Enerjiden tarıma pek çok alanda kullanılan hammadde: Zeolit
Türkiye yer altı zenginlikleri açısından şanslı bir ülke… Topraklarında birbirinden değerli madenler ve mineraller bulunuyor. Bunlardan biri de pek bilinmeyen ama aslında önemli bir endüstriyel hammadde olan zeolit.
Zeolit, özellikle son yıllarda büyük rağbet görüyor. Bunun nedeni de organik tarımdan besiciliğe hatta endüstriyel atıkların temizlenmesine kadar çok sayıda alanda kullanılmasından ileri geliyor.
Bu denli önemli bir hammadde olan zeolit, nerelerde bulunuyor ve önemi nereden geliyor? İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İlgin Kurşun ile zeolit mineralini ve bu mineral hakkında merak edilenleri konuştuk.
Enerjiden tarıma pek çok alanda kullanılan hammadde: Zeolit
1950’li yıllardan sonra saptanmaya başladı
Zeoliti mikro boşluklara sahip alüminosilikat mineraller olarak tanımlıyor Prof. Dr. Kurşun ve bilinen 170’in üzerinde sentetik, 40’ın üzerinde ise doğal zeolit minerali bulunduğunu söylüyor.
Dünyada zeolit oluşumlarının 1950’lerden sonra saptanmaya başladığını belirten Prof. Dr. Kurşun, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Hemen hemen tüm kıtalarda yaygın olduğu görüldü. Volkanik kayaçlara ek olarak deniz ve göl tüflerinin de zeolit içerdiğinin saptanması sonucu, doğal zeolitlerin kullanım alanları hızla genişledi. Yeryüzünde sedimanter kayaçlarda en fazla klinoptilolit oluşumları mevcut olmakla beraber mordenit, filipsit, şabazit, erionit ve analsim minerallerine de sıklıkla rastlanıyor.”
“Dünya üretiminin yaklaşık yüzde 60’ı Küba’da”
Peki dünyada ne kadar doğal zeolit rezervi bulunuyor? Prof. Dr. Kurşun, konuyla ilgili, “Dünyadaki doğal zeolit rezervleri konusunda kesin bir bilgi olmamakla beraber 1989 yılında 250 bin ton olan dünya doğal zeolit üretimi, 2017 yılında 1milyon 100 bin tona ulaştı. Yine dünya üretiminin yaklaşık yüzde 60’ı Küba tarafından gerçekleştiriliyor. Çin, Kanada, Japonya ve ABD ise diğer önemli üreticiler” diyor.
Enerjiden tarıma pek çok alanda kullanılan hammadde: Zeolit
En önemli zeolit yatakları Balıkesir-Bigadiç ve Manisa-Gördes’te
Gelelim Türkiye’ye… Zeolitin Türkiye’de ilk defa 1971 yılında tespit edildiğini ifade eden Prof. Dr. Kurşun, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Ülkemizde zeolit adına yapılan ilk keşif 1971 yılında Gölpazarı-Göynük civarında bulunan doğal bir zeolit türüne aittir. Türkiye’deki önemli zeolit oluşumları klinoptilolit, şabazit, mordenit, erionit ve analsim mineralleridir.”
Türkiye’de Balıkesir, Bigadiç, Manisa, Gördes, Kütahya, İzmir, Bolu, Kapadokya gibi yörelerde zengin zeolit yatakları bulunuyor. Bunlar arasında en önemli olanları ise Balıkesir-Bigadiç ve Manisa-Gördes’te bulunan yataklar.
“Manisa-Gördes’te Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından detaylı rezerv etütleri yapıldı. 18 milyon ton görünür ve 20 milyon ton zeolitik tüf rezervi tespit edildi. Balıkesir-Bigadiç bölgesinin ise yaklaşık 500 milyon ton rezerve sahip olduğu tahmin ediliyor.”
2021’de 36 bin 947,78 ton zeolit üretildi
Diğer bölgelerde detaylı bir çalışma yapılmadığını ifade eden Prof. Dr. Kurşun, “Türkiye genelinde toplam rezervin 50 milyar ton civarında olduğu tahmin ediliyor. Ülkemiz genelinde MTA’nın 2017’de yapmış olduğu çalışmaya göre klinoptilolit ve hölandit minerallerinin görünür ve muhtemel rezerv miktarı 344 milyon 217 bin 73 ton” diye açıklıyor.
