“Tarımda fiyatlar 2 yıl daha yüksek kalır”
Karadeniz’de tahıl koridorunun açılması ve resesyon endişelerinin etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde tahıl fiyatları geri çekildi. Fiyatlar bu yıl kaydedilen zirvelerden geri çekilmesine rağmen Rusya-Ukrayna krizi, maliyet artışının ve kuraklığın üretimi baltalaması, ticari sorunlar gibi nedenlerle küresel hububat piyasanın gelecek yıl güçlü kalması bekleniyor. 2023’te ortalama fiyatların bu yılın altında kalabileceği ancak önümüzdeki iki yıl boyunca yüksek kalacağı öngörülüyor.
Tarım emtialarını takip S&P GSCI Tarım Endeksi yılbaşından bu yana yüzde 5.26 yükseldi. Chicago’da buğday vadelileri bu hafta itibariyle yılbaşına göre yüzde 6.5 yükselişle kile başına 8.10 dolar civarında. Mısır fiyatları yüzde 9.5 artışla 6.55 dolar ve soya fasulyesinin fiyatı 7.5 yükselişle 14.45 dolar civarında. Diğer tarım ürünlerinde bakıldığında NYMEX’de kakao fiyatlarının sene başına göre yüzde 1 gerileyerek 2.500 dolar/ton, kahve fiyatlarının yüzde 27 gerileyerek pound başına 1.65 dolar ve pamuk fiyatlarının yüzde 25 gerileyerek pound başına 84 cent düzeyine indiği görülüyor.
Ortalama fiyat %5 düşebilir
Küresel ekonomik büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesi ve buğday üretimimdeki artış nedeniyle Dünya Bankası 2023’te tahıl piyasalarında ortalama fiyatın bu yılın yüzde 5 gerisinde kalacağı tahmininde bulunuyor. Banka, “Tarım fiyatlarının 2024’te istikrar kazanmadan önce 2023’te yüzde 5 düşeceği tahmin ediliyor. 2023’te öngörülen düşüş, beklenenden daha iyi bir küresel buğday mahsulünü, pirinç pazarında istikrarlı arzı ve Ukrayna’dan tahıl ihracatının yeniden başlamasının yansıması” diyor. Dünya Bankası’na göre buğday fiyatları önümüzdeki yıl mütevazi bir gerileme görebilir. Mısırda ise bu yılın ortalama yüzde 8 altında fiyat oluşumu yaşanabilir. Pirinç fiyatlarının da gelecek yıl, bu yıla benzer seviyelerde kalacağı tahmin ediliyor.
Fiyatları yükseltecek faktörler
Ancak banka fiyatları yukarı itebilecek şu faktörleri göz ardı etmiyor:
■ Ukrayna ve Rusya: Her ikisi de önemli tahıl ihracatçıları olan Ukrayna veya Rusya’dan yapılan ihracattaki kesintiler, Ukrayna’daki savaşın ilk aşamalarında olduğu gibi, küresel arzı bir kez daha kesintiye uğratabilir.
■ Enerji fiyatları: Enerji fiyatlarındaki ilave artışlar veya enerji kaynaklarındaki (özellikle gübrelerin temel girdileri olan doğal gaz ve kömür) kesintiler, tahıl ve yemeklik yağ fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturabilir.
■ La Nina: Olumsuz hava koşulları verimi azaltabilir; 2023, Güney Amerika ve Güney Afrika’daki önemli mahsullerin verimini potansiyel olarak azaltacak şekilde üst üste üçüncü La Niña yılı olacak.
■ Ticaret politikaları: Emtia fiyatları üzerinde ticaret politikalarının önemli bir rolü bulunuyor. Ukrayna savaşı sonrasında bazı ülkeler iç piyasalarını kontrol altında tutmak amacıyla ihracat yasakları getirdi. Örneğin 2008’de ihracat yasakları pirinç piyasasında agresif alım getirmiş ve fiyatların dörde katlanmasına neden olmuştu.
Fiyatlarda baskı unsurları
Aşağı yönde, özellikle Çin’de beklenenden daha zayıf büyüme, hayvan yemi olarak kullanılan mısır ve soya fasulyesi gibi bazı tarımsal ürünlerin fiyatlarını etkileyebilir.
