19.10.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Bakan Kirişci: Stratejik ürünlerde sıkıntı söz konusu değil

Bakan Kirişci: Stratejik ürünlerde sıkıntı söz konusu değil

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ‘7 İklim 7 Bölge’ toplantısında, “Sayın Cumhurbaşkanımızın tüm dünyaya örnek olan diplomatik girişimleriyle oluşturduğumuz tahıl koridoru sayesinde diğer ülkelerin gıda krizlerini de çözmüş bulunduk. Bugün stratejik ürünlerde hiçbir sıkıntımız söz konusu değildir” dedi.
Haberin Devamı

Karadeniz Bölgesi’ndeki illerin Tarım ve Orman il müdürlerinin katılımıyla Rize’de düzenlenen ‘7 İklim 7 Bölge’ toplantısına video konferansla katılan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci açıklamalarda bulundu. Tarımsal üretim zincirinde aksamalar yaşandığını belirten Bakan Kirişci, “İklim değişikliği, pandemi Rusya ve Ukrayna savaşı gibi küresel sorunlara bağlı olarak tarımsal üretim zincirinde ortaya çıkan aksamalar birçok ülkeyi derinden etkilemiştir. Biz bugüne kadar aldığımız tedbirlerle muhtemel zararların önüne geçmeyi çok şükür başardık. Sayın Cumhurbaşkanımızın tüm dünyaya örnek olan diplomatik girişimleriyle oluşturduğumuz tahıl koridoru sayesinde diğer ülkelerin gıda krizlerini de çözmüş bulunduk. Bugün stratejik ürünlerde hiçbir sıkıntımız söz konusu değildir. Çok şükür, bereketli bir hasat sezonunu geçiriyoruz. Ülkemizde gıdaya erişimde bir sıkıntı yaşanmıyorsa bu eli öpülesi çiftçimizin fedakarlığı ve hükümetimizin aldığı yerinde, zamanında ve dozunda tedbirler sayesindedir” dedi.

‘TARIMSAL ÜRETİMİN HER AŞAMASINDA ÜRETİCİMİZİN YANINDA OLMALIYIZ’

Verim ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmaların önemine değinen Bakan Kirişci, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Uluslararası konjonktürü doğru değerlendirirken, gelecek 10 yılların projeksiyonunu yapmak mecburiyetinde olduğumuzu biliyor, buna göre hareket ediyoruz. Stratejik ürünler başta olmak üzere tarımsal üretimin her aşamasında üreticimizin yanında olmalıyız. Verim ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalara mutlaka odaklanmamız gerekir. Stratejik önceliğe sahip ürünlerde gıda güvenliği bir milli meseledir. Gıda güvenliğinin iki temel ayağı söz konusudur. Tedarik ve ekonomik erişim. Vatandaşlarımızı hem bugün yaşanan krizden korumak hem de gelecek kuşaklara yaşanabilir bir Türkiye bırakmak için tarım politikalarımızı 3 sacayağı üzerine oturttuk. Bunlardan ilki üretim alanlarını arttırmak, 2’ncisi verimi, 3’üncüsü de kaliteyi arttırmak. Tarımdaki avantajlarımızı ekonomik fayda açısından en rasyonel düzeye getirmek istiyoruz. Yerel ekonomiyi kalkındırmak, gıda güvenliğini sağlamak, ürünlerin yetiştirildiği yerde tüketilerek taze ve ucuz gıdaya erişimi kolaylaştırmak, kadınlarımızı, gençlerimizin ve hatta emeklilerimizin istihdamını sağlanması noktasında katkı sağlamak, karbon ayak izinin azaltılması için kent tarımını teşvik ediyor ve destekliyoruz.”

‘ÜRETİCİMİZİN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Karadeniz Bölgesi’nin bitkisel üretimde olduğu kadar hayvancılıkta da ülke tarımına önemli katkı sunduğunu ifade eden Bakan Kirişci, “Bu nedenle yeni başlatacağımız sözleşmeli besicilik uygulamasını yakından takip etmenizi istiyorum. Tarımsal üretim kaynaklarımızın mevcut durumunu ve gelmek istediğiniz seviyeyi gözleyerek, üretimimizi bilimsel gelişmeler ışığında planlama konusunda kararlıyız. Dijital çözümleri tarımsal üretime uyarlamak, tarımsal zenginliğimizi ekonomik zenginliğe dönüştürmek, öncelikle hedeflerimiz arasındadır. Tüketicilerimizi korumak için üreticilerimizi güçlendirmeye, alın ve akıl teri dökülen üreticimizin yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Tarım arazisine OSB yapılmasına karşı çıkan köylüler gözaltına alındı

Amasya’nın Taşova ilçesine bağlı Çambükü Köyü’nde, bakanlık onayıyla kurulacak olan Taşova Organize Sanayi Bölgesi (OSB) köylülerin tepkisine neden oldu. Köylüler, tarım yaptıkları ve hayvanları otlattıkları arazilere OSB yapılmasına karşı çıkarken, araziyi devretmeyen muhtar ile 4 azası da kaymakam tarafından görevinden alınarak haklarında soruşturma başlatıldı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın onayıyla 142 haneli Çambükü Köyü’ne OSB yapılmasına karar verildi. Kaymakamlık Nisan ayında köy muhtarı İlyas Celep’e tebligat yaparak köy tüzel kişiliğine ait olan arazinin devredilmesini istedi. Muhtar Celep ise, köylülerin tarım arazileri ile hayvanlarını otlattıkları meralarının OSB alanına dahil edilmesine karşı çıkarak araziyi devretmedi. Köylüler de OSB’nin başka bir yere yapılmasını isteyerek projeye karşı çıktı.

