Trakya tarım verimliliği en yüksek bölge oldu
14 Organize Sanayi Bölgesi (OSB) olan ve birinci derece tarım topraklarına sahip Tekirdağ’da yeni sanayi alanlarının belirlenmesi ve organize sanayi bölgelerinin kurulması planlanıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü’nün talimatıyla uzun vadeli sanayi alanı ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin Tekirdağ Valiliği, belediyeler ve yerel kurumların katılımıyla yeni sanayi alanları belirlenecek.
Öte yandan, Çorlu-Çerkezköy arasında 400 hektarlık alanın Veliköy OSB olarak gösterilmesine yönelik yapılan plan değişikliği de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından askıya çıkarıldı. Aralık 2022’de ise 1 milyon 907 bin metrekare işlenebilir tarım alanı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile ‘Çerkezköy Özel Endüstri Bölgesi’ ilan edilerek Resmi Gazete’de yayınlanmıştı. Oysa mevcut OSB’lerin yüzde 60’ı boş. Trakya bölgesinin Türkiye’de ve dünyada tarımsal verimliliği en yüksek alanlardan bir tanesi olduğuna dikkat çeken uzmanlar ve STK temsilcileri, tarım alanında stratejik önem taşıyan bölgenin tarım dışına çıkarılmasını doğru bulmuyor. İstanbul sanayisinin Trakya’ya taşınacağı ileri sürülürken; bölgede alarm veren yeraltı sularında ağır metallere rastlanıldığı ve su seviyelerinin 400 metrelere düştüğü vurgulanıyor. Aynı zamanda bilim insanları, Ergene Bölgesi’nde yapılan araştırmalarda, kanser vakalarında ağır metallerin tespit edildiğini bildiriyor ve gerçeğe, bilime aykırı planlama yapılmaması çağrısında bulunuyor.
Trakya’da planlanan sanayileşmeyle yaklaşık 4 milyon göçün yaşanacağı öngörülüyor.
Tarım toprakları ve su kaynaklarının kaybı dışında, gelen nüfusun altyapı, sağlık ve eğitim ihtiyaçlarının da karşılanmasının büyük sorun olacağı belirtiliyor.
CHP’DE ADAY ADAYI ‘AMİRLERİ’ KİM?
CHP MYK’dan 8 üyeden oluşan seçim kurulundaki görevlilerden il seçim çevrelerinin dağılımı şöyle oldu.
Bülent Tezcan: Adıyaman, Afyon, Gaziantep, İzmir-1, Kahrammaraş, Kilis, Malatya, Manisa, Mardin, Nevşehir.
Engin Özkoç: Adana, Çanakkale, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Mersin, Niğde, Samsun.
Muharrem Erkek: Ağrı, Ardahan, Bartın, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Hakkâri, Iğdır, İzmir-2, Karabük, Kars, Kastamonu, Siirt, Sinop, Şanlıurfa, Şırnak, Tekirdağ.
Oğuz Kaan Salıcı: Ankara-1, Ankara-2, Bilecik, Burdur, Bursa-1, Bursa-2, Eskişehir, Isparta, Kocaeli, Osmaniye.
Onursal Adıgüzel: Artvin, Aydın, Bayburt, Edirne, Elazığ, Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Kırklareli, Muş, Ordu, Rize, Trabzon, Tunceli, Van.
Selin Sayek Böke: Ankara-2, Çankırı, İstanbul-1, İstanbul-3, Tokat.
Veli Ağbaba: Aksaray, Amasya, Bolu, Çorum, Düzce, İstanbul-2, Karaman, Kayseri, Sakarya, Sivas, Yozgat, Zonguldak.
YAĞMUR VE KURAKSIZ KÖŞE OLMAMALI
Son yıllarda gıda konusunda ülkelerin kendi kendine yetebilmesinin önemi iyice ortaya çıktı. Bir avuç buğday için neredeyse savaşlar çıkacak. Toprak bir su deposudur. Topraktaki su içeriği kritik bir değerin altına düşerse kuru toprak öncelikle tarımı etkiler, mahsul azalır, tarım ürünleri fiyatları yükselir. Ormanlar da kuru topraklardan muzdariptir. Bu yüzden kuraklık artık Türkiye’de bir ‘ulusal güvenlik’ konusu. Acilen harekete geçilmeli. Konu ile ilgili tüm taraflar el ele vererek harekete geçmeli. Kuraklığa karşı Türkiye’nin daha iyi hazırlanması için bilim nasıl yardımcı olabilir? Bu sorunun cevabı mutlaka bulunmalı.
