18.05.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Arıcılar 20 Mayıs'a hazırlanıyor! Dünya Arı Günü kutlamaları bu yıl Tokat'ta yapılacak!

Dünya Arı Günü etkinlikleri; özellikle 2008-2009 yıllarında Amerika’dan başlayıp dünyaya yayılan toplu arı ölümleri sebebiyle farkındalığı arttırmak ve arıların önemine dikkat çekmek amacıyla Kanadalı bir aktivistin (Clinton Ekdahl) öncülüğünde 2 Haziran 2009 tarihinde başlatılan imza kampanyasıyla 29 Mayıs 2010 tarihinde dünya çapında kutlamaya başlanmıştır.

Slovenya ile birlikte aralarında ülkemizin de bulunduğu, 115 ülkenin ortak sunuculuğunda, 20 Mayıs tarihinin “Dünya Arı Günü” ilan edilmesine yönelik karar tasarısı, 20 Aralık 2017 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda oybirliğiyle kabul edilmiş ve tüm Dünyada 20 Mayıs tarihi “Dünya Arı Günü” olarak kutlanmaktadır.

lk olarak 2010 yılında Ankara’da “Altın Yağmur” sloganıyla başlayan 1. Dünya Arı Günü etkinliklerinin bu yıl 12.si kutlanacaktır. Ülkemizde, “Arıları Koru, Gençliği Yaşat” sloganıyla 2022 Dünya Arı Günü kutlamaları Tokat’ta gerçekleştirilecek.

Yaşamın devamlılığı için arıların önemine dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla organize edilen ülkemiz “Dünya Arı Günü” kutlamaları, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği öncülüğünde gerçekleştirilmektedir.
TAB, İl Birliklerimiz, Tarım ve Orman Bakanlığımız ve Üniversite, kurum ve kuruluşlarımız koordinatörlüğünde 2019 yılı Dünya Arı Günü etkinlikleri Ankara’da gerçekleştirilmiştir. 2020 ve 2021 yılında pandemi koşulları sebebiyle benzer bir etkinlik yapılamamış ancak, özel bir televizyon kanalında canlı yayınlar gerçekleştirilmiş ve tek programa bağlanan konuk sayısı açısından rekor kırılmıştır. 2022 ve sonrası Dünya Arı Günü kutlamalarının, 2019 yılı ve öncesinde olduğu gibi Merkez Birliğimiz desteğiyle her yıl farklı il birliğinde yapılmasına karar verilmiştir. Bu yıl gerçekleşecek Dünya Arı Günü Kutlamaları, 20 Mayıs 2022 tarihinde Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği, Tokat İli Arı Yetiştiricileri Birliği ve Beeo Arı Ürünleri işbirliği ile Tokat İlimizde yapılacaktır.

Dünya Arı Günü kutlamalarına tüm arıcılar davetli.

Market sayısı arttıkça zararı büyüdü! Tarım Kredi Marketten rekor zarar!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın piyasayı dengeleme görevi verdiği ve fiyatlarını uygun bulduğu Tarım Kredi Pazarlama ve Marketçilik’in 2021 yılı gider kalemleri bağımsız denetim raporu ile ortaya konuldu. Şirketin, 2021 yılına yönelik gider kalemleri 249 milyon 65 bin 389 TL’lik zarara ayna tuttu.

Birgün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre Erdoğan’ın talimatıyla mağaza sayısını artıran şirketin 2021 yılı personel gideri 138 milyon 305 bin TL oldu. Şirketin, “Dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetler” için 42 milyon 961 bin TL harcadığı, 30 milyon 938 bin TL’lik de nakliye gideri olduğu bildirildi.

REKLAMA MİLYONLARCA LİRA HARCANDI

Mağaza sayısı bine yaklaşan Tarım Kredi Pazarlama ve Marketçilik, 2021 yılında elektrik, su ve doğalgaz için toplam 22 milyon 153 bin TL’lik fatura ödedi. Şirketin mali hesaplarına yönelik gerçekleştirilen bağımsız denetimin ardından ortaya konulan raporda en dikkati çeken kalemlerden birisi ise “İlan, reklam ve tanıtım giderleri” kalemi oldu. Rapora göre şirket, 2021 yılında ilan, reklam ve tanıtım için toplam 5 milyon 709 bin 752 bin TL harcadı.

