“Koyunları ahırda tutup fiyat yükseltiyorlar”
Son dönemde artan et fiyatlarıyla ilgili Adana Kasaplar Odası Başkanı Murat Yağmur, “Girdilerin fiyatı arttı ancak aracılar fiyatların yükselmesinde etkililer. Koyunları satmayıp ahırlarda tutuyorlar. Bunun önüne geçilmesi lazım” dedi.Son dönemlerde kırmızı et fiyatlarında yaşanan artışlardan sonra Adana’da kemikli kuzu eti 75 liradan, kemiksiz kuzu etiyse 90 liradan satılmaya başlandı. 2 ay önce 27 liradan satılan canlı koyun fiyatlarıysa şu anda 50-55 lira arasında satılıyor.Kırmızı et fiyatlarındaki artış nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tarım ve Orman Bakanlığı’na talimat verirken, Adana Kasaplar Odası Başkanı Murat Yağmur da fiyatları aracıların arttırdığını söyledi.”Marketler 150 liraya et satıyor”İhlas Haber Ajansı’na konuşan Murat Yağmur, “Girdi maliyetlerinin artmasından dolayı fiyatlar yükseldi. Bizler Adana’da elimizden geldiği kadar zam yapmamaya çalışıyoruz. Kemiksiz et şu anda 90, kemikliyse 75 liradan satılıyor. Ancak Adana’daki kasapların satmış olduğu fiyatlarda artış yok. Bu fahiş fiyatları büyük marketlerde görüyoruz. 150 liraya kadar et satıyorlar” diye konuştu.Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’den aracıları ortadan kaldırmasını istediğini aktaran Yağmur, “Bu aracılar fiyatların yükselmesinde etkili oluyorlar. İleride Kurban Bayramı geleceğinden dolayı koyunları ahırlarında bağlıyorlar” dedi.”2 katı fiyata koyun satıyorlar”Kentte uzun yıllardır koyun satan Zafer Oğuz ise aracılardan şikayetçi olduğunu belirterek, “Devletimizin bu işe bir an önce el atması gerekiyor. Yakıt fiyatlarının normale dönmesini bekliyoruz ve aracılığın ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Fırsatçılık yapan var. Kurulu düzeni, çiftlikleri olan insanlar var ve onlar durumu olmayan insanlara vadeli bir şekilde 2 katı fiyata koyun satıyorlar” ifadelerini kullandı.
Süt ürünleri fiyatlarında düşüş için ambalajda da KDV indirimi talebi!
“Süt üreticilerimizi artan maliyetlere karşı korumak ve üretimde devamlılığı sağlamak adına çiğ sütün litre fiyatı Nisan ayıyla birlikte yüzde 20’nin üzerinde artmıştır. Yalnızca çiğ süt fiyatı değil, özellikle plastik ve kâğıt grubu ambalajlarda da süt sanayicilerimizin maliyetleri de çok yükselmiştir. Önceki dönemlerde içecek grubunda ambalaj maliyetinin toplam ürün maliyeti içindeki payı yaklaşık yüzde 25 seviyesindeyken şu anda yüzde 35 seviyesine kadar çıkmış durumdadır. Ambalaj maliyetindeki bu artış doğrudan ürün fiyatını etkiliyor ve tüketicinin alım gücünü düşürüyor.
Bunun dışında çiğ süt harici girdilerin %18 KDV ile alınıp, ürünlerin ise %1 KDV ile satılması sonucunda üretici firmalarda ciddi bir KDV yükü oluşmaktadır. İndirimli Katma Değer Vergisi uygulaması gereği biriken bu KDV’lerin nakden iadesi bir sonraki yıl olabilmekte ve ilgili yılda sadece vergi borçlarına mahsup edilebilmektedir. Dolayısı ile dönem içinde biriken KDV alacaklarının mahsuplaşma yolu ile azaltılması mümkün olmayıp, firmaların KDV alacakları birkaç katına çıkmakta ve işletmelerde çok ciddi finansman sorunu oluşturmaktadır. Buna çözüm olarak Firmaların KDV alacaklarının nakden ödenmesi konusunda esneklik yapılmalı söz konusu KDV’nin ihracata dayalı işlemlerde olduğu gibi yıl içerisinde aylık olarak nakit iade imkânı sağlanmalıdır.”
