Tarım Kredi kurmayları termal seralara hayran kaldı
Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri’nin yöneticilerinden oluşan kurmay kadrosu, Aziziye Belediyesi’nin Jeotermal Destekli Domates Seralarına hayran kaldı. Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Köksal Kacır, beraberinde Başkanvekilleri Ahmet Ersoy ve Musa Takımcı ile birlikte Ilıca Domatesi hasadının son sürat devam ettiği termal seraları gezdi. Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan’ın seralarda ağırladığı Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri heyeti, domates üretimini yerinde görüp, incelemelerde bulundu. Tarım Kredi Kooperatifleri Erzurum Bölge Birliği Bölge Müdürü Bekir Parlak, Bölge Müdür Yardımcıları Özkan Yıldırım ve Mehmed Ağah Ayık’ın da eşlik ettiği heyete seraları gezdiren Başkan Muhammed Cevdet Orhan, konuklarına üretim sürecini anlatıp, yatırım hakkında bilgiler aktardı.
Bir süre önce imzalanan protokolle Türkiye Tarım Kredi Kooperatif Marketleri’nde satışa sunulan Ilıca Domatesini dalında görme fırsatı bulan Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Köksal Kacır ve beraberindeki kurmay kadrosu, söz konusu yatırımın Erzurum’a kazandırılmış olmasının mutlulyuk verici olduğunu ifade etti. Yönetim Kurulu Başkanı Kacır, termal destekli domates seracılığı girişiminin Erzurum ve bölge için kıymetli bir atılım olduğunu kaydederek, “Bu yatırımın Erzurum’da hayata geçirilmiş olması, yine bu alanda yatırım yapacak olan ya da yapmayı düşünenler için de önemli bir model teşkil ediyor. Ben Aziziye Belediye Başkanımızı ve ekibini yürekten kutluyorum” dedi.
Başkan Orhan’dan teşekkür
Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan ise Türkiye Tarım Kredi Kooperatifi’nin yönetim kadrosunu konuk etmekten duyduğu mutluluğu ifade etti. Başkan Orhan, “Halkımızın gıda ürünlerine çok daha ucuza ulaşabilmeleri noktasında Tarım Kredi Kooperatiflerimizin yüklendiği misyon bize göre çok kıymetli. Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda bu sürece katkı sunuyor oluşumuz ise, bizim için de iftihar vesilesi. Kurumlarımızın işbirliği sayesinde Ilıca Domatesimiz hem markalaşmış ve hem de bölgemizin ve ülkemizin dört bir yanına ulaşmış olacak. Dolayısıyla süreçte sergiledikleri yaklaşım için Tarım Kredi Kooperatifleri ailesine; nazik ziyaretleri için de, Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Köksal Kacır ve değerli heyetine teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
Tarım 40.2 milyar dolarlık açık verdi
AKP’nin ülke tarımını dışa bağımlı hale getirdiğini TÜİK verileri de ortaya koyuyor. TÜİK ISIC Rev3 sınıflamasına göre tarımda 2003 yılından bugüne kadar 94.4 milyar dolarlık ihracata karşın 134.6 milyar dolarlık ithalat yapıldı. Tarımda son 19 senede 40.2 milyarlık cari açık verildi.
Tarımda her geçen gün ithalata bağımlı hale geldiğimizi söyleyen CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “AKP tarımda üreticiyi desteklemediği için her yıl tarım alanlarımız, çiftçi sayımız azalıyor. Artan nüfus, daralan tarım arazileri, pandemi, Ukrayna-Rusya savaşı, küresel ısınma ve iklim değişikliğine karşın bugüne kadar bir adım atılmadığı için dışarıdan ürün almak zorunda kalıyoruz. Bugün sofralarımızdaki ekmeğin, ahırdaki hayvanın, kümesteki tavuğun yemi hep dışarıdan geliyor. Her yıl tarımda cari açık veriyoruz. İlk defa bu yılın ilk 7 ayında 5 milyar dolarlık açıkla, yıl bitmeden Cumhuriyet döneminin rekor açığına ulaşıldı. 2022 yılının ilk 7 ayında ihracatımız 57 milyar lira, ithalatımız 134 milyar liraya ulaştı” dedi.