YÖNETİM GİDERİ 63 MİLYON TL

Şirketin genel yönetim giderleri de bağımsız denetim raporunda paylaşıldı. Şirkette yönetici pozisyonunda çalışanlar için gerçekleştirilen ve SGK, ücret ve prim gibi kalemleri kapsayan personel gideri harcaması 44 milyon 736 bin TL olarak ifade edildi.

Küçükbaş hayvancılığı öyle bir destekleyin ki vatandaş tereddüt etsin!

“Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir”

(Albert Einstein)

Anadolu’da  “Arif olana lafın hepsi söylenmez” diye bir tabir vardır. 

Bir de yeni yetme gençler arasında yaygın şekilde kullanılan “Geri zekalıya anlatır gibi anlatmak” ifadesi…

Gönül isterdi ki; bir sefer gündem olan konuları yeniden, yeniden konuşmayalım.

Meseleleri çöze çöze toplum olarak tekamül edelim…

Ama nerde…

Dolap beygiri gibi memleket olarak aynı yerde dönüp duruyoruz.

Aynı konuları defalarca gündem edinmemize rağmen hiçbir mesafe alamıyoruz. 

Ama yıkılmıyoruz da… (Elhamdülillah)

Bu sefer durum farklı, koşullar çok değişti.

Eski alışkanlıklarla süreçler/sorunlar geçiştirilemez bir hale geldi.

Ama hamaset ve gazla çalışan siyaset ve bürokrasi bunun farkında değil ya da önemsemiyor.

Dünya ve doğal olarak bunun bir parçası olan ülkemiz;  gıdaya pahalı ulaşma sıkıntısından bazı gıda maddelerine ulaşamama felaketine doğru evriliyor. 

Anadolu birçok ülkeye göre avantajlara sahip olsa da başta hububat, yağlı tohumlar ve dolaylı olarak hayvancılığın ana unsuru yem hammaddelerinde kendi kendine yetersiz. 

Ve gittikçe bu alanda açık daha da artıyor. 

Hükümet 20 yıldır taş, beton, demir işlerinden başını kaldırıp da ne gökyüzüne ne akarsulara ne de toprağa bakamadı/bakmadı/bakmıyor.

2020-2021 tarım sezonu ite kaka bir şekilde atlatıldı.

Ama 2022-2023 tarım sezonunda çok daha ciddi sorunlarla karşılaşacağımız aşikar.

Ve hükümet şu önümüzdeki 2 ayda hızlı ve ciddi planlamalar yaparak tedbirler almak zorunda.

Öyle onlarca yıldır  yaptığımız gibi tarımsal planlama, verimlilik falan  konuşacak ne halimiz ne de zamanımız yok. 

Bu çerçevede önerilerimiz;

1.Her ne kadar ilkel bir yöntem olarak kabul edilse de devlet temel ürünlerde kendi stok seviyelerini tesbit etmeli ve üreticiyi memnun edecek rakamları tereddüt etmeden vererek bu stokları acilen harman sezonunda oluşturmalıdır. Ahmet’in Mehmet’in deposundakini kendi stoku gösterme, buna yaslanma, sonrada sıkışınca sağda solda stokçu arama aculluğundan vazgeçilmelidir.

2. 70 IQ ile masa başında kafalarına göre sultan fermanı gibi ithalata vergi, ihracata yasak koyan taifeye yol vermeli. Dünya piyasaları ile entegre bir şekilde ülkenin üretim/tüketim rakamlarını birlikte yorumlayabilen kadrolarla bu süreci piyasa ile birlikte yönetmelidir.  