PTT’NİN GAZETE, KİTAP VE DERGİ FİYATLARI YÜKSEK!
Sayın Bayer, bir kez daha başvurmuştum size. Yazmıştınız, PTT zammı geri almıştı. Şimdi gene üzüntü verici bir durum yaşanıyor. PTT ile kitap gönderiminin pahalılığı.
2020’de 350 gram ağırlığındaki kitabımı 3.5 TL’ye gönderiyordum. 2022’de 7 TL oldu, şimdi 22 TL’ye yükselmiş. Kitap, dergi, gazete… Bunlar herhangi bir gönderi değildir. Devlet, kitap-dergi basım, yayım, dağıtımına bir ayrıcalık tanımalıdır. Kültür yapıtları kapsamındaki her yayının gönderimi indirimli olmalıdır. Tarık KONAL
TEKİRDAĞ’A 50 BİN DEPREMZEDE GELDİ
– On ilimizdeki deprem felaketi nedeniyle Trakya’ya büyük göç dikkat çekiyor. Tekirdağ’ın en küçük ilçesi Marmara Ereğlisi’ne bugüne kadar 2.5 bin depremzede geldi. Çorlu’da bu sayının 10 bini, Tekirdağ il bünyesinde de 50 bini bulması şaşırtıcı oldu.
Resmi makamların kontrolsüz göç için gerekli önlemleri alması gerektiği konuşuluyor.
TEKİRDAĞ’DAN YARDIM
CHP Tekirdağ İl Örgütü, İl Başkanı Volkan Naller önderliğinde depremzedeler için yardım malzemesi yanında 120 adet tam kapasiteli çadır dağıtarak Hatay Antakya’ya destek verdi.
DEPREM MUHABİRLERİNİ HEP BİRLİKTE KUTLAYALIM
Gazeteciler Cemiyeti önceki gün ödül kazanan gazetecileri açıkladı. Cemiyetimiz keşke bu ödülleri birkaç ay sonra açıklasaydı. Neden mi? Geçen günlerde, “CNN Türk’ten Halil Kahraman’ın Kahramanmaraş’tan dron görüntüleri muhteşemdi” diye yazmıştım. Birçok meslektaşımdan sitemler aldım, “Bölgede sadece CNN Türk yok, hepsi canla başla çalışıyorlar” diye. Bu tür eleştirilere katılıyorum, ayrımcılık ve haksızlık yaptığımı anladım. Hele dün Halk TV çalışanı Ferit Demir’in Şanlıurfa’da şiddetli yağmurdaki görüntüleri onu bir kez daha bölgedeki ‘kahraman gazeteci’ unvanına ulaştırdı. Ferit Demir, 1993 yılında Tunceli’de Cumhuriyet muhabiri olarak gazeteciliğe başladı, daha sonra DHA ve MİLHA haber ajanslarının 21 yıldan fazla temsilciliklerini yürüttü. Reuters, BBC başta olmak üzere dış basına da çalıştı. En çok ödül kazanan gazeteci oldu. Onun gibi birçok gazetecinin ‘kahramanlığa’ layık olduğunu biliyoruz. Nerede kaldıklarını, ne yiyip içtiklerini hep merak ediyoruz. Gazeteci örgütleri birkaç ay sonra bu gazetecilere gösterdikleri başarı çerçevesinde örnek bir ödül töreni daha yapmalıdır bize göre.
Bölgede başarı gösteren meslektaşlarımızı yazmaya devam edeceğiz.
BİLİYOR MUSUNUZ?