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün raporuna göre 2021’de 36 bin 947,78 ton zeolit üretildi.
“Geleneksel açık ocak madenciliği teknikleriyle kullanılıyor”
Zeolit direkt kullanılabilen bir mineral değil. Kullanıma hazır hale gelmesi için çeşitli aşamalardan geçiriliyor. Süreci Prof. Dr. Kurşun’dan öğreniyoruz:
“Doğada bulunan zeolitleri üretmek için geleneksel açık ocak madenciliği teknikleri kullanılır. Öncelikle cevhere ulaşmak için örtü tabakası kaldırılır. Sonrasında önden yükleyici makineler veya kesici bıçaklarla donatılmış traktörler gibi modern iş makineleri vasıtasıyla cevher ana kayadan koparılır. Cevherin sert ve mekanize kazıya elverişli olmadığı durumlarda ise delme ve patlatma tekniği ile üretim yapılır.”
Çevre kirliliği kontrolünden enerji sektörüne geniş kullanım alanı
Zeolitin hayli geniş bir kullanım alanı bulunuyor. Enerji, madencilik, tarım, kağıt sanayii, metalürji gibi pek çok alanda zeolitten faydalanılıyor. Bunlara daha yakında bakmak gerekirse en fazla kullanıldığı alanlardan birinin çevre kirliliğini kontrol olduğunu görüyoruz. Çevre kirliliği kontrolünde zeolit, özellikle sanayi atık sularından çeşitli ağır metalleri uzaklaştırmak için kullanılıyor. Yine şehir atık suları ve içme sularından toksik etkiye sahip amonyum uzaklaştırılmasında, baca gazlarının temizlenmesinde ve çöp depolama alanlarında da başvuruluyor.
Enerji sektöründe ise zeolit, doğal gazların saflaştırılmasında ve kurutulmasında, ısı depolayıcısı olarak, oksijen üretimi ve güneş enerjisi depolama sistemleri gibi çalışmalarda öne çıkıyor.
Ve tarımda zeolit kullanımı… Tarımda da zeolitten sıkça faydalanılıyor. Gübre katkısı olmasının yanı sıra, bitki besin maddelerinin yıkanmasını engellemede, bitki yetiştirme ortamında besleyici iyonların bitkiye aktarılması buna sadece birkaç örnek.
Zeolit bunların da yanı sıra madencilikte uranyum yataklarının araştırılmasında, akvaryumda amonyak ve hidrojen sülfür seviyelerinin azaltılmasında, kağıt üretiminde dolgu maddesi olarak da kullanılıyor.
İş Bankası Tarım İhtisas Şubeleri'nin sayısını artıracak
Türkiye İş Bankası, sürdürülebilir tarımsal üretime katkı sağlamak amacıyla teknolojiyi, tarımı ve finansı bir araya getirdiği Tarım İhtisas Şubelerini yaygınlaştırma kararını aldığını bildirdi.
İlkini geçtiğimiz yılın Haziran ayında Manisa Saruhanlı’da çiftçilerle buluşturan bankanın, farklı illerde bulunan 24 şubesinin, çiftçilere sürdürülebilir tarım alanında yenilikçi çözümler sunmak üzere Tarım İhtisas Şubesi olarak hizmet verdiği kaydedildi.
Bankanın, depremlerden en çok etkilenen bazı illerdeki Tarım İhtisas Şubeleriyle, tarımsal hacminde önemli bir yere sahip olan bölgedeki çiftçilere ve tarım üreticilerine destek sunarak tarımın yeniden canlanmasına da katkı sağlamayı hedeflediği aktarıldı.
‘SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM POLİTİKALARI İLE KENDİ KENDİMİZE YETEBİLİRİZ’
Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem, konuya ilişkin açıklamasında, son yıllarda yaşadığımız pandemi, Rusya-Ukrayna Savaşı ve ülkemizdeki deprem felaketleri gibi beklenmedik durumlar sonrasında gıdada kendi kendine yeterli olmanın, tarımın sürdürülebilirliğinin öneminin daha net bir şekilde anlaşıldığını ifade etti.