“Ambalajda KDV indirimi, tüketiciye fayda sağlar”
Ambalajlı gıda ürünlerinin gıda güvenliği ve kayıtlı ekonominin temel şartı olduğu gerçeğinden hareketle ambalajda da diğer ürünlerde olduğu gibi KDV oranının yüzde 18’den yüzde 8’e düşürülmesi gerektiğinin altını çizen USK Başkanı Çallı, “Ambalajda KDV indiriminin oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Süt ve süt ürünleri ambalajlarında KDV yükünün hafifletilmesi, hem gıda enflasyonun dizginlenmesine katkı sağlayacak hem de tüketicinin alım gücünü artırarak, sağlıklı nesillerimizin gelişimine önemli bir katkı sağlanacaktır” dedi.
Sektöre “geri dönüşümlü kasa kullanın” çağrısı!
Ambalaj konusunda en önemli maliyet kalemlerinden birinin de süt ürünlerinin nakliyesinde kullanılan karton koliler olduğunu dile getiren Çallı, üreticilerin maliyetlerini düşürmek adına sürekli yeni iş modelleri arayışında olduklarını belirterek, sektörde geri dönüşümlü kasa kullanımının önemine vurgu yaptı.
Harun Çallı, “Kâğıt sektöründe fiyatlar son bir yılda yüzde 250 oranında yükseldi. Bu artış, doğası gereği ürün birim maliyetini etkiliyor. Maliyetlerin de ötesinde kolinin üretiminden kaynaklı çevresel zararlar çok yüksek. Ürünlerin yalnızca taşınmasında kullanılan ve sonrasında tamamen israf edilen karton kolilerin kullanımından sektörümüz artık vazgeçmeli. Daha çevreci ve daha ekonomik olan geri dönüşümlü kasa kullanımının yaygınlaştırılması gerekiyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız tarafından bu yeni uygulamalara GEKAP uygulaması kapsamında vergi avantajları sağlanmalı” ifadelerini kullandı.
Antalya'da düzenlenen 25. Hasyurt Tarım Fuarı 11 Mayıs'ta açılacak
ANTALYA (AA) – Antalya’nın Finike ilçesinde düzenlenen Hasyurt Ulusal Tarım Fuarı 7 yıl aradan sonra 11 Mayıs’ta yeniden kapılarını açacağı bildirildi.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, belediye hizmet binasında, Finike Belediye Başkanı Mustafa Geyikçi, Antalya İl Tarım ve Orman Müdürü Gökhan Karaca ve Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır’ın katılımıyla düzenlenen basın toplantısında kalkınma projelerini desteklediklerini söyledi.
Hasyurt Tarım Fuarı’nın bu alanda Türkiye’nin ilki olma özelliği taşıdığını dile getiren Böcek, çiftçiyi ve üreticiyi desteklediklerini kaydetti. Başkan Muhittin Böcek, bu anlamda Hasyurt Ulusal Tarım Fuarı’nın 7 yıl aradan sonra 25. kez düzenlenecek olmasının önemli olduğunu vurguladı.
Antalya’yı “tarımın da başkenti” olarak niteleyen Böcek, “Antalya’mızda ulusal ve uluslararası alanda tarım sektöründeki paydaşların bir araya gelmesini, tarımsal kalkınmaya ivme kazandıran fuarlarının düzenlenmesini önemsiyoruz.” ifadelerini kullandı.
– “Hasyurt Tarım Fuarı uluslararası bir fuar olmayı hak ediyor”
Türkiye’de örtü altı yetiştiriciliğinde ilk sırada olan Antalya’nın tarımda Türkiye’nin yüzde 50’ye yakın ihtiyacını karşıladığını kaydeden Böcek, şöyle konuştu:
“Batı Akdeniz kuşağında bulunan Kumluca, Finike, Demre ve Kaş bölgelerinde kayıtlı olarak üretim yapan 30 bin üzerinde çiftçimiz var. Bu bölgede yıllık 3,5 milyar liraya karşılık gelen 2,5 milyon ton sebze ve meyve üretimi yapılmaktadır. Özellikle kış aylarında Türkiye’nin sebze ihtiyacının yüzde 40’ı Batı Akdeniz kuşağında bulunan bu verimli topraklardan karşılanmaktadır. Tarımda böylesine önemli bir potansiyele sahip olan Bazı Akdeniz bölgesini kapsayan Hasyurt Tarım Fuarı’nı 25. kez düzenleniyor olması da bu nedenle bir tesadüf değildi. Geçmişten gelen tecrübesiyle Hasyurt Tarım Fuarı uluslararası bir fuar olmayı hak ediyor.”
