KOZMETİK TOPTANCILIĞINI BIRAKIP TARIMA YÖNELDİ
Düzce’nin Akçakoca ilçesinde yaşayan ve daha öncesinde kozmetik toptancılığı yapan Serpil Dere, çilek tarlasında merak saldığı tarım işine yöneldi. Dere, şimdi tarlasında ürettiği mahsulünü pazara bile gitmeden alıcısı ile buluşturabilmenin mutluluğunu yaşıyor.
Düzce’nin Akçakoca ilçesinde yaşayan Serpil Dere, çilek tarlasında başlayan tarım merakı ile yaptığı kozmetik toptancılığını bırakarak tarıma yöneldi. Dere, Döngelli köyü ve çevresindeki köylerde atıl duran arazileri değerlendirerek sebze ve meyve üretimi gerçekleştiriyor. Tarımla uğraşmayı sevdiğini aktaran Dere, “Sakarya’nın Pamukova ilçesinde bir çilek tarlasına girdiğimde gördüm ve bende yapabilirim, neden yapmayayım diye düşündüm. Daha sonrasında Akçakoca’da yapmaya karar verdim. İlk burayla başladım ve birçok boş arazilere dikmeye başladım. Döngelli köyü içerisinde boş arazileri ekip biçtim ve sonrasında başka bir arazi daha buldum, orayı da aynı şekilde ekip biçtim. Bu şekilde büyümeye başladım. Aklınıza gelebilecek çoğu ürünü ekiyorum. Marul, soğan, maydanoz, çilek ve sebze yetiştiriyorum” dedi.
“Yetiştirdiği ürününe tarlada alıcı buluyor”
Yetiştirdiği ürünleri pazarlama konusunda herhangi bir zorluk çekmediğine değinen Dere, “Ekip biçtiklerim köylüye bile yetmiyor. İnsanlar tarımla uğraşmıyorlar, olmuyor diye ama ben ürünlerimi çok rahatlıkla satabiliyorum. Vatandaş geliyor görüyor, satıyor musunuz diye soruyor ve ben ürünümü tarlada satıyorum. Hatta kendileri topluyor, yani pazara giderek tezgahta satmama gerek kalmıyor. Pazara gitmeden ben malımı tarlada pazarlıyorum” diye konuştu.
“Yeri olan vatandaşlarımız tarıma yönelmeli”
Arazisi olan vatandaşların tarıma yönelmesi gerektiğini söyleyen Dere, “Yeri, arazisi olan kişiler bunu değerlendirmeli, tarım için kullanmalı. Zor zamandan geçiyoruz. Ben sadece hayvan gübresi kullanıyorum, onun dışında başka hiçbir gübre kullanmıyorum. Kimyasal gübre kesinlikle yok. Bence herkes toprağı değerlendirmeli. İnsanlar hep hazıra yönelmiş” şeklinde konuştu.
TİGEM'den rekor kar! 2021 yılında banka borçları düştü 132 milyon lira kar etti!
Tarım sektörünün öncü kuruluşlarından olan TİGEM, 2021 yılını 132 milyon lira karla kapatırken, sulu tarım alanlarına yapılan yatırımlar da TİGEM’i yaşanan kuraklıktan kurtardı. 940 bin dekar sulu tarım arazisi bulunan TİGEM, yapılacak yeni yatırımlarla birlikte sulu tarım alanının önümüzdeki yıl 1 milyon 45 bin dekara çıkarılması hedefleniyor. Türkiye’nin en önemli hububat tohumluğu üreticisi olan TİGEM, sulu tarım alanlarını artırmamış olsaydı yaşanan kuraklıktan dolayı hiçbir ürün alamayacak ve Türkiye sertifikalı buğday tohumunu bile ithal etmek zorunda kalacaktı.
Milli Gazete’den Sadettin İnan’ın haberine göre, kuraklığın en yoğun yaşandığı illerin başında Şanlıurfa gelirken, TİGEM’i Ceylanpınar Tarım İşletmesinde sulu tarım alanlarına yapılan yatırımlar kurtardı. TİGEM’in arazi varlığının yarısı Şanlıurfa/Ceylanpınar işletmesinde bulunurken, burada sulu tarım alanlarına yapılan yatırımlar yaşanan kuraklıktan en az etkilenmesine neden oldu. TİGEM’in Ceylanpınar Tarım İşletmesinde, 550 bin dekar tarım arazisinin 400 bin dekarında sulu tarım, 150 bin dekarında kuru tarım yapılıyor.
