06.10.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Bakan Kirişci: Verimli topraklarımız var

Tarımda yapay zekâ dönemi

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Kirişci, kent tarımının gelişmesi için çalışmaların devam ettiğini ve bu sayede hem enerjiden hem zamandan hem de küresel ısınmanın etkilerinin azaltılacağını söyledi. Kirişci, Türkiye’nin 7 coğrafyasında verimli topraklar olduğunu ancak ekilen ürünlerle yağış rejimlerinin uyumlu olmaması nedeniyle sıkıntılar olduğunu söyledi. Bunun önüne geçilmesi için çalışmalar yapıldığını belirten Kirişci “Kırsaldan kente göçle başlayan, mirasla da iyice köpüren, hiç de olumlu olmayan bir gelişme. Bir karış toprak çok kıymetli hale geliyor. Topraklarımızın boş kalması kabul edeceğimiz bir şey değil” değerlendirmesinde bulundu.
Haberin Devamı

Tarım Ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, çiftçileri ilgilendiren konularda açıklamalarda bulundu. Çiftçilerin coğrafyaya uygun tarım ürünlerinin ekimini yapması gerektiğini belirten Kirişci, Çiftçi Kayıt Sistemi’yle zaman kaybetmeden kayıtların internet ortamından tarlada cep telefonundan bile yapılabildiğini belirtti.

Atıl arazilerin projeler kapsamında değerlendirileceğini söyleyen Kirişci, kent tarımının geliştirilmesi için de çalışmaların devam ettiğini söyledi.

Bakan Kirişci’nin açıklamaları şöyle:

Gıda konusu uzunca bir dönem ithal ikamesiyle sağlanacak bir şey gibi göründü. Sonradan fark edildi ve gıda son derece stratejik. Dünya bir anda panik oldu. Gıda milliyetçiliği kavramı çıktı. Ülkeler kendi ürettikleriyle kendi vatandaşlarını ancak doyurabileceklerini düşündüler. Üreticimiz pandemi ve savaş döneminde de üretmeye devam etti. Dünyaya ve emsallerine hastalıktan korkmayız, savaştan ürkmeyiz diye yollara düştüler. Bu bizim için çok önemliydi. Burada fırsat yakaladık. Üretim ve tedarik zincirimizde aksaklık olmadı. İhracat da yaptık ve artırdık. Ülke olarak bu konuda dünyanın hazırlıklı ülkelerinden biriydik. Çalışkanlığımız devam ettiği için dünyanın en hızlı büyüyen ikinci ülkesi olma sıfatını aldık.

Dijitalleşme denildiğinde aklımıza teknoloji geliyor. Elinizde sağlıklı veri setleri oluşuyor. Bir taraftan da siz tarlada çalışıyorsunuz, ahırda çalışıyorsunuz ama Tarım Bakanlığı’nın Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kaydolmak için işinizi bırakıp yola düşüyorsunuz. Muhtardan, ziraat odasından belge alınıyor. İl ya da ilçe müdürlüklerine belgeleri sunuyorsunuz. Ortada teknoloji var mı var. e-Devlet’te 8 binin üzerinde işlem yapılabiliyor. Tarım Bakanlığı olarak biz de 5 faaliyetimizi e-Devlet’e taşıdık. 1 Ekim itibarıyla üreticimiz cep telefondan girip kayıtlarını gerçekleştirebiliyor. 6 günde yaklaşık 104 bin başvuru ve giriş var ve bir o kadar da belgeler var. Banka kredisi kullanmak için vs… Bu belgeleri almak için klasik yöntemi düşünsek, egzoz emisyonu mu, zaman kaybı mı, enerji kaybı mı dersiniz. Bunların hepsinden kurtulunuyor. Ziraat odalarımızla ilgili odaya kayıt olmalarına yönelik engel oluşturmuyoruz. Odalara üye olmak anayasal zorunluluk. Dijitalleşmeden üreticilerimizi yararlandıralım istedik. Bu yılın sonunda Tarım Cepte uygulamasını hayata geçirmek istiyoruz.

