30.06.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Ersözlü: Tarım Fuarı ile Türkiye’deki makine ihracatını 2 milyar dolara çıkaracağız

Tarım makineleri ve teknolojileri sektöründe Türkiye’nin ilk B2B fuarı AgroShow Eurasia’nın tanıtım lansmanı 29 Haziran’da gerçekleşti. TÜYAP tarafından, Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR) iş birliği ile düzenlenecek fuarla ilgili lansmanda açıklamalarda bulunan TÜYAP Fuarlar Yapım A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü, “Şu anda Türkiye’nin tarım makinalarındaki ihracat rakamı 1 milyar dolar. Biz gerçekleştireceğimiz fuarla bunu 2 milyar dolara çıkartmayı hedefliyoruz” dedi.

TÜYAP ve Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR) iş birliği ile düzenlenecek AgroShow Eurasia, 07-10 Aralık 2022 tarihlerinde İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Tarım makineleri ve teknolojileri sektöründe tamamen yabancı müşterilere odaklanacaklarını belirten TÜYAP Fuarlar Yapım A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü, “Türkiye’nin ilk B2B fuarı AgroShow Eurasia ile sektörün küresel firmalarını içinde barındıran bir fuar olmasını hedefliyoruz. Ziyaretçi profili arasında yurt dışından potansiyel distribütör adayları, büyük çiftçiler, müteahhitler, ortak makine parkı olan kooperatifler, yakın zamanda yatırım planlayan profesyonel ziyaretçiler, tarım makinesi alımı yapan devlet kurumları, çiftçi örgütleri, önder çiftçiler, tarım makineleri sanayicileri ve profesyonel yöneticiler, tarım makineleri dış ticaret şirketleri, araştırmacılar ve akademisyenler yer alacak” açıklamasını yaptı.

“AVRASYA’YA VİZYON KAZANDIRACAK”

İlhan Ersözlü, “TARMAKBİR ile yıllara dayanan güçlü iş birliğimizi bir adım daha ileri taşıyacak olan AgroShow Eurasia fuarımızı düzenleyecek olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyuyoruz. Yoğun tarım makinesi ithalatı yapan ama sektörümüzün yeterli pazar payı alamadığı ülkeler, geleneksel pazarlarımız, komşu ülkeler ve Balkanlar başta olmak üzere yakın coğrafyamız, tarımın giderek daha fazla önem kazandığı Afrika kıtası, Türk Cumhuriyetleri, son dönem gelişmeleri nedeniyle nihai ürün, aksam ve parça odağında uzak doğu yerine Türkiye’yi tedarikçi listesine alan AB ülkeleri fuarın pazarlanmasında odağımızda yer alıyor ve bu kapsamda tanıtım çalışmalarımız bir süredir devam ediyor. Türkiye’nin ilk B2B tarım fuarının Avrasya coğrafyasına yeni bir vizyon kazandıracağına ve ülkemizin tarım makineleri ihracatına önemli bir katkı sunacağına inancımız tam” şeklinde konuştu.

“YAN SANAYİ VE YEDEK PARÇA FİRMALARI DA OLACAK”

İhracatçı sayısının artırılasında fuarın çok önemli olduğunu vurgulayan Ersözlü, “Makine sektörü içinde en fazla ihracat yapan ilk 5 sektör arasında tarım makineleri yer alıyor. Şu anda Türkiye’nin tarım makinalarındaki ihracat rakamı 1 milyar dolar. Biz gerçekleştireceğimiz fuarla bunu 2 milyar dolara çıkartmayı hedefliyoruz. Fuarda; tarım makinalarında üretim yapan tesisler, traktör firmaları, biçerdöver firmaları, mekanizasyon firmaları, ilaçlama firmaları, hasat makinaları firmaları gibi her türlü firma yerini alıyor. Tabii bu sadece bunlarla değil, yan sanayi ve yedek parça firmaları da fuarda yerini alacak” dedi.

