05.12.2023 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Tarımda yoğun kimyasal kullanımı toprağa zarar veriyor

 

Tarımda yoğun kimyasal kullanımı toprağa zarar veriyor

Birleşmiş Milletler (BM), toprak kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlamak ve toprak verimliliğini korumak amacıyla 2013’te aldığı kararla 5 Aralık’ı Dünya Toprak Günü olarak kabul etti.

Erozyon başta olmak üzere toprağın varlığını, kalitesini ve verimini tehdit eden birçok faktör bulunurken, özellikle son yıllarda artan tarımda yoğun kimyasal kullanımı da bu faktörler arasında öne çıkıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığının 2022 verilerine göre, insektisit, fungisit, herbisit, akarisit, rodentisit ve mollussisit ile diğer bitki koruma ürünlerinin kullanımında son yıllarda artış yaşanıyor. Özellikle, Türkiye’de en fazla kullanılan bitki koruma ürününün başında gelen herbisit ile akarisit ve insektisist türlerinin bazı çeşitleri kullanıldığı alanda kalıntı bırakarak toprak kirliliğine açabiliyor.

Türkiye’de 2006’da kullanılan 45 bin 376 ton bitki koruma ürünü miktarı, 2022’de 55 bin 374 tona yükselirken bunların arasında 19 bin 446 ton ile fungisit, 14 bin 553 ton ile herbisit, 12 bin 205 ton ile insektisit, 2 bin 462 ton ile akarisit, 298 ton ile rodentisit ve mollussisit ve 6 bin 410 ton ile diğer bitki koruma ürünleri yer aldı.

Dünya Toprak Günü dolayısıyla sorularını yanıtlayan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Toprak Bilimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Günay Erpul, gübre kullanımındaki artışla birlikte toprağa verilen kimyasalların, kimyasal yüklü besinler olarak geri döndüğünü, bu durumun da toprak bozulmasının önemli bir göstergesi olduğunu söyledi.

Erpul, topraktaki besin maddesi döngüsünün, nüfus artışına bağlı olarak yoğun tarım sistemlerine geçiş ve kimyasal kullanımında yaşanan artışla devam ettiğini belirtti.

Türkiye topraklarında yıllardır biriken tuzların, sulu tarım sistemlerine geçişle iyi bir toprak yönetimi yapılmaması halinde çözünmeye başlayabileceğine değinen Erpul, bunun yanında aşırı kimyasal, pestisit, herbisit ve insektisit gibi maddelerin atıklarının da biyoçeşitlilik açısından ciddi sorunlara yol açtığını vurguladı.

“Küresel ortamdaki toprakların 3’te 1’i bozulmuş durumda”

Sağlıklı topraklarda asitliğe yol açan kimyasallardan kaçınılması gerektiğinin altını çizen bulunan Erpul, şöyle devam etti:

“Verimli veya iyi gelişmiş toprak kaynaklarının farklı amaçlarla kullanılması, bizim açımızdan tarım dışına çıkarılması ciddi tehlike. Siz toprağın, su ve hava almasını engellediğiniz zaman oradaki canlılığı da öldürüyorsunuz. Oksijenli koşullarda yaşayan dost mikroorganizmaların yerini bizim istemediğimiz farklı organizmaların almasına neden oluyor ve bu kaynakların biyokütle üretimi dışında kullanılmasını engelliyorsunuz ki biz buna betonlaşma diyoruz. Bu da Türkiye’de arazi kullanım değişiklikleriyle birlikte ciddi sorun olmaya başladı.”

Küresel ortamda toprakların 3’te 1’inin bozulmuş hale geldiğini, Türkiye’deki toprakların ise tarım yapılan ilk alanlar olması nedeniyle daha büyük tehditler altında bulunduğunu ifade eden Erpul, şu değerlendirmeleri paylaştı:

“Her zaman söylediğimiz gibi gelecek nesillere verimli topraklar, yani göstergeleri iyi olan, bozulmamış topraklar bırakmak mümkün. Birim alandan çok fazla ürün almak kulağa çok hoş geliyor. Gübre, ilaç gibi yöntemlerle üretimi artırmak mümkün ama burada kullanma-koruma dengesine ulaşmazsanız devamlı gübre kullanmak zorunda kalacaksınız. Doğal ekosistem fonksiyonlarını öldürmeye başladığınızda bunun sürdürülebilirliği ciddi sıkıntıya girmeye başlıyor ki gönümüzde yoğun tarımın hem çevre hem de toprak kaynakları üzerindeki etkisi çok olumsuz olmaya başladı.”

