03.07.2023 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Gutu: Türkiye, tarımsal üretimde dünya liderlerinden biridir

Son yıllarda Türkiye, tarım ve orman alanında altyapı ve teknolojik yatırımlarını artırırken, Kovid-19 salgını ve ardından Rusya-Ukrayna Savaşı sebebiyle dünyada yaşanan gıda krizinin çözümünde önemli rol oynadı.

İklim değişikliğinin başta gıda arzı ve insan yaşamını doğrudan tehdit etmesini önleme amacıyla AR-GE projeleri ve teknoloji yatırımlarına desteklerinin kapsamını genişleten Türkiye, diğer ülkelerle yürüttüğü çalışmalar ve ticaretle de bölgesinde önemli bir partner olarak görülüyor.

AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, Türkiye’de üretim planlaması, tarım arazilerinin ve çevrenin korunması amacıyla Dünya Bankası ile ortak hayata geçirilen Türkiye İklim Akıllı ve Rekabetçi Tarımsal Büyüme Projesi’nin (TUCSAP) önemine işaret etti.

Tarım ve gıda sektöründe büyük bir baskı oluşturuyor

Bunun sektör için son derece önemli bir proje olduğunu belirten Gutu, Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi krizlerin tarım ve gıda sektöründe büyük bir baskı oluşturduğunu aktardı.

Gutu, bunun üzerine büyük bir resim olarak iklim değişikliğini de eklemek gerektiğini vurgulayarak, bunun doğrudan insan yaşamı üzerine etkileri olduğunu ve bu etkilerin giderek artacağını ifade etti.

Türkiye, tarımsal üretimde dünya liderlerinden biridir

Dünyada açlık tehlikesi altındaki nüfusun 1 milyara yaklaştığına dikkati çeken Gutu, şunları kaydetti:

“İnsanlara yeterli besin ve güvenli gıda sağlamak gerekiyor. Tarımsal üretimi ve iklim değişikliğini düşündüğümüzde, doğal kaynaklarımız, toprak, su, biyoçeşitliliğimiz üzerinde büyük bir baskı olduğunu anlıyoruz. Bu da bizi iklim değişikliğinden tarıma, gıda üretiminden doğal kaynaklarımızın korunmasına kadar çevre sorunlarını daha fazla düşünmeye sevk ediyor. Türkiye, tarımsal üretimde dünya liderlerinden biridir.

Belli ki Türkiye’de uygulanan teknoloji sürekli olarak modernize ediliyor. Eminim ki TUCSAP sektöre başka türlü iyileştirmeler de getirecektir. Biz bölgedeki ülkelere destek sağlıyoruz. Türk halkının ve Türk hükümetinin cömertliğini diğer ülkelerdeki tarım ve ormancılık sektörlerini geliştirmek için kullanıyoruz. Türkiye’de birçok teknolojiye zaten sahibiz. Bu değeri paylaşmak ve bunu anlatmak çok önemli.”

“Türkiye ile ilişkilerimiz çok iyi”

Avusturya Büyükelçiliği Ticaret Ataşesi Christian Maier de iklim değişikliğinin bütün ülkeler için çok önemli bir sorun olduğunu, Avusturya ve Türkiye’nin tarım sektöründe çok yakın çalıştığını dile getirdi.

Avusturya’nın, Türk tarım sektöründen çok fazla ürün ithal ettiğini vurgulayan Maier, şunları söyledi:

“Bizim Tarım Bakanımız depremin ardından Türkiye’ye son ziyaretinde Türk Tarım ve Orman Bakanı ile birkaç görüşme gerçekleştirdi. Ormancılık ve afet önlemleri alanındaki operasyonla ilgili birkaç görüşmemiz var. Avusturya bu alanda çok güçlü. Ülkemizin büyük kısmı ormanla kaplı. Bu konuda tecrübelerimizi paylaşabiliriz. Türkiye ile ilişkilerimiz çok iyi. Ekonomik ilişkilerimiz her yıl gelişiyor. Türkiye ile yaklaşık olarak 5 milyar avroluk ticaretimiz var ve bu giderek büyüyor. İlerde daha fazlasını yapmayı hedefliyoruz.”

“Türk tarım sektörü hem bölgesel hem de küresel anlamda çok önemli”

Rusya Federasyonu Büyükelçi Yardımcısı Müsteşar Aleksei Ivanov da Türk tarım sektörünün Rusya için çok önemli olduğuna, Türkiye’nin, Rusya’nın tarımda en büyük ihracatçısı, meyve sebzede ise en büyük ithalatçısı olduğuna dikkati çekti.

