04.08.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Amerika’daki kariyerini bıraktı, Burdur’da tarıma başladı

Amerika’da askeri antropolog iken dedesinin topraklarına sahip çıkmak için kariyerini bırakıp Burdur’a giden Dr. Ece Aynur Onur, susuz tarım yapmaya başladı.

Asker emeklisi bir babanın kızı olan 39 yaşındaki Dr. Ece Aynur Onur, 2006’da ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. 2008’de de Fulbright Bursu’nu kazanarak Amerika’daki Indiana Üniversitesi’nde askeri antropoloji alanında yüksek lisans ve doktora yapmaya başlayan Onur, dedesinin vefatı sonrası Türkiye’ye geldi.


KÖY OKULU BİLE KAPANMIŞ


Burdur’un Kayalı köyündeki dedesinden miras kalan toprakları ziyaret eden Onur, köyde kimsenin kalmadığını, okulun kapandığını ve bölgenin kuraklık yaşadığını görünce hayatını bir anda değiştirecek kararı aldı.

Onur, 9 yıllık Amerika macerasını ve kariyerini sonlandırıp miras kalan topraklarda susuz tarım yapmaya başladı. Can suyu vererek lavanta, ada çayı, kekik, biberiye ve papatya gibi bitkileri susuz tarımla yetiştirmeyi başaran savaş uzmanı, her sabah evinden yazmasıyla çıkıyor, traktörüne binip tarlasını sürmeye gidiyor.

Elinde çapayla ürünleri ekim ve hasada hazırlayan Onur, 25 kadının da çiftliğinde istihdamını sağlıyor.


“BU DA BİR SAVAŞ”

2019 yılından bu yana çiftçilik yaptığını belirten Dr. Ece Aynur Onur, köyün terkedilmiş olmasının kendisini çok sarstığını söyledi.

Kendisi gibi kardeşinin de işini bırakıp ata topraklarına dönme kararı aldığını aktaran Onur, “Hem bölgeyi kalkındırmak adına hem de dedemizin toprağına sahip çıkmak adına geri dönüş yaptık” dedi.


Indiana Üniversitesi’nde askeri ve Ortadoğu antropolojisi, toplumsal cinsiyet, medikal antropoloji, tüketim kültürü, kırsal alan ve kadınların kalkınması gibi dersler verdiğini anlatan Onur, bir savaş uzmanı olarak yaşanan enerji, psikolojik propaganda, biyolojik savaşların ardından gelecek yüzyılın da su ve gıda savaşlarına sahne olacağını düşündüğünü dile getirdi. Onur, “Hem gıda hem susuz tarım anlamında en ön cephede savaştığımı düşünüyorum. Bu da bir savaş, vatan savunması. Kurtuluş Savaşı’nı nasıl kazma kürekle kazandıysak, bu savaşı da çapa ve orakla kazanacağız diye düşünüyorum” ifadesini kullandı.


“AMERİKA’DAKİ HAYAT BIRAKILIR MI? DİYE TEPKİ GÖSTERDİLER”

Aldığı karara ilk başta ailesi ve çevresinin olumsuz tepki verdiğini aktaran Onur, “Ailem de dahil olmak üzere ‘Amerika’daki o hayat ve kariyer bırakılıp çiftçilik yapılır mı?’ gibi olumsuz tepki gösterdiler. Ama şimdi büyük destek alıyorum. Üniversitedeki hocalarım çok takdir ediyor. Zaten akademinin ve antropolog olmanın en önemli özelliklerinden biri, ürettiğiniz bilgiyi gerçek hayatta topluma uygulayabilmek. Ben de bunu en iyi şekilde yaptığıma inanıyorum” diye konuştu.

Bölgedeki kuraklığı görünce susuz tarıma yöneldiğini ve bu konuda ciddi araştırmalar yaptıklarını söyleyen Onur, çiftçiliğin önümüzdeki yıllarda en prestijli mesleklerden birisi olacağına işaret etti.


“TOPRAĞA NE VERİRSENİZ SİZE MİSLİYLE GERİ VERECEK”

Çiftçilere ve girişimcilere seslenen savaş uzmanı, “Toplumumuzda köylülüğün biraz geri kaldığına yönelik bir inanç var. Ya da çiftçilik itibarsız bir meslek gibi görünüyor ama önümüzdeki yıllarda çiftçiliğin en az kod yazılımı kadar prestijli bir meslek olacağına inanıyorum. 3 yıldır kırsalda yaşayan biri olarak, kırsalda gerçekten özgürlük var ve burada nefes aldığınızı hissediyorsunuz. Doğayla bir araya geldiğiniz zaman hem ruhsal hem bedensel olarak gençleşiyorsunuz. Halkımıza buradan çağrım, toprağınızı, köyünüzü, ülkenizi terk etmeyin. Siz toprağa ne verirseniz, toprak onu size mislisiyle geri verecek” şeklinde konuştu.

