27.07.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

“Tüm canlıların sağlığı ve refahı için çalışıyoruz”

‘Tek Sağlık’ yaklaşımıyla hayvan sağlığının sürdürülmesi ve artan gıda ihtiyacının karşılanması için çalışmalarını sürdüren MSD Hayvan Sağlığı, önemli ortak sağlık sorunlarıyla mücadele etmek için insan, hayvan ve çevre sağlığı paydaşlarıyla aktif olarak iş birliği yapıyor. MSD Hayvan Sağlığı Genel Müdürü Burhan Hacı, şirketin bilim odağıyla ortak sağlık sonuçlarını iyileştirmeye adadığını belirterek, “Temel önceliklerimiz hayvan refahı ve sağlığını geliştirmek” dedi.

Hacı, MSD Hayvan Sağlığı’nın, ‘Tek Sağlık’ yaklaşımı kapsamında aşılama ile hastalıklardan korunma, antibiyotik direnci ile mücadele, zoonotik hastalıklar ve vektör kaynaklı hastalıkların önlenmesi, güvenli ve sürdürülebilir gıda tedarikinin sağlanması adına sağlık çözümleri sunduğunu dile getirdi.

TEK SAĞLIK BİRLİKTE GELECEK

Ulusal ve küresel sağlığın korunması için gerekli ve önemli bir sağlık yaklaşımı olan Tek Sağlık ve MSD Hayvan Sağlığı’nın bu konudaki çalışmaları hakkında bilgi veren Hacı, şirketin bilim odağıyla ortak sağlık sonuçlarını iyileştirmeye adadığını belirtti. Hacı, sözlerine şöyle devam etti:

“Dünya nüfusu hızla artarken gıda ve proteine olan talep de aynı ivmeyle yükseliyor. Tarım ve hayvancılık, milyarlarca insanın yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşması için kritik öneme sahip. MSD Hayvan Sağlığı olarak yılda 102 milyar dozdan fazla üretim yapan, dünyanın en büyük hayvan aşısı üreticilerinden biriyiz. Aşılarımız hayvanları hastalıklardan korurken ilaçlarımız ve tedavi çözümlerimizle hayvan sağlığını ve refahını garanti altına alıyoruz. Gıda kaynaklı enfeksiyonları (örneğin salmonella) azaltmak ve güvenli ve sürdürülebilir bir gıda arzı sağlamaya yardımcı olmak için aşılama ve diğer önleme stratejileri geliştiriyoruz. Temel önceliklerimizden bir diğeri de, izleme ve takip odaklı teknolojik çözümlerimiz ile hayvan refahı ve sağlığını geliştirmek. Bu sayede, hayvansal gıdanın çiftlikten sofraya kadar olan sürecini takip edebiliyor ve gıda güvenliği konusunda insanları bilgilendirip benzersiz veri ve bilgiler sunabiliyoruz. Sürdürülebilir bir gelecek için hayata geçirdiğimiz tüm bu çalışmaların odağında Tek Sağlık yaklaşımı bulunuyor.”

“SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

Tek Sağlık odağı ile hayata geçirdikleri projelerden de bahseden MSD Hayvan Sağlığı Operasyonel Mükemmellik ve Tek Sağlık Lideri Filiz Nasiri Işık ise şunları söyledi:

“Vektör kaynaklı hastalıklar (VBD’ler), tüm bulaşıcı hastalıkların küresel yükünün tahmini olarak yüzde 17’sini oluşturmaktadır. Ayrıca insanlarda bilinen bulaşıcı hastalıkların yüzde 60’ından fazlası doğrudan veya dolaylı temas, vektörler, yiyecek ve su yoluyla ya da hayvanlardan geçebilir. Vektörel kaynaklı, bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasının ve yayılmasının önlenmesi sürekli izleme ve uygun, iyi koordine edilmiş aşılama politikaları ile mümkündür. MSD Hayvan Sağlığı olarak hastalıkları önlemek için aşıların kullanılmasını savunuyoruz ve mevcut tedavilerin mümkün olduğunca uzun süre etkili kalmasını sağlamak için küresel antimikrobiyal yönetim çabalarına önemli yatırımlar yapıyoruz. Şirketimiz 125 yıldır sadece insanlarda ve hayvanlarda bulaşıcı hastalıkları tedavi etmek ve önlemek için ilaç ve aşıları keşfedip geliştirmekle kalmayıp, aynı zamanda bu ürünlerin sorumlu kullanımını destekleyerek antimikrobiyal direncin (AMR) ele alınmasında da lider bir rol oynamıştır. Örneğin, Afya programımız kapsamında hem insanların hem de hayvanların sağlığını tehdit eden kuduz hastalığını ortadan kaldırmak için 25 yıldır çalışıyoruz. Ortak bir çevreyi ve ortamı paylaşan insanlar ve köpekler için kuduzdan arınmış bir çevre sağlamak adına önemli bir ilerleme kaydettik. Bugüne kadar 3,5 milyona yakın aşı bağışladık ve 3,6 milyon çocuğa bu konuda eğitim verdik. Toplu aşılama programları da dahil olmak üzere, kuduzu önlemede sürdürülebilir çabalarında ilerleme kaydetmek ve Dünya Sağlık Örgütü’nün 2030 yılına kadar kuduz kaynaklı ölümleri sıfıra indirme hedefine katkı sunabilmek için insan, hayvan ve çevre sağlığı organizasyonları ile bir arada çalışıyoruz. Kuduz gibi insanlar, hayvanlar ve çevrenin ortak sorunlarını önlemek, tespit etmek ve bunlara müdahale etmek için yerel, ulusal ve global düzeyde multidisipliner yaklaşımlara liderlik ediyoruz.”

“TEK SAĞLIK’TA VETERİNER HEKİMLER KİLİT PAYDAŞ”

Işık, “Öte yandan, insanları ve köpekleri etkileyen Leishmaniasis’e karşı ülkemizde de dahil olmak üzere hem insan sağlığı hem de hayvan sağılığı profesyonelleri ile çalışıyoruz ve ortak mücadelenin altını çiziyoruz. Mevsim normallerindeki değişimlerin insan ve hayvan sağlığı açısından risklerini, evcil hayvanlar da dahil olmak üzere ailenin bütün üyelerinin sağlıklarını korumak için parazitlerle mücadelede tüm yıl boyunca yapılması gerekenleri vurguluyoruz. MSD hem insan hem de hayvan sağlığına odaklanan az sayıda şirketten biridir. Bu sebeple günümüzün sağlık çözümlerine katkıda bulunmak için Tek Sağlık yaklaşımında güçlü bir ortak olarak iyi bir konuma sahiptir. Şirket, hem insan hem de hayvan sağlığı konusundaki uzmanlığı sayesinde Tek Sağlık odaklı girişimin kilit ortağıdır. Veteriner hekimler de MSD Hayvan Sağlığı’nın kilit paydaşıdır. Veteriner hekimler ve veteriner tıbbı, hayvanlarda bulaşıcı hastalıkların kontrolü, tedavisi ve nedenleri üzerine araştırmalar yoluyla Tek Sağlık konseptinde proaktif olarak görev alırlar. Şirket de veteriner hekimlere, hayvan sahiplerini ve yetiştiricilere hastalık gelişimini yönetme, evcil hayvanların ve çiftlik hayvanlarının sağlığını ve refahını optimize etme, antibiyotiklerin etkililiğini koruma ve gıda güvenliği tedarikinin devamlılığını sağlama konusunda yardımcı olmaya kararlıdır. Bilim yoluyla hayvanların sağlığını ve refahını koruma ve geliştirme amacına yönelik olarak çalışmaya ve Tek Sağlık yaklaşımına katkı sunmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.

