02.06.2022 TARIM VE HAYVANCILIK HABERLERİ

Yayladan doğan marka

Çocuklukları yayladan geçen, Samsun’daki Nebiyan Dağı’na bakarak hayaller kuran iki kardeş büyüdü, dede mirası olan yaylacılık kültürüne sahip çıkarak markasını kurdu. Karadeniz’in yaylalarında beslenen hayvanların eti ve bölgenin tarımsal ürünleri Nebyan markası ile binlerce haneye ulaşıyor. İhracata da başlayan girişimci kardeşler yayladan doğan bir dünya markası olmayı hedefliyor.

12 ay boyunca hayvanların peşinde göçer bir hayat… Metrelerce yüksekliğe yapılan meşakkatli yolculuklar… Yaylacılık kültürü bugün ülkenin birçok şehrinde büyük emek verilerek devam ediyor. İşte bu emeği gören, hatta deneyimleyen iki kardeş gıda sektöründe önemli bir girişime imza attı. Köyden kente göçün hızlanması ile Tarım ve hayvancılığın darbe aldığını, öte yandan büyükşehirlerde de temiz gıdaya talebin arttığını gören girişimciler ‘Kırsalda kalkınma, kentlerde gerçek gıda’ anlayışı ile yola çıktı. Samsun Bafra’lı İbrahim Uyanık ve Nazlı Uyanık Yıldız ile girişimcilik hikayesilerini konuştuk…

KÖYLER BOŞALIYORDU…

Nesillerdir hayvancılık yapan bir kültürden geldiklerini söyleyen İbrahim Uyanık, “Baharda karlar erimeye başladığında yaylaya çıkar, tekrar kar düşene kadar yaylada kalırdık. Yaylacılık aile geleneği bizde… Ben Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’nden, kardeşim Nazlı ise Endüstri Mühendisliği’nden mezun olduk. Çocukluğumuzun geçtiği yaylalardan hiç kopmadık. Eğitim hayatımızdan sonra köyümüzde gördüklerimiz bizi markamızı kurmaya yönlendirdi. İnsanların köyden kente göçüne şahit oldu. Tarım yerine inşaatlarda çalışmayı seçtiler. Yaylalardaki binlerce hayvan görüntüsü giderek azalıyor, köyler boşalıyordu… Bu kadar değerli bir kültürün kaybolmaya başladığını gördük ve harekete geçtik. Aslında bizim istediğimiz üretici ile tüketici arasında bir köprü kurmaktı. Bu amaçla da 2014 yılında Nebyan markasını kurduk. Markamızın adını çocukluk yıllarında bakarak hayal kurduğumuz Nebiyan Dağı’ndan aldık” dedi

Nazlı Uyanık Yıldız ise farklı bir noktaya dikkat çekti. Köylerde üretim azalırken, büyükşehirlerde de iyi gıda ihtiyacının arttığını söyleyen Yıldız, “Ben de annelik sürecimde organik gıdaya erişimdeki zorluğa şahit oldum. O yıllarda bilgiye de ürüne de erişim bu kadar kolay değildi. Yani hem köylerde, hem de şehirde yaşadığımız, gözlemlediğimiz sorunlarla yola çıktık” diye konuştu.

300 ÜRETİCİYLE İŞBİRLİĞİ

Tek bir üreticinin 25 kuzusu ile başlayan yolculukta bugün 300’ün üzerinde üretici ile çalışıyor Nebyan markası. Üstelik sadece Samsun değil, Karadeniz’in birçok iline yayılmışlar. Et ve et yan ürünleri ile başlayan girişim, bugün onlarca tarımsal ürününü de son tüketici ile buluşturuyor. Bölgede yetişen manda sütünden, fasulyeye, nohuttan fındığa birçok ürünün satışını yaptıklarını söyleyen İbrahim Uyanık, çalışma yöntemlerini şöyle anlattı:

“Bölge insanı olduğumuz için hangi ürün, hangi üreticide var biliyoruz ve sözleşmeli üretim için anlaşıyoruz. Aslında bu tarımda olsa da küçükbaş hayvancılık için yeni bir model. Sezon başında yapılan anlaşmalarla yol haritamızı çiziyoruz. Üretim sürecinde ihtiyaçları olan her noktada yanlarında oluyoruz. Sahada hem denetim hem de destek için ekiplerimiz var. Böylece istediğimiz kalitede ürün elde ediyoruz. Üretici de sadece kendi işine odaklanıyor. Hayvanını, gıda ürününü nerede, ne kadara satacağım sorunu olmuyor.”