– “Fuarlar sektörlerin kalkınması için itici güçtür”
ATB Başkanı Ali Çandır da kentte 3,5 milyon dekarlık alanda tarım yapıldığını ve tarım alanlarının yüzde 29’unun Demre, Elmalı, Finike, Kaş ve Kumluca ilçelerinde bulunduğunu kaydetti.
Aradan geçen 7 yılın ardından kaybolan bir değer olan tarım fuarını yeniden canlandıracaklarını aktaran Çandır, “Ülkemizin ilk tarım fuarı özelliğine de sahip olan fuarımızı ‘Eski yerinde yeni yüzüyle’ sloganıyla 25. kez düzenleyeceğiz. Fuarlar sektörlerimizin kalkınmadaki itici gücüdür. Fuarlar, üretimin ekonomiye kazandırılmasında anahtardır.” şeklinde konuştu.
Çandır, fuarda yüz yüze, hibrit ve çevrim içi toplantıların yanı sıra uzman katılımcılar ve etkinliklerle içeriği dolu 5 gün planlandığını belirtti.
Antalya İl Tarım Müdürü Karaca ise fuara sadece Antalya’daki ilçelerin değil çevre illerden de katılım olacağını bildirdi.
Kentte 360 bin hektara yakın tarım arazisinin olduğunu vurgulayan Karaca, “360 bin hektar tarım arazisinde özellikle örtü altında ülkemizde ilk sıradayız. Bu önemli tarımsal potansiyelle ilimizde bu tür etkinliklerin yapılması bizim için oldukça önemli.” diye konuştu.
Finike Belediye Başkanı Mustafa Geyikçi de fuarının tekrar düzenleniyor olmasından dolayı mutlu olduklarını dile getirdi.
Şehir hayatını bıraktı köyde çiftlik kurdu! Aldığı hibe ile paraya para demiyor, 880 bin lira...
Şehir hayatından sıkılıp köye yerleşti, şimdi paraya para demiyor. Elazığ’da yaşayan 3 çocuk annesi 37 yaşındaki Ayfer Yıldırım, evlendikten sonra merkezde market işleten eşi Yıldıray Yıldırım’ı hayvancılık yapmak için ikna etti. Ardından şehre 38 kilometre uzaklıktaki Koruk köyüne yerleşen çift, aldıkları 100 koyun ile çadırda hayvancılığa başladı. Ayfer Yıldırım, hayvancılığı profesyonel anlamda yapmak için Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’na başvuru yaptı. Şartları yerine getiren Yıldırım, 1 milyon 300 bin liralık projesine yüzde 65 destek aldı. Yıldırım, devletten aldığı 880 bin liralık hibe ile çiftlik, süt sağım merkezi, ambar ve ev kurdu. Eşi ile sırt sırta vererek canla başla çalışan Yıldırım, koyun sayısını beş katına çıkardı
Elazığ’da şehir hayatından sıkılan 3 çocuk annesi Ayfer Yıldırım, eşini de ikna ederek köye yerleşti. Yıldırım, devletten aldığı yüzde 65 hibe ile çiftlik kurarak hayvan yetiştiriciliği yapmaya başladı. Hayvancılığın baba mesleği olduğunu belirten Ayfer Yıldırım, “Evlendikten sonra eşim marketçiydi. Ben baba mesleğini sevdiğim için eşimi bu iş için zorladım, köye getirdim. İlk olarak 100 koyun ile başladık. O zaman çadırda yapıyorduk, şartlarımız zordu. Çadırı su basıyordu, rüzgar olduğu zaman sıkıntıydı. Her şey sorundu. Daha sonra devlet desteği alıp buraya geldik. Devlet bize burayı yaptı. Burayı yapınca koyunları çoğalttık. 500 çıktık. Yıl yıl değiştik. Bazen sattık bazen çoğalttık. Ama hiçbir zaman 300’ün altına inmedi” dedi.