İklim değişikliğinin etkileriyle paralel olarak okyanusların ardından en büyük karbon yutak alanlarını oluşturan toprakta bulunan organik karbonun öneminin arttığından bahseden Erpul, toprakta tutulan karbonun kaybedilmesi halinde iklim değişikliğinin geri döndürülemez bir sürece gireceğine işaret etti.

“Doğrudan ekim” ve “korumalı tarım” önerisi

Doğa Koruma Merkezi (DKM) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Uğur Zeydanlı, toprağın ve suyun korunduğu bir sistemde aynı anda tarımsal girdinin azaltılması için çevredeki doğal ekosistemlerin tarımsal üretime sağladığı katkının ekosistem hizmetleri olarak adlandırıldığını kaydetti.

Ekosistem hizmetlerinin daha etkin kullanıldığı, tarımsal üretimin toprak, su ve biyoçeşitliliğe daha az zarar verecek şekilde planlandığı çalışmaların hayata geçirilmesi için çiftçiler ve ilgili bakanlıklarla işbirliği içinde olduklarını bildiren Zeydanlı, toprak biyoçeşitliliğine zarar veren ve karbon salımına yol açan anız yakımını engellemek için “doğrudan ekim” veya “korumalı tarım” adı verilen uygulamaların tercih edilebileceğini anlattı.

Zeydanlı, “Burada da tohumu, anızı yakmadan toprağın üstünden toprağa çakıyorsunuz. Anızı yakmadığınız için de bütün sene boyunca anız orada hem toprağı hem de toprakta suyu korumuş oluyor.” dedi.

Kimyasal kullanımına alternatif olan biyolojik mücadele konusunda özellikle kemirgenlerin engellenmesi için tarlaların etrafına kuş yuvaları ve tünekler yerleştirdiklerini böylelikle gündüz kerkenez gece ise baykuşların avlanabileceği vardiyalı bir “zararla mücadele sistemi” ortaya koyduklarını aktaran Zeydanlı, tüm bu çalışmalarla toprak, su ve biyoçeşitliliğin korunduğunu vurguladı.

Çiftçiler uluslararası işbirliği çerçevesinde desteklenecek

BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Tarım Reformu Genel Müdürlüğü işbirliğinde toprak, su ve biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik faaliyetlerde bulunan çiftçilerin desteklenmesi amacıyla yeni bir proje başlatılacağı bilgisini veren Zeydanlı, şunları söyledi:

“Gelecek on, yirmi, otuz yıl boyunca tarımımızda çok önemli bir yeri olacağını düşünüyorum. Bunu hayata geçirebilirsek hem toprak hem de su kaynaklarımızın kullanılması açısından çok önemli bir sonuç elde edeceğiz. Tabii bunu insan sağlığı açısından da değerlendirmek lazım çünkü kullandığımız pestisitler, herbisitler, suni gübreler insan sağlığı açısından da oldukça önemli sorunlar yaratıyor. Bunların da uzun vadede aslında önüne geçmek için, projenin önemli bir araç olacağını düşünüyoruz.”

Türkiye’de detaylı bir toprak haritası bulunmadığından, bu durumun da toplam toprak varlığı konusunda bilgi eksikliğine neden olduğunu dile getiren Zeydanlı, bu konudaki eksikliklerin bir an önce giderilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

mişti.

Yol haritası belli oldu: İşlenmeyen tarım arazileri kiralanacak

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tarım arazisi yönetimi kapsamında arazi toplulaştırma, büyük tarımsal ovaların korunması, arazi kullanım planlaması ve yönetimi, işlenmeyen tarım arazilerinin üretime kazandırılması, arazi edindirme, değerleme ve dağıtım, tarımsal çevreyi ve doğal kaynakları koruma çalışmaları yürütülüyor.