150 BİN DEKAR ALANDAN HİÇ BİR ÜRÜN ALINAMAYABİLİR!
Geçtiğimiz yıl kuraklığı en ağır yaşayan illerin başında gelen Şanlıurfa bu yıl da kuraklıktan ciddi anlamda etkilendi. Meteoroloji verilerine göre 2022 yılı yağış miktarı son 20 yıllık yağış ortalamasının altında kalırken, TİGEM’in kuru tarım yapılan 150 bin dekar ekili alanın yaşanan kuraklıktan olumsuz etkilendiği belirtilirken, 400 bin dekarlık sulu tarım alanındaki verim ortalamasının ise yüksek olduğu kaydediliyor. TİGEM, son yıllarda yapılan yatırımlarla sulu tarım alanını 940 bin dekara çıkarırken, “Bu yatırımlar yapılmamış olsaydı, TİGEM yaşanan kuraklıktan dolayı Ceylanpınar Tarım İşletmesinde hiçbir ürün alamayacaktı. Bu da tohumluk üretiminde ülke tarımı büyük bir zarar görecekti” değerlendirmeleri yapılıyor.
TİGEM’İN BANKALARA BORCU DÜŞERKEN 2021 YILINI 132 MİLYON LİRA KARLA KAPATTI
Diğer yandan tarım sektörünün öncü kuruluşlarından olan TİGEM’den karlılık açısından da sevindirici bir haber geldi. Uzun yıllar büyük bir borç batağını içine sürüklenen TİGEM, son yıllarda yaptığı yatırımlar ve aldığı tasarruf tedbirlerinin karşılığını almaya başladığı kaydediliyor. Alınan bilgilere göre, TİGEM’in bankalara olan kredi borcu 700 milyon liradan 305 milyon liraya düşerken, 2021 yılını da 132 milyon lira net karla kapattı. TİGEM’deki bu karlılık son 3 yılda kurumsallaşma anlamında yapılan çalışmalara ve sulu tarım alanlarının artırılmasına bağlanıyor.
TİGEM SULU TARIM ALANINI 940 BİN DEKARA ÇIKARDI 105 BİN DEKAR ALANDA YATIRIM KAPSAMINA ALINDI
Sulu tarım alanlarının artırılması konusunda son 3 yılda önemli yatırımların yapıldığına dikkat çekilirken, bu yatırımlarla 2009’da 210 bin dekar olan sulu tarım alanının 940 bin dekara çıktığı ve 20 bin dekar alanın da sulu tarıma açılacağı öğrenildi. TİGEM yönetiminin 85 bin dekar alanın da sulu tarıma açılması yönünde çalışmalara başladığı kaydedilirken, sulu tarım alanına yapılan yatırımların önemi de yaşanan kuraklıkla birlikte daha iyi anlaşıldı.
TİGEM’in arazi varlığının yarısının bulunduğu Ceylanpınar Tarım İşletmesi’nde kuru tarım yapılan yaklaşık 150 bin dekar alanın yaşanan kuraklıktan büyük ölçüde olumsuz etkilendiği ve hiçbir ürün alınamadığı kaydediliyor. Sulu tarım alanındaki verim artışları ile birlikte buradaki ürün kaybının karşılanması bekleniyor.
SULU TARIM ALANINDA ENERJİ MALİYETİNİ DÜŞÜRMEK İÇİN 2 MİLYAR LİRALIK GÜNEŞ ENERJİSİ YATIRIMI YAPILACAK
TİGEM’in Ceylanpınar Tarım İşletmesinde sulu tarım arazilerinde elektrik maliyetlerini düşürmek için de önemli bir çalışma içinde olduğu öğrenilirken, bölgeye Türkiye’nin ikinci en büyük güneş enerjisi yatırımında son aşamaya gelindiği kaydediliyor. Yap-İşlet modeliyle yapılacak 2 milyar liralık güneş enerjisi yatırımı ile TİGEM’in Ceylanpınar Tarım İşletmesi’ndeki elektrik giderinin asgari yüzde 30 düşmesi hedefleniyor.
Türkiye Hindistan'dan buğday ithal ediyor mu? Tarım Bakanlığı'ndan Hindistan buğday ithalatı açıklaması!
