Tarım-ÜFE bir yılda yüzde 57,93 arttı
Türkiye İstatistik Kurumu, haziran ayına ilişkin Tarım ÜFE verilerini açıkladı.
Buna göre, söz konusu endekste haziranda bir önceki aya kıyasla yüzde 4,04, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 25,09, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 57,93 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 110,72 artış gerçekleşti.
Sektörlerde bir önceki aya göre değişime bakıldığında, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 3,7, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 8,9, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 13,23 artış kaydedildi.
Ana gruplarda bir önceki aya göre canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 2,54, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 3,27 ve tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 4,75 artış gerçekleşti.
Yıllık Tarım-ÜFE’ye göre 4 alt grup daha düşük, 7 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 2,1 ile lifli bitkiler, yüzde 22,51 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 118,96 ile canlı kümes hayvanları ve yumurtalar, yüzde 93,66 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular olarak belirlendi.
Aylık Tarım-ÜFE’ye göre 7 alt grup daha düşük, 4 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Bir önceki aya göre azalış gösteren alt gruplar sırasıyla yüzde 15,42 ile diğer ağaç ve çalı meyveleri, sert kabuklu meyveler, yüzde 2,64 ile yağlı meyveler oldu. Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise yüzde 6,05 ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler, yüzde 5,7 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular olarak hesaplandı.
Endekste kapsanan 82 maddeden 16’sının ortalama fiyatında azalış olurken 63’ünün ortalama fiyatında artış gerçekleşti.
Kırsaldaki internet sorunu, tarımda gençlerin istihdamına engel oluyor
Adana Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, kırsal bölgelerde internet altyapısının zayıflığı ve çiftçilerin teknolojik becerilerinin sınırlı olması nedeniyle gençlerin kırsal bölgelere yerleşimden kaçındığını ve sektörde genç istihdamın azaldığını söyledi.
Tarım ve internetin, son yıllarda birbirleriyle entegre bir şekilde gelişerek sektörün geleceği üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu vurgulayan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, bu değişimlerin beraberinde getirdiği sonuçlar ve etkileri konusunda açıklamalarda bulundu.
Başkan Doğan, çok uzun yıllar tarım sektöründe kullanılan geleneksel metotların, teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte tarımın da dönüşümünü kaçınılmaz hale getirdiğini kaydederek, “İnternetin bu sektöre etkisi her geçen gün artarak devam ediyor. İnternetin tarıma olan etkisiyle ilgili en büyük avantajlardan biri, tarım bilgi ve verilerine kolay erişim imkanını sağlamasıdır. Çiftçiler, internet sayesinde tarımsal verileri, hava durumu tahminlerini, tarım ürünü fiyatlarını ve pazar taleplerini anlık olarak takip edebilirler. Bu da çiftçilerin daha sağlıklı ve bilgili kararlar almalarını sağlar. Tarım ve internetin entegrasyonu aynı zamanda tarımın verimliliğini artırırken sürdürülebilirlik açısından da önemli bir adımdır. Çiftçilerin su ve enerji kaynaklarını daha verimli bir şekilde kullanmasına imkan sağlar. Ayrıca, tarımda kullanılan gübre ve kimyasalların miktarı daha iyi kontrol edilebilir, böylelikle çevrenin ve doğal kaynakların korunması sağlanır. Ayrıca, bilgi paylaşımı sayesinde tarımsal işletmeler arasında daha güçlü bir iletişim ve işbirliği ortamı oluşur” dedi.
Tarım sektöründeki dijital dönüşümün de bazı zorlukları olduğunu belirten Doğan, “Özellikle, kırsal bölgelerde internet altyapısının zayıf olması ve çiftçilerin teknolojik becerilerinin sınırlı olması, bu dönüşüm sürecini olumsuz etkilemektedir. En önemli etkilerinden biri de gençlerin kırsal bölgelere yerleşimden kaçınması ve sektörde genç istihdamın azalmasıdır. Tarım sektöründe dijital dönüşümün gerçekleşmesi için internetin tüm kesimleri kapsaması, köylerde internet altyapılarının güçlendirilmesi, özellikle tarımda genç girişimciler için internetin ücretsiz verilmesi gibi çözümlerle, tarımın sürdürülebilirlik temelinde gelişmesi için çeşitli zorluklar aşılmalıdır” diye konuştu.