Tarımsal üretimin olmadığı bir yerde gıda yetersizliği riskiyle karşı karşıya kalınabileceğinin altını çizen Erdem, tarımın, taşıdığı yaşamsal öneminin ve pek çok sanayi dalının önemli girdi ihtiyaçlarını karşılamasının yanında dış ticaret açısından da son derece önemli olduğunu söyledi.
Sürdürülebilir ve gelişmiş bir tarım sektörünün ülkemiz için milli bir mesele olduğunu vurgulayan ve konuya bu hassasiyetle yaklaşılması gerektiğinin altını çizen Erdem, “Potansiyelimizi en iyi şekilde kullanarak sürdürülebilir tarım politikalarıyla hem ülkemizi kendi kendine yeter hale getirebilir hem de ihracat yoluyla ekonomiye katkı sunabiliriz. Bu da ancak ülkemizdeki üreticinin, çiftçinin desteklenmesi, yenilikçi tarım uygulamalarını kullanarak girdi maliyetlerini düşürüp verimliliklerini artırmalarıyla mümkün olur” dedi.
‘TARIMDAKİ YAKLAŞIMIMIZ SADECE KREDİ VERMEKTEN İBARET DEĞİL’
Bu konuya, tarımı stratejik önceliklerimiz arasına alacak kadar önem verdiklerini aktaran Erdem, “Buradaki yaklaşımımız sadece kredi vermekten ibaret değil. Dünyadaki yenilikçi teknolojilerle, uygulamalarla çiftçilerimizi buluşturacak bir güce, etkileşime ihtiyaç olduğunun farkındayız. Tarım İhtisas Şubelerimizle çiftçilerimiz için teknolojiyi, finansı ve tarımı bir araya getirerek çok daha verimli bir şekilde çok daha fazla ürün elde etmelerini hedefliyor, teknolojiyle yapılacak yenilenmenin finansman desteğini en uygun biçimde sağlayacak çözümleri üretiyoruz” ifadelerini kullandı.
İzlem Erdem, bankanın 100’üncü yaşının kutlanacağı 2024 yılında 50’nin üzerinde Tarım İhtisas Şubesiyle birlikte, ihtisas şubelerinin ülkenin bütün önde gelen tarım ovalarına yaygınlaşmasını hedeflediklerini söyledi.
Kanada tarım sektörünün 30 bin yeni çiftçiye ihtiyacı var
Kanada Royal Bank, Boston Kanada’nın Geleceği için Danışmanlık Grup Merkezi ve Guelph Üniversitesi Gıda Enstitüsü tarafından ortaklaşa hazırlanan raporda, Kanadalı çiftlik operatörlerinin yüzde 40’ından fazlasının gelecek 10 yılda emekli olacağı belirtildi.
Raporda, ülkedeki 24 bin genel çiftlik, fidanlık ve sera operatörünün bu kapsama girdiğine ve açığın kapatılmaması halinde Kanada’nın “bir kıtlıkla karşı karşıya kalacağına” işaret edildi.
Mevcut çiftçilerin yüzde 66’sının, emekli olmaları durumunda işlerini nasıl veya kime devredeceklerine dair bir planlarının olmadığı belirtilen raporda, “Bu alandaki eksikliğini gidermek için Kanada’nın 2033 yılına kadar mevcut çiftlikleri ve seraları devralacak veya kendi çiftliklerini kuracak 30 bin kalıcı göçmeni kabul etmesi gerekecek.” ifadesi yer aldı.
Ülkede 2001’de 346 bin olan çiftlik operatörü sayısının, aradan geçen 20 yılda 262 bine indiği, buna paralel olarak tarım arazilerinin de küçüldüğü kaydedilen raporda, birçok ülkenin benzer zorlukların üstesinden gelmek için hızla ulusal stratejiler uyguladığı vurgulanarak “Kanada’nın da bu konuda hızlı hareket etmesi gerekiyor.” ifadesi kullanıldı.
Kıtlık uyarısı da yapılan raporda, kıtlığın kritik bir anda geleceğine dikkat çekilerek “Kanada’nın tarım sektörü, artan dünya nüfusu için önemli ölçüde daha fazla gıda üretmesi gerekecek.” değerlendirmesindi bulunuldu.