Bu nedenle tarım ürünleri ticaretinde ikili ilişkilerin çok iyi gittiğini ifade eden Ivanov, “İki ülke için de bu ortaklığın çok faydalı ve yapıcı olduğuna inanıyorum. Türk tarım sektörü hem bölgesel hem de küresel anlamda çok önemli.” değerlendirmesinde bulundu.

Urfalı çiftçiler tepkili: "Muhtaç ol ya da göç et" diyorlar

Seçimlerin ardından döviz kurundaki artışla gelen zamlar, ürettiklerini satamayan çiftçilerin yaşadıkları krizi derinleştirdi. Artan girdi maliyetlerinden olan mazotun, gübrenin, tohumun fiyatlarındaki artışa bir de yaşanan iklim değişikliği, tarım arazilerinin tarım dışı kullanılması çiftçileri üretemez duruma getirdi. Urfa’nın Bozova ilçesine bağlı Cewsaq (Kargılı) Mahallesi’nde üretim yapmayı sürdüren çiftçiler, tarımın bitme noktasında olduğunu söyledi.

250 BİN TL GİDER
Mahallede 15 yıldır çiftçilik yapan Vedat Yıldırım (30), 2006’da Atatürk Barajı kapsamında gelen su ile tarım üretimine başladığını anlattı. Son yıllarda şartların giderek kötüleştiğini vurgulayan Yıldırım, “Çiftçiler arasında bir birlik yok. O yüzden çiftçilerin de birbirlerinden haberleri yok. Burada kota sorunu var, çiftçilerin birbirlerinden haberi olmadığı için de bu kota sorunu ürünün elde kalmasına sebep oluyor” diye konuştu. Bu yıl 40 dönüm karpuz ektiğini söyleyen Yıldırım, yaptığı harcamaları kalem kalem anlattı: “Sadece fideler için 140 bin TL ödeme yaptım. 20 bin TL işçilik ücreti verdim. 70 bin TL gübre parası verdim. 5 bin TL şu ana kadar harcadığım mazot parası. 15 bin TL zirai ilaç aldım. Ancak karpuzlara hastalık bulaştı. Onun da önüne geçemiyoruz. Karpuz ekenlerin temel sorunu oldu bu.”

 

MASRAFLAR 3 KATINA ÇIKTI
Yaşadıkları sıkıntılar sebebiyle her sene bir önceki seneye göre ürün çeşitliliğini azalttıklarını kaydeden Yıldırım, geçen sene ektiği pamuğu zarar ettiği için bu sene ekemediğini dile getirdi. Yıldırım, “Eskiden pamuk, biber ekiyorduk. Her geçen sene birinden kısmak zorunda kaldık. Bu sene karpuz ektik ama böyle giderse onu da seneye ekemeyeceğiz. Geçen yıllarda bir tarla için harcadığımız para 40-50 bin TL arası iken, bu yıl 100-150 bin TL masraf çıkıyor. Giderlerimizi aldığımız yerler paralarını peşin istiyorlar. Ancak ektiğimiz şey bizi doyurmuyor. Tüm yük çiftçinin omuzlarında kalmış durumda” dedi.

İktidarın tarım üretimini engelleyen bir politika yürüttüğünü belirten Yıldırım, “Giderek çiftçiliği terk etmeye zorlanıyoruz. Eskiden buradan ektiklerimizle yaşamımızı idame edebiliyorduk, ancak şimdi önümüzü göremiyoruz. Gençler tarım yapamıyor. Çiftçiliğe ilk başladığım yıllar 30’a yakın akranım da benle çiftçilik yapıyordu. Bugün 2-3 kişi kaldık. Çiftçilikte umut kalmadı” diye konuştu. Yıldırım, Urfa’nın en önemli geçim kaynaklarından birinin de fıstık olduğunu ancak maddi sıkıntılar bir yana son yıllarda yaşanan iklim değişikliğinin etkisiyle fıstık üretiminin de azaldığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Sıkıntı çekiyoruz doğrudur. Bazen biz de bu kadar maddi sıkıntı içerisinde, ‘Acaba gitsem mi?’ diye düşünüyoruz. Ancak burada çiftçilikte ısrar ederek, aslında bir direniş sergiliyoruz. Bir mücadele veriyoruz. Topraklarımızı terk etmememiz gerekiyor. Devletin desteği dışında çiftçiler olarak bizim bir alternatif oluşturmamız gerekiyor. Çiftçiler olarak birlik olup bir kooperatif kurmamız şart.”