Bunun üzerine muhtar Celep ve 4 azası valilik tarafından görevden alındı. Bu sabah erken saatlerde ise köye gelen iş makinelerinin çalışmasını köylüler engellemek isteyince güvenlik güçleriyle vatandaşlar arasında arbede yaşandı. Bazı köylüler gözaltına alınırken bayılanlar oldu.


JANDARMA KÖYLÜLERE SERT MÜDAHALE ETTİ


Köylerine OSB yapılmasını karşı çıkan vatandaşlar ile güvenlik güçleri arasında çıkan arbedede bazı vatandaşlar yaralanırken bazıları da gözaltına alındı. Direnişin artması üzerine is Amasya’dan takviye olarak çok sayıda polis ve jandarma ekipleri köye geldi. İş makineleri de alınan güvenlik önlemleri altında çalışmalara başladı.


“OSB’YE KARŞI DEĞİLİZ YERİNE KARŞIYIZ”

Çambükü sakinleri kendilerini OSB’ye karşı olmadıklarını sadece seçilen bölgeye karşı olduklarını söyledi. Görevden alınan muhtarın yerine köyün yeni muhtarı olan eşi Fatma Celep ise verimli topraklara OSB yapılmasına karşı çıktıklarını dile getirdi.

Köylerinde yaşayan herkesin tarım ve hayvancılık yaptığını belirten Fatma Celep, “Topraklarımız verimli ve Taşovanın en fazla hayvanı bizim köyümüzde. Biz OSB’ye karşı değiliz. Ama neden ısrarla bizim köyümüz yapılmak isteniyor kimse anlatmıyor. Buraya OSB yapılırsa bize yerleşim yerimiz de dahil 200 dönüm arazi kalıyor. Bize kısaca köyünüzü terk edin gidin diyorlar. Ama biz ata topraklarımızı terk etmeyeceğiz” diye konuştu

Kocaeli'de topraksız tarım uygulamasıyla üretilen sebzelerin hasadına başlandı

Kocaeli'de topraksız tarım uygulamasıyla üretilen sebzelerin hasadına başlandı

Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde, topraksız tarım uygulamasıyla üretilen marul, roka ve maydanozun hasadına başlandı.

Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, İl Tarım ve Orman Müdürü Yüksel Çil ve Gölcük Tarım ve Orman Müdürü Nebahat Hocaoğlu, topraksız tarım uygulamasıyla serasında sebze üreten Erdem Tosun’u ziyaret etti.

Fabrika işçisi olan Gölcüklü Erdem Tosun, ata topraklarını değerlendirmek, topraksız sebze yetiştirmek için çalışmalara başladığını belirtti.

Tosun, 2 yıl önce deneme amacıyla başladığı üretimden verim aldığını aktararak, “İlk evin balkon ve terasında yaptım. Bu denemede olumlu cevap aldım. Babamla ata toprağımız olan 3 dönümlük alanda sera yaptım. Serada ilk olarak topraksız marul üretimi yaparak iyi bir sonuç aldım.” diye konuştu.

Çalışmalarına, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Gölcük Belediyesi ve Tarım ve Orman İl Müdürlüğünün destek olduğunu belirten Tosun, “Bu çalışmalarda her hafta kısım, kısım hasat alıyorum. Hedefim bu alanı daha da büyütmektir.” değerlendirmesinden bulundu.

Başkan Sezer de Tosun’u tebrik ederek, belediye olarak çiftçilerin yanında olduklarını ve ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti.

Çil ise Tosun’u tarıma ve üretime verdiği katkıdan dolayı tebrik ederek, “Teknik destek olarak her zaman yanında olduk olmaya devam edeceğiz. Bu çalışmaların neticesinde hasat yapmaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

Başkan Kocaman: ‘Tarım demek; hayat demektir’

KOÜ Ziraat Fakültesi’nde düzenlenen toplantıda konuşan Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman, “Tarım demek, hayat demektir, gelecek demektir. İmkanlarımızı çiftçilerimiz için seferber edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Başkan Kocaman: ‘Tarım demek; hayat demektir’

KOÜ Arslanbey Yerleşkesi’nde bulunan Ziraat Fakültesi’nde düzenlenen tarım istişare toplatısına Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman, Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Fığlalı, İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ayhan Kan, Kartepe Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Türker ve akademisyenler katıldı. Toplantının açılışında konuşan Başkan Kocaman “İnsanlık tarihimizin en eski mesleklerinden biri olan “tarımcılık”ın Kartepe’mizde sürdürülebilirliğini sağlamak için ne gerekiyorsa yapmaya kararlıyız” dedi.