Stok/kullanım oranı
Buğday: Dünya bankasına göre buğday üretiminde dengeli bir yıla girilecek. Arz tarafında Arjantin ve Ukrayna’daki düşüşler Avustralya, Kanada ve Rusya dahil önemli ihracatçılarda beklenenden daha yüksek mahsul ile dengelenecek. Küresel buğday tüketimi hayvan yemi talebinin beklenenden daha zayıf olması nedeniyle yüzde 0,5 oranında düşmesi bekleniyor. Sonuç olarak, stok/kullanım oranı kabaca 0.34’te yatay kalacak.
Mısır: Banka, bu sezon küresel mısır üretiminin yüzde 4 gerilemesini bekliyor. Bunun, küresel tedarikin yüzde 7’sini karşılayan AB ve yüzde 32’sini karşılayan ABD’de üretimin gerilemesinin bir sonucu olduğunu belirtiyor. Ancak tüketimde beklenen düşüş nedeniyle stok/kullanım oranın, fiyatların fırladığı 2020 yılındaki 0.13 seviyesinin çok üzerinde bir rakamla 0.26 olmasını bekliyor.
Dünyanın atıklarıyla Mars’ta tarım yapacaklar
Türk bilim insanları, COVID-19 pandemisi ve hemen ardından patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı ile önemi iyiden iyiye artan tarımsal üretimde kabiliyetleri artıracak sıra dışı bir buluşa imza attı. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Mühendislik Fakültesi, Mühendislik Bilimleri Bölümü’nden Beşeri ve İktisadi Coğrafya Uzmanı Doç. Dr. Cengiz Kahraman ve Polimer ve Organik Sentez Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Çaylı, tarımda verimi artırmak ve yeni tarım alanları yaratmak amacıyla odaklandıkları Akdeniz kızıl toprağı olarak bilinen terra rosa cinsi toprağın Mars’ın yüzeyindeki zeminle benzer olduğunu fark ettikten sonra, başarılı sonuçlar aldıkları çalışmalarının patent süreçlerini hızlandırdı.
Kimya ve coğrafya gibi iki farklı disiplindeki uzmanlıklarını birleştiren ve dünyadaki tarım alanlarını ortalama yüzde 10, verimliliği ise yüzde 20 seviyesinde artıran fonksiyonel polimerlerle tarımdaki darboğaza nefes aldıracak ikili, fütüristik projelerini ilk kez DÜNYA’ya anlattı.
“Dünyadaki tarımı 50-60 yıl ileri götürebiliriz”
Akdeniz ve Ege bölgesinde yayılım alanı bulan terra rosa topraklarının verimlilik açısından 8 üzerinden 4-5 kabiliyet sınıfına dahil olduğunu ifade eden Doç Dr. Cengiz Kahraman, önce bu söz konusu toprağın verimliliğini birtakım polimerlerle artırmak istediklerini, daha sonra bu toprağın Mars yüzeyindeki toprağa çok benzediğini fark ettiklerini söyledi. Kahraman, “Gökhan Hocam’la (Çaylı) bunları konuşunca Mars toprağını simüle edip, polimerik bir malzemeyle bir tarım ürünü yetiştirmenin yollarını aramaya başladık. Kendimizce başarılı da olduk” dedi.