Bakan Kirişci, ABD'den dönüp susuz tarım yapan Ece Aynur Onur ile görüştü

 

Milliyet.com.tr’nin geçtiğimiz günlerde manşete taşıdığı Dr. Ece Aynur Onur, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ile telefon görüşmesi yaptı.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, ABD‘deki mesleki kariyerini bırakıp, Burdur’da susuz tarıma başlayan Dr. Ece Aynur Onur ile telefon görüşmesi yaptı.

Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, ABD’de askeri antropologken dedesinin topraklarına sahip çıkmak için kariyerini bırakıp, Burdur’a gelerek susuz tarım yapmaya başlayan Dr. Ece Aynur Onur’u telefonla aradı. Bakan Kirişci, görüşmeyi Twitter’daki hesabından, “Ece kardeşim başta olmak üzere toprağına sahip çıkan tüm üreticilerimizle gurur duyuyoruz. Siz yeter ki üretin, biz her zaman emrinizdeyiz” mesajı ile paylaştı.

 

Bakan Kirişci, ABDden dönüp susuz tarım yapan Ece Aynur Onur ile görüştü

 

Görüşmede Onur, Bakan Kirişci’ye böyle bir kararı nasıl aldığını anlatarak, “2015 yılında annemin doğduğu köyü ziyaret ettim. Gençlerin köyü terk etmiş olması, çocukların sayısının az olması ve okulların kapanmış olması hem beni hem de kardeşimi çok üzmüştü. Tarlalara sahip çıkmak adına geldik ve kuraklığa dayanıklı bitkiler yetiştirebileceğimizi öğrendik” dedi.

Bakan Kirişci ise “Sizin gibi üretici kardeşlerimiz bizim için kıvanç vesilesidir. Biz de bakanlık olarak başta bakan olarak kendim ve bütün çalışanlarımız sizlerin emrinde” diye konuştu.

Dr. Ece Aynur Onur, Amerika’daki kariyerini bırakarak memleketi Burdur’a döndü ve burada susuz tarım çiftliği kurdu. Dr. Onur, çiftçi olmak isteyen ancak cesaret edemeyenlere, “Geleceğin özgür ve kaliteli yaşamı kırsalda olacak. Çiftçilik kod yazmayı bilmek kadar prestijli bir meslek olarak görülecek. Her yaştan vatandaşımıza çağrım lütfen topraklarınızı, köyünüzü terk etmeyin. Toprağınıza sahip çıkın” dedi. Millliyet.com.tr geçtiğimiz günlerde manşetine şu şekilde taşımıştı:

Bakan Kirişci, ABDden dönüp susuz tarım yapan Ece Aynur Onur ile görüştü

Van Büyükşehir Belediyesi tarım arazilerini suyla buluşturuyor

VAN (AA) – Van’da, sulama kanallarında başlatılan onarım ve yenileme çalışmalarıyla Sarımehmet Barajı’nın suyu yıllar sonra tarım arazilerine ulaştırılacak.

Belediyeden yapılan açıklamaya göre, Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı, tarımsal sulama ve hayvan içme suyu göletlerinde temizleme, genişletme ve onarım çalışmalarını sürdürüyor.

Tuşba ilçesine bağlı Mollakasım Mahallesi’nde kırsal arazilerde tarım ve hayvancılıkta kullanılmak üzere 1970’li yıllarda hizmete sunulan ve zamanla atıl duruma gelen gölet, vatandaşların talebi üzerine yeniden aktif hale getiriliyor.

Göleti besleyen Sarımehmet Barajı’ndan gelen suyun akışının daha sağlıklı olması için belediye ekiplerince sulama kanalı ve gölet içinde biriken balçık temizleniyor, tahrip olan yerler onarılıyor.

Bir hafta sürecek çalışma sonunda, bölgeyi besleyen Sarımehmet Barajı’nın suyu yaklaşık 50 yılın ardından tarım arazileriyle buluşturulacak.

Mahalle muhtarı Sabahattin Karatekin, su olmadığından dolayı yeterince tarım yapamadıklarını ve zor durumda kaldıklarını söyledi.