ÇİFTÇİ KÜSTÜ
AKP döneminde artan nüfusa rağmen tarımsal üretimin artmadığını ifade eden Sarıbal, “2000 yılında nüfusumuz 65 milyon iken üretimimiz 100 milyon tondu. 2022 yılında 85 milyon nüfus ve 5 milyon sığınmacı ile birlikte 90 milyon için yapılan üretim 126 milyon ton bekleniyor. Nüfus yüzde 38 artarken üretimimiz yüzde 26 arttı” diye konuştu.
Yeni bir anlayış gerekiyor
Ülkenin gıda güvenliği için üretimin artırılması gerektiğini vurgulayan CHP Genel Başkan Başdanışmanı Sarıbal, “AKP ülkemizin gıda güvenliğini ve egemenliğini yabancıların eline bıraktı. Tarımsal üretimimizi artıracak yeni bir anlayışa, tarım politikasına ihtiyacımız var. Bunun AKP ile olmayacağı açık. Önce ülke çiftçisini, ülke insanını düşünen ve geleceğimizi garanti altına alacak bir politikayı CHP iktidarında getireceğiz” dedi.
Yozgat 12. Tarım, Gıda ve Hayvancılık Fuarı açıldı
Yozgat’ta düzenlenen 12. Tarım, Gıda ve Hayvancılık Fuarı açıldı.
Vali Ziya Polat, Yozgat Fuar Alanı’ndaki açılışta yaptığı konuşmada, Yozgat’ın tarım ve hayvancılık kenti olduğunu belirtti.
Kentin yeşil mercimek üretiminde Türkiye’de birinci, nohutta ikinci olduğunu, şeker pancarında ise ilk beşte yer aldığını belirten Polat, “Buğday üretiminde ilk ona giriyoruz. Bu sene devletimizin, bakanlığımızın ve özel idare destekleriyle ekimine başladığımız yağlık ayçiçeğinde de şu an iyi seviyelerdeyiz. Hayvancılık konusunda ‘Bozok Yaylası’nda yaşamak için bir sürü nedenim var projesi’ ile bir sene içerisinde 100 bin koyunumuzu vatandaşımızla buluşturduk. Şu an 440 binin üzerinde küçükbaş, 250 binin üzerinde büyükbaş hayvan varlığımız var. Hedefimiz bu sene inşallah 500 bin küçükbaş hayvan varlığına ulaşmak.” dedi.
Polat, Et ve Süt Kurumu’nun Yozgat’ta bulunmasının bir avantaj olduğunu ifade ederek, “Ürettiğimiz ham madde mamul haline geliyor. Kendi sütümüzü, kendi etimizi peynire, kavurmaya dönüştürüyoruz. Ham maddenin maddi yolculuğunda biraz daha fazla yol almamız gerekiyor. Bu konuda tüm girişimcilerimize devletimizin tüm imkanlarının emirlerinde olduğunu belirtmek isterim. Fuarımızın bölgemize, çiftçimize hayvancılık yapan vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.
Yozgat Belediye Başkan Yardımcısı Murat Tanışman da tüm katılımcılara bol kazançlar diledi.
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sinan Çelik de fuara 183 firmanın katıldığını ve 11 Eylül’e kadar açık kalacağını belirtti.
Konuşmaların ardından açılış kurdelesi kesildi, katılımcılar fuarı gezdi.
Niğde’de tarım, orman ve İnsan fotoğraf sergisi açıldı
Antalya Kumluca Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökçe, çiftçiliği bırakan yüzlerce insana dikkat çekti. Kökçe, “Bu yıl sadece Kumluca’da benim bildiğim, 500’ün üzerinde çiftçiliği bırakan kişi var. Girdi fiyatları çok fazla. Çiftçi BAĞ-KUR’unu ödeyemiyor, borcu var” diyor.
Ziraat Odası Başkanı: Sadece Kumluca’da 500’den fazla çiftçi üretim yapmayı bıraktı
Antalya Kumluca Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökçe, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası yayınında, çiftçinin yaşanan zorluklar nedeniyle tarlasını boş bırakmayı tercih ettiğini anlattı:
“Herkes çiftçi için çok kazanıyor diyor ama çiftçi eziliyor. Bu yıl sadece Kumluca’da benim bildiğim 500’ün üzerinde çiftçiliği bırakan kişi var. Girdi fiyatları çok fazla. Çiftçi BAĞ-KUR’unu ödeyemiyor, borcu var. Çiftçiliği bırakan o 500 kişi artık ya otelde çalışacak ya da yevmiye usulü bir yerde çalışacak.”