TESİS VE 5 DÜKKÂN

Kesimlerin Bafra’da yapıldığını, soğuk hava tırları ile karkas halde İstanbul’a getirildiğini belirten Uyanık, İstanbul’daki tesiste hem taze et olarak paketlendiğini, hem de şarküteri ürünleri haline geldiğini dile getirdi. Yine bu tesiste kuru gıda paketleme de yapıldığını ekledi. İkisi İstanbul’da, diğerleri Ankara, Bodrum ve İzmir’de olmak üzere 5 dükkanları olduğunu belirten Uyanık, “Türkiye’nin birçok ilinde de şarküterilerde markamızla yer alıyoruz. Kırmızı eti kendi lokasyonlarımız üzerinden satıyoruz. Tarımsal ürünleri ise 81 ile gönderiyoruz. E-ticaret üzerinden de alıcıya ulaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

MARKALAŞMAYA ODAKLANMALIYIZ

Girişimcilerin hedefi ise dünya markası olmak. Ortadoğu, Amerika ve AB pazarlarına ihracata başladıklarını belirten İbrahim Uyanık, “Et yan ürünlerinde, tarımsal ürünlerde Amerika ve Avrupa pazarında markalaşmak ve önemli market zincirlerine girmek istiyoruz” dedi. Sektördeki en temel sorunun markalaşma eksikliği olduğunu belirten İbrahim Uyanık, “Ülke olarak, çok değerli ürünler üretiyor ve ihraç ediyoruz. Ancak bunları markalaşmadan hammadde olarak satıyoruz. Türk girişimciler ve gıda sektörü olarak markalaşmaya odaklanmalıyız. Tarımsal ürünlere katma değer katarak, nihai ürün halinde son tüketiciye ulaştırmalıyız. Biz bunun için çalışıyoruz. Hedefimiz, bizim topraklarımızdaki ürünleri daha fazla ülkede, daha fazla tüketici ile buluşturmak” ifadelerini kullandı.

DÜZENLİ TEST VE DENETİM

Katkı maddesiz, iyi tarım ve hayvancılığa odaklandıklarını belirten Nazlı Uyanık Yıldız kurdukları denetim sistemi ile bunu sağladıklarını söyledi ve şöyle devam etti: “Analize dayalı bir sistem kurduk. Ürünlere antibiyotik ve GDO testi düzenli yapılıyor. Çalıştığımız üreticiler de bunu biliyor. Kimse bizden talep etmediği halde kimi testleri ilk günden bu yana yapıyoruz. Veteriner hekimlerimiz düzenli ziyaretlerle işin takibini sağlıyor. Bizim iddiamız şu; bizden herhangi bir ürün alan tüketici onun sağlıklı gıda olduğundan yüzde 100 emin olacak. Marka olarak büyümeyi hedefliyoruz ama ana odağımızda güvenilir olmak var.”

Gıda komitesi toplandı: İç tüketimin üzerinde üretim bekleniyor

Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin ev sahipliğinde toplandı. Ardından yapılan açıklamada, “Olumlu iklim koşullarının da etkisiyle geçtiğimiz yıla oranla bitkisel üretimde artış sağlanacağı, devir stokları da dikkate alındığında önümüzdeki bir yıllık süreçte iç tüketimin üzerinde bir hububat üretiminin beklendiği değerlendirilmiştir” denildi.
Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin ev sahipliğinde Tarım ve Orman Bakanı Sayın Vahit Kirişci, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ve Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun katılımıyla toplandı.

Toplantıya ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Merkez Bankası, Erken Uyarı Sistemi ışığında gıda fiyatları gelişmeleri hakkında bilgi vermiştir. Akabinde yurt dışındaki hububat üretimi ve ticareti kapsamındaki gelişmelerle birlikte ülkemizdeki gelişmeler değerlendirilmiştir” denildi.