Daha önce ektikleri mahsullerden verim alamadıklarını ve çiftçiliğin bitme noktasına geldiğini belirten Karatekin, şunları kaydetti:

“Bugüne kadar bize bir arazi sulama suyu ulaşmadı. Geçen seneden bu yana ağaçlarımızın neredeyse tamamı kuruma aşamasına geldi. Kendi imkanlarımız ile sulama yapmaya çalışıyorduk. Büyükşehir Belediyesine müracaat ettik. Sağ olsunlar gerekli makine desteklerini verdiler. Çalışmalara başladılar. Kanalımızı ve göletimizi temizleyerek suyu buraya ulaştıracaklar.”

Göletin zamanla kullanılmaz hale geldiğini anlatan mahalle sakini Muhittin Çapan ise “Mahalleli olarak çalışmalara destek veriyoruz. Sulama kanalının temizliğinde aracın girmediği noktalara küreklerle müdahalede bulunuyoruz. İnşallah çalışma sonucunda arazilerimize su daha verimli şekilde ulaşacak. Başta Sayın Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekilimiz Ozan Balcı olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.” diye konuştu.

Gıda komitesi toplandı

Tarım Bakanı, yeminli tarım müşavirlerinin görevini açıkladı
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci: Yeminli tarım müşavirleri, alt başlık olarak yeminli ziraat, gıda, su ürünleri mühendisi, üreticilerimize danışmanlık hizmeti verecek.

Tarım ve Orman Bakanı Kirişci: “Yeminli tarım müşavirleri, alt başlık olarak yeminli ziraat, gıda, su ürünleri mühendisi, üreticilerimize danışmanlık hizmeti verecek.”

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, tahıl koridoru krizinin çözülmesiyle, ihtiyaçlarını bu ülkelerden karşılayan, tedarik eden ülkeler için çok büyük rahatlama olduğunu belirterek, “Bu, şu anda ürün fiyatlarına da yansıdı. 440-450 dolarlara gelen buğday fiyatlarında bugün artık 350-355 doları konuşur hale geldik.” dedi.

AAtölye’de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk olan Bakan Kirişci, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Rusya ve Ukrayna’nın tarım alanında dünyada önemli bir yer tuttuğuna işaret eden Kirişci, bu ülkeler arasındaki sorunun doğal olarak herkesi etkileyeceğini söyledi.


Kirişci, söz konusu sorundan en az Türkiye’nin etkilendiğini dile getirerek, bu hususta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın izlediği başarılı diplomasinin önemine dikkati çekti.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “Görev sürem içinde yaptığım en hayırlı işin bu olduğunu düşünüyorum.” sözlerini anımsatan Kirişci, “Tahıl koridoru krizinin çözülmesiyle en az belki Türkiye ama bu ülkeden ithalat yapan, ihtiyaçlarını bu ülkelerden karşılayan, tedarik eden ülkeler için çok büyük rahatlama oldu. Bu, şu anda ürün fiyatlarına da yansıdı. 440-450 dolarlara gelen buğday fiyatlarında bugün artık 350-355 doları konuşur hale geldik. Bu kriz, gıdayla ilgili yaşanabilecek olası daha büyük krizin önüne geçmiş oldu. Faydalı gelişme oldu.” diye konuştu.

Kirişci, dörtlü zirvenin sonrasında oluşturulan merkez ile merkezin denetimindeki, gözetimindeki ilk geminin Lübnan’a gitmek üzere Türkiye’den ayrıldığını belirterek, “Doğru ve hayırlı bir iş yapılmış oldu. Temennimiz geri kalan ürünlerin de kazasız belasız bu koridoru kullanarak, Ukrayna sınırları dışına, Karadeniz’e ve oradan da hedef ülkelere ulaşmasıdır.” ifadelerini kullandı.

– “Tahıl koridoru bütün dünya piyasalarını etkiledi”

Ukrayna Tarım Politikası ve Gıda Bakanı Mykola Solskyi ile geçen hafta yaptıkları görüşmede “19 milyon ton sadece buğday var.” dediğini aktaran Kirişci, neredeyse Türkiye’nin üretimi kadar dış ticarete konu edilecek ürünün artık ülkelere gönderilebilecek olmasının oldukça önemli ve anlamlı olduğunu vurguladı.


Kirişci, bunun sadece Türkiye’deki ürün fiyatlarını etkilemediğini, bütün dünya piyasalarını etkilediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz de bundan olumlu manada etkilenmiş olacağız ama zaten Türkiye bu yılki rekolteyle kendi ihtiyaçları açısından kendine yetecek durumda. Buradaki yeterliliğimiz bizim 100 birime ihtiyacımız varsa şu anda 102 birim nispetinde üretimimiz olacak, belki daha fazla da olacak. Hasat sezonu devam ettiği için net rakam söyleyemiyoruz ama geçen yıl kuraklıktan kaynaklı ülke olarak üretimde düşüş olmuştu. Bizim normal üretim varlığımız 125-126 milyon ton civarında. Ama geçen yıl bu 120 milyon tona düştü. Hububat başka olmak üzere bazı ürünlerde rekolte noktasında gerileme olmuştu. Bu yıl inşallah bunlar olmayacak ve krizin çözülmesiyle fiyatlara olumlu yönde yansıyacak. Bunları ülkemiz ve tüm dünya da kazanmış olacak.”