-Kırklareli Üniversitesi’nden akademisyen Ali Çakır’ın, dün il örgütünde CHP’den milletvekilliği adaylığına başvurusunu açıkladığını…
-Kastamonu kökenli Muhittin Tığlı’nın, CHP’den İstanbul 3. Bölge’den, Mehmet Diribaş’ın da 2. Bölge’den milletvekiliği başvurusunda bulunduklarını…
-Sosyalist Güçbirliği içinde yer alan TKP’nin Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın “Bu saatten sonra TKP açısından mesele basittir. Millet İttifakı’na destek vermeyeceğiz, ama oy verme günü oyumuzu Erdoğan’a karşı kullanacağız” dediğini…
Kurak tarım arazisi suyla buluşturulacak
Özalp ilçesinde Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü tarafından 2018 yılında başlanan ve geçen yıl yapımı tamamlanan Yeni Emek Barajı’nın doluluk oranı yüzde 80’i geçti. Temelden yüksekliği 34 metre, su depolama kapasitesi 1 milyon 219 bin metreküp olan baraj ile ilçedeki 4 bin 140 dekar kurak tarım arazilerinin suya kavuşturulması bekleniyor. Bu yıl hizmete alınacak olan barajın tamamen buz tutan yüzeyi havaların ısınmasıyla erimeye başlarken, güzel görüntüler de oluşturdu.
Kurak toprakların imdadına nadas yetişiyor
Tarımsal üretimdeki başarıyı doğrudan etkileyen yağışın yetersiz olduğu koşullarda devreye toprak ve su verimliliğini arttıran yöntemler giriyor. Bunlar arasında en yaygın ve güvenilir olanı ise nadas sistemleri.
Kuraklık… Bugünlerde, söz konusu tarımsal üretim olduğunda bu sözcüğü kullanmaksızın uzun cümleler kullanmak zorlaşmaya başladı. Oysa iklimsel süreçlerin ayrılmaz bir parçası olan kuraklık ne insanlar, ne de aynı gezegeni paylaştığımız diğer canlılar için yeni bir olgu. Üstelik, yalnızca tarımın keşfinden bugüne kadar geçen binyıllar değil tarım öncesi çağlar boyunca da bu sözcüğün ifade ettiği şeylerde pek de değişiklik yaşandığı söylenemez!
Ancak küresel iklim değişikliğinin gölgesinde sıklaşıp şiddetlenmeye başlayan kuraklık süreçleri, onu yeniden tanımlamayı ve onunla mücadelede keskin kararlar almayı zorunlu kılıyor. Bu mücadelede modern tarım teknolojilerinin sağladığı olanaklar insanlığın elindeki en önemli koz. Ancak bu, geleneksel yöntemleri de göz ardı etmek anlamına gelmiyor!
Kuraklıkla mücadelenin sessiz ama etkili yolu
Yıllık yağışın ortalamanın altında gerçekleşmesiyle başlayan kuraklık toprağın su dengesini yitirmesine sebep oluyor. Toprakta yaşanan bu dengesizlikler de öncelikle tarım faaliyetine darbe vuruyor. Tarım Bitkinin ihtiyacını karşılayacak su miktarının toprakta bulunmuyor olması, tarım alanlarında kaybın oyuna geride başlamak demek! Su kıtlığının yaşandığı kurak bölgelerde üreticilerin yöneldiği, özünde basit ama bir o kadar etkili çözümlerin başında ise nadas geliyor.
Kurak toprakların imdadına nadas yetişiyor
Bir bitki yetiştirme sistemi olarak tanımlanan “nadas” çoğunlukla kuru tarımın yaygın olduğu bölgelerde uygulanıyor. Yıllık yağış miktarının her sene topraktan ürün kaldırmaya yetmeyecek kadar az olduğu koşullarda en çok başvurulan uygulama hep nadas oluyor. Toprağın bir yıl işlenip bir yıl da boş bırakılması şekilde ilerleyen bu sistem doğru uygulandığında, araziden her iki senede bir fakat istenen düzeyde ürün alınabilmesini mümkün kılıyor.
Faydaları toprağın altında üstüne uzanıyor
Nadas tarım sistemleri arasında uzun yıllar içinde kurduğu köklü bir yere sahip. Bitkisel üretime sağladığı faydaların bütününe bakıldığında, güvenilir bir yöntem olarak geçmişten bugüne sıyrılıp gelmesi bu yüzden şaşırtıcı değil. Nadas yılında boş bırakılan toprağın düşen yağış sularını bünyesinde depolayabilmesi ve bir sonraki ekim yılı içinde ekilecek bitkinin kullanabileceği su miktarını arttırması bu faydaların başında geliyor.
Nadas toprakta yalnızca suyun verimli kullanımıyla değil azot birikimine katkıda bulunmasıyla da biliniyor. Toprağın havalanmasını sağlaması ve topraktaki mikrobiyal aktiviteyi arttırması için de başvurulan nadas uygulaması aynı zamanda yabancı ot mücadelesinde de üreticinin elini güçlendirecek katkı sağlıyor.