KOCAMAN’A TEŞEKKÜR
Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Fığlalı, “Başkanımızın toplantımıza katılımı ve bizlere destek sözü vermesi çok kıymetli. Bu konuda fikirlerimiz çok. Bizde neler yapabiliriz bunun için bir araya geldik. İş birliği içerisinde belli noktaya gelebiliriz. Aramızda olduğunuz için çok teşekkür ediyorum” dedi.


PAZAR SIKINTISI YOK
İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ayhan Kan, “Üretim yapan çiftçilerimizin yanı sıra atıl durumda olan arazilerimizde var. Atıl arazilerin üretime kazandırılması önemlidir. Kivi, yeşil erik, ceviz ve cennet meyvesi üretimleri için harekete geçeceğiz. Çiftçilerimizden gelen talepler doğrultusunda Maşukiye, Derbent, Şirinsulhiye, Balaban, Nusretiye’de çiftçilerimiz üretime geçtiğinde satış kaygısı olmayacaktır.

KARTEPE’DE 2300 KAYITLI ÇİFTÇİMİZ VAR
Kartepe Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Türker, “2300 çiftçi kaydımız bulunmaktadır. ÇKS belgesi olan 1950 dolayında çiftçimiz vardır. Kiralama yöntemiyle çiftçilik yapan üreticilerimiz de var. Ortak akıl ve işbirliği ile tarımda kalkınma hedeflerimizi belirleyerek, Kartepe tarımında arzu ettiğimiz ivmeyi sağlayabiliriz” dedi.

TARIM CİROMUZU ARTTIRABİLİRİZ
Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman, “İlçemizde tarıma gönül vermiş, çok başarılı çiftçi hemşehrilerim var. Kartepemizde arazi sorunumuz yoktur. Şeftali ve nektari ekiminde çok ciddi artış oldu. Hem ekonomik olarak kazandırmasının yanı sıra bakımının da kolay olmasından dolayı tercih ediliyor. Belediye olarak imkanlarımız doğrultusunda çiftçimizin her zaman yanında olacağız. Hocalarımızın emeklerine teşekkür ediyorum. Kartepe tarımını kalkındıracak, evlatlarımızın geleceğine miras bırakacağımız her türlü rantabl projeye desteğe hazırız. Doğru proje , doğru zaman ve doğru ekiple, güç birliği yaparak Kartepe’nin tarımdaki cirosunu arttırabiliriz.” ifadelerini kullandı.

İstanbul Tarım Platformu Kuruluşunu İlan Etti: "Neoliberal Politikalar Terk Edilerek İvedilikle Kamucu Tarım Politikaları Gündeme Alınmalı"

 

.İSTANBUL TARIM PLATFORMU KURULUŞUNU İLAN ETTİ: “NEOLİBERAL POLİTİKALAR TERK  EDİLEREK İVEDİLİKLE KAMUCU TARIM POLİTİKALARI GÜNDEME ALINMALI” -  umke.gov.tr

İstanbul Tarım Platformu, aralarında çeşitli sendikaların ve derneklerin çağrısıyla kuruluşunu bugün düzenlenen toplantıyla ilan etti. Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Hasan Murat Kapıkıran, “Tarımda ve gıdada yaşanan sorunların çözümü için, alanı serbest piyasanın insafına bırakan mevcut neoliberal tarım politikaları terk edilerek ivedilikle kamucu tarım politikaları gündeme alınmalı ve uygulanmalıdır” dedi.

İstanbul Tarım Platformu, aralarında çeşitli sendikaların ve derneklerin çağrısıyla kuruluşunu bugün düzenlenen toplantıyla ilan etti. Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Hasan Murat Kapıkıran, “Tarımda ve gıdada yaşanan sorunların çözümü için, alanı serbest piyasanın insafına bırakan mevcut neoliberal tarım politikaları terk edilerek ivedilikle kamucu tarım politikaları gündeme alınmalı ve uygulanmalıdır” dedi.

Aralarında Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Türkiye Gıda Sanayii İşçileri Sendikası, DİSK Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası İstanbul Şubesi, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası İstanbul Şubesi, İstanbul Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği (SÜR-KOOP), İstanbul Veteriner Hekimler Odası (İVHO), Serbest Veteriner Hekimler Derneği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası İstanbul Temsilciliği, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF), Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER), Tüm Üretici Köylü Sendikası (Tüm Köy- Sen), Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi (TOD), Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD), Veteriner Halk Sağlığı Derneği (VHSD) ve Veteriner Hekimler Derneği (VHD) olan sendikaların ve meslek odalarının çağrısıyla İstanbul Tarım Platformu kuruldu .