 

Türkiye toprakları 7 coğrafyada verimli topraklar. Bizim topraklarımız netice itibarıyla sınırlı. Su zengini bir ülke değiliz. Mısır üretiyorsanız suya ihtiyacı 1200 mm diyelim. Bu mısırı yetiştirirken 1000 mm’lik suya ihtiyacınız var. Barajlardan ya da yer altından çıkaracaksınız demektir. Planlama yapmanız gerekiyor. Sizin arsanız var. Arsaya sıradan bir bina yapacaksınız. Kendi keyfinize göre bina yapamazsınız. İzin almanız gereken yerler var. Tarımda böyle bir şey yok. Kimseye sormanıza gerek yok, istediğiniz gibi ekip biçebiliyorsunuz.Sizin ektiğinizden kamu otoritesinin, kamu otoritesinin de sizden haberi yoksa yönetim zor.

2002’de ülkenin nüfusu 65 milyondu, şimdi 85 milyon. Buraya kadar geldik, açığımız yok, turist geliyor onları doyuruyoruz. Yetti mi yetmedi. Biz mutlak suretle 2053 vizyonunun gereği olarak nüfus projeksiyonumuz var. O da 105 milyon. 105 milyon da turist gelecek dersek 108-110 milyonluk nüfusu doyurmamız lazım. Turizmle ilgili yeni yatırımlar oluyor, sağlık tesisleri oluyor. Su ürünleri alanında mavi vatanı kullanıyoruz. 780 bin kilometrekarelik ana karaya 462 bin kilometrekarelik mavi vatanımız var.

 

Kırsaldan kente göçle başlayan, mirasla da iyice köpüren, hiç de olumlu olmayan bir gelişme. Bir karış toprak çok kıymetli hale geliyor.

Topraklarımızın boş kalması kabul edeceğimiz bir şey değil. Atıl kapasite anlamına geliyor. Kardeşler arasında hisseler belli. Arsaların boş kalmasına müsaade etmeyeceğiz. Kooperatif ya da birliklere portföy oluşturacağız. Elde edilecek kira bedellerini ilgili mülk sahiplerinin hesaplarına yatıracağız. Kim olduğunu bilmiyorsak bankada tutup değerlendireceğiz, davalık durumları varsa dava bitene kadar bankada parayı değerlendireceğiz. Bir başka uygulamamız daha var. Yerimiz çok küçük, bize yardımcı olun diyen üreticiler var. Belli ürünlerde bu tür yerlerde tohumlukta yüzde 75’e varan sübvanse uyguluyoruz. Atıl olan alanların kullanılması için önemli bir husus.

 

AK Parti devrimlerin partisi. Bu ülke bir tarım ülkesi herkes biliyor bunu. Tarımın Ekonomi içindeki etkisi ve katkısı daha fazlaydı. Tarımsal hasıla bakımından Avrupa’da birinciyiz. Biz nereden baksanız 26-27 milyon tonluk üretim artışı sağlayan bir ülkeyiz. Bu yabana atılır bir şey değil. Tarımın doğası rüzgara, fırtınaya, kuraklığa açıktır. Atatürk’ün bile hayattayken özlemini duyduğu tarım sigortasını biz Meclis’te yasalaştırdık. Bütün bunları yaptık. TARSİM bunlardan birisi. 1 Haziran 2006’dan bu yana başladı, şu ana kadar 20 milyon poliçe kesildi. 12,8 milyar liralık kamu olarak primlere destek verdik. Üreticimizin hasar ödemesi 13 milyar lira. Vatandaş hasarına ilişkin destekleri aldı. Bizim eksik gördüğümüz şu, yüzde 21’ler mertebesinde. Artırılsın istiyoruz. Korkulu Rüya görmektense uyanık kalmak evladır. Tarım sigortanızı yaptırın. Bu bağlamda bir poliçe daha geliştirdik. Gelir Koruma Poliçesi. Siz bir ürünü yetiştirirken şu kadarlık gelir elde etmek istiyorum. Poliçe geliştirilirken üreticiden yüzde 40’ı alınıyor, yüzde 60’ını biz veriyoruz. Kuraklık oldu, birisi yaktı diyelim. Bunun karşılığı veriliyor. Siyaset kurumu olarak çiftçiler bir sıkıntıya düştüğünde tarlada ağılda ağlamayalım.