16 ilde 5 bini aşkın çiftçiye tarım uygulamaları desteği sunuldu
Çiftçilerin verimini ve refahını artırmak, tarlada sosyal ve dijital dönüşümü desteklemek amacıyla başlatılan 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı beşinci yılına girdi. Programa dahil olan çiftçilere bugüne kadar yüzde 20’ye varan oranda verim artışı sağlayan programın sosyal yatırım getirisi de 2022 yılı itibarıyla her 1 TL’ye karşılık 3,23 TL oldu. Yeni sezonda Amasya ve Tokat ile kapsadığı il sayısını 16’ya çıkaran program, 5 binin üzerinde çiftçiyi toprak ekosistemini iyileştirmek ve zenginleştirmek için onarıcı tarım uygulamaları ile destekleyecek.
16 ilde 5 bini aşkın çiftçiye tarım uygulamaları desteği sunuldu
Cargill’in 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı, beşinci yılında Türkiye’deki çiftçileri üretimleri için gerekli olan dijital tarım araçları ve kaynaklarla buluşturmaya devam ediyor. Programa yeni sezonda Amasya ve Tokat’tan 100 çiftçi dahil oldu. Program aynı zamanda çiftçilere ücretsiz sunduğu bir dizi dijital tarım aracı ile onarıcı tarım odağını da yeniliyor.
2019 yılında başlatılan ve çiftçilerin verimini ve refahını artırarak sürdürülebilir tarım uygulamalarını geliştirmeyi hedefleyen programa katılan çiftçilere, tarlalarına özel ücretsiz eğitim, dijital tarım araçlarına erişim ve danışmanlık hizmetleri sunuluyor. Bu sayede, çiftçiler verimlerinde yüzde 20’ye kadar artış görürken, aynı zamanda iklim değişikliğinin etkilerine daha az maruz kalıyor.
YÜZDE 20’YE YAKIN VERİMLİLİK SAĞLAYARAK KÂRLILIĞI ARTIRIYOR
“Tarım tedarik zincirinin merkezindeki konumumuzla eşsiz bir yeteneğe ve sorumluluğa sahibiz” diyen Cargill Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Murat Tarakçıoğlu, “1000 Çiftçi 1000 Bereket, çiftçilerle bağlantı kurduğumuz ve iş birliği yaptığımız bir program. Gıda sisteminin hızla artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını sorumlu ve sürdürülebilir bir şekilde karşılamaya devam etmesi için de çok güzel bir örnek” dedi.
Tarakçıoğlu, “Programa katılan çiftçiler için onarıcı tarımı artırmak ve çevresel etkiyi azaltmak için somut adımlar attık ve bu, SROI ile hesaplanan sosyal etkimizin her yıl artmasına olanak tanıyor. Dünya nüfusunu sürdürülebilir bir şekilde beslemek için atılması gereken doğru adımların ötesinde, bu uygulamalar çiftçiler için maliyetleri azaltıyor ve yüzde 20’ye yakın verimlilik sağlayarak kârlılığı artırıyor” dedi.
16 ilde 5 bini aşkın çiftçiye tarım uygulamaları desteği sunuldu
VERİM ARTIŞIM YÜZDE 100 OLDU
İzmir’in Tire ilçesine bağlı Peşrefli’de çiftçilik yapan Ceylan Karaoğlan, program hakkında şunları söyledi:
“1000 Çiftçi 1000 Bereket, bilinçlenmemizi sağlayan bir program oldu. Geleneksel yöntemlerden uzaklaştık, araştırma yaptığımız bir döneme geçtik. Tarımsal sensör istasyonu sayesinde sulama yapacağımız zamana rahatlıkla karar veriyoruz. Bu cihaz sayesinde verim artışım yüzde 100 oldu. Gereksiz sulama yapmadığımız için su tasarrufu da sağlıyoruz. Toprak analizi ve tarımsal sensör istasyonu sayesinde ürünlerimizin kalitesi artmaya devam ediyor. 1000 Çiftçi 1000 Bereket’e katılmamış olsaydım, bugün yetiştirdiğim kaliteli mısırları yetiştiremezdim.”