“Bu yıl ülkemizde olumlu iklim koşullarının da etkisiyle geçtiğimiz yıla oranla bitkisel üretimde artış sağlanacağı, devir stokları da dikkate alındığında önümüzdeki bir yıllık süreçte iç tüketimin üzerinde bir hububat üretiminin beklendiği değerlendirilmiştir” ifadeleri kullanılan açıklama, şu ifadeler yer aldı:

“ENFLASYONUN AZALMASINA YÖNELİK OLUMLU ETKİ”

“Bu durumun gıda fiyatlarındaki enflasyonun azalmasına yönelik olumlu etki göstereceği belirtilmiştir. Arz güvenliğindeki sürdürülebilirliği teminen, ekilmeyen tarım arazilerinin de tarımsal amaçlı kullanımına ilişkin çalışmaların önceliklendirilerek ilerletilmesine karar verilmiştir. Bu çerçevede gıda ve tarımsal ürün piyasalarının yakından takip edilmesine ve kurumlar arası iş birliğinin önemle sürdürülmesine ilişkin kararlılık vurgulanmıştır.”

Gıda krizi yaşanacak mı buğdayımız yeterli mi

Mesele siyaset davası değil ekmek davası deriz ya, ben de o hesap. Bugün siyasi kulisleri değil, ekmeğimizi yazacağım. Gerçi artık tarım konusu seçimlerin kaderini etkileyen stratejik bir konu haline geldi. Ama ben siyasi boyutuyla değil, tamamen olması gerektiği yönüyle ele alacağım. Tabii ki tarım uzmanlığına soyunmayacağım.Sadece Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci ile yaptığım söyleşiyi paylaşacağım.

Vahit Kirişci tarım profesörü. Yıllarca Meclis’te tarım komisyonu başkanlığı yaptı. Türkiye’de bu işi en iyi bilenlerden birisi.

Şimdi Türk tarımının geleceğini planlıyor.

GIDA KRİZİ BEKLEMİYOR

Tarım Bakanı Kirişci’ye ilk olarak, dünyayı büyük bir gıda krizinin beklediği yönündeki haberleri sordum.

“Bunu gerçekçi bulmuyorum, yani spekülatif olduğunu düşünüyorum. Dış mihrak tanımlaması benim tarzım değil ama iyi niyetli görmüyorum. Hasat dönemine girmemiş olsa idik belki söylenebilirdi ama kuzey yarımkürede hasat başlamış iken, hasadı yapılan bir ürünle ilgili ‘3 aylık stok kaldı’ demenin ne kadar anlamsız olduğunu herkesin bilmesini isterim. Şimdi hasat başlamış, mevcut stoklara yeni eklemeler yapılırken, ‘3 ay sonra gıda krizi yaşanacak’ demek çok iyi niyetli bir yaklaşım değil. Rusya-Ukrayna Savaşı denilecek olsa dahi Rusya’ya uygulanan ambargoda hububat ürünleri başta olmak üzere gıda ve gübre ambargo kapsamında değil. Rusya istediği zaman bu ürünleri piyasaya sunabilir” dedi.

ECONOMİST’İN KURUKAFALARI

The Economist dergisi buğday başaklarını kurukafa şeklinde kapak yaptı. Dergi pandemiden önce de pandemi konusunu kapak yaptığı ve isabet ettirdiği için bu haberi de çok konuşuldu. Tarım Bakanı’na Economist’in kapağını sordum.

“Ben art niyetli bir bakış ve piyasayı speküle etmeye yönelik bir tarz olarak görüyorum. Batılılar işlerini çok iyi biliyorlar. Derslerine iyi çalışıyorlar. Bir anda toplumda büyük bir panik havası meydana getirmeye çalışıyorlar. Gıda krizine dikkat çekiliyor olması, tarım sektörünün gündeme taşınması benim hoşuma gidiyor ama acaba biz dünyayı nasıl yönlendirebiliriz diye bir gayretin içerisindeler” diye karşılık verdi.

EKRANLARDAKİ TARTIŞMALARI NASIL BULUYOR

Bu kez iğneyi kendimize batırmayı tercih ettim. Gıda krizi üzerinden de olsa tarım konusu ekranlarda tartışılıyor. Peki bu işin profesörü olan Tarım Bakanı Kirişci bu tartışmaları nasıl buluyor?