Türkiye Bankalar Birliği Tarım Sektörü Raporu Yayımlandı
Türkiye Bankalar Birliği (TBB), tarım sektörünün kapsamlı olarak analiz edildiği Tarım Sektörü Raporu’nu yayımladı. Rapor, küresel tarım sektöründeki gelişmeler, Türkiye’ye yansıması, tarımsal girdi maliyetleri ve sürdürülebilir tarım çalışmalarını ele alıyor. Ayrıca, raporda deprem bölgesindeki bitkisel üretim, sektörün mevcut yapısı ve geleceğe ilişkin beklentiler de değerlendiriliyor.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB), tarım sektörünün kapsamlı olarak analiz edildiği Tarım Sektörü Raporu’nu yayımladı.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’na (TSKB) hazırlatılan raporda, küresel tarım sektöründeki gelişmeler, Türkiye’ye yansıması ve Türkiye’deki gelişmelerle tarımsal girdi maliyetleri, fiyatlar, sürdürülebilir tarım çalışmaları ele alınıyor.
Deprem bölgesindeki bitkisel üretimin ayrıca değerlendirildiği raporda, sektörün mevcut yapısının yanı sıra geleceğe ilişkin beklentilere ve eğilimlere de yer verildi.
Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, rapora ilişkin değerlendirmesinde, raporun, sürdürülebilir ve güvenli gıdanın, ölçek ekonomisinin ve tarımda modern yöntemlerin kullanılmasının önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirterek, “Girdi fiyatları konusunda Rusya-Ukrayna geriliminin etkileri nedeniyle artan doğalgaz fiyatlarının önümüzdeki dönemlerde düşmeye devam edeceği ve buna bağlı olarak gübre maliyetlerinin de azalacağı öngörülüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Tarım kredilerinin toplam kredi hacminden ortalama yüzde 4 pay aldığına işaret eden Çakar, takipteki kredi oranının da son 3 yıldır azaldığını bildirdi.
Çakar, sektörün GSYH’ye katkısının yüzde 6,5 olduğunu, istihdama ve ülke refahına pozitif katkı sağladığını aktardı.
Çiftçilerin iyi tarım ve sürdürülebilir tarım konusunda bilinçlendiklerini belirten Çakar, “Çiftçiler sertifikalı tohum, organik ve iyi tarım desteklerinden faydalanıyor. Danışmanlık hizmetleri alıyor, entegrasyon çalışmalarına katılıyor. 2022’de TARSİM sonuçlarına göre yangınlar ve hasarlara karşı sigortalama bilincinin de rekor düzeyde arttığını görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Tarım alanlarının büyüklüğü sabit kalırken tarımsal üretim miktarı artıyor
Raporda, 2000 ila 2020 yılları arasında küresel tarımsal alan büyüklüğünün önemli ölçüde değişmediğinin görüldüğü, küresel arazilerin yüzde 33’ünün tarım alanı, yüzde 67’sinin kalıcı çayır ve meralardan oluştuğu belirtilerek, tarım alanlarının büyüklüğü sabit seyrederken gelişen teknoloji seviyesiyle beraber tarımsal üretim miktarının arttığına dikkati çekildi.
Türkiye’de 2017 ile 2022 yılları arasında tarım alanlarında yüzde 0,4 oranında yıllık bileşik büyüme ile cüzi seviyede bir büyüme gözlemlendiği ve bu durumun küresel büyüme trendleri ile paralel seyrettiği aktarılan raporda, aynı dönemde tarım arazilerinin toplam ülke yüz ölçümünün yüzde 30’una tekabül ettiği bildirildi.
İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde ağırlıklı olarak tahıl ekimi yapıldığı, özellikle Ege ve Akdeniz Bölgelerinde meyve ve sebze ekiminin yoğun olduğunun görüldüğü belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:
“Türkiye’de tarım alanında makine kullanımı yaygınlaşsa bile bazı tarımsal sektörlerde toplama ve hasatta insan gücüne ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle yıllar içinde çeşitli nedenlerle dalgalanma görülse bile gerek çiftçi, gerekse mevsimlik işçi olarak tarımsal nüfus hacmini koruyor. ???????Tarım Sektörü Raporu’na Türkiye Bankalar Birliği’nin web sitesinden ulaşılabiliyor.”
Tarıma eğitimle destek
İş birliği kapsamında kırsal ilçelerde faaliyet gösteren çiftçilere tarımsal eğitimler düzenlenecek. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı aracılığı ile çiftçilere ve üreticilere verdiği desteklerin yanı sıra eğitim çalışmaları da sürüyor. Bu kapsamda Eskişehir’de faaliyet gösteren çiftçilere ve tarımsal üretime ilgi duyan vatandaşlara, zirai eğitimler aldırılarak eksik olduklarını düşündükleri ya da merak ettikleri alanlarda kendilerini geliştirmelerini amaçlayan “Zirai Eğitim Hizmeti Sözleşmesi” törenle imzalandı.
Törene Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ayşe Ünlüce ve Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Sibel Benek, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi Başkanı Levent Özbunar ve yönetim kurulu üyeleri katıldı. Eğitim sözleşmesi ile tarımsal alanda önemli bir eğitim farkındalığı sağlanacak.
Törende konuşan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ayşe Ünlüce, “Tarımsal alanda iş birliklerine çok önem veriyoruz. Tarım alanında birçok proje yürütüyoruz ancak her işin temeli eğitim. O yüzden bu eğitim iş birliğinin güzel sonuçlar vereceğini düşünüyorum. İlçelerimiz ve kırsal mahallelerimizde faaliyet gösteren çiftçilerimiz için şimdiden hayırlı ve güzel bir eğitim dönemi olsun.” dedi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi Başkanı Levent Özbunar da bu tür eğitim faaliyetlerinin üretime önemli katkılar sunduğunu belirterek, yapılacak çalışmada yer almaktan büyük mutluluk duyduklarını belirtti.
Hayvanlarını yayla ve meraya otlatmaya çıkaran yetiştiricilere şap hastalığı uyarısı!
Artvin Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
“Bilindiği üzere büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiricilerimiz yaz döneminde hayvanlarını otlatmaya yayla ve meralarımıza getirmeye başladı. Sınır İllerimizde gözüken şap hastalığı nedeni ile özellikle sınır bölgelerinde hayvanlarını otlatan yetiştiricilerimizin dikkatli olmasında fayda var.
Ahır giriş ve çıkışlarına dezenfektan konularak hayvanların ayak dezenfeksiyonlarının sağlanması, Ahırlara bakıcılardan başka yabancı şahıs ve ziyaretçilerin sokulmaması, Dışarıdan yeni satın alınan hayvanların 21 gün süreyle karantinaya alınmaları hastalıksız olduğu tespit edilenlerin sürüye dâhil edilmeleri ve sevk edilecek hayvanlara en az 21 gün öncesinden mutlaka aşı yaptırılması gerekir.
ŞAP HASTALIĞININ YAN ETKİLERİ TEDAVİ YAPILABİLİR!
Şap hastalığında etkene yönelik tedavi yapılamaz. Fakat hastalığın yan etkilerine tedavi yapılabilir. Ağızdaki yaralar karbonatlı, sodalı su, veya sirkeyle yıkanır temizlenir. Ayaklar hayvan vücuduna uygun dezenfektanlarla temizlenir. A vitamininden zengin vitaminler kullanılabilir. Ateşli dönemlerde antibiyotikler kullanılır. Ahırın dezenfekte edilmesi için Sodyum hipoklorit olarak bilinen çamaşır suyu kullanılabilir.