Kadıköy’deki Barış Manço Kültür Merkezi’nde bugün düzenlenen toplantıya, platformun bileşenlerinin temsilcileri katıldı. Hazırlanan ortak açıklamayı okuyan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Hasan Murat Kapıkıran, 1980’li yıllardan itibaren neoliberal tarım politikalarının Türkiye’de uygulanmaya başlandığını belirterek piyasayı düzenleyen tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesini anımsattı. “Kamu kurumları işlevsizleştirildi, üretici kooperatifleri güçsüzleştirildi, tarımsal destekler azaltıldı, küçük ve orta ölçekli üreticiler, büyük şirketler karşısında korumasız bırakıldı, girdilerde ve ürünlerde dışarıya bağımlılık arttı, alan tümüyle kar mantığıyla çalışan özel sektörün insafına terk edildi, üretim yapmak daha zor hale geldi, üreticiler ve tüketiciler sürekli kaybeden taraf oldu” diyen Kapıkıran, şunları söyledi:

“ÜRETİM EKONOMİSİ YERİNE RANT VE FAİZ EKONOMİSİNDE ISRAR EDİLDİ: 2020 yılından beri içinde bulunduğumuz pandemi olumsuz koşullarına ek olarak 2021 yılında yaşanan ciddi kuraklık, ülkemizde derinleşerek yaşanan ekonomik kriz ve 2022 yılındaki döviz kuru baskısı, Rusya- Ukrayna savaşının bölgemize ve ülkemize etkileri, yapısal ve altyapısal sorunları çözülemeyen tarım sektörümüzü çok boyutlu yeni ve ciddi bir kriz ortamına sürükledi. Bu süreçte üretim ekonomisi yerine rant ve faiz ekonomisinde ısrar edilmesi, girdi ve ürünlerde dışa bağımlılığın kesintisiz sürdürülmesi sonucunda üreticinin alandan çekilmesi hızlanırken sektör dışı piyasa aktörleri sektörü daha fazla etkiler hale geldi, kronikleşen gıda enflasyonu tüketicinin yeterli gıdaya ulaşmasını engelledi.

ÜRETİCİYİ KORUYAN SOMUT DESTEKLER GÜNDEME GELMEDİ: Tarım, doğa koşullarına bağlı, mutlaka korunması gereken ve uzun vadeli planlanması gereken bir sektördür. Tüm dünyada özellikle küresel salgının başladığı günlerden bugüne tarım ve gıda farkındalığı artmış, tarım ve gıdanın yaşamsal önemi herkes tarafından kabul edilir olmuş, tarım ve gıda sektörü bir ‘ulusal güvenlik sorunu’ olarak su ve enerji güvenliği sorunlarıyla beraber temel güvenlik sorunları durumuna gelmiştir. Ek ekonomik tarımsal destek paketleri ile korumacı politikalar uygulamaya konularak sektörün tümüyle serbest piyasaya bırakılamayacak kadar önemli ve stratejik bir sektör olduğu anlaşılmıştır. Bu süreçte ülkemizde olağanüstü koşullar yaşanmasına rağmen korumacı tarım- gıda politikalarının yaşama geçirilmemesi, yerli üretimi ve üreticiyi koruyucu somut desteklerin gündeme gelmemesi, üreticiler ve tüketiciler açısından yaşanan sorunların giderek artması sonucunu doğurmuştur.

YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALIDIR: Tarım politikasında emek aleyhine sermaye lehine yapılan her düzenleme; yetersiz ve dengesiz beslenmeden yüksek gıda enflasyonuna, çarpık kentleşmeden çevre felaketlerine, toplumsal tahribattan kültürel yozlaşmaya alt gelir grubunun yeterli gıdaya erişememesine kadar çok çeşitli alanlarda sorunlara neden olmaktadır. Ranta dayalı ve sermaye çıkarı öncelikli uygulamalar yüzünden yaşanan iklim değişikliği, afet ve felaketlerin sorumluluğunu ‘küresel ısınma’, ‘doğal afet’ kavramlarıyla izah etmek yanlıştır. Yapılması gereken ‘insan kaynaklı (anropojenik) iklim değişikliğine’ neden olan doğal dengemizi bozan, başta su ve toprak olmak üzere doğal varlıkları yok eden ve kirletenlere somut yaptırımların ayrımsız derhal uygulanmasıdır. Ekosistemi oluşturan tüm varlıkların eşit haklara sahip olmaları temelinde ekolojik suçlar ve cezalarına ilişkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

POLİTİKA BELİRLEMEDE ÜRETİCİ DERNEKLERİ ETKİN ROL ALMALI: Çok sayıda değişkeni ve bileşeni bünyesinde barındıran, sadece ekonomik değil, toplumsal ve ekolojik bir üretim alanı olan tarıma yönelik politika belirlemede sadece ilgili bakanlıkların değil, neredeyse toplumun her kesiminin görüş ve önerileri dikkate alınmak zorundadır. Bu nedenle politika belirlemede meslek odaları, sendikalar, kooperatifler, üretici dernekleri, yerel kuruluşlar, ekoloji kuruluşları ve tüketici kuruluşları daha etkin rol alabilmeli ve tepeden değil, doğrudan aktörlerin belirleyici olduğu aşağıdan yukarıya bir politika belirleme yöntemi ve süreci izlenmelidir. Bizler tarım, gıda, hayvancılık, balıkçılık, orman ve çevre alanında faaliyet yürüten meslek ve emek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, üretici ve tüketici örgütleri olarak ülkemizin tarım politikalarının hayati önem arz ettiğini, tarım ve gıda sektörlerinin kamu yararını ve toplum çıkarını esas alarak ekolojiye duyarlı ve halkın refahına dayalı olması gerektiği düşüncesiyle tarım platformu oluşturmuş bulunmaktayız.”TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Kapıkıran, platformun bileşenleri olarak yaşanan köklü ve ciddi sorunların çözülmesi için kısa, orta ve uzun vadeli öncelikli somut taleplerini şöyle sıraladı:

“NEOLİBERAL TARIM POLİTİKALARI TERK EDİLMELİDİR”

Tarımda ve gıdada yaşanan sorunların çözümü için, alanı serbest piyasanın insafına bırakan mevcut neoliberal tarım politikaları terk edilerek ivedilikle kamucu tarım politikaları gündeme alınmalı ve uygulanmalıdır.Anayasa’nın 166. Madde hükümleri gereği tarım sektöründe planlı kalkınma uygulanmalı; arazi kullanım planlaması, tarımsal üretim planlaması, sulama planlaması, eğitim- istihdam- yatırım planlaması ivedilikle yaşama geçirilmelidir. Sağlıklı planlamalar için güncel ve doğru tarımsal veriler hazırlanarak kamuoyu ile sürekli paylaşılmalıdır. Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmeli, Tarım Bakanlığı yeniden yapılandırılmalı, liyakatli kadrolar yönetime gelmelidir.

“ZEYTİNLİKLER, MADENCİLİK YATIRIMLARI İLE YOK EDİLMEMELİDİR”

Tarım alanları, çayır ve meralar, zeytinlikler ve diğer dikili alanlar koşulsuz korunmalı, rant amaçlı mevzuat düzenlemelerine izin verilmemeli, üretim alanları amacı dışında kullanılmamalıdır. Ormanlarımızın bugününü ve geleceğini tehlikeye düşüren politikalar terk edilmeli, ormansızlaştırılmanın önüne geçilmeli, ormanlarımızın madencilik, enerji, turizm, ulaşım gibi ormancılık dışı amaçlarla tahsisi sonucu yok olmasına neden olan uygulamalara son verilmelidir. Zeytinlikler enerji, turizm, ulaşım, yapılaşma ve madencilik yatırımları ile yok edilmemelidir. Girdi ve ürünlerde dışa bağımlı politikalardan vazgeçilmeli, Ar-Ge çalışmalarına daha fazla pay ayrılarak girdilerde, tarımsal üretim planlaması ile temel ürünlerde kendi kendimize yeterli duruma gelinmelidir.

“TARIMSAL KREDİ İHTİYAÇLARI ÇİFTÇİ LEHİNE DÜZENLENMELİDİR”

Tarımsal destekler en az üç yıllık açıklanmalı, yeterli olmalı ve yıl içinde ödenmeli, tarımsal girdi maliyetleri somut olarak düşürülmeli, tarımsal kredi ihtiyaçları çiftçi lehine düzenlenmeli, bitkisel ve hayvansal üretimde öngörülebilirlik sağlanarak üretimde devamlılık ortamı oluşturulmalıdır.Yem- süt- et bütünlüğü dikkate alınarak bütünsel olarak hayvancılığımız geliştirilmeli, ithalata son verilmeli ve yerli üretim desteklenerek hayvan varlığımız artırılmalıdır. Süt- yem ve et- yem parite standartlarına uymayan tavsiye alım fiyatları uygun duruma getirilmeli, yem ve diğer girdi fiyatları düşürülerek ineklerinin kesime gönderilmesi durdurulmalıdır. İnek sayısındaki azalma ivedilikle durdurulmalı, böylece besilik dana üretiminin artması, et ithalatının son bulması sağlanmalıdır. Hayvansal üretim ve tüketim zincirinin her aşamasında hayvan sağlığı ve refahı ile toplum sağlığını gözeten yaklaşım ve uygulamalar esas alınmalı, zoonozlara karşı koruyucu hizmetler güçlendirilmelidir.

“SU VARLIKLARI TİCARİLEŞTİRİLMEMELİDİR”

Hayvan ve insan sağlığına etkileri nedeniyle GDO’lu yem ithalatına son verilmelidir. Halkın, özellikle çocuklarımız, gençlerimizin beyinsel ve fiziksel gelişimi için dünya standartlarında kişi başı hayvansal proteine erişimleri sağlanmalıdır. Su varlıkları ticarileştirilmemeli, denizlerimiz ve iç sularımız kirletilmemeli, akuakültür desteklenmeli, su ürünleri üretimi ve balıkçılık geliştirilmelidir. Tarımsal KİT’ler yeniden açılarak kamunun piyasayı etkin düzenlemesi sağlanmalıdır. Eğitim- istihdam planlaması yapılarak tarım meslek liseleri yeniden açılmalı, yükseköğrenimde nicelik ve nitelik sorunu çözülmeli, kamuda yeterli atama yapılmalı, çalışanların çalışma koşulları ve ücretleri yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.