Antalya Kumluca Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökçe’nin açıklamalarından satırbaşları:
‘’Herkes çiftçi için çok kazanıyor diyor ama çiftçi eziliyor. Bu yıl sadece Kumluca’da benim bildiğim 500’ün üzerinde çiftçiliği bırakan kişi var. Girdi fiyatları çok fazla. Çalışma saatlerimiz 10-15 saati buluyor. Askerden, polisten sonra vücudu yıpranan ve ağır işlerde çalışan kişiler çiftçilerdir. Evinize gelen her sebze, her domatese en az beş kez el değmek zorunda. Yeni doğan bir bebeğe nasıl davranılması gerekiyorsa biz de ürünlerimize öyle davranıyoruz. Çocuk gece uyanınca nasıl onunla ilgilenilmesi gerekiyorsa gecenin bir vakti tarlalara gittiğimiz oluyor. Çiftçi Bağkurunu ödeyemiyor, borcu var.’’
“ESKİDEN ÇİFTÇİLİK YAPAN, BUGÜN ŞEHİRLİ OLDU”
‘’Çiftçiliği bırakan o 500 kişi artık ya otelde çalışacak ya da yevmiye usulü bir yerde çalışacak. Gençler artık tarım işçisi olmak istemiyorlar çünkü para kazanılmıyor. Lise okumanın zorunlu hale getirilmesiyle lisesi olmayan köyler boşaldı. Aileler çocuklarını okutabilmek için başka yerlerde yaşamaya başladı. Eskiden çiftçilik yapan şuanın şehirlisi. Köyden uzaklaşmış, şehir hayatına alışmış liseyi bitirmiş bir genç köye gidip tarım yapmıyor. Ağaç yaşken eğilir. Devletin bu konuda tarıma destek vermesi gerekir.’’
“SEMT PAZARLARININ SAYISININ ÇOĞALTILMASI GEREKİYOR”
‘’Zincir marketler burada halden alıyorlar aynı ilçede de satsa İstanbul’da da satsa aynı para. Yüksekten satmak istiyor. Az paraya satmamak için çürütüyor, bekletiyor ama yine de ucuza satmıyor. Semt pazarlarının sayısının çoğaltılması gerekiyor. Pazarcı, ürünü elinden çıkarması gerektiği için ertesi günü ucuz da olsa satar çünkü ürün bozulur. Zincir marketler böyle yapmıyor çünkü kar marjları yüksek.’’
Karadeniz'de avlanan balıkçılar denetlendi
Denizlerde av yasağının bitmesiyle beraber balıkçılara yönelik denetimler arttı. Ordu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, Perşembe ilçesinde balıkçı teknelerine yönelik denetim yaptı. Denetimlerde teknelere çıkan ekipler, avlanan balıkların boyları ve teknelerin evraklarını kontrol etti. Yapılan denetimlerde balıkçıların kurallara uygun avcılık yaptığı belirlendi.
Denetimlerin ardından açıklamalarda bulunan Ordu İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz, su ürünleri sektörünün ülke için olduğu kadar Ordu için de önemli bir sektör olduğunu belirterek, “Gerek istihdama sağladığı katkı gerekse ekonomiye sağladığı katkı bakımından su ürünleri sektörü oldukça önemli. İlimizde avcılık ve yetiştiricilik ile elde edilen su ürünleri miktarlarına bakıldığında ilimiz ekonomisine çok ciddi bir getiri sağlanıyor. 2021 yılı rakamları ile yaklaşık 700 milyon TL civarında da bu sektörden katkı sağlandı. Ülkemizin değişik bölgelerinde gemilerde görev yapan Ordu nüfusuna kayıtlı yaklaşık 7 bin civarında vatandaşımız var, bu gemilerde çalışıyorlar. Dolayısıyla bu yönüyle istihdama da önemli bir katkı sağlıyor” dedi.