İşte yanıtı: “Bizim tarım ve gıda alanında entelektüel eksikliğimiz var. Ayrıca entelektüellerimizin de tarım konusunda eksikliği var. O nedenle TV’lerdeki tartışmalarda seviyeyi çok sığ buluyorum. Daha çok birkaç kişi var. Onlar da tabir yerindeyse işi biliyormuş gibi duruyor. Fakat işin şov kısmı öne çıkıyor. Ben isterdim ki o insanlar da bir katkıda bulunsunlar. Sektöre, ülkeye bir katkıda bulunsunlar. Ben şahsen onları göremiyorum. Topu başkasına atan birisi değilim, bunda bizim camiamızın da büyük eksikliği var. Batı’da konular artık ihtisaslaşmış. Bir tarım alanında, savunma alanında, çevre alanında, ekonomide. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Artık alt ihtisaslaşmalar var. O nedenle ben isterim ki medyada bu konularda ihtisaslaşmış olan kişiler yer alsın. Bizim buradaki en büyük eksiğimiz artık bakanlıklarda ‘Think Tank’ların olması gerekiyor.”

KURBANLIK SIKINTISI

Gördüğünüz gibi Tarım Bakanı ile bir araya gelince Kurban Bayramı’nı da unutmadım. ‘Kurbanlıklar konusunda bir sıkıntı olacak mı?’ diye sordum: “Bizim şu anda hayvan varlıklarımızla ilgili herhangi bir sıkıntımız yok. Küçükbaşta da yok, büyükbaşta da yok. Bu yıl şöyle bir durum da var; kurdan kaynaklı olarak vatandaşımız hayır kurumları aracılığıyla yurtdışında, işte hayır yapmak amacıyla kurban kesmeye daha meyyal olabilir diyoruz. Kurban Bayramı’nda ne büyükbaşta ne de küçükbaşta bir problem olacağını düşünmüyoruz. Bunu sektörle de bir araya geldiğimiz toplantılarda da bir kez daha teyit ettik.”

AYÇİÇEĞİ, UN VE ŞEKER

Ayçiçek yağında, unda, şekerde kimi zaman panik havası yaşandı. Bunu ekranlarda çok tartıştık. Tarım Bakanı Kirişci’ye, ‘Önümüzdeki günlerde benzer sorunlar yaşanacak mı?’ diye sordum.

Öncelikle, “Bu ülkenin üreticisi pandemiye rağmen ahırına, kümesine, tarlasına, bağına, bahçesine gitmeye devam etti. Bizim insanımızın üretmeyi bir kutsal vazife olarak gören bir anlayışı var. O nedenle bizim bu üreticiye müteşekkir olmamız gerekiyor” dedi. Ardından soruma yanıt verdi: “Her şartta üretime devam ediyor olmamızdan dolayı 2021 yılını küçülen değil, pozitif büyümeyle kapatan bir ülke olduk. Biz kendimiz doyduğumuz gibi başkalarını da doyurmaya gayret gösterdik. Paniğe neden olacak hiçbir şey yoktur. Stoklarımız ve üretimimiz tüketimimizin çok üstünde bir yerde gerçekleşmektedir.”

BUĞDAY SIKINTISI BEKLİYOR MU

Sona bıraktım ama asıl soruna şimdi geldik. Peki Türkiye’yi bir buğday sıkıntısı bekliyor mu? Tarım Bakanı Vahit Kirişci çok net konuştu: “Bizim buğday sorunumuz yok. Şu anda buğday hasadı başladı. Hasadın olmadığı dönemde olmayan krizin hasat başladıktan sonra konuşuluyor olması anlamlı mı? Kriz çıkacak demek abesle iştigaldir. Bizim şu anda öyle bir problemimiz yok. Bizim geçen yıla göre fazlamız var. İkincisi, ihracat yasağı getirdik. İçeriden alanlar vardı, onlara da yasak getirdik. Bizim kendi ihtiyacımızı yeteri kadar karşılayabildiğimiz bir yıl oldu bu sene.”

TARIMDA KALICI DÜZENLEMELER

Tarım Bakanı Vahit Kirişci ile sadece günceli konuşmadım. Türk tarımının geleceğine dair kafasında neler yatıyor onları da öğrenmeye çalıştım.

Türk tarımın geleceğine dönük kalıcı düzenlemelerin üzerinde çalışıyor. Tarım ürünlerinin nükleer silah kadar stratejik olduğu bir dönemde ekilip dikilmeyen tarım arazileri var. Tarım Bakanı Kirişci, onlarla ilgili devrim niteliğinde bir düzenleme üzerinde çalışıyor.