“HER KADIN ÇALIŞSIN KENDİ PARASINI KAZANSIN, EŞİNİN ELİNE BAKMASIN”
Hayvancılığın zor olmadığını aktaran Yıldırım, “Her kadın çalışsın, kendi parasını kazansın. Eşinin elinin bakmasın ve beklemesin. Ben evdeki işleri yapıyım, sen işe git demiyorum. Eşimle birlikte ben de geliyorum. Ben daha iyi anladığım için ondan önce yapıyorum. Hastalığı, yemi gibi her şeyinde eşimden daha iyiyim. Şehir hayatını sevmiyorum. Anladığım da bir meslekti. O yüzden köye geldik. Allah devletimizden razı olsun. TKDK’nın yüzde 65 desteği ile burayı yaptık. Şartlar daha iyi. Sağımhane bile yapıldı” diye konuştu.
“MODERN VE GÜZEL BİR ŞEKİLDE HAYVANLARIMIZI YETİŞTİRİYORUZ”
2016 yılında TKDK’ dan proje bedeli yüzde 65’i olan 880 bin TL hibe aldıklarını ifade eden Yıldıray Yıldırım ise, “300 baş küçükbaş koyun çiftliğimizi kurduk. Daha önce derme çatma çadırlarda yapıyorduk. Şu anda aldığımız hibe ile çiftliğimizi kurduk. Daha modern ve güzel bir şekilde hayvanlarımızı yetiştiriyoruz” şeklinde konuştu.
Pazarda enflasyon yüzde 200
Hükümet her ay ‘Fiyatlar rayına oturacak’ mesajları verse de pazar endeksi hızla yükseliyor. TÜİK enflasyonu yüzde 61 olarak açıkladı ancak tezgâhta artış yüzde 200’e ulaştı. Hem esnaf hem vatandaş çaresiz kalırken taneyle domates, salatalık satışı başladı. Lirayı eriten, fiyatları patlatan gidişat sofrasından kısarak ay sonu hesabı yapan milyonları geçim sınavıyla karşı karşıya bırakıyor.
Hatalı politikaların ekonomiyi taşıdığı nokta çiftçiyi tarlayı süremez hale getirdi. Gübreden, işçiliğe, mazottan elektrik faturasına kadar her kalemde gelen zamlar ise fiyatlara yansıdı. KDV indirimleri bir ay bile dayanmazken TÜİK yıllık enflasyonu yüzde 61 olarak duyurdu. Sokağın gerçeklerini ıskalayan veriye en yüksek sesli itiraz ise pazardan geldi. Esnaf satışın durma noktasına geldiğini, vatandaşın alım yapamadığını belirtti.
‘HİÇ KİMSE YAZ GELİR FİYATLAR DÜŞER DİYE DÜŞÜNMESİN’
Pazarcılar geçen yıl 3 bin lira ödedikleri nakliyenin bu yıl 10 bin liraya fırladığını anlattı. Domatesin kilosunun 20-25, biberin ise 20 TL’den tezgaha konduğunu söyleyen pazarcı Zarif Kesiciler, geçen Ramazan’da en pahalı domatesin 10 lira olduğunu hatırlattı. Kesiciler “Vatandaş ‘yazın her şey ucuzlar’ diye düşünmesin. Bu koşullarda artık o ucuzluğu göremeyeceğiz. Bize yansıyan fiyatlara göre enflasyon yüzde 200” dedi.
5 BİN LİRA MAAŞ ALANIN PAZAR LÜKSÜ YOK
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, yıllık enflasyon oranı yüzde 61,1 olurken, vatandaşın torbasından her gün 2 domates daha eksiliyor. Pazarda eskiden kilogramla alınan birçok ürün şimdi ya tane ya da yarım kilogramdan öteye geçemiyor. Vatandaş tane almak isterse eğer bir tane domates 8 lira; bir salatalık 2 buçuk lira, üç tane biber de 2 buçuk lira. Ankara’da pazarcılık yapan Zarif Kesiciler “Bugünkü koşullarda 5-6 bin lira maaş alan vatandaşın bu pazarda alışveriş yapma şansı yoktur” dedi.