‘AVLANAN BALIKLARIN 35 SANTİMETRE VE ÜZERİNDE OLDUĞUNU GÖRDÜK’
“Böylesine önemli bir sektörde sürdürülebilirliği sağlamamız gerekiyor” diyen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sürdürülebilirliğin sağlanması noktasında da gerek balıkçılarımıza gerekse tarım il ve ilçe müdürlüklerinde görev yapan su ürünleri kontrol ekiplerimize önemli görevler düşüyor. Balıkçılarımız kurallara uygun hazırlık yapmak sureti ile bu sektörün sürdürülebilirliğini sağlamaya katkı veriyorlar, biz de kurallara uygun avcılık yapmayanların, kurallara uygun avcılık yapmalarını sağlamak amacıyla kontrol ekiplerimiz tarafından denetimler yapmak sureti ile bu sektörün sürdürülebilirliğini sağlamaya çalışıyoruz. Perşembe Deniz sahasında gırgır teknelerine yönelik bir denetim gerçekleştirdik. Bu denetimde belge kontörlü ve Balık boylarının kurallara uygun olup olmadığını, istenilen balık boylarında avcılık yapılıp yapılmadığının tespitini yaptık. Mutlu olduğumuz tablo gerçekleşti, palamutta asgari balık boyutunun 25 santimetre olması gerekiyorken, yakalanan balıkların 35 santimetre ve üzerinde olduğunu gördük. Balıkçılarımızın belge noktasında da bir eksiklerinin olmadığını, kurallara uygun avcılık yaptıklarını tespit etmiş olduk” diye konuştu.
‘SÜRDÜRÜLEBİLİR BALIKÇILIK ANLAMINDA BU DENETİMLERİN OLMASI LAZIM’
Perşembe Su Ürünleri Kooperatifi Ünal Karadeniz, sürdürülebilir balıkçılık için denetimlerin yapılması gerektiğini ifade ederek, “Denetimleri normal karşılıyoruz. Her zaman da destekliyoruz. Sürdürülebilir balıkçılık anlamında bu denetimlerin olması lazım. Art düşünceliler olabilir. Biz her zaman destekliyoruz ve saygıyla karşılıyoruz” dedi.
Balıkçı Yasin Aydın ise denetimlerin yapılması gerektiğini kaydederek, “Denetimleri yerinde buluyoruz. Zaten sıkıntılı bir balıkçılık yapmıyoruz. Balıklarımız iri balık. Genellikle palamut ağı kullandığımız için onların gözü açık alıyor. O içerisindeki ince balıklar da ağın gözünden çıkıyor” ifadelerinde bulundu.
Türkiye'de jeotermal ısıtmalı seracılık yaygınlaşıyor
Dünya genelinde “tarımda arz güvenliği” tartışmaları sürerken, Türkiye’de 11 ay üretim yapılabilen jeotermal ısıtmalı seracılık, son yıllarda yaygınlaşmaya başladı.
Türkiye, jeotermal enerji kaynakları potansiyeli bakımından dünyada yedinci, Avrupa’da ise birinci sırada yer alıyor. Tarım ve Orman Bakanlığının da destekleriyle bu imkandan tarımda en üst düzeyde yararlanabilmek için çeşitli çalışmalar yapılıyor.
Jeotermal enerjiyle ısıtılan sera varlığı yaklaşık 5 bin dekara ulaştı. Buna karşın ülkede 30 bin dekarlık seranın bu kaynakla ısıtılabilme potansiyeli bulunuyor.
Jeotermal kaynağın olduğu bölgelerde sera yatırımları hız kazanırken buralarda doğal kümelenme de oluşuyor.
Bu kaynak sayesinde yılın soğuk günlerinde ısıtmaya ihtiyaç duymayan seralar, yerel, çevreci, yenilenebilir ve ısıtma maliyetinin düşüklüğüyle de avantaj sağlıyor.
Jeotermal ısıtmalı seralar yıl boyunca üretim yapılması ve sezonluk arz sıkıntısının önlenmesi özellikleriyle öne çıkıyor.
Bu kaynağın seracılıkta daha fazla kullanılarak rekabet avantajı ve marka değeri yüksek, modern ve planlı üretim yapan organize sera bölgelerinin kurulması planlanıyor.
Tarıma dayalı OSB’lerde jeotermal seracılığa odaklanıldı
Türkiye’de seraların ısıtılmasında enerji maliyetlerini düşürmek ve ülkenin jeotermal enerji potansiyelini daha verimli ve sürdürülebilir kullanmak adına, seracılıkta bu kaynağın payını yükseltmek amacıyla çeşitli çalışmalar yapılıyor.