Hindistan'dan ithal edilen buğday hastalıklı çıktı; gemi geri gönderilecek

OBA Makarna’nın Hindistan’dan getirdiği buğdayda bakanlık tarafından yapılan analizlerde “Hint Sürmesi” hastalığı tespit edildi

Dünya gazetesi tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, OBA Makarna’nın Hindistan’dan buğday ithalatı yaptığını ancak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın incelemeleri sonucunda ithal edilen buğdayda “Hint Sürmesi” hastalığının tespit edildiği gerekçesiyle geri gönderileceğini duyurdu.

Yıldırım yazısında “Gaziantep merkezli Oba Makarna tarafından Hindistan’dan 55 bin ton makarnalık buğday ithalatı için bağlantı yapıldığı ve ilk geminin İskenderun Limanı’na geldiği anlaşıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü İskenderun limanına yanaşan gemiden buğday numunesi alarak analiz yaptı. Analizlerde “Hint Sürmesi” hastalığı çıktığı için geminin girişine izin verilmedi.” dedi.

“Un ve makarna ihracı için buğday ithalatı gerekiyor”
OBA Makarna CEO’su Alpaslan Özgüçlü’nün Yıldırım’a konuya ilişkin şu bilgileri verdi:

“Türkiye’de un, makarna ihracatı yapabilmek için önce buğday ithalatı yapmanız gerekiyor. Yerli buğday ile un ve makarna ihracatı yapamıyorsunuz. Bu uygulama 2021 Ocak ayında başladı. Daha önceki uygulamada önce ihracatımızı yapar sonra buğday ithal ediyorduk. 2021’deki kuraklıkla birlikte içerde buğdayın azalması ve fiyatların da yükselmesi ile önce ithalat sonra ihracat uygulamasına geçildi. Biz Rusya’dan Ukrayna’dan ithalat yapıyorduk ve işleyip ihraç ediyorduk. Rusya ve Ukrayna’nın savaşa girmesi ile birlikte tabi buradan buğday temin edilmesi zora girdi. Kanada’dan makarnalık buğday ithalatı yapıyorduk. Orada da kuraklık nedeniyle üretim azaldı. Kanada’dan ürün almamız zorlaştı. Bunun üzerine Hindistan’dan alalım diye bu ülkeye gittik. Bu sırada Türkiye’nin Hindistan’dan buğday ithal ettiği haberi çıktı. Sanki devlet ithalat yapıyor diye anlaşıldı. Bunun üzerine Tarım Bakanlığı bir açıklama ile Hindistan’dan buğday almadığını, herhangi bir talepte de bulunmadığını duyurdu.

“Gemi geri gidecek”
Haberde ‘Oba Makarna ithalat yapıyor’ denseydi bu açıklamaya gerek kalmayacaktı. Çünkü bakanlık kendisi ithalat yapmıyor. Özel sektörün herhangi bir yerden makarnalık buğday ithalatı yapmasını önünde bir engel yok. Biz de bu bağlantıyı yaptık. Hindistan‘dan ürünü almadan önce analizlerini yaptık. Eurofins, Control Union gibi uluslararası laboratuarlarda yapılan analizlerin hepsi de temiz çıktı. Türkiye getirdik. Türkiye’de yapılan analizlerde Hint Sürmesi tespit edildi. Gemi red yedi. Gemi red olunca itiraz edecek bir durumumuz yok. Geri gönderilecek. Bunun için buğdayı aldığımız firma ile navlun konusundaki pazarlığı yapıyoruz. Gümrük işlemlerini başlattık. Gemi geri gidecek.”

Bakanlık yalanlamıştı
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin Hindistan’dan buğday ithal edileceği iddiası ortaya atılmış, bakanlık ise bu iddianın doğru olmadığını ifade etmişti.

Baklavada fıstık krizi

Baklava ve Tatlı Üreticileri Derneği Başkanı Mehmet Yıldırım fıstıktaki fiyat artışları son buluncaya kadar fıstıklı baklava üretmeyeceklerini söyledi. Yıldırım, “Stokçular piyasadan fıstığı toplayıp ‘fıstık bu sene yok’ diye piyasaya korku salıyor. Bu durum ülkemiz ekonomisine ve fıstığa dayalı üretim yapan tüm sektörlere nefes aldırmıyor” dedi.
Baklava ve Tatlı Üreticileri Derneği (BAKTAD), Başkanı Mehmet Yıldırım “Fıstıktaki fahiş artış son buluncaya kadar üyelerimize fıstıklı baklava üretmeme çağrısı yaptık.” ifadelerini kullandı.