Üretimdeki başarı doğru nadas tipinde saklı
Nadas uygulamasına karar verirken birden fazla faktör göz önünde bulunduruluyor. Bunun için öncelikli olarak arazinin bulunduğu bölgedeki yağış şartlarına hakim olmak gerekiyor. Zira yağış oranlarının belli bir düzeyin üstünde olması nadası gereksiz kılabilirken, kurak şartlara sahip kimi alanlarda bu yöntem bir zorunluluk haline gelebiliyor.
Kuru tarım alanları ile bu kategori dışında kalan araziler için tercih edilmesi gereken nadas tipleri de birbirinden farklı. Kuru tarım alanlarında uygulanması gereken nadas tipleri kara nadas, tam nadas, bostan nadası ve anızlı nadas olarak sıralanıyor. Kuru tarım alanları dışında uygulanması gereken nadas tipleri ise kendi içlerinde güz nadası ve yarım nadas olarak ikiye ayrılıyor.
Kurak alanlarda en yaygını kara nadas
Türkiye’nin sahip olduğu iklim ve toprak koşullarının çeşitliliğine bağlı olarak tarım alanlarında tüm nadas tiplerini gözlemleyebilmek mümkün. Fakat özellikle kuru tarım bölgelerinde “kara nadas” en yaygın şekilde uygulanan yöntem olarak ön plana çıkıyor. Bu nadas tipinde arazi hasattan sonraki yıl sonbahardaki ekim zamanına kadar, yani yaklaşık 15 ay süresince boş bırakılıyor.
kurak-topraklarin-imdadina-nadas-yetisiyor2.jpg
Kara nadasta ilk toprak işleme ise mart veya nisan aylarında başlıyor ve ekim ayına kadar devam edebiliyor. Bu sistemde toprak işlemenin öncelikli amacı yabancı otların toprak bünyesindeki suyu kullanmasını engelleyebilmek. Buna bağlı olarak kara nadasta toprak işleme faaliyetinin sonbahar aylarında yapılması herhangi bir fayda sağlamıyor.
Anızları faydaya dönüştüren sistem
Tarım alanlarında yaygın olarak benimsenmiş olsa da yarar yerine zarara yol açan kimi alışkanlara nadas pratiklerinde de sıkça rastlanıyor. Bunların başında “anız yakmak” geliyor. Hasattan sonra toprak üzerinde kalmış olan anızların yakılması, özellikle organik maddece fakir ve erozyona açık araziler için yalnızca olumsuz sonuçlar doğuruyor.
Oysa ki anızların sürülerek veya parçalanarak toprağa tekrardan kazandırılması toprağı tavında tutuyor ve erozyona engel oluyor. Dahası, belli bir nadas sistemi içinde anızların sağladığı faydalar da artıyor. Toprak üzerindeki anız kalıntılarının olduğu gibi bırakıldığı ve “anızlı nadas” olarak bilinen bu sistem toprakta daha fazla su biriktirmeyi mümkün kılıyor.
Anızlı nadasın püf noktaları
Kuru tarım alanlarına özgü bir uygulama olan anızlı nadasta toprak işleme alttan yapılıyor. İlk işleme genellikle toprağın tavında olduğu kış sonlarında, yani mart ve nisan aylarında gerçekleşiyor. Toprağın su kaybını azaltmak için birebir olan bu sistem, aynı zamada toprakta “kaymak” ya da “kabuk bağlama” olarak bilinen oluşumu önleme ve toprak erozyonunu engellemeye de yardımcı oluyor.
Malatya'da sağanak: Sokaklar ve tarım arazileri su altında kaldı
Malatya’da sağanak: Sokaklar ve tarım arazileri su altında kaldı
Malatya’da etkili olan sağanak hayatı olumsuz etkiledi. Depremzedelerin kaldığı bazı çadırlarda, ev ve iş yerlerinde su baskınları yaşandı.
Kent genelinde dünden bu yana etkili olan sağanak nedeniyle Doğanşehir ilçesinde yer yer su baskınları yaşandı.
İlçede Sürgü Baraj Göleti’nde suların birikmesiyle taşkın oldu. Bazı derelerin taşması sonucu da araçlar zarar gördü. Sel nedeniyle bazı yollarda yarılma oldu.