3. Dış ticaret ve içerisinde transit ticaret bu ülkenin can damarıdır. Bütün dünyadan her türlü tarımsal ürünün aktığı ve ticaretinin yapıldığı ülke olmak bu küresel krizde sahip olunabilecek en büyük avantajdır. Bu süreçte ülkenin can damarını kesmek yerine bu alanda ciddi destekler sağlanmalı ve ülkenin tedarik alanları ile bağı ve pazarlarla iş becerisi artırılmalıdır. Gerçi daha geçelerde bir grup akıllı(!) bu damara bıçak çalıp transit ticarete yasak getirdi bu memlekette… 

4.Arkanızdaki haritaya dönüp bakın bi zahmet dünyanın en büyük lojistik imkan ve avantajına sahip Anadolu’da bu avantajı neden ve nasıl kullanamadığımızı sorgulayın. Dünyada yaşanan Tarım/Gıda krizi aslında konuşulmayan lojistik krizinin bir sonucu, buna hızlı çözümler üretmek zorundasınız. Asya’nın ortasından Anadoluya yüksek kapasiteli  ve hızlı demiryolu taşımacılığı için devletler düzeyinde girişimlerde bulunmalısınız. Denizyolu ve karayolu taşımacılığında her ne kadar modası geçmiş algılansa da 3-5 fırsatcı armatörle nakliyeciye sahayı terk etmemelisiniz. “Akaryakıt arttı” diyerek her türlü absürtlüğe cesaret eden bu kesimi devlet eliyle terbiye etmeli hizaya sokmalısınız. 

5.Proaktif davranıp yakın çevre ülkelerden erken hasat döneminde ihtiyaç duyulan/duyulabilecek ürünleri hızlıca toplayın ve ülkeye transferini sağlayın. Bu operasyonların yapılacağı liman şehirlerine ve karayolu ile mal alınacak serhat şehirlerde büyük depolar alın/kiralayın. Bu uluslararası tedariki devlet kurumları ile beceremezsiniz, memurlar ülke ülke gezene kadar iş işten geçer, siz bunu özel sektöre yaptırın. 

6.Şu büyükbaş hayvancılık iddia ve inadından vazgeçin. Herkes dana eti yemek zorunda değil. Küçükbaş hayvancılığı öyle bir destekleyin ki vatandaş  “tavuk mu alsam, kuzu mu” tereddütü yaşasın. İllaki dana eti yiyecek olanda gitsin 5 katı para versin. Arkadaş daha düne kadar bir grup akıllı çıkıp yasaklamasaydı eski dünyada en çok k.baş hayvan ihraç eden ülke olmak üzereydik uzun yıllardan sonra… Atalar boşuna dememiş “Bugday ile koyun, gerisi oyun” 

Yukarıdan bir şey anlamadınız mı? 

Eğer anlamadınızsa Türk medyası haber yapmasa da bir yerlerden bulun bir bakın bakalım, (İngiliz medyasının Türkiye’de beklediği ama) İran ve Sri lanka’da neler yaşandığına bir bakın…

Adana Çiftçiler Birliği’nin buğday maliyet hesabı ortalığı karıştırdı! Buğday alım fiyatı kaç lira olmalı? Çiftçi kaç lira fiyat istiyor?

Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru’nun yaptığı buğday maliyet hesabı, arpa buğday fiyatlarında yeni bir tartışmaya neden oldu. Doğru’nun maliyet hesabı çiftçinin tepkisini çekti. Buğdayda Türkiye’nin son 10 yıllık verim ortalaması 275 kg olmasına rağmen 400 kg verime göre maliyet hesabı yapan Doğru, 400 kg verime göre de 1 kg buğdayın maliyetini 4,26 TL olarak hesapladı. Yüzde 35 çiftçi karı ile birlikte destekler hariç çiftçinin beklediği buğday alım fiyatının 5,75 TL olduğunu açıklayan Mutlu Doğru’ya tepkiler de gecikmedi. 

ADANA’NIN VERİM ORTALAMASINA GÖRE YAPILAN HESAP YANLIŞ! 

Mutlu Doğru’nun maliyet hesabına sosyal medyadan birçok çiftçi tepki gösterirken, Tarımdan Haber yazarı ve ziraat mühendisi Faik Toy, Doğru’nun maliyet hesabını Adana’nın buğday verimine göre yaparak maliyeti düşük bulduğuna dikkat çekerek, twitter hesabından yaptığı paylaşımda şunları kaydetti: “Yanlış hesap. 1 dekar üretim maliyeti 1703 TL denmiş ama 1703 TL Adana’nın verim ortalaması olan 400 kg’ye bölünerek kg maliyeti düşük bulunmuş. 1703 TL Türkiye buğday verim ortalaması olan 275 kg’ye bölünecek, bakın bakalım kaç çıkıyor? Maliyet hesabında ülke ortalaması baz alınır” dedi. 