Karacabey’de Açık Hava Domates Günleri Fuarı Başlıyor

Tarım ve hayvancılık yönünde adını sık sık duyuran Karacabey, bu kez Açık Hava Domates Günleri Fuarına hazırlanıyor. Türkiye’nin ilk açık alanda uygulamalı domates günleri fuarı olma özelliği taşıyan etkinlik, 3 gün boyunca misafirlerini ağırlayacak. Karacabey Belediyesi ve DLG Fuarcılık iş birliği ile gerçekleşen fuar öncesi Belediye Başkanı Ali Özkan üreticileri, fabrika sahiplerini ve vatandaşları etkinliğe davet etti.

Tarım ve hayvancılık yönünde adını sık sık duyuran Karacabey, Türkiye’de ilk kez düzenlenecek bir etkinliğe daha ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Daha önce pek çok önemli organizasyon ile adını duyuran Karacabey, bu kez Açık Hava Domates Günleri Fuarına hazırlanıyor. Türkiye’nin ilk açık alanda uygulamalı domates günleri fuarı olma özelliği taşıyan etkinlik, 3 gün boyunca misafirlerini ağırlayacak.

Türkiye’de İlk

DLG Fuarcılık Genel Müdürü Onur Kiraz, fuar öncesi Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan ile bir araya geldi.

Belediye ile birlikte, Karacabey’de Türkiye’de bir ilki de gerçekleştireceklerini belirten Kiraz, “35 katılımcı firmanın yer alacağı organizasyon, Türkiye’de ilk olma özelliği de taşıyor. Domates için Karacabey önemli bir merkez. Bu anlamda üreticilerin ve fabrikaların yoğun bir talep göstermesini de bekliyoruz. 50’nin üzerinde domates çeşidinin yer alacağı etkinlikte, domates deneme alanlarında gübre ve ilaç uygulanmış ve uygulanmamış alanları yan yana görme imkanı sunacağız. Teknik ve ticari platformlar oluşturacağız. Fuar çok önemli ve herkes için faydalı olacak” dedi.

Karacabey Belediyesi’nden Tam Destek

Böyle bir etkinlik için Karacabey Belediyesi’nden büyük destek ve ilgi gördüklerini belirten Kiraz, Belediye Başkanı Ali Özkan’a teşekkür ederek herkesi etkinliğe davet etti.

Belediye Başkanı Ali Özkan da görüşme sonrası açıklamasında, “Ülkemiz için domates alanında bir ilki gerçekleştiriyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Zirai ilaç, gübre, tohum firmalarının yanı sıra teknoloji ürünleri ile STK ve meslek örgütlerinin de yer alacağı bir organizasyon olacak. Biz bu tarz fuarlarda, tarım ve teknolojiyi de bir araya getirmeye kararlıyız. Hem vizyonumuza hem de ‘nerede tarım orada varım’ başlığımıza uygun yeni bir değeri inşallah bu şekilde başlatmış olacağız” diye konuştu. Başkan Özkan; üreticileri, fabrika sahiplerini ve vatandaşları etkinliğe davet ederek, önümüzdeki yıllarda fuarı sürekli hale getireceklerini kaydetti.

Öte yandan Açık Hava Domates Günleri Fuarı, 27, 28 ve 29 Temmuz tarihlerinde Bandırma yolu üzeri Trakya Birlik Fabrikası karşısında 55 bin m2’lik alanda gerçekleşecek. Fuar açılışı, 27 Temmuz 2022 Çarşamba Günü saat 15.00’de yapılacak.

Besiciler giderleri karşılayamıyor, hayvancılık günbegün ölüyor

Fındık bölgesi olan Ordu’da hayvancılık alanında da yatırım yapan üretici köylüler giderlerinin artması nedeniyle zarar etmeye başladı.

Fındık üretimi dışında kivi, arıcılık ve hayvancılık alanında çalışmaların olduğu Ordu’da hayvancılık yapan köylüler maliyetlerin artması nedeniyle işletmelerinde küçülmeye gitmeye başladı. Gazete olarak görüştüğümüz inek, koyun ve tavuk yetiştiriciliği yapan köylüler hayvan yemlerine yapılan zamların dayanılmaz olduklarını belirtti.

“GİDERLER ARTTI ZOR DURUMDAYIZ”
Altınordu Çavuşlar Mahallesi’nde (köy) büyükbaş hayvancılık yapan Akif Alan, “Hayvancılık zorlaştı. Büyükbaş 3 hayvanım kaldı. Artırmaya çalışırken azaltmak zorunda kaldım. 6 inek vardı üçünü satmak zorunda kaldım” dedikten sonra yemlere yapılan zamların dayanılmaz olduğunu dile getirdi. “Yiyecek olarak mısır ve arpa kullanıyorum. 50 kg 400 TL. Mercimek samanı kilosu 6, beyaz saman 4 TL. Kepek 85 TL idi şimdi 165 TL oldu. Mısır arpa karışımı yem kilosu 7.5 TL. Bu maliyetler bizi zorluyor. Süt, yağ satıyorum. 5 lt süt 50 TL. Bir hayvan günlük ortalama 8 LT süt veriyor. Gelirimiz gideri karşılamaz oldu. Devletin tüm hayvanlara desteği yok. Ben alamıyorum. Aşı 400 TL. Hayvancılıkta mevsime göre gider farklılaşıyor. Yazın hayvanlar dışarıda oluyor. Ancak kışın içerde oldukları için gider de artıyor. Bu konuda hayvancılık yapan köylüler için özel destek yasaları çıkmalı. Reklam amaçlı destekler ve kampanyalar bizi memnun etmiyor” dedi.

ELEKTRİK FATURASINI ÖDEMEK DE ZORLAŞTI
Kökenli Mahallesi’nde (köy) tavuk çiftliği olan Tarık Tercan ise, 2500 tavukla başladığını, ekonomik zorluk nedeniyle tavuk sayısını 500’e düşürdüğünü belirterek, “Giderim artmaya başladı. Dayanılacak gibi değil. Girdiler atması nedeniyle tesisimdeki dört kümesten üçünü kapatmak zorunda kaldım. Bu şartlarda üretimi sürdürmek imkansız. Bir yıl önce 50 kg yemi 75 TL’ye alırken bugün 400 TL’ye alıyoruz. Bu artışları ürüne yansıtsam tüketicinin alması zorlaşıyor. Birçok arkadaşım da üretim maliyetlerini karşılayamadığı için kapattı. Böyle giderse ben de kapatmak zorunda kalacağım. Gelen elektrik faturalarını bile ödeyemez duruma geldik. Kuluçka sistemi kurup civciv üretmeye başladım. Elektrik maliyetinden dolayı kapatmak zorunda kaldım. Boşalttığım kümesleri ve kuluçka makinelerini satacak kimse de yok” dedi.