Çamaşır suyunu 2 LT sini bir tenekeye dökerek üzerine 5 litre su ile seyrelterek pompayla veya süpürge ucu ile hayvanların olmadığı ahıra uygulanır. Ahırın girişine uygun genişlikte bir leğene çamaşır suyu dökülerek ahıra giren çıkan kişi ayaklarını bu sudan geçirmelidir.
Hastalıkla mücadelede en önemli unsur hastalık etkenini bertaraf edilmesi yayılmasının önlenmesidir. Bunu da karantina ve dezenfektanlarla yapılması mümkündür. Yetiştiricilerimize duyurulması önemlidir.”
TZOB Başkanı Bayraktar: “Tarım Bağ-Kur primi durdurulan çiftçilerimiz yapılandırmayla ihya kapsamına alınmalıdır”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Tarım Bağ-Kur primi durdurulan çiftçilerimiz yapılandırmayla ihya kapsamına alınmalıdır. Üreticilerimizin emeklilik başvuruları sırasında ortaya çıkan usul eksikliklerinden dolayı ziraat odalarına uygulanan idari para cezalarına af getirilmelidir” dedi.
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üreticilerin tarım Bağ-Kur ile ilgili sorunları ve gençlerin tarıma teşvik edilmesiyle ilgili basın açıklaması yaptı. Bayraktar, üreticilerin ödemekte oldukları prim borçlarının halen çok yüksek olduğu için ödemekte zorlandıklarını, bu doğrultuda tarım Bağ-Kur prim, emeklilik ve sosyal güvenlikle ilgili sorunlarına çözüm aradıklarını dile getirdi. Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlı çiftçi sayısı geçmişte 1 milyonu aşarken, bugün 500 binin altına düştüğü bilgisini veren Bayraktar, “Yüksek primler yüzünden Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlı çiftçimiz azalıyor. Primler bu kadar yüksek olduğu için çiftçilerimiz ödeyemiyorlar ve bu yüksek primlerle de ödeyemeyeceklerdir. Bu sayı daha da aşağıya düşecek ve tarımda kayıt dışılık artacaktır. Üstelik diğer sigortalılar 7 bin 200 gün yani 20 yıl prim ödemesi yaparak emekli olabiliyorken, üreticilerimiz 9 bin gün yani 25 yıl prim ödeyerek emekli olabiliyor. Bu hakkaniyetsizlik giderilmeli, prim ödeme gün sayısı düşürülmelidir. SGK primleri daha makul ve ödenebilir seviyeye çekilmelidir” dedi.
“Tarım Bağ-Kur primi durdurulan çiftçilerimiz yapılandırmayla ihya kapsamına alınmalıdır”
Muafiyet belgesi ile gelirinin düşük olduğunu belgeleyerek prim ödemesini durduran çiftçilerin muafiyette geçen sürelerinin borçlandırılması gerektiğini de söyleyen Bayraktar, “Tarım Bağ-Kur primi durdurulan çiftçilerimiz yapılandırmayla ihya kapsamına alınmalıdır. Üreticilerimizin emeklilik başvuruları sırasında ortaya çıkan usul eksikliklerinden dolayı ziraat odalarına uygulanan idari para cezalarına af getirilmelidir. Çiftçilerimizin bu konudaki kayıplarının telafisi sağlanmalıdır” ifadelerine yer verdi.