Ova sayısı 500’e çıkarılacak

Türkiye’de arazi toplulaştırma çalışmalarının başladığı 1961’den 2002’ye kadar 4,5 milyon dekarda arazi toplulaştırma çalışmalarının tescili tamamlandı. 2003’ten bu yılın sonuna kadar toplulaştırması tamamlanan alanın 72,7 milyon dekara yükselmesi bekleniyor.

Ülkede 9,3 milyon hektarlık 440 büyük ova sit alanı olarak koruma altında bulunuyor. Bu yıl 24 büyük ovanın daha çalışmaları tamamlandı ve onay aşamasına gelindi. Ova sayısının toplamda 500’e çıkarılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor.

Arazi kullanım planlaması ve yönetimi

Su potansiyeli ve toprak veri tabanı esas alınarak, arazi özellikleri gözetilerek, kullanım planları, plan açıklama raporları ve plan hükümlerinin yıl sonuna kadar onay aşamasına getirilmesi planlanıyor.

Ülke genelinde yapılması planlanan arazi kullanım planlaması çalışmaları için Edirne, Tekirdağ, Kırklareli ve Yalova’da 1,9 milyon hektarda toprak sınıflaması ve bu alanlar içinde toplam 932 bin hektarda detaylı toprak sınıflaması için çalışmalara başlandı.

Bakanlık tarafından 2022’de ülke genelinde başlatılan 1/5000 ölçekli arazi kullanım planlaması çalışmalarının 7 yıl içinde tamamlanması hedefleniyor.

İşlenmeyen tarım arazilerinin üretime kazandırılması

Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda yapılan değişiklikle hisselilik, mülkiyet ihtilafı, göç gibi gerekçelerle üst üste iki yıl işlenmeyen tarım arazilerinin ekonomiye kazandırılması amacıyla ve kira bedellerinin maliklere ödenmesi koşuluyla Bakanlık eliyle tarımsal üretim amaçlı kiralanması sağlanacak. 2024 ve 2025 üretim yıllarında işlenmeyen tarım arazilerinin tespit edilmesi ve 2025’in son çeyreğinde ilk kiralamanın yapılması planlanıyor.

Topraksız veya az topraklı çiftçilerin, yeter gelirli tarımsal aile işletmeleri kurabilecek şekilde hazine arazileriyle topraklandırılması çalışmaları kapsamında 2023’e kadar 16 bin 670 çiftçi ailesine 1 milyon 69 bin dekar hazine arazisi dağıtıldı. 2020’den bugüne kadar Türkiye genelinde dağıtılan arazi ve arsa bedeli ile kira gelirleri kapsamında toplam 341,3 milyon lira tahsilat yapıldı.

Nitrat Eylem Planı uygulanacak

Su kaynaklarının tarımsal faaliyetlerden kaynaklı kirliliğe karşı korunmasına yönelik çalışmalar kapsamında tarımsal kaynaklı kirliliğin tespiti ve nitrata hassas bölgelerin belirlenmesi amaçlanıyor. Türkiye genelinde 4 bin 852 istasyonda sularda tarımsal kaynaklı nitrat kirliliği izleme çalışmaları yürütülüyor. Yıllık yaklaşık 15 bin numune alınarak farklı parametrelerde toplam 85 bin analiz yapılıyor. Ayrıca gelecek yıldan itibaren uygulanmak üzere Nitrat Eylem Planı hazırlandı.

Nitrat Eylem Planı’nda, arazi, gübreleme, hayvansal gübre ve sulama yönetimleri konularında toprak ve su kaynaklarının korunmasına yönelik tedbirler yer alıyor.

İç savaş nedeniyle tasfiye edildi

Tasfiyenin nedeni olarak Sudan’daki iç karışıklık gösterildi. Tasfiye sonrası ortaklıktan doğan tüm hak ve yükümlülükler TİGEM’e devredilecek. Şirketin 14 Temmuz 2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile ihdas edilen kadro ve pozisyonları da iptal edildi. 2013’te Mehdi Eker’in Bakanlığı döneminde, Sudan’da tarım yapmak üzere 99 yıllığına 780 bin 500 hektarlık arazisi kiralanması gündeme gelmişti. 2015’te de Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi kuruldu. Şirket sermayesinin yüzde 80’i Tarım Bakanlığı Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne aitti.