Dernekten yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Yıldırım, bir ay içinde fıstık fiyatının 2 katına çıktığını ve tatlı sektörünün iş yapamaz hale geldiğini kaydetti.

Yıldırım, stokçuların fıstıkla yaptığı bu spekülasyon başta baklava sektörü olmak üzere, dondurma, künefe, pasta, lokum, helva ve çikolata sektörüne çok ciddi zarar verdiğini, devletin bu gidişe “dur” diyerek sektörü sıkı denetlemesini talep ettiklerini belirtti.

Fıstıktaki fahiş artış son buluncaya kadar üyelerine fıstıklı baklava üretmeme çağrısı yaptıklarını belirten Yıldırım, milli tatlı baklavayı stokçulara kurban vermeyeceklerini vurguladı.

Fıstıkta yüksek oranda kayıt dışı var
Fıstıkta kayıt dışılığın çok yüksek olduğunu ve bazı stokçuların kendi aralarında alım-satım yaparak fiyatları spekülatif bir şekilde yükselttiğine dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti:

“Rekolte iyi olmasına rağmen stokçular piyasadan fıstığı toplayıp ‘Fıstık bu sene yok’ diye piyasaya korku salıyor.Bu durum ülkemiz ekonomisine ve fıstığa dayalı üretim yapan tüm sektörlere nefes aldırmıyor. Sektörde denetleyici ve belirleyici mekanizmaların oluşmamasından dolayı, bu boşluktan faydalanan karaBorsa stokçuların piyasada başrol almasına neden olmaktadır.

Çözüm olarak, öncelikle fıstık için çiftçiye verilen desteğin araziye değil de, ürüne verilmesini, bunun neticesi olarak fıstığın tam olarak kayıt altına alınmasını, fıstığı bir yatırım aracı olarak gören alakasız kişiler tarafından alınıp satılmasının engellenmesi, lisanslı depoculuğu genişleterek çiftçilerin ürünlerini lisanslı depoya verilmesi için gerekli argümanların oluşturulmasını, Gaziantep’teki fıstık halinin ciddi bir şekilde denetlenerek tüm firmaların kayıt altına alınması, kayıt dışı çalışan esnafın da kayıt altına alınmasını, son günlerde fahiş bir şekilde yükselen fıstık fiyatlarını aşağı çekilebilmesi için ve stokçuların da daha da fiyat yükseltme heveslerini yok etmek için, en azından 2 aylığına ithalatın serbest bırakılması ve gerekirse de ihracatın durdurulmasıyla alakalı çalışmalar yapılmasını sektör olarak talep etmekteyiz. Hazine ve Maliye Bakanlığıyla gerekli görüşmeleri BAKTAD olarak yaptık ve Bakanlıktan ithalata izin sözü aldık. İthalat serbestliği fiyatları ciddi oranda düşürmesini bekliyoruz.”

Ette besiciye destek uzatıldı

Et ve Süt Kurumu tarafından kesimi ve satımı yapılan/yaptırılan her bir baş sığır için 2 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında yapılan 2 bin 500 TL’lik destek 31 Aralık 2022 tarihine uzatıldı.
Ramazan ayı için kırmızı et piyasasını düzenleme adına besiciye verilen destek 31 Aralık tarihine kadar uzatıldı.

Et piyasasının düzenlemesine ilişkin kararda yapılan düzenleme ile ‘Ramazan ayı’ ibaresi kaldırıldı. Kararda ‘2/4/2022-1/5/2022’ ibaresi de ‘2/4/2022-31/12/2022’ olarak değiştirildi.

Ramazan ayında, kırmızı et fiyatlarındaki dengenin üretici ve tüketici aleyhine bozulmasını önlemek amacıyla Et ve Süt Kurumu (ESK) tarafından kesimi ve satışı yapılan/yaptırılan sığır başına yetiştiricilere 2 bin 500 liralık destek belirlenmişti.

Ödemeler, ESK tarafından hazırlanacak icmal karşılığında gerçekleştirilirken sığırların kesimi ve satışı, ESK tarafından belirlenecek kriterler çerçevesinde yaptırılmıştı.