Buğday maliyet hesabında neden Türkiye verim ortalamasının dikkate alındığına da açıklık getiren Toy, şunları kaydetti: “Neden maliyet hesabında ülke buğday verim ortalaması baz alınır? Sebebi şudur, buğday fiyatı açıklanırken sadece Adana’da 400 kg verim alan çiftçilerimiz için açıklanmıyor, ülkede 150 kg verim alan çiftçilerimiz için de açıklanıyor, yani tüm ülke için tek rakam açıklanıyor”

TOY: 1 KG BUĞDAY MALİYETİ 6 TL, ÇİFTÇİ ÜRETİME DEVAM EDEBİLMESİ İÇİN 7.5 LİRA FİYAT AÇIKLANMALI 

Son 10 yıllık Türkiye verim ortalaması olan 275 kg baz alındığında 1 kg buğday maliyetinin 6 TL olduğunu belirten Toy, çiftçi karı ile birlikte açıklanması gereken buğday alım fiyatının 7.5 TL olması gerektiğini kaydetti. Maliyetlerdeki artışın devam ettiğini dile getiren Toy, “Buğday alım fiyatı 7.5 lira açıklanmalı ki çiftçi önümüzdeki yıl da tarlasını ekebilsin” dedi.

ÇİFTÇİLER ADANA ÇİFTÇİLER BİRLİĞİ BAŞKANINA BÖYLE TEPKİ GÖSTERDİ

Diğer yandan sosyal medyada çiftçiler de Mutlu Doğru’nun maliyet hesabına yönelik paylaşımların altına yaptıkları yorumlarla tepki gösterdiler. Çiftçilerden birisi, çiftçilerin değil Adana Çiftçiler Birliği Başkanının bu fiyatı istediğini belirterek, “TMO gitsin onun buğdayını 5.75 TL’den alsın” dedi. Diğer bir çiftçi ise, “Zengin çiftçiye göre hesap yapılmış” diyerek tepki gösterdi. 

TARIM ÜFE YÜZDE 17.76 ARTTI

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), nisan ayına ilişkin Tarım ÜFE verilerini açıkladı. Buna göre, söz konusu endekste nisanda bir önceki aya kıyasla yüzde 17,76, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 72,29, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 118,53 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 45,26 artış gerçekleşti.

Sektörlerde bir önceki aya göre değişimlere bakıldığında, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 0,12, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 18,1 ve ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 21,03 artış kaydedildi.

Ana gruplarda aylık bazda çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 6,52, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 8,41, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 27,66 artış olarak kayıtlara geçti.

Yıllık Tarım-ÜFE’ye göre 7 alt grup daha düşük, 4 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 21,82 ile turunçgiller ve yüzde 45,18 ile koyun ve keçi, canlı; bunların işlenmemiş süt ve yapağıları oldu.

Yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 295,72 ile lifli bitkiler, yüzde 248,33 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular ve yüzde 135,01 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar olarak belirlendi.

Aylık Tarım-ÜFE’ye göre 6 alt grup daha düşük, 5 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Bir önceki aya göre artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla yüzde 4,95 ile turunçgiller ve yüzde 5,6 ile diğer çiftlik hayvanları ve hayvansal ürünler olarak sıralandı.

Aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 61,29 ile diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyveler ve yüzde 42,69 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular oldu. Bir önceki aya göre azalış gösteren tek alt grup ise yüzde 0,11 ile canlı kümes hayvanları ve yumurtalar olarak tespit edildi.

Endekste kapsanan 77 maddeden, 14’ünün ortalama fiyatında azalış olurken 12’sinin ortalama fiyatında değişim olmadı. 51 maddenin ortalama fiyatında ise artış yaşandı.

Örtü altı tarımda dünyada üçüncüyüz

Türkiye, örtü altı sebze üretiminde İspanya ve İtalya’nın ardından dünyada üçüncü ülke. Uluslararası ilişkilerin ısındığı bir dönemde Türkiye, iklim avantajının da verdiği olanaklarla, gıda arz güvenliğine büyük katkıda bulunuyor.

