11.08.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Tarımda yeni destekleme modeli gelecek 'kent tarımı' hayata geçirilecek

 

 

Tarımda yeni destekleme modeli gelecek 'kent tarımı' hayata geçirilecek

Tarım ve Orman Bakanlığı, “kent tarımı” modeliyle şehirlerde taze ve ucuz sebzeye erişimin sağlanmasını hedeflerken yeni destekleme modeliyle de ekim öncesi izin, ayni destek ve hasat sonrası fark ödemesi uygulamalarını hayata geçirecek.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, “Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına” yönelik hazırlanan yeni tarım, orman ve hayvancılık modelini, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun (MKYK) son toplantısında üyelere anlattı.

Sunumda, yeni destekleme modelinden yapılacak yasal düzenlemelere, arz güvenliğine yönelik planlamadan dijital tarıma ve yeni projelere kadar detaylar yer aldı.

AA muhabirinin sunumdan yaptığı derlemeye göre, salgın, iklim değişikliği, tarım arazilerinin azalması, göç, jeopolitik riskler, gıda milliyetçiliği, tarım ve gıdada tekelleşme, tüketim artışı, artan maliyetler gibi sorunlar “yeni normal” dönemini başlattı. Tarım ve gıdadan su ve enerjiye kadar alanlarda bu döneme uygun adımlar atılarak üretim ve arz güvenliğinin sağlanması planlanıyor.

Yeni destekleme modeli uygulanacak

“Sen üret yeter” sloganıyla hayata geçirilecek yeni vizyonla birlikte destekleme modeli de değişecek. Bu kapsamda, desteklerin sadeleştirilmesi öngörülüyor. Üretim öncesi izin uygulamasıyla birlikte ekim öncesi ayni destek ve hasat sonrası fark ödemesi yapılması planlandı.

Sözleşmeli üretim, üretim öncesi izin ve tarımsal kayıtlılığın artırılması konularının Tarım Kanunu çerçevesinde ele alınması öngörüldü. Ayrıca, Çay Kanunu, Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu, Su Kanunu ve Mera Kanunu gibi yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi hedefleniyor.

Arz Güvenliği Takip Sistemi oluşturulacak

Bakanlığın odak noktası, stratejik ürünlerde arz güvenliği olarak belirlendi. Bunun için Arz Güvenliği Takip Sistemi kurulacak. Böylece hem tarımsal piyasalara yönelik analiz çalışmaları yapılacak hem süreçler izlenerek alınan kararlar desteklenecek.

Tedarik kaynaklarının çeşitlendirilmesi de yeni dönemin öne çıkan adımlarından biri olacak. Bu kapsamda Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya kadar kıtalardan çeşitli ülkelerle anlaşmaların yapılması öngörülüyor.

Kent Tarımı Modeli hayata geçirilecek

Yeni vizyonla birlikte “Kent Tarımı Modeli” de uygulanmaya başlanacak. Bu sayede üretim ve tüketim merkezleri yakınlaştırılarak şehirde yaşayanların taze ve ucuz sebzeye erişiminin sağlanması hedefleniyor. Lojistik maliyetlerinin düşürülmesi, zayiatın azaltılması ve istihdamın artırılması da hedefler arasında bulunuyor.

Kırsala yönelik projelerle de buralardaki imkanların artırılması öngörülüyor. Pilot Köyler Projesi uygulanarak kırsaldan göçün azaltılması, tersine göç, üretimin artırılması, genç-kadın çiftçi ve kırsalda refah hedefleniyor.

Gelir koruma sigortasının yaygınlaştırılmasıyla gelirin istikrara kavuşturulması ve üretimde sürdürülebilirlik amaçlanıyor.

Küçük aile işletmelerine hayvancılık desteği de kırsala yönelik adımlardan birini oluşturuyor. Mevcut ahır ve ağılların fiziki koşullarının iyileştirilmesiyle buzağı ve kuzu ölümlerinin önlenmesi, et ve süt veriminin, hayvan refahının ve gelir seviyesinin artırılması, göçün azaltılması öngörülüyor.

Meraların ıslahında sürdürülebilirliğin sağlanması da planlar arasında bulunuyor.