“TARIMDA İHRACAT FIRSATLARI YAKALANACAK”

Sektörün 600 milyon dolar dış ticaret fazlası vererek ülke ekonomisine sunduğu katkıya dikkate çeken TARMAKBİR Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Önal ise şunları söyledi:

“2019 yılında ilk kez 1 milyar dolar ihracat barajını aşan ve dünya sıralamasında 16. sıraya yükselen tarım makinaları endüstrimiz 2021 sıralamasında 15’inci sıraya yükselmiş olmakla birlikte, hedeflediği ilk 10 için 2,5 milyar dolar bandına yaklaşmak durumunda. 2021 yılında 1,5 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştiren sektörümüz, küresel pazarların -en azından şimdilik- durağan bir seyir izlemesi nedeniyle 2022 yılının ilk aylarında ihracatını arttırmış olmasına rağmen arzu ettiğimiz ivmeyi gerçekleştiremedi. Resmi verilere göre ihracatını ilk 5 ayda sadece yüzde 3 arttıran sektör, iç pazarda özellikle ekipman segmentinde etkisi daha fazla hissedilen daralma sonucunda rotasını alternatifsiz bir şekilde ihracata çevirmiş durumdadır. Tabii yaşanan bu daralma bize özgü de değil; örneğin Avrupa’da tarım makineleri endüstrisi için genel iş ortamı endeksi yılbaşından bu yana devam eden düşme eğilimini sürdürüyor. Tedarikçi tarafındaki fiyat artışları ve arzda yaşanan sıkıntılar nedeniyle Avrupa’da şirketlerin yüzde 40’ı içinde bulunduğumuz dönemde üretimlerini geçici olarak durdurmaya başladılar. Aslında bu geçici durmalar, tedarik zincirindeki bozulmalar, salgının başından beri süregelen bir konu. Bu sorunlar kısmen ve zaman zaman bizde de yaşansa da bu noktada onlara göre çok daha iyi bir noktada olduğumuz söylenebilir. Bu fırsatı kazanca dönüştürmemiz için de daha fazla alıcıya ulaşmamız gerekiyor ve bu kapsamda AgroShow Eurasia Fuarı’nı bir fırsat olarak görüyoruz.”

Tarım Kredi’de hareketli saatler! 3 Genel Müdür görevden alındı!

Çiftçi kuruluş Tarım Kredi Kooperatiflerinde hareketli saatler yaşanıyor. Tarım Kredi Kooperatiflerine bağlı 3 şirketin genel müdürü görevden alındı.

Tarım Kredi Kooperatiflerine bağlı Tarım Kredi Yem, Bereket Sigorta ve Tareks Tohumculuk şirketlerinin genel müdürleri görevden alındı. Görevden almalarla ilgili olarak bir açıklama yapılmazken, alınan bilgilere göre Tarım Kredi Yem Genel Müdürü Hasan Fehmi Kinay görevden alınarak TK LİDAŞ’a Genel Müdür yapıldı. Hasan Fehmi Kinay’ın yerine ise Tekirdağ Bölge Müdürü Nedim Nar, Tarım Kredi Yem’in başına getirildi.

Diğer yandan Bereket Sigorta Genel Müdürü Mahmut Güngör ve Tareks Tohumculuk Genel Müdürü Burhanettin Topsakal da görevden alındı.

Görevden alınan Tarım Kredi Yem Genel Müdürü Hasan Fehmi Kinay, Bereket Sigorta Genel Müdürü Mahmut Güngör ve Tareks Tohumculuk Genel Müdürü Burhanettin Topsakal, uzun yıllardır görev yapıyordu.

Tarım 5.0 ufukta

Bütünsel bir tarımsal politikayı ve yeni teknolojik gelişimlerin tarımın hizmetine verilmesini simgeleyen Tarım 4.0 yaklaşımı, verimliliği, üretimi ve karlılığı artırıyor. Kimi ülkeler 4.0’ın bile ötesine geçme hazırlığında.

Tarımsal üretimde yaşanan gerileme, özellikle girdi fiyatlarındaki büyük artışlar nedeniyle yaşanan hayat pahalılığı, dünya çapında büyüyen ve Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına dek yansıyan gıdaya erişim, açlık ve yoksulluk sorunları ile gitgide yaygınlaşan gıda milliyetçiliği rüzgarından sıyrılarak yurttaşların temel gıda gereksinmelerini uygun fiyatlarla piyasaya sürmek o kadar önemli ki.

Ulu Önder Atatürk’ün çok yıllar önce büyük ileri görüşlülükle ortaya koyduğu ‘Köylü milletin efendisidir’ sentezi bugün öylesine güncel ki. Bu efendilik elbette ekonomik ve sosyal statü değil, yurttaşların temel gereksinmelerini karşılayan bir kitleye karşı ortaya konan sevgi ve saygı. Nezaketin, zarafetin, mantık ve aklın güzelliği!