“KOOPERATİFLEŞME OLMALI”
Ulubey ilçesinde büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık yapan Musa Atinkaya da “Hayvancılık yanında et lokantam da var. Kendi hayvanımı kesip işyerimde satıyordum. Pandemiye kadar kazanıyordum. Pandemide işyerimin masrafını çıkarabiliyordum. Ancak son zamanlarda artan enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle iş yapamıyorum. Yalnızca ben değil, çevremdeki herkes böyle. Çambaşı Yaylasında mesire yerleri de böyle. Kuzu eti almak için insanlar sıradaydı, şimdi satılamıyor. İnsanlar haklı, para yok. Parası olan da başka yerlere gidiyor” dedi.

Hayvancılığın zorluk nedenleri olarak maliyetleri vurgulayan Atinkaya, “Girdiler pahalı. Saman, yem fiyatları yüksek. Devlet desteği yetersiz. Birlik var, yeterli değil. Sorunlarımıza çözüm üretemiyor. Kooperatifleşme olmalı. Devlet üreticilere destek amaçlı hayvan alımlarını kişiler üzerinden değil, birlik ya da kooperatifler üzerinden yapmalı. Özetle devlet destek olmalı. Aksi halde bu işi bırakacağım. Hayvancılığın canlanabilmesi için devlet enflasyona çözüm bulmalı. Halk hayvan alamıyor. Biz hayvan yetiştiricileri birbirimizden mal alıyoruz. Artık halkın önceliği arasında et yemek yok” dedi.

“DAĞINIKLIĞIMIZ GİDERİLMELİ”
Tüm Köy Sen Ordu Şube Başkanı Zekayi Sağra da fındık üreticileri olarak da hayvancılık yapan üreticiler olarak da sorunlarının devam ettiğini belirterek, “Üretici köylü tarım ürünlerinde de hayvancılıkta da sorun yaşıyor. Üretim zorlaştı. Enflasyon ve maliyet masrafları dayanılacak gibi değil. Ben de fındık üreticisiyim. Kivi ve sebze yetiştiriyorum. Hepsinin derdi ve zorluğu başka. Hayvancılığın sıkıntıları daha çok. Hayvanlar sürekli hizmet istiyor. Maliyet arttı. Sorunları aşmak için üretici köylülerin örgütlenmekten başka yolları yok. Birlik sağlarsak sorunları aşar, emeğimizin ve ürünümüzün karşılığını alabiliriz” dedi.

Gübre fiyatları: Fırtına öncesi sessizlik mi? Neden çiftçiler makas etkisinden korkuyor?

Artık şunu öğrendik. Tarımda ithalat ve ihracat yapan ülkeyiz. Küresel dünyada gelişmelerden tüm dünya etkileniyor. Sadece bilim ışığında tehlikeyi gören, kriz planları ile hazırlık yapan, çiftçisini üvey evlat görmeyen, enflasyonu düşük, gelir düzeyi yüksek ülkelerde teğet geçiyor. Diğer ülkelerde açlık, kıtlık, sosyal patlamalarla uğraşıyor.

Bu durumun 2023 yılında da tüm dünyada süreceğini bekleniyor.

Acaba ilgili otorite risk planları, tarımsal destekleme politikaları ile hazır mı?

Bunun yanında çiftçimizin birlikleri, kooperatifleri, odaları gereken hazırlıkları yapıyor mu?

Bu konularda çiftçimize gereken yayım ve yayın çalışmalarında neler yapılacak?

Tarım, canlı materyalle uğraşmaktır. Üstü açık fabrikalardır. Bugünün işi yarına bırakılamaz. En stresli sektördür.

Tarlada bir sorun çıktığında erteleme söz konusu değildir. Çözülmek ve hemen karar alınmak zorundadır.

Dünyada intihar olaylarının en fazla olduğu kesim, kırsal yani tarım kesimidir.

O nedenle tarım sektöründe ve kırsalda uygulanan tüm projelerin odağında insan olmak zorundadır.

**** Rusya, Ukrayna tahıl anlaşmasını yerine getirmesi için kim zorlayacak?

**Çin’in buğday stoku yapıyor. Aktif tahıl alıcısıdır.

*Çin küresel gıda kriziyle mücadeleye yardım eder mi?

2021/22 sezonunun sonunda Çin’in tahıl stoklarının Uluslararası Hububat Konseyi tarafından 323.4 milyon ton olduğu tahmin edildi, bu da küresel toplam 607.4 milyonun yarısından fazlasıdır.

**Nisan ayında Ukrayna’dan yapılan ilk tahıl sevkiyatlarının yaklaşık % 40’ı Çin’e gitti..

Neden bu tahıl Mısır’a, Afrika Boynuzu’na ve diğer yerlere gidemedi?

***ABD enerji için tükettiği gıdayı azaltmak için ne yaptı? Tahıl fiyatları bu yüzden artımı?

***ABD, Kuzey Amerika’da mahsul üretimini daha pahalı hale getiren Rus ve Fas gübresine tarifeler neden getirdi?

Kanada, üreticiler için maliyetleri artırarak küresel olarak mahsul fiyatlarını düşürür mü? Olumlu bir arz yanıtı bekleyebilirmiyiz?

****Dünyada gübrede neler bekleniyor?

***USDA, yüksek gübre fiyatlarının, 2023 yılında ekim kararlarını etkilemesini bekliyor.

**Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı (USDA) tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, yüksek gübre fiyatları bu yıl ve önümüzdeki yıl, ekim kararlarını etkileyecek.

****Raporda neler var?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali zaten sınırlı olan gübre arz durumunu daha da kötüleştirerek, kıtlık endişelerini artırarak, ithalat ve ihracat kısıtlamalarını tetikledi.

****Küresel gübre fiyatları rekora yakın seviyelerde bu yıl ve sonrasında kalabilir.

**ABD’nin önde gelen bir azot ve fosfor üreticisi olduğu, ancak aynı zamanda büyük miktarlarda potasyum bazlı gübre ithal ettiği belirtildi. Gübre fiyatları geçen yıl artmaya başlasa da, birçok ABD’li üretici, Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgali nedeniyle gübre fiyatlarındaki artışı bir önceki yıl 2022 yılı ekimleri için gübre satın aldığı için önleyebildi.

***Rusya ve Ukrayna savaşı devam ederken, artan gübre fiyatlarının önümüzdeki yıl yurt içi ve yurt dışı ekim kararlarını daha fazla etkilemesi bekleniyor.

***Azot, fosfor ve potasyum (NPK) olmak üzere üç ana makro gübre grubuna odaklanarak küresel gübre ortamını incelendi. Şunlara bakıldı;

*Başlıca tedarikçiler,

*Büyük kullanıcılar,

*Büyük ihracatçılar ve ithalatçılar,

*Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin etkisi,

*ABD’nin görünümünün diğer ülkelere kıyasla nasıl olduğunu tartışıldı.