Tarım ve Orman Bakanlığı, son günlerde Türkiye’nin Hindistan’dan buğday ithal ettiğine yönelik haberler üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, Türkiye’nin Hindistan’dan buğday talebinin olmadığı belirtildi. Açıklamada dikkat çeken başlıklar şöyle:
HİNDİSTAN’DAN BUĞDAY İTHALATI HABERLERİ DOĞRU DEĞİL!
“Bazı basın yayın organlarından ortaya atılan Türkiye’nin Hindistan’dan buğday ithal ettiğine dair iddialarla ilgili haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Bilakis, dünyanın ilk 10 tarım ülkesinden biri olan Türkiye, güçlü tarımsal alt yapısı ile her geçen gün artan nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamaktadır. Türkiye ayrıca 25 milyar dolar tarım ve gıda ürünleri ihracatı ile net ihracatçı konumdadır.
TÜRKİYE’NİN HİNDİSTAN’DAN BUĞDAY TALEBİ OLMAMIŞTIR
Hindistan’ın ülkede yaşanan aşırı sıcaklardan dolayı buğday ihracatını yasaklaması üzerine kamuouyunda ülkemizde buğday krizi yaşanacağı, Ukrayna ve Rusya’dan da buğday alamadığımız için ekmek fiyatlarının yükseleceğine ilişkin haberler de doğru değildir. Hindistan dünyanın önemli buğday üretici ülkeler içerisinde yer almakla birlikte, üretiminin büyük çoğunluğunu iç tüketimde kullanmaktadır. Ülkemizin bu süreçte Hindistan’dan herhangi bir buğday talebi olmamıştır. Ayrıca Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ithalat ihalelerinde Hindistan menşeli bir ürün için teklif de almamıştır. Nitekim Hindistan’ın buğday arzını durdurmasının, kendi iç piyasasında yükselen eflasyon ile mücadele için alınmış bir tedbir olduğu bilinmektedir.
BUĞDAY İTHALATI BUĞDAY MAMÜLLERİ İHRACATI AMACIYLA YAPILIYORTürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2020-2021 piyasa yılında yeterlilik oranlarımız ekmeklik buğdayda yüzde 89.2, makarnalık buğdayda yüzde 259 olup buğdayda yeterlilik oranımız yüzde 102.3 dür. Buğday ithalatı büyük çoğunlukla buğday mamulleri ihracatı amacıyla yapılmakdadır.
2021 yılında 2.44 milyar dolarlık buğday ithalatına karşılık 3.23 milyar dolarlık buğday mamulleri (un, makarna, vb) ihracatı yapılmıştır. Böylece buğdayda 795 milyon dolar dış ticaret fazlası elde edilmiştir. Türkiye dünya un ihracatında birinci, makarna ihracatında ise ikinci sıradadır.
FASULYE ÜRETİMİNDE TÜM ZAMANLARIN REKORU KIRILDI
Hububat piyasasında olduğu gibi baklagil piyasasında da Türkiye dünyanın en önemil ülkelerinden biridir. 2021 yılında ülkemizde 305 bin ton kuru fasulye üretimi ile tüm zamanların üretim rekoru kırılmıştır. Ülkemiz dünya nohut üretiminde 2’inci sırada, mercimek üretiminde ise 4’üncü sıradadır.
ÜRETİCİ VE TÜKETİCİLER İÇİN GEREKEN TEDBİRLER ALINIYOR
2021 yılında 64 bin ton kuru fasulye ve 168 bin ton nohut ihracatı gerçekleştirilmiştir. Covid-19 pandemi koşulları iklim değişikliği ve Rusya-Ukrayna savaşı küresel boyutta tarım ve gıda sektörünü de etkilemektedir. Bakanlığımız içinde bulunduğumuz süreçte yaşanan bu gelişmeleri yakından takip etmektedir. Gerek üreticilerimizin gerekse tüketicilerimizin olumsuz etkilenmemesi için gereken her türlü tedbir alınmaktadır”
Buğday hasadı yaklaşıyor! 2022 buğday alım fiyatı kaç lira olmalı? İşte zahirecilerin talep ettiği buğday alım fiyatı!
Buğdayda hasat dönemi yaklaşırken, TMO’nun buğday alım fiyatına yönelik öneriler de gelmeye devam ediyor.