“ÇİFTÇİLER BİRLİK OLMALI”
Yıllardır çiftçilik yapan Mustafa Durmaz, mısır, biber, buğday, karpuz ektiklerini kaydetti. Masraflarının giderlerini karşılaması halinde dahi hallerine şükredeceklerini söyleyen Durmaz, “Buğdayın taban fiyatı belli. Bu para ile sadece mazot ve gübre giderlerini bile karşılayamayız” dedi. 2015’den bu yana her yıl zarar ettiklerini belirten Durmaz, “Yaşadığımız süreç sebebiyle gençlerin çoğu çiftçilikten soğudu. Bizim her yere borcumuz var. Önümüz gece karanlığı gibi. Çiftçilerin durumunun iyileştirilmesi için politikaların düzeltilmesi gerekiyor. Bunun için de çiftçilerin, köylülerin bir olması gerekiyor ki bu politikaları düzeltelim” dedi.

 

ÇİFTÇİNİN BORCU BİR YILDA İKİYE KATLANDI
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, bir yılda çiftçilerin bankalara olan borçları 220 milyar 812 milyon TL’ye yükseldi. Buna göre çiftçi borcu yüzde 113 artış gösterdi.

Çiftçilerin üretimden uzaklaşmaması adına milli gelirin en az yüzde 1’i oranında çiftçiye destek verilmesi gerektiğinin Tarım Kanunu’nda açık bir şekilde belirtildiğini ifade eden Gürer, “Tarım Kanunu’nda belirtilen yüzde 1 destek çiftçiye verilmeli, çiftçilerin kamu bankalarına ve tarım kredi kooperatifine olan borçlarının faizleri silinmelidir” dedi.

ÇİFTÇİNİN BANKALARA OLAN BORCU 415 MİLYAR 513 MİLYON TL
Tarım sektörünün 2022 ve 2023’ün nisan ayları arasında bankalara olan borç tutarının yüzde 113 arttığını belirten Gürer, “2022 yılının nisan ayında tarım sektörünün bankalara olan borcu 194 milyar 701 milyon iken 2023 yılının nisan ayında bu rakam 415 milyar 513 milyon TL’ye çıktı. Tarımsal desteklemelerde ise 2023 yılı için bütçeden 54 milyar ayrıldığı açıklandı. Bu rakamın da yıl sonunda açıklanacak olan milli gelirin yüzde 1’inden çok çok aşağıda kalacağı görülmektedir. Çiftçi yeterli destek alamazken diğer taraftan çiftçinin bankalara olan borcunda yüzde 113 artış gerçekleşti. Tarımsal desteklemeler yetersiz kaldıkça çiftçilerin bankalara olan borçları da artıyor” dedi.

ÇİFTÇİNİN ALACAĞINI YOK SAYDILAR
Tarım Kanunu’nun 21. maddesinde, “Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz” ifadelerinin yer aldığını hatırlatan Gürer, “2022 yılı gayrisafi milli hasılamız 15 trilyon 6 milyon TL olarak gerçekleşti. Yüzde 1’i ise 150 milyar 65 milyon TL yapmaktadır. Peki, çiftçimize ne kadar destek verildi? 29 milyar TL. Yani çiftçimizin 2022 yılında 131 milyar TL alacağı yok sayıldı. 2023’de de çiftçiye hak ettiği destek verilmedi” şeklinde konuştu.

ÜRETİCİNİN DEĞERİ ANLAŞILMALI
Gürer, “Tarımsal üretimin devamlılığı ve ilerlemesi açısından çiftçi refahı son derece önemlidir. Ancak görüyoruz ki tüm üretim girdileri zamlanırken üreticiye yeterli destek verilmiyor. Alanda hangi çiftçimize gitsek borçlu olduğundan, faizlerini ödeyemediğinden ve desteklerin yetersiz olduğundan dert yanıyor. Çiftçilere yeterli destek verilmediğinin somut örneği her geçen gün çiftçi borçlarının artmasıdır. Çiftçilerin içinde bulunduğu maddi imkansızlıkların aşılması için çiftçilerin bankalara ve tarım kredi kooperatiflerine olan kredi borç faizlerinin silinmesi gereklidir. 27. dönemde, 2022 yılının şubat ayında kanun teklifi verdim. AKP, bu bağlamda duyarsız kalarak teklifimizin Meclis Genel Kuruluna taşınmasına destek olmadı. Bir an önce çiftçilerimizi rahatlatacak düzenlemeler yapılmalıdır” dedi.