TMO piyasadan çekiliyor unun çuvalı 260 liradan 400 liraya çıkacak! Ekmek fiyatlarına kaç lira zam gelecek?

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin un fiyatlarına Kasım 2021’den bu yana uyguladığı regülasyon bugün bitiyor. Çuvalı 260 liraya satılan ekmeklik unun çuvalı yarından itibaren en az yüzde 53.8 zamla 400 liraya satılacak. Un fiyatlarının artması ekmek fiyatlarına da yeni zam anlamına geliyor.

Arpa buğday fiyatları, hasat döneminin başlamasına rağmen artmaya devam etmesi, un ve yem maliyetlerini de yükseltiyor. Undaki maliyet artışları da ekmek fiyatlarına zam olarak yansıyacak. Dr. Eren Günhan Ulusoy, TMO’ya verilen taahhüdün bugün sona erdiğini açıklayarak ekmeklik unun çuvalının 260 liradan 400 liraya çıkacağını açıkladı. Ekmeklik una gelecek olan zam direk ekmek fiyatlarına da zam olarak yansıyacak.

TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ UCUZ UNDA DEVREDEN ÇIKIYOR

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin un fiyatlarına Kasım 2021’den bu yana uyguladığı regülasyon bugün bitiyor. Çuvalı 260 liraya satılan ekmeklik unun çuvalı yarından itibaren en az yüzde 53.8 zamla 400 liraya satılacak. Bu da zaten dar gelirliyi zorlayan ekmek fiyatlarının zamlanacağı anlamına geliyor. Fırıncılar sadece una gelen zammı ekmek fiyatlarına yansıtsalar dahi önümüzdeki günlerde en kötü hesapla ekmeğe yüzde 53 zam gelecek.

TOPRAK MAHSÜLLERİ OFİSİ’NE VERİLEN TAAHHÜDÜN SÜRESİ BUGÜN DOLDU

Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, Toprak Mahsulleri Ofisi’nden aldıkları unun çuvalını 260 liradan satacaklarına ilişkin verdikleri taahhüdün süresinin 31 Mayıs 2022’de sona erdiğini açıkladı. Dr. Eren Günhan Ulusoy, uluslar arası borsalar dikkate alınırsa unun çuvalına yüzde 53.8 zam beklediklerini önümüzdeki günlerde 260 liraya satılan unun çuvalının 400 liraya satılacağını belirtti.

4 AY BOYUNCA EKMEK, MAKARNA, UN, BULGUR VE TAHILA ZAM GELECEK

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bir ay önce yaptığı buğday ve yem fiyatlarındaki artışın gıda enflasyonuna etkisini ortaya koyan analiz çalışmasında buğday fiyatındaki artışın Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında başta ekmek olmak üzere makarna, un, bulgur gibi ürünlere zam olarak yansıyacağı tespit edilmişti.

Zamlı buğdayın tahıl fiyatlarını artıracağı bununda tüketici enflasyonunu tetikleyeceği vurgulanan analizde buğdaydaki artışın enflasyonda en az 17 puanlık yükselişe neden olacağı vurgulanmıştı.

KIRMIZI ET, SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ İLE BEYAZ ET VE YUMURTAYA DA ZAM GELİR

Buğday fiyatları ile ilgili Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yaptığı analiz çalışmada buğdaya gelen zammın beraberinde bir çok grubu da etkileyeceği belirtilmişti. Merkez Bankası’nın çalışmasında özellikle tahıl ve yağlı bitkilere gelen zammın yurtiçinde yem fiyatlarını bununda başta yumurta, beyaz et, kırmızı et, süt ve süt ürünlerine zam baskısı yaratacağı vurgulanarak tüketici gıda fiyatlarında domino etkisi yaratacaktır denmişti. 28 Şubat 2022 ile 18 Nisan 2022 tarihleri arasında sadece yurtiçi ekmeklik buğday fiyatları yüzde 28.3 oranında zamlanmıştı. Şimdi akaryakıt fiyatlarındaki artış, dolar kurundaki dalgalanma, elektrik fiyatlarındaki zamlar ya da üreticilerin maliyetlerindeki artışlar yansıtılmasa bile ekmek fiyatlarına otomatik olarak yüzde 53 zam görülüyor.

Main Menu