Kirişci, Ukraynalı mevkidaşına, “Sizin de ticaretle ilgili yorulmamanız ve zarar görmemeniz için size yardımcı olalım. Türkiye’de bizim tarafımızdan da bilinen bu işi iyi bilen insanlarla sizleri buluşturalım dedik. Bu şekilde mutabakatımız oldu. Önümüzdeki günlerde bir iki hafta içinde bizim de orada, onlara yardımcı olmak adına da taleplerimiz var. Bu taleplerimizi ve bizim üzerimizden yapılacak ticareti de hızlandırmış olacağız.” dediğini aktardı.


– “Bugün yaklaşık 8-8,5 milyon tonluk kapasitemiz var”

Lisanslı depo kapasitesine ilişkin de bilgi veren Kirişci, Türkiye’nin bu uygulamaya AK Parti hükümetleri döneminde sahip olduğuna işaret etti.


Kendisinin de TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanlığı yaptığı dönemde bu düzenlemelerin gerçekleştirildiğini dile getiren Kirişci, şunları kaydetti:

“O zamanlar ülkede belki de bir elin parmakları kadar insan ‘lisanslı depo’ denildiğinde ne demek istendiğini anlamıştı ama bugün yaklaşık 8-8,5 milyon tonluk kapasitemiz var. Lisanslı depolarımız şu anda yüzde 100’lük doluluk noktasına erişti. Buğday ve arpanın bir kısmı TMO’nun kendi alım merkezlerinde, bir kısmı da lisanslı depolarda vatandaşın telim ettiği ürünleri alarak depolanıyor. Türkiye’de Çukurova’da mayıs sonunda başlayan, Sivas’ta sona eren, eylüle kadar devam eden 3 aylık hasat sezonu var. 3 ayda hasat edilen ürünü 12 ayda tüketiyorsunuz, birinin bunu depolaması ve üstleniyor olması lazım.”


Kirişci, lisanslı depolarla, üreticilerin ellerindeki varlıkları götürüp teslim ettiği, aldıkları belgeyle de bankaya giderek teminat olarak gösterip kredi kullandıkları bir imkan da sunulduğunu belirterek, dünyada az sayıda bulunan bu uygulamanın sanayici ve çiftçiye önemli avantajlar sağladığını söyledi.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yarın Soçi’ye gerçekleştireceği ziyarette, Rusya’dan yangın söndürme uçağı alma konusunun belli bir aşamaya getirileceğini belirtti.

AAtölye’de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk olan Bakan Kirişci, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Kirişci, Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelede gelişmiş ülkelerin kullandığı “bırakın yansın” yöntemini uygulamadığını dile getirerek, “Biz, yangın esnasında ‘bırakın yansın’ diyen bir millet değiliz.” ifadesini kullandı.

Orman yangınlarıyla mücadelede operasyonu esas olarak kara gücünün yönettiğine dikkati çeken Kirişci, Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadele kapasitesine ilişkin şu bilgileri verdi:

“Kara gücü aslında her şeyin başıdır. Ordularda da kara kuvvetleri bu anlamda önemlidir. Ada ülkesi değilseniz, hava ve deniz ikinci, üçüncü sırada gelir. Bu konular açıkçası speküle ediliyor. Ne yaptık peki? 3 tane uçağımız vardı geçen yıl uçak sayısını 20’ye çıkardık. 55 tane de helikopterimiz var. Geçen yıl 39’du. Bu 55 helikopterin 10 tanesi gece görüş özelliği olan değil, gece görev yapabilen helikopterler. İHA’ları her alanda olduğu gibi orman yangınlarıyla ilgili de etkin olarak kullanıyoruz. 4 İHA’mız vardı, şu anda İHA sayımız 8 oldu. Kara gücünde arazözlerimiz var, iş makinelerimiz var. Bütün bunları opere eden 21 bin orman savaşçımız var. Bunlara da birazcık haksızlık yapmış oluyoruz. Yerden vermediğimiz bir mücadelenin yukardan atılan suyla başarılı olması pek beklenilmiyor. Bunların ikisinin senkronize olması gerekiyor.”