 

Bir yıl soğan bir yıl patates para eder deniyor. Biz şöyle yaparsak üretmek isteyenle üretilenleri almak isteyeni bir araya getirip şöyle bir domates böyle bir buğday istiyorum deyip sözleşme yaparlar ve üretim süreci ilerlerse alım ve fiyat garantileri de sözleşmede yer alır, cezai müeyyideleri de sözleşmede yer alırsa üretici sıkıntı yaşar mı? Elbette yaşamaz. Şeker pancarında bunu ülke olarak uyguluyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde ürettim, gelsin alsınlar modeli işlemez. Bazı ürün gruplarında sözleşmeli üretimi zorunlu hale getireceğiz. Çiftçimizin tüccar ya da diğer alıcılar tarafından istismarına izin vermeyeceğiz. Hayvansal üretimde Et-Süt Kurumu’muz var. Biz istiyoruz ki, ey besici benim istediğim ürünleri üret, yemlerini ihtiyaçlarını Et Süt Kurumu sağlayacak. Alım ve fiyat garantisi var. 5 yıl süreyle önünü görecek.

İstanbul Türkiye’de üretilen sebze ve meyvenin yüzde 25’ini tüketiyor. 270 bin araç ürünleri İstanbul’a taşıyor, 140 milyon kilometre de yol kat ediyorsa bu araçlar 117 bin ton da karbondioksit salıyorsa bu hareket, meyve ve sebzenin raf ömrü kısa. Biz ülke olarak ihtiyaçlarımızı kendimiz üretelim istiyoruz. Egzoz emisyonunun iklim değişikliği, küresel ısınmalarını engellememiz gerekiyor. Jeotermal konusu büyük bir hızla ilerliyor. Özellikle kent tarımı konusu hassasiyet gösterdiğimiz bir konu. Ağrı Diyadin -35 derecede jeotermal seralarda üretim yapılıyor. Amacımız ne, İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere turizmin yoğun olduğu bölgelerde jeotermal kaynakları kullanarak üretim yapacağız. Gıda enflasyonu konuşuyoruz dimi. Gıdadan dolayı da insanlar sektöre farklı bakıyor. Kentin ihtiyacı orada üretilir, üreticiden tüketiciye ulaşırsa bu güzellik değil midir? Antalya’dan İstanbul’a gelmesi 700 kilometre. Biz kent tarımı diyoruz.

Kadınlara ve gençlere çok güveniyoruz. Nüfusumuzun yüzde 50’si ve fazlası kadınlarımızdan oluşuyor. Kadınlar daha özenli çalışıyorlar, kendilerini kanıtlama mücadelesi veriyorlar. Ulusal ya da IPART gibi destekleme kurumları projelerinde kadın ve gençseniz size ilave puanlar veriliyor. 555 milyon euroluk projeyle IPART 3 dönemi başladı. Kadın ve gençlerin bu projelere ilgi göstermesini istiyorum. Onların projeleri olduğunda onlara ilave puanlar veriyoruz. Kadın kırsalda yaşamazsa kadın bunu kabullenmezse o aileyi kırsalda tutma şansınız yok. Kadınlarımızın sosyal güvenlik primlerine destek olalım, bunları kırsalda tutup tarımla iştigal edenleri üretimin içinde tutalım. Kırsalı terk ederek kentleri de mutsuz ettik. Kente göç ettiğimizde mutlu olmadık. Balıkesir kent tarımı konusunda jeotermal seralarla 10 bin dekarlık alanlarda geçen yıl ürettiğimiz domatesin yüzde 50’sinden fazlasını üretiyor olacağız.

Yaş ortalamamız 55. 55 yaş ortalamasında inovasyonda sınırlı düzeyde söz edebilirsiniz. Gençleri içine kattığınızda muazzam şeyler ortaya çıkıyor. Sıfır faizli krediler kullandırıyoruz. İlla tarımda olması gerekmiyor kırsalı yerinde tutmamız ya da geri dönüşü sağlamamız lazım. Bu konularda da örnek köy çalışmalarımız var. Bu köyler yerleşim yeri bakımından curcunaya dönmesin. Sosyalleştikleri, yaşadıkları, eğitim, sağlık konusunda hizmet aldıkları yerler olsun.

Hiçbir şey olmadı desek bile 271 gemi tahıl koridorundan geçmiş. 6,2 milyon ton ediyor. Psikolojik etkisi var. Bu konuda başladığında 1 ton buğday 440 dolardı, şimdi 330 Dolar. Yüzde 25’lik fiyat gerilemesi olduysa bundan kim kazançlı çıktı? Ülke olarak biz çıktık, ülke olarak ithalat da yapıyoruz, ithal ettiğimiz ürünlere olan baskıdan kurtulduk. Enflasyonda gevşeme oldu. İnşallah benim temennim 4 ay dolduktan sonra uzatılması ve savaşın barışla neticelenmesi.