Dijital tarım daha da geliştirilecek

Yeni vizyonun önemli ayaklarından birini de dijital tarım uygulamaları oluşturuyor. Yeni uygulamaların yanı sıra mevcut olanların da geliştirilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda, e-Devlet Çiftçi Kayıt Sistemi entegrasyonu, Tarım Cebimde ve ÇKS Kayıt Doğrulaması gibi uygulamalar öne çıkacak.

Türkiye tarımsal hasılada Avrupa’da birinci sırada

Bakan Kirişci’nin sunumunda, tarımda bugüne kadar atılan adımlar ve gelinen noktaya ilişkin de bilgi verildi.

Buna göre, tarımsal üretim alanı bakımından dünyada 31’inci sırada bulunan Türkiye, tarımsal hasıla bakımından ise Avrupa’da birinci sırada, dünyada ilk 10 içinde yer alıyor.

Türkiye’nin 2002’de 37 milyar lira olan tarımsal hasılası 10 kat artışla 2021’de 407 milyar liraya ulaştı. Söz konusu rakam yılın ilk çeyreğinde 63 milyar lirayı buldu. İstihdamda tarımın payı 2002’de yüzde 35 iken 2021’de yüzde 17 olarak kayıtlara geçti.

Bu dönemde 87 milyar dolar tarımsal dış ticaret fazlası verilirken dış ticarette tarımın payı ihracatta yüzde 10’dan yüzde 11’e, ithalatta ise yüzde 4’ten yüzde 6,5’e yükseldi.

Yapılan yatırımlar ve sağlanan destekler

Tarımsal desteklemeler 2002’de 1,8 milyar lira iken bu yıl itibarıyla 21 kat artışla 39,2 milyar liraya yükseldi. Temmuz itibarıyla 24,5 milyar lira destek ödemesi yapıldı. Böylece son 19 yılda cari fiyatlarla 464 milyar lira destek ödemesi yapılmış oldu.

Aynı dönemde cari fiyatlarla 305 milyar lira bitkisel üretim desteği verildi. Toplamda 21,3 milyar liralık 2022 yılı bitkisel üretim destekleme bütçesinin ise 17 milyar lirası, yani yüzde 80’i ödendi.

Hayvansal üretime yönelik olarak ise son 19 yılda cari fiyatlarla 108 milyar lira hayvancılık desteği verildi.

Su ürünleri yetiştiricilik üretimi 2002’de 62 bin ton iken 2021’de 471 bin tona yükseldi. Toplamda 100’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştirildi. 1,2 milyar dolar dış ticaret fazlası sağlayan sektörün 2021 ihracatı 1,4 milyar dolar oldu. Bu sektörde 2023 ihracat hedefi ise 2 milyar dolar olarak belirlendi.

TARSİM’de sigortalılık oranı 2006’dan bu yana yüzde 21 artış gösterdi.​​​​​​​

Son 19 yılda çeşitli yatırımları içeren 18 bin projeye 7 milyar lira hibe verilirken 118 bin istihdam sağlandı.

Türkiye’de 2003-2021 döneminde 447 milyar liralık Devlet Su İşleri (DSİ) yatırımı gerçekleştirildi, 9 bin 189 tesis kuruldu.

27 Temmuz 2022’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı kapsamında DSİ ile TOKİ arasında Sulama Protokolü imzalandı. Protokol çerçevesinde ihale çalışmalarına başlanırken TOKİ tarafından 2022 ve 2023’te toplam 50 milyar liralık kredi temin edilmesi planlandı. Ayrıca 230 tesis için 20 milyar lira ödenek ayrılırken 374 tesis için de 29 milyar liralık ek ödenek talep edildi. Talebin 12,35 milyar lirası karşılandı.

Türkiye ağaçlandırma çalışmalarında dünya dördüncüsü

Türkiye’nin orman varlığı 2002’de 20,8 milyon hektardan 2021’de 23,1 milyon hektara yükseldi.

FAO’nun Dünya Orman Varlığı Raporu’na göre, 2015’te 46’ncı sırada bulunan Türkiye, 2020’de 27’nci sıraya geldi. Türkiye, ağaçlandırma çalışmalarında ise Avrupa’da birinci, dünyada 4’üncü sırada yer aldı.