“Artık asgari ücrete çalışan yabancı çoban ve tarım işçisi kalmadı”
Çiftçilerin yerli çoban bulmakta zorlandığını ve çoban ihtiyaçlarını yabancı işçilerden karşıladığını belirten Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti:
“Artık asgari ücrete çalışan yabancı çoban ve tarım işçisi de kalmadı. Yabancı uyruklu çobanların maaşları da 20 bin liraya kadar yükseldi. Hatta bu fiyata çalışmayanlar da var. Yabancı çobanların aldıkları maaşın yanı sıra yeme, içme, giyim, barınma vb. gibi ekstra masrafları da karşılanıyor. Fakat hayvancılık işletmelerinde çalışan çobanların büyük bir kısmının yabancılardan oluşması sorunları da beraberinde getiriyor. Aynı bölgede çalışan ve birbirini tanıyan kişiler aralarında organize olarak üreticilerden yüksek fiyat talep ediyor. İstedikleri ücret verilmezse çalışmayacaklarını söylüyorlar. Sorun bununla da bitmiyor. Bir işletmede belirli bir süre çalıştıktan sonra şehirde başka daha iyi bir iş imkanı bulduklarında işi bırakarak şehirlere gidiyorlar. Üreticilerimiz ise bu kişileri uzun süre çalıştıramadıkları için yeni çoban aramak zorunda kalıyor ve mağdur oluyorlar. Bu durumdan rahatsız olan üreticilerimiz sorunun çözülmesini bekliyor. Bu nedenle gençleri tarıma yönlendirecek teşvikler verilmeli, SGK primleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Bu maliyetlerle yabancılar değil, gençlerimiz çalışmalıdır. Geldiğimiz bu durumda gençleri tarımda tutmaktan başka çaremiz yoktur. Gençleri tarıma kazandırmanın yollarını bulmalıyız.”
“Genç çiftçilerimizin sigorta primleri bir süre devlet tarafından karşılanmalı”
Üreticilerin genç çiftçilerin sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması ve diğer sorunların çözülmesi için devletten destek beklediğini sözlerine ekleyen Bayraktar, “Üretim maliyetleri artarken aynı oranda gelir artışı elde edemeyen üreticiler üretimden kopuyor. Üreticilerimiz çalıştırdıkları işçilerin son yıllarda artış gösteren Bağ-Kur sigorta primlerini ödemekte zorluk çekiyor. Genç nüfusu kırsalda tutacak önlemleri almak için teşvik edici uygulamalara ihtiyaç vardır. Bu yapılırsa yabancı işçilerin yerini Türk işçisi alacak ve tarımsal üretime katkı sağlanacaktır. Ayrıca işsizliğin azaltılması da mümkün olacaktır. Genç çiftçilerimizi tarıma teşvik etmek için en azından 12 ay boyunca Tarım Bağ-Kur priminin hazinece karşılanmasının Türk tarımı ve çiftçilerimiz için önemli bir adım olacağına inanıyoruz” diye konuştu.
Anız Yakımı Tarım Topraklarını Verimsizleştiriyor
Hububat hasadı sonrası tarlalardaki anızların yakılması, toprağın çoraklaşmasına ve verimsizleşmesine neden oluyor. Konya Ovası’nda hububat hasadının başlamasıyla birlikte çiftçilere anız yakımı konusunda uyarılar yapıldı. Anız yakmanın topraktaki faydalı bakteri ve böcekleri yok ettiği, bu da toprakların çoraklaşmasına yol açtığı belirtildi. Çiftçilere, anızları balya yapmaları ve toprağa gömmeleri tavsiye edildi.
Anız yakımı toprağın çoraklaşması ve verimsizleştirmesinde büyük rol oynuyor
Hububat hasadı sonrası tarlasındaki anızları yakan çiftçilere dekar başı idari ceza uygulanacak
KONYA – Tahıl ambarı Konya Ovasında hububat ürünlerinde hasatların başladığı şu günlerde uzmanlar, anız yakımının ilerleyen dönemlerde toprağın çoraklaşması ve verimsizleştirmesinde büyük rol oynadığını belirterek uyarılarda bulundu.
Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovasında hububat hasadı başladı. 38 bin 873 kilometrekare yüzölçümünün yüzde 47’si tarım arazisi olarak kullanılan Konya Ovasında üretim yapan çiftçilere anız yangını ile ilgili uyarılar arttı. Konya bölgesinde arpa hasatlarıyla beraber, buğday hasatlarının da başladığını aktaran Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Burak Kırkgöz, “Konya bölgesinde arpa hasatlarıyla beraber, buğday hasatlarımız da başladı. Önümüzdeki günlerde Meteoroloji Bölge Müdürlüğünün uyarısı doğrultusunda, havaların aşırı ısınması bekleniyor. Tabii bu ısınmalardan kaynaklı, hububat sapları da aşırı bir gevreme ve yol kenarlarındaki otların aşırı bir şekilde kurumasına neden oluyor. Anız artıklarının ve yol kenarındaki otların alevlenmesine o bölgelerde yangın çıkmasını sebebiyet veriyor. Bundan dolayı özellikle çiftçilerimizin hasat esnasında, hasattan sonra anızlarını bir an önce balya yapmalarını daha sonrasında da anızı asfalt kenarına yakın olan tarlalarda ise çiftçilerimizin toprak işlemesiyle o anızları bir toprağa gömmeleri gerekiyor. Çünkü anızın yanması, topraktaki faydalı bakterilerin ve böceklerin canlı organizmaların kaybolmasına ve bunların yaşamını yitirmesine neden oluyor. Bunlar da anız yakımı ileriki dönemlerde topraklarımızın çoraklaşmasına ve verimsiz hale geçmesine neden oluyor. Çiftçilerimiz bu konulara dikkat etmeleri gerekiyor” dedi.
“Gübrelerin bitkiye girebilmesi için bitkilerin bu tarz organizmalara ihtiyacı var”
Konya bölgesinde alnınız yakmayla ilgili çiftçilerin şu anda bu bilince ulaştığını altını çizen Şube Başkanı Burak Kırkgöz, “Bu konuda çiftçilerimiz bilinçli lakin ikinci ürün ekecek çiftçilerimizin bu tarz uygulamalarla yani anızları yakarak toprağını hazırlama yöntemleri oldukça yanlış. Bunun yerine toprak işlem aletlerini kullanarak. Arazilerin işlemelerini tavsiye ediyoruz. Dediğimiz gibi bu topraktaki canlı organizmalar bize bu toprağı ektiğimiz sürece ihtiyaç çünkü bu organizmalar olmasa verdiğimiz gübrenin bitkiye herhangi bir şekilde geçişi olmayacak. Gübrelerin bitkiye girebilmesi için bitkilerin bu tarz organizmalara ihtiyacı var. Bu konularda çiftçilerimizin dikkat etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Sigara izmariti veya cam şişe gibi ürünleri tarlaların kenarlarından geçerken lütfen tarlalarını etrafına atmayın”
Anız yangınlarıyla ilgili uyarıda bulunan Kırkgöz, “Bilinçli olarak anız yakımı yapıldığında bakanlığımızın belirlediği bin 220 liralık bir cezai uygulama var. Bu konuda da bakanlığımız bir çalışma başlattı. Çiftçilerimize de uyarıda bulundu. Biz de buradan uyarıda bulunuyoruz. Burada bilinçli olarak anız yakılan yerlerde dekar başı cezai işlem uygulanacak. Buna da dikkat etmeleri gerekiyor. İnşallah önümüzdeki süreçlerde bu tarz afetleri yaşamayız. Özellikle yol kenarındaki arazilerde vatandaşlarımızın da dikkat etmeleri gerekiyor. Sigara izmariti veya cam şişe gibi ürünleri tarlaların kenarlarından geçerken lütfen tarlalarını etrafına atmayın. Bunlar kısa sürede alevlendirmeye ve o bölgede yangın çıkmasına neden oluyor. Hasadı olmayan tarlalarımız da var. Bu tarlaların da tutuşup çiftçilerimizin bir yıllık emeklerinin heba olmasına neden oluyor” diye konuştu.
Öte yandan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 29 Aralık 2022 tarih ve 32058 sayılı resmi gazetede yayınlanan tebliğde, “Anız yakanlara her dekar için 244 lira idari para cezası verilir. Anız yakma fiilinin orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile meskün mahallerde işlenmesi durumunda ceza 5 kat artırılır” denildi.