İlçe merkezinde biriken su, belediye ekiplerinin çalışmasıyla derelere verildi.
Vahap Küçük Meydanı’ndaki çadırlarda kalan depremzededeler de selden etkilendi.
Doğanşehir Belediye Başkanı Durali Zelyurt, ilçede dünden bu yana etkili olan sağanak nedeniyle dere yataklarının ve arazi sularının ana kanalda biriktiğini söyledi.
Kanalın dolmasıyla taşkın yaşandığını anlatan Zelyurt, sel suyunun yapılan çalışmayla dere yatağına aktarıldığını ifade etti.
Zelyurt, çadırların bulunduğu alanı farklı bir yere taşıyacaklarını, selde herhangi bir can kaybının yaşanmadığını dile getirdi.
Arapgir’de tarım arazileri su altında kaldı
Malatya’nın Arapgir ilçesinde etkili olan sağanak sebebiyle Kozluk Çayı’nın taşması sonucu tarım arazileri su altında kaldı.
Arapgir Kaymakamı Adnan Doğan, il genelindeki yağışın ilçelerde de etkisini gösterdiğini söyledi.
Bazı tarım arazilerinin su altında kaldığını aktaran Doğan, “Vatandaşlarımızla ilgili hayati bir ihbar gelmedi. Suyun taştığı bölgelerdeki tarım arazilerinde zarar mevcut. Arazilerdeki suyun çekilmesinin ardından hasar tespiti çalışmalarına başlanacak.” diye konuştu.
Doğanşehir ve Arguvan’da evlerinde mahsur kalan 8 kişi tahliye edildi
Öte yandan Malatya Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri sağanak nedeniyle gelen 43 ihbara müdahale etti. Ekipler, Doğanşehir ve Arguvan ilçelerinde evlerinde mahsur kalan 8 kişiyi tahliye ederek güvenli bölgeye ulaştırdı.
Akçadağ ilçesinde de yağışlar nedeniyle bazı yerlerde su baskınları yaşandı.
Söğütlü Ziraat Odası üyeleri tarım konusunda bilgilendirildi
Söğütlü Ziraat Odası üyelerine yönelik düzenlenen eğitim seminerinin ilki yapıldı.
Oda binasında gerçekleştirilen seminerde konuşan Söğütlü Ziraat Odası Başkanı Fethi Er, üniversitelerle ve ilgili kurumlarla işbirliği içerisinde üreticileri çeşitli konularda bilgilendirmeye devam edeceklerini bildirdi.
Seminere Bursa Uludağ Üniversitesinden katılan Prof. Dr. İsmet Türkmen ile üretici firmanın temsilcileri, tarım konusunda üyelere bilgi verdi.
Katılımcılar, daha sonra üyelerin sorularını yanıtladı.
Konya Tarım Fuarı kapılarını ziyaretçilere açtı
TÜYAP Konya Fuarcılık tarafından düzenlenen 19. Tarım Fuarı başladı.
KTO-TÜYAP Uluslararası Fuar Merkezi’nde tarım sektörünü paydaşlarıyla buluşturan fuarın ilk günü, yoğun katılımla geçiyor.
Fuarda 96 bin metrekarelik alanda 20 ülkeden 474 firma yerini aldı. Bu yıl 5 bin yabancı, 200 bin yerli ziyaretçi hedefleniyor.
Traktör, biçerdöver ve kendinden motorlu tarım aletlerinin yanı sıra tarla ile bahçe ekipmanları başta olmak üzere sektörün tüm ihtiyaçlarının sergilendiği fuar, 18 Mart’ta sona erecek.
Konya Valisi Vahdettin Özkan, Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, Sanayi Odası Başkanı Mustafa Büyükeğen ve Ticaret Borsası Başkanı Hüseyin Çevik ilk gününde fuarı ziyaret etti, stantları gezdi.
İnönü’de 130 çiftçiye hibeli nohut tohum desteği
Proje ile öncelikli olarak ekim programında olmayan ve nadasa ayrılan alanların değerlendirilerek 650 dekarlık tarım arazisinin üretime kazandırılması ve tarım arazilerinin daha etkin kullanılması amacıyla İnönü İlçesinde kuru şartlarda nohut üretimi yapan 130 çiftçiye 6 bin 500 kilogram tohum desteği sağlandı. İnönü İlçesinde halihazırda kuru tarım kapsamında 701 da alanda nohut üretimi yapılmakta olup, yıllık bazda 3 bin 650 ton nohut üretimi gerçekleşiyor.