Orman yangınlarıyla mücadelede kara, hava ve insan gücü artırıldı. 2022 itibarıyla 1350 arazöz, 20 uçak, 55 helikopter, 8 İHA, 692 iş makinesi ve ilave 21 binden fazla personel bu mücadelede görev alıyor. Ayrıca 2 bin 270 diğer araç, Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığından 2 uçak, 25 helikopter ve 1 İHA rezerv güç, 30 bölgede 10’ar kişilik orman arama kurtarma timi oluşturuldu.

HASAT ÖNCESİ PESTİSİT DENETİMLERİ YAPILIYOR

Pestisit Kullanımındaki Artış Ne Anlama Geliyor? - Bülent Şık - bianet

Ülkemizde bitkisel ürünlerde güvenilir gıda arzının ve sürdürülebilir üretimin sağlanması son derece önemlidir. Bakanlığımızca bitkisel üretimde hatalı bitki koruma ürünü kullanımının denetlenmesi ve kalıntının önlenmesi amaçlanmaktadır. Diğer bitki sağlığı tedbirleri ile birlikte bitki koruma ürünü kullanımının kaynağında denetlenmesi, faydalı organizmaların ve doğal dengenin korunmasına katkı sağlanmaktadır.

İlimiz tarımsal üretim alanlarında bitki koruma ürünlerinin etiket bilgilerine göre doğru kullanımı ile yasaklı, tavsiye dışı, aşırı veya hatalı kullanımının denetlenmesi amacıyla “Hasat Öncesi Pestisit Denetimi Programı” uygulanmaktadır. Bu kapsamda Bakanlığımızca belirlenen program kapsamında Ordu İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüz teknik personellerince fındık, taze fasulye, elma ve kivi gibi ilimiz tarımında ticari öneme sahip ürünlerden numune alınmaktadır.

Tarım Bakanlığı beyin göçüne dur demeli!

Tarım Bakanlığı beyin göçüne dur demeli!

Tarım Bakanlığından üniversiteye geçişler neden arttı? Aynı unvana sahip iki ayrı kurumda özlük hakları neden farklı? Tarımda tecrübe biriktiren personelin akademisyenlik uğruna üniversiteye geçmelerinin ülkemiz tarımına faydası var mı?

Tarım Bakanlığından üniversiteye geçişler her geçen gün daha da artıyor, peki neden?

Öncelikle; sadece, az da olsa geterisi olan kariyer ve özlük hakkı için!

Tarım Bakanlığında çalışıyorsanız, yüksek mühendiste olsanız, doktora yapmışta olsanız, birden çok yabancı dil biliyor da olsanız, hatta doçent doktor da olsanız özlük hakkınıza ve kariyerinize hiçbir katkısı olmuyor. Lisans mezunu bir mühendisle aynı özlük haklarına sahip oluyorsunuz. Öyle ki, birkaç aylık daire başkanlığı yapmış lisans veya açıköğretim mezunu bir çalışan bile uzman olup ömür boyu üst kademeden maaş alabiliyor ama tüm bu saydığımız akademik kariyer ve tecrübeye sahip olan çalışan, tarımsal açıdan çok kritik projelere imza atsa da, tarımsal üretime büyük katkılar sağlasa da bakanlıkta kaldığı sürece bir gıdım ilerleyemiyor, artı bir özlük hakkı kazanamıyor.

ADVERTISING

Öğretmenlik alanında, tezsiz yüksek lisans yapanın bile uzman öğretmen olabildiği bir dönemde, Tarım Bakanlığında çalışan bir mühendis mastır, doktora yapsa, hatta Doçent unvanına sahip olsa bile uzman kabul edilmiyor, tüm bu unvanların özlüğüne hiçbir katkısı olmuyor. Durum böyle olunca da ver elini üniversite!


Üniversiteye geçince ne oluyor?

Son yıllarda 40’ın üzerinde Ziraat Fakültesi açıldı. Öyle ki ilçelere açılan Ziraat Meslek Yüksek okullarını da buna eklersek sayı bir hayli kabarmakta. Hikmeti sayıda aramanın sonucu olarak açılan bunca okul ve fakülteye kısa yoldan öğretim üyesi lazım gelmekte, bunun da en güzel yolu Tarım Bakanlığında doktora yapmış ve bakanlıktan gereken karşılığı görememiş kitleye yönelmek olmaktadır.