“TARIMDA EMEK SÖMÜRÜSÜ ÖNLENMELİDİR”

Tarım ürünlerinin üretim, depolama, işleme, lojistik ve pazarlama aşamalarında demokratik kooperatifçilik desteklenmelidir.Küçük aile işletmeleri desteklenmeli, yerelde üretim desteklenmeli ve özendirilmelidir.Geçimlik tarımsal üretimi yapan çiftçi ailelerinin ödenemez hale gelen borçları silinmelidir.Tarımda emek sömürüsü önlenmeli, mevsimlik işçilerin sorunları çözülmeli, kadın ve çocuk emeği istismarı önlenmeli, sosyal güvenliğe kavuşturulmalı, üretenler, emekçiler haklarını almalıdır.Gıda güvenliği ve gıda güvencesini sağlayabilmek için gıda egemenliğine dayalı tarım modeline geçilmelidir.”ORMAN VARLIĞI KORUNMALI VE ARTIRILMALIDIR”Gıda tedarik zincirinde üretimden tüketime gıda kısa yolları esas alınarak demokratik kooperatifler temelinde yeterli, sağlıklı ve ucuz gıdaya sürekli erişim sağlanmalıdır.Su varlıklarını olumsuz olarak etkileyen olaylardan öncelikle, kaynakların kirletilmesi ve su toplama havzalarının daraltılması gibi uygulamalardan bir an önce vazgeçilmelidir.Hava kirliliğini önleyen en önemli varlıklar olan orman arazileri ve su havzaları koşulsuz olarak koruma altına alınmalı, orman varlığı korunmalı ve artırılmalıdır.

“ATIKLAR AZALTILMALI VE GERİ KAZANILMALIDIR”

Biyoçeşitlilik ve gen kaynakları yasal düzenleme ile koruma altına alınmalıdır. Gıda kaybı ve israfı önlenmeli, atıklar azaltılmalı ve geri kazanılmalıdır. Merkezi idare ve Yerel Yönetimlerin tarım ve gıda destekleme ve yatırımları dezavantajlı ve yoksul, üretici ve tüketicilerin güncel zorunlu ihtiyaçlarının karşılanmasını da içeren kalıcı yapısal dönüşümü sağlama hedefine uygun olmalıdır. “Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Hasan Murat Kapıkıran, “Üretemezsek beslenemeyiz. Piyasacı ithalat, beslenmede dışa bağımlılığa neden olur. Açlık ile ıslah olmayacağız” diyerek sözlerini tamamladı.

Bakan Kirişci duyurdu! Çiftçiye 10 milyar liralık destek

Bakan Kirişci duyurdu! Çiftçiye 10 milyar liralık destek

Bakan Kirişci, Dünya Çiftçi Kadınlar Günü nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen ‘Toprağa İz Bırakan Kadınlar Programı’na katıldı. Programa mesaj gönderen Emine Erdoğan, “Anadolu; toprakları Allah’ın yeryüzüne bir ikramıdır. Toprağa bu nazarla bakmak, onu korumak ve toprağın üzerimizdeki hakkına riayet etmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Biz bu hakkı, onu ekerek, zehirli kimyasal maddeler kullanmayarak ve her şartta doğal yöntemleri tercih ederek ödeyebiliriz. En başta su olmak üzere, tüm doğal kaynaklarımızı tutumlu kullanarak, herkese ilham olacak bir örnek ortaya koyabiliriz. Tarım, ülkemizin en büyük zenginliğidir. Bu zenginliğe olan şükrümüzü, toprağımızın her bir karışını ekerek gösterelim. Anadolu’nun emektar kadınları olarak, her biriniz, bereket ve nimet fışkıran topraklarımızın muhafızı konumundasınız. Sizlerden bilhassa, toprağımızı kompost gübreyle zenginleştirmenizi ve topraklarımızın geleceğe verimliliğini koruyarak aktarılmasında destek olmanızı istiyorum. İklim değişikliği ile mücadelede, yerel tarım faaliyetlerinin çok önemli bir yeri var. Sizler, yerel tarımı yaşattıkça ve tabiata merhametli yaklaşımınızı sürdürdükçe, bu ülkenin evlatlarına güzel bir geleceği hazırlıyor olacaksınız” ifadelerine yer verdi.


BAKAN KİRİŞCİ: ÜRETİCİMİZ BAŞ TACIMIZDIR

Ardından konuşan Bakan Kirişci, tarım sektörünün, ülkede kadın ve erkeklerin hemen hemen eşit sayıda istihdam edildiği tek sektör olduğunu belirterek, “Tarımsal üretimde verimliliğin artırılmasının kırsal kalkınmadan geçtiği bilinciyle ortaya koyduğumuz vizyonumuzda, kadınlarımızı kırsalda daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Ülkemizin bu alandaki potansiyelini değerlendirmek için kadın istihdamını ve girişimciliğini destekliyoruz. Bunu sosyal ve ekonomik kalkınmanın olmazsa olmazlarından biri olarak görüyoruz. Bizim bakanlık olarak sloganlaştırdığımız bir önceliğimiz var; ‘Sen Üret Yeter’ diyoruz. Çünkü çiftçimiz, üreticimiz baş tacımızdır. Onların feraseti, emekleri sayesinde dünyanın birçok bölgesinde gıda arzında sıkıntı yaşanırken biz bu yıl bereketli bir hasat sezonu geçirdik. Siz üreteceksiniz; biz de çiftçilerimizi, toprağa alın teri döküp akıl teriyle üreten herkesi, özelikle kadınlarımızı var gücümüzle destekleyeceğiz” diye konuştu.