400 BİN DEKARLIK BİR ALANI KAPSIYOR
Program, 16 ilde yaklaşık 5 binin üzerinde mısır, ayçiçeği ve kanola üreticisiyle yoluna devam ediyor ve toplamda 400 bin dekarlık bir alanı kapsıyor. Ulusal ve uluslararası 40’a yakın ödüle layık görülen 1000 Çiftçi 1000 Bereket, Türkiye’deki tarım ve gıda alanında sosyal etki araştırması ve ölçümlemesi yapılan ilk kurumsal sosyal sorumluluk program olarak açıklandı. Program kapsamında sunulan hizmet ve eğitimlerin çevresel, sosyal ve ekonomik anlamda yarattığı etkiler Yatırımın Sosyal Geri Dönüşü (SROI – Social Return On Investment) yöntemi kullanılarak finansal değere dönüştürülüyor. SROI, 1000 Çiftçi 1000 Bereket başladığından bu yana her yıl artarken, 2022 itibarıyla program, ana paydaşları olan çiftçiler üzerinde her 1 TL’ye karşılık 3,23 TL değerinde etki yarattı.
Program çiftçileri onarıcı tarıma daha fazla odaklanmaya teşvik ediyor. Programa ilişkin yapılan açıklamada bu kapsamda şu bilgilere yer verildi:
“Çiftçiler, tarlalarında hastalık riskini azalmaya ve toprak kirliliğini önlemeye yardımcı olan, su kaynaklarını koruyan özel sulama, gübreleme ve ilaçlama uygulamalarını takip edebiliyor.
Çiftçilerin tarlalarındaki ürünlere dayalı karbon ayak izinin çevresel etkilerini azaltmaya yardımcı olabiliyor. Tarladaki karbon ayak izi, uluslararası platform Cool Farm Tool kullanılarak hesaplanıyor.
Ayrıca, çiftçiler tehdit edici zararlıları PestTrap (Dijital Böcek Tuzağı) ile tarlaya gitmeden tanıyabiliyor ve ilaçlama kararları verebiliyor.
Geleceğe bakıldığında, 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı artan ölçüde sürdürülebilirlik odaklı çabaları kapsayacak. İş sağlığı ve güvenliği konusunda kapsamlı eğitimler ve onarıcı tarım eğitimleri sunulmaya devam edecek.”
Cargill'in "1000 Çiftçi 1000 Bereket" Programı, 5. yılında onarıcı tarıma odaklanıyor
Cargill’in ‘1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı’, 5’inci yılında Türkiye’deki çiftçileri üretimleri için gerekli olan dijital tarım araçları ve kaynaklarla buluşturmaya devam ediyor.
Cargill açıklamasına göre, Cargill’in çiftçilerin verimini ve refahını artırmak, tarlada sosyal ve dijital dönüşümü desteklemek amacıyla başlattığı ‘1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı’ 5’inci yılına girdi. Programa yeni sezonda Amasya ve Tokat’tan 100 çiftçi dahil oldu. 1000 Çiftçi 1000 Bereket aynı zamanda çiftçilere ücretsiz sunduğu bir dizi dijital tarım aracı ile onarıcı tarım odağını da yeniliyor.
2019 yılında başlatılan ve çiftçilerin verimini ve refahını artırarak sürdürülebilir tarım uygulamalarını geliştirmeyi hedefleyen programa katılan çiftçilere, tarlalarına özel ücretsiz eğitim, dijital tarım araçlarına erişim ve danışmanlık hizmetleri sunuluyor. Bu sayede, çiftçiler verimlerinde yüzde 20’ye kadar artış görürken, aynı zamanda iklim değişikliğinin etkilerine daha az maruz kalıyor.
Program, 16 ilde yaklaşık 5 binin üzerinde mısır, ayçiçeği ve kanola üreticisiyle yoluna devam ediyor ve toplamda 400 bin dekarlık bir alanı kapsıyor. Ulusal ve uluslararası 40’a yakın ödüle layık görülen 1000 Çiftçi 1000 Bereket, Türkiye’deki tarım ve gıda alanında sosyal etki araştırması ve ölçümlemesi yapılan ilk kurumsal sosyal sorumluluk programı olarak görülüyor.
Program kapsamında sunulan hizmet ve eğitimlerin çevresel, sosyal ve ekonomik anlamda yarattığı etkiler Yatırımın Sosyal Geri Dönüşü (SROI-Social Return On Investment) yöntemi kullanılarak finansal değere dönüştürülüyor. SROI, 1000 Çiftçi 1000 Bereket başladığından bu yana her yıl artarken, 2022 itibarıyla program, ana paydaşları olan çiftçiler üzerinde her 1 TL’ye karşılık 3,23 TL değerinde etki oluşturdu.