Mars atmosferinin ve yer şartlarının aslında tarıma uygun olmadığını dile getiren Kahraman, “En azından oraya giden araçlardan gelen veriler ve görüntüler bunun mümkün olmadığını gösteriyor. Biz burada Mars atmosferi ve coğrafi şartlarına bağlılığı en aza indirip, dünyadan götürülecek polimerlerle bitkiyi içten besleyecek bir yöntem geliştiriyoruz. Dünyadaki bazı atıkları çeşitli kimyasal proseslerden geçirerek polimerik malzeme haline getiriyoruz. Ardından polimerin içine oksijen implante ediyoruz. Şimdi de Mars toprağını ve atmosferini simüle etmek istiyoruz. Bunu yapacak araçlarımız elimizde var. Toprak olarak yine terra rosayı kullanacağız ama bunu 600 derece sıcaklıkta ısıtıp bakteri ve mikroorganizmalardan arındıracağız. Daha sonra atmosferini de imkanlar ölçüsünde taklit etmeye çalışacağız. Prosesin üstünü kapatıp ortamı karbondioksitle besleyeceğiz. Atmosferi bu şekilde taklit etmiş olacağız. Patentini yazıyoruz, laboratuvar aşamamız olacak. Orada bitkilerin büyüme endeksine bakacağız. Kısa vadede bu aşamaları tamamlayacağız. Eğer bu çalışmayı daha ileri boyutlara taşırsak dünyadaki tarımı da 50-60 yıl ileri götürebileceğimizi düşünüyoruz. Çünkü ona göre verimlilik anlamında teknolojiyi geliştirmiş olacağız” şeklinde konuştu.
Tarım alanlarını yüzde 10, rekolteyi yüzde 20 artıracak
Öncelikli olarak Türkiye’deki, sonrasında dünyadaki tarımı iyileştirmeyi hedeflediklerini belirten Cengiz Kahraman, ürettikleri polimerik malzemelerle ürünlerin hem verimini hem kalitesini artıracaklarını, hem de 5 ve yukarı sınıfta arazi kabiliyetine sahip topraklarda tarıma olanak sağlayacaklarını kaydetti.
Kahraman, “Damla sulama sistemlerine polimeri sıvılaştırıp enjekte ediyoruz. Bitki hem sulanıyor hem polimerik malzemeyle besleniyor. Dolayısıyla özellikle zeytin ve turunçgil gibi dikili tarımda biz bunun etkisini çok rahat görebiliriz. Yöntemimiz tarım alanlarının kullanımını yüzde 10, rekolteyi yüzde 20 düzeyinde artırıyor. Zeytin ekiyorsanız yanına kivi de ekebileceksiniz çünkü ürün desenini de artıracak. Endüstriyel tarım ürünlerinin artışına da etki edebilir. Türkiye’de çok verimli tarım arazileri var, bunların çoğu son 20 yılda ya yerleşmeye açıldı ya turizm tesislerine dönüştü. Bugün yaşadığımız tarım krizinin temelinde biraz da bu var. Kuşadası’nda Davutlar Ovası gibi çok verimli tarım arazisinin yüzde 60’ı yazlık oldu. Ülke olarak bunun alternatifini yaratmak zorundayız. Bugün arazi kabiliyeti açısından daha geride bulunan toprakları tarıma kazandırmalıyız. Binaların tamamını yıkıp yeniden tarım alanı haline getiremeyeceğimize göre ekilemeyen araziyi ekilebilir hale getirerek tarıma kazandırmaya yönelik bir gayret içindeyiz. Bir de “urban agriculture” dediğimiz şehir tarımına olanak yaratabiliriz. Dünyadaki tarım topraklarının verimini artırmak için daha kısa bir yolumuz var. Onun patent başvurusunu yaptık, kurullardan geçti. Sadece Ankara’dan patent belgesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Polimer maliyeti 5 dolar
İlk etapta büyük ölçekli yatırım gerekmeyeceğini bildiren Kahraman, seri üretim için ise şimdiden bir şey söylemenin mümkün olmadığının altını çizdi. Polimer sistemi maliyetinin kilo başına ortalama 5 dolar civarında olduğu bilgisini veren Kahraman, 1 dönüm arazi için ihtiyaca göre 1kg’dan 100 kg’a kadar kullanılabileceğini dile getirdi.