Alanında akademik kariyer yapmanın yanında önemli derecede bilgi ve tecrübe biriktirmiş bakanlık çalışanı, bütün yolları deneyerek, kimi yerde öğrencisi bile olmayan Ziraat Fakültelerine geçmekte. Ancak gittiğinde karşılaştığı manzara, sadece belli sayıda öğrenci ve düşük profilli proje çalışmaları olmaktadır. Aralarında biraz CV’si güçlü olan, bir Tübitak projesi kaparsa kendini şanslı hissetmekte. Ancak onu da, çoğu Ziraat Fakültesinin imkan ve şartları kısıtlı olduğundan illaki, geldikleri yer olan Tarım Bakanlığının imkanlarından faydalanarak yapmak zorunda kalmaktadır.

Aslında olan bilgi ve tecrübe israfıdır. Tarımdaki karşılığı ise verim kaybıdır.

Tecrübesini ve birikimini kullanacağı ortamı bulamayan, proje yapamayan, az sayıdaki öğrenci potansiyelinden dolayı ders verme kavgası yapan saygı değer bilim insanı; ya bulunduğu alandaki az sayıda olan makam kavgasına tutuşmakta, ya da geldiği yerdeki, zamanında, ibreyi üniversiteye çevirdiği için, çokta önemsemediği Bakanlığın araştırma kuruluşlarıyla proje pazarlığına tutuşmaktadır.


Tüm bu kısa özetin sonunda kim, ne kazanmış oluyor?


Bakanlık; yıllarca yetiştirdiği, yurt dışına eğitime gönderdiği, yabancı dil eğitimi verdirdiği, Doktora ve üstü aşamaya getirdiği, önemli projelerini teslim ettiği, tarımsal üretime önemli ölçüde katkı sağlayan ve üretimin temeli olan araştırma enstitüleri ve teknik birimlerde faal olarak görev yapan ve Bakanlığın beyni konumunda vazife üstenmiş olan çalışanını, birden bire kaybediyor. Ve Bakanlık tam hasılayı artıracakken bir nevi tekrar başa dönüyor. Belki bir üst lige çıkacakken, o alanda küme düşüyor.

Üniversiteye geçenin kazandığı ise, biraz özlük hakkı, belki biraz da hayat tarzını tam olarak yakalayamadığı üniversite hocalığı etiketi.

Bu şartlarda üniversitenin kazandığı ise, çoğu yerde arazisi bile olmayan fakülte binalarını dolduracak, mevcutlarla çay sohbetine arkadaş olacak, e birazda, varsa öğrencilere, “eh” tarzında göz kulak olacak bir ortam. Ardından en küçük tarımsal diyalogdan yüklen sosyal medyaya! Bunun yanında oradan buradan ortak birkaç yayında çıkardılar mı değme keyfime! Eğer bunlara kazanım diyebiliyorsak, şu dönem için en yaygın kazanım bu! Bunları yazarken az sayıda da olsa, kişisel beyin ve bilek gücüyle katkılarını sürdürenlerin hakkını yemek istemem.

Ama gerçek şu ki, bu hikayenin sonunda kaybeden net olarak Tarım Bakanlığı ve ülkenin tarımıdır.

Tarım Bakanlığının, işlevsel konumdaki tecrübeli ve birikimli personeli elinde tutarak tarımsal verimi artırmak ve ülke tarımını bir üst lige çıkarmak için, adaletli bir “özlük hakkı” sistemine ihtiyacı vardır.

Tarım Bakanlığı özlük haklarını iyi bir seviyeye getirmediği, Yüksek Öğretim Kurumu yazının ortasına bir bina dikip duvarına Ziraat Fakültesi veya Ziraat Meslek Yüksek Okulu diye tabela astığı sürece bu sarmal devam edecektir!

 

Lay's, çiftçiler tarafından gerçekleştirilen yenileyici tarım uygulamalarına 3 milyon TL finansman desteği verecek

 

 

Lay's, çiftçiler tarafından gerçekleştirilen yenileyici tarım uygulamalarına 3 milyon TL finansman desteği verecek

PepsiCo (NASDAQ:PEP)’nun en sevilen yiyecek markalarından Lay’s, PepsiCo Vakfı desteği ve Anadolu Meraları iş birliğiyle hayata geçirdiği Lay’s Yenileyici Tarım Projesi kapsamında çiftçiler tarafından gerçekleştirilen yenileyici tarım uygulamalarına 3 milyon TL finansman desteği verecek.

Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden ve aynı zamanda dünyanın en büyük tarım işletmelerinden biri olan PepsiCo, Pozitif Tarım kapsamında Türkiye’de hayata geçirdiği yenileyici tarım uygulamalarını markaları aracılığıyla da yaygınlaştırmaya devam ediyor.

Bu çerçevede geçtiğimiz aylarda PepsiCo’nun en sevilen yiyecek markalarından Lay’s, PepsiCo Vakfı desteği ve Anadolu Meraları iş birliğiyle hayata geçirdiği Lay’s Yenileyici Tarım Projesi ile çiftçileri yenileyici tarım uygulamalarının bir parçası haline getirecek adımları büyütmeyi sürdürüyor.

Başvurular 1 Eylül’e kadar yapılabilir

Proje kapsamında çiftçiler tarafından gerçekleştirilen yenileyici tarım uygulamalarına 40 bin TL’ye kadar finansman desteği verilecek. Lay’s Yenileyici Tarım Fonu tarafından verilecek bu finansmana erişim için başvurular, https://www.anadolumera.com/post/lays-yenileyici-tarim-fonu-basvuru-formu adresi üzerinden 1 Eylül 2022 tarihine kadar devam edecek. 75 çiftçinin faydalanacağı bu fon için, “Kadın çiftçi ve kadın çiftçi adayları”, “40 yaş ve altı, genç çiftçi ve çiftçi adayları “ve “Hane olarak toplam arazi varlığı 100 dekardan daha küçük arazi sahibi çiftçiler” öncelikli adaylar olarak değerlendirilecek.

Çiftçilerin bu desteğe başvuru yapabilmesi için Karapınar ve yakın çevre ilçelerde ikamet etmesi ve “İşlemesiz Ekim”, “Doğrudan (Anıza) Ekim”, “Örtü Bitki Uygulaması”,” Yeşil Gübreleme”, “Kompost ve Kompost Özütü Uygulamaları”, “Münavebe (Ekim nöbeti)”, “Entegre Zararlı Yönetimi”, “Hayvan Entegrasyonu (Anız otlatma)”, “Kapalı Sistem Sulama -Damlama ve Yağmurlama”, “Susuz Tarım”, “Rüzgar Perdesi”, “Eğimli Bölgelerde Kontur Sürüm ve Ekim” ve “Çoklu Mahsul Ekimi” gibi yenileyici uygulamalarından en az birini kendi arazilerinde gerçekleştiriyor olması gerekiyor.

Çiftçilere eğitim desteği de verilecek

Yapılan değerlendirme sonucunda fon desteği almaya hak kazanan çiftçilere Lay’s Yenileyici Tarım Projesi kapsamında, “Onarıcı Tarıma Genel Bakış”, “İşlemesiz Ekim”, “Doğrudan (Anıza) Ekim”, “Kompost ve Kompost Özütü Uygulamaları” ve “Münavebe (Ekim Nöbeti)” konularında eğitimler veriliyor.

Konya Karapınar’da Anadolu Meraları liderliğinde bir arazi üzerinde başlatılan Lay’s Yenileyici Tarım projesiyle patates, pancar, ayçiçeği ve mısır gibi ürün grupları, yeşil gübreleme, kompost özütü gibi uygulamalar başta olmak üzere yenileyici tarım uygulamaları kullanılarak yetiştirilecek. Uygulama sahasında 1000 çiftçiye yerinde inceleme ve eğitim olanağı sağlanacak. Çiftçiler hem yapılan uygulamaları gözlemleyecek hem de gerçekleştirilecek eğitimler ile yenileyici tarım tekniklerinin toprağa olan pozitif etkisine dair bilgi birikimini artıracak.

Van Gölü çekildi, tarım alanları gün yüzüne çıktı

 

Van ve çevresinde son yıllarda yaşanan kuraklık, Van Gölü’ndeki su seviyesinin önemli oranda düşmesine neden oldu. Erciş ilçesi Çelebibağı Mahallesi’nde daha önce su altında kalan araziler gün yüzüne çıktı

Dünyanın en büyük sodalı gölü’ olan 3 bin 712 kilometrekarelik Van Gölü’nde, kuraklık nedeniyle çekilme sürerken, daha önce göl suları altında kalan birçok alan da gün yüzüne çıktı. En belirgin çekilme ise su derinliğinin diğer kıyılara oranla daha az olduğu Erciş’te gözlendi. 1841 yılında gölün yükselmesiyle bir bölümü su altında kalan Urartular dönemine ait Erciş Kalesi 8 yıl önce karaya çıktı. Yine son yıllarda çekilmeyle kalenin çevresinde su altında olan araziler de gün yüzüne çıktı.