Tokat topraksız çilek üretiminde marka oluyor

Türkiye’nin önemli tarım merkezlerinden biri olan Tokat’ta topraksız sera çilek üretimi yeni bir soluk getiriyor. Son dönemler ilgi gören bu modern tarım yönteminin uygulandığı üretim tesislerini Tokat Valisi Numan Hatipoğlu ziyaret ederek topraksız çilek üretiminin detayları ile ilgili bilgi aldı.Hatipoğlu, çilek üretimine büyük önem verdiklerini belirtirEK, “Tarımın, üretiminin, çiftçinin her zaman yanındayız” dedi.. Fz989u_WYAI1ppU

Necip köyünde 5 dönüm alana kurulan topraksız sera, Türkiye’nin dört bir yanından talep görüyor. Serada yıllık 100 ton çilek üretimi hedefleniyor. Toplamda 115 bin çilek fidesi, toprak yerine Hindistan cevizi kabuğundan üretilen malzeme üzerinde yetiştiriliyor. Kurulan modern sulama sistemi sayesinde, çilek fideleri sadece 10 dakikada sulanabiliyor. Bunun yanı sıra, asansörlü çilek serası tesisinde üretim süreci kolaylaştırıyor.

Tarım Sektörünün Bankalara Olan Borcu Yüzde 113 Arttı

Tarım Sektörünün Bankalara Olan Borcu Yüzde 113 Arttı

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım sektörünün 2022 ile 2023’ün Nisan ayları arasında bankalara olan borç tutarının yüzde 113 arttığını belirtti. Gürer, çiftçilere yeterli destek verilmediğinin somut örneği olarak çiftçi borçlarının artmasını gösterdi ve çiftçilerin bankalara ve tarım kredi kooperatiflerine olan kredi borç faizlerinin silinmesi gerektiğini vurguladı.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2022 yılının Nisan ayında tarım sektörünün bankalara olan borcu 194 milyar 701 milyon iken 2023 yılının Nisan ayında bu rakam 415 milyar 513 milyon TL’ye çıktı. Tarımsal desteklemelerde ise 2023 yılı için bütçeden 54 milyar ayrıldığı açıklandı. Bu rakam da yıl sonunda açıklanacak olan milli gelirin yüzde 1’inden çok çok aşağıda kalacağı görülmektedir. Çiftçi yeterli destek alamazken diğer taraftan çiftçinin bankalara olan borcunda yüzde 113 artış gerçekleşti” açıklamasını yaptı.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım sektörünün 2022 ile 2023’ün Nisan ayları arasında bankalara olan borç tutarının yüzde 113 arttığını belirtti.

Gürer, “2022 yılının Nisan ayında tarım sektörünün bankalara olan borcu 194 milyar 701 milyon iken 2023 yılının Nisan ayında bu rakam 415 milyar 513 milyon TL’ye çıktı. Tarımsal desteklemelerde ise 2023 yılı için bütçeden 54 milyar ayrıldığı açıklandı. Bu rakam da yıl sonunda açıklanacak olan milli gelirin yüzde 1’inden çok çok aşağıda kalacağı görülmektedir. Çiftçi yeterli destek alamazken diğer taraftan çiftçinin bankalara olan borcunda yüzde 113 artış gerçekleşti. Tarımsal desteklemeler yetersiz kaldıkça çiftçilerin bankalara olan borçları da artıyor” açıklamasını yaptı.

Çiftçilerin üretimden uzaklaşmaması adına milli gelirin yüzde 1’i oranında çiftçiye destek verilmesi gerektiğinin Tarım Kanunda açık bir şekilde belirtildiğini ifade eden Gürer, “Tarım Kanununda belirtilen yüzde 1 destek çiftçiye verilmeli, çiftçilerin kamu bankalarına ve Tarım Kredi Kooperatifine olan borçlarının faizleri silinmelidir” dedi.

Tarım Kanunu’nun 21. maddesindeki; “Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz” hükmünü anımsatan Gürer, “2022 yılı gayrisafi milli hasılamız 15 trilyon 6 milyon TL olarak gerçekleşti. Yüzde 1’i ise 150 milyar 65 milyon TL yapmaktadır. Peki, çiftçimize ne kadar destek verildi? 29 milyar TL. Yani çiftçimizin 2022 yılında 131 milyar TL alacağı yok sayıldı. 2023’te de çiftçiye hak ettiği destek verilmedi” değerlendirmesini yaptı.