“Dünya’ya yaşam Mars’tan taşınmış olabilir”
Nasa’nın 1 milyar yıl boyunca Mars’ta su olduğunu tespit ettiğini aktaran Doç. Dr. Gökhan Çaylı ise dünya üzerindeki su varlığının Mars’tan daha kısa süreli olduğuna dikkat çekti. Mars’ta da muhtemelen o süreç içerisinde yaşamın geliştiğinin düşünüldüğünü söyleyen Çaylı, “Şu an Mars yüzeyinde su yok ama toprağın altında katı veya sıvı halde su mevcut. Yüzeyde canlı yaşamı yok ama yaşam mikrobik düzeyde de olsa Mars toprağının altında devam ediyor olabilir. Güney Kutbu’nda Mars’tan gelen meteroitler bulunmuştu. Bu meteoritleri incelediklerinde bakteri fosillerine benzer fosiller bulmuşlardı. Ama buldukları fosillerin boyutları normal bakteri boyutlarının 10’da 1’i yani nanobakteri boyutuna uyuyor. Bu verilere baktığınızda belki dünyadaki yaşam Mars’tan da gelmiş olabilir. Mars’tan gelen meteorlarla nanobakteriler dünyaya taşınmış olabilir” diye konuştu.
“3 kademeli sistemle Mars’ta tarım mümkün olacak”
Mars yüzeyinde tarımın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin soruya ise Çaylı, “Tohumlar buradan gidebilir, neticede bitkiye ihtiyacımız olacak ama bu organik bileşenleri nasıl temin edeceğiz? İşte bu polimerik malzemeler ve çeşitli kimyasallarla. Biz oraya gittiğimizde tarım için 3 kademeli bir sistem düşünüyoruz. İlki atık malzemelerden elde edeceğimiz hümik asit dediğimiz bitkilerin gelişmesini, besinini sağlayan kısım. Bunu atık malzemelerden yapabiliriz. Veya linyitin çok daha kötüsü var; turba dediğimiz malzemeler, Türkiye o yönden çok zengin. Burada hümik asit üretebiliriz. Bu üretim sırasında hiç bakteriyel kontaminasyon olmayacak. Az miktarla çok fazla alanı besleyebiliriz. İkincisi atık malzemelerden de olur, fermentasyon yoluyla da olur, doğal polimerik malzemelerimiz var. Cengiz Hoca’mla terra rosa topraklarının tarıma kazandırılmasıyla alakalı çalışmamızda polimer sistemi kullanmıştık. Çıkış noktamız terra rosada verimi artırmaktı. Sonra fark ettik ki Mars’ın zemini de terra rosaya benziyor. Orada da demir var burada da. Terra rosa, Demir (III) Oksit açısından çok zengin, hem rengi hem bileşiği çok benziyor. Hatta Mars toprağı belirli bir yüzdede Demir Oksit içeriyor. Bu Demir Oksit fazla miktarda olursa bu sefer tarıma elverişli olmuyor. İkinci bileşen olarak hidrojel dediğimiz su tutan bir malzeme kullanacağız. Komponentleri biyolojik olarak sentezlenen ve parçalanabilen malzemeler olacak. İkincisi ortamda demiri bağlayacak, üç; suyu tutacak ve kontrollü bir şekilde bu suyu salacak. Bomba olan kısım ise şu; literatüre baktığınızda toprağı oksijence zenginleştiren bir polimer olmadığını gördük. Daha doğrusu var ama bizim düşündüğümüz şekilde yok. İşin püf noktası biraz o. Orada o doğal malzemeden ürettiğimiz polimer yardımıyla süreci gerçekleştireceğiz. Mesela patlamış mısırın içeriği de polimer. Pirinç de polimer içeren bir malzeme. Et de protein polimeri. Bunların hepsi doğal polimerler. O cinsten bir polimerik yapı düşünün. Bunun içerisinde öyle gruplar var ki kontrollü bir şekilde oksijen sağlıyor. Yüksek değil, az miktar da ancak bitki köküne sağlam şekilde yerleşmeyi sağlaması açısından olumlu katkı yapan bir malzeme. Uzun süre bu salınımı yapacak bir malzeme. Dolayısıyla bu 3 komponent bir araya geldiğinde muhakkak orada sağlam bir tarımsal gelişime yol açacak. Şu an oksijen üreten polimer kısmındayız. Patentini yazıyoruz. İmplantasyon süreci başarılı geçerse Mars’ta tarım yapacak kabiliyete sahip olacağız. Gerisi çorap söküğü gibi gelecek” değerlendirmesinde bulundu.