Çelebibağı Mahallesi’nde yaşayan 4 çocuk babası Emin Çakmak, son 10 yılda Van Gölü’nün yaklaşık 5 kilometre kıyıdan çekildiğini, bu nedenle kendisine ait tapulu 50 bin metrekarelik arazinin artık karaya çıktığını belirtti. Çakmak, “Ailemi çiftçilik yaparak geçindiriyorum. Kuraklıkla birlikte Van Gölü yaklaşık 5 kilometre çekildi. Ben de 3 yıldır daha önce göl suları altında olan bölgede ot biçimi yapıyorum” dedi.

Çelebibağı Mahalle Muhtarı Seyithan As ise kuraklığın tüm bölgeyi etkilediğini söyleyip, suların çekilmesiyle ortaya çıkan kaleye eskiden insanların tekneyle gidip geldiklerini belirterek, “Bizim çocukluğumuzda evimizin bahçesine kadar uzanan Van Gölü’ne girer yıkanırdık. 25 yıl öncesine kadar göl evimizin kenarındaydı. Bu zaman dilimi içinde göl suları yaklaşık 5 kilometre çekildi. Kaleye insanlar tekneyle gidip gelirlerdi. Kuraklık maalesef bizleri tedirgin etmeye başladı. Hepimiz küresel kuraklıktan etkilenmeye başladık” diye konuştu.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş ise göldeki çekilmenin sürdüğünü ifade etti. Kış mevsimindeki kar yağışına rağmen göldeki su miktarının, tahmin edilen noktaya gelemediğini ve kimi yerlerde 2-3 kilometrelik kıyı çizgisinin değiştiğini belirten Akkuş, “Herkesin sorduğu soru; kışın yağışlar bol oldu barajlarımız dolu, neden Van Gölü yükselmedi? Van Gölü; 3 bin 712 kilometrekarelik devasa bir ekosistem ve Marmara Denizi’nin 3’te biri büyüklüğünde. Dolayısıyla Van Gölü’ndeki her türlü değişim, yavaş yavaş meydana geliyor. Nasıl ki Van Gölü’nün çekilmesi, uzun yıllar yağışların eksikliğinin bir sonucu olarak ortaya çıktıysa eski haline gelmesi de uzun yıllar yağışın bol olmasıyla ilgili bir durum. Dolayısıyla bir kış yağışlı geçti, diye gölün yükselmesini beklemek hata olur. Yağışlı mevsimin 5-10 yıl art arda devam etmesi lazım. Van Gölü, kapalı bir havza. Su girişi, kar ve yağmur yağışlarıyla suyun uzaklaşması ise buharlaşma ile oluyor. Dolayısıyla yağışın fazla olduğu dönemlerde buharlaşmanın da normallerin üzerinde olmaması gerekiyor. Van Gölü’nün aniden yükselmesini beklemek hata olur” dedi.

Sendikalı çalışanlara tarım ilçe müdüründen baskı

 

Sendikalı çalışanlara tarım ilçe müdüründen baskıTepebaşı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde KESK’e bağlı Tarım Orkam-Sen’e üye olan emekçilere müdür vekili tarafından baskı uygulandığı belirtildi.


Tarım Orkam-Sen Bursa Şube Başkanı Fikret Gizir Tepebaşı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde son günlerde ilçe müdürü vekili olarak görev yapan Zeki Sert’in sendikaya üye olan çalışanlara baskı uyguladığını ifade ederek, yaşananları anlattı.

Son bir yıl içerisinde sendikalarına üye olan kişilerin, ilçe müdürünün odasında sendikaya neden üye oldukları ile ilgili olarak sorgulandığını aktaran Gizir, “Sendikamız aidatları üzerinden ‘Aidatlarınız neden yüksek, bu aidatlar örgütlere aktarılıyor’ denilerek sendikamıza yönelik suçlamalar ve iftiralar atılmıştır. Öncelikle bilinmelidir ki sendikaya üye olma ve örgütlenme özgürlüğü başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olmak üzere imzalanan uluslararası sözleşmeler ve kanunlarla güvence altına alınmıştır.” dedi.