Bakan Yumaklı: Ata tohumu kullanımı ve satışıyla ilgili yasak yok

Bu durumun toprağı sürdürülebilir şekilde kullanmanın zorunluluğunu da beraberinde getirdiğini belirtti. Yumaklı, gıda ihtiyacının yüzde 95’inin topraktan karşılandığını söyleyerek, “Tarım alanlarının, kullanım amaçları dışında faydalanılmasıyla alakalı birtakım düzenlemeler yaptık. Tarım alanları, sadece tarımsal faaliyetler için kullanılmalı. Özellikle de miras yoluyla bölünmeler, en büyük problemlerimizden bir tanesiydi.

Bakan Yumaklı: Ata tohumu kullanımı ve satışıyla ilgili yasak yok
Bununla ilgili düzenlemeler gerçekleştirildi. Yaklaşık 7 milyon hektarlık toprağın toplulaştırılması yapıldı. Bütün bunlar toprağımızın sürdürülebilir kullanımıyla alakalı, gerçek amacında kullanılmasıyla alakalı düzenlemeler. Bu 7 milyon hektarlık toplulaştırma yapılan alanı, çok kısa bir süre içerisinde 9 milyon hektara çıkarmış olacağız. Ayrıca şu anda yaklaşık 9,3 milyon hektara tekabül eden 440 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik. 500 büyük ovaya çıkarma çalışmalarımız devam etmekte” ifadelerini kullandı.


Bakan Yumaklı: Ata tohumu kullanımı ve satışıyla ilgili yasak yok


‘ANIZA EKİM İLE DAHA AZ YAKIT TÜKETMEK MÜMKÜN’

Bakan Yumaklı, erozyon sebebiyle kayıpların engellenmesi amacıyla modern sulama teknikleriyle sulama yapmak isteyen çiftçilerin yapacağı yatırımlara yüzde 50 hibe desteği verdiklerini belirterek, “Toprak sadece bakanlık olarak bizim değil ya da sadece üretim yapan üreticilerimizin değil; aynı zamanda vatandaşımızın üzerinde hakkı olan bir varlık. Dolayısıyla, bizler toprağı koruma konusunda her zaman için milli bir vazifeye sahibiz. Bugün burada doğrudan anıza tohum ekme işlemini de gerçekleştirdik. Özellikle kurak alanlarda, 500 milimetrenin altında yağış alan yerlerde doğrudan anız üzerine ekim yapmanın geleneksel usullere göre hem verim açısından hem kalite açısından hem de yapılan masraflar açısından çok daha avantajlı olduğunu tespit ettik. Bu yöntemle daha az yakıt tüketmek mümkün. Aynı zamanda toprakla ilgili işlemin minimumda olması sebebiyle, erozyon ve diğer etkenlerden de en az etkilenmesi söz konusu olacak. Yine burada Tarımsal Araştırma Geliştirme Merkezimizin geliştirmiş olduğu Bayraktar isimli tohumun bir bölümünün, biraz önce tarlaya ekimini gerçekleştirmiş olduk” diye konuştu.


‘SERTİFİKALI TOHUM ÜRETİMİMİZ 10 KAT ARTTI’

TAGEM aracılığıyla bugüne kadar tarla bitkilerinden 953, bahçe bitkilerinden de 1027 tohum geliştirildiğini aktaran Yumaklı, “Sertifikalı tohum bunların arasında son derece önemli. Tekraren altını çizmek istiyorum. 21 yıl öncesine göre sertifikalı tohum üretimimiz 10 kat arttı. Sertifikalı tohum üretimlerinin ülkemizde kullanılan tohumlukların yüzde 97’si yine bu topraklarda üretilen tohumlardan elde ediliyor. Elbette çok önemli diğer bir husus, ata tohumlarımız. Altını çizerek belirtmek isterim. Hali hazırda 37 ata tohumumuz tescil edildi ve Gen Bankamızda koruma altına alındı. Şu anda araştırma merkezlerimiz, araştırma enstitülerimiz 313 ata tohumunun da incelemesini yapmakta. Daha sonra da bunların sertifikalandırılması gerçekleşmekte. Olumsuz etkileri engellemek amacıyla bizler sertifikalı tohum kullanımını zorunlu hale getirdik. Herhangi bir şekilde ata tohumlarının kullanılması ya da satılmasıyla alakalı bir yasaklama söz konusu değil. Eğer incelemesi tamamlanmış, tescil edilmiş bir tohum ise bununla ilgili herhangi bir yasaklama söz konusu değil” ifadelerini kullandı.