Açıklanacak hububat alım fiyatı ile TMO’nun piyasada aktif mi olacağı yoksa geçtiğimiz yıl olduğu gibi piyasayı özel sektörün kontrolüne mi terk edeceği belli olacak. Yaşanan kuraklık, Ukrayna-Rusya savaşı ve yurt dışı fiyatların yükselmesi ve artan girdi maliyetlerinden dolayı bu sene açıklanacak hububat alım fiyatlarını stratejik bir konuma getirdi. Hububat üreticisi, Ankara’dan gelecek açıklamalara dikkat kesilirken, arpa buğday fiyatına yönelik açıklamaları da yakından takip ediyor.
ZAHİRECİLER DERNEĞİ BAŞKANI BUĞDAY ALIM FİYATINA YÖNELİK AÇIKLAMA YAPTI
Türkiye’nin önemli hububat üretim merkezlerinden biri olan Mardin Kızıltepe Hububat ticaret merkezi ve Zahireciler Derneği Başkanı Mehmet Şerif Öter, bir açıklama yaparak 2022 yılı hububat alım fiyatlarına yönelik hükümete çağrıda bulundu.
2021 Yılı hububat alım fiyatlarının serbest piyasanın çok altında olduğu için üreticinin ürününü Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) yerine çoğunlukla serbest piyasada satmayı tercih ettiğini belirten Öter, “2021 yılında ülke üretimimiz son yılların en düşük düzeyinde olması ve Dünyada yaşanan belirsizlikler nedeniyle İhtiyaç duyulan buğdayı Hükümetimiz TMO kanalıyla yurt dışından tonu 6-7 bin TL’ye buğday alarak ‘ekmek pahalanmasın’ diye tonu 2,65 TL’ye bazı fabrikalara verdi. Bu durumda ton başına 4- 4,5 TL zararı ülkenin hazinesinden karşılandı. Oysa yabancı çiftçilerin ürünü için hazinemizden sübvanse edilen bu rakamların yarısı çiftçimizin ürettiği yerli ve milli ürünün alımına verilseydi; üreticimiz bir nebze olsa rahatlardı, dövizimiz de dışarıya gitmezdi” dedi.
Peki TMO’nun buğday alım fiyatı kaç lira olmalı? Girdi maliyetlerine göre çiftçi buğday alım fiyatının kaç lira açıklanmasını istiyor? Sektörde 2022 buğday alım fiyatına yönelik beklentiler neler?
Dünyadaki gelişmeler, üreticinin, imalatçının ve tüketicinin durumu dikkate alınarak, hükümete buğday alım ve satım önerisini açıklayan Öter, şunları kaydetti: “2022 Yılı buğday alım fiyatları belirlenirken başta çiftçinin girdi maliyetleri, İmalat sektörü ve tüketicinin alım durumunun yanı sıra, Rusya, Ukrayna savaşı, Hindistan gibi ülkelerin buğday ihracatını yasaklamış olması, Çin’in buğday ithalatında gümrükleri sıfırlamış olması kuraklığın etkisinin devam etmesi nedenleriyle buğday tüm dünya için stratejik ürün haline geldiği bu dönemde; Hükümetimiz tarafından açıklanacak olan 2022 yılı TMO Buğday alım fiyatları ton başına en az 7 bin TL. Tüketici ve imalat sanayi (Fabrikaları) korumak, spekülasyonların önüne geçmek adına da TMO’nun yılsonu buğday satış fiyatını da ton başına 5 Bin TL açıklarsa bu süreçte dengeleme isabetli bir karar olacağını tavsiye ile hükümetimize çağrıda bulunuyoruz”
Iğdır'ın baharda yeşeren tarım arazilerinin helikopterden görüntüsü çekildi
Doğu Anadolu’nun önemli tarım merkezlerinden Iğdır’da baharla yeşile bürünen tarım arazileri ve kurak alanlar, Anadolu Ajansı (AA) ekibince helikopterden görüntülendi.
Doğu Anadolu’nun önemli tarım merkezlerinden Iğdır’da baharla yeşile bürünen tarım arazileri ve kurak alanlar, Anadolu Ajansı (AA) ekibince helikopterden görüntülendi.
Sahip olduğu iklimi ve coğrafi konumu nedeniyle “Doğunun Çukurova’sı” olarak nitelendirilen Iğdır’daki tarım alanlarında, hasat sezonu için hummalı çalışma sürüyor.
Bölgenin meyve, sebze ve hububat ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan kentteki tarla ve meyve bahçeleri yeşile büründü.