Gürer, “Tarımsal üretimin devamlılığı ve ilerlemesi açısından çiftçi refahı son derece önemlidir. Ancak görüyoruz ki tüm üretim girdileri zamlanırken üreticiye yeterli destek verilmiyor. Alanda hangi çiftçimize gitsek borçlu olduğundan, faizlerini ödeyemediğinden ve desteklerin yetersiz olduğundan dert yanıyor. Çiftçilere yeterli destek verilmediğinin somut örneği her geçen gün çiftçi borçlarının artmasıdır. Çiftçilerin içinde bulunduğu maddi imkansızlıkların aşılması için çiftçilerin bankalara ve tarım kredi kooperatiflerine olan kredi borç faizlerinin silinmesi gereklidir. 27. dönemde, 2022 yılının şubat ayında Kanun Teklifi verdim. AKP, bu bağlamda duyarsız kalarak teklifimizin Meclis Genel Kurulu’na taşınmasına destek olmadı. Bir an önce çiftçilerimizi rahatlatacak düzenlemeler yapılmalıdır” dedi.

Zeytin Park Sertifika Heyecanı

Türkiye’de sadece Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesine özgü olan şelengo hasadı verimli geçti. Dalından koparıldıktan sonra hemen 2-3 gün içerisinde tüketilmesi gereken meyve, tüketilmediği takdirde tadını kaybediyor.


Görünüşü minik bir karpuza benziyor, kestiğinizde içiyle kavunu andırıyor, tattığınızda ise salatalığa benziyor. Türkiye’de sadece Şanlıurfa-Viranşehir’de yetiştirilen şelengo için Türk Patent ve Marka Kurumuna coğrafi işaret tescili yapılmış durumda.


Kabakgiller ailesinin bir üyesi olan şelengo, Türkiye’de sadece Viranşehir’de yetişen çok özel bir yiyecek. Üretiminde gübre kullanılmadığı için çok da doğal. Yaz mevsiminde yetişen şelengonun toplandıktan 2-3 gün sonra hemen tüketilmesi gerekiyor. Bölgede karpuz ve kavundan daha çok tüketilen bir meyve olan şelengo armut büyüklüğünde. Tadı ise salatalık ile mango arasında. Salatası, turşusu, dolması ve cacığı da yapılan şelengonun bilinirliği her geçen gün artıyor.

Gıda sektörü temsilcileri Onarıcı Tarım'da buluştu

Gıda sektörü temsilcileri Onarıcı Tarım'da buluştu

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Rainforest Alliance mevcut tarımsal üretim modellerinin iklim krizinin etkilerini derinleştirmesi ve biyoçeşitlilik kaybını artırmasından hareketle güçlerini birleştirerek Türkiye için bir onarıcı tarım seferberliğine olan ihtiyacı dile getirdi.İSTANBUL (İGFA) – WWF-Türkiye ve Rainforest Alliance, Gıda Sektörü temsilcileri ile bir araya gelerek Onarıcı Tarım seferberliğine yönelik çağrıda bulundu.

Tüm paydaşların kazandığı bir üretim sistemi olan onarıcı tarıma aşamalı olarak geçmek için Türkiye’de nasıl bir model gerçekleştirilebileceğini birlikte değerlendirmek amacıyla düzenlenen toplantıya gıda firmalarından büyük zincir marketlere ilgili özel sektör kuruluşları katılım sağladı. Kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, bankalar, özel sektör, çiftçi ve çiftçi örgütlerinin dahil olacağı bir ‘Onarıcı Tarım Seferberliği’ için görüş alışverişinde bulunuldu.


Onarıcı tarım uygulamalarının ilk etapta fındık, çay, domates, buğday, baklagil ürünleriyle başlayarak yaygınlaşması hedefleniyor.

WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere, WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli ve Rainforest Alliance Türkiye Direktörü Osman Yalçın Tekinarslan’ın açılış konuşmaları ile başlayan toplantı; WWF-Türkiye Gıda ve Tarım Programı Müdürü Arzu Balkuv ve WWF-Türkiye Gıda ve Tarım Programı Stratejik Danışmanı Ayşe Ayşin Işıkgece’nin onarıcı tarım yöntemini ve yürütülecek çalışmaların bilgilerini aktardığı detaylı sunumlarıyla devam etti.

Mevcut tarımsal üretim modellerinin iklim krizini artırdığını ve biyoçeşitlilik kaybını derinleştirdiğini dile getiren WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere: “Sürdürülebilir olmanın ötesinde ekosistemi onaracak ve doğayı geri kazanacak yeni bir başlangıç için onarıcı tarım yöntemleriyle toprağı, suyu ve biyoçeşitliliği korumaktan öte geliştirebilir, sera gazı salımlarını azaltabilir ve iklim krizinin getirdiği yıkıcı etkilere karşı direncimizi artırabiliriz. Aşırı iklim olaylarına dayanıklı ve karbonu toprakta tutan yeni üretim şekilleri ve ekosistemi onaran yöntemlerle daha düşük maliyetli, daha yüksek verimli, sağlıklı ve besleyici ürünler üretebiliriz” dedi.

Main Menu