Finike’nin Hasyurt mahallesinde, 25. Hasyurt Tarım Fuarı kapsamında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve yazarlarının katılımıyla, ‘Tarımın Dünü, Bugünü ve Yarını’ konulu panel düzenlendi.

Hasyurt Mahmut Esen Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı, Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Şükrü Andaç, Milliyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Servet Yıldırım, Milliyet Gazetesi Tarım Yazarı Hakan Tartan, Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Murat Hüdavendigar Günay, Grow Fide Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ünal, Titiz Agro Yönetim Kurulu Başkanı Şavaş Titiz, E – Z Tohumculuk Genel Müdürü Zekai İlter ve üreticiler adına Şaban Dede katıldı.

Tarımın geleceği

Paneli Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Şükrü Andaç yönetti.

Panelde açılış konuşması yapan, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı, fuarı düzenleyen ve panelin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek sözlerine başladı. Belovacıklı, “Tıpkı 16. yüzyılda tarım ürünlerinin yok olmaya yüz tuttuğu bir dönem gibi çelişkili bir dönemden geçiyoruz. Sadece Türkiye değil, tüm dünya böyle bir dönemden geçiyor. Teknolojik gelişmelerin tarım üzerindeki etkilerinin çok konuşulduğu bir dönem yaşıyoruz. Son yıllarda, ‘insan hayatında tarım niçin önemli’ sorusu gündeme geldi. Bundan sonra Türkiye’de neler ekilip biçilir, nerelerde hata yapıldı. Nelerin kurtarılabileceğini tartışma imkanı bulduk. Bugün burada yapılacak olan panelde bu konuların hepsi ayrı ayrı değerlendirilecek” dedi.

‘Tarımda teknoloji çok önemli’

Panelde ilk sözü Grow Fide Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ünal aldı. Ünal, şöyle konuştu:

“Meşhur eski dışişleri bakanlarının bir sözü var. ‘Petrolü kontrol altında tutarsanız ülkeleri kontrol edersiniz, Gıdayı kontrol altına alırsanız insanları yönetirsiniz’ diyor. Bu sözler gıdanın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Ben bu bölgenin çocuğuyum, ortaokulu bu bölgede okudum. Benim çocukşuğumda bu bölgede hiçbir şey yoktu. 1970’lerden sonra burası gelişmeye başladı. Son 40 – 50 yılda bu hale geldik. Bugün iki konu üzerinde duracağım. Birincisi tarımda teknoloji, ikincisi de ne ekiplip ne satılacağı konularına değineceğim. Son yıllarda Türkiye’de tarım sorunları çıkınca, birçok bahaneler üretiyoruz. Ama kimse tarımda teknolojiyi kullanıp kullanmadığımızı konuşmuyor. Kimse ne ekilir, nasıl satılır onu konuşmuyor. 1970’li yıllardaki şartlardan bugünkü şartlara gelinmesinde birçok insanın katkısı olmuştur. Şahsen benim ve burada bulunan arkadaşlarımın da katkısı olmuştur. Birçok insanın, sektörün katkısı olmuştur ama devletin katkısı olmamıştır.

Mesela dönümde domates üretimi 3 tondan 20 – 25 tona çıktı. Biber 3 tondan 15 – 20 tona çıktı. Patlıcan ise 5 tondan 20 tona çıktı. Bu artış tahılda görülmedi. Bakliyatta ve et üretiminde olmadı. Yani tarımdaki gelişme diğer ürünlerde olmadı.

Onun için tarımda teknolojinin kullanılması lazım diye dilimizin döndüğü kadar söylüyoruz.”

Tropikal ürünler

Ünal, “Türkiye olarak Rusya’nın isteğine göre tarım ürünleri ürettik. Rusya son yıllarda Türkiye’nin tarım pazarıyla istediği gibi oynamaya başladı. Bu da iyi bir şey. Bu defa üretici tropikal ürünlere yönelmeye başladı. Çünkü tropikal ürünler Avrupa da iyi pazar bulmaya başladı” dedi.