Her şeyden önce AK Parti ve Cumhurbaşkanımız ortaya koyuyor. Bizim inandığımız irade, millet iradesi. Bunun dışında hiçbir iradeyi tanımıyoruz. Tarımla ilgili 12 kanun çıkardık. Bu ülkede tarım kanunu yoktu. Bu ülkede hala darbeci zihniyetin önemli izlerini taşıyan anayasanın hükmü altında kalıyor. Muhalefetin akşam ve sabah söyledikleri tamamen birbirine zıt. Türkiye bunları yaşadı. Başı örtülü olduğu için Meclis’ten kovulan, bunun için tempo tutanlar başörtüsünden bahsediyorlar. Anayasa var. Yarın bir gün kanunu birileri değiştirebilir. Eğer samimiyseniz buyurun anayasa değişikliği yapalım. Eşim başörtülü olduğu için kendi üniversitemin sosyal tesislerine giremeyen akademisyendim. 28 Şubat sonrası siyasete girdim. Bu ülkede hamdolsun bunlar bitti. Yarın bir gün birileri gelip başka şeylerin peşine düşmesin.

Tarım sektörü, 9 aylık en yüksek ihracat rekoruna imza attı

Tarım ihracatında yeni rekor

Salgın sonrası normalleşmeyle beraber ihracatta başarı grafiğini yükselten Türkiye, yeni bir rekorla tarım sektöründe 9 aylık dış satımını 24,5 milyar dolara taşıdı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye’nin ihracatı, bu yılın ocak-eylül döneminde yüzde 17 artarak 188 milyar 224 milyon dolara çıktı.

Sahip olduğu üretim potansiyeliyle tarım ticaretinde dünyada önemli konumda bulunan Türkiye, bu alanda yılın 9 ayında 24,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.

Böylece tarım sektörü, tüm zamanların en yüksek ocak-eylül dönemi ihracatına imza attı.

Türkiye’nin tarım ihracatı, yılın dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18,6 artarken, toplam ihracattan yüzde 14,5 pay aldı.

5 ALT SEKTÖRDE REKOR İHRACAT

Tarım grubunda ihracatta rekor kıran sektörler, hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri, meyve sebze mamulleri, kuru meyve ve mamulleri, su ürünleri ve hayvansal mamuller, mobilya kağıt ve orman ürünleri oldu.

Yılın dokuz ayında hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri 8 milyar 254 milyon dolar, meyve sebze mamulleri 1 milyar 811 milyon dolar, kuru meyve ve mamulleri 1 milyar 82 milyon dolar, su ürünleri ve hayvansal mamuller 3 milyar 51 milyon dolar, mobilya kağıt ve orman ürünleri 6 milyar 220 milyon dolarla tüm zamanların en yüksek ocak-eylül ihracatını gerçekleştirdi.

Bu dönemde, ihracatta hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri yüzde 28,9, meyve sebze mamulleri yüzde 23,2, kuru meyve ve mamulleri yüzde 5,2, su ürünleri ve hayvansal mamuller yüzde 28,2, mobilya kağıt ve orman ürünleri yüzde 25,2 arttı.

REKOR KIRAN SEKTÖRLERDE IRAK ÖN PLANA ÇIKTI

Tarım ihracatında rekor kıran sektörlerde Irak ön plana çıktı.

Irak’a hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri 1,7 milyar dolar, meyve sebze mamulleri 287,6 milyon dolar, su ürünleri ve hayvansal mamuller 575,4 milyon dolar, mobilya kağıt ve orman ürünleri 728 milyon dolar tutarında dış satım yaptı.

Almanya’ya ise kuru meyve ve mamulleri sektörü 138,8 milyon dolarlık ihracat yaptı.

Irak’a hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri yüzde 56,3, meyve sebze mamulleri yüzde 98,3, su ürünleri ve hayvansal mamuller yüzde 49,2, mobilya kağıt ve orman ürünleri yüzde 7,1 ihracat artışı gerçekleştirdi.

Kuru meyve ve mamulleri sektörünün Almanya’ya ihracatı yüzde 10,6 azalış kaydetti.