Yapılan projelerle ilgili yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:
“Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü sorumluluğunda yürütülen “Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi (TAKE)” Projesi kapsamında 2023 yılında Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nce uygulanan İl Müdürlüğü proje ekibi koordinatörlüğünde İlçe Müdürlükleri ile beraber çiftçilerin talepleri doğrultusunda hazırlanıp Bakanlığa sunulması sonucunda, yapılan değerlendirmede Eskişehir’de ilkbahar döneminde uygulanmak üzere 3 proje desteklenmeye hak kazandı. Bu kapsamda yer alan projelerden olan Eskişehir’de “Nohut Üretiminin Arttırılması Projesi” ile Alpu, İnönü, Han, Günyüzü, Seyitgazi, Sivrihisar, Odunpazarı, Tepebaşı, Çifteler ve Mahmudiye ilçelerinde proje ekibince belirlenen şartları taşıyan 451 çiftçiye 58 bin 800 kilogram nohut tohumu desteği verilecek. Yüzde 50’si Tarım ve Orman Bakanlığı, yüzde 50’si çiftçi katkısı ile temin edilen 2 milyon lira bütçe ile öncelikli olarak ekim programında olmayan ve nadasa ayrılan 5 bin 880 dekarlık tarım arazisi kuraklığa dayanıklı ‘Azkan’ çeşidi nohut ekilerek üretime kazandırılacaktır. “Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi (TAKE)” Projesi ile 2021 yılında Alpu, 2022 yılında Mahmudiye İlçesinde İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nce denenerek başarılı sonuçlar alındıktan sonra çiftçiler tarafından benimsenen ve yoğun talep gören; Eskişehir Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde geliştirilen; kuraklığa dayanıklı, yerli ve milli nohut çeşidi olan ‘Azkan’ çeşidi nohut tohumluklarının kullanımının Eskişehir İlinde yaygınlaştırılması çalışmalarına devam edilecektir.”
Tarım uzmanı uyardı: "Fazla sulama insan ve hayvan sağlığına zarar verebilir"
Mardin Artuklu Üniversitesi Kızıltepe Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Doğan, tarımda yapılan sulamalara dikkat çekerek, aşırı tarımsal sulamanın insan ve hayvan sağlığına zarar verebileceğini söyledi.
Mardin Artuklu Üniversitesi Kızıltepe Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Doğan; tarımda damla ve yağmurlama sulama sistemlerinin kullanılması gerektiğine dikkat çekerek, fazla su verilmesi durumunda toprakta yıkanmalar meydana geleceğini ve bu durumun insan ve hayvan sağlığına zararlı bir durum olduğunu belirterek, “Fazla su verilmesi durumunda toprakta yıkanmalar meydana gelecektir ve bu durum insan ve hayvan sağlığına zararlı bir durumdur. Aşırı yağışlardan dolayı oluşan sel felaketlerinin bitkisel ve hayvansal üretim açısında oldukça olumsuz yan etkileri var. Mevcut ekili alanları zarar görmesi, verimin düşmesine sebebiyet verdiği gibi birçok hayvanın telef olması söz konusu olabilir” dedi.
“7 milyon hektar alanda sulama yapma imkanımız var”
Türkiye’de tüketilen su miktarının dörtte üçünün tarımda sulama amaçlı kullanıldığını aktaran Prof. Doğan, “Ülkemiz yaklaşık olarak 24 milyon hektar ekim alanına sahiptir. Bunun sadece 7 milyon hektarında sulama yapma imkanımız vardır. Türkiye’de tüketilen yıllık su miktarına baktığımız zaman yaklaşık olarak 57 milyar metre küp olarak bir su kullanımı söz konusudur. Bunun yaklaşık olarak 43 milyar metre küpünü tarım arazilerinde sulamada kullanıyoruz. Mevcut orana baktığımız zaman bu oran yüzde 77’sine denk gelmektedir. Geriye kalan 14 milyar metre küp su ise sanayi ve içme suyu olarak kullanılmak olup buda tüketilen suyun yüzde 23 oranına denk gelmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu oran biraz daha farklıdır. Gelişmiş ülkelerde farklılık göstermekle birlikte yüzde 30 ile yüzde 50 arasında değişiklik gösterebilir. Bu durum şunu göstermektedir ki ülkemizde kullanılan mevcut suların dörtte üçünü sulama da kullanıyoruz. Burada tarımda sulamanın suyun önemi ön plana çıkmaktadır” diye konuştu.