'Türkiye'nin tarım yapmasını istemiyorlar'
AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Manavgat Meslek Yüksekokulu’nda (MYO) ‘gıda’ konulu toplantıda konuşan Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aynur Gül Karahan Çakmakçı, Marshall yardımları ile Türkiye’ye tarım ülkesi rolü biçen batı devletlerinin, Türkiye’de artık tarım yapılmasını da istemediklerini söyledi.
AÜ Manavgat MYO’da ‘gıda’ konulu toplantı düzenlendi. Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aynur Gül Karahan Çakmakçı, toplantıya konuşmacı olarak katıldı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında başta ABD olmak üzere batılı devletlerin gelişmekte olan ülkelere rol biçtiğini ifade eden Prof. Dr. Aynur Gül Karahan Çakmakçı, “Türkiye’ye bir rol biçiliyor. Aslında Atatürk döneminde de bir rol biçiliyor Türkiye’ye, tarım ülkesi olma rolü. Ancak Atatürk bunu hiçbir zaman kabul etmiyor ve sanayi planları yapıyor. Tabii ki tarım ülkesi olduğumuzu Atatürk biliyor ve desteklemeye çalışıyor ama sanayi olmadan da gelişmiş ülkelerin ötesine, çağdaş kalkınmanın ötesine geçmenin mümkün olamayacağını da kendisi söylüyor” dedi.
‘MARSHALL YARDIMI HİBE DEĞİL KREDİ’
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yıkılan Avrupa’da çok fazla insanın öldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Çakmakçı, “Hem imarı hem de beslenmesi açısından Türkiye’nin gıda tedarikçisi olması amaçlanıyor ve bu rol biçiliyor. Gıda üretiminin yapılması amacıyla, Türkiye’de ilkel yöntemle üretim yapıldığı için tarım alet ve makinelerinin Marshall Planı kapsamında Türkiye’ye getirilmesi söz konusu, bunlar yardım adıyla gönderiliyor ancak bunların hepsi kredi, bunları karşılıksız düşünmeyin. Amerika Birleşik Devletleri’nde üretilen traktörler getiriliyor ve tarımsal üretimin artırılması sağlanıyor, bununla da bir ölçeğe kadar başarılı olunuyor” diye konuştu.
‘TARIM YAPMAMIZI İSTEMİYORLAR’
Türkiye’nin tarımda ilerlemesini istemeyen güçlerin olduğunu belirten Prof. Dr. Çakmakçı, “Dünya tarım yapmamızı da istemiyor. Batılılar mı diyelim, büyük güçler mi dersiniz ne derseniz, tarım yapılmasını da istemiyorlar. Diyorlar ki ‘Biz artık her şeyi makinelerle, üç kişiyle çok büyük arazileri ekip dikebiliyoruz. Siz yapmayın, biz sizin ülkenize gelir tarımınızı da yaparız'” dedi.
Yabancıların Türkiye’den tarım toprağı satın aldığına dikkati çeken Prof. Dr. Çakmakçı, “Yabancılara toprak satışı kanunla kabul edildiği için böyle bir durum söz konusu. Koruyucu ve düzenleyici devlet tarzı tamamen terk edilmiş durumda. Daha önce Atatürk döneminde çiftçilere tohumluk, hayvan, araçlar her türlü destek sağlanacak kurumlar kurulmuş, bunların hepsi devreden çıkarılmış durumda. Dış ticaret korumacılığı azaltılmış durumda. Mesela bizde et sıkıntısı oluyor, ithalat yapılıyor, gümrük vergileri kaldırılıyor. O zaman iç pazardaki üretici bundan çok kötü etkileniyor” diye konuştu.
Küresel sermayenin toprağa yatırım yaptığına da işaret eden Prof. Dr. Çakmakçı, “Bizim tarlalara yatırım yapıyor, tahıl ambarları, gübre dağıtım merkezleri, tarımsal girdi ve lojistiğe yatırım yapıyor ve üretiyorlar. Hollanda’nın ülkemizde çok büyük üretim alanları var. Sonuç ne oldu, bizim emekçiler hızla yoksullaşıyor, böyle bir güçle rekabet etme şansı yok. Köyden kente göç, tarımdan sanayiye kaynak aktarımımız hızlanmış” dedi.