Söz konusu program, bu yıl çiftçileri onarıcı tarıma daha fazla odaklanmaya teşvik ediyor.
– ‘Eşsiz bir yeteneğe ve sorumluluğa sahibiz’
Açıklamada konuya ilişkin görüşlerine yer verilen Cargill Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Murat Tarakçıoğlu, ‘Tarım tedarik zincirinin merkezindeki konumumuzla eşsiz bir yeteneğe ve sorumluluğa sahibiz. 1000 Çiftçi 1000 Bereket, çiftçilerle bağlantı kurduğumuz ve iş birliği yaptığımız bir program. Gıda sisteminin hızla artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını sorumlu ve sürdürülebilir bir şekilde karşılamaya devam etmesi için de çok güzel bir örnek.’ ifadelerini kullandı.
Tarakçıoğlu, ‘Programa katılan çiftçiler için onarıcı tarımı artırmak ve çevresel etkiyi azaltmak için somut adımlar attık ve bu, SROI ile hesaplanan sosyal etkimizin her yıl artmasına olanak tanıyor. Dünya nüfusunu sürdürülebilir bir şekilde beslemek için atılması gereken doğru adımların ötesinde, bu uygulamalar çiftçiler için maliyetleri azaltıyor ve yüzde 20’ye yakın verimlilik sağlayarak kârlılığı artırıyor.’ değerlendirmesinde bulundu.
İzmir’in Tire ilçesine bağlı Peşrefli’de çiftçilik yapan Ceylan Karaoğlan, program hakkında şunları kaydetti:
‘1000 Çiftçi 1000 Bereket, bilinçlenmemizi sağlayan bir program oldu. Geleneksel yöntemlerden uzaklaştık, araştırma yaptığımız bir döneme geçtik. Tarımsal sensör istasyonu sayesinde sulama yapacağımız zamana rahatlıkla karar veriyoruz. Bu cihaz sayesinde verim artışım yüzde 100 oldu. Gereksiz sulama yapmadığımız için su tasarrufu da sağlıyoruz. Toprak analizi ve tarımsal sensör istasyonu sayesinde ürünlerimizin kalitesi artmaya devam ediyor. 1000 Çiftçi 1000 Bereket’e katılmamış olsaydım, bugün yetiştirdiğim kaliteli mısırları yetiştiremezdim.’
Bu arada, geleceğe bakıldığında ‘1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı’ artan ölçüde sürdürülebilirlik odaklı çabaları kapsayacak. İş sağlığı ve güvenliği konusunda kapsamlı eğitimler ve onarıcı tarım eğitimleri sunulmaya devam edecek.
Denizli'de 40 bin zeytin fidanı atıl tarım arazisiyle buluşacak
DENİZLİ Büyükşehir Belediyesi, atıl tarım alanlarında zeytin yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması ve üreticilere sertifikalı fidan kullanma alışkanlığının kazandırılması amacıyla 7 ilçede 530 çiftçiyi kapsayan 40 bin zeytin fidanı hibe projesine başladı.
Denizli’de 7 ilçede 530 çiftçiyi kapsayan 40 bin zeytin fidanı hibe projesi başladı. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü iş birliğinde gerçekleştirilen proje kapsamında ilk zeytin fidanı dağıtım töreni Kale ilçesinde yapıldı. Kale Kapalı Pazar Yeri’nde düzenlenen programa, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Kale Kaymakamı Mücahit Enes Yıldız, Kale Belediye Başkanı Mehmet Salih Sağınç, Tarım ve Orman İl Müdürü Şakir Çınar, davetliler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Denizli’de 81 bin dekar alanda 2 milyonun üzerinde zeytin ağacında üretim yapıldığını ifade eden Tarım ve Orman İl Müdürü Çınar, proje ile atıl tarım arazilerinin değerlendirilmesinin çok önemli olduğunu ifade etti.