“Yüzeylerde tuzlaşma ve çoraklaşma meydana gelir”
Karık ve sarmal sulama yapıldığı zaman su kaybının çok fazla olduğunu kaydeden Prof. Doğan, şöyle konuştu:
“Karık ve salma sulama yapıldığı zaman su kaybı çok fazla olmaktadır. Bu durumlarda ekonomik anlamda su tüketimi söz konusu değildir. Bunlara alternatif olarak bizim sulama tesisleri inşa edilirken modern ve tasarrufu en yüksek yağmurlama ve damlama sistemleri tercih edilmelidir. Türkiye geneli ve bölgemizde yağmurlama ve damla sulama sistemlerini kullanmamız gerekiyor. Sulama da kapalı sistem basınçlı borulu sulamaya geçilmesi ile iletim kayıpları minimum seviyeye indirilmekte ve tarla içi sulama sitemleri ile önemli ölçüde su tasarrufu sağlanacaktır. Böylelikle, yağmurlama sulamalarda yüzde 35 damla sulamalarda ise yüzde 35 oranında su tasarrufu sağlanabilmektedir.”
“Bitkilerin gelişimi için su önemlidir, köklerinin su alması gerekiyor” diyen Doğan, “Sulu tarımda esas amaç toprakta yeterince rutubet bulundurarak bitkinin su ve besin maddelerini alımını sağlamaktır. Sulama yapılırken 10-15 santim toprak katmanında buharlaşma yolu ile atmosfere karışır ve bitki kökleri istediği suyu alamaz. Bitkilerin asıl kök bölgeleri 15-45 santim arasındadır. Bu bölgedeki nemin önemli bir kısmı kökler aracılığı ile alınır ve yapraklardan olan terleme ile atmosfere verilir. Bu şekilde sulama yapılırsa bitkiler daha çok su alacaktır. Aşırı derece verilecek olan su toprakta, taban su seviyesine ulaşır ve toprakta mevcut olan tuzlanmayı arttırır. Artan tuzlanma oranı toprak yüzeyine çıkmaya başlar böylelikle bu yüzeylerde tuzlaşma ve çoraklaşma meydana gelir. Daha sonraki dönemde ise erozyona maruz kalmaktadır” şeklinde konuştu.
“Bu durum insan ve hayvan sağlığına üzerinde olumsuz etki yapmaktadır”
Aşırı sulama sonucunda oluşan diğer etken ise, bitkinin kök bölgesinde biriken suyun fazlalığı nedeniyle oksijen miktarının azalması ve bitki besin elementinin alınamaması sonucu olarak bitki gelişimin olumsuz etkilenmesine bağlı olarak verim düşüklüğüne neden olmakta olduğunu dile getiren Doğan, “Sulama aralıkları da bitkiler için önem arz etmektedir. İlk etapta bitki türüne göre sulamam yapmamız gerekiyor. Örnek verecek olursak bir mısırı ile yer fıstığının su ihtiyaçları farklıdır. İkinci etapta ise gelişme dönemlerinde su vermemiz gerekiyor, bazı kritik periyotlar var bitki gelişiminde. Bu dönemlerde suyun fazla verilmesi gerekmektedir ki bitkiden istediğimiz düzeyde verim alalım” ifadelerinde bulundu.
Deprem korkusu göçü tetikledi: Vatandaşların yeni rotası Kırıkkale
Deprem korkusu göçü tetikledi: Vatandaşların yeni rotası Kırıkkale
Bölgenin de iklim ve toprak özelliği sulamada önemli bir faktör olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Doğan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Fazla su verilmesi durumunda bitkiye verilen gübre ve pestisitlerin topraktan yıkanmalar meydana gelecektir ve bu durum insan ve hayvan sağlığına üzerinde olumsuz etki yapmaktadır. Aşırı yağışlardan dolayı oluşan sel felaketlerinin bitkisel ve hayvansal üretim açısında oldukça olumsuz etkileri var. Mevcut ekili alanları zarar görmesi, verimin düşmesine sebebiyet verdiği gibi birçok hayvanın telef olması söz konusu olabilir. Tarım arazilerinin tarım dışında kullanılmaması gerekiyor.”