Titiz Agro Yönetim Kurulu Başkanı Şavaş Titiz, “Bizim öğrencilik zamanımızda Türkiye neredeyse yurtdışına sadece fındık ihraç ediyordu. Ama bugün yüzlerce meyve sebze ihraç eder hale geldi” dedi. Titiz, şunları söyledi: “Dünyada örtü altı sebze üretimin merkezi nerelerdir diye sorulduğunda, hemen Akdeniz ülkeleri geliyor. Akdeniz ülkeleri denince de İspanya akla geliyor. İspanya’da örtü tarımının yanında süs bitkileri de yetiştiriliyor. Ama İtalya’da örtü tarımında üzüm gibi meyveler yetiştiriliyor. Örtü altı tarımında dünyada üçüncü sıradayız. Üçüncü olmamızda iklim şartları gibi daha birçok etkenler var.”

Titiz, “Sera kurulumlarının, ahşap, plastik ve demir olması, üretim kalitesini o kadar da çok etkilemiyor” dedi.

‘Dünya ile rekabet edecek güçteyiz’

E – Z Tohumculuk Genel Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi Zekai İlter, “Finike portakalı dünyada kalitesini ıspatlamış bir portakal çeşididir. Gidin tepeden Kumluca – Finike ovasına bakın. Şehir görünümündedir. Yani ovanın her tarafını inşaat sahası haline getirmişiz. Dünyada başka Kumluca ve Finike ovası yok. Bunun kıymetini bilememişiz” dedi. İlter, konuşmasına şöyle devam etti:

“Biz seracılık geçmişi ile birikimi ve donanımı olan ülkelerden birisiyiz. İspanya’yı, İtalya’yı gidip gördük. Bizim yetiştirdiğimiz ürünlerin kalitesi ve aroması olarak dünya ile rekabet edecek güçteyiz. Çünkü birçok ülke jeotermal kullanarak üretim yapıyor. Ama biz doğal iklim şartlarında üretim yapıyoruz. Biz seralarımızı nasıl modernize ederiz, seralarımızdan elde ettiğimiz ürünlerle nasıl dünya ile rekabet ederiz diye düşünüyoruz. Ama biz baştan bir yanlış yaptık. Seralarımızdan kazandığımızı başka alanlarda harçadık. Seralarımızı modernize etmedik. Seralarımızı geleceğe hazırlamadık.”

‘Kayıtdışı üretim önlenmeli’

Üretici Şaban Dede ise, “Ben dededen babadan gelme bir çiftçiyim. Biz çiftçiler olarak en büyük sorunumuz kayıtdışı üretim. Arz talep dengesini ayarlayamıyoruz. Başta bu sorunu çözmeliyiz” dedi.

Bin metrelik misina ele geçirildi! Van'daki operasyon böyle görüntülendi

Van Gölü’nün tuzlu ve sodalı suyunda yaşayabilen inci kefalinin üreme göçü sürerken, ekiplerin düzenlediği operasyonda Edremit ilçesindeki Engil Çayı’nda bin metre uzunluğunda misina ağı ele geçirildi. Operasyon, Demirören Haber Ajansı (DHA) ekibi tarafından anbean görüntülendi.

Van Gölü’nün tek balık türü inci kefali, üreme dönemi olan 15 Nisan- 15 Temmuz tarihleri arasında tatlı sulara göç ediyor. Bu göç yolculuğu görsel şölen sunarken, kaçak avcıların yakalanması için de jandarma, Sahil Güvenlik Van Gölü Grup Komutanlığı, polis ve Tarım Orman Müdürlüğü ekipleri, gece gündüz denetim yapıyor.

Tarım ve Orman Müdürlüğü Balıkçılık ve Su Ürünleri Şubesi ekipleri, bir ihbar üzerine Edremit ilçesindeki Engil Çayı’nda denetim yaptı. Denetimlerde çayda ağ olduğu tespit edildi. DHA ekibinin anbean görüntülediği operasyonda, ekipler suya girerek, kaçak avcıların suya bıraktığı bin metre uzunluğunda misina ağını çıkardı. Ağ, imha edilmek üzere araca konuldu.