‘ALMANYA’DA EKONOMİNİN YÜZDE 90’INI KOOPERATİFLER YÖNETİYOR’
Türkiye’de tarımda yaşanan sorunların devlet desteği ve kooperatifçilikle çözülebileceğini belirten Prof. Dr. Çakmakçı, “Ülke topraklarının yabancılara satışından kesinlikle vazgeçilmesi lazım. Çok gerekiyorsa kısa sürelerde kiralama yapılabilir; teknoloji öğrenmek, iş birliği yapmak, dış pazarlara daha kolay ulaşmak, kaliteyi artırmak açısından. Gıda güvenliği, bitki- hayvan ve eko sağlığı, gıda güvenliği yönetimi, kırsal kalkınmayı sağlamaya, tarımdan kaynaklanan çevresel sorunları çözmeye yönelik bir takım yeni çözümler ihtiyaç oluşturuyor. Kooperatifler güçlendirilmek zorunda, eğitim ve uygulama desteklenmeli, kooperatiflerin yönetimi uzmanlara bırakılmalı. Almanya’da ekonominin yüzde 90’ını kooperatif birlikleri yönetiyor. Biz neden yapamayalım? Üretilen ürünler doğrudan devlet veya uzman kooperatifler tarafından alınmalı ve çiftçilerin desteklenmesi sağlanmalı” diye konuştu.
Tarım Kredi marketlerinde indirim kısa sürdü
Geçen ağustos ayında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile Tarım Kredi Kooperatifi mağazalarında büyük indirim olacağı açıklanmış, 15 Ağustos tarihinde mağazalara akın eden vatandaşlar umdukları indirimi bulamamıştı. Eylül ayında, talimatın 33’üncü gününde Tarım Kredi Kooperatifi mağazalarındaki fiyatları inceleyen SÖZCÜ muhabiri, yüzde 35’e varan zamlarla karşılaşmıştı. Aradan geçen 93 günün ardından Tarım Kredi Kooperatifleri Eskişehir Aşağı Söğütönü mağazasındaki etiketleri görüntüleyen SÖZCÜ muhabiri ürünlere gelen zamları belirledi.
UCUZ ÜRÜN ARANIYOR
Akaryakıt fiyatlarına gelen zamlar iğneden ipliğe yansımaya devam ediyor. Her gün gelen zamlar vatandaşların alım gücünü azaltıyor. Ay sonunu zor getiren vatandaşlar uygun fiyatlı ürün arayışına çıktı. Özellikle emekliler, market market gezerek ucuz ürün arayışı içinde. Eskiden bir markete girerek tüm ihtiyaçlarını bir seferde halleden vatandaşlar, market market gezerek ürün fiyatlarını araştırıyor ve kendisine en uygun olan ürünü oradan almaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl ekim ayında atıştırmalık alıp 1.002 lira ödediği ve fiyatlarını ‘gayet uygun’ bulduğu Tarım Kredi Kooperatifi mağazalarında da fiyatlar diğer marketlerdeki fiyatları aratmıyor. Erdoğan’ın geçen ağustos ayında talimatı ile Tarım Kredi Kooperatifi mağazalarında büyük indirim olacağı açıklanmıştı. Ancak 15 Ağustos tarihinde mağazalara akın eden vatandaşlar umdukları indirimi bulamamışlardı.
En çok ayçiçeği yağı ile yoğurt zamlandı
SÖZCÜ muhabiri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatının 93’üncü gününde yeniden Tarım Kredi Kooperatifi Eskişehir Aşağı Söğütönü mağazasındaki etiketleri görüntüledi. 93 gün içinde Tarım Kredi Kooperatifi mağazalarındaki aynı marka, aynı gramajdaki bazı ürünlerin, ağustos, eylül ve kasım aylarındaki etiket fiyatları katlanarak arttı. Bal ve Filiz marka çay fiyatında bir değişiklik olmazken, en çok zamlanan ürünlerin başında yoğurt ve ayçiçeği yağı geldi. Eylül ayında 2 kiloluk yoğurt 30.85 TL iken 38.50 TL olurken, 146.90 TL olan 5 kiloluk ayçiçeği yağı ise 166.90 TL oldu. 5 kiloluk unun fiyatında ise 2 lira 60 kuruşluk düşüş yaşandı.