Pandemi sonrasında ekonomik politikalar yeniden belirleniyor. Tarımsal üretim ve girdiler gündemde her zamankinden çok değer buluyor. BM’ye göre açlık ve kıtlık kapıda. Dünya çapında girdilerin bu denli artış gösterdiği bir süreçte verimli ve akılcı tarımsal üretim, kurtuluş ve çıkış yolu. Onun için daha çok işitir olduk; “tarıma gereken önem verilecek.”

8 – 10 yıldan beri Tarım 4.0’dan söz ediliyor, hatta uygulanıyor. Bütünsel bir tarımsal politikayı ve yeni teknolojik gelişimlerin tarımın hizmetine verilmesini simgeleyen bu yaklaşım, gelecek yıllarda daha çok duyacağımız bir politik ve ekonomik tercih olacak. Çünkü dünya ve özellikle gelişmiş ülkeler bu yolda.

Benim geçen hafta arazi çalışmalarının başlamasını müjdelediğim TÜBİTAK destekli ve Prof. Halil Karahan ile arkadaşları imzalı proje de bunun bir parçası. 4.0 demek, iklim koşullarının, çevresel etkilerin, kullanılacak ürün deseninin, su miktarının, hatta hangi dönemde hangi ürünlerin daha verimli olacağının da net bir şekilde görüldüğü bir çağdaş tarım uygulması demek.

Yeni teknolojiler, makine ve ekipman kullanımındaki verimlilik, girdi – çıktı doğru maliyet hesapları, uydu ve drone’larla ürünlerin sağlık ve verimliliğinin belirlenmesi, sonuçların üretici ve toplum olarak ‘win – win’ yani ‘kazan – kazan’ felsefesi ile ülkeye katkı sağlanması demek.

Akılı ve kazançlı tarım olarak da nitelenebilecek Tarım 4.0 ile elbette üretici de kazanacak. Zamanı doğru kullanacak, işgücünden tasarruf edecek, verimlilik sağlayacak, tasarruf ile yeni kaynaklar oluşturacak, dünya ile rekabet edecek, üretim girdisi optimizasyonu sağlayacak. Özeti şu, daha çok ve verimli üretim, daha çok kar. O kadar mı? Ülke de kazanacak! Çevre ve doğa kazanacak, döviz tasarrufu elde edilecek. Elbette teknoloji durmuyor. Gelişmeler olabildiğince hızlı.

Tarımda hem yapay zeka, hem teknolojik gelişim gelecekte yaşanacak sıkıntılar konusunda önemli artılar sağlıyor.

Sırada Tarım 5.0 var

Akıllı, kazançlı, verimli ve çağdaş tarım anlamına da gelen Tarım 5.0 elbette yapay zekanın tanm anlamıyla katkısı sağlanan, teknolojik araç ve gereçlerle verimlilikte en üst noktaya ulaşılan, neyin nerede, nasıl ve ne şekilde olacağını, nasıl bir sonuç ortaya koyacağını da gösteren bir yenilik. Tamamen teknolojik gelişmelerle donatılmış, otonom ve çözüm odaklı verimliliği temel alan tarım. Dedim ya, dünya durmuyor. Hala tarımın ne denli önemli olduğunu görmeyenler için dünya penceresi araladım. Tarım 4.0 hatta, Tarım 5.0 zamanı artık!

Şimdi de vegan üretime yasak!

Okurlarım arasında vejetaryen ve vegan beslenenler de var. Zaman zaman sektörel sorunları gündeme getiriyorum. Geçenlerde yazdım, ‘Vegan saçmalık’ diye, özellikle vegan yani bitkisel peynir, yağ, sucuk ve diğer gıda üretiminin önüne çıkarılan engelleri. Vegan tanımlamasının ne kadar zor olduğunu… Peynire peynir, yağa yağ diyemediklerini…

Tam bu iş düzeldi, düzelecek derken bambaşka bir haber geldi. Tarım Bakanlığı vegan üretimi neredeyse yasaklamış! Bir basit tanım eksiği nedeniyle ‘devletin ayağına kurşun sıkılıyor’. Önemli bir gelir ve prestij kaybı yaşanacak. İhracat potansiyeli güçlü ve etkin bir sektör yok edilecek. Ben yeni Bakan Kirişçi’den umutluydum. Sonucu bekliyorum. Birlikte göreceğiz.

Naylon poşetle savaş iyi gidiyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 2019 yılında güzel bir uygulama başlattı. Büyük çevre ve doğa kirliliğine yolaçan plastik poşetlerin azaltılması için çeşitli bilinçlendirici kampanyalar ve o poşetlerin ücretli olması…

Çok değil 3 yıl içinde semeresi görüldü. Plastik poşet kullanımı yüzde 81 oranında azalmış. Bu, doğa daha rahat nefes alacak demek.