3 TONU CANLI, 18 TON İNCİ KEFALİ ELE GEÇİRİLDİ

Karada jandarma, gölde ise Sahil Güvenlik Van Gölü Grup Komutanlığı ekipleri ile yapılan denetimlerde bir ayda 3 tonu canlı, 18 ton inci kefali ele geçirildi. Denetimlerde 12 bin metre uzunluğunda ağ ve av malzemelerine el konulurken, kaçak balık avlayan 30 kişiye 100 bin TL idari para cezası uygulandı.

Organize gıda bölgesi dertlere çare olacak

Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Murat Hüdavendigar Günay, Kaş – Kınık’ta gıda ihtisas organize sanayi bölgesi faaliyete geçtiğinde, fiyatları yükselten ürün zayiatının aza ineceğini söyledi.

Günay ikinci projenin, tropikal meyve üretimi olacağını belirtti.

Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası (KUTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Hüdavendigar Günay, iki önemli proje üzerinde çalıştıklarını, bunlardan birinin gıda ihtisas organize sanayi bölgesi yatırımı olduğunu, diğer projenin de tropik meyve üretimi olduğunu açıkladı. Günay, şunları söyledi:

“KUTSO olarak tarım konusunda çok önemli iki projemiz var. Bunlarda biri Kaş – Kınık’ta yürüttüğümüz gıda ihtisas organize sanayi bölgesi. Burada modern paketleme tesisleri ile organik ve yöresel ürünleri tedarik zincirine kazandıran firmalarımıza

yer vereceğiz. Sebze fiyatlarında en çok artışa neden olan ürün zayiatını burada kurulacak tesisler ile en aza indirmeyi amaçlıyoruz.”

‘Tropik meyve üreteceğiz’

Diğer önemli projenin ise ‘Tropik Meyve Üretim ve Yaygınlaştırma Merkezi’ olacağını söyleyen Günay, şöyle konuştu:

“Değişen iklim ve gelişen teknoloji ile artık ülkemizin birçok yerinde seralarda sebze üretimi yapılabilir hale geldi. Biz bölgemizin iklim ve tecrübeli üretici avantajını daha etkin kullanabilmek amacıyla ürün desenimizi tropik bitkilerle zenginleştirmek istiyoruz. Bu amaç inşaatı tamamlanmak üzere olan Tropik Meyve Üretim ve Yaygınlaştırma Merkezi’mizde dünyanın her yerinden pazar değeri yüksek tropik meyveleri, bitkileri bölgemize adapte ederek uyum sağlayan türlerin üreticimizle buluşturulmasını sağlayacağız.”

Elektrik ve fide teşviği

Ekonominin temelinin üretim olduğunu vurgulayan Günay, üretim için de bazı teşviklere ihtiyaç olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Her zaman üreticimizin yanında olacağız. Üreticimiz adına devletten iki önemli isteğimiz var. Bunlardan birincisi üretimde kullandığımız elektriğe teşvik istiyoruz. Çünkü biz üretimimizin hiçbir aşamasında artık mazot kullanmıyoruz. İkincisi ise sera üretiminde çok önemli bir girdi kalemi olan sebze fidelerine teşvik verilmesi. Bu teşvik ile hem üreticimizin girdileri azalacak, hem de üretimin kayıt altına alınması ve planlanması oldukça kolay olacaktır.”

Pandemi şartlarında bile üretime devam

Günay, “Bizimle birlikte tüm dünya ülkelerinin ekonomisini ciddi bir şekilde sarsan Kovid – 19 sürecinde üreticimiz her türlü riski göze alarak üretmeye devam etti. Çoğu zaman sıkıntılarını anlatma imkanı bile bulamadı. Şimdi Hasyurt Fuarı süresince çiftçilerimiz diğer sektör paydaşları ve kurum temsilcileri ile biraraya gelip karşılıklı istişare etme fırsatı buldu” dedi.