Mutfakta yangın bitmiyor. Son dönemlerde gerçekleşen maliyet artışları, tarladan sofraya kültürünü alt üst etti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, yıllık enflasyon oranı yüzde 61,1 olurken, vatandaşın torbasından her gün 2 domates daha eksiliyor. Pazarda eskiden kilogramla alınan birçok ürün şimdi ya tane ya da yarım kilogramdan öteye geçemiyor. Ankara’nın Yenimahalle’deki en ucuz semt pazarlarından birinde bile domatesin kilosu 20-25 TL arasında değişiyor. Salatalık 15 TL. Biber 20 TL. Vatandaş tane almak isterse eğer bir tane domates 8 lira; bir salatalık 2 buçuk lira, üç tane biber de 2 buçuk lira. 30 yıldır Ankara’da pazarcılık yapan Zarif Kesiciler, domatesin kilosunun 25 TL olmasının kendilerine faydası olmadığını aksine ürün satamadıklarından şikayetçi. Kesiciler “Mevcut ekonomik krizin derinleşmesinden dolayı fiyatlar çok yüksek, işlerimiz çok kötü. Mal alıp satamıyoruz. Türkiye de her şey pahalılaşmış ama alım gücü yerinde duruyor. Bugünkü koşullarda 5-6 bin lira maaş alan vatandaşın bu pazarda alışveriş yapma şansı yoktur. Enflasyon yüzde 62 filan değil, bize yansıyan fiyatlara göre yüzde 200” dedi.
Kesiciler geçen yıl Ramazan ayında domatesin en yüksek fiyatının 8-10 TL arasında olduğunu hatırlatırken, “Bugün vatandaşın pazarda 100-200 lirayla alışveriş yapma şansı yok. İyi bir pazar alışverişi ‘bin liraya’ mal olur. Uzun yıllardır bu işi yapmamıza rağmen son üç aydır derin krizden dolayı hiçbir pazarcı para kazanamıyor. Satamıyorum” diye konuştu. Kesiciler, veresiye ürün aldıklarından borcu da ödemeyip komisyoncuya sürekli borçlandıklarını aktarıyor.
İstanbul Hal fiyatlarına göre, son 1 yılda sebze fiyatları yüzde 500’e kadar artış gösterdi. Yemeklerin ana ürünü olan soğanın fiyatı 1 Nisan 2021’de 1.5 liradan satılıyordu. 2022’nin aynı döneminde ise 1.5 liralık soğan oldu 7 lira. Yüzde 366,7 artış. Patatesin kilogramı 2 liradan yüzde 400 yükselişle 10 lirayı gördü. Marul 4 liradan 20 liraya çıkarak yüzde 400 zamlandı. Geçen sene 3 lira olan göbek salata 18 liraya çıkarak yüzde 500’ü gördü. Domatesin kilogramı geçen yıl 5 liraydı. 1 Nisan 2022’de İstanbul Hal’inde 28 lira. Yüzde 460 artış. Sivri biber, salkım domates, kıvırcık ve kırmızı turp fiyatları da yüzde 200 yükseliş gösteren ürünlerden.
PAZARCI ESNAFI İNŞAATLARDA ÇALIŞMAK İÇİN YURTDIŞINA GİDİYOR
Birçok pazarcının işi bıraktığını, pazar tezgahlarını satılığa çıkardığını söyleyen Kesiciler “Maaşlı iş arıyorlar, yurtdışına gidenler var. İnşaatlarda çalışmak için Fransa’ya giden birçok arkadaşımız oldu. Bizim yaşımız geçti. İmkan bulsak biz de yurt dışını düşünürdük. Hiç yerine gidip para vermeden, bugün bir ürün 5 liraya mal oluyor. Geçen sene mazot 8 lirayken bugün 22 lira. Niğde’ye bir kamyon nakliyesine 3 bin lira para veriyorduk şu anda 10 bin lira veriyoruz. Nakliyeci arkadaşlarımızı memnun edemiyoruz. Çünkü mazotun yetmediğini söylüyorlar. Bugün üretilen ürünlerin ana maddeleri gübre, işçilik, mazot, elektrik pahalı o yüzden ürünler pahalı olmak zorunda. Şunu düşünmesin vatandaşlar yaz gelince her şey ucuz olacak’ diye düşünmesinler artık o ucuzluğu göremeyeceğiz bu koşullarda. Bunun değişmesi için alım gücünün yükselmesi lazım.”
BİR DOMATES 8, SALATALIK 2.5 TL
Artan maliyetler sonrasında bırakın marketi pazar tezgahları bile el yakıyor. Ürünler artık kilogramla değil taneyle alınıyor. Bir tane domates 8 lira; bir salatalık 2 buçuk lira, üç tane biber de 2 buçuk lira.