– “Millet olarak teyakkuzda olmalıyız”

Kirişci, bu yılın 7 aylık döneminde 1100 civarında yangın çıkmasına karşın Datça, Marmaris ve Manisa yangınları dışında bunların çoğundan kimsenin haberi olmadığını söyledi.

Türkiye’de yüzde 55’i yanma konusunda hevesli ve iştahlı bir orman varlığı bulunduğunu belirten Kirişci, şöyle devam etti:

“Siz de Akdeniz çanağındaysanız, sıcaklık, nemin düşüşü ya da rüzgar hızının artması yangınları yaşamanızın artık kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Bizim 21 bin çalışanımız var, ama bu, 21 bin çalışanla tek başına kontrol altına alınabilecek bir şey değil. Millet olarak bu konuda teyakkuzda olmalıyız, daha özenli davranmalıyız ki valiliklerimiz aracılığıyla bu yıl bu tür alanlara girişle ilgili yasaklar getirdik.”

Kirişci, geçen yıl çıkan yangının, Cumhuriyet tarihinin en büyük ikinci yangını olduğunu ve 139 bin 500 hektarlık önemli bir alanın yandığını ifade ederek, “Bunların 108 bin hektarlık kısmında yenileme, ağaç dikimi gibi çalışmalar tamamlandı. Geri kalanı da yıl sonuna kadar da tamamlanacak.” diye konuştu.

Bakan Kirişci, yangın söndürme filosunda hem kiralık hem de mülkiyetli uçaklar bulunduğunu söyledi. Kirişci şunları ifade etti:

“Çok tartışma konusu olan THK’nin uçakları vardı. Biz, göreve geldikten sonra ‘THK, uçaklarını yenileyip kullanılabilir hale getirebiliyorsa bu uçakları alalım. Kurumlar arasında gereksiz tartışma olmasın.’ dedik. Şu anda onların yenilenen 4 uçağından 2 tanesi aktif olarak kullanılıyor, diğerleri de hazırlanıyor. Satın alma mı, kiralama mı? Tabii ki bu konu otomobil gibi değil. Bunu yapan az sayıda firma var. Hemen ‘satın alalım’ dediğinizde ertesi gün size teslimat yapamıyorlar. Bunun takvimi var. Alacaklarımız var. İsmini vermeyeyim ama 2030 yılına bize takvimlendirdikleri satışları olacak. Onlardan hava araçlarını alıyor olacağız.”

Türkiye’nin kendi filosunun yeterli olduğunu ancak eş zamanlı olarak onlarca yerde yangın çıkması durumunda uluslararası dayanışmanın gündeme gelebileceğini belirten Kirişci, Marmaris yangınında Azerbaycan’ın uçak yolladığını, Katar’ın hava aracı tahsis ettiğini, Romanya ve İsrail gibi ülkelerden de teklif aldıklarını dile getirdi.

Kendi helikopter ve uçağına sahip olmanın önemini vurgulayan Kirişci, “Biz de geldiğimizden beri aynı çalışmaları sürdürüyoruz. Malumunuz yarın Soçi’ye gideceğiz Sayın Cumhurbaşkanı’mızın Sayın Putin ile yapacağı görüşme var. Orada da Sayın Kalın’ın başlattığı, Beyefendi’nin talimatlarıyla yürüyen, Rusya’dan uçak alma konusunu inşallah belli bir aşamaya getireceğiz. İkili ilişkilerle çok rahatlıkla aşılacak hususlar olduğu için bu görüşmede de bu konu muhtemelen gündeme gelecek.” dedi.

– “Yanan alanlar hiçbir şekilde başka amaçla kullanılamaz”

Yanan alanlara ilişkin Anayasa’nın ilgili maddesi, Orman Kanunu ve ikincil mevzuatta düzenlemeler bulunduğuna işaret eden Kirişci, şöyle konuştu:

“Buna göre, bu yanan alanlar hiçbir şekilde başka amaçla kullanılamaz, buna tarım da dahil. Hiçbir suretle bu alanların başka amaç için kullanılma şansı söz konusu değil. Kanun böyle diyor, hangi amaçla olursa olsun, Anayasa’da da ilgili madde. Bu, genellikle speküle ediliyor. İlgili mevzuata bakınca bunu rahatlıkla görürsünüz. Yandı, yandıktan sonra ne yapıyorsunuz? Bu alanlar var ki kendi haline bıraktığınızda var olan mevcut kalıntılarla birlikte, tohum olabilir başka şekilde olabilir, orada yeniden bunun hayat bulduğunu görüyorsunuz. Böyle bir vasfı, özelliği kalmamışsa oralarda fidanlar dikerek oraların ağaçlandırılmasını sağlıyoruz. Bu 3-5 yıllık zaman alıyor. Bu alandaki ormanların böyle bir vasfı var. ‘Birden tutuşuyor’ dedikleri, iğne yapraklı yanmaya çok meyyal çam dediğimiz varlık. Bu varlıklarımızı tekrar bu şekilde yeniliyoruz. Herhangi bir şekilde ‘Buralar turizme açılıyor, falanca turizm tesisi tam da böyle bir orman yangının sonrası açılan alanda yükseliyor’ gibi şeylerin doğruluk düzeyi, derecesi yoktur, sıfırdır. Böyle bir şey söz konusu değildir.”