Pratikte özellikle bu yansımayı bu ölçüde gördüğümü söyleyemesem de resmi raporlara saygılıyım. Üstelik bu azalma yüzde 10 bile olsaydı büyük başarı. Denizlerin zehirlenmemesi, toğrağın verimliğinin kaybolmaması, insanların kanserojen tehditlere daha az maruz kalması demek bu. O kadar değerli ki…

Önümüzdeki süreçte bu kampanyanın geliştirilmesinin, yenilenmesinin ve toplumsal bilincin artırılmasının yararlı olacağını düşünüyorum.

Bu arada küçük bir de payım olsa… Ne mutlu ki, belki de bu sorunu görerek, 2009 – 2014 yılları arasında İzmir Konak Belediye Başkanlığım sırasında Türkiye’de ilk defa plastik poşet yerine bez file kullanımı kampanyasını başlatmıştım.

Çok da etkili olmuş, halktan destek bulmuştu. 2011 yılı Şubat ayında…

Demek ki, akıl için yol bir.

Yerel yönetim ve devlet elele verirse bu plastik poşet sorunu bir yılda ortadan kalkar.

Kim kazanır? Toprağımız, suyumuz, denizimiz ve elbette geleceği borçlu olduğumuz çocuklarımız.

Bakır kablo hırsızlığı tarımsal üretime darbe vuruyor!

Türkiye Tarım ve Hayvancılık Platformu Başkanı Tuncay Albayrak, tarımsal sulama için kurulan su kuyularına bağlı, elektrik trafolarında peş peşe bakır kablo hırsızlığının yaşandığını belirterek, bir çok bölgede tarımsal üretimin durma noktasına geldiğini bildirdi.
Türkiye Tarım ve Hayvancılık Platformu Başkanı Tuncay Albayrak, tarımsal sulama için kurulan su kuyularına bağlı, elektrik trafolarında peş peşe bakır kablo hırsızlığının yaşandığını belirterek, bir çok bölgede tarımsal üretimin durma noktasına geldiğini bildirdi. Bakır kablo hırsızlığının da en az orman ve anız yakanlar kadar suçlu kabul edilmesi gerektiğini dile getiren Albayrak, bunun için Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Tarım Güvenlik Yasasının çıkarılmasını istedi.

Albayrak, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Son günlerde, çiftçilerimizden gelen yoğun şikâyet üzerine, Türkiye’nin pek çok bölgesinde çiftçilerimizin ‘’Tarımsal Sulama’’ sistemleri, yaşanan ‘’Bakır Kablo Hırsızlığı’ nedeniyle; tarımsal üretimi sekteye uğratmakta ve ciddi olarak ekonomik mağduriyetler oluşturmaktadır.

En son, Çorum ilimizin Ömer Bey, Deliler, Depeköy, Bayat ve Gürcü köylerinde ki tarlalara ‘’Tarımsal Sulama’ için kurulan, su kuyularına bağlı, elektrik trafolarında peş peşe ‘’Bakır Kablo Hırsızlığı’’ yaşanmaktadır ve hırsızlar henüz bulunamamıştır. Çiftçilerimiz maalesef bu durumdan mustariptir.

Çiftçilerimiz, hırsızların ivedilikle bulunmasını ve cezalandırılmasını istiyorlar. Yaşanan ‘’Bakır Kablo Hırsızlığı’’ nedeniyle köylerde patates, kuru soğan, sarımsak ve Ayçiçek üretiminin durma noktasına geldiği belirtiliyor… Türkiye genelinde çiftçilerimizin emek ve alın terlerine göz dikenler, bu şekilde tarımsal üretime sekte vuranlar; bu ülkede Orman ve anız yakanlar kadar suçlu kabul edilmeli, failleri ivedilikle bulunmalı ve en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.

Hiç kuşkusuz cezaların ağırlaştırılması, caydırıcı olarak hazırlanması, suç oranlarını minimize edecektir. Bu nedenle hiç kimse, çiftçilerimizin emek ve alın terlerine göz dikmemeli, cesaret dahi etmemeli….

Sayın Cumhurbaşkanım,

Bu bağlamda, zatı alinizin talimatlarıyla, çiftçilerimizin emek ve alın terlerine zarar verecek her türlü hırsızlığın, en ağır şekilde cezalandırılması yönünde, TBMM’de ‘’Tarım Güvenlik Yasası’’ nın teklif olarak sunulması, kanun olarak çıkartılması ve sayenizde böylesine büyük bir boşluğun giderilmiş olmasını, YERLİ ve MİLLİ üretim yapan çiftçilerimiz adına umut ediyoruz.