**Küresel gübre talebi güçlü kalmaya devam ediyor.

**Bazı ülkeler 2007’den bu yana gübre kullanımını azalttı.

**Ancak birçoğu mahsul besin maddesi kullanımını artırmaya devam etti.

**ABD’nin küresel gübre talebindeki payı 2007’den bu yana %20’den %10’a düşerken, gelişmekte olan pazarların çoğu gübre kullanımını hızlandırdı.

***2021 yılının ortalarında, özellikle Avrupa’da doğal gaz fiyatlarındaki artışın, azotlu gübre üretiminin temel girdisi olan amonyak üretiminin azalmasına neden olduğu belirtildi.

**Çin’deki kömür fiyatlarındaki artışlar da elektrik kullanımının karneye bağlanmasına yol açarak bazı gübre üretim tesislerinin üretimi düşürmesine neden oldu. Bu, Çin’in yerel mevcudiyeti ve gıda güvenliğini sağlama ihtiyacını öne sürerek Haziran 2022’ye kadar gübre ihracatına, özellikle fosfatlara bir kota uygulamasıyla sonuçlandı.

***USDA, “Çin’in gübre ihracatını askıya alması küresel arzı önemli ölçüde azalttı” dedi.

Rusya ve Çin tarafından getirilen ihracat kısıtlamaları ve her ikisi de büyük gübre tedarikçileri olan Belarus ve Rusya’ya yönelik uluslararası yaptırımlar da dahil olmak üzere, bir dizi faktör COVID-19 pandemisinin neden olduğu mevcut tedarik zinciri kesintilerini daha da kötüleştirdi.

Birçok ülkenin yakın zamanda Rus ithalatına kısıtlamalar getirdiği ve buna karşılık Rusya’nın Haziran 2022’ye kadar azot ve karmaşık azotlu gübre ihracatına ilk kısıtlamalar getirdiği belirtildi.

23 Mayıs 2022’den bu yana, Rus hükümeti bazı gübre ihracatındaki mevcut altı aylık kotaları artırdı. Bu da azotlu gübrelerde 231.000 ton artışla 5,7 milyon tona ulaştı. Karmaşık veya bileşik azot içeren gübrelerde 466.000 ton artışla 5,6 milyon ton oldu….

***1 Haziran’da yayınlanan bir kararname, Rus hükümetinin gübre ihracat kotalarını bu yılın sonuna kadar koruma niyetini kodladı.

**USDA, “Arz sorunları, Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışma devam ettiği için uzun süre gübre fiyatlarının yükselmesine katkıda bulunabilir” dedi.

****Rusya’nın Ukrayna’yı İşgalinin Etkisi?

Rusya ve Ukrayna arasındaki jeopolitik çatışma, küresel gübre ve gıda arzını etkiliyor. Rusya başlangıçta azot, fosfat ve potasyumlu gübre ihracatına 2022 Haziran’ına kadar kısıtlamalar getirerek, küresel arzın yaklaşık yüzde 15’ini etkin bir şekilde ortadan kaldırdı. Bu kısıtlamalar duyurulmasına rağmen, Rusya ticaret verilerini yayınlamayı durdurduğu için kısıtlamaların fiili olarak uygulanması belirsizdir. Trade Data Monitor’e göre, Ocak 2022’den bu yana Rusya’dan gübre ihracatı kaydı yok. Ancak ABD ve Brezilya dahil birçok ülke, Nisan 2022’ye kadar Rusya’dan gübre ithalatı yaptığını bildirdi. Rusya-Ukrayna savaşı bitene kadar fiyatların yüksek kalması, çünkü gerekli rezervler mevcutsa gübre üretiminin artması ortalama üç ila beş yıl sürer. Ancak bazı ülkelerde fosfat ve potasyum rezervleri sınırlıdır.

****Gübre Fiyat Artışlarının Amerika ve Dünyaya Etkileri!

Gübre fiyatlarındaki artış ABD’li üreticileri ve diğer ülkeleri zorladı. Amerika Birleşik Devletleri önemli miktarda azot ve fosfor üretirken, önemli miktarda gübre, özellikle potasyum gübresi ithal etmektedir. Bununla birlikte, küresel gübre sıkıntısının ABD’de gübre fiyatlarını yüksek tutması muhtemeldir.

Gübre fiyatları 2021’de yükselmeye başlasa da, bu yılki ekim sezonu için kullanılan gübreler 2021’de alındığı için birçok ABD’li üretici gübre fiyatlarındaki artışın önüne geçebildi. 2022’de gübre satın alınan durumlarda birçok üretici uygun şekilde ayarlama yapmak zorunda kaldı ekilen ürün alanına uygun gübre karışımları, gübre harcamalarını en aza indirir. Bazı üreticiler, soya fasulyesi daha az gübre gerektirdiğinden, ekim alanlarını artırmış olabilir. Bunun nedeni soya fasulyesinin doğal bir azot sabitleme kabiliyetine sahip olmasıdır. Karar aynı zamanda mısır ve diğer tahılları dikmek için gerekli olan alanı da azaltıyor. Azotlu gübre, mısır ve diğer tahıllar için diğer sıra bitkilerinden daha fazla kullanılma eğilimindedir. Yüksek girdi maliyetlerine yanıt olarak, bazı üreticiler ekilen toplam alanı azaltmayı seçmiş olabilir, diğerleri araziyi korumayı, ancak mahsul karışımını değiştirmeyi veya diğer uygulamaları değiştirmeyi seçti. Mısır, buğday ve soya fasulyesi gibi mevcut nispeten yüksek emtia fiyatları göz önüne alındığında, yüksek girdi (gübre) fiyatlarına rağmen makul kar marjları mümkündür.

Diğer ülkelerdeki üreticiler, Amerika Birleşik Devletleri ile benzer kararlarla karşı karşıyadır. Brezilya, 2022’nin ilk çeyreğinde gübre ithalatında yıldan yıla yüzde 15’lik bir düşüş yaşadı. Bu, 2022 için ikinci mısır mahsulü üretimini olumsuz etkileyebilir. SSA ülkeleri, arz sıkıntısı, düşük stoklar ve yüksek fiyatlar nedeniyle gübre kullanımlarında şimdiden bir düşüş gördü. SSA ülkeleri zaten çok düşük gübre uygulama oranlarına sahiptir. Bu oranların daha da düşürülmesi, mahsul verimini olumsuz etkileyebilir ve daha savunmasız nüfusların bazıları için gıda güvenliğini tehdit edebilir.

2023 için küresel görünüm daha da vahim olabilir. Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken ve gübre arzı sınırlı kalırken, yüksek fiyatların 2023 yılı ekim kararları üzerinde daha derin bir etkisi olması muhtemeldir. ABD’deki üreticiler, emtia fiyatlarının yüksek kalmasına rağmen üretimi artırabilir, ancak emtialar için beklenen yüksek girdi fiyatlarıyla boğuşmak zorunda kalacaklardır.

Sahra Altı Afrika (SSA) ülkeleri hangileri? Bu ülkeler arasında Güney Afrika, Uganda, Mozambik, Çad, Zambiya, Nijerya, Gana, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Benin, Malavi, Etiyopya, Namibya, Kenya, Botsvana, Somali, Mali ve Zimbabve yer aldı . … …

****Gübre fiyatları her yerde artıyor, nedenleri, ve sonuçları..

Artan azotlu gübre fiyatları endişeye neden oluyor. Birçok çiftçi bir makas etkisinden korkar.