– Yangınla mücadele haberleri için AA’ya teşekkür

Bakan Kirişci, AA’nın bu alandaki çalışmalarına da değinerek, “Size de teşekkür ediyorum, bu vesileyle ifade etmiş olayım. Bizim orada bulunduğumuz andan itibaren, yangına müdahale ettiğimiz andan itibaren sağ olsun AA’nın o cengaverleri, sahada çalışan kardeşlerimiz bizimle beraber o mücadeleye tanıklık ediyorlar, bunları kamuoyunun bilgilenmesi için belgeliyorlar.” dedi.

– “Yangınların yüzde 90’ı insan kaynaklı”

Yangınların nedenlerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Kirişci, kasıtlı ya da ihmal nedeniyle olsun yangınların yüzde 90’ının insanlardan kaynaklandığına dikkati çekti.

Sadece 21 bin orman çalışanıyla bu bölgeleri korumanın mümkün olmadığını belirten Kirişci, şunları kaydetti:

“Millet olarak hepimiz hassasiyet göstereceğiz. Bu yıl AFAD ile birlikte yangın alanlarına girişleri yasakladık. Çok bilinçli gönüllülerimiz var. Ormanın, tabiri yerindeyse, özel harekat ekibi. 462 kişiden oluşan özel bir ekibimiz var. Bu özel ekibimiz hava kuvvetleri, kara kuvvetleri, jandarma ve emniyet teşkilatının en yetişmiş, en gözde ekibi. Sabotaj olanlar yok mu? Var. Bunlara ilişkin işlemler bizim görev alanımızda değil. İlgili kamu otoritesi tarafında yürütülüyor. Biz, sadece o anda yangını söndürmeye odaklanıyoruz. Yangın çıkış sebepleri olarak kazalar, elektrik trafosu ya da yıldırım düşmesi sayılabilir ama toplamına bakınca yüzde 90’ın insan merkezli yangınlar olduğunu söyleyebiliriz.”

Tarım arazisinin imara açılmasına mahkeme ‘dur’ dedi

Kayseri’de 1960’lı yıllarda okul yapılması için köylüler tarafından bağışlanan Kocasinan ilçesine bağlı Güneşli bölgesinde yer alan 981 bin 560 metrekarelik kamu arazisi, Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından konut arazisine çevrilmek istenince köylüler mahkemeye başvurmuştu. Güneşli halkının girişimleri sonucu Kayseri 1. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Kayseri’nin Kocasinan ilçesine bağlı Güneşli Mahallesi sakinlerinin 1960’lı yıllarda tarım okulu yapılması için bağışladığı arazinin imara açılmasına tepkiler büyürken Kayseri 1. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı bölge halkında mutluluk yarattı.

AKP’Lİ BELEDİYE VİLLA PARSELLERİNE AYIRARAK SATIŞA ÇIKARMIŞTI

Güneşli Mahallesi sakinlerinin talebi üzerine açılan Tarım Meslek Lisesi’nin faaliyetinin sonlandırılmasının ardından bir süre boş kalan arazi 2008 yılında bir grup AKP’li siyasetçi tarafından kiralanmıştı.

Çevre Şehircilik Bakanlığı’ndan Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne devredilen arazi, imar değişikliği yapılarak imara açılmış, Kayseri Büyükşehir Belediyesi de söz konusu araziye villa parsellerine dönüştürerek satışa çıkarmıştı.


BÖLGE HALKI KONUYU MAHKEMEYE TAŞIDI

Yaşanan bu gelişmelerin ardından bölge halkı tarım okulu olması için bağışladıkları arazinin villa parseline dönüştürülmesine tepki göstererek, konuyu mahkemeye taşımıştı.

Güneşli halkının girişimleri sonucu Kayseri 1. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi.

“UMARIM KAYSERİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DE KARARINDAN VAZGEÇER”


Söz konusu süreçte Güneşli halkının yanında yer alan CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık, kararın sevindirici olduğunu ifade etti.