Bakkal projesi başladı
Koopbakkal Projesi’nde adım atıldı. Proje ile Tarım Kredi Kooperatifi marketlerindeki ürünler bakkallarda da satılacak. 6 ilde 250 noktada hayata geçirilecek proje için başvurular alınmaya başlanırken, bakkallarda ilk etapta 132 ürün satılacağı belirtildi. Fiyatlar da marketle aynı olacak.
Tarımda üretici fiyatları rekor hızda yükseldi
TÜİK ekim ayı Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) verilerini açıkladı. Buna göre ekimde Tarım-ÜFE yıllık yüzde 163.32, aylık ise yüzde 4.59 arttı.
Sektörlerde bir önceki aya göre, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 1.81 azalış, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 4.72 artış, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 5.85 artış gerçekleşti.
Ana gruplarda bir önceki aya göre tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 3.21, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 4.36 ve çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 8.84 yükseliş kaydedildi.
TURUNÇGİLLERDE ÇOK SERT YÜKSELİŞ
Ekimde yıllık artışın genel endeksten düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 83.57 ile koyun ve keçi, canlı; bunların işlenmemiş süt ve yapağıları ve yüzde 125.26 ile tropikal ve subtropikal meyveler oldu. Buna karşılık, yıllık artışın endeksten yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 361.53 ile turunçgiller ve yüzde 230.48 ile çeltik oldu.
TÜİK açıklamasına göre Ekim 2022’de, endekste kapsanan 92 maddeden, 20 maddenin ortalama fiyatında azalış, 59 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.
Tarım ve Orman İl Müdürü Özen'den üreticilere TARSİM uyarısı
İzmir Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, üreticilerin çeşitli nedenlerle oluşabilecek zararlarının karşılanması için Tarım Sigortaları Havuzu’nun (TARSİM) büyük önem taşıdığını belirterek üreticileri uyardı.
Özen yaptığı açıklamada, TARSİM’in devlet destekli tarım sigortası olduğunu, çiftçilerin tarımsal faaliyet sürecinde olası risk ve hasarlara karşı ürünlerini, hayvanlarını ve emeklerini güvence altına almayı sağlayan bir sigorta türü olduğunu kaydetti.
Değişen iklim koşulları ve yaşanabilecek olumsuz durumlara karşı üreticilerin emek, ürün ve tarımsal varlıklarını sigorta altına alarak devlet desteği ile zararlarının karşılanmasını sağlayan TARSİM’in önem arz eden bir hal aldığını dile getiren Özen, şunları söyledi:
“TARSİM tarım ürünleri, hayvanlar, arı kovanları, seralar, tarım makineleri ve ekipmanları olmak üzere tarım faaliyetlerinin yürütülebilmesi için gerekli olan tüm tarımsal yapıları kapsar. Böylelikle dolu, kar, yağmur, fırtına, sel, hortum, yangın, heyelan, deprem ya da doğal olmayan yollarla meydana gelebilecek hasarların sebep olabileceği maddi hasarlar ilgili sigorta şirketi tarafından karşılanır. Bunun yanı sıra salgın hastalık, hırsızlık ya da zehirlenme yolu ile meydana gelen hasarlar da TARSİM kapsamına alınabilir. İzmir’de 2021 yılında tarım ürünleri ve varlıkları, yaşadıkları olumsuzluklar sonucu zarar gören ve Tarım Sigortaları yaptırmış üreticilere toplam 62 milyon 82 bin 899 TL devlet prim desteği ödendi. Bu bize Tarım Sigortalarının ne kadar önemli olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Yaptığımız çalışmalar sonucunda 2022 yılı 6. ayında İzmir’de 31 bin 619 olan poliçe sayısı 37 bin 823’e yükseldi. Biz bu rakamı daha da arttırmak için TARSİM’in önemini ve zaruretini anlatmaya devam edeceğiz.”