Makas etkisi nedir? Makas etkisi; sürekli artan gübre fiyatları ve aynı zamanda en yüksek değerlerinden giderek uzaklaşan tahıl fiyatlarıdır.

Almanya’da gübre fiyatları artıyor. Ancak tahıl fiyatları düşüyor. Çiftçiler makas etkisinden korkuyor. Ancak dünya pazarında gübre fiyatları tamamen farklı bir yönde hareket ediyor. Aşağı doğru…

Azotlu gübre fiyatları son günlerde yükselmeye devam etti. Bunun nedeni ise Avrupa pazarındaki doğalgaz fiyatlarındaki artıştır. Ancak, azotlu gübreler için artan fiyatlar endişeye neden oluyor. Pek çok çiftçi bir makas etkisinden korkuyor: sürekli artan gübre fiyatları ve aynı zamanda Mart ve Mayıs ayları arasında ulaştıkları en yüksek seviyelerinden giderek uzaklaşan tahıl fiyatlarıdır.

Analistler, gübre fiyatlarındaki artışın temel nedeninin artan gaz fiyatları ve gübre sektöründeki ilk üretim kesintileri olduğunu bildiriyor.

Ancak, çalışma başlamadan önce bile Rusya, birçok Avrupa ülkesine gaz tedarikini ciddi şekilde kısıtladı veya tamamen durdurdu. Sonuç olarak, Avrupa gaz fiyatları keskin bir şekilde yükseldi.

****Fransız tarım portalı Terre-net’te analist Marius Garrigue, “Gübre piyasası son günlerde üre ve amonyum nitrat fiyatlarındaki hızlı ve önemli artışla birlikte Avrupa pazarındaki yükseliş riskini doğruladı” diyor.

Gübre uzmanı, doğalgaz fiyatlarının yanı sıra Avrupa’da talebin canlanması, Kuzey Afrika’dan gelen tekliflerin azlığı ve ithalat maliyetlerini otomatik olarak artıran çok zayıf euro ile gübre fiyat artışını da açıklıyor.

***Yüksek gübre fiyatları: AB, azotlu gübreler için ithalat vergilerini askıya almak istiyor.

Dünya pazarında tamamen farklı fiyat gelişimi var. Aynı zamanda, büyük üreticilerin gübre stokları, alımları geciktiren fiyat caydırıcıları nedeniyle Haziran ayında arttı.

Piyasa gözlemcileri, Hindistan’ın üre fiyatlarının artırmasını bekliyordu. Hindistan’ nın 1,5 milyon ton yerine 500.000 ton satın alması neden oldu.

Görünüşe göre, üre ve amonyum fiyatları, esas olarak Avrupa doğalgaz fiyatlarının artmasına yol açan jeopolitik nedenlerle artıyor.

***Gübre fiyatları korkulduğu gibi gaz fiyatlarıyla birlikte yükselecek. Talep canlı olmaktan başka bir şey değil. Ancak çoğu üretici hala fiyatları yukarı doğru ayarlıyor. Nedeni: Gübre üretiminde en önemli maliyet unsuru olan doğalgaz fiyatları Haziran ayından bu yana iki kattan fazla arttı.

Gübre talebi aslında zayıf olmasına rağmen, artan gübre fiyatları şimdiden bir sonraki pazar krizini gösteriyor. Ancak, üretim maliyetleri son derece yüksektir. Çoğu üretici fiyatları artırır . Mart ayında yaptıkları gibi üretimi de azaltıyorlar. Kısır döngü. Bizde süt hayvancılığında bunu yaşıyoruz.

****Gübre Üreticisi Yara, Yüksek Gaz Fiyatları Nedeniyle Azot Bazlı Gübre Kıtlığına Karşı Uyardı..

****2023 Kararları İçin Azotlu Gübre Görünümü

Çiftçiler, 2023 planlama sezonuna başlamak için çok daha yüksek gübre fiyatlarıyla karşı karşıya kalacak. 2022 için, gübreyi erken satın alan çiftçiler, fiyatlar arttıkça daha sonra satın alanlara göre çok daha düşük gübre maliyetlerine sahipti. Aynı artan yörünge bu yıl gerçekleşmeyebilir ve fiyatlar önümüzdeki baharda daha düşük olabilir. Gübreyi erken satın alan çiftçiler, maliyetleri karşılamak için mısır üretiminin bir kısmını fiyatlandırmak isteyebilirler.

Rusya’dan Batı Avrupa’ya doğal gazın tamamen kapatılmasıyla ilgili endişeler var. Kapatma, doğal gaz maliyetlerini artıracak ve bu da en azından Avrupa’da azotlu gübre üretim maliyetlerini artıracaktır. Aynı zamanda, tüm tahıl ve gübre pazarlarında sonuçları olacak büyük bir durgunluğu tetikleyebilir.

Benzer şekilde, Çin de bir rol oynayacaktır. Çin, gübre ihracatına kısıtlamalar getirebilecek önemli bir gübre ihracatçısıdır. Batı Avrupa’ya benzer şekilde, esas olarak Çin’in kısıtlayıcı Covid kontrol politikalarıyla ilgili bir Çin resesyonu endişeleri var. Bir durgunluk Çin’e yapılan tahıl satışları üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olacak ve bu da ABD’de tahıl fiyatlarının düşmesine neden olabilir.

Genel olarak, ABD’de susuz amonyak fiyatlarıyla ilişkili iki ana faktör, doğal gaz fiyatları ve mısır fiyatlarıdır. Azotlu gübre üretiminde önemli bir maliyet olan doğalgaz fiyatlarındaki artışlar, azotlu gübre fiyatlarını artırma eğilimindedir.

***Gübre Alım Zamanı

Gelişmiş ülkelerde ve parası olan çiftçiler geçen yıl azotlu gübreyi erken satın alan çiftçiler daha düşük fiyatlar aldı. Aynı şeyin 2023 üretimi için de olacağının garantisi yok.

Genel olarak, çiftçiler bir önceki yılın seviyelerine göre çok daha yüksek gübre fiyatlarıyla karşı karşıya kalacaklar.

Her zaman olduğu gibi, piyasada belirsizlik var.

Erken gübre alan çiftçiler ürünleri için yüksek fiyata ihtiyaç duyacaklar.

Yüksek azot fiyatlarını karşılamak için yüksek mısır fiyatlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Satışlar aynı anda yapılmazsa, azot alımı ile mısır satışı arasında mısır fiyatları düşebilir.

Bazı çiftçiler azot satın almak için beklemek isteyebilir. Diğerleri, fiyat riskini dağıtmak için bazı uygulamalar sonbaharda, bazıları ilkbaharda yapılan azot uygulamalarını bölmeyi seçebilir.

Gübre fiyatlarının devam etmesi ve tüm üretim maliyetlerindeki artışlar, karlı kalabilmek için yüksek mısır ve soya fasulyesi fiyatlarına ihtiyaç olduğuna işaret ediyor.