TİM verilerine göre, ocak-eylül döneminde tarım ve tarıma bağlı ürünlerin ihracatı (bin dolar) şöyle:

 1 OCAK – 30 EYLÜL
SEKTÖRLER20212022Değişim (’22/’21)Pay(22) (%)
I. TARIM20.648.49124.496.72818,614,5
A. BİTKİSEL ÜRÜNLER13.298.16515.224.76214,59,0
Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri6.404.2048.254.24428,94,9
Yaş Meyve ve Sebze2.014.4381.944.830-3,51,2
Meyve Sebze Mamulleri1.469.6651.811.29423,21,1
Kuru Meyve ve Mamulleri1.028.5171.082.3845,20,6
Fındık ve Mamulleri1.480.5001.147.171-22,50,7
Zeytin ve Zeytinyağı213.866290.30535,70,2
Tütün570.666588.4763,10,3
Süs Bitkileri ve Mamulleri116.310106.058-8,80,1
B. HAYVANSAL ÜRÜNLER2.380.9103.051.89728,21,8
Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller2.380.9103.051.89728,21,8
C. AĞAÇ VE ORMAN ÜRÜNLERİ4.969.4166.220.06925,23,7
Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri4.969.4166.220.06925,23,7

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci müjdeledi! "1000 TL artırıyoruz".

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, çeltik alım fiyatının ton başına 1000 lira artırıldığını açıkladı. Söz konusu fiyatın, TMO’ya ürününü daha önce verenler için de geçerli olduğunu belirten Bakan Kirişci, “Gelişen piyasa koşullarını dikkate alarak TMO’nun çeltik fiyatlarını her bir çeşit için ton başına 1000 TL artırıyoruz. Bu fiyat farkından bugüne kadar TMO’ya ürün teslim eden üreticilerimiz de faydalandırılacaktır” şeklinde konuştu. 

Çeltiğin ana vatanında gerçekleştirilen etkinliğe Edirne Valisi Hüseyin Kürşat Kırbıyık, TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal ile çok sayıda üretici katıldı.

Etkinliğe telefonla bağlanan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, 13 Eylül’de TMO’nun açıkladığı çeltik alım fiyatlarının ton başına 1000 lira artırıldığını duyurdu.

Edirne Valisi Hüseyin Kürşat Kırbıyık’ın telefonla aradığı Bakan Kirişci, programa katılanlara seslendi.

Kirişci, “Allah’a hamdolsun ülkemizin dört bir yanında bereketli bir hasat dönemini geçiriyoruz. Başka ülkeler gıda krizi üstüne kriz yaşarken siz elleri öpülesi çiftçilerimizin feraseti ve gayreti sayesinde tarım sektörümüzde yeni bir başarı hikayesi yazmaya ramak kaldı. Sizler yeter ki üretin biz gücümüzle sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz. 2022 yılı TMO’nun çeltik fiyatları malumleriniz üzere 13 Eylül’de açıklanmıştı. Bir önceki yıla göre baldo çeşit çeltikler için yüzde 173 artışla 10 ile 15 bin TL, Osmancık çeşidi çeltikler için yüzde 200 artışla 13 bin 500 TL, yine luna çeşit çeltikler için de yüzde 213 artışla 12 bin 500 TL fiyat verilmişti. Açıklanan fiyatlar üreticilerimizi ziyadesiyle memnun etmiştir. Her zaman önceliğimiz TMO’nun stoklarını yurt içinde kendi üreticilerimizden yapacağımız alımlar oluşturmaktadır. Bugün size bu irademizin bir göstergesi olarak bir müjde daha vermek istiyorum; gelişen piyasa koşullarını dikkate TMO’nun çeltik fiyatlarını her bir çeşit için ton başına 1000 TL artırıyoruz. Buna göre TMO fiyatları baldo çeşit için 16 bin TL’ye, Osmancık çeşidi için 14 bin 500 TL’ye, luna çeşidi için ise 13 bin 500 TL’ye yükseltilmiştir. Bu fiyat farkından bugüne kadar TMO’ya ürün teslim eden üreticilerimiz de faydalandırılacaktır. Güncellenen alım fiyatlarımızın tüm çeltik üreticilerimize hayırlı olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Sizlerin emeklerinizin zayi olmaması için son 20 yılda attığımız adımlar gibi bundan sonra da her türlü tedbiri almaya hazırız” diye konuştu.