Elbette, çiftçilerimizde ‘’İş Güvenliği’ ’kapsamında tarımsal üretim yaptıkları alanlarda, gece görüşlü güvenlik kameraları tedbir maksatlı olarak kurulmalıdır.

Türkiye genelinde bütün Valiliklerin ve emniyet birimlerinin bu kapsamda teyakkuza geçirilmesi, tarımsal alanda mobese kameralarının artırılması da oldukça önemlidir.

‘’Tarım Güvenlik Yasası’’nın TBMM ‘den kanun olarak çıkması ve uygulanması, Türkiye de milyonlarca çiftçilerimizin tabir caizse, yüreğini serinletecek ve derin bir nefes almalarını sağlayacaktır.”

Tarım İl Müdürü çiftçinin ilgisizliğinden dert yandı! Çiftçi demek ki sorunu derinden hissetmiyor!

İzmir Tarım ve Orman İl Müdürü Mustafa Özen, Bakanlığın yüzde 50 hibeli basınçlı sulama sistemlerine çiftçinin ilgi göstermemesine tepki göstererek, “Üretici demek ki sorunu derinden hissetmiyor” dedi.
Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı (2023 – 2027) Hazırlık Çalıştayı Menemen Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde başladı. Çalıştaya Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Tarımsal Çevre ve Doğal Kaynakları Daire Başkanı Dr. Ali Kılıç Özbek, İzmir İl Tarım ve Orman İl Müdürü Mustafa Özen ile kurum ve kuruluş temsilcileri katıldı.

Çalıştayın açılışında konuşan Özen; Covid sürecinde, insanoğlunun doğada yarattığı tahribatın ortaya çıktığına vurgu yaparak “Gördük ki dönem dönem insanoğlunu doğadan uzaklaştırmak gerekiyor. Kendi elimizle amaçlarımız doğrultusunda tetiklediğimiz bu iklimsel değişikliği nasıl düzeltiriz, nasıl kontrol altına alırız, nasıl bir formül üretiriz şimdi bunun gayreti içerisindeyiz. Bunu yapmak zorundayız. İklimsel değişikliğin sebebiyle tarımın içindeki bitkisel üretimde yaşanan değişim esasen kendiliğinden oluştu. Menemen Ovası bundan 60-70 yıl önce çeltik üretilen bir ovaydı, sonra pamuğa, sonra da ayçiçeğine bir geçiş yaşandı. Bunu üretici kendiliğinden yapıyor, yapmak zorunda. Kaynağına göre bir üretim çeşitliliğini kendisi planlıyor. Bakanlık ve tüm paydaşlar olarak bizim yapmamız gereken bu değişimi doğru planlamak, önünü açmak. Kontrollü gidildiği zaman bu değişimlere doğru yön verebiliriz” dedi.

İzmir önemli bir tarımsal potansiyeli olduğunu ve ülke tarımına önemli katkılar sağladığını belirten Özen “İzmir tarımına tüm paydaşlar büyük destek veriyor. Kurum olarak 2020 yılında yapılan eğitimlerle, ‘suyu nasıl kullanmalıyız, toprağa nasıl bir yön vermeliyiz, peş peşe 3 ürün yetiştirmekten artık vazgeçmeliyiz’ gibi noktalarda üreticilerle bir araya geldik. 30 ilçemizde bu yönde eğitimlerimiz ve projelerimiz devam ediyor. Kuraklıkla ilgili çalıştaylar yapıyoruz, bir araya gelip konunun her detayını masaya yatırıyoruz. Öncelikle sorunu tüm taraflar olarak kabul etmeli ve sorunu daha az hissetmek adına yapılan çalışmalara, üretilen politikaya tüm paydaşlar olarak inanmalı ve desteklemeliyiz. Bu inanç ve birliktelik olmayınca da ne yazık ki çalışmalar yavaş ilerliyor. Kendi kendimize mücadele veriyoruz” dedi.