ENFLASYON ALT GRUPLAR GENELİNE YAYILDI
TCMB Fiyat Gelişmeleri Raporu yayımlandı. Gıda yıllık enflasyonundaki yükseliş alt gruplar genelinde devam etti. Son dönemde aylık bazda yüksek artışlar kaydeden taze meyve ve sebze fiyatları mart ayında görece yatay seyrederken, gıda grubu alt kalemlerinde KDV indiriminin sarkan etkileri de sürdü.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu’na göre, martta tüketici yıllık enflasyonundaki artış alt gruplar geneline yayılırken, söz konusu yükselişe en belirgin katkı 2,31 puanla enerji grubundan geldi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) mart ayında Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) yüzde 5,46 arttığını ve yıllık enflasyonun yüzde 61,14’e yükseldiğini açıklamasının ardından TCMB’nin Fiyat Gelişmeleri Raporu da yayımlandı. Yıl başından itibaren emtia fiyatlarında gözlenen artış eğilimi jeopolitik gelişmelerle beraber bu dönemde bir miktar daha belirginleşti. Türk lirası cinsinden uluslararası enerji fiyatlarındaki görünüm yurt içi enerji fiyatları üzerinde etkili olurken, elektrik fiyatlarında kademeli tarife sisteminde yapılan düzenleme ve KDV indirimi daha olumsuz bir görünümü sınırladı. Gıda yıllık enflasyonundaki yükseliş alt gruplar genelinde devam etti. Son dönemde aylık bazda yüksek artışlar kaydeden taze meyve ve sebze fiyatları mart ayında görece yatay seyrederken, gıda grubu alt kalemlerinde KDV indiriminin sarkan etkileri de sürdü.
Temel malda yıllık enflasyon giyim ve ayakkabı grubunda yatay seyretti, diğer alt gruplarda ise yükseldi. Bu dönemde, hizmet grubunda yıllık enflasyon alt gruplar genelinde arttı. Enerji ve gıda fiyatlarındaki görünüme paralel ulaştırma ve lokanta-otel öne çıkan gruplar olmaya devam etti.Hizmet fiyatları martta yüzde 4,19 yükselirken, grup yıllık enflasyonu 3,83 puan artışla yüzde 36,72 oldu. Yıllık enflasyon, ulaştırma ve lokanta-otelde daha belirgin olmak üzere tüm alt gruplarda yükseldi. Akaryakıt fiyatlarındaki artışların yansımasıyla ulaştırma hizmetleri fiyatları yüzde 9,47 arttı ve alt grubun yıllık enflasyonu yüzde 60,35’e çıktı. Ulaştırma hizmetlerinde, karayolu ile şehirler arası yolcu taşımacılığının yanı sıra otobüs ve demiryolu ile şehir içi yolcu taşımacılığı fiyatlarındaki yükselişler öne çıktı. Temel girdi maliyetlerindeki artışların sürmesi gerek yemek gerekse konaklama hizmetleri kaynaklı olarak lokanta-otel alt grubunu olumsuz etkiledi. Fiyatların yüzde 6,04 artmasıyla yıllık enflasyon da yüzde 60,40’a ulaştı. Bu dönemde, mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerle incelendiğinde, kirada aylık artışlar yavaşladı.
YEM VE GÜBRE ZAMMI ÜRETİM MALİYETLERİNİ VURDU
Gıda ve alkolsüz içecek fiyatları martta yüzde 4,73 arttı ve grup yıllık enflasyonu 5,86 puan yükselerek yüzde 70,33’e çıktı. Uluslararası tarımsal emtia fiyatlarında belirginleşen artışlar yurt içi fiyatları baskı altına alırken, şubat ayı ortasında uygulamaya konulan KDV indirimlerinin sarkan etkileri daha olumsuz bir görünümün önüne geçti. Bu görünüm altında, işlenmemiş gıda grubunda daha belirgin olmak üzere gerek işlenmemiş gerekse de işlenmiş gıda grubunda yıllık enflasyon artış kaydetti. İşlenmemiş gıdada, mevsimsellikten arındırılmış taze meyve ve sebze fiyatlarının yataya yakın seyrettiği izlendi. Öte yandan, diğer işlenmemiş gıda grubu içinde yükselen yem fiyatlarının etkilediği kırmızı ve beyaz et kalemlerinin yanı sıra patates ve yumurta olumsuz ayrıştı. İşlenmiş gıda gruplarından ekmek ve tahıllarda görülen yüzde 5,65’lik artışta buğday fiyatları belirleyici olurken, diğer işlenmiş gıda grubunda ayçiçeği yağı öncülüğünde katı-sıvı yağlar ile et ürünleri, şeker ve alkolsüz içecekler öne çıktı.