Efeler İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü'nden 'buzağı desteklemesi' uyarısı
Efeler İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yetiştiricilere 2022 yılı buzağı desteklemesi uyarısı yapılarak başvuruların 14 Kasım Pazartesi günü başlayacağı belirtildi.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hayvancılık yapan yetiştiricilere verilen destekler aralıksız olarak sürüyor. Bu çerçevede doğan her buzağıya bakanlığın istediği şartlar yerine getirilmesi şartı ile destekleme ödemesi yapılıyor. Efeler İlçe Tarım Müdürlüğü 2022 yılı buzağı destek başvurularının 14 Kasım Pazartesi günü başlayacağını duyurarak, yetiştiricilerin başvurularını yapmaları yönünde uyarıda bulundu. Efeler İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “2022 yılı buzağı destek başvuruları 14 Kasım Pazartesi günü başlayacaktır. Başvuruları birlik üyeleri kendi birlikleri üzerinden, birlik üyesi olmayanlar ise ilçe müdürlüğümüzden yapabilirler. Desteklemeler için son başvuru 2 Ocak 2023’tür” ifadelerine yer verildi.
Hollanda'da 400 bin kişi gıda sıkıntısı çekiyor
Hollanda Kızılhaçı ülkede gıda sıkıntısı yaşayan 400 bin kişi olduğunu, muhtaç ailelerin çocuklarına kahvaltı paketi ve gıda yardımlarını arttıracaklarını açıkladı.
Hollanda Kızılhaçı’ndan yapılan yazılı açıklamada, ülkede 400 bin kişinin yeterli gıdaya erişim sıkıntısı çektiği aktarıldı.
COVID-19 sonrası ülkede gıda yardımına başvuranların sayısının arttığına değinilen açıklamada, son aylarda yükselen gıda ve enerji fiyatlarıyla birlikte düşük gelir grubundaki ailelerin çocuklarının okula aç gelmesinin engellenmek istendiği vurgulandı.
Açıklamada, daha önce Friesland ve Utrecht’teki muhtaç ailelerin çocukları için yapılan ücretsiz kahvaltı ve gıda yardımının diğer şehirlerde de başlatılacağı duyuruldu.
Hollanda Kızılhaçı’nın Friesland’da 600, Utrecht’te 120 çocuğa kahvaltı paketi verdiği ve diğer bölgelerde artan gıda yardım taleplerini karşılamak için gelecek haftadan itibaren Kuzey Hollanda bölgelerinde de ücretsiz kahvaltı paketlerinin dağıtılacağı kaydedildi.
“Meyve ve sebze bazıları için lüks haline geldi”
Hollanda Kızılhaçı Ulusal Yardım Biriminin başındaki Heleen van den Berg’in “Her gün öğünlerini geçiştirmek zorunda kalan insanlar olduğunu duyuyoruz. Bazı ebeveynlerin çocuklarına yeterli gıda kalması için yemediklerini de duyuyoruz. Meyve ve sebze bazıları için lüks haline geldi. Bir kadın bana tüm hafta krep yediğini ve çocuğunun beslenme çantasını dolduramadığını söyledi” şeklindeki sözlerine yer verilen açıklamada, düşük gelir grubundaki ailelere marketlerde kullanabileceği alışveriş kartları dağıtacağı bilgisi de paylaşıldı.
Endonezya Devlet Başkanı Widodo, Tropik Meyve Ormanı'na geldi
Endonezya’nın Bali Adası’nda gerçekleştirilen G20 Zirvesi’ne katılan liderlerin kayılımıyla Taman Hutan Raya Ngurah Rai’de bulunan Tropik Meyve Ormanı (Mangrove Forest) gezisi düzenlendi.Endonezya’nın Bali Adası’nda gerçekleştirilen G20 Zirvesi’ne katılan liderlerin kayılımıyla Taman Hutan Raya Ngurah Rai’de bulunan Tropik Meyve Ormanı (Mangrove Forest) gezisi düzenlendi. Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılmadığı Tropik Meyve Ormanı’nın bulunduğu Taman Hutan Raya Ngurah Rai’ye geldi