Yurdun en kurak noktalarından biri olan ve tarımın büyük bir bölümünün yapay sulamayla yapıldığı Iğdır’daki kurak alanlarla iç içe girmiş yeşil tarım alanları da dikkati çekiyor.
AA ekibince helikopterden çekilen görsellerde baharla yeşile bürünen tarlalar ile bazılarında ağaçlandırma çalışması yapılan kıraç topraklar bir arada yer aldı.
Ayçiçeği ve buğday tablalarını dolu vurdu
Edirne’nin Uzunköprü ilçesine bağlı 4 köydeki ekili tarım arazileri, dolu yağışı nedeniyle zarar gördü.
UZUNKÖPRÜ, EDİRNE (İHA) – Edirne’nin Uzunköprü ilçesine bağlı 4 köydeki ekili tarım arazileri, dolu yağışı nedeniyle zarar gördü.
Edirne’nin Uzunköprü ilçesine bağlı Sipahi, Sultanşah, Elmalı ve Bıldır Köylerinde yağan dolu ekili tarım arazilerine zarar verdi. Uzunköprü ilçesinde gece saatlerinde bir anda etkisini gösteren dolu yağışının özellikle ayçiçeği ve buğday tarlalarına zarar verdiği öğrenildi.
Dolu yağışıyla ilgili açıklama yapan Bıldır Köyü Muhtarı İsmail Özer, diğer köylere göre kendi tarlalarında daha az dolu yağışı olduğunu belirterek, “Köyümüzde yağan dolu yağışı neticesinde aşırı bir zayiatın olmadığını gördüm. Buğday tarlalarının içinde yaklaşık 4 parmak derinliğinde buz olmasına rağmen buğday başakları ayakta. Ayçiçek yapraklarında ufak tefek delikler olmasına rağmen halen ayakta olduklarına tespit ettik. Fakat gece karanlığında net bir şey söylemek zor, sabah gündüz gözüyle zararı daha iyi göreceğiz. Yarın ola hayrola inşallah çok büyük zarar yoktur. Allah beterinden korusun” dedi.
YÜKSEKOVA'DA YILDIRIM DÜŞTÜ; 30 KÜÇÜKBAŞ ÖLDÜ
HAKKARİ’nin Yüksekova ilçesinde sağanak sırasında yıldırım düştü.YÜKSEKOVA, HAKKARİ (DHA) – HAKKARİ’nin Yüksekova ilçesinde sağanak sırasında yıldırım düştü. Olayda, otlaktan ağıla götürülen 30 küçükbaş öldü.
Yüksekova ilçesine 20 kilometre uzaklıktaki Kadıköy’de yağmurla birlikte yıldırım da etkili oldu. Köyün yakınında otlatılan koyunlar ağıllara götürülürken yıldırım düştü. Yıldırımın isabet eden 30 koyun öldü. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, alanda inceleme yaptı. Hayvanları ölen bölge halkı, yetkililerden yardım istedi.
"ORMAN YANGINLARA KARŞI GÜÇLENİYORUZ"
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, bu yıl orman yangınlarıyla mücadelenin özellikle teknoloji yoğunluklu bir strateji çerçevesinde gerçekleştirileceğini belirterek, “Yangınlara karşı hava ve kara gücümüzü daha da güçlendiriyoruz. 39 olan helikopter sayımızı 55’e, uçak sayımızı 3’ten 20’ye, İHA sayımızı 4’ten 8’e yükselttik. Rezerv güç olarak 25 helikopter, 2 uçak ve 1 İHA hazırda beklemektedir. Yani hava gücü olarak hazırlıklarımız bu manada tamdır.” dedi. Kirişci, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü Fatih Ormanı Kampüsü’nde 2022 Yılı Orman Yangınları Hazırlık Değerlendirme Toplantısı düzenledi.
Toplantıyı düzenlemelerindeki temel hedefin orman yangınları konusundaki hazırlıkları aktarmak olduğunu belirten Kirişci, yaz aylarının geldiğini, havaların ısınmasının orman yangınları ihtimalini artırdığını söyledi.
Kirişci, orman yangınlarına karşı her türlü tedbiri almak için gece gündüz çalıştıklarını ifade ederek, ormanların, bu işe gönül vermiş yaklaşık 40 bin personelle korumak, geliştirmek ve yeşil vatanı gelecek nesillere aktarmak için mücadeleye devam ettiklerini kaydetti.