‘BOŞ, ATIL ARAZİMİZ KALMASIN’
Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, çiftçi ve üreticilerin her zaman yanında olduklarını belirterek, “Bizlere düşen, bu gayretinizi desteklemek, işinizi kolaylaştırmak ve teşvik etmektir. Denizli Büyükşehir Belediyesi olarak tarım ve hayvancılıkta çok farklı projeler gerçekleştirdik. Bu desteğimizle de 40 bin zeytin fidanı toprakla buluşacak. Zeytin ve zeytinyağının ne kadar sağlıklı olduğunu, ne kadar kıymetli olduğunu sizler benden daha iyi biliyorsunuz. Biz istiyoruz ki ekilmedik, dikilmedik yer kalmasın. Üretim anlamında tüm arazilerimizi kullanalım. Boş, atıl arazimiz kalmasın” dedi.
6 BİN ZEYTİN FİDANININ İLK DAĞITIMI YAPILDI
Zolan, daha sonra Kale ilçesinde 160 çiftçiye hibe edilecek 16 bin zeytin fidanının ilk dağıtımını yaptı. Denizli Büyükşehir Belediyesi zeytin fidanı hibe projesini Babadağ, Beyağaç, Buldan, Kale, Merkezefendi, Pamukkale ve Sarayköy ilçelerinde hayata geçiriyor. Büyükşehir Belediyesi, atıl tarım alanlarında zeytin bahçesi tesis edilerek zeytin yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması, üreticilere sertifikalı fidan kullanma alışkanlığının kazandırılması ve ailelere katma değer sağlanması amacıyla toplam 1.428 dekar alan için 530 çiftçiyi kapsayan proje ile 40 bin adet sertifikalı zeytin fidanını yüzde 75 hibeli olarak destekliyor.
Growmach Tarım Makineleri Fuarı sektörü bulusturacak
INFORMA tarafından bu yıl 10 – 14 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek olan Growmach, Traktör, Tarım Makineleri, Ekipmanları & Teknolojileri Fuarı, yerli ve yabancı sektör temsilcilerini buluşturacak. Antalya Anfaş Fuar Merkezi’nde düzenlenecek fuar hakkında bilgi veren Fuar Direktörü Engin Er, uluslararası özellik taşıyan Growmach’ın yeni ticari fırsatlar yaratmak için önemli bir platform olacağını söyledi. Er, “Informa olarak Türkiye’de uluslararası bir fuara daha imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Hem Türk hem de uluslararası tarım makinaları ve ekipmanları firmalarının Growmach’e yoğun ilgisi var ve alan satışları çok hızlı şekilde devam ediyor. Türk firmalarımızın yanı sıra uluslararası önemli üreticiler ve sektörün diğer önemli firmaları da fuardaki yerlerini aldı. Almanya, İspanya, İtalya ve Çin milli katılım ile Growmach’de yer alacak. Yerli ve yabancı tüm firmalar yeni pazarlara ulaşacak ve yeni satış bağlantılarına imza atarak cirolarını büyütme fırsatı bulacak. Growmach ile katılımcılarımızı Orta Doğu, Afrika, Balkanlar, Avrupa, Rusya & BDT ülkelerinden sektör profesyonelleri ile buluşturacağız. Ziyaretçilerimizi son teknolojiler ve yeni ünlerle bir araya getireceğiz” diye konuştu. Er, TARMAKBİR’in yayınladığı Tarım ve Makine Sanayi Etkileşim raporuna göre, ülkemizdeki tarım makineleri üretiminin özellikle son 20 yılda giderek arttığına dikkat çekti.
Türkiye harekete geçti! 12 ülkede birden üretilecek
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin talimatı üzerine ilk etapta “kardeş ve gönüldaş” 12 ülkede tarımsal üretimi geliştirmek, Türk iş insanlarına bu ülkelerdeki tarımsal üretim olanaklarını tanıtmak ve yerli tarım sektörünün bilgi ve birikimini bu ülkelere aktarmak amacıyla “ülke masaları” oluşturuldu. Bu 12 ülke arasında Azerbaycan, Cezayir, Çad, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Macaristan, Moritanya, Özbekistan, Pakistan, Türkmenistan ve Venezuela yer aldı. Uruguay, Gana ve Sırbistan için de yatırımcı rehberlerinin kısa sürede sunulması planlanıyor.
TÜRKİYE 12 ÜLKEDE HAREKETE GEÇTİ! O TOPRAKLARDA ÜRETİLECEK
“Ülke Masaları Tarım Sektörü Yatırımcı Rehberi” ile söz konusu bölgelerde özel sektör kanalıyla yatırım olanaklarının geliştirilmesi ve ihracatın artırılması hedefleniyor.