Tüzel kişilik kazanan bitkisel üretim konulu tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinin (TDİOSB) 5’i jeotermal kaynaklı seracılık projesi özelliği taşıyor. Bunlar, Ağrı, Aydın, Denizli, Kütahya ve Nevşehir’de faaliyet gösteriyor.
Jeotermal kaynaklı 13 TDİOSB’nin iş ve işlemleri ise devam ediyor. Bunlar Afyonkarahisar, Ağrı, Aydın, Çanakkale, Denizli, İzmir (Dikili, Seferihisar ve Aliağa), Kayseri, Kütahya, Manisa, Nevşehir ve Uşak’ta faaliyete geçirilecek.
Yeni projenin temeli yarın Dikili’de atılacak
Bu projelerden İzmir’in Dikili ilçesinde faaliyete geçirilecek jeotermal ısıtmalı seranın temeli yarın törenle atılacak.
Toplam 3 milyon 29 bin metrekarelik alanda faaliyet gösterecek tesis, Avrupa ve Türkiye’nin en büyük jeotermal ısıtmalı TDİOSB’si olacak.
Tamamlandığında toplam yatırım tutarı 5 milyar liraya ulaşacak proje, tamamen faaliyete geçtiğinde ülke ekonomisine yıllık 1,6 milyar lira katkı sağlayacak.
Bu alanda her biri minimum 25 dekar olan jeotermal enerji ısıtmalı 50 yüksek teknolojik sera, üretilen ürünlerin işleneceği-paketleneceği-depolanacağı 35 sanayi tesisi, Seracılık Eğitim Merkezi ve AR-GE merkezi kurulacak.
Söz konusu alandan yılda 80 bin ton ürün elde edilecek. Bölgede yüzde 90’ı kadın olmak üzere 3 bin 500 kişinin istihdam edilmesi planlanıyor.
Proje, İzmir Valiliği, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası, Ege İhracatçı Birlikleri, Dikili Belediyesi ve Bergama Ticaret Odası iş birliğiyle hayata geçirilecek.
“Bu alandaki yatırımları memnuniyetle karşılıyoruz”
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, özellikle Covid-19 salgını sonrası tarımsal üretimin bütün dünyada önem kazandığını söyledi.
Çiftçinin her zaman yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini vurgulayan Kirişci, bu nedenle “Sen üret yeter” dediklerini bildirdi.
Kirişci, “Jeotermal kaynakların endüstriyel seralarda üretimde kullanılmasına büyük önem veriyoruz. Bu alandaki yatırımları memnuniyetle karşılıyoruz.” dedi.
Av yasağının bitmesi sonrası balık fiyatları düşüyor
Kemeraltı Çarşısı’nda balıkçıların yoğunlaştığı Havra Sokağı’nda balıkçı tezgahlarında hareketlilik yaşanıyor. Yaz sezonu boyunca çiftliklerde yetiştirilen balıkların yoğunlukta olduğu tezgahlarda 1 Eylül’de sezonun başlamasıyla sardalya, hamsi, mezgit (tavuk balığı), gopez, palamut, kefal, uskumru, barbun gibi av balıkları da bolca yerini aldı.
1.5 KİLO SARDALYA 50 LİRA
Kilogram fiyatı 35 lira olan hamsi ve sardalyanın 1,5 kilogramı ise 50 liradan satışa sunuluyor. Tavuk balığı 50, barbun 80-100, çipura 90, levrek ise 90-100 lira olan kilogram fiyatlarıyla tezgahlarda yer buluyor. Palamudun tanesi ise 50 liradan satılıyor.
Havra Sokağı’nda 13 yıldır esnaflık yapan Serkan Çömlek balık fiyatlarının genel olarak yarı yarıya düştüğünü, bazılarında düşüşün daha fazla olduğunu söyledi. Çömlek, şöyle konuştu:
“Daha önce kilogramı 250-300 liradan satılan barbun 80-100 liraya indi. Yine tavuk balığı sezondan önce 150 liraydı 50 liraya kadar düştü. Vatandaşlardan bol bol talep bekliyoruz ama şu an o talebi göremiyoruz. Balıklar bu rakamların altına daha düşmez. Taleplerin artması için havanın soğuması gerektiğini düşünüyoruz.”