Bir yandan orman yangınlarını önleyici sistemleri hayata geçirirken, diğer yandan her yıl 600 milyon fidanı toprakla buluşturduklarını bildiren Kirişci, “2023 yılı hedefimiz, 7 milyar fidanı toprakla buluşturmak ve böylelikle 2002’de 20,8 milyon hektar olan orman alanımızı 23,4 milyon hektara ulaştırmaktır.” dedi.
Uluslararası Küresel Orman Kaynakları Değerlendirmesi 2020 raporuna göre, Türkiye’nin ağaçlandırmada Avrupa’da birinci, dünyada ise 4’üncü sırada olduğunu aktaran Kirişci, işlerinin sadece ormanları korumak, ağaç dikmek, yangın söndürmek değil, aynı zamanda ülke ekonomisine katkı sunmak, orman köylüsünü kalkındırmak ve kırsalda yaşayan vatandaşlara ek gelir kaynakları sunmak olduğunu söyledi.
Kirişci, bu çerçevede orman köylüsüne önemli bir katma değer sunan ve 2002’de 31 bin ton olan odun dışı orman ürünleri üretimini 2021’de 928 bin tona çıkardıklarını, 2023 hedeflerinin ise 1 milyon 200 bin ton olarak gerçekleşeceğini kaydetti.
Artan üretime paralel olarak ihracatı da büyük bir ivmeyle sürdürmeye çalıştıklarını ifade eden Kirişci, 2002’de 39 milyon dolar olan odun dışı orman ürünleri ihracatının 2021’de 1 milyar 600 milyon dolara yükseldiğini, 2023 hedeflerinin ise 2 milyar dolar olacağını bildirdi.
“Ormanlarımızı her yıl yangınlara karşı korumak için önemli adımlar atıyoruz”
Vahit Kirişci, “ORKÖY” çalışmaları kapsamında 2002’de orman köylülerine 96 milyon TL’lik destek ve hibe sağlandığını, bu rakamın 2021’de 354 milyon TL’ye çıktığını belirterek, şunları kaydetti:
“Yeşil vatanımız olarak tanımladığımız ormanlarımızı her yıl yangınlara karşı korumak için önemli adımlar atıyoruz. Bu yıl orman yangınlarıyla mücadele özellikle teknoloji yoğunluklu bir strateji çerçevesinde gerçekleştirilecektir. Yangınlara karşı hava ve kara gücümüzü daha da güçlendiriyoruz. 39 olan helikopter sayımızı 55’e, uçak sayımızı 3’ten 20’ye, İHA sayımızı 4’ten 8’e yükselttik. Rezerv güç olarak 25 helikopter, 2 uçak ve 1 İHA hazırda beklemektedir. Yani hava gücü olarak hazırlıklarımız bu manada tamdır. Yangınların söndürülmesinde en önemli güç olan karadan müdahale ekiplerini de önemli ölçüde artırdık. Orman teşkilatı başta olmak üzere, jandarma, sivil toplum kuruluşları ve gönüllü vatandaşlarımıza yangınlara karşı eğitim verdik, vermeye devam ediyoruz. Bu eğitimlere 21 bin teşkilat mensubumuzun yanı sıra 20 bin askeri personel ve 100 binin üzerinde gönüllü vatandaşımızın katıldığını belirtmek isterim. Yeni katılacak 5 bin işçi, 283 mühendis ve 1.500 orman muhafaza memurumuz ile ekiplerimizi daha da güçlendirdiğimizi belirtmek isterim.”
Bu konuda atılan bir diğer önemli adımın da yangınlara karşı profesyonel mücadele edecek “ORKUT” ekiplerinin kurulması olduğunu aktaran Kirişci, “Bunlar bir özel birlik, bir özel mücadele ekibidir. Özel eğitimlerden geçen 462 kişilik bu ekip, yangında ulaşılması zor bölgelere ilk müdahalede aktif rol oynayacaktır. Ayrıca, 150 kişilik yangın uzmanı da operasyonu sahada anlık veriler ışığında yönetmeye çalışacaktır.” diye konuştu.