Arık, şöyle konuştu:

Bu sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Umarım Kayseri Büyükşehir Belediyesi de en kısa sürede sorunluluğunu yerine getirerek yanlıştan vazgeçer.

*Biz, hak hukuk mücadelesinde Güneşli halkının yanındayız. Umarım Kayseri Büyükşehir Belediyesi de bu yanlıştan geri döner.

*Umarım bu verimli araziler yeniden tarıma açılır. Bugün Türkiye’nin de, Kayseri’nin de, Güneşli’nin de gereksinimi villa parseli değil, tarım arazisidir. T

*Türkiye’nin tarım arazileri imara açılırken, Sudan’dan, Venezuela’dan tarım arazisi kiralayanları da halkımızın vicdanına havale ediyorum.

“Sahte ve kaçak bitki koruma ürünleri tarımın geleceğini tehdit ediyor”

 

 Bitki koruma ürünlerinin önemi ve doğru kullanımı hakkında bilgi veren Koruma Klor Alkali Tarım Departmanı Teknik Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi Gökhan Baştuğ, ülkemizde ve dünyada her yıl tonlarca yasadışı-sahte bitki koruma ürünü ele geçirildiğini ve bu ürünlerin tarımı tehdit ettiğini belirtti.

KOCAELİ – İnsanların en temel ihtiyaçlarından olan gıda ürünlerinin üretiminin artırılması için sürdürülebilir tarım uygulamalarının doğru ve etkili bir şekilde uygulanması büyük önem taşıyor. Nüfus artışı ile gıda ihtiyacının giderek arttığı bu dönemde, insan sağlığını korumak ve birim alandan yüksek verimlilik elde etmek için tarımsal faaliyetlerde üreticilerin bilinçlendirilmesi en temel konular arasında yer alıyor. Koruma Klor Alkali Tarım Departmanı Teknik Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi Gökhan Baştuğ, yeni tarım alanlarının açılamaması, mevcut tarımsal alanların gittikçe azalması ve toprak verimliliğinin düşmesi, küresel iklim değişikliği, dünya nüfusunun halen artması gibi sebeplerin yeterli gıda temin edilmesinde problemlere neden olduğunu belirtti.

“Birim alandan yüksek verim elde etmek için de verimli çeşit seçimi, dengeli sulama ve gübreleme yanında en önemli husus olarak hastalık, zararlı ve yabancı otlarla mücadele gelmektedir” diyen Gökhan Baştuğ, “Söz konusu etmenlerle mücadelede pek çok yöntem bilinse de bitki koruma ürünleri kullanılmadığında yüzde 70-80’lere yakın verim kayıpları oluşabilmektedir. Bu kayıpların önlenmesindeki başarıların yanında, bitki koruma ürünlerinin doğru ve sürdürülebilir kullanımı da son derece önemlidir. Nitekim bitki koruma ürünlerinin öneri ve tavsiye dışı kullanımları pratikte gıdalarda kalıntı, zararlı organizmalarda direnç ve çevredeki hedef dışı organizmalarda istenmeyen yan etkiler gibi olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir” ifadesini kullandı.

“Ülkenin vergi kaybına ve haksız rekabete yol açıyor”

Çiftçilerin bitki koruma ürünü kullanımlarında dikkat etmeleri gereken ilk hususun sadece ruhsatlı bitki koruma ürünlerinin, ruhsatlı olduğu kültür bitkisi ve etmene karşı kullanılması olduğunu belirten Baştuğ, bu ürünlerin doğru zamanda kullanılması gerektiğinin altını çizdi. Son zamanlarda sahte, kaçak ve ruhsatsız bitki koruma ürünlerinin sıklıkla tespit edildiğini vurgulayan Baştuğ, bu ürünlerin içeriklerinin kontrol edilememesinden dolayı hem ürün kaybının yaşandığı hem de insan sağlığına olumsuz etkileri bulunduğunu belirtti. Baştuğ, “Sahte ve kaçak bitki koruma ürünleri kayıt dışı kazanç sebebiyle ülkenin vergi kaybına ve haksız rekabete yol açmaktadır. Bu ürünlerde hedef etmenler kontrol edilemediği için ürün kayıplarına ya da fitotoksik etki nedeniyle ürünlerin tamamen kaybedilmesi durumlarıyla karşılaşılmaktadır. Tüm bunların yanı sıra yasak aktif maddelerin kalıntıları nedeniyle hem ürünlerin ihracatında problemler yaşanmakta hem de insan sağlığında önemli sorunlar ortaya çıkmaktadır” diye konuştu.