‘KADIN ÇİFTÇİMİZE YAKLAŞIK 10 MİLYAR TL’LİK DESTEK SAĞLADIK’

Bakan Kirişci, kadın çiftçilere verilen desteklere ilişkin de, “Bakanlık olarak tüm kurumlarımızın destek programlarında, kadınlarımızı hep ön planda tutuyoruz. Kadın ve genç çiftçilerimize ‘Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programı’mız kapsamında, yaptıkları proje başvurularına ilave puanlar veriyoruz. Böylece özellikle kadınlarımızın yer aldığı projelerin bir adım daha öne çıkmasını hedefliyoruz. Bugüne kadar tarımsal destek olarak 5 bin 837 kadın yatırımcımıza 3 milyar 55 milyon TL hibe ödenmiştir. Bu rakam, toplam ödenen hibenin yüzde 35’ini oluşturmaktadır. Kırsal kalkınma ve kredilendirme programlarımız kapsamında ise 280 bin 643 kadın çiftçimize yaklaşık 10 milyar TL’lik destek sağladık. Ayrıca kadın çiftçilerimiz, bakanlığımız tarafından tarım sigortaları poliçelerinde yüzde 5 prim indirimiyle desteklenmektedir. Bu kapsamda, uygulamanın başladığı 2018’den bugüne kadar 232 bin 546 kadın çiftçimize, 668 bin 474 adet poliçe için 58 milyon TL prim indirimi sağlandı. 2023 yılından itibaren kadın çiftçilerimize prim indiriminin artırılmasına yönelik çalışmalarımız da devam etmektedir. Kadınların tarımsal üretime katılımının erkeklere göre daha fazla olduğu dikkate alındığında, bu kardeşlerimize tarımsal eğitim hizmeti verilmesi, güçlendirilmesi çok önemlidir” dedi.


’91 BİN 952 KADIN ÇİFTÇİMİZ EĞİTİM ALDI’

Kadınların tarımın her alanında etkin rol almasını istediklerini ve bunun için teknik eğitimlerinin önemli olduğunu kaydeden Kirişci, “Bu eğitimlerle kadın çiftçilerimiz kendi işlerinde en yüksek verimi alsın, bunun için teknolojiyi de takip etsin istiyoruz. Bakanlığımız; Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin bulunduğu yerlerdeki kadın çiftçilerimize, genel kooperatifçilik ve kooperatiflerin faaliyet alanlarıyla ilgili konularda ülke çapında eğitimler düzenlemektedir. Bakanlığımız bünyesinde, ortaklarının çoğu kadınlardan oluşan 140 Tarımsal Kalkınma Kooperatifi bulunmaktadır. Bugüne kadar 91 bin 952 kadın çiftçimiz, kooperatifçilik konusunda eğitim almıştır. Hedefimiz; kadınların sahip olduğu potansiyeli daha aktif hale getirip ülkemizdeki refah seviyesini yükseltmektir. Tarımda üretimin artırılmasının yegane yolu, kırsal kalkınmadan geçmektedir. Kadın çiftçilerimiz de, kırsal kalkınmanın merkezindedir. İnanıyor ve biliyoruz ki, kadınlarımızın içinde yer aldığı her proje başarılı olur. Biliyoruz ki; kadınlarımızın bilgi ve tecrübeleriyle ülkemize katacağı çok önemli değerler vardır” ifadelerini kullandı.

Tarımsal hasıla 11 kat artırıldı

Tarımsal hasıla 11 kat artırıldı

Tarım ve Orman Bakanlığı’nca son 20 yılda hayata geçirilen projeler ve verilen desteklerle Türkiye tarımsal hasılada Avrupa’da birinci, dünyada onuncu sırada yer alıyor. Tarımsal üretimin artırılması için AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından bugüne pek çok uygulama devreye alındı. 20 yıl önce 37 milyar TL olan tarımsal hasıla 11 kat artırılarak, 2021 yılında 402 milyar TL’ye çıktı.


118 BİN YENİ İSTİHDAM
2002’de çiftçilere 1,8, 2018’de 14,5, 2019’da 17,2, 2020’de 22, 2021’de 23,4, 2022’de 39,2 milyar destek verildi. Kırsal kalkınmayı yükseltmek için yürütülen Ekonomik Yatırım Projesiyle 574, altyapı yatırımları için 35 bini aşkın çalışmaya 652,5, basınçlı sulama projeleri için 300 milyon TL hibe verildi. Uzman Eller başlığı altında projeler hayata geçirildi. 998 projeye 103,3 milyon TL hibe aktarıldı. Böylelikle son 19 yılda 18 bin proje yapıldı, 15 milyar TL hibe verildi, 118 bin istihdam sağlandı. Son 19 yılda günümüz fiyatlarıyla 105 milyar TL hayvancılık desteği aktarıldı. 2002’de 9,9 milyon olan büyükbaş hayvan sayısı 2022’in birinci döneminde 17,9 milyona ulaştı.