***Rusya’dan Gelen Gübre Kargoları, Gıda Kıtlığı Konusunda Endişe Duyduğu İçin ABD’ye Gidiyor..

Gübre fiyatları, gıda kıtlığına neden olabilir.

Başkan Joe Biden yönetimi, Ukrayna işgalinin ardından gübreler de dahil olmak üzere Rus tarım ürünlerini kara listeye almadı. Yine de, birçok Batılı banka ve tüccar, hızla değişen kurallarla ters düşme korkusuyla Rus arzından uzak durdu.

Rusya ve Ukrayna, mısır, soya, pirinç ve buğday verimini yüksek tutmanın anahtarı olan başlıca gübre ihracatçılarıdır. Çiftçiler, yüksek fiyatlar nedeniyle gübre kullanımını ve ekmeyi planladıkları arazi miktarını azalttı.

Çiftçinin hiçbir ürünü ucuza alınmamalıdır. Dünyada girdi fiyatları (Gübre, zirai ilaç..) yükseliyor.

****Gübre kaosu 2023’e kadar sürmesi bekleniyor.

***Gübre kıtlığı, 2023 yılı gıda arzını kısıtlayabilecek..

Çiftçi sıkıntıyı hissediyor ve sadece gübre yüzünden değil. Mahsul yetiştirmenin maliyetleri 2021’den itibaren büyük ölçüde arttı.. Yakıt, gübre, bitki koruma ürünleri, toprak ve işçilik, daha yüksek üretim maliyetine neden olan faktörlerdir.

Kanada gübre üretimi açısından kendi kendine yeterli olmanın yollarına bakıyor.

***Yalnız gübre fiyatları son zamanlarda rekor seviyelerinden düştü, ancak Ukrayna-Rusya krizi öncesine göre çok daha yüksek seviyelerde kaldı.

******Gübrede olduğu gibi tüm ülkelerin önceliği kendi çiftçisi, kendi halkıdır..

Eğer tahılınızı satacaksanız, bazı girdileri satın almak iyi bir fikirdir.

Girdilerinizin bir kısmını satın alacaksanız, tahılınızın bir kısmını satmak iyi bir fikirdir.

Tabii tahılınız ve paranız varsa!!!

İlgili otorite, Venezuela tarımını geliştirmek, sorunlarını çözmek için planlar, projeler hazırlarken, ülkemizde çiftçilerimizin sorunları çözülmüş olur. Sorun yaşamazlar.

Ayrıca, Venezuela halkı için mücadele verilirken, milletimiz eti, yumurtayı, zeytini, peyniri, ekmeği, meyveyi, sebzeyi daha fazla alsın ve tüketsin… Halkımız dengeli, sağlıklı ve kaliteli beslenebilsin..

Fransa Tarım Bakanı Foll, tarım ve hayvancılık alanında Fransa’ya katkılarından dolayı Bakan Eker’e Şövalye Liyakat Nişanı takdim etmişti.

Venezuela, Tarım Bakanı’da verebilir.

Önemli olan ülkemiz çiftçisinin vereceği nişanlar olmalıdır.

Tarıma yaptığı katkılarından dolayı, Konya Çiftçisi, Kars’lı olmasına rağmen Konya Milletvekili olarak Rahmetli Bahri Dağdaş’ı Meclise göndermişti. Ziraat Mühendisi olan Rahmetli Bahri Dağdaş, ülkemiz tarıma yaptığı katkılarından dolayı tarımda iz bırakan bakan olarak hep hatırlanır…Rahmetle anıyorum…

Temennim, dünya birde “Tayvan” sorunu yaşamaz…

Çiftçilere silajlık mısır tohumu dağıtıldı

Malatya Büyükşehir Belediyesi üreticilere ve çiftçilere destek olmak adına DAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı işbirliği ile 2022 yılı “Bitkisel Üretimin Alt Yapısının Geliştirilmesi Programı” çerçevesinde 252 küçük aile işletmesine Silajlık Mısır tohumu dağıttı.


Malatya Büyükşehir Belediyesi, Doğu Anadolu Projesi (DAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ve Malatya Tarım ve Orman İl Müdürlüğü iş birliğiyle ‘Malatya İlinde Yem Bitkileri Yetiştiriciliğinin Yaygınlaştırılması Projesi’ çerçevesinde Malatya Büyükşehir Belediye Binası önünde silajlık mısır tohumu dağıtım töreni gerçekleştirildi.
Düzenlenen tören sırasında Malatya Tarım ve Hayvancılık Platformu Başkanı İhsan Akın, bir konuşma yaparak, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın son yıllarda tarım ve hayvancılık noktasında yetiştiricilere, üreticilere ve çiftçilere büyük destek verdiğini söyledi. Akın, “Tarım olmadan hayvancılık olmaz, hayvancılık olmadan tarım olmaz. Bunlar birbirini etkileyen sektörler. Bu nedenle bu sektörlerin desteklenmesi lazım. Ben bu güzel projede Büyükşehir Belediye Başkanımız Selahattin Gürkan’a, Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüze ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Yunus Kılıç da yaptığı konuşmada, “Büyükşehir Belediye Başkanımız göreve başladığından beri tarım ve hayvancılık konusunda bizlere vermiş olduğu desteklerden dolayı kendilerine ve ekibine şükranlarımı arz ediyorum. Bir gün arpa tohumu, bir gün buğday tohumu, bir gün nohut tohumu, bir gün fidan, bir gün mısır tohumu derken, üreticinin zor zamanında Büyükşehir Belediyemizin ve Tarım ve Orman Bakanlığımızın yapmış olduğu destekleri takdirle karşılıyoruz. Gıdaya yapılan yatırım asla boşa gitmeyeceği gibi çok büyük önem arz ediyor. Bu destekleri bize veren Büyükşehir Belediye Başkanımıza ve değerli ekibine, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüze ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.


Malatya Tarım ve Orman İl Müdür Vekili Turan Karaca da 2022 yılı içerinde çiftçilerle buluşturulan tohum desteğinden bahsederek, “Dağıtılan tohumlardan hasadı gerçekleştirilenlerden yüksek verim elde ettik. Malatya şartlarının çok üzerinde buğday ve arpadan güzel verimler elde ettik. Nohutla ilgili de çok güzel
haberler alıyoruz. Dağıtılan fidelerden de saha çalışması yapan ekiplerimiz verimin yüksek olduğunun haberlerini paylaştılar. Çiftçilerimiz adına sizlere teşekkür ediyorum” sözlerine yer verdi.
Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sığırcı ise “Büyükşehir Belediyesi olarak Tarım ve Orman Bakanlığımız ile birlikte 20212022 yıllarında çok ciddi bir atılım çalışması yaptık. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımıza bizim önümüzü açtığı için çok teşekkür ediyorum. 2022 yılı Malatya’nın bu ciddi desteklerle beraber tarımsal yatırımlarda rekor yılı olacak. Bütün çiftçilerimize emeklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. DAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı işbirliği projemizi gerçekleştiriyoruz. Bu projede 13 Tarım ve Orman İl Müdürlüğü personeli bu tohumlarımızı gerçek sahaya ve gerçek üreticilerimize buluşturulması konusunda verdikleri gayretlerden dolayı teşekkür ediyorum. Emeği geçen çiftçilerimize teşekkür ediyorum ve ‘Üretim sizden, destek bizden’ diyorum” diye konuştu.


Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, “Ülkemizin ekilebilir arazilerinin ekilebilmesi, sulanabilir arazilerin de sulanabilmesi için biz yerel yöneticiler olarak büyük bir gayret ve çaba içerisindeyiz. Bu anlamda işbirliği içerisinde olduğumuz herkesle uyum içerisinde çalışma örnekleri sergiliyoruz. DAP ve Tarım ve Orman Bakanlığı ile birlikte belediyemizin ortaklaşa yapmış olduğu bu projede silajlık mısır tohumu dağıtımı için burada bulunuyoruz.
Tabii özellikle burada 10 dekarın altında ekilmeyen ve Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan destek alamayan çiftçilerimize bizler yerel yönetimler olarak yapmış olduğumuz projede katkı sağlıyoruz. Paydaşlarımız DAP ve Tarım ve Orman Bakanlığımızla birlikte bu 10 dekarın altında destek alamayan çiftçilerimiz için silajlık mısır tohumu dağıtılarak onların ekilebilir arazilerin ekilebilmesi ve üretime katkı sağlaması noktasında bu çalışmalar yapıldı.
Bizler bu çalışmadan daha önce de buğday dağıttık, arpa dağıttık, nohut dağıttık, fasulye dağıttık, sebze ve meyve fidesi dağıttık, sahadaki alıçlar için aşılama kampanyası yaptık. İlkbaharla birlikte meyvelik ağaçlar dağıttık. Bir taraftan da sulanabilir topraklarımızda sulanabilmesi için kanallar, göletler ve borular döşeniyor. Dolayısıyla biz Malatyalı çiftçilerimizin yanındayız. İnşallah bundan sonra da çok da güzel işleri çiftçilerimizle birlikte gerçekleştireceğiz.


Sadece bunlarla kalmıyoruz. Dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 80’inin Malatya’da üretilmesi, Malatya’ya yakışır ve dünyaya yakışır bir Dünya Kayısı Ticaret Merkezi’nin yapımını gerçekleştiriyoruz. Yani biz eser bırakmaya ve her konuda ve her alanda eserlerimizi yapmaya devam ediyoruz. Silajlık mısır tohumlarımızın gittiği ve ekildiği yerlerde bereketinin bol olmasını temenni ediyorum ve vatandaşlarımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bundan sonraki süreçte de tarım anlamında ve çiftçilerimizin desteklenmesi anlamında da Malatya Büyükşehir Belediyesi olarak her türlü desteği çiftçilerimize vereceğimizi ve yanlarında olacağımızı ifade etmek istiyorum. Ben bu çalışmaları yapan başta Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanımıza, Tarım ve Orman Bakanlığımızın değerli temsilcileri ile Malatya Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüze ve Vekiline, DAP İdaresi Başkanlığımıza ve Ziraat Odası ile Tarım Platformu Başkanlarımıza, bize sahada destek veren üretici birliklerimize teşekkür ediyorum” dedi.
Yapılan protokol konuşmalarının ardından silajlık mısır tohumları 252 küçük aile işletmesi olan çiftçilere teslim edildi.

BAŞKAN ERCENGİZ: “BASIN AYAKTA KALMALI”

Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, 24 Temmuz Basın Bayramı dolayısıyla Burdur’da görev yapan basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Başkan Ercengiz, “Basının her koşulda desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Nasıl bu ülkede tarım, hayvancılık ve üretim kıymetliyse bence basının ayakta kalması da bir o kadar kıymetlidir.” dedi.

Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, 24 Temmuz Basın Bayramı dolayısıyla Burdur’da görev yapan basın mensuplarıyla kahvaltıda buluştu. Susamlık tesislerinde düzenlenen kahvaltı programına Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Burdur Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kürşat Tuncel ve Burdur’da görev yapan basın mensupları katıldı.

Kahvaltının ardından sırasıyla Burdur Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kürşat Tuncel ve Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz konuşma yaptı.

“24 Temmuz günümüzde mücadele ve dayanışma günü olarak kabul ediliyor”

Burdur Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kürşat Tuncel, “24 Temmuz 1908 basında sansürün kaldırılışı, basın camiamızda, basın tarihimizde özel günlerden, sembolik, değeri olan günlerden birisi. Sansür tabii ki bugünkü itibariyle bundan 114 yıl önce anladığımız şekliyle olmasa da bugünkü sansür şekil değiştirdi, yöntem değiştirdi. Ekonomik yaptırımlarla basın kuruluşlarını dizginlemek, yok etmek artık çok daha kolay. 24 Temmuz günümüzde basın bayramı olarak adlandırsak da son zamanlarda söylem değişikliğine gittik. Mücadele günü ve dayanışma günü olarak kabul ediliyor. Çünkü basın sektöründe başta yazılı basın olmak üzere Türk basınında, Anadolu basınında, yerel basında çok ciddi problemlerle karşı karşıyayız. En başta ekonomik sıkıntılar. Biz 24 Temmuz etkinliklerini bu noktada şöyle önemsiyoruz; dertlerimizi, sorunlarımızı dile getirmek için bir fırsat, bir platforma dönüşüyor. Bu noktada Burdur Belediyesi ve Başkan Ali Orkun Ercengiz’e de teşekkür ediyorum. 24 temmuzlarda 10 ocaklarda bizi ağırlayarak hem bir araya gelmemize, özellikle şu son iki yıldır pandemi sürecinden dolayı da maalesef eskisi kadar etkinlik de olmuyor. O yüzden bir araya gelmemize vesile oluyor. Aynı zaman da sorunlarımızı az önce vurguladığım gibi dile getirmemize de neden oluyor. Burdur Belediyesi, yerel basın açısından da baktığımızda bugün Bucak’tan da arkadaşlarımız var. Ben bundan çok büyük bir memnuniyet duyuyorum. Çünkü bizim hep söylediğimiz gibi Burdur bir İl ve sadece şehir merkezinden ibaret değil. Nitelikleriyle, potansiyeliyle büyük bir gelecek vadeden Batı Akdeniz’de çok şirin bir kent. Bu nokta da Burdur Belediyesi ile Burdur Gazeteciler Cemiyeti’nin yaklaşık 7 senedir çok olumlu iş birlikleri var. Birlikte geliştirdiğimiz projeler, etkinlikler var. Burdur Belediyesi’nin yerel basına, ilimizdeki gazeteci arkadaşlara sahip çıktığını da biliyoruz. Bu vesileyle bir kez daha teşekkür ediyorum.” dedi.