“HEM TMO MERKEZLERİ HEM DE LİSANSLI DEPOLARDA ALIMLAR DEVAM EDECEK”

Türkiye’nin tarımda dünyanın önde gelen ülkelerden birisi olduğunu ifade eden Kirişci, “İpsala’daki çeltik üreticilerimize hizmet etmek üzere 25 bin ton kapasiteli lisanslı deponun faaliyet gösterdiğini hatırlatmak isterim. 84 yıllık çiftçimizin güvencesi olan TMO hem merkezlerimizde hem de lisanslı depolarda alım yapacaktır. Tüm üreticilerimize bereketli bir hasat dönemi diliyorum. Bugün dünyanın önde gelen tarım ülkelerinden biriyiz. Tarımsal hasılada Avrupa’da birinci, dünyada ise dördüncü sıradayız. Bu başarı siz üreticilerimiz sayesinde olmuştur. Burada herhangi bir tesadüf kesinlikle söz konusu değildir. Siz çiftçi kardeşlerimiz en zor şartlar altında dahi toprakları boş bırakmadınız. Allah hepinizden razı olsun. Biz de tabii ki bakanlık olarak yanınızda olduğumuzu vurgulamak istiyorum” diye konuştu.

.

Düzce Belediyesinden tarıma yönelen gençlere destek

Düzce Belediyesinden tarıma yönelen gençlere destek

Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, mesleki eğitimde tarım bölümünü tercih eden öğrencilere pozitif ayrımcılık yapacaklarını açıkladı.

Belediyeden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Özlü, tarım sektöründe nitelikli insan gücünü artırmak amacıyla okullarında tarımla ilgili bölümleri seçen lise öğrencilerine çeşitli paketler hazırlanarak destek olacaklarını bildirdi.

Ülkede tarım sektöründe genç nüfusun önemli olduğuna işaret eden Özlü, “Düzce’mizin bereketli topraklarından tüm Türkiye’yi doyuracak tarım ürünleri yetiştirebiliriz. Bir yandan kurduğumuz Tarım Akademisi Projesinin meyvelerini toplarken bir yandan da tarıma ilgisi bulunan öğrencilerimiz için yeni bir adım atıyoruz. Nitelikli ve toprağa hükmedebilen isimlerin Düzce’den de çıkmasını istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Özlü, tarıma yönelen lise öğrencileri için çeşitli destek paketleri hazırlayacaklarını aktararak, “Her alanda olduğu gibi tarım alanında da adımızı duyurabilmek amacıyla kendini tarım alanında geliştirmek isteyen, hem ilimizin hem de ülkemizin tarım politikasına katkılar sağlayacak gençlerimize tarım bölümünü seçmeleri halinde çeşitli destek paketlerimiz olacak. Tarım bölümünü seçerek bilimin ışığında toprağı harmanlayan genç çiftçilerimiz tarımın geleceğine yön verecek.” açıklamasında bulundu.

Gıda Komitesi kararını açıkladı! Ucuz fiyatlı mısır ve arpa satışları yeniden başlıyor.

 

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi toplantısında, et ve süt üreticilerinin maliyetlerinin azaltılmasını teminen Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından uygun fiyatlı arpa ve mısır satışının tekrar başlatılmasının kararlaştırıldığını bildirdi.
Nebati, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi toplantısını, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Ticaret Bakanı Mehmet Muş ve komite üyelerinin katılımlarıyla gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Alınan kararlara değinen Bakan Nebati, “Toplantı kapsamında, et ve süt üreticilerimizin maliyetlerinin azaltılmasını teminen TMO tarafından uygun fiyatlı arpa ve mısır satışının tekrar başlaması kararlaştırılmış ve alınabilecek ilave tedbirler değerlendirilmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

ÜRETİCİ, HAL VE PERAKENDE FİYATLARI ARASINDAKİ FARK MERCEK ALTINDA
Hazine ve Maliye Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, toplantıda, Komitenin aldığı geçmiş kararlardaki gelinen aşama değerlendirildi ve yapılan çalışmalar hakkında üyeler bilgilendirildi.

Ayrıca, çiğ süt ve kırmızı et başta olmak üzere, gıda ve tarım ürünlerinin yurt içi ve dışı arz ve fiyatlarına ilişkin son dönemdeki gelişmeler analiz edildi.

Üretici, hal ve perakende fiyatları arasındaki farkın nedenlerini araştırmak için daha önce kurulan alt komitenin çalışma kapsamı genişletildi.