Esgazete’nin haberine göre yaşananlar sonrasında İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü hakkında Tepebaşı Kaymakamlığı ve İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne ayrı ayrı olarak soruşturma açılması için dilekçe verdiklerini dile getiren Gizir “Sendikal örgütlenmenin, sendika aidatlarının suçmuş gibi değerlendirilmesi anti demokratik bir tutum olduğu kadar, gücünü yasalardan alması gerekenlerin hukuku ayaklar altına alması anlamına gelmektedir.” diye konuştu.

Kurum çalışanlarının örgütlenme hakkının ilçe müdürü tarafından hiçe sayıldığını belirten Gizir, şöyle konuştu:

“Yaşananlarla işçilerin hakları hiçe sayılmış, atılan iftiralarla sendikamızı karalayarak örgütlenme özgürlüğü engellenmeye çalışıldığı gibi, söz konusu iftira doğru ise aynı zamanda suçu bildirmeyerek ayrı bir suç daha işlemiştir. İdarenin sendikamıza üye olan çalışma arkadaşlarımıza yönelik ayrımcı tavrı yukarda bahsetmiş olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, ilgili kanunlar ve uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil etmekte ve bu haklar ilçe müdürü tarafından hiçe sayılmıştır.”

Erzurum Tarım Krediye müfettiş müdür

 

Tarım Kredi Kooperatifleri Erzurum Bölge Müdürlüğü’ne aynı kurumda Başmüfettiş olarak görev yapan Bekir Parlak atandı.
Tarım Kredi Kooperatifleri Erzurum Bölge Müdürlüğü’ne aynı kurumda Başmüfettiş olarak görev yapan Bekir Parlak atandı.


Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Merkez Birliğin kurumsal yapılanmasında köklü bir değişikliğe giderken, bölge birliklerinde de büyük bir değişiklik yaptı. 17 Bölge Birliğinin 12’sinde bölge müdürleri değiştirildi.


Başmüfettiş Bekir Parlak Tarım Kredi Kooperatifleri Erzurum Bölge Müdürü olarak atandı.


Görevi, Erzurum Bölge Birliğinde yapılan törenle Merkez Birliği Genel Müdürlüğü’ne Daire Başkanı olarak tayin edilen Mustafa Demir’den devraldı.


Parlak, verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye gayret edeceğini, kurumun daha aktif hale getirme noktasında çalışacağını söyledi.


‘Kapımız açık olacaktır. Kurumun bütün paydaşlarıyla iyi ve samimi ilişkiler içerisinde yolumuza devam edeceğiz’ dedi.

Siirt'te jandarmadan tarım araçlarına yönelik denetim

 

Siirtte jandarmadan tarım araçlarına yönelik denetim

Siirt’te jandarma ekiplerince “patpat” diye tabir edilen tarım araçlarına yönelik denetim yapıldı.
Valilikten yapılan açıklamaya göre, İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, tarım aracı patpatların karıştığı kazaların ve amaç dışı kullanımının önlenmesi için denetim yaptı.

Patpat-çapa motoru veya el traktörü gibi tarım aletlerinin hiçbir mühendislik projesi olmadan üzerinde değişiklik yapılarak amacı dışında kullanılması sonucu son 5 yılda meydana gelen 142 kazada 7 kişinin hayatını kaybettiği, 300 kişinin de yaralandığı ifade edilen açıklamada, şunlar belirtildi:

“‘Patpat’ diye tabir edilen tarım aletleri ile karayollarına çıkmanın yolcu ve yük taşımanın tehlikeli ve yasak olduğu, meydana gelebilecek kazalarda can kaybı ve yaralanmaların kaçınılmaz olduğu konularında eğitim seminerleri verilmiş, yol kenarlarında el broşürleri dağıtılarak vatandaşlar bilgilendirilmiştir. Trafik kazalarının azaltılması, trafik denetimlerinin artırılması, ulaşımın kesintisiz ve güvenli bir şekilde yapılmasına yönelik faaliyetler kararlılıkla devam edecek.”

Tarım Kredi Kooperatifleri Birlik Başkanlığı'na Recep Küçükoğlu seçildi

Main Menu