“Nasıl bu ülkede tarım, hayvancılık ve üretim kıymetliyse bence basının ayakta kalması da bir o kadar kıymetlidir”

Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ise konuşmasında şunları söyledi;

“24 Temmuz Türk Basını açısından önemli bir gün. Basında sansürün kaldırılması için verilen mücadelenin 114 yıl önce başlangıcını temsil eder. Bu anlamda da önemlidir. Henüz Cumhuriyet bile kurulmamışken, basın demokratikleşme adına, sesini yükseltebilme adına 20’inci yüzyılın başında hak mücadelesine başlamıştır. Tabi 21’inci yüzyıla geldiğimizde bu hak mücadelesini ne kadar ve ne şekilde örgütlü yapabiliyor bu tartışma konusudur. Basında sansür artık farklı bir boyuta gelmiş, ekonomik kaygılar basını kendiliğinden susturmuştur. Basın artık şöyle bir noktaya getirilmiş; yandaş veya karşıt basın olarak adlandırılmıştır. Oysa ki demokrasilerde basın dördüncü güçtür. Basın demokrasinin en önemli ayaklarından bir tanesidir. Yurttaşın haber alma hakkı, vatandaşın sesini duyurabilme yöntemidir. Bizler her zaman yerelden başlamak üzere doğru yazan, kalemini satmayan, kaleminin arkasında duran ve en önemlisi yurttaşın haber alma hakkını yurttaşa sağlayan basının yanında olmaya gayret ettik, bunun için çaba sarf ettik. Ancak günümüz Türkiye’si, öyle bir noktaya geldi ki bir olaya neresinden bakıldığı ve nasıl anlatıldığı maalesef artık yandaş mı, karşıt mı diye adlandırılmasıyla vatandaşın da basına güveninin azalmasına neden oldu. Bu süreçten mutlaka çıkılmalı. Tabi basın başka bir yere de evrildi, internetin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızlanması ve internet üzerinden haberleşmenin daha kolay ve daha etkileyici bir yöntem olmasını fark eden girişimci basın bu yöntemi de çok hızlı hayatına geçirdi. Olması gereken bir şey mi? evet belki görsel basın, yazılı basın, medya çok kıymetli ama artık o kadar hızlı gündemi değişen bir ülkede yaşıyoruz ki, bugün ilgilendiğimiz bir haber, bugün haber aldığımız bir olay yarına o kadar eskimiş bir vaziyette yazılı basında karşımızda görüyoruz ki acaba bu geçen haftanın haberi miydi diye bir kez daha düşünmek durumunda kalıyoruz. Ben basın mensuplarının ne zor şartlarda görev yaptıklarının farkındayım, ayak üstü de olsa zaman zaman işin ekonomik boyutunu, ekonomik tarafını sizlerle de görüşüyorum. Bu konuda da sizlerden kısmen fikir sahibiyim. Basının her koşulda desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Nasıl bu ülkede tarım, hayvancılık ve üretim kıymetliyse bence basının ayakta kalması da bir o kadar kıymetlidir. Çünkü biz doğru haberi doğru noktadan ve doğru haliyle alamadığımız sürece dünyadan habersiz yaşamaya maalesef mahkûm oluruz. Bunu da bir yurttaş olarak, bir belediye başkanı olarak asla istemem, asla da kabul etmem. Bu anlamda da basın emekçilerinin verdiği mücadelenin sonuna kadar yanında olduğumu ifade etmek isterim. Tüm basın emekçilerinin Basın bayramını bir kez daha kutluyorum.”

Kahvaltı programı soru-cevap kısmının ardından günü anısına çekilen hatıra fotoğrafı ile sona erdi.

Fakıbaba’ya uzun hava sürprizi

Şanlıurfa AK Parti Milletvekili ve Eski Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Şanlıurfa’daki çalışmalarını sürdürüyor. Urfalı Vekil öncelikle sabahın erken saatlerinde esnaf ile bir araya geldi.


Esnaf ile bir araya gelen Fakıbaba’ya burada uzun hava sürprizi yapıldı. Vekil Fakıbaba daha sonra (ŞASEMKOM) Şanlıurfa Sebze ve Meyve Komisyoncular Derneği Başkanı Kemal SEZER ile bir araya geldi. Fakıbaba’nın ziyaretleri sırasında yoğun ilgi ilk günkü gibi devam etti

Erzurum yapılan 600’ü aşkın gölet ile Türkiye’de birinci sırada

Erzurum’da hayvancılık ve tarım alanında su ihtiyacını karşılayabilmek için Erzurum Büyükşehir Belediyesi tarafından 600’ü aşkın gölet yapıldı. Türkiye’de en fazla gölün yapıldığı Erzurum’da yeni hedef bin 500 gölet.
Erzurum’da hayvancılığa ve tarıma yapılan destekler devam ederken Erzurum Büyükşehir Belediyesi tarafından şehrin farklı bölgelerine gölet yapımı da devam ediyor. 600’ü aşkın gölet yapılan Erzurum’da meralarda otlayan hayvanların su ihtiyacı giderilirken çiftçinin ektiği alanlarında su ihtiyacı giderilmiş oluyor. Bazı bölgelerde içme suyu olarak ta kullanılan gölet suları Erzurum’un farklı bölgelerinde yaşam alanı oluşturuyor. Öte yandan Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, şuanda 600’den fazla gölet yaptıklarını belirtirken yeni hedeflerinin ise bin 500 gölet olduğunu ifade etti.

“Geldiğimiz günden bu tarafa 600’ü aşkın gölet yaptık”
Meralarda otlayan hayvanların su ihtiyacını giderebilmek için gölet yapımına devam ettiklerini söyleyen Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “Erzurum tarım ve hayvancılık konusunda Türkiye’de en önemli olan illerden bir tanesidir. Türkiye meralarının yüzde 12 den fazlası Erzurum’da bulunuyor. Tabi bu meraların daha kıymetli hale gelmesi için kaynakları suları depoluyoruz. Bu kaynak sularını kar suyu, yağmur suyu gibi depolayabilmek içinde şehrimizde göl yapımına karar verdik. Geldiğimiz günden bu tarafa ise 600’ü aşkın gölet yaptık. Yapmaya da devam ediyoruz çünkü meralarda otlayan hayvanlarımızın su ihtiyacını karşılayabilmek için buna ihtiyaç var” diye konuştu.

“Hedefimiz bin 500 gölet”
Tarımsal alanda da göletleri su kaynağı olarak kullandıklarını belirten Sekmen, “Bu göletler sayesinde yine bazı bölgelerde içme suyunu da karşılıyoruz. Bazı bölgelerimizde ise tarımsal faaliyetlerde de kullanılıyor. Kaba yem, patates, fasulye gibi ürünlerimizin sulanmasında kullanıyoruz. Bunun içinde hedef bin gölet, daha sonraki hedefimizde bin 500 gölettir. Su hayat demektir, suyun olmadığı yerde yaşamda olmaz. Bunun için biz ülke olarak dünyada hayvancılıkta bir yere sahip olmak istiyorsak mutlaka doğu Anadolu da gölet yapımına hız vermemiz gerekiyor. Biz Erzurum Büyükşehir Belediyesi olarak bu imkanları değerlendiriyoruz. Göletlerimizin su çıkış yerlerine de halk tabiriyle sulaklar ve kurunlar koyarak hayvanların su içmesine imkan sağlıyoruz. Bundan sonra hayvanlarla ilgili yapacağımız proje ise gölgelik alanlar oluşturmak olacak. Meralarda otlayan hayvanlarımız su ihtiyacını karşıladıktan orada dinlenmesi gerekiyor. Bunun içinde gölgelik alanlar oluşturup yazın güneşinden sonbaharında yağmurundan ve soğuğundan korumamız gerekiyor” dedi.

Main Menu