Buna göre, gıda ve tarımsal ürünlerin arz ve talep durumu, fire oranı, lojistik süreci ve fiyat gelişmeleri dikkate alınarak tarladan sofraya kadar tüm aşamaları analiz edilecek ve gerekli çalışmalar ivedilikle hayata geçirilecek. Kent tarımının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar hızlandırılacak.

Borcu olanlar dikkat! Tarım Kredi açıkladı Yapılandırma süresi uzatıldı.

 

Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerince (Tarım Kredi), 31 Aralık 2020’de takipte borcu bulunan ortaklara defaten veya taksitlendirme suretiyle sağlanan yapılandırmanın süresini uzattı. Peki, yapılandırma süresi hangi tarihe kadar sürecek? İşte Tarım Kredi’nin açıklaması…


Tarım Krediden yapılan yazılı açıklamada, söz konusu yapılandırmada 31 Aralık 2020 ve daha eski vadeli kredi borçlarının tek seferde ödenmesi halinde mevcut borçtaki birikmiş temerrüdün faizinin silineceği bildirildi.

Kapsamda bulunan borçlarını tek seferde ödeme imkanı olmayan ortaklara ise, 60 aya kadar faizsiz taksitlendirme imkanı tanındığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

TAKSİT SEÇENEKLERİ

“2017 ve daha eski vadeli kredilerin temerrüt faizinin tamamı silinmekte ve bu kapsamda hesaplanacak yeni borç tutarı, hiç peşinat ödenmeksizin 24 aya kadar, yüzde 10 peşinat ödenmesi halinde 36 aya kadar, yüzde 20 peşinat ödenmesi halinde 48 aya kadar, yüzde 30 peşinat ödenmesi halinde ise 60 aya kadar faizsiz taksitlendirilmektedir.

Başarımızı örnek aldılar! "Türkiye sayesinde biz de başaracağız"

Başarımızı örnek aldılar! "Türkiye sayesinde biz de başaracağız"

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Gıda Güvenliği Bölgesel Koordinasyon Merkezi iş birliğiyle düzenlenen “Avrupa ve Orta Asya’da Gıda Kaybı ve İsrafı Bölgesel Konferansı” kapsamında, gıda israfının önlenmesi mesajlarını içeren “Mutfak Etkinliği” gerçekleştirildi.

Etkinlikte Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, Tacikistan Cumhuriyeti Tarım Bakanı Sadi Karimzoda, FAO Avrupa ve Orta Asya Bölge Temsilcisi Genel Direktör Yardımcısı Vladimir Rakhmanin ve çok sayıda üst düzey yetkili, gıda israfına dikkati çekmek amacıyla sıfır atık prensibiyle yemek pişirdi.

Etkinlikte konuşan Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Gizligider, “İsraf çağımızın en büyük hastalığı. Üretim aşamalarının tamamında bulunan Bakanlık olarak, çiftçinin emeğinin önemine dikkat çekmek istiyoruz. Toprak, su, hava, gübre sadece milli bir kaynak değil, aynı zamanda insanlığın ortak kaynaklarıdır. Pandemi bize gösterdi ki bunların yerine bir ikame yok. Özellikle Ukrayna-Rusya savaşı bize eğer insanlığı doyuramıyorsanız gidebileceğimiz bir yer olmadığını gösterdi. Biz Bakan ve Bakan Yardımcıları olarak ülkelerin birbirine olan iyi uygulamalarını tartışıyoruz ve bu önemli etkinliği dünyaya duyurmaya çalışıyoruz. Bu konuda iyi bir yere geldik. Gıdamızı korumaya ve soframıza sahip çıkmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

“TEKNOLOJİ İLE TARIMI BİR ARAYA GETİRMEYE ÇALIŞIYORUZ”

Farkındalığı artırmak için çalışmalarına devam edeceklerini aktaran Gizligider, şunları kaydetti:

“Çağımız teknoloji çağı ancak aynı zamanda tarım çağı. Teknoloji ile tarımı bir araya getirmeye çalışıyoruz. Dijital tarım, hayvancılık, ormancılık çağını başlattık. 1 Ekim’den itibaren çiftçi kayıt sistemini e- devlet üzerinden yapmaya başladık. Hayvancılıkta e-nabız gibi bir uygulamamız geliyor. Amacımız, tarım ve hayvancılık ile uğraşan herkesin cep telefonu üzerinden bütün faaliyetlerini yürütebildiği bir sisteme geçmek. Bu uygulamalarımızı ilgili ülke temsilcileri ile paylaştık.”