2002’de 32 milyon olan küçükbaş sayısı 2022’nin ilk döneminde 58,5 milyona çıktı. Tarım alanları artırılırken orman varlığını korumak için de adımlar atıldı. 2021’de 3 olan uçak sayısı 20’ye helikopter sayısı 39’dan 55’e, İHA sayısı 4’ten 8’e, iş makinası sayısı 501’den 692’ye, personel sayısı 21 binden 25 bin 792’ye çıkarıldı. 30 bölgede 10’ar kişilik orman arama kurtarma timi oluşturuldu. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) alım fiyatları 2021’de 2 bin 250’den 7 bin 450’ye, arpa bin 750’den 6 bin 200’e, çekirdeksiz kuru üzüm 13 binden 27 bine, fındık 26 bin 500’den 52 bine, kırmızı mercimek 5 binden 15 bine, kuru fasulye 7 bin 750’den 20 bine, çeltik 4 bin 5200’den 13 bin 500’e yükseltildi.

Göçer kadınlar devlet desteğiyle koyun sayısını artırdı

Yayla ve meraların geniş yer kapladığı Tunceli’de tarım ve hayvancılık faaliyetleri yöre halkı için önemli gelir kaynakları arasında bulunuyor.

Pertek ilçesine bağlı İstiklal Mahallesi’nde ikamet eden Necla Kos (38) ve Nurhayat Benler (36) de yıllardır koyun yetiştiriciliğiyle uğraşıyor.

Zorluklara rağmen hayvancılığı severek yapan göçer kadınlar, 2012 yılından beri faydalandıkları Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü koordinatörlüğünde yürütülen “Halk Elinde Küçükbaş Hayvan Islahı Ülkesel Projesi”yle de kendilerini geliştirdi.

Projenin teknik elamanlarından, aylık periyotlarda hem İl Tarım ve Orman Müdürlüğünde hem de arazide, hayvanların geliştirilmesine ilişkin eğitim alan kadın üreticiler, karasal iklime dayanıklı olan “Şavak Akkaraman” cinsi koyun ırkının bölgede yaygınlaştırmayı amaçlıyor.

Belirli dönemlerde sürülerindeki hayvanların verim denetimini yapan kadınlar, uygun ırk ve kaliteli damızlıkları tespit ederek, koyunların ikiz yavrulamasını ve süt miktarının artmasını sağlıyor.

Yaz aylarında aileleriyle Pülümür ilçesindeki Çekem ve Bağırpaşa yaylalarında konaklayan göçer kadınlar, sonbaharda ise evlerine dönüş yaparak yaylada ürettikleri tulum peyniri ve tereyağı gibi ürünleri satıyor.

“Koyunlarımın sayısı 100’den 450’ye ulaştı”

Necla Kos, AA muhabirine, 14 yıldır küçükbaş hayvancılıkla uğraşarak ailece geçimlerini sağladıklarını söyledi.

Mesleğinin zor ve güzel yanları olduğunu ifade eden Kos, “Hayvanları seviyorum ve işimi keyif alarak yapıyorum. Kış aylarını Pertek’te geçiriyoruz, yazları ise Pülümür’deki yaylaya gidiyoruz. Yayla yaşamı genellikle zor oluyor. Yaylada, ev işlerinin yanı sıra koyun sağımı ve peynir yapımıyla ilgileniyorum.” dedi.

Kos, Halk Elinde Küçükbaş Hayvan Islahı Ülkesel Projesi’yle koyun sayısını 100’den 450’ye çıkarmanın mutluluğunu yaşadığını dile getirdi.

Projeyle bilinçli üretim yaparak, yüksek verim almaya başladığına vurgu yapan Kos, şöyle konuştu:

“Koyunlarımda süt miktarı arttı. Kuzular daha büyük ve kilolu doğmaya başladı. Geçmişte 2 kilogram ağırlığında doğan kuzular, şu an 3-4 kilogram arasında dünyaya geliyor. Koyunların ikiz yavrulama oranı yükseldi ve damızlıklarımız daha kaliteli olmaya başladı. Eskiden atadan ve dededen kalma bilgilerle hayvanları besliyorduk. Bugün ise modern yöntemlerle çalışma yürütüyoruz ve sürekli hayvanların bilgilerini veri defterlerine not alıyoruz. O yüzden daha eğitimli bir üretici olarak hayvanları yetiştiriyoruz.”

Nurhayat Benler de küçükbaş hayvancılık yetiştiriciliğinde ailesine destek verdiğini belirtti.

Hayvanları çok sevdiğini anlatan Benler, “Kuzularımız daha gelişkin şekilde doğmaya başladı ve ikiz kuzu sayımız çoğaldı. Projede olan koyunları sürekli kayıt altına alıyoruz. Ayrıca projeden önce 150 koyunumuz vardı şimdi ise 350’ye ulaştı.” diye konuştu.

Main Menu