Iğdır Üniversitesi bünyesinde üretilen tarım ürünleri kozmetik ürünlere dönüşüyor

Iğdır Üniversitesi bünyesinde yetiştirilen yer fıstığından elde edilen soğuk sıkım yağları; kozmetik, aromaterapi, gıda ve sağlık alanında çeşitli ürünlere dönüştürülüyor.

Iğdır Üniversitesi bünyesinde yetiştirilen yer fıstığından elde edilen soğuk sıkım yağları; kozmetik, aromaterapi, gıda ve sağlık alanında çeşitli ürünlere dönüştürülüyor.

 

Iğdır Üniversitesi Katma Değeri Yüksek Tarımsal Ürünlerde İhtisaslaşma alanındaki çalışmalardan olan yer fıstığı, hasat sonrası işlenmek için Iğdır Üniversitesi tesislerinde yerini aldı. Iğdır Üniversitesinin Araştırma Laboratuvarı Uygulama ve Araştırma Merkezi (ALUM) tarafından üniversite bünyesinde kurulan “Serhat Teknopark”ta kurulan tesiste üretilmeye alınan yer fıstıkları önce üretilen alana göre ayrılıyor. Daha sonra ürün kabuklarından ayrılıyor ve tartılıyor. Üretilen yer fıstığının yağ oranlarının hesaplanması için yapılan uygulama sonrası yer fıstığının soğuk sıkım yağı alınıyor. Alınan yağdan kozmetik alanında nemlendirici, besleyici krem ve güneş kremi üretilecek.

 

Iğdır Üniversitesi Kimya ve Kimyasal İşleme Teknolojileri Bölümü ve Araştırma Laboratuvarı Uygulama ve Araştırma Merkezi Sorumlusu Öğretim Görevlisi Musa Karadağ yer fıstığının sağlıklı bir besin kaynağı olduğunu ve birçok farklı şekilde tüketildiğini söyledi. Karadağ yer fıstığının kozmetik firmalarının gözdesi olan biotin yönünden de çok zengin olduğunu söyleyerek, “İhtisas üniversitesi olduğumuz zamandan bu yana bu çerçevede tarımsal ürünleri katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmek için burada çalışıyoruz. Şu an burada yer fıstığının soğuk sıkım yağını elde ediyoruz. Bu yağı özellikle kozmetik ürünlerinde, gıda takviyelerinde endüstriyel ürünlerin birçoğunda kullanıyoruz. İçerdiği yağ asitlerinden dolayı zengin bir içeriğe sahip olan fıstık yağı özellikle nemlendirici kremlerinde, güneş kremlerinde de farklı kullanımların yanında gıda takviyesi olarak kullanılmaktadır. Bu ürünün sıkılmasından sonra çıkan posa da cilt maskesi olarak kullanılmaktadır. Ayrıca bu üründen elde edilen her şey sadece cilt ve kozmetik kullanım dışında birçok alanda da kullanılabilmektir. Üniversite olarak katma değeri yüksek ürünlerden bir tanesi sadece. İleriki zamanlarda birçok alanda daha farklı ürünler çıkacaktır. Sadece benim alanım olan kozmetik alanında bu kadar çok ürün çıkmıştır. Bizim üniversitenin rol modeli kendi kendine yene bir üniversite olmaktır. Bizim üniversitenin gerçekleştirdiği üretim bugün birçok üniversitenin hayalidir. Biz üniversite olarak bu üretimi daha da geliştirerek üretime devam edeceğiz” dedi.