Ülkedeki atıl tarım arazilerinin kullanımı, ekilmeyen arazilerin değerlendirilmesi yönünde yeni bir yasal düzenlemeye giden Bakanlık, özel sektör eliyle yürütülecek yurt dışı yatırımlarına rehberlik ederek de ürün çeşitliliğinin artırılmasını amaçlıyor.
Rehber ile tarım ürünleri ihracatçıları ve yurt dışında tarım sektörüne yatırım yapmak isteyen iş insanları için Bakanlık bünyesinde hızlı, kapsamlı ve doğru bilgi edinme imkanı sağlanıyor.
Yatırımcılar, rehberdeki iletişim bilgileri üzerinden ilgili ülke masası uzmanına ulaşarak, planladıkları yatırımlar ve dış ticaret konusunda bilgi alabiliyor.
REHBERDE ÜLKELERDEKİ YATIRIM ORTAMINA İLİŞKİN BİLGİLERE YER VERİLDİ
Çalışma hazırlanırken Bakanlık genel müdürlükleri ve ilgili birimleri, Ticaret ve Dışişleri bakanlıklarıyla koordineli hareket edildi. Yatırım rehberi yayımlanmadan önce verilerin güvenilirliği için ilgili ülkelerin büyükelçilikleri ile istişarelerde bulunuldu.
Rehberde, bitki, hayvan ve ormancılık sektörlerindeki üretim miktarları ve verim bilgilerinden ülkelerdeki yatırım ortamı, iklim koşulları, nüfus yapısı ve iş insanlarının yatırım yapabileceği sektörlere kadar tüm bilgiler yer alıyor.
Rehberle Türkiye ve hedef ülke arasındaki tarım ürünleri ticaretinin halihazırdaki durumu ve yıllara göre değişimi, hedef ülkedeki mevcut siyasi, sosyal ortam ve pazara erişim imkanlarına da ulaşılabiliyor.
Ayrıca belirlenen hedef ülke özelinde, tarım veya tarıma dayalı alt sektör, ürün üretimi ve ihracı, yatırım ortamı ve bankacılık ile vergilendirme sistemine yönelik çeşitli bilgilere de erişilebiliyor.
BAÜN’de Balıkesir Hayvancılığı için iş birliği
Balıkesir Üniversitesinde, üniversite-şehir bütünleşmesi ile yeni bir iş birliği hayata geçiriliyor. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir Üniversitesi, Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği, Ticaret Borsası, Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı, Orman Bölge Müdürlüğü ve İl Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliği ile damızlık koç üretiminde kapasite artırılıyor.
Yapılan iş birliği ile BAÜN Hayvancılık Araştırma ve Uygulama Merkezi Üretim Çiftliğinde yer alan Damızlık Koç Merkezindeki çalışmaları büyütülerek, koç üretiminin yanında manda yetiştiriciliği de gerçekleştirilecek. Şehirle bütünleşme noktasında önemli bir adım olan iş birliğiyle, hayvansal üretimden elde edilen ürünlerin, alanda kurulacak mandırada katma değeri yüksek ürünlere dönüşmesi de hedefleniyor. Kurulacak olan tesis ile üreticiler, proje dahilinde üretilen damızlık koçları kullanarak sürülerini büyütme, kaliteli ve yüksek verimli hayvan ırkına sahip olma; ayrıca, uzman personelden eğitim alma imkânı da bulacak.
İş birliği dahilinde Balıkesir İl Tarım ve Orman Müdürü Erkan Alkan ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanı Serkan Akça, görüş alışverişinde bulunmak üzere Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu’yu makamında ziyaret etti. Gerçekleşen ziyarette, Rektör Prof. Dr. Yücel Oğurlu iş birliğinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuklarına ziyaretleri için teşekkür etti.
Teneke kutularda plastik tehlikesine dikkat
İş birliği çalışmaları daha sonra Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fatih Satıl, İl Tarım ve Orman Müdürü Erkan Alkan, Orman Bölge Müdürü Kemal Kayıran, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanı Serkan Akça ve ilgili kurum amirleri, BAÜN Hayvancılık Uygulama Merkezini ziyaret ederek incelemelerde bulundu.