceğiz. Bahçenin kapasitesini ve engelli mekanlarımızdaki kişi sayısını artırmayı hedefliyoruz. Bütün sebze türlerini yetiştirmeyi hedefliyoruz.”