Tacikistan Cumhuriyeti Tarım Bakanı Sadi Karimzoda da gıda güvenliğinin sağlanması ve israfın önlenmesinin günümüzün en güncel konularından biri olduğunu, bu konuda yapılan çalışmalardan, Türkiye tecrübesinden yararlanılması gerektiğini söyledi.

“TÜRKİYE’NİN İYİ UYGULAMALARI VE TECRÜBELERİNDEN FAYDALANIYORUZ”

Dünyada 850 milyon insanın açlık çektiğini, 3 milyar insanın da yetersiz beslendiğine dikkati çeken Karimzoda, Türkiye’nin iyi uygulamaları ve tecrübelerinden faydalandıklarını ifade etti.

Karimzoda, Tarım ve Orman Bakanlığı ile sıkı bir iş birliği içerisinde olduklarını belirterek, “Türk Büyükelçiliği ile iş birliğimizi sürdürüyoruz ve TİKA ofisi çalışmalarımızda bize destek oluyor. Bu projeler kapsamında arıcılığın geliştirilmesi için arı kovanları getirildi. Türkiye’de üretilen tarım makineleri ve ilaçlarını kullanıyoruz. Bunlar çok etkin ürünler. Çiftçimiz de bunları kullanarak daha verimli üretim yapıyor. Bizim nihai amacımız, gıda güvenliğini temin etmek. Biz bunu Türkiye Cumhuriyet Tarım ve Orman Bakanlığı ile başaracağız.” şeklinde konuştu.

“GIDA GÜVENLİĞİ MESELESİNDE DAHA GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE ÇALIŞMALIYIZ”

FAO Avrupa ve Orta Asya Bölge Temsilcisi Genel Direktör Yardımcısı Vladimir Rakhmanin ise Türkiye’nin bölgede lider olduğunu, FAO projesini desteklediğini, Avrupa ve Orta Asya’da en iyi uygulamaları ihraç ettiğini söyledi.

Rakhmanin, gıda israfının çok acil bir mesele olduğunu vurgulayarak, “3-4 sene önce bolluktan bahsediyorduk. Şimdi Kovid-19 var, çeşitli çatışmalar mevcut ve büyük problemlerimiz var. Gıda güvenliği meselesinde daha güçlü bir şekilde çalışmalıyız. Gıda israfını azaltmak gıda güvenliğini sağlama stratejimizin bir parçası.” dedi.

Van Gölü suyunun çekildiği bölge, tarım alanı oldu

Van Gölü suyunun çekildiği bölge, tarım alanı oldu

Dünyanın en büyük sodalı, 3 bin 712 kilometrekarelik yüzey alanı ile de Türkiye’nin en büyük gölü olma özelliğini taşıyan Van Gölü’nün suyu, 1992-1996 yıllarında etkili olan yağışlarla 2,5 metreye kadar yükseldi. Bu nedenle gölün çevresindeki birçok yerleşim yeri ile tarım alanı, sular altında kaldı. Göl suyu seviyesi, 1997-2002 yıllarında ise kuraklığa bağlı olarak 3 metre kadar düştü. Böylece daha önce sular altında kalan birçok alan, yeniden gün yüzüne çıktı. Erciş’te 30 yıllık çiftçi Seyfullah Kasımoğlu’nun 25 dönümlük arazisi de suyun çekilmesi ile tekrar görünür oldu.


‘BU YIL ÇEKİLME, DİĞER YILLARA GÖRE FAZLA’

Tapulu arazisinin 2002’den sonra tamamen gün yüzüne çıktığını ancak uzun dönem kullanamadığını belirten Seyfullah Kasımoğlu, başta flamingolar olmak üzere bölgeye onlarca kuş türünün geldiğini söyledi. Kasımbağı Mahallesi’ndeki 25 dönümlük alanda, bu yıl silajlık mısır ekimi yapan Kasımoğlu, 200 ton ürün elde ettiğini belirterek, “Van Gölü’nde, son 20 yılın en büyük su çekilmesini yaşıyoruz. Göl suları çekilince bu alandaki kuşlar göç edip, başka alanlara konakladılar ve şu an hiç kuş yok. Bu yılki çekilme ise diğer yıllara göre daha fazla oldu. Ben de tapulu olan arazilerimde tarım yapıyorum ve çok iyi verim elde ettim” dedi.

Main Menu