4 ayda 1.150 ton yasadışı ve sahte ürün ele geçirildi

 

Sahte ve kaçak bitki koruma ürünlerine yönelik sadece ülkemizde değil dünya genelinde de mücadele verildiğini söyleyen Baştuğ, “Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü (GKGM) Bitki Koruma Ürünleri Daire Başkanlığımız tarafından güvenlik güçlerimizin desteğiyle gerçekleştirilen operasyonlarda birçok ilde tonlarca sahte ürün yakalanmıştır. Bu konu sadece ülkemizde değil, dünya genelinde önemlidir. Bu konudaki son örnek, Europol tarafından koordine edilen Silver Axe VII isimli operasyondur. Söz konusu operasyon ile Ocak-Nisan 2022 tarihleri arasında 31 ülkenin kolluk kuvvetlerinin katılımıyla 10 tutuklama gerçekleştirilmiş ve bin 150 ton yasadışı-sahte pestisit ele geçirilmiştir. Sahte ve kaçak pestisitlerle mücadele hem sağlığımız hem de çiftçilerimizin emeklerinin korunması adına büyük önem taşımaktadır. Çiftçilerimiz, zarara uğramamak için sadece bakanlıkça yetkilendirilmiş güvenilir bayilerden alışveriş yapmalı ve şüphe duydukları ürünleri şirketlerimize ve bakanlığımızın il-ilçe tarım teşkilatlarına bildirmelidirler” dedi.

Sındırgı’ya termal, tarım, gastronomi ve festival dokunuşu

 

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’den et fiyatları açıklaması: Yüzde 25 indirim yapılacak

Sarımehmet Barajı'nın suyu tarım arazileriyle buluşuyor

 

Van Büyükşehir Belediyesi yıllardır atıl durumda bulunan Mollakasım Mahallesi’ndeki gölet ve sulama kanalında onarım ve yenileme çalışmasını yaptıktan sonra bölgeyi besleyen Sarımehmet Barajı’nın suyunu yaklaşık 50 yılın ardından tarım arazileriyle buluşturacak.

Van Büyükşehir Belediyesi yıllardır atıl durumda bulunan Mollakasım Mahallesi’ndeki gölet ve sulama kanalında onarım ve yenileme çalışmasını yaptıktan sonra bölgeyi besleyen Sarımehmet Barajı’nın suyunu yaklaşık 50 yılın ardından tarım arazileriyle buluşturacak.


Van Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı tarımsal sulama ve hayvan içme suyu göletlerinde temizleme, genişletme ve onarım çalışmalarını sürdürüyor. Tuşba ilçesine bağlı Mollakasım Mahallesi’nde kırsal arazilerde tarım ve hayvancılıkta kullanılmak üzere 1970’li yıllarda hizmete sunulan ve zamanla atıl duruma gelen gölet, mahallelinin talebi üzerine yürütülen çalışmayla yeniden aktif duruma getiriliyor. Göleti besleyen Sarımehmet Barajı’ndan suyun akışının daha sağlıklı ulaşması için belediye ekiplerince sulama kanalı ve gölet içerisinde biriken balçık temizlenip onarılıyor. Yaklaşık bir hafta sürecek çalışmayla gölet içerisinden çıkan killi toprakla da su sızmalarının da önüne geçilecek.


Göletin zamanla balçıklaşarak kullanılmaz hale geldiğini anlatan mahalle sakinlerinden Muhittin Çapan, “Mahalleli olarak çalışmalara destek veriyoruz. Sulama kanalının temizliğinde aracın girmediği noktalarda elle, küreklerle müdahalede bulunuyoruz. İnşallah çalışma sonucunda arazilerimize su daha verimli bir şekilde ulaşacak. Başta Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekilimiz Ozan Balcı olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” dedi.


Mahalle Muhtarı Sabahattin Karatekin ise su olmadığından ötürü herhangi bir ekin yapamadıklarını ve zor durumda kaldıklarını vurguladı. Muhtar Karatekin, ‘‘Geçmişte ektiğimiz mahsullerden verim alamıyorduk. Çiftçilik bitmiş durumdaydı. Bugüne kadar bize bir arazi sulama suyu ulaşmadı. Geçen seneden bu yana ağaçlarımızın neredeyse tamamı kuruma aşamasına geldi. Kendi imkânlarımız ile sulama yapmaya çalışıyorduk. Büyükşehir belediyesine müracaat ettik. Sağ olsunlar gerekli makine desteğini verdiler. Çalışmalara başladılar. Kanalımızı ve göletimizi temizleyerek suyu buraya ulaştıracaklar” ifadelerini kullandı.

Main Menu