Sorun bizden hızlı ilerliyor

Tarım ve Orman Bakanlığının kuraklıkla mücadele noktasında yaptığı çalışmaları ve verilen destekleme programlarına da değinen Özen şunları söyledi “Bakanlığımız her yıl Ocak – Şubat döneminde Basınçlı Sulama Sistemi ile ilgili 1 milyon liraya kadar olan projelere vermiş olduğu %50 hibe programını açıklıyor. Tamam, yaşanan küresel ekonomik kriz herkesi olduğu gibi çiftçimizi de çok etkiliyor, maliyetler çok arttı. Ama bizim İzmir olarak bu sistemlere aldığımız başvuru 2020 yılında 1 kişi, 2021 yılında da 2 kişiydi. O zaman bu sorunun en büyük taraftarı olan üretici bu sorunu çok derinden hissetmiyor demektir. Tüm taraflar olarak yaşanan bu iklimsel sorunu kendi derdimiz gibi hissetmezsek çözemeyiz. Tamam, eğitimler 30 ilçede veriliyor, şuanda İzmir’de gece gündüz eğitimlerimiz devam ediyor. Sulama teknikleri, girdilerin kullanımı, toprak sağlığını etkileyen faktörler gibi konularda ciddi eğitimler yapıyoruz. ‘Cumartesi Buluşmaları’nı yeniden başlattık. 30 İlçe Müdürümüz her cumartesi de sahada bu konuları anlatacak, üreticilerle bir arada olacaklar. Ama bu gayret bizi gitmek istediğimiz noktaya götürmüyor. Bu noktada büyük bir problemimiz var, hızlı olmamız gerekiyor çünkü sorun bizden hızlı ilerliyor”

Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Tarımsal Çevre ve Doğal Kaynakları Daire Başkanı Dr. Ali Kılıç Özbek İse; Çalıştayın amacının 2023 – 2027 Tarımsal Kuraklık Stratejisi Eylem Planının hazırlanması olduğunu belirterek “Tarım Reformu Genel Müdürlüğü olarak 5 yıllık süreçte, tarımsal kuraklık öncesinde ve sonrasında tedbirleri almak, önlemler oluşturmak, tüm kurumları koordine etmek asli görevimizdir. Bu görev kapsamında 20 kurum ve kuruluşla bir araya gelip görüşler alarak raporlar oluşturuyoruz. Bunlar Hububat Değerlendirme Raporu, Kuraklık Erken Uyarı Sistemi, Kuraklık Risk Değerlendirme Raporu. Bugün burada 36 İl Müdürlüğü 20 kurum temsilcisi ve STK’larla bir araya gelerek görüşlerini alacak ve eylem planımızı oluşturacağız. Eylem Planı Ekim ayı sonunda hazır olacak” dedi.

Konuşmaların ardından Çalıştay, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Tarımsal Kuraklık ve İklim Değişikliği Eylem Planı çalışmalarının sunumlarıyla devam etti. Çalıştay, 36 İl Müdürlüğü Teknik Personeli, paydaş kurum ve kuruluş temsilcilerinin katılımıyla 3 gün boyunca devam edecek. Alınan kararlar ve tespit edilen noktalarla 2023 – 2027 Eylem Planı hazırlanacak.

Yem fiyatları düşmeye başladı! Kurlar düşmeye devam ederse yeni indirimler gelebilir!

Kurlardaki düşüş yem fiyatlarına yansımaya başladı. Bir çok firma besi ve süt yemlerinde çuval başı 20 ile 40 lira indirim yaparken, kurların seyrine göre yeni indirimlerde gündemde.

Kurların yükselmesi yem fiyatlarını artırırken, besi ve süt hayvancılığı yapan yetiştiriciler zor günler geçiriyor. BDDK’nın kararının ardından kurlardaki düşüş, kısmi olarak yem fiyatlarına da yansımaya başladı. Kurlarda biraz olsun düşüş yaşanırken, piyasada hala belirsizliğin hakim olması yem fiyatlarında yapılan indiriminde sınırlı yapılmasına neden oluyor. Yem firmaları ilk planda besi ve süt yemlerinde çuval başı 20 ile 40 lira arasında değişen oranlarda indirim yaparken, yem firmalarının kurların bu haftaki seyrine göre yeni bir indirim daha yapabileceği kaydediliyor.

BESİ YEM SATIŞLARI YÜZDE 50 DÜŞTÜ!

Yem fiyatlarına gelen astronomik zamlar yetiştiriciyi zorlarken, bu da yem satışlarına yansıdı. Sektör yetkilileri özellikle besi yem satışlarında geçen seneye göre yüzde 50 düşüş yaşandığına dikkat çekiyor. Besi yem satışlarında yaşanan yüzde 50 düşüşün, hayvancılık sektöründe yaşanan zor durumu gözler önüne serdiği ifade edilirken, kurlardaki düşüşün kalıcı olması durumunda sektörün biraz olsun rahatlayacağı dile getiriliyor.

ARPA FİYATLARINDA DA KISMİ BİR DÜŞÜŞ VAR!

Hayvancılıkta önemli bir yem maddesi olan arpa fiyatlarının da bu hafta biraz olsun düşmesi hem yetiştiricileri hem de yem sektörünü umutlandırdı. Arpa fiyatları 6 bin liranın altına düşerken, güncel arpa fiyatları 5500 ile 5800 TL/ton arasında değişiyor.

 

Karabük'te 250 dekar tarım arazisi sular altında kaldı

Karabük ve Safranbolu’da sağanak yağışlar sebebiyle 250 dekar tarım arazisi sular altında kaldı.
Karabük Valisi Fuat Gürel, beraberindeki yetkililer ile birlikte bölgede incelemeler yaparak hasar tespiti için çalışmaların başlatıldığını belirtti.
Karabük ve çevresinde yaşanan kuvvetli sağanak yağışlardan dolayı şehrin farklı yerlerinde dereler taşarken, tarım alanları da sular altında kaldı. Merkeze bağlı Kılavuzlar Mahallesi’nde ve Safranbolu ilçesine bağlı topraklarının büyük çoğunluğu tarım arazisi olan Bostanbükü köyünde yer alan seralar sular altında kaldı. Vali Gürel bölgede yaşayan vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileterek, zararlarının karşılanması için gerekli çalışmaların yapılacağını söyledi.

Gübre fiyatları sonbaharda düşecek mi? Tarım Kredi Genel Müdüründen dikkat çeken açıklama!

Gübre fiyatları sonbaharda düşecek mi? Tarım Kredi Genel Müdüründen dikkat çeken açıklama!

Gübretaş, geçtiğimiz hafta gübre fiyatlarına zam yaparken, Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Hüseyin Aydın’dan gübre fiyatları ile ilgili dikkat çeken bir açıklama geldi. Aydın, “Cari fiyatların altında çiftçiye ürün vermeyi hedefliyoruz” dedi.

Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Hüseyin Aydın, çiftçinin öncelikli gündem konuları arasında bulunan gübre fiyatları ile ilgili dikkat çeken bir açıklama yaptı. Hüseyin Aydın, gübre fiyatlarında sonbaharı göstererek, çiftçiye cari fiyatların altında ürün vermeyi hedeflediklerini söyledi. Tarım Kredi Kooperatiflerinin iştiraki Gübretaş ise geçtiğimiz hafta gübre fiyatlarına zam yapmıştı.

Sabah Gazetesi’nden Dilek Güngör’ün haberine göre, pandemi sonrasında tarım en stratejik sektör haline geldi. Bir tarafta tarım ürünlerine ulaşmak zorlaşıyor, diğer tarafta fiyatlar yükseliyor. Çiftçinin de artan girdi maliyetlerine karşı korunması gerekiyor. Türkiye’de bu görevleri üstlenen öncü kuruluş hangisi dediğimizde akla ilk Tarım Kredi Kooperatifleri geliyor. 4 ay önce Tarım Kredi Kooperatifleri’nde genel müdürlük koltuğuna Ziraat Bankası’nın eski genel müdürü Hüseyin Aydın oturdu. Aydın, bu zorlu süreçte hem çiftçiyi destekleyip hem vatandaşı ucuz gıdayla buluşturmak için kolları sıvamış durumda…

İl il dolaşıp 17 birlikle bir araya gelen Aydın’la Mersin’de yeni yol haritasını konuştuk. Yol haritasının ilk sırasında çiftçiyi rahatlatacak önlemler yer alıyor.

SONBAHARDA FİYATI ÇEKECEK

Aydın’ın verdiği bilgiye göre, yemde yüzde 65, gübrede 75-80 dışa bağımlılık var. Hammadde arttığında fiyat kontrol edilemiyor. Ama Tarım Kredi, ürünleri sonbaharda cari fiyatların altında çiftçiye vermeyi hedefliyor. Çiftçiye verilen gübre, mazot, yem konusunda da hasattan sonra mahsuplaşılacak.

KEFALET SİSTEMİNE SON

Tarım Kredi Kooperatifleri üreticinin finansman ihtiyacını en uygun şekilde sağlayabileceği önemli kuruluşlardan biri… Çiftçilerin bundan böyle krediye erişiminin bankalardan daha esnek olması için birtakım adımlar atılıyor. Teminat şartları bankalardan daha esnek olacak. Kefalet sistemi de tarihin derinliklerine gömülecek.