Iğdır Üniversitesi Katma Değeri Yüksek Tarımsal Ürünlerde İhtisaslaşma alanındaki çalışmalardan olan yer fıstığı, hasat sonrası işlenmek için Iğdır Üniversitesi tesislerinde yerini aldı. Iğdır Üniversitesinin Araştırma Laboratuvarı Uygulama ve Araştırma Merkezi (ALUM) tarafından üniversite bünyesinde kurulan “Serhat Teknopark”ta kurulan tesiste üretilmeye alınan yer fıstıkları önce üretilen alana göre ayrılıyor. Daha sonra ürün kabuklarından ayrılıyor ve tartılıyor. Üretilen yer fıstığının yağ oranlarının hesaplanması için yapılan uygulama sonrası yer fıstığının soğuk sıkım yağı alınıyor. Alınan yağdan kozmetik alanında nemlendirici, besleyici krem ve güneş kremi üretilecek.


Iğdır Üniversitesi Kimya ve Kimyasal İşleme Teknolojileri Bölümü ve Araştırma Laboratuvarı Uygulama ve Araştırma Merkezi Sorumlusu Öğretim Görevlisi Musa Karadağ yer fıstığının sağlıklı bir besin kaynağı olduğunu ve birçok farklı şekilde tüketildiğini söyledi. Karadağ yer fıstığının kozmetik firmalarının gözdesi olan biotin yönünden de çok zengin olduğunu söyleyerek, “İhtisas üniversitesi olduğumuz zamandan bu yana bu çerçevede tarımsal ürünleri katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmek için burada çalışıyoruz. Şu an burada yer fıstığının soğuk sıkım yağını elde ediyoruz. Bu yağı özellikle kozmetik ürünlerinde, gıda takviyelerinde endüstriyel ürünlerin birçoğunda kullanıyoruz. İçerdiği yağ asitlerinden dolayı zengin bir içeriğe sahip olan fıstık yağı özellikle nemlendirici kremlerinde, güneş kremlerinde de farklı kullanımların yanında gıda takviyesi olarak kullanılmaktadır. Bu ürünün sıkılmasından sonra çıkan posa da cilt maskesi olarak kullanılmaktadır. Ayrıca bu üründen elde edilen her şey sadece cilt ve kozmetik kullanım dışında birçok alanda da kullanılabilmektir. Üniversite olarak katma değeri yüksek ürünlerden bir tanesi sadece. İleriki zamanlarda birçok alanda daha farklı ürünler çıkacaktır. Sadece benim alanım olan kozmetik alanında bu kadar çok ürün çıkmıştır. Bizim üniversitenin rol modeli kendi kendine yene bir üniversite olmaktır. Bizim üniversitenin gerçekleştirdiği üretim bugün birçok üniversitenin hayalidir. Biz üniversite olarak bu üretimi daha da geliştirerek üretime devam edeceğiz” dedi.

 

Iğdır Üniversitesi bünyesinde üretilen tarım ürünleri kozmetik ürünlere dönüşüyor

Kırklareli’de "3. Tarım, Hayvancılık, Gıda, Sanayi ve Otomotiv Fuarı" açıldı

Kırklareli’de 3. kez düzenlenen Tarım, Hayvancılık, Gıda, Sanayi ve Otomotiv Fuarı’nın açılışı yapıldı.

Kapalı Pazar Yerinde gerçekleşen fuarın açılışında konuşan Vali Birol Ekici, Kırklareli’nin önemine değinerek, uzay üssünün çalışmalarının yapıldığı bir il olmanın gurunu yaşadıklarını söyledi. Ekici, “Uzaya füze ve sonda roketi gönderen bir şehiriz, çevreci üretimiyle öne çıkan bir şehiriz, biyoteknoloji ile ilaç üreten bir şehiriz” dedi.

Vali Ekici, organize sanayiyle ülkeye katkıda bulunduklarını anlatarak, “Organize Sanayi Bölgemizde gıda, hayvancılık, otomotiv, tarım işletmelere yönelik ürünlerin üretilmiş olması yine OSB’de 90 tane fabrikadan modern, teknolojiye dayalı üretimlerin yapılıyor olması şehrimizi oldukça ön plana çıkartıyor” diye konuştu.

Açılışta Tarım ve Orman Müdürlüğü Hayvancılık Genel Müdürü Salih Çelik, Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu ile Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Altıntel de konuşma yaptı. Konuşmaların ardından Tarım, Hayvancılık, Gıda, Sanayi ve Otomotiv Fuarı açılış kurdelesi kesildi. Daha sonra Vali Ekici ve beraberindekiler stantları gezerek yetkililerden bilgi aldı.

Main Menu