30 LİRAYA DÜŞSE DAHA İYİ OLUR
Balık alanlardan Hülya Şengezin, haftada iki gün balık tükettiklerini belirtti. Avlanmanın başlamasıyla fiyatların biraz indiğini kaydeden Şengezgin, “Çipura tercih ediyorduk. Şimdi sardalya, hamsi zamanı. Fiyatları şöyle 30 lira falan olsa daha iyi olur. Herkes alabilir.” dedi.
HAMSİ 35 LİRA
Kemal Şen de Karadenizli olduğu için hamsiyi çok sevdiğini ve sık tükettiğini ifade ederek, “Fiyatlar güzel. Bir kilogram hamsi, bir kilogram tavuk balığı aldım. Fiyatları 35 lira. Geçen gün 50 liraya almıştım.” diye konuştu.
Marmaraereğlisi'nde çok amaçlı balıkçı barınağı projesi hayata geçiyor
TEKİRDAĞ’ın Marmaraereğlisi Belediyesi, 32 kilometrelik kıyı bandında bulunan balıkçı barınaklarının turistik cazibesinin arttırılması, balık lezzetlerinin ortaya çıkarılması ve barınak alanlarının kent yaşamıyla bütünleştirilmesini içine alan çok amaçlı projeyi hayata geçiriyor.
Marmaraereğlisi Belediye Başkanı Hikmet Ata, balıkçı barınağının bölgenin sit alanı ilanından önce 1990lı yıllarda belediye ve bakanlık arasında yapılan protokol ile inşa edildiğini ve deniz etkileri başta olmak üzere zamanla yıprandığını, vatandaşların gündelik ihtiyaçlarına cevap veremez hale geldiğini söyledi. Başkan Ata’nın girişimiyle Edirne Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu ile yapılan görüşmeler sonucunda, konumu itibarı ile bölgenin önemli bir odak noktasında bulunan birinci derece arkeolojik sit alanı içinde yer alan balıkçı barınağının, ağ odalarının müze denetiminde yıkılmasında sakınca olmadığına; yeni ağ odaları yapılması talebinin, çevre düzenleme projesi kapsamında hazırlanarak sunulmasından sonra değerlendirilebileceği kararı verdi.
Marmaraereğlisi Balıkçı Kooperatifi ile yapılan toplantılar neticesinde alınan kararlar gözetilerek hazırlanan projede; 34 ağ odası, 6 balık satış yeri, 1 balıkçı kahvesi ile bunlara ait tuvalet ve mutfak bulunacak. Belediye Başkanı Hikmet Ata, “Marmaraereğlisi’ni Trakya’nın en güzel sahil ilçesi yapma yolunda adımlarımızı bir bir atıyoruz. Hem Marmaraereğlisi’ne hem de bölgeye itibar kazandıracak önemli bir proje için daha harekete geçmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Balıkçı barınağı projemiz için balıkçı esnafımızla sık sık bir araya geldik. Projemizi kendilerinin ihtiyaçları doğrultusunda yasal mevzuatları göz önünde bulundurarak hazırladık. Bu proje ile birlikte, Marmaraereğli’mizi bölgesel kalkınmada öncü bir ilçe haline getirmeyi hedefliyoruz. Projenin yapımını en kısa sürede tamamlamış olacağız ve faaliyete geçtiğinde balıkçılarımız, ilçemiz ve bölgemiz çok güzel bir eser kazanmış olacak” dedi
Projenin bütününde hiçbir arkeolojik varlığa müdahalenin söz konusu olmayacağını belirten Ata, “Barınak üzerindeki mevcut kullanımlara ilave yeni bir fonksiyon üretilmeyeceğinden, Arkeolojik Sit Bölgesi’ne herhangi bir nüfus baskısı da olmayacaktır. Minimum müdahale ile mevcut yapı yenilenecektir. Proje alanı tamamen kıyı alanında kalmaktadır. Balıkçılıkla geçinen aile işletmelerimizin varlıklarını sürdürebilmeleri, işlerini daha rahat yapabilmeleri, sosyal yaşamlarının büyük bölümünü oluşturan kahve kültürünün devamı ve vatandaşın balıkçı ile doğrudan alışveriş imkanı bulabileceği bir ortam oluşturma hedefi içerisindeyiz” dedi