“Yangınların söndürülmesinde asıl güç kara ekipleridir”
Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, kara gücünün toplamda 1.350 arazöz, 692 iş makinası ve 2 bin 270 ilk müdahale aracıyla güçlendirildiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hava gücümüzle orman yangınlarında bizim yapabildiğimiz yangını yukarıdan aşağıya indirmek ama aşağıda da bu bahsetmiş olduğumuz araçlar ve insan kaynaklarımızla bu yangını söndürmek… İkisinin birlikte ve koordineli bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Karayolları Genel Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile koordinasyon çerçevesinde rezerv güç olarak 185 dozeri, 12 su tankerini, 25 greyderi, 1.913 ekskavatörü ve 229 treyleri de şu anda rezerv gücümüz olarak envanterde bulunduruyoruz. Bilimsel veriler ve tecrübeler göstermiştir ki yangınların söndürülmesinde asıl güç kara ekipleridir. Havadan ne kadar müdahale ederseniz edin yangınlara karşı savaşı kara birlikleriyle ancak kazanırsınız. Orman yangınlarına karşı devletin birçok kurumu eş güdümlü çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda orman yangınları AFAD’ın müdahale planları kapsamına alınmıştır.”
Türkiye’nin orman yangınlarına karşı küresel iş birlikleri de geliştirdiğini aktaran Kirişci, “Özellikle AB Sivil Koruma Mekanizması üyesi olmamız acil durumlarda bu mekanizmaların havuzundaki uçaklardan yararlanmamız imkanını da bize sunmaktadır. Ayrıca, geçmiş yıllarda yangın afeti yaşayan 12 ülkeye de destek verdiğimizi belirtmek isterim. Sizlere aktarmak istediğim önemli bir çalışma da Antalya’da kurduğumuz Uluslararası Ormancılık Eğitim Merkezi’dir. Burada bugüne kadar 16 ülkeden yangın uzmanlarına eğitim verildi. Bu merkezin BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO ile yapılan iş birliği çerçevesinde Uluslararası Orman Yangınları Yönetim Merkezi’ne dönüştürüleceğini de belirtmek isterim.” ifadelerini kullandı.
Bu kapsamda yürütülen çalışmalara ilişkin de bilgi veren Kirişci, Azerbaycan ile imzaladıkları protokol çerçevesinde de acil durumlarda birlikte hareket etme kararı aldıklarını, bunun da son derece önemli olduğunu vurguladı.
Yaş çay üreticileri alım fiyatından memnun
Çay Üreticileri Dayanışma Derneği (ÇAYÜDAD) Başkanı Mustafa Mavi, AA muhabirine, yaş çay alımlarında uygulanacak taban fiyatın yüzde 73’ün üzerinde artışla 6 lira 70 kuruşa, kilogramda 13 kuruş olan destekleme fiyatının ise yüzde 130’un üzerinde artışla 30 kuruşa çıkarıldığını anımsattı.
Zammın kendileri için “çiftçi bayramı” olduğunu belirten Mavi, “Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz. Sürece kolay gelinmedi. Konuştuk, sabrettik ve sonunda başardık. Günün şartlarında enflasyonun üzerinde bir fiyat olduğu için memnunuz. İnşallah bu sene bir sıkıntı yaşamadan bu süreci atlatırız.” dedi.
Mavi, artan gübre fiyatlarının üreticilerin maliyetini artırdığını ifade ederek, organik üretim için kimyasal gübreleme bırakılarak hayvansal gübre kullanımına geçilmesini istedi.
Toprağın kalitesinin kimyasal gübreden ötürü düştüğünü, kalitenin artırılması için 4 yıla ihtiyaç olduğunu kaydeden Mavi, budama yapılan bahçelerden başlanarak organik tarıma geçilmesi gerektiğini söyledi.
Çay üreticisi Mehmet Özdemir ise çay fiyatından memnun olduğunu vurgulayarak, “Enflasyona göre çok güzel bir fiyat. Fiyata itiraz etme şansımız yok. Kuru çayın satıldığı fiyata bakılınca çok güzel bir fiyat.” diye konuştu.
Özdemir, bahçelerdeki otları temizlediklerini, yaş çay kalitesinin yüksek olması için çabaladıklarını ifade etti.
Meryem Mavi de yaklaşık 60 yıldır çay bahçelerinde hasat yaptığını anlatarak, “Çayın kıymetinin bilinmesi gerekiyor. Çayı bugünlere zor getirdik. Elbet çok zor yerlerde çay topluyoruz. Arazi engebeli olduğu için zorlanıyoruz ama çay bizim için padişahtır. Ekmek yiyoruz. Bunun kıymetini bilerek yapmamız gerekiyor.” dedi.