Çiftçinin borcunu ödememesi durumunda icra yoluyla yasal takip uygulaması kalktı. Son care bütün yollar tıkanırsa uygulanmaya devam edilecek. Böylece Tarım Kredi ‘traktörümü aldı, tarlama çöktü’ gibi haberler de tarih oluyor. Geçmiş borcu olana yapılandırma uygulanacak.

BİR KEREDE GETİRENE FAİZ YOK

Geçmişte borcu olan çiftçi bir defada ödeme yaparsa faiz alınmayacak. Borcunun yüzde 10-20-30’unu peşin getiren, kalan miktarı 60 aya kadar vadelendirebilecek. Parayı yatırdığının ikinci gününde de ilaç, tohum, yem ve gübre alabilecek. Tarım Kredi, ortağı çiftçilere 2022’de 14 milyar TL kredi kullandırmayı hedefliyor.

AYNES’E TEKLİF VERECEK

TARIM Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Hüseyin Aydın, yeni stratejinin sanayileşme üzerine olacağını da söylüyor. Aydın, “Sanayide güçlü bir oyuncu haline geleceğiz. Konya ve Erzurum’a yem fabrikası kurmayı planlıyoruz. Yem ile ilgili de planlarımız var. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun satışa çıkardığı Aynes’e de teklif vereceğiz” değerlendirmesinde bulunuyor.

UCUZ GIDA İÇİN CEP MARKETLER GELİYOR

TÜRKİYE Tarım Kredi Kooperatifleri, perakende de 1.500 markete ulaşmak üzere Aydın, yıl sonunda Tarım Kredi Kooperatif Marketleri’nin sayısını 2 bine çıkarmayı hedeflediklerini hatırlatıyor. Bir de hedefte cep marketler var. Tarım Kredi Kooperatifleri’nin illerdeki depolarında ‘cep marketler’ kurulacak. Bu marketlerden vatandaş da yararlanabilecek. Buradan satış yapılacak. Genel Müdür Aydın, “Sıradan bir markette 800-1000 arasında ürün satıyor. Tarım Kredi’nin ürettiği ürün adedi de 600 adet. Hedef 1.200- 1.300 ürüne çıkmak. Marketlerimiz zarar etmiyor. Diğer marketler tedarikçilerine 120 güne kadar ödeme yapıyor. Biz market raflarını yöresel ürünlere açacağız. Özellikle Anadolu’da kadın ve gençlerin kurduğu işletmelere… Onlara satış kanalı oluşturacağız. Ürününü rafa koyana 3-5 gün içinde parası ödenecek. E-ticarete de yatırım yapacağız” diyor.

EKSPERTİZ MASRAFI BİTİYOR

BANKA gibi Tarım Kredi’de de çiftçinin teminatı belirlenirken ekspertiz raporlarına bakılıyordu. Bu da ekstra masraf çıkarıyordu. Ekpertiz işine son veriliyor. Bundan böyle tarla, bağ, bahçe ekspertizi yapılırken köyün ileri gelenlerine sorulacak. Piyasa koşulları değiştiğinde aynı yöntemle revizeler yapılacak. 20 kilometre arayla kurulan iki kooperatifin birbiriyle iş yapmama durumu da kalkıyor. Bundan sonra çiftçiler hangi kooperatife giderse gitsin hizmet alabilecek.

LİMİTLER GÜNCELLENECEK

UYGULAMADA, Çiftçi Kayıt Sistemi’nden borca bakılıyor, gelir hesaplanıyor, kredi limiti belirleniyor. Limitler çoğunlukla çiftçilerin ihtiyacını karşılamıyor. Örneğin hayvan başına 1kg yem tüketiliyorsa ve 100 hayvanı varsa limiti 100 kg karşılığı yem olacak. Örneğin 100 dekar arazide arpa-buğday yetiştiren bir çiftçiyseniz, 1 dekara harcadığı (gübre, ilaç, tohum vb) tüm giderlerin maliyeti x 100 limit olacak. Özetle, limiti ihtaycı belirleyecek.

100 MİLYARLIK SATIŞ HACMİ

GENEL Müdür Aydın, Tarım Kredi Kooeratifleri’nin özkaynağının iştirak şirketlerle beraber 18 milyarı bulduğunu hatırlatarak, “Tarım Kredi’nin bu yıl satış hacminin 100 milyara çıkması bekleniyor” dedi.

Main Menu