Günay, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Hasyurt Tarım Fuarı, Türkiye’de örtüaltı tarımın bilinmediği yıllarda çok önemli tarım teknolojilerinin bölgemiz üreticisi ile buluşmasını sağladı. Bugün Kumluca’dan, Muğla – Fethiye’ye kadar olan bölgenin dünyada hatırı sayılır bir üretim bölgesi olmasında modern ve güvenilir tarım uygulamalarının çiftimize kazandırılmasının büyük önemi var. Bu nedenle Hasyurt Tarım fuarı yıllarca yalnızca bölgemizdeki çiftçilerin değil tüm tarım sektörü paydaşlarının ilgiyle takip edip, katılmak için can attığı bir organizasyon oldu. Hasyurt ayrıca kendinden sonra ülke genelinde düzenlenen birçok tarım fuarı için model oldu. Yıllar sonra tekrar düzenlenen Hasyurt Tarım Fuarı’nın, pandemi sürecinin üreticimiz üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiyi de sildiğine inanıyoruz.”

Van'daki inci kefali operasyonu görüntülendi

Van Gölü’nün tuzlu ve  sodalı suyunda yaşayabilen inci kefalinin üreme göçü sürerken, ekiplerin düzenlediği operasyonda Edremit ilçesindeki Engil Çayı’nda bin metre uzunluğunda misina ağı ele geçirildi. Operasyon, Demirören Haber Ajansı (DHA) ekibi tarafından anbean görüntülendi.

Van Gölü’nün tek balık türü inci kefali, üreme dönemi olan 15 Nisan- 15 Temmuz tarihleri arasında tatlı sulara göç ediyor.

Bu göç yolculuğu görsel şölen sunarken, kaçak avcıların yakalanması için de jandarma, Sahil Güvenlik Van Gölü Grup Komutanlığı, polis ve Tarım Orman Müdürlüğü ekipleri, gece gündüz denetim yapıyor.

Tarım ve Orman Müdürlüğü Balıkçılık ve Su Ürünleri Şubesi ekipleri, bir ihbar üzerine Edremit ilçesindeki Engil Çayı’nda denetim yaptı. Denetimlerde çayda ağ olduğu tespit edildi.

DHA ekibinin anbean görüntülediği operasyonda, ekipler suya girerek, kaçak avcıların suya bıraktığı bin metre uzunluğunda misina ağını çıkardı. Ağ, imha edilmek üzere araca konuldu.Karada jandarma, gölde ise Sahil Güvenlik Van Gölü Grup Komutanlığı ekipleri ile yapılan denetimlerde bir ayda 3 tonu canlı, 18 ton inci kefali ele geçirildi. Denetimlerde 12 bin metre uzunluğunda ağ ve av malzemelerine el konulurken, kaçak balık avlayan 30 kişiye 100 bin TL idari para cezası uygulandı.

EL KOYMASAYDIK YAKLAŞIK 10 TON BALIK AĞA YAKALANIRDI’
Tarım ve Orman Müdürlüğü Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürü Muhammed Demir, dünyanın en büyük tuzlu ve sodalı suyu olan Van Gölü’nde yaşayan inci kefalinin tatlı sulara göçünün 15 Nisan tarihi itibarıyla başladığını belirterek, şöyle konuştu:

“Bir ihbar üzerine Engil Çayı’nda yaptığımız denetimlerde bin metre misina ağı ele geçirdik. Eğer bu ağa zamanında el konulmasaydı yaklaşık 10 ton balık bu ağda yakalanırdı. Kaçak avcılara müsaade etmeyeceğiz.

Burada halkımıza seslenmek istiyorum. 3 aylık yasak döneminde balığımızı avlamayalım, satmayalım, tüketmeyelim ve avlanmasına müsaade etmeyelim.

Yasak başladığından bugüne kadar 15 tonu ölü, 3 ton da canlı olmak üzere 18 ton balığa el konuldu. Canlı balıklar tekrar suya bırakıldı, ölü balıkları da imha edildi.

Bu kapsamda kaçak balık avlayan 30 kişiye de 100 bin TL. idari para cezası uygulandı. 45 adet av malzemesi ile 12 bin metre uzunluğunda ağlara el konuldu. Bizim 112 ihbar ve 182 şikayet hatlarımız var.

Bu hatlara düşen ihbarlar doğrultusunda Engil Çayı’na gelerek denetim yaptık. Yasak öncesi vatandaşlara yönelik yaptığımız bilgilendirme toplantıları işe yaradı. Bu konuda bin öğrenciye inci kefali eğitimi verdik. Köy muhtarları bu konuda